EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Ahmet Necdet Sezer

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Çrş Ksm 07, 2007 7:09 am    Mesaj konusu: Ahmet Necdet Sezer Alıntıyla Cevap Gönder



A. N. Sezer'i Böyle Seçtirmişler
13 Mart 2009 10:53

Meral Akşener, Sezer'i Cumhurbaşkanı seçtirmek için milletvekillerinin ikna odalarına alındığını söyledi. Akşener ikna odasına alınan biri olarak konuştu..

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkan Vekili Meral Akşener, Ahmet Necdet Sezer'i Cumhurbaşkanı seçtirmek için bireysel hareket eden milletvekillerinin ikna odalarına alındığını ifade ederek, "İkna odasına alınmış bir kişi olarak konuşuyorum.

Ahmet Necdet Sezer'in demokratik bir insan olduğu bunun için seçilmesi gerektiği söylenerek, bizlere uzun uzun Sezer'i anlattılar. Beni ikna edemeyince eşim ve ağabeyimle konuştular. Sonuçta Ahmet Necdet Sezer herkesin onayı ile Cumhurbaşkanı seçildi."

TBMM Başkan Vekili ve MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere Konya'ya geldi. Akşener, MHP Konya İl Teşkilatı tarafından Bera Otel'de düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı olması sürecine değindi. Programa MHP Konya milletvekilleri ve çok sayıda partili katıldı.

Bilginin insana bir yük olduğunu söyleyen Meral Akşener, "Keşke bu kadar şey bilmeseydim" ifadesini kullanarak, Sezer'in Cumhurbaşkanı olması için çok sayıda milletvekiliyle konuşulduğunu söyledi.

Sezer'e onay vermeyen milletvekillerinin ikna odalarına davet edilerek, uzun uzun konuşulduğunu belirten Akşener, "Yenilikçi kanadın başında bulunan Abdullah Gül gibi pek çok isim, Ahmet Necdet Sezer isminin Cumhurbaşkanı seçilmesi için bizim gibi bu konuya mesafeli bakan, bireysel hareket eden milletvekilleri ikna edilmeye çalışıldı. Hani İstanbul Üniversitesi'ndeki ikna odaları vardı, ona benzeyen bir şekilde bizi ikna etmek için davetler düzenlediler. Haşim Kılıç, Sezer'in Cumhurbaşkanı seçilmesi için en hararetli savunuculuğu yapan kişiydi. Çünkü Ahmet Necdet Sezer, Haşim Kılıç'ın büyük gayretleriyle Anayasa Mahkemesi Başkanı seçilmişti. Sezer, başkan seçildikten sonra bir açılışa katılmış ve burada demokrasiyi vurgulayan bir konuşma yapmıştı. Bunun üzerine Sezer'in çok demokrat bir insan olduğunu ve bu nedenle bütün milletvekillerinin ona oy verip seçtirmesi gerektiğini savundular" dedi.

İkna odasına alınmış bir kişi olarak konuştuğunu belirten Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü, "Bizlere Sezer'in niçin seçilmesi gerektiği uzun uzun anlatıldı. Beni ikna edemediler, Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı olmasına onay vermedim. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi Üyesi Sacit Adalı, ağabeyimi ve eşimi benim adıma ikna etmeye çalıştılar. Sonuçta Sezer, herkesin onayı ile Cumhurbaşkanı seçildi."

Konuşmasında Başbakan Erdoğan'ın 'Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana, bilmem söylesem mi söylemesem mi?' sözüne de değinen Meral Akşener, yiğidin soğana muhtaç olmasının sorumlusunun AK Parti iktidarı olduğunu söyledi.
aktifhaber

Sezer&Cumhuriyet Toplantıları
20 Mart 2009 13:37

Balbay'ın darbe günlükleri, A. N. Sezer'in ETÖ sanığı Cumhuriyet yöneticileriyle yaptığı 12 gizli toplantıyı ortaya çıkardı. Bakın neler neler konuşmuşlar...

Balbay ve İlhan Selçuk, A. Necdet Sezer ile defalarca gizlice toplanmışlar

Mustafa Balbay'ın darbe günlükleri, görev süresince medyadan ve halktan köşe bucak kaçan Sezer'in Cuhmuhiriyet yöneticileriyle yaptığı gizli toplantıları ortaya çıkardı. Günlükleri yayınlayan haber sitesi, Sezer'in Cumhuriyet yöneticileriyle yaptığı 12 gizli görüşmeden 5'ini yayınladı..

Tempo 24 Mustafa Balbay'ın günlüklerini yayınlamaya devam ediyor. Yeni yayınlanman bölümlerde Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ile Eski Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer defalarca gizlice toplantı yaptıkları ortaya çıktı. İşte tüm metin:

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'a atfedilen günlüklere ilişkin Tempo24'ün yayını 10. Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'e ilişkin bazı bölümlerle sürüyor.

Balbay'ın tutuklanmasının ardından "gazetecilik faaliyeti tutuklanma sebebi sayılabilir mi" sorusundan hareketle başlayan "Balbay'ın yaptığı görüşmelerde gazetecilik sınırının aşılıp aşılmadığı" tartışması için en sağlıklı zemini yayımladığımız günlüklerin oluşturduğunu düşünüyoruz.

Günlüklerde yayımladığımız bölümlerde Tempo24'ün hiçbir müdahalede bulunmadığını vurgulayalım. Müdahale sadece eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'a ilişkin bölümde yapıldı, bu konuda da okurlarımız uyarıldı. Bu müdahalenin terörle mücadeleye ilişkin bir konuda Atasagun'un "yayımlanmamalı" kaydı nedeniyle yapıldığını da anımsatalım.

Bugünkü bölümde de, Sezer'e atfen verilen bir konuşmada adı geçen büyük bir banka ile genel müdürünün isimlerini, bankacılık mevzuatını dikkate alarak vermediğimizin altını çizelim.

Tempo24, yarın da sürdüreceği Balbay'a atfedilen günlüklere ilişkin yayınıyla ilgili olarak ayrıntılı bir editoryal açıklamayı kamuoyuyla paylaşacak.

Sezer notlarında neler var?
Soruşturma makamlarınca Balbay'a atfedilen günlüklerde, Cumhuriyet yöneticileri ile 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında yapılan 12 görüşmeye ilişkin döküm yer alıyor. Bu buluşmalardan 7'sinin notlarını, güncel tartışmayla kuvvetli ilgisini görmediğimiz ve yayın konusunda takdirin Balbay'a bırakılması gerektiğini düşündüğümüz için yayımlamıyoruz.

Sezer ile görüşmeleri Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay yapmış. Balbay'a atfedilen günlüklere göre, Sezer, Cumhuriyet yöneticilerine "O güvendiğiniz yerlere güvenmeyin, toplumdan çıkmalı her şey" uyarısında bulunuyor. Günlükteki özel nota göre, Sezer bu sözleriyle "askerleri kastediyor."

Sezer dikkat çeken bir uyarıyı da, AKP'nin birinci parti olduğu parlamentonun "faşizm getireceği" iddiası üzerine yapıyor ve Cumhuriyet yöneticilerine "Sistemden umudu yitirmemek gerekiyor..." telkininde bulunuyor.

Sezer'in AKP hükümetine duyduğu güvensizlik de, günlükte öne çıkan konular arasında.

"Hilmi Cumhurbaşkanı olursa ordu daha da karışır" başlıklı bölümdeki diyaloğun kiminle yapıldığı konusunda açık bir bilgi bulunmuyor. Ancak metin, söz konusu görüşmenin yine Sezer'le yapıldığı yolunda bir izlenim veriyor.

Günlüklerin bugünkü bölümünde, darbe girişiminde bulunmakla suçlanan dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'la yapıldığı tahmin edilen ve "Şener Abi aradı, devam edin, çok iyi gidiyorsunuz" ifadesiyle aktarılan bir diyalog da yer alıyor.

Günlüklerdeki hemen her görüşmenin sonunda mavi renkle ayrılan "DEĞERLENDİRME" bölümlerinin, soruşturma makamlarınca düşülen notlar olduğunu tekrar anımsatalım. Soruşturma makamları, günlükteki görüşmenin tarihi, kullanılan rumuzlarla kimlerin kastedildiği gibi notları "DEĞERLENDİRME" başlığı altında metinlere ayrı ayrı eklemiş görünüyor.

Sözü yine imlasına bile dokunmadan Balbay'a atfedilen günlüklere bırakırken, çağrımızı yineliyoruz: Tempo24'ün sayfaları, günlükte geçen bütün isimlere sonuna kadar açıktır.

SELÇUK: BU PARLAMENTO FAŞİZM GETİRİR
SEZER: SİSTEMDEN UMUDU KESMEYİN

"10 Eylül salı saat 14.30 Cumhurbaşkanı ile görüşme.

Tam 14.30'da kabul etti. Planlanan yarım saatti. Ucu açık bırakıldığı için 80 dakika sürdü. Daha başlangıçta, İlhan bey, böyle yazılı randevu başvurularına gerek yok. Siz Ankara'ya gelince haber verin, mutlaka zaman ayırırız' dedi.

İS- Size medya dünyasında olup bitenleri anlatalım diye geldik. Yeni bir dağıtım şirketi kuruldu. Turgay CİNER, Karamehmet, kendilerini savunmak için bu sektöre girdiler. Başarı kazanacaklar. Biz de onlarla aynı cephede olduk

ANS- Tekel'in kırılması iyi olur. Böyle şey olmaz.

İS- Tabii basın 4. güç. düzenli olmalı

ASN- Valla İlhan bey birinci güç. O hale geldi. Ama güvenilirliği kalmadı. Ben bana gelen tepkilerden biliyorum. İnanın toplum her şeyin farkında.

İS- Burada Sabah'ın yaşaması için, Karamemet için önemli olan BDDK'nin çalışma biçimi. Eğer, ver paramı diye boğarsa, bu iş tutmaz. Kötü olur. Orada çalışanlar da. Eğer öyle yapmaz da şans tanırsa, o zaman iş değişir.

ANS- Benim yapabilecek bir şey varsa, söyleyin..

İS- Yok, siz en üst katlarda bir kişi olarak gelişmeleri izliyorsunuz, izleyip yeter. Sizi bilgilendirmeye geldik

İS- Seçimleri nasıl görüyorsunuz

ANS- Yapılmalı. Artık geri dönüş olmaz. Ben er geç topun bana geleceğini tahmin ediyordum ama, bu kadar erken geleceğini tahmin etmiyordum.

Selçuk: Seçim istemiyorum, herkes ampul partisine çalışıyor

İS- Ben seçimi istemiyorum. Herkes Ampul Partisine çalışıyor. Böyle şey olur mu

ANS- Ama seçimin olmaması daha zararlı olur. İleride inşaallah, demokrasi mi laiklik mi ikileminde kalmayız..

İS- Bu parlamento ülkeye faşizmi getirir.

ANS- Her şeye rağmen parlamenter sistemden umudu yitirmemek gerekiyor. Laiklik konusu çok önemli. Bu imam hatiplere kızların alınmaması olayını hala çözemediler. Ben bunu yasayla halledin dedim, yapamıyorlar. Çekiniyorlar. Kızların imam hatipe girmesini yıllar önce bir velinin Danıştay'a başvurmasıyla sağlamışlar.."

DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 10 Eylül'ün 2002 yılında Salı gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin "10 Eylül 2002" tarihinde yapıldığı değerlendirilmiş olup söz konusu sohbette Mustafa BALBAY ile birlikte İlhan SELÇUK'un da bulunduğu anlaşılmıştır. Açık kaynaklarda yapılan araştırma ve incelemenin genelinden 'Karamehmet'in Çukurova Holding Başkanı Mehmet Emin KARAMEHMET, 'ANS'nin ise dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER olduğu değerlendirilmiştir.

SEZER: ASKERE DEĞİL TOPLUMA GÜVENİN
"11.7.2005 Pazartesi saat 16.3 Çankaya köşkü... belki10'uncu gelişimiz.

- Bu kez büyükelçilerin güven mektubunu sunduğu salon. Sırtında sartlık, fıtık nedeniyle oturmakta zorlanıyor

- Bıktım, yoruldum... İnanın seçme hakkım olsa bir gün bile durmam. Ama görev. Şimdi gitsem vatan hainliği gibi birşey olur. (2001'de mi neydi, köşkte görevli askere sormuş, kaç gün kaldı diye. söyleyince benim senden çok günüm var, demiş

- Bu kadar ikiyüzlülük, yalancılık dayanılır gibi değil. Adam yüzüne baka baka yalan söylüyor. İnanın normal hayatta telefonuna çıkmayacağım kişilerle, yani siyaesçtçilerle şurada oturmak zorunda kalıyorum

- Son Milli Güvenlik Siyaset Belgesi. İkisi kararlaştırmaş. Genelde toplantıdan önce bir 10 dakika konuşuruz. Bu kez onu da yapmadım, doğrudan toplantıya geçecektim, ikisi birlikte geldi, (Erdoğan-Özkök) hazırlık yapamadık, bunu sonraki toplantıya erteleyelim, dediler. Ben de olur dedim. Salona geçince de söyledim. Adam (Vecdi GÖNÜL) bunu durumu bile bile, cumhurbakanının ertelettiğini söyülyor. Yalan söylüyor. Nasıl başa çıkarsın bunlarla

'Özdemir Özok bana doğru söylemedi'

- Anayasa Mahkemesine benden sonrakinin görev süresi boyunca görev yapacak iki isim arıyorum. Şöyle genç olsun, biraz uzun görev yapsın istiyorum. Bütün derdim o. bu gidişle mahkemenin başkanını seçemezler. Özdemir ÖZOK, aslında olacaktı. Parti üyeliği de sorun değil. Ama o olur mu olmaz, bu olur mu olmaz, siyasi, delege gibi bir listeleme oldu. Sen olur musun dedik, ben parti üyesiyim demedi. Yani doğru söylemedi. Ondan ben istifasını istedim

- TALAT, gelmiş bana emrivakiyle görüştürme istediler. Ben de reddettim. Sermet beye, bir de biz temas kursak demiş bakan, yararı olmaz demiş. Talat, bir şey yaptı benimle görüştürüp bana da bulaştıracaklar. Bunlar böyle. Nitekim çıktı. Maraş'ı verelim demiş. Bunu Erdoğan'a sordum, Habğrim yok, eskidir dedi. Baktırdım eski değil, işte yüzüme baka baka yalan söylüyor

- Ben o hakimlerin seçimini öyle yaptırtmam. Mutlaka, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun mülakatı yapması gerekiyor. öyle olmaz..

Balbay'ın önerisi: Kızılay'da toplanılsa, siz de katılsanız

- Lozan'la ilgili düzenlemeler iyi. Onlar Lozan'a gidiyor, siz gidin burayı ben bekleyeyemi dedim. (ben araya girip 29 Ekim'de Kızılay'da toplanılsa, siz de katılsanız diyorlar dedim) güldü olabilir dedi.

- Ömer DİNÇER orada duramaz. Şu intihal kesinleşip, titkini kaybederse, kesin duramaz.

- YÖK Başkanı sormayın durup dururken niye kurcalıyor.. Yapma dedim, yoksa değiştirecekti katkasıyı, dinledi, tamam dedi... Sen atayıca sorumlu hissediyorsun. üniversiteler üzerinde titriyorum.

'O yerlere güvenmeyin, toplumdan çıkmalı her şey'

- Toplumdan çıkmalı bir şey... O güvendiğiniz yerlere de güvenmeyin (sanırım askerleri kast ederek).

- CHP, 3 kıytırık affedersin RTÜK üyeliğine işbirliği yaptı.

- Bundan sonraki iktidar tek maddelik bir yasa çıkarmalı AKP döneminde yapılan bütün atamalar iptal edilmiştir.'"

SEZER'E TAVSİYE: REJİMİ TEHLİKEYE SOKUYORLAR, ANLADIKLARI DİLDEN KONUŞUN
"19 Aralık Cuma günü saat 15.00'de Köşke gidiş.

Bu kez 5 nolu kapının hemen karşısındaki girişten girdik avizeli büyük salonudan küçük bekleme salonuna geçtik. Belki 10. kezdir geliyorum buraya. En çok Sezer dönemi. 3-4 kez Demirel döneminde gelmiştim. Duvarlardaki resimler değişmiş. Atatürk sigara içerken beyaz pantolon şık takım bir duvarda. Ötekinde Türkiye haritası.

Görüşmede önce sağlık konuşuldu. 10 dakika kadar. Bel fıtığı. Doktarlar 2 yıl önce, karın kaslarının güçsüz olduğnu bu yüzden tüm ağırlığı belinin çektiğini kendi aralarında konuşup bel fıtığı olabilir demişler 29 Ekim ve 10 Kasım döneminde çok kötüymüş. Doktorlar çıkma, birkaç adımdan fazla atmaman gerekir demişler ama o ölsem çıkmam gerekir. Bu iki gün çok önemli demiş ilaçla iyileşibelceği bir süreçteymiş. Konya şeyi aruz a bu yüzden gidemememiş

Medya: ben size söylemiştim Sayın SELÇUK, tartışma daha da hızlanacak diye. Bakın öyle oldu. Bence daha da hızlanacak. Acımasızlaşacak. Bu medyayla doğru dürüst konular tartışılamaz.

Hükümet: ben gerekli uyarıyı yapıyorum. Ama bakıyorum yetersiz kalıyor. Bakanlar geldiğinde tek tek konuşuyoruz yine öyle.

YAPTIKLARI REJİMİ TEHLİKEYE SOKUYOR. BUNU SÖYLÜYOR MUSUHNUZ

Söylüyorum ama, anlamıyorlar

ANLAYACAKLARI ŞEKİLDE SÖYLEMELİ BELKİ

Evet gerekirse daha uygun dille söyelenebilir. İşte bu dönemi en az hasarla atmatmak lazım. En önemlisi bu bence. Çok zarar vermekte oldukları kesin. Ama bunları biçtiniz mi alttan daha güçlü geliyorlar. Geçmişte de böyle oldu. O yüzden halk bunları bir görsün. Bunu beklemek lazım. Ekonomi iyi diyorlar ya aslında öyle değil. Ben konuşuyorum. Alt düzey esnafa yansıyan olumlu bir şey yok aslında.

ASKERİ TEDİRGİN GÖRDÜK.

Evet öyle.. Huzursuzlar. Tümü huzursuz... Hep söylüyorum bunları halk görmeli. Bunlar yıpranmadan yapılacak bir şey sonuç vermez. İstenne sonucu vermez.

YOLSUZLUKLA MÜCADELE...

Bunların yolsuzlukla mücadeel ettiği yok edeceği yok. Bakın Vakıfbank olayı.. Doğan Grubu borcunu ödemiş gibi yapıyor, sonra yeniden kredi çekiyor. Kağıt üzerinde oluyor her şey... Onun durumu da iyi değil .. Bankası da iyi gitmliyor... O çoçuk başarılı biri değil, (...) Onu oradan almaları lazım."

DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazı içerisinde yıl belirtilmediğinden dolayı diğer notlar göz önüne alındığında ve takvim üzerinde yapılan araştırmada 19.12.2003 tarihinin Cuma gününe rastladığı anlaşılmıştır. Açık kaynaklarda yapılan araştırma ve incelmenin genelinden söz konusu görüşmeye katıldığı anlaşılan 'Selçuk' isimli şahsın Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi İlhan SELÇUK olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca açık kaynaklarda yapılan araştırmada 19 Aralık 2003 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Danışmanı ve Özel Kalem Müdürü Sermet ATACANLI'nın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'in Aliyev'in cenaze törenine katılmasının bel rahatsızlığı nedeniyle dinlenmesini gerektiğini o nedenle Şeb-i Aruz törenine katılmadığını söylediği görülmüştür.

'HİLMİ CUMHURBAŞKANI OLURSA ORDU DAHA DA KARIŞIR'
" 7 Nisan 200 Cuma-saat 15.3

-İlhan abi 2 günlüğüne geldi. Mümtaz SOYSAL kökenli Erinç YELDAN, Korkut BORATAV sorunu..

-İlk akşam başbaşa görüşme... Emre'ye yakınlık aynen. Hep, benden sonra ne olacak, sorusu..

- Her gelişteki olağan görüşme 15.30'da çıkış. 17.00'ye kadar kalış... Her konuyu konuştuk..

Medyayla ilgili gelişmelere hiç güvenmiyor. Bunlar sonunda patron diyor Baykal'a kızgın, tam olarak toparlayamıyor diyor

Hükümetin yaptıklarını dikkatle izliyor. Halk bunları anlıyor diyor.

Yaşar Büyükanıt'ı istememişler

Hilmiye bozuk... Yanıtla konuşmuş. Şemdinlinin sadece ona yönelik olduğunu düşünüyor. Bu işi 45 gün önceden bitirmek ve kesinlikle bunların eline bırakmamak gerek. Bu yüzden 45 günden önce istifa etmeli ve yerine atamayı hemen yapmalı. Yıllık toplantıya Yaşar başta katılmalı. Bunu kendisine dedim, o da tamam bir plan yapalım dedi. Eşim eşyaları götürmeye başladı... Bir bölümünü yerleştiriyor. Hemen bunu bitirelim istiyorum. Bana Yaşarı istemediklerini söyledi. Ben niye bunu zamanında bana demedin dedim, demedimmi dedi. Adamlar bu noktaya gelmesini istemediklerini, bir üst noktaya çıkartır mı? Başbaşa görüştüler. Başbakan açıklama yaptı ama ben hiçbirine inanmıyorum. Eğer görev uzatımı gibi bir şey olursa benim ne diyeceğimi biliyorlar

Böyle bir durumda ordu altüst olur. Yaşar olmazsa yerine gelen bunların adamıymış gibi mauamele görür. Hilmi CB olursa ordu daha da karışır..

'NE GEREK VAR NEZAKETE, RECEP'E ÖYLE OLMAZ, DE'
4 Mayıs 200 Perşembe 10.30'da.. Rekor görüşme 105 dakika..

Temel konular aynı... Sağlığında genel düzelme var ama çok ilaç kullanıyor. 3 kez konu gündeme geldi. Birincisinde o tamam dedi kesin ifadeyle bitirdi. İkincisinde, 45 gün içinde bunu bitirmenin şart olduğunu söyledi. Tek korkusunun, son anda şu geziyi de yapayıp, bunu da yapayım, demesi olduğunu söyledi. Zaten geçen Ağustosta biraz yoruldun diye ima ettiğini söyledi..

Gelinen noktada onun sorumluluğu var. Değil kaşını çatmak, suratını biraz assa yeterdi dedi. Mesafeyi çok kapattılar. Bu kadar kapalı mesafe bundan sonra nasıl açılır, zor. Endişelerim var

Yeni bir plan yapamazlar da acaba insan yeni gelenin de nasıl davranacağını merak ediyor. Onunla da anlaştılar mı diye endişe ediyor. Ta bu mevkiye gelmişsin, ne gerek var, olağanüstü nezakete. Toplantıda gördüm, canım sıkıldı. Sen o noktaya geldin hem Recebe hem kendi üstüne, bence öyle değil de, öyle olmaz de..

'Şemdinli'de tek savcıyı almak yetmez, başındakini de almak gerek'

Şemdinli'de bir tek savcıyı almak yetmez, başındakini de almak gerekik. Bunlar kendi aralarında planını yapmış..Ben o konuşmayı 6 ay önceden planlamıştım. 15 sayfalık konuşmay (İS, size çok görev düşüyor diye birkaç kez söyleyince) zaten hep ağır, karışık dosyalar bana düşerdi dedi

-Kadrolaşma öyle hal aldı ki, bazen bir yere verdikleri adamın, orada bulunduğu yerden daha az zararlı olacağını düşündüğüm için evet diyorum

Bunlar gidiyor. Halk uyanıyor. zor olanı bu ama, en kalıcı olanı bu..

Ahh Baykal toparlayamıyor. Güven veremiyor

Demirelle olmaz. O ne derse desin ben ülkeden çok kendisini düşündüğü için öyle dediğini düşünürüm. Onun etrafında öteki partilerden gelen olmaz (İSin tezine yanıt olarak: Her görüşmede 1 Mart tezkereninin reddinin ne kadar iyi olduğunu söylüyor. Orada Gülün telaşı.. Ne yapacağız diye gelişi... Bir numaraya sakın araya toplantı alıp, bildiri yayınlamayı kabul etme deyici..

İranda Ahmedijata kızgın. Bushun işine yarıyor. Adam ülkesini kuşattırıyor, yalnızlaştırıyor

Sık konuşmayı sevmiyor. Ağırlığı kaybolur"

DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazılarda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 7 Nisan'ın 2006 yılında Cuma gününe ve 4 Mayıs'ın da 2006 yılında Perşembeye rast geldiği ve bu nedenle söz konusu notların "7 Nisan - 4 Mayıs 2006" tarihli olduğu, İncelemenin geneli ve yazı içeriğinden görüşmelerin, İlhan SELÇUK ve Mustafa BALBAY'ın dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'i ziyaretlerine dair olduğu, Açık kaynaklardan yapılan araştırmada 'Yaşar'- 'Yanıt'ın dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar BÜYÜKANIT, 'Baykal'ın CHP Genel Başkanı Deniz BAYKAL, 'Hilmi'nin dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi ÖZKÖK, 'İlhan'-'İS'nin Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi İlhan SELÇUK olduğu değerlendirilmiştir.

ŞENER ABİ ARADI, 'GÜÇ VERDİNİZ' DEDİM
20.03.2009 "22.11.0 cum

Şener abi aradı. Bir dost sesi duymak istediğin söyledi. Emin'i de arayacağım dedi. Bu günler de geçer, geçecek dedi. Güç verdiniz deyince, devam edin dedi. Çok iyi gidiyorsunuz dedi."

DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 22 Kasım'ın 2002 yılında Cuma gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin "22 Kasım 2002" tarihinde yapıldığı değerlendirilmiştir.

KARA KUVVETLERİNE'NE 'GÜÇ VERDİNİZ' TEŞEKKÜRÜ
"27.11.0 Çarşamb Karkuv aradı

- İki gündür arayacağım arayacağım bir türlü olmadı. yoğundum. yazını okudum. Çok güzeldi. Aynen katılıyorum. Sen orada bin yılın sıfırları gider mi demişsin, haklı olarak endişelerin var. Ama değil. Gitmez. Gitmeyecek. Daha çok konuşacağız

- Tşk. ederim. güç verdiniz.

- Bunu biliyorum, o yüzden aradım. Güç vereceğiz. olacak. Önümüzdeki günlerde daha çok konuşacağız... Sıfırlar gitmez. Orgeneraller falan vardı burda. Onlarla ilgilendim, yoğundum

- Bu konuları mı konuştunuz"

DEĞERLENDİRME
Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 27 Kasım'ın 2002 yılında Çarşamba gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin "27 Kasım 2002" tarihinde yapıldığı, 'Karkuv'un ise Kara Kuvvetleri olduğu değerlendirilmiştir.

aktifhaber

A.N.Sezer'in Hilmi Özkök Notları
20 Mart 2009 08:55

Ahmet Necdet Sezer'in, Org. Hilmi Özkök'ün arkasından söylediği sözler de Mustafa Balbay'ın günlüklerinde çıktı. İşte o sözler..

Sezer: Hilmi Cumhurbaşkanı olursa Ordu karışır

Balbay’a atfedilen günlükte, Büyükanıt’ın G.Kurmay Başkanlığı’na atanma süreciyle ilgili olarak Sezer’in görüşleri şöyle anlatılıyor:

“Hilmi’ye (Özkök) bozuk... Y.anıt’la (Yaşar Büyükanıt) konuşmuş. Bu işi 45 gün önceden bitirmek ve kesinlikle bunların eline bırakmamak gerek. Bu yüzden 45 günden önce istifa etmeli ve yerine atamayı hemen yapmalı. Bunu kendisine dedim, o da tamam plan yapalım dedi...”
“Bana Yaşar’ı istemediklerini söyledi. Ben niye bunu zamanında bana demedin dedim, ‘Demedim mi’ dedi. Adamlar bu noktaya gelmesini istemediklerini, bir üst noktaya çıkartır mı? Baş başa görüştüler. Başbakan açıklama yaptı ama ben hiçbirine inanmıyorum...”
“Eğer görev uzatımı gibi bir şey olursa benim ne diyeceğimi biliyorlar. Böyle bir durumda ordu altüst olur. Yaşar olmazsa yerine gelen bunların adamıymış gibi muamele görür. Hilmi CB (Cumhurbaşkanı) olursa ordu daha da karışır..”

-İlhan abi 2 günlüğüne geldi. Mümtaz Soysal kökenli Erinç Yeldan, Korkut Boratav sorunu..

-İlk akşam başbaşa görüşme... Emre’ye yakınlık aynen. Hep, benden sonra ne olacak, sorusu..

- Her gelişteki olağan görüşme 15.30’da çıkış. 17.00’ye kadar kalış... Her konuyu konuştuk..

Medyayla ilgili gelişmelere hiç güvenmiyor. Bunlar sonunda patron diyor Baykal’a kızgın, tam olarak toparlayamıyor diyor.

Hükümetin yaptıklarını dikkatle izliyor. Halk bunları anlıyor diyor.

Hilmi’ye (Özkök) bozuk... Yanıtla konuşmuş. Şemdinli’nin sadece ona yönelik olduğunu düşünüyor. Bu işi 45 gün önceden bitirmek ve kesinlikle bunların eline bırakmamak gerek. Bu yüzden 45 günden önce istifa etmeli ve yerine atamayı hemen yapmalı. Yıllık toplantıya Yaşar (Büyükanıt) başta katılmalı. Bunu kendisine dedim, o da tamam bir plan yapalım dedi. Eşim eşyaları götürmeye başladı... Bir bölümünü yerleştiriyor. Hemen bunu bitirelim istiyorum. Bana, Yaşar’ı istemediklerini söyledi. Ben ‘Niye bunu zamanında bana demedin’ dedim, ‘Demedim mi’ dedi. Adamlar bu noktaya gelmesini istemediklerini, bir üst noktaya çıkartır mı? Başbaşa görüştüler. Başbakan açıklama yaptı ama ben hiçbirine inanmıyorum. Eğer görev uzatımı gibi bir şey olursa benim ne diyeceğimi biliyorlar.

Böyle bir durumda ordu altüst olur. Yaşar olmazsa yerine gelen bunların adamıymış gibi mauamele görür. Hilmi CB olursa ordu daha da karışır..

O DÖNEM NE OLMUŞTU?

2006’da Hilmi Özkök’ün görev süresinin dolması nedeniyle Genelkurmay Başkanı’nın değişecek olması gergin bir süreç başlatmıştı. Şemdinli olaylarının da etkisiyle Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olmayacağı yolundaki söylentiler yaygınlaşınca, Hilmi Özkök’ün 45 gün önceden istifa etmesi ve yerine Büyükanıt’ın atanması gündeme geldi. Özkök, Başbakan Erdoğan ile 6 Mart 2006’da görüştü, Büyükanıt ve onun nezdinde TSK’nın yıpratılmasının önüne geçmek amacıyla istifaya hazır olduğunu söyledi. Ancak Başbakan istifa formülüne onay vermedi. Bu görüşmenin ardından hükümet bir ilki gerçekleştirerek, Genelkurmay Başkanlığı’na atamayı YAŞ toplantısından bir gün önce yaptı.
aktifhaber
Sezer Padişahtan Beter İş Yaptı!
05 Kasım 2007 15:1510.

Cumhurbaşkanı Sezer sadeliği ve mütevazılığı ile hep fark yaratırdı. Ama yaptığı son hareket....
Sebahattin Önkibar/Yeniçağ

Sezer farkı kafa karıştırdı!

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer sadeliği ve mütevazılığı ile hep fark yaratırdı. Markette yaptığı alışverişten, kırmızı ışıkta durmasına kadar haber olurdu.. İşte Sezer bu tavır ve tutumları ile kitle vicdanında büyük bir kabul gördü..

Ancak dün yayınlanan bir haber kafaları karıştırdı. Haber şu: Sezer görevden ayrılırken Cumhurbaşkanlığı makamına ait olan en yeni ve lüks araba ile 16 personeli beraberinde götürmüş. Personel götürme olayında Evren 5, Demirel de 6 ile yetinmişmiş. Tamam yasa eski Cumhurbaşkanlarına böyle bir imkanı belki veriyor da, 16 personel neyin nesidir.

Görev esnasında bile yurt dışı görevlerden ve türlü etkinliklerden kaçınan Sezer, bu 16 personeli nerede kullanacak? Kırımızı ışıkta bile duran bir Cumhurbaşkanının bu şaşaayı çağrıştıran tavrı sorgulamaya muhtaç değil midir?

Mütevazı olma bir politika değil de düstur ise, Sezer'ın son yaptığı ortadadır ve kafalar karışmıştır. 16 personel değil emekli Cumhurbaşkanlarına, Osmanlı'da tahttan indirilen Padişahlara bile verilmezdi.

10. Cumhurbaşkanı Sezer, gelininin dayısının
cenazesine katıldı, namaza kalmadan camiden çıktı


26 Aralık 2008 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, gelini Canan Sezer'in dayısı olan Yılmaz Peksarı'nın cenaze törenine katıldı.
Geçirdiği rahatsızlık neticesinde hayatını kaybeden Petrol Ofisi'nden emekli Yılmaz Peksarı (72) için Karşıkaya Mezarlığı'nda bir tören düzenlendi. Törene 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, eşi Semra Sezer, oğlu Levent Sezer ve gelini Canan Sezer de katıldı. Cenaze namazını beklemeden törenden ayrılan Sezer, son günlerde yargıda yaşanan tartışmalarla ilgili sorulara ise cevap vermedi. Öte yandan bir vatandaşın Sezer'e 'Sizi çok özlüyoruz' demesi dikkat çekti. EDA HAN netgazete

Sezer'in Affettiği Derin Adam
10 Ocak 2009 08:07

Özel Harekatçı, Çatlı'nın arkadaşı, Çiller'in gözdesi, Korkut Eken'in suç ortağı... İşte derin işlerin ortasındaki İbrahim Şahin...

Ergenekon’daki son dalgada gözaltına alınan eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin’in evinden çıkan krokiden çok sayıda cephane çıkması Susurluk davasını yeniden gündeme getirdi. Şahin faili meçhullerin en yoğun olduğu dönemde Özel Hareketçı olarak çalışmış, özel timleri kurmuştu. Susurluk kazası ile birlikte Abdullah Çatlı’nın yakın arkadaşı olduğu anlaşılan Şahin dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in de gözdesiydi. Hakkında art arda davalar açıldı. Susurluk davası sonunda Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili Şahin, MİT eski görevlisi Korkut Eken’le birlikte ’Cürüm işlemek için çete oluşturmak ve bu çeteyi yönetmek’ suçundan 6’şar yıl ağır hapis cezasına mahkum oldu. Geçirdiği kazadan sonra hafızasını kaybettiğini iddia etti. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından sağlık sorunları nedeniyle affedildi

Ergenekon operasyonu çerçevesinde gözaltına alınan vekaleten eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin, Susurluk Davası’nın önemli sanıkları arasında yer aldı. Adı Ömer Lütfü Topal cinayetine de karışan Şahin, Susurluk skandalının önemli isimlerinden Abdullah Çatlı’nın arkadaşı olduğu ortaya çıktı. Yargılandığı Susurluk davasında 6 yıl hapis cezası alan Şahin, geçirdiği trafik kazası sonrası bilincini yitirdiği gerekçesiyle dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından cezası affedildi.

1956 yılında Tokat’ta doğan İbrahim Şahin, 1976 yılında Polis Akademisi’nden Komiser Yardımcısı rütbesiyle mezun oldu ve Sinop İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda göreve başladı. Askerliğini 1978 yılında Isparta Dağ Komando Okulu ve Erzurum’da yaptı. 1980 yılında Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü kadrosuna atandı. 1982’de buradan Bitlis İl Emniyet Müdürlüğü kadrosuna tayin oldu. Aynı yıl kurulan Özel Harekat Dairesi’ne kabul edildi. Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlı Özel Harp Dairesi’nde Özel Harekat Kursu nu tamamladı. 1984 yılında Almanya’da ’GSG-9 Komando Kursu’na katıldı. 1987 yılında ABD ’de ’Anti-Terör Kursu’na katıldı. 1988 yılında Siirt Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğü’ne atandı. 1990 yılında da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Özel Harekat Şube Müdürü oldu. İstanbul’da çok sayıda terör operasyonunu yürüttü, "Avrasya Feribotu" operasyonunda da görev aldı. 1993 yılında Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde vekaleten Özel Harekat Daire Başkanlığı’na getirildi. Bu yeni oluşumun ilk başkanı oldu. Balıkesir’de "Özel Tim Eğitim Okulu" nu açtı ve terörle mücadelede görev alacak özel timi oluşturdu.

CATLI'NIN YAKIN ARKADAŞI
Susurluk skandalıyla Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi olayına adı karıştı. Susurluk’taki trafik kazasında ölen firari hükümlü Abdullah Çatlı ile yakın arkadaş olduğu ortaya çıktı. Hakkındaki adli soruşturma nedeniyle açığa alındı. Ömer Lütfi Topal’ın cinayetine karıştıkları öne sürülen özel tim polislerini koruduğu ve Tarık Ümit’in kaçırılmasına karıştığı gerekçesiyle soruşturuldu.

Kendisinin de dahil olduğu 14 sanık hakkında çıkan 27 Ocak 1997 tarihli tutuklama kararından sonra firar etti. 6 Mart 1997’de Cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak ile Hakkında yakalama ve tevkif müzekkeresi bulunan kişiyi yetkili mercilere haber vermemek suçundan 5 ile 9’ar yıl arasında ağır hapis cezası istemiyle dava açıldı. 11 Mart 1997’de teslim oldu ve yargılandı. 12 Eylül 1997’ de tahliye edildi.

ÇİLLER'IN GÖZDESİ

Dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Şahin’in göreve iadesini isterken, o’nu "şehit olmaktan dönmüş değerli bir polis şefi" olarak nitelendirdi ve Şahin’den özür dilenmesi gerektiğini ifade etti.
Mart 1999’da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne hibe edilen ve kaybolduğu öne sürülen silahlarla ilgili olarak İbrahim Şahin’in de aralarında bulunduğu özel harekatçılara "görevi ihmal" suçundan birer yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açıldı.

28 Mart 2000’de trafik kazası geçirerek ağır yaralandı. Sağlık durumunda düzelmenin sürdüğünü açıklayan doktorları, beyinde su toplandığını ve tedaviyi uzatmak zorunda kaldıklarını söylediler. 14 Nisan 2000’de hastanede bilincini kaybetmiş halde yattığı sırada ’görevi ihmal’den bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.

HATIRLAYAMIYORUM

13 Mayıs 2000’de Mehmet Ağar, hakkında çete kurduğu iddiasıyla oluşturulan TBMM Soruşturma Komisyonu üyelerine ifade verdi. Komisyon başkanı Mehmet Pak "Şahin’in ifadesini bu şartlar altında alamadık. Doktorlar 6 ay ile 2 yıl arasında hastanın tekrar hatırlamaya başlayacağını söylediler" dedi.

Susurluk davası dördüncü yılın sonunda karara bağlandı. Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili Şahin, MİT eski görevlisi Korkut Eken’le birlikte ’Cürüm işlemek için çete oluşturmak ve bu çeteyi yönetmek’ suçundan 6’şar yıl ağır hapis cezasına mahkum oldu. Şahin’in kısa süreli fenalık geçirdiği duruşmada, diğer 12 sanık da yine ’Cürüm işlemek için çete oluşturmak’ tan 4’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanıkların tümüne yurtdışına çıkma yasağı konuldu.
’Duyma ve hafıza sorunu yaşadığı’ gerekçesiyle Adli Tıp Kurumu raporu üzerine cezası ertelenen Şahin 2002’de tahliye edildi. Avukatları Şahin’in iyileşemediğini belirterek 10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e başvurdu. Sezer de başvuruyu ekindeki raporları dikkate alarak kabul etti ve Şahin’in 486 günlük cezasını affetti.

aktifhaber

Sezer'in FİŞLEME İlgisi
23 Şubat 2009 11:36

Atayacağı bürokratın eşini bile kapıcıya sorduran Eski Cumhurbaşkanı Sezer, fişleme dosyalarına özel bir ilgi göstermiş. Yeni bir fişleme dosyası ortaya çıktı..

Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde Celal Bayar Üniversitesi öğretim üyeleri hakkında hazırlanan fişlemelerden oluşan bir ihbar dosyası ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde Cumhurbaşkanlığı makamının fişleme dosyalarına özel bir ilgi gösterdiği ortaya çıktı. Manisa Ziraat Odası Başkanı Nuri Sorman'ın Celal Bayar Üniversitesi öğretim üyeleri hakkında hazırladığı fişlemelerden oluşan ihbar dosyasının Cumhurbaşkanlığı tarafından takip edildiği belirlendi. Sezer 'in Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı olarak görevlendirdiği H.Bülent Serim'in Celal Bayar Üniversitesi öğretim üyeleri hakkında düzenlenen fişleme dosyasını resmi yazışma yoluyla YÖK 'e ilettiği ve gereğini yapılmasını istediği tespit edildi.

'ARZ ETMEK GÖREVİM'

Nuri Sorman tarafından Cumhurbaşkanlığı makamına hitaben yazılan 1 Ekim 2006 tarihli mektup, “Sayın Cumhurbaşkanım, sizlere ilimizdeki Celal Bayar Üniversitesine ait bazı gelişmeleri arz etmenin görevim olduğunu düşünüyorum ” diye başlıyor.

HACCA GİTMEK FİŞLEME KONUSU

Dosyada Celal Bayar Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Cemil Özcan hakkında “İrticai ” kadrolaşma iddiaları ile sürülürken, ihbara konu olan öğretim üyeleri, “izin kullanıp hacca gitti, “Eşi Diyanet'te vaize', “TBMM Başkanı Bülent Arınç 'ın damadının eniştesidir”, “İlahiyat fakültesi kökenli', gibi notların yer aldığı görüldü.

İhbar sonrası jet yazışma

İhbar mektubu Cumhurbaşkanlığına ulaştıktan sonra hızla bir trafik başlıyor. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı H.Bülent Serim tarafından, “Gizli” damgası taşıyan resmi bir yazı ile 9 Kasım tarihinde, “gereğinin belirlenmesini ve sonucundan bilgi verilmesi” isteğiyle YÖK 'e gönderilen ihbar dosyası orada da jet hızıyla işlem görüyor. Dönemin YÖK Başkanı Erdoğan Teziç dosyayı 19 Kasım'da “Gizli-kişiye özel ” kaydı ile Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Semra Öncü 'ye gönderiyor. Teziç, Rektör Öncü'den, “Kurulumuzca yapılacak işleme esas olmak üzere incelenmesini, sonucundan kurulumuz başkanlığına bilgi verilmesini” istiyor.

(Yeni Şafak)

Sezer&Ergenekon İşbirliği
06 Mart 2009 09:54'

Okyanus'tan tutuklanan Selçuk Rektörü Okudan'ın ifadesi, 10. Cumhurbaşkanı Sezer ile Ergenekon arasındaki dosya paylaşımını gözler önüne serdi..

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde gerçekleştirilen fişlemeler, çete operasyonlarında gözaltına alınan isimlerde çıkıyor. Konya'daki Okyanus operasyonunda tutuklanan Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan'ın evinde üniversite öğretim üyelerine ait kişisel bilgilerin yer aldığı bir fişleme dosyası ele geçirildi. Okudan, belgelerin kendisine Sezer döneminde Köşk'te görevli bir arkadaşı tarafından gönderildiğini söyledi.

Aynı dosya daha önce de Ergenekon'un tutuklu sanıklarından Türk Ortodoks Kilisesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol'un evinde bulunmuştu.

Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında Sevgi Erenerol'da yapılan aramada 'SELÇUK29/05/2005' adlı 24 No'lu CD'de Konya Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerinin kişisel bilgilerinin yer aldığı bir fişleme dosyası ele geçirilmişti. İçinde yüzlerce üniversite hocasına ait kişisel bilgilerin yer aldığı 51 sayfalık fişleme dosyası, Ergenekon davasının 64. klasöründe yer almıştı.

"Türkiye'de Kamu Kurum ve Kuruluşlarını Ele Geçirme, Milli Dirençleri Kırma Faaliyetleri Bağlamında Karşı Stratejiler-Dayandıkları İşbirlikçi Yapılanmalar ve İlişki Ağı: Vakıa Analizi Olarak Konya" adlı dosyanın bir benzeri, Konya'da gerçekleştirilen Okyanus operasyonunda Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan'da ele geçirildi. Okudan, polis sorgusunda Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerine ilişkin iddialar içeren tablo ve çeşitli ihbar niteliği taşıyan yazıların Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde bulunan sevdiği bir tanıdığı tarafından kendisine gönderildiğini söyledi.

Edinilen bilgilere göre, Okudan, Ergenekon dosyasında Erenerol'da ele geçen belgelerle kendisindeki belgelerin benzer olduğunu internette yayınlanan iddianamede okuduğunu ifade etti. Buna çok şaşırdığını anlatarak, Erenerol ile herhangi bir ilişki ve irtibatının olmadığını savundu. Erenerol'un kendisi hakkında niçin bu şekilde bir bilgi toplama gereği duyarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne gönderdiğine anlam veremediğini belirten Okudan, Silivri'deki davaya ilerleyen süreç içinde üniversite olarak müdahil olmayı düşündüklerini ifade etti.

Geçen yıl kasım ayında yapılan Okyanus operasyonu kapsamında aralarında Okudan'ın da bulunduğu 16 kişi tutuklanmıştı. Silivri'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davada Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde görev yapan Prof. Dr. Tacettin Uzun, Prof. Dr. Hüsamettin Erdem, Doç. Dr. Hidayet Işık ve Prof. Dr. Sami Karahan davaya müdahil olmak için başvuruda bulundu. Davanın 53. duruşmasında müdahillik talepleri kabul edilmişti.
aktifhaber

İŞTE AHMET NECDET SEZER
21 Mart 2009 09:41

Balbay'ın günlükleri "saygın" kişiliklerin yaldızlarını döktü. İşte günlüklerdeki Sezer...

Sezer'in, Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'la darbe hazırlığı içinde olan İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay'ı 12 kez Köşk'te ağırladığı ortaya çıktı. Sezer, devlet sırlarını paylaştığı ikiliye neler söylemiş neler..

Ergenekon'da tutuklanan Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın ait günlüklerin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e ilişkin bölümleri de ortaya çıktı. Tempo24 sitesinin yayınladığı günlüklerde Sezer, 2004'te darbe planlayan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ve 1. Ordu Komtanı Orgeneral Hurşit Tolon'la birlikte hareket eden Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk ve Balbay'a 'Orduya güvenmeyin' mesajı veriyor. Sezer'in AK Parti hükümetinin nasıl yıkılacağını görüşmek için 12 kez Köşk'e çıkan Balbay ve Selçuk'a 'devlet sırları' kapsamına girecek bilgileri vermesi dikkat çekiyor. İşte günlükteki Sezer'le ilgili bölümler:

SELÇUK: BU PARLAMANTO FAŞİZM GETİRİR

10 Eylül Salı, saat 14.30 Cumhurbaşkanı ile görüşme...

Tam 14.30'da kabul etti. Planlanan yarım saatti. Ucu açık bırakıldığı için 80 dakika sürdü. Daha başlangıçta, 'İlhan Bey, böyle yazılı randevu başvurularına gerek yok. Siz Ankara'ya gelince haber verin, mutlaka zaman ayırırız' dedi.

İS (İlhan Selçuk): Seçimleri nasıl görüyorsunuz?

ANS (Ahmet Necdet Sezer): Yapılmalı. Artık geri dönüş olmaz. Ben er geç topun bana geleceğini tahmin ediyordum ama, bu kadar erken geleceğini tahmin etmiyordum.

SEZER'DEN DEMOKRASİYLE CEVAP

İS: Ben seçimi istemiyorum. Herkes Ampul Partisi'ne çalışıyor. Böyle şey olur mu?

ANS: Ama seçimin olmaması daha zararlı olur. İleride inşallah, demokrasi mi laiklik mi ikileminde kalmayız..

İS: Bu parlamento ülkeye faşizmi getirir.

ANS: Her şeye rağmen parlamenter sistemden umudu yitirmemek gerekiyor. Laiklik konusu çok önemli. Bu imam hatiplere kızların alınmaması olayını hâlâ çözemediler. Ben bunu yasayla halledin dedim, yapamıyorlar. Çekiniyorlar. (Yazıda yıl belirtilmediği için takvim üzerinde yapılan incelemede görüşmenin 10 Eylül 2002'de yapıldığı anlaşılıyor.)

O YERLERE GÜVENMEYİN

11.7.2005 Pazartesi saat 16.30 Çankaya Köşkü...


Toplumdan çıkmalı bir şey... O güvendiğiniz yerlere de güvenmeyin (sanırım askerleri kast ederek).

CHP, 3 kıytırık affedersin RTÜK üyeliğine işbirliği yaptı.

Bundan sonraki iktidar tek maddelik bir yasa çıkarmalı AKP döneminde yapılan bütün atamalar iptal edilmiştir.

Sezer'i kışkırtmış


19 Aralık (2003) Cuma günü saat 15.00'de Köşk'e gidiş...
Hükümet: Ben gerekli uyarıyı yapıyorum. Ama bakıyorum yetersiz kalıyor. Bakanlar geldiğinde tek tek konuşuyoruz yine öyle.

İS: Yaptıkları rejimi tehlikeye sokuyor. Bunu söylüyor musunuz?

ANS: Söylüyorum ama, anlamıyorlar.

İS: Anlayacakları şekilde söylemeli belki...

ANS: Evet gerekirse daha uygun dille söylenebilir. İşte bu dönemi en az hasarla atlatmak lazım. En önemlisi bu bence. Çok zarar vermekte oldukları kesin. Ama bunları biçtiniz mi alttan daha güçlü geliyorlar. Geçmişte de böyle oldu. O yüzden halk bunları bir görsün. Bunu beklemek lazım.

İS: Askeri tedirgin gördük.

ANS: Evet öyle.. Huzursuzlar. Hep söylüyorum bunları halk görmeli. Bunlar yıpranmadan yapılacak bir şey sonuç vermez. İstenen sonucu vermez.


Baykal yetersiz, Demirel çıkarcı


4 Mayıs 2006 Perşembe: Baykal toparlayamıyor. Güven veremiyor. Demirel'le olmaz. O ne derse desin ben ülkeden çok kendisini düşündüğü için öyle dediğini düşünürüm. Onun etrafında öteki partilerden gelen olmaz (İS'nin tezine yanıt olarak: Her görüşmede 1 Mart tezkereninin reddinin ne kadar iyi olduğunu söylüyor. Orada Gülün telaşı.. Ne yapacağız diye gelişi... Bir numaraya sakın araya toplantı alıp, bildiri yayınlamayı kabul etme deyişi...

Hilmi, Recep'e karşı 'fazla' yumuşak


4 Mayıs 2006 Perşembe 10.30'da.. Rekor görüşme 105 dakika.. Temel konular aynı... (Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün erken istifasıyla ilgili) 3 kez konu gündeme geldi. Birincisinde 'O tamam' dedi kesin ifadeyle bitirdi. İkincisinde, 45 günde bunu bitirmenin şart olduğunu söyledi... Gelinen noktada onun sorumluluğu var. Değil kaşını çatmak, suratını assa yeterdi dedi. Mesafeyi çok kapattılar. Bu kadar kapalı mesafe bundan sonra nasıl açılır, zor. Endişelerim var. İnsan yeni gelenin de nasıl davranacağını merak ediyor. Onunla da anlaştılar mı diye endişe ediyor. Ta bu mevkiye gelmişsin, ne gerek var, olağanüstü nezakete... Sen o noktaya geldin hem Recep'e (Başbakan Erdoğan) hem kendi üstüne, bence öyle değil de, öyle olmaz de... (İS, size çok görev düşüyor diye birkaç kez söyleyince) zaten hep ağır, karışık dosyalar bana düşer dedi.
aktifhaber

Sezer-Selçuk Muhabbeti Ergenekon'da
25 Mart 2009 19:51

Ahmet Necdet Sezer: İş Bankası da iyi gitmiyor

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Çankaya Köşkü'nde Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk'la görüşen Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in hükümet, medya, asker ve ekonomiye ilişkin görüşlerine yer verildi.


Sezer, "Bunların yolsuzlukla mücadeel ettiği yok edeceği yok. Bakın Vakıfbank olayı.. Doğan Grubu borcunu ödemiş gibi yapıyor, sonra yeniden kredi çekiyor. Kağıt üzerinde oluyor her şey... Onun durumu da iyi değil İş Bankası da iyi gitmliyor... O çoçuk başarılı biri değil, Ersin (Özince) Onu oradan almaları lazım."

Sezer ve Selçuk arasındaki diyalog şöyle:

Sezer: Medya: ben size söylemiştim Sayın Selçuk, tartışma daha da hızlanacak diye. Bakın öyle oldu. Bence daha da hızlanacak. Acımasızlaşacak. Bu medyayla doğru dürüst konular tartışılamaz.

Sezer Hükümet: Ben gerekli uyarıyı yapıyorum. Ama bakıyorum yetersiz kalıyor. Bakanlar geldiğinde tek tek konuşuyoruz yine öyle.

Selçuk: yaptıkları rejimi tehlikeye sokuyor. bunu söylüyor musunuz

Sezer: Söylüyorum ama, anlamıyorlar

Selçuk: Anlayacakları şekilde söylemeli belki

Sezer: Evet gerekirse daha uygun dille söyelenebilir. İşte bu dönemi en az hasarla atmatmak lazım. En önemlisi bu bence. Çok zarar vermekte oldukları kesin. Ama bunları biçtiniz mi alttan daha güçlü geliyorlar. Geçmişte de böyle oldu. O yüzden halk bunları bir görsün. Bunu beklemek lazım. Ekonomi iyi diyorlar ya aslında öyle değil. Ben konuşuyorum. Alt düzey esnafa yansıyan olumlu bir şey yok aslında.

Selçuk: Askeri tedirgin gördük.

Sezer: Evet öyle.. Huzursuzlar. Tümü huzursuz.Hep söylüyorum bunları halk görmeli. Bunlar yıpranmadan yapılacak bir şey sonuç vermez. İstenne sonucu vermez.

Selçuk: Yolsuzlukla mücadele?

Sezer: Bunların yolsuzlukla mücadeel ettiği yok edeceği yok. Bakın Vakıfbank olayı.. Doğan Grubu borcunu ödemiş gibi yapıyor, sonra yeniden kredi çekiyor. Kağıt üzerinde oluyor her şey... Onun durumu da iyi değil İş Bankası da iyi gitmliyor... O çoçuk başarılı biri değil, Ersin Ö.... Onu oradan almaları lazım."
aktifhaber

EMNİYET'E GELEN İLGİNÇ MAİL: SEZER...

1 Mayıs 2009 12:15
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen bir ihbar e-mailinde yer alan şok iddialar...
ERGENEKON klasörleri içinde yer alan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen bir ihbar e-mailinde, Kıbrıs’taki referandum öncesi ‘hayır’ denilmesi için düzenlenen mitingin yapılmasını dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in istediği ve masraflarını da Köşk bütçesinden karşıladığı iddia edildi. 2 Temmuz 2008 günü İstanbul Emniyeti’ne O. A adında bir kullancı tarafından gönderilen e postada, Ergenekon tutuklu sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un miting için başka bir alan düşündüğü ancak Sezer’in ısrarıyla Sıhhiye Meydanı’nın seçildiği ileri sürüldü.

E-postada, ‘’Sıhhiye meydanında yapılan Kıbrıs mitinginin talimatını Sezer verdi. Mitingin finansmanını Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılayacağını bildirmişti. Komutanımız başka bir yer düşünüyordu. Ancak Sezer’in isteğine uyuldu ve Sıhhiye’de miting yapıldı’’ ifadeleri dikkat çekti.

‘ORDU GÖREVE’ PANKARTI

İHBARDAKİ dikkat çeken başka bir iddia ise şöyle: ‘’Bu eylemlerde istenilen hareketliliğin gerçekleşmesi için E.K’ya Türk Solu grubu ile temasa geçmesi talimatı verildi ve rektörlere de ‘ordu göreve’ pankartı açtırıldı. Bu grubun diğer eylemlere de katılması sağlandı. E.K’nın bir görevi de Cumhurbaşkanı’nı yönlendirmekti. Rektörlük seçimlerinde desteklenecek ve engellenecek rektör adayları tespit edilip dosya hazırlanıyordu. Bu dosyaları E.K. bizzat elden Sezer’e veriyordu. Böylece eylemlere destek verebilecek adayların rektör olması sağlanıyordu.’’

YARSAV BAŞKANI DA İŞİN İÇİNDE

Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve Atilla Uğur’un AK Parti hakkındaki planlarını, JİTEM’in yazırı Ergun Poyraz’ın da bulunduğu yemekte YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminaoğlu ile paylaştıkları iddiası mailde yer aldı.

STAR

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'a Basın Müşavirliği teklifinde bulunmuş

28 Haziran 2009 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Ergenekon örgütünün yöneticisi olduğu gerekçesiyle tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ı, Cumhurbaşkanlığı Basın Müşavirliği'ne düşündüğü ortaya çıktı. Sezer'in danışmanları, Cumhurbaşkanlığı kadrosuna kimin getirilmesi için de Mustafa Balbay'a danışmışlar..

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi Güneş'in, Sezer'in Cumhurbaşkanı olmasının ardından Çankaya Köşkü'nde kadro kurmak için çalışmalar yaptığı ve Mustafa Balbay'a, basın müşavirliği teklif ettiği öğrenildi. Güneş, Mustafa Balbay'a, "İyi bir basın müşaviri de gerekir. Doğrusunu istersen benim aklımdan sen geçiyorsun, ne dersin?" demiş. Mustafa Balbay da, söz konusu teklifi kabul etmemiş.

MUSTAFA BALBAY İTİRAF ETTİ!

Ergenekon tutuklusu Mustafa Balbay, Silivri'de kaldığı cezaevinde hazırladığı yazıda, Cumhurbaşkanı Sezer ile ilişkisini Cumhuriyet gazetesinde şöyle açıkladı: "Sezer'in Köşk'te kadro kurmasına yardımcı olan başlıca kişi, hukuk fakültesinden okul arkadaşı Hasan Fehmi Güneş oldu.

Güneş, 2000 yazında bir öğle vakti Cumhuriyet'in Ankara Bürosu'na geldi. Çay içimi sohbet ettik. Kemal Nehrozoğlu'nun genel sekreterlik için en uygun isim olduğunu söyledikten sonra arkasını şöyle getirdi:

-İyi bir basın müşaviri de gerekir. Doğrusunu istersen benim aklımdan sen geçiyorsun, ne dersin?
Hemen teşekkür ettim, ekledim:

"Benim gazetecilik dışında başka düşüncem yok. Demirel ekibi çekilebilir ama, sanırım Metin Yalman devlet memuriyetine devam etmek isteyeceklerdir. Bence o Sezer'le de görevini gayet iyi yürütür..."

Yalman, görevini başarıyla yürüttü.

Sezer, Köşk'te, başta Devlet Denetleme Kurulu olmak üzere dar ama iyi bir ekip kurdu."

netgazete

Sezer'in tek oyluk rektörü coştu!

Kastamonu Üniversitesi Rektörü Gökçebay, İslâm'ı ve İmam Hatip Liselerini eleştirdi..

Kastamonu Üniversitesinin açılış töreninde konuşma yapan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay, İmam-Hatip Liselilere alenen hakaret etti. "Popülist politikaların peşinde hiç ayrılmayan kimi siyasetçiler imam hatip liselerini savunurken "insanlar çocuklarının eğitimi sırasında dinini de öğrensinler diye imam-hatip liselerine göndermek istiyorlar" savını ileri sürüyorlar. Bu sav tümüyle yanlış hatta toplumu tümüyle aldatmaya yöneliktir" iddiasında bulunan Rektör Gökçebay, "Dini eğitim, 1400 yıl öncesinin tartışılamayan ve eleştirilemeyen kurallarına dayanır. Bu durum keskin bir biat kültürünü yaratır" diyerek hakaretlerine devam etti.

İmam-Hatip Lisesi Mezunları ile diğer liselerden mezun olan öğrencilerin aynı sınıf içerisinde eğitim görmesinin mümkün olmadığını da ileri süren Gökçebay, "Bu koşullar altında aynı sınıf içerisindeki öğrenciyi nasıl yetiştireceksiniz? Biata dayalı düşünceye göre mi, felsefi düşünceye göre mi? İkisinin bir arada olması bilimsel açıdan olanaksızdır" diye konuştu. Konuşmasında Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi'nin bir yazısını referans gösteren Gökçebay, YÖK'ün hazırladığı tasarıyla, bu ülkenin kuruluş felsefesine ihanet ettiğini iddia etti.

Tek oy almıştı!
Kastamonu Üniversitesi için yapılan rektörlük seçimlerinde kendi oyuyla birlikte sadece 2 oy almasına rağmen dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Rektörlüğe atanan Gökçebay, daha önce de üniversitedeki mescidi kapatmıştı. Önceki dönemlerde Ankara Üniversitesi'ne bağlı olan Kastamonu Meslek Yüksekokulu'nda uzun yıllar müdürlük yapan Prof. Dr. Bahri Gökçebay, başörtülü öğrencileri ve onların protestolarını destekleyen erkek öğrencileri "Sizi sınıfta bırakırım" diye tehdit etmişti. Rektör Gökçebay'ın, yaptığı hukuksuzluklar nedeniyle öğrencileri tarafından TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na şikayet edildiği de bilinenler arasında.

Kaynak: Milli Gazete
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com