Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Prş Eyl 29, 2016 12:29 am Mesaj konusu: GALATÂT – Levanten / Hayyam Ârif |
|
|
GALATÂT – Levanten
Hayyam Ârif
27 Eylül 2016
Levanten: Genel bir târifle Osmanlı ülkesinde yaşayan Avrupalılara verilen isimdir.
“Doğulu, doğululara ait” mânâsındaki Fransızca “levantin” kelimesinden türetilmiş. Fransızca’da “levant” doğu demek, daha sonra hassaten Doğu Akdeniz için kullanılagelmiş. Bir adım daha gidersek, “kaldırmak, doğmak” gibi mânâlara gelen “lever” kelimesinden… Ki, Kıta Avrupası dillerindeki her geriye yürüyüş Latince’ye çıkar. Bu kez de yanılmıyor ve Latince’deki “levis” kelimesine varıyoruz; “hafif” anlamında… Güneşin doğması, sanki bir cismin hafifliğinden ötürü göğe doğru yükselmesi gibi târif edilmiş, zarâfet… Bir de kot markası var: Levi’s… Adamlar isim verdi mi böyle veriyor, bizde olsa Levent-İsmail’den mülhem Lev-İs olurdu. Çocukları kavga eder, Öz Lev-İs ve Hakiki Lev-is şeklinde ayrılırlardı. Bu da ekonomik bir büyümedir neticede… O kelimede “Levi’nin” mânâsı da var; lâkin ki çok daha gerilerde levi, lever, leon da aynı kelimeler…
Mevzu kendiliğinden “levent”e geliverdi… Bizdeki levent, Farsça “lavand”… Serbest kişi demek, başıboş, serseri… Yavuz Sultan Selim’in Kanunnâmesi’nde geçer: “Ve dahi avret ve oğlan varub su olduğu diyarda yuduğu yerde levend tâifesinden kimse varmağa men edeler!”… Çeşme başında serseriler toplanmasın diyor… Kelimenin “Bahriye eri” mânâsında ilk kullanımı ise 1550’lerden sonradır.
Derseniz ki, “Peki çok daha geride lavand ile levant’ın hiç mi bağı yok?”… “Neden olmasın!” derim, hem bunlar akraba diller hem dünya tarihi boyunca denizciler serseridir. Denizci Kurmay Albay dayımdan da biliyorum.
Avrupalıların levant ile kastettikleri Doğu Akdeniz, Arabların Bilâd-ı Şam dedikleri bölgedir. Kadim Kilikya toprakları… Tarihî coğrafyaların sınırları pek belirgin değildir; Trakya, Kürdistan, Şam vs… Lâkin Bilâd-ı Şam için kuzeyde Kilikya, güneyde çöl, doğuda Fırat, batıda Akdeniz’e kadar olan coğrafya diyebiliriz. Kilikya dediğimiz de bugün, Mersin, Adana, İskenderun, Maraş…
Şam, Arabça’da “sol” demek… Aynı zamanda “uğursuz”… “Şom ağız”daki şom… Şeamet, meş’um… Yemen de “sağ” ve “uğurlu”, “meymenet”… Arab, yüzünü doğuya döner ve ona göre yön belirler. Dolayısıyla önü doğu, ardı batı, sağı güney, solu kuzey…
Hani “mendebur” diye bir kelime var. Bu kelime Arabça bir deyimden ufalanmıştır: Muflis min ed-debur… “dbr” arkadan geldi, izledi demek… “Dübür” ise malûm, kıç… “Tedbir”, bu diyârın genel anlayışı ile “zaman kötü, kolla …” deyiminde hayat bulmuş şekilde arkayı kollamak değil, bir işin sonunu düşünmek demek… “Müdebbir” de tedbir alan…
Yani deyimin tam mânâsı “arkadan iflâs etmek!”… Durun, gülmeyin hemen… Buradaki arka, demin bahsi geçen batı yönü… Deyimin asıl anlamı “Batı (rüzgarın)dan (dolayı) iflâs etmiş!”… Tuhaftır, bir benzeri İngilizcede de var, “go to west”… Deyimin mânâsı batıya gitmek, maksadı iflâs etmek…
“Batı’ya hiçbir masum ayak basmadı!”… Nasıl bir uğursuzluk ise artık!..
Adımlar dergisi _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|