Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Sal Arl 08, 2015 9:51 pm Mesaj konusu: Mirzabeyoğlu: "İslâm'a muhatap anlayış" davası |
|
|
Salih Mirzabeyoğlu: "İslâm'a muhatap anlayış" davasına umumî bir bakış
Takdim (*)
-I-
Batılı bir fikir adamı, fildişi kule entellektüeline karşı zamanın bütün antipatisini çizdikten sonra, müdafaa eder olduğu fikre birdenbire ters bir yana sapıyor ve hükmü basıyor:
-"Göklerde sosyal değişikliklerden daha mühim şeyler vardır. O da "esprit-ruh"dur. Onun içindir ki alâkasız "esprit" davasının aksiyon davasına karşı bir mukabil hücuma geçmesi lâzımdır. Tam zamanını yaşadığımız bu mukabil hücum "esprit"nin Haçlılar kavgası olacaktır."
Bizce çok mühim olan bu meselede muharririn son hükmünü, büyük entellektüelin nefsine ihaneti değil, intiharı diye anlıyoruz. Böyle düşünen entellektüel ne büyük tezat içindedir ki, her türlü aksiyona kayıtsız ve şartsız düşman görünürken, entellektüeli, aksiyona karşı bir Haçlılar muharebesine çağıracak kadar büyük aksiyona susamış bulunuyor.
Yeryüzüne aksiyon hasreti duymamış büyük entellektüel gelmemiştir. Fakat ne getirerek ve neye karşı aksiyon?
Sadece aksiyon diye bir şey yoktur. Aksiyon bilârdo masasında bilyenin üçgenler çizerek dönmesi gibi tezahür eder; BİLYE, HER HAREKETİYLE, ONA VURAN FİKİR DEĞNEĞİNİN ZAVİYESİNİ İHTAR ETMİŞ OLUR. O HALDE AKSİYON, BİR FİKİR VE GÖRÜŞ MANZUMESİNİN YERYÜZÜNDEN İSTEDİĞİ İFADE ÂLEMİDİR. Muharrir, "göklerde sosyal hâdiselerden daha mühim şeyler vardır." derken, gökyüzünü yeryüzünden ve mücerredi müşahhastan ayırıyor. Müşahhas âlem içinde mahsur kalana duyduğu tiksinti ne kadar haklı ise, mücerretten çalınacak nurla yeryüzünün aydınlanmayacağını sanması da o kadar haksızdır. Büyük tecridin ilk hırsı büyük teşhistir ve göklerle toprak arasında ebedî bir merdiven vardır. öyle olmasaydı, bütün peygamberler bulutlar üzerinde doğarlar, ölürler ve insanlık da onları yıldızları seyrettiği gibi seyreder ve Roma İmparatorları telaşa düşmezdi.
-II-
Bizim ruhçuluğumuzun yeryüzüne perçinli olma karakteri, bizi tabiî olarak fert ve toplum plânında büyük aksiyona davet eder ki, her türlü ucuz soydan çerçöp nüktelerin ötesinde, fikir, sanat, ilim, siyaset ve fiil plânında, ulvî mücerredin katı müşahhasla evlendirilmesini ister... Elini küfre değirse şeriat doğacak ve zehiri bile şifaya tahvil edecek gerçek idrak ehli, eşyanın tasvirinde ışığın varlığının tabiî isbatı gibi, el atılan her meselede büyük İslâm diyalektiğinin tahassüsünü gösterecek, âlemde İslâm'ın hasrı dışında kendi kendinden ibaret bir varlık ve oluş sahası olmadığını her ân taze ifşâ edecektir... Buharın tecelli ettiği yere nisbetle, su, bulut ve buz görünüşleri gibi, her sahada oranın özelliklerine nisbetle görünecek olan ruhun talim, terbiye tahkik, tahkim ve ana yol gayesi ölçülendirmeleri, Büyük Doğu - İbda'nın aynı olarak belirecektir.
-III-
Yukarıda kısaca çerçevelediğimiz hususlardan da anlaşılıyor ki, en geniş ve genel mânâsıyla teorik dil alanından bahsetmekte, "İslâm'a muhatap anlayış" davasına bu açıdan bir nitelendirmeyle yaklaşmaktayız; İbda diyalektiğinin sıcaklığını verici bir ele alışla "İslâm'a muhatap anlayış" davasına umumî bir bakış, bu çerçevede birtakım iç'e ve dış'a yöneliş çizgileri... Teorik dilin havası.
-IV-
Mevzular ve meseleler arasındaki akrabalığı "teorik dil alanı" vasıflandırmasıyla tesis eden İslâm hikemiyyatı, bu eserde kendinin bu yönünü hissetirmeye çalışmaktadır.
*Salih Mirzabeyoğlu’nun (İslâma Muhatap Anlayış/”Teorik Dil Alanı”)isimli eserinin, yeni çıkan 3. Basımının takdim yazısıdır. Başlık metin içerisinden tarafımızca metnin içinden seçilmiştir. (MBR)
Kaynak: http://millibirlikruhu.blogspot.com.tr/2015/12/salih-mirzabeyoglu-islama-muhatap.html?spref=fb _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|