EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

prostat

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Sal Ağu 12, 2008 12:06 am    Mesaj konusu: prostat Alıntıyla Cevap Gönder

29 Ocak 2010 15:54
Erkeklerin Korkulu Rüyası
Prostat hastalığı ile ilgili merak edilenler; Prostat hastalığı nedir, kimler risk altında, tedavi yöntemleri...

Prof. Dr. Ali Erol prostat hastalığı ile ilgili merak edilenleri anlattı..

İyi huylu Prostat büyümesi nedir?

Özellikle ileri yaşlarda sebebini kesin bilemediğimiz nedenlerden, prostatın iç kısmındaki idrar yolunu çevreleyen bezlerin büyümesi sonucu; idrar akımında değişen derecelerde engeller oluşur. Hatta bazen hasta hiç idrar yapamaz duruma gelebilir. İdrar akımının azalması, başlangıçta mesanenin aşırı çalışmasıyla karşılanmaya çalışılsa da; zamanla mesane içinde idrar birikmeye başlar. Mesane tam boşaltılamaz. Bu da enfeksiyon, taş oluşumuna zemin hazırlar. Ayrıca mesane içindeki yüksek basınç; mesanede değişikliklere yol açabilir. Prostatın böbrekten mesaneye açılan idrar yollarına yapmış olduğu baskı sonucu, böbrekte ve idrar yollarında genişleme ortaya çıkabilir. Bu bazen ileri dönemlerde kanda üre ve kreatinin yükselmesiyle kendini gösteren böbrek yetmezliği tablosunu oluşturabilir.

Prostat büyümesinin belirtileri; gündüz sık idrara gitme, gece idrara kalkma, acil işeme isteğine yol açan sıkışma hissi, tuvalete yetişemeden idrar kaçırmadır. Tıkanıklığa bağlı olan diğer belirtileri ise, idrara başlamada güçlük, idrar akımında zayıflama ve incelme, damla damla veya kesik kesik idrar yapma, idrar yaptıktan sonra mesanede idrar kalıyor hissi olmasıdır. İleri dönemlerde hiç idrar yapamama gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Benzer idrar şikâyetleri mesaneyi veya idrar yolunu ilgilendiren başka hastalıklarda da görülebileceğinden, hastalığın ayırıcı tanısı önemlidir. Mesane fonksiyon bozuklukları; şeker hastalığı, damar sertliği, mesane tümörü, idrar yolu enfeksiyonları, mesane taşı, sinir sistemini ilgilendiren hastalıklara eşlik edebileceği gibi, sebebi bilinmeyen mesane aşırı aktivitesinde de sık idrara gitme, gece idrara kalkma, acil işeme isteği ve tuvalete yetişemeden idrar kaçırma gibi belirtiler görülebilir.

Bazen enfeksiyonlar, taşların varlığı nadir de olsa böbrek yetmezliğinin gelişmesi, tabloyu daha karışık hale getirebilir. Bazen de prostat büyümesine bağlı mesane boynundaki toplardamarların genişlemesi ve çatlamalarıyla kanamalar oluşabilir. Özellikle aspirin gibi kan sulandırıcı ilaç alanlarda bu daha sık görülür. Prostat kanserinin, prostat büyümesiyle nedensel bir ilişkisi yoktur. Prostat büyümesi ve prostat kanseri aynı anda bir hastada bulunabilir. Prostat büyümesi olmadan da bir hastada kanser meydana gelebilir.

Herhangi bir şikâyet olmaması durumunda dahi hangi aralıklar gerekli kontroller yaptırmalı?

Şikayeti olmayan erkekler ailede de prostat kanseri yok ise 45 yaşından sonra var ise 40 yaşından sonra yıllık düzenli kontrollere gitmelidirler.

Tedavi yöntemleri nelerdir?

Şikayetleri hafif derecede olanlarda tedavi uygulanmadan dikkatli izlem yapılabilir. Yapılacak tedavinin seçimi hastalığın ciddiyeti, prostatın büyüklüğü, hastada mevcut diğer problemler nedeni ile ilave risk durumu, anestezi riski, kan sulandırıcı ilaçların kullanılıp kullanılmadığı gibi durumlar yanında hasta ve cerrahın tercihine bağlıdır.

Genel olarak mutlak müdahale gerektiren hasta grubu idrar yapamama nedeni ile sonda takılmak zorunda kalınan ve bunun tekrarladığı hastalar, prostat büyümesinin neden olduğu tekrarlayan enfeksiyonlar, mesane taşının mevcudiyeti, prostat büyümesine bağlı tekrarlayan kanamalar, mesanede yapısal bozuklukların ortaya çıkması, böbrek fonksiyonlarında bozulma olan hastalardır.

Bunların dışında kalan hastalarda ilaç tedavisinden başlayarak operasyona kadar giden bir tedavi spektrumu vardır. Burada hastanın yaşam kalitesinin ne kadar etkilendiği tedavi kararının verilmesinde önem taşır.
İlaç tedavisinden sonra minimal invaziv tedavi metotları arasında radyofrekans ile iğne ablasyonu, mikrodalga tedavisi, alkol ve botulinum enjeksiyonları ve çeşitli lazer metotları yer alır.
Lazer metotları arasında buharlaştırma yöntemleri en sık kullanılanlardır. Bunun için çeşitli dalga boyarında lazerler kullanılmaktadır.
Minimal invaziv yöntemler dışında günümüzde halen altın standart olarak kabul edilen tedavi transüretral prostat rezeksiyonu(TUR) dur. TUR da komplikasyon oranlarının nispeten fazla oluşu, etkinliğinin yüksek olmasına karşılık diğer metotların arayışına yol açmaktadır. Bazı hastalarda prostat büyüklüğü fazla ise açık ameliyat gerekebilir.

Neden lazer tedavisi?

Lazerler aslında eskiden beri prostat tedavilerinde kullanılmakta idi. Ancak günümüzde bu kadar yaygınlaşmalarına yol açan 1998 den itibaren buharlaştırma yönteminin klinikte kullanılmaya başlaması ile olmuştur.
Lazerlerin başlıca avantajı kanama riskinin az oluşu, bununla ilişkili olarak sonda ve hastanede yatış süresinin kısalığı, anestezi almaya uygun olmayanlara lokal anestezi ile yapılabilmesidir.

Ancak tedavi sonrası kullanılan lazerin dalga boyuna bağlı olarak değişen sürelerde idrar şikayetleri görülebilir. İyileşme sürecinde vücuttaki yanık dokuların atılması söz konusudur. Yanlış bilinen bir hususta buharlaştırma sonrası prostatın tamamen uçup gittiğini zannetmektir.

Burada amaç hastanın rahat idrar yapmasını sağlamak için yeterli bir kanal oluşturmaktır. Geride mutlaka prostat dokusu kalır ve bu hastalarda ameliyat sonrası her erkek gibi yıllık kontrollerine devam etmek durumundadırlar.
Buharlaştırma ameliyatı ileride gelişebilecek prostat kanseri riskini, teorik olarak sadece bir miktar azaltabilirse de ortadan kaldırmaz.

Gelişen lazer teknolojileri uzmanlara ve hastalara ne gibi faydalar sağlıyor?

Infrared Light Diyod adı verilen lazer sistemi dünyada 2005’ den beri kullanılmakta. Biz de 2005 yılından beri Türkiye’ de bu sistemi kullanıyoruz.

Bu lazerin ışığı, yumuşak dokuda bulunan hem hemoglobin tarafından, hem de su tarafından etkili bir şekilde absorbe edildiği için, daha yüksek miktarda prostat dokusunu, daha hızlı ve daha güvenli bir şekilde buharlaştırabiliyor.
Infraed light Diyod Lazerin sudaki yüksek emilimi sayesinde kanamasız işlem yapabiliyor. Ve yine yüksek su emilimi sayesinde mesane perforasyonu riski daha az. Lazerle tedavilerde her hasta başına bir maliyet olarak karşımıza çıkan sarf maliyetleri de bu sistemde daha düşük.
Ayrıca ürolojide mesane tümörü, böbrek üstü tümörleri, darlıklar için de bu lazerden faydalanıyoruz.


Prostat kanseri nedir?

Temelde prostat; salgı yapan bezlerden oluşmuştur ve bir de bu yapının arasında bir destek dokusu mevcuttur. Prostat kanseri çoğunlukla bu salgı yapan bezlerdeki hücrelerin normal yapılarını kaybetmeleri ve anormal çoğalmalarıyla kendini gösterir. Başlangıçta belirti vermeyebilir. Prostat kanserine özgü özel bir belirti yoktur. O nedenle ailesinde birinci derece erkek akrabalarında prostat kanseri olanların 40 yaşından sonra, diğerlerin ise 45 yaşından sonra yıllık rutin kontroller yaptırmaları gerekmektedir. Bu kontrollerde PSA, parmakla makattan muayene ve gerekli ise biyopsi yapılarak hastalığın tanısı konur.

Prostat kanseri açısından kimler daha çok risk altında?

Genellikle 50 yaş üstü erkeklerde görülmekle birlikte, birinci derece akrabalarında prostat kanseri olanlarda daha erken görülme eğilimindedir. Her 3 prostat kanserinden ikisi 65 yaşın üzerinde görülür.
Yaş dışında zenci ırkta, batılı ülkelerde, daha sık görülür. Ailede prostat kanseri öyküsü olanlarda daha sık görülmesi genlerle ilişkisini göstermektedir. Yüksek yağlı diyet uygulayan ülkelerde daha sıktır. Şişmanlarda kanserin agresif türünün daha sık görüldüğü iddia edilmektedir.

Prostat kanseri için korunma tedbirleri var mıdır?

Diyet değişiklikler prostat kanserini önlemede etkili olabilir. Daha az kırmızı et, daha az yağ tüketimi, daha fazla sebze meyve ağırlıklı beslenme. Soyalı yiyecekleri fazla tüketme. Likopenden zengin gıdalar(pişmiş domates, karpuz ve pembe greyfurt) tüketilmesi, E vitamini, selenium, prostat kanseri riskini azaltabilir. Yeşil çay tüketiminin de prostat kanseri riskini azalttığı öne sürülmektedir. Cinsel geçişli enfeksiyonların riski arttırabileceği iddia edilse de bu konuda görüş birliği yoktur Finasteride, dutasteride gibi bazı ilaçlar prostat kanseri riskini azaltabilir. Bu konuda daha çok araştırmalara ihtiyaç var.

Prostat kanserinin belirtileri nelerdir?

Erken dönemlerde prostat kanseri yıllarca belirti vermeyebilir. Prostat kanserinin büyüdüğünde yol açabileceği idrar belirtileri, iyi huylu prostat büyümesinden ayrılamaz. Tümör büyümeye devam ederse idrar akımında daha fazla tıkanıklığa yol açabilir. Bazen idrarda kanama görülebilir. İlerleyen dönemlerde prostat kanseri çevresindeki dokulara, lenf bezlerine yayılabilir. Uzak yayılımlar açısından en sık kemikleri tercih eder. Omurga, uyluk ve leğen kemiği gibi. Bazen hasta kemik ağrıları ile başvurur. Bu durum ilerlemiş hastalığın belirtisidir. Akciğerlere yayılım öksürük ve göğüs ağrısı, karaciğere yayılım sarılık ve karın ağrısı ile ortaya çıkabilir.
aktifhaber

ERKEKLERİN EN SİNSİ DÜŞMANI

11 Ağustos 2008 08:23
Sebeplerinden genetiğine, prostat hakkındaki bilinmeyenler...
Yaşlı erkek hastalığı olarak bilinen prostat kanseri özellikle genetik etken varsa yakın takibe alınmalı. Yakınlarında prostat kanseri olan erkekler, 40 yaş öncesinde PSA kontrollerine başlamalı.Medical Park Bahçelievler Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Murad Çeltik; erkeklerin sinsi düşmanı prostat kanseri hakkında şu bilgileri verdi:

Prostat kanserinin yaygınlığı nedir?

Kanser; bir organ veya dokuya ait hücrelerin kontrolsüz bölünmesine denir. Kontrolsüz çoğalan hücreler, etraftaki dokulara nüfuz edip orada büyür ve o dokuya zarar verirler. Kan ve lenf yolunu kullanarak vücudun diğer organlarına yayılarak oralarda kitle ve hasar oluştururlar. Prostat kanseri, erkeklerde en çok teşhis edilen habis tümör türüdür, görülme oranının akciğer kanserinden bile fazla olduğu son yıllarda ortaya konmuştur.

Hangi yaşlarda ortaya çıkar?

Prostat kanseri genellikle yaşlı erkeklerin hastalığıdır. Prostat kanseri tanısı konulduğunda hastaların yüzde 90'dan fazlası 60 yaşının üstündedir. Erken teşhisin artması sayesinde 60 yaş civarı erkeklerde görülme sıklığı artmaktadır. Tipik bir belirtisinin olmaması sebebiyle sinsi bir hastalık olarak değerlendirilir. Bütün kanserler arasında yaşla birlikte en hızlı artış gösteren kanser tipidir.

Prostat kanserine neler neden olur?

Prostat kanseri oluşumuna katkıda bulunan sebepler şu şekilde sıralanabilir;

Sigara kullanımı

Ultraviyole (mor ötesi) güneş ışınları

Radyoaktif ışınlar

Bazı kimyasal maddelere maruziyet

Bol yağlı, çok kalorili ve vitamin yönünden zayıf beslenme.

AiLEDE VARSA DiKKAT!

Prostat kanserinde aile öyküsü önemli bir yer teşkil eder. Prostat kanseri hastalarının birinci dereceden yakınları, toplumun diğer kesimlerine göre bu hastalığa daha sık yakalanmaktadır.

Babası veya erkek kardeşi hasta olan bir erkeğin hasta olma riski iki ile üç kat arasındadır.

Babası ve erkek kardeşi hasta olan bir erkeğin hasta olma riski ise beş kat daha yüksektir.

Bu ailesel yatkınlıktan dolayı normalde 50 yaşından sonra önerdiğimiz PSA (prostat spesifik antijen) kontrolü ve makattan prostat muayenesinin, yakınlarında prostat kanseri olan kişilere daha erken yaşlarda (40 yaş ve öncesi) yaptırması önerilir.

DR. MURAD ÇELTİK

Medical Park Bahçelievler Hastanesi

bugün

b]Prostat İçin Nasıl Beslenilmeli ? [/b]
27 Mart 2009 10:26

Prostat kanseri erkeklerde en çok görülen ikinci kanser türüdür, her yıl yaklaşık 780 bin erkeğe tanı konulmaktadır. Peki nasıl beslenilmeli?

Amerika Kanser Derneği’ne göre bu altıncı en öldürücü kanser çeşidi ve senede yaklaşık 250 bin erkeğin ölümüne neden oluyor.

Araştırmacılar yıllardır prostat kanserinin nedenini araştırmakta. Amerikalı araştırmacıların yayınladığı yeni çalışmalara göre, basit kan testlerinin kullanılması, potansiyel olarak ölümcül prostat kanseri için yüksek risk altındaki erkeklerin teşhis edilmesine yardımcı oluyor.
Teşhis konulan erkekler, var olan ilaçlarla kolayca tedavi edilebiliyor. Bu ilaçlar kan dolaşımındaki kalsiyum seviyelerini azaltmaya yardımcı olabiliyor.

Hayvansal gıdayı azaltıp bol taze sebze tüketin
Mümkün oldukça taze ve organik yiyecekler yiyin.
Günlük beslenmenize greyfurt ekleyin (Ancak kan sulandırıcı ilaç kullanı-yorsanız önce beslenme uzmanı ile görüşün).
Düzenli olarak bakliyat tüketin.

Her gün taze sebze yiyin, özellikle kök ailesi sebzelerinden (brokoli, karnabahar, lahana, kara lahana, Brüksel lahanası, pancar vs). Günde dört porsiyon sebze yiyen erkeklerin prostat kanseri olma riski, günde iki porsiyondan az yiyen erkeklerin neredeyse yarısı.
Hayvansal gıda tüketiminizi, özellikle hayvansal yağ, süt ürünleri ve kırmızı et tüketiminizi azaltın.

Beslenmenize avokado, yeşil çay, pancar ekleyin.
Sıklıkla domates ürünleri tüketin.
Tam tahıllı pirinç, makarna, ekmek ve kepekli kraker yiyin (haftada birkaç kez pirinç, makarna gibi tam tahılları domates sosu, zeytinyağı, sarımsak, soğan, baharat ve tofuyla birlikte yiyin).
Gerekli yağlar, selenyum, çinko, E vitamini, besinsel lif ve fitosterol için düzenli olarak kabuklu yemiş ve tohum yiyin, özellikle keten tohumu tercih edin.

Tatlı olarak taze veya kurutulmuş meyve yiyin.
Eğer et yerseniz kırmızı et yerine balık ve tavuk yiyin.
Her gün baharat kullanın, özellikle biberiye, zencefil, sarımsak, zerdeçal, fesleğen, adaçayı, kekik, köri baharatı.
Taze zencefil, havuç, greyfurt ve pancarın taze olarak suyunu sıkıp günlük 1 bardak için. Brokoli ve domates suyu da eklenebilir.
Gerekli durumda tercih olarak en fazla iki kadeh kırmızı şarap için.

Kandaki yüksek kalsiyum seviyesi prostat kanseri için risk

Amerika Ulusal Sağlık ve Beslenme Enstitüsü tarafından (NHANES) 2 bin 814 erkek üzerinde yapılan bir çalışmada yüksek kan kalsiyum seviyesi ile prostat kanseri arasındaki direkt bağlantıyı ortaya çıkarmak için inceleme yapılmış. İncelemeler sonucunda kandaki kalsiyum seviyesi en yüksek olanların daha az olanlara göre daha fazla risk taşıdığı bildirilmiştir.

Aile öyküsü önemli
Ancak yüksek kalsiyum seviyesi ve prostat kanseri gelişme riski, ailenin kalıtsal geçmişiyle oldukça ilintilidir.
Bu araştırma süresince toplamda 85 prostat kanseri vakası ve 25 prostat kanserinden ölüm meydana gelmiş, araştırmaya katılanlar tarafından verilen kan örnekleri ise ortalama olarak kanserin ortaya çıkışından yaklaşık 10 sene kadar önce verilmiş. Bu da demek oluyor ki ailesinde prostat kanseri öyküsü olanlar çok erken yaşta takibe alınmalı.

Çalışmanın yürütücülerinden olan Wake Forest Üniversitesi’nden Gary Schwartze, “Eğer gerçekten serumdaki kalsiyumun yüksek olması kişiye prostat kanseri için risk yaratıyorsa, bu çok iyi bir haber. Çünkü serumdaki kalsiyum seviyesi değiştirilebilir” diyor.

Prostat kanseri riskini artıran; kalsiyum kan seviyesi mi yoksa vücuttaki kalsiyum seviyesi mi?

Prostat kanseri riskini artıranın gerçek kalsiyum kan seviyelerinin mi yoksa vücuttaki kalsiyum seviyesini normal seviyede tutma işlevini gösteren paratroid hormon seviyelerinin mi olduğu net değil. Kandaki yüksek kalsiyum için tedavi olan kişiler genellikle kronik böbrek yetmezliği olan kişilerdir ve bu da D vitamini seviyelerini beraberinde getirir. Düşük D vitamini seviyeleri de paratroid hormon seviyelerini yükseltmektedir.

Wisconsin Üniversitesi’nden Halcyon Skinner adlı başka bir araştırmacı da, günlük diyetteki kalsiyumla kandaki kalsiyum seviyesi arasında çok düşük bir ilişki olduğunu söylüyor.
Buna rağmen, prostat kanseri için yüksek risk altında bulunan erkeklerin yüksek kalsiyum içeren yiyeceklerden az yemelerinin avantaj sağlamadığı vurgulanıyor.

Dilara Koçak / Milliyet

29 Ekim 2009 17:41
Erkeklere Kötü Haber
İş hayatlarının büyük bir kısmını ofiste oturarak geçiren erkeklere kötü haber..

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nde yürütülen araştırmalar, iş hayatlarının büyük bir kısmını ofiste oturarak geçiren erkeklerde prostat kanseri riskinin yüzde 30 oranında arttığını ortaya koydu.

Bilim adamları, yaşları 45 ile 79 arasında değişen 45 bin gönüllü üzerinde incelemeler yaptı. Buna göre yüksek oranda hareketli işler sahip olan kişilerde prostat kanserine yakalanma riski yüzde 28 azalıyor.

İş gününün yarısını oturarak geçiren kişilerde ise hastalık riski yüzde 20'lerde olarak hesaplandı. Uzmanlar, günde bir saat egzersiz yapan erkeklerde riskin yüzde 14 azaldığını söylüyor. Egzersizin vücudun hormon dengesini koruyarak prostat kanserini uzakta tuttuğu tahmin ediliyor.
aktifhaber
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com