EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu yalnız değildir

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BİLİM
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Çrş Ekm 28, 2015 9:06 pm    Mesaj konusu: Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu yalnız değildir Alıntıyla Cevap Gönder

Yakışıksız üniversite ve siyaset politikası
İzzettin ÖNDER
17 Eylül 2016



Bir bayramı olsun huzurlu atlatmak niçin mümkün olamıyor, neyin kavgasını yapıyoruz? Ülke içinde ve ülke dışında devamlı bir çatışma halidir sürüp gidiyor. Kapitalist toplumsal süreçlerin özünde kimi zaman örtülü kimi zaman açık sürtüşme ve çatışmaların yaşandığı bilinir ve bu hal doğaldır. Ne var ki, sermaye yandaşı olduğu açık olan kapitalist siyasi yapıların özünde de bu çatışmaları kısmen bastırıcı, çoğunluğu ile uzlaşmalı yatıştırıcı özellik ve görev olduğu düşünülür.

OHAL sepetine ne bulunursa koyulurken, adım kadar bildiğim ve inandığım meslektaşların bu yapay sepete koyularak görevlerine ŞİMDİLİK(!) son verilmesi hiçbir hukuk sistemi ile bağdaşmayacak bir politika ürünü olsa gerek. Umalım ki, hukuk bu çarpık ve frensiz gidişin önüne makul bir set çeker, hatta geçmişte yapılan yanlışların, çok zaman geçmeden düzeltilme adımlarını atar.

Bir öğretim üyesi düşünelim ki, mesleği ve alanı itibariyle halkın sağlığı üzerine çok ciddi bir araştırma yapıyor, fakat karşılığında uzun dönemli cefa ve sonunda göreve son verilmesi cezası ile karşılaşıyor! Usulsüzce görevlerine son verilen tüm diğer meslektaşlarıma örnek olmak üzere burada salt bir meslektaştan söz ederek, yapılan işlemin kimin yararına, kimin zararına olduğunu açıklamaya çalışacağım.

Bu hocamızı tanırsınız; Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu. Onur Hocamız Marmara’nın körfez bölgesinde yeni doğan çocukların dışkılarında ve emziren annelerin ilk sütlerinde ağır metal artıkları saptayarak bölgede kanser riski olduğunu ortaya koydu. Hocamız tüm araştırmalarını resmi yoldan, hatta bizzat maliyetine katlanarak yaptı ve tıbbi alanda çok önemli bir halk sağlığı konusuna parmak bastı.

Bu durum karşısında makul ve halkının yanında bir siyasi çevreden ve bilime önem veren bir üniversite camiasından ne beklenir? Siyasi çevreden beklenen, hocanın bulguları doğrultusunda gerekli siyasi ve idari önlemlerin alınarak, halk sağlığı açısından ne gerekiyorsa onların yapılmasına çalışmaktır. Üniversiteden beklenen de, bulgulara sahip çıkarak, hatta gerekiyorsa çalışmayı daha da ileri düzeye taşıyıp, halkın aleyhine oluşan sonuçların izalesine destek vermektir.

Hayır, hadise böyle seyretmedi. Üniversite ve yerel idare el ele vererek Hamzaoğlu’ya karşı çıktılar. İdari davalar ve soruşturmalar birbirini izledi. Ve, son aşamada da, Hamzaoğlu OHAL sepetine atılarak, görevinden alındı. Aynı işlem, hiçbir gerekçe olmadan diğer birçok meslektaşımız için de uygulandı. Bu durumda iki konuyu çok ciddi düşünmek zorundayız. Birincisi üniversite nedir, nasıl bir yerdir; ikincisi de siyaset nedir, kimin lehine, kimin aleyhine çalışmakla yükümlüdür?

Önce siyasetten başlarsak, kapitalist siyaset yapılarının sol açılım ve atılımlara karşı olduğu teorik olarak bilindiği gibi, bu durum pratikte ve ülkemizdeki örnekleri ile de çok açık görülmüştür. Ancak, Onur Hoca’nın durumu, doğrudan sağ-sol meselesi ile de ilgili olmayıp, çok kaba şekilde sermayenin hoyrat üretim süreci ile ilgilidir. Şöyle ki, bizzat Onur Hoca’nın da birçok yerde açıkça ifade etmiş olduğu gibi, konu sanayi yapılanmasına karşı çıkmak olmayıp, sanayinin çevre kirliliği oluşturmayacak şekilde yapılmasını önermektir. Bu ise, maliyet ve kârlılıkla ilgili bir konudur. Ne var ki, emeği sömüren geri bir sanayi yapısının böyle bir öneriye karşı çıkacağı açıktır. Sanayi böyle bir öneriye karşı çıkar, ancak kamusal makamların, özellikle de üniversitenin böyle bir konumda çevreyi kirleten hoyrat sanayi yapısı ve zihniyeti yanında değil, Onur Hoca’nın yanında olması, siyasi yapıların da buna göre idari ya da yasal yapılanma ve önlemler geliştirmesi gerekirdi.
Adil(!) ve kalkınmacı(!) olduğunu iddia eden bir siyasi yapı gölgesinde, bir bayram ertesi yazısı olarak hoş bir konu olsa gerek!
Kaynak: evrensel

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ve Dilovası Olayı



Kocaeli’nin gayri safi yurt içi hâsılasında sanayinin payı %70’in üzerindedir. Türkiye’deki imalat sanayi üretiminin son yıllarda yaklaşık %15’i Kocaeli’de gerçekleşmiştir. Ülkemizdeki boya ve kimya sanayi üretiminin %30’a yakını, metal ve metal eşya üretiminin %20’si Kocaeli’de gerçekleşmektedir. Kocaeli, Çorlu’nun ardından Türkiye’nin ikinci büyük sanayi havzasıdır.

Endüstriyel kirlilik, o bölgedeki sanayi tesislerinin türüne göre değişebilmekle birlikte, en sık atmosfere verilen kirletici gazların neden olduğu hava kirliliği olarak kendini göstermektedir. Bu nedenle üretim birimlerinin yalnızca yakın çevrelerini değil uzak çevrelerini de etkiler. Bu bilginin doğrulunu Dilovası örneğinde de görmekteyiz. Hava kirliliği göstergelerinden PM10, Kocaeli’de herhangi bir endüstriyel kirlilik kaynağı bulunmadığı bilinen Kandıra İlçesi’nde olması gereken sınır değerden 1.7 kat, sanayi üretiminin en yoğun bulunduğu ilçe olan Dilovası’nda 3.5 kat fazla olduğu saptanmıştır. Her iki ilçede de sanayi kaynaklı hava kirliliği mevcuttur.



Söz konusu ölçüm sonuçları akademik çalışmalar sonucunda elde edilmiş olmakla birlikte, yöneticiler tarafından genellikle görmezden gelinmektedir. KOÜ Halk Sağlığı AD tarafından, Kocaeli genelinde yaşananların bir örneğini gösterebilmek için önce 2004 yılında Dilovası ilçesindeki ölümlerin nedenleri araştırıldı. 1995-2004 yılları arasındaki ölümlerin %32’sinin kanser nedenli olduğunu saptandı. Dünyada ve Türkiye’de kanser nedenli ölümlerin 100 ölümden 13’den az olduğu bilindiği için elde edilen sonuçlar hem üniversite hem de il yöneticileri ile resmi olarak paylaşıldı. Ve konunun önemi nedeniyle 2005 yılının hemen başında başka bir araştırma gerçekleştirildi. Bu araştırma sonuçlarına göre de Dilovası’nda 100 ölümden 33’ünün kanser nedenli olduğu saptandı. Bununla birlikte, Dilovası’nda 10 yıl ve daha uzun süre yaşayanlarda kanserden ölme riskinin daha kısa süre yaşayanlara göre 4.4 kat fazla olduğunu ve bu durumun kişilerin sigara içme durumu ve yaşından etkilenmediği ortaya konuldu (http://journals.tubitak.gov.tr/medical/issues/sag-11-41-3/sag-41-3-1-1007-943.pdf ). Elde edilen bulgular akademik toplantılarda paylaşıldı, tartışmaya açıldı, üniversite ve il yöneticilerine iletildi. Bu gelişmeler üzerine konu kamuoyunda geniş ilgi gördü ve Nisan 2006 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilovası Araştırma Komisyonu (TBMM DAK) kuruldu. TBMM DAK çalışmalarını Kasım 2006 tarihinde tamamladı ve hazırladığı rapor 17 Şubat 2007 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşüldü. Raporda 29 sorun ve 29 çözüm önerisi yer almaktaydı. Bunlardan en önemlisi de bölgede sanayinin kapasite artışına müsaade edilememesi önerisiydi. Buna göre, var olan sanayi kuruluşlarının kapasitelerini artırmamalarıyla birlikte, bölgede yeni sanayi yatırımlarının yapılmaması da önerilmiş oluyordu. Ayrıca kullanılan teknolojinin modernize edilmesi, çoğu fabrikada eksikliği saptanmış olan arıtma sistemlerinin hızlıca kurulması ve kapalı üretimlere geçilmesi önerileri yer alıyordu. Rapor kamuoyunda büyük ses getirdi, yetkililer sorunun çözümü için yoğun çalışma içinde olduklarını açıkladılar. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkalığı da KOÜ Halk Sağlığı Anabilim Dalı’na Dilovası’nda ölüm nedenleri ile ilgili yeni bir çalışma yapmayı önerdi. Ortak olarak gerçekleştirilen bu çalışmanın sonuçlarına göre de Dilovası’nda, 2000-2006 yılları arasındaki 100 ölümden 30.4’ünün kanser nedenli olduğunu saptandı. Sonuçlar üniversite ve il yönetimi ile birlikte Sağlık Bakanlığı ile de resmi olarak paylaşıldı. Bu çalışma sonuçları ve TBMM DAK önerilerine rağmen yeterli iyileştirme çabasının gözlenememesi, aksine bölgede kapasite artışının devam etmesi üzerine yeni bir araştırma planlandı. Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nun proje yöneticisi olduğu, KOÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD ve Tıbbi Genetik AD öğretim üyelerinin araştırmacı olarak görev aldığı yeni proje, 2009 yılında başlatıldı ve Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü tarafından da bütçesinin tümü karşılanarak desteklenmesine karar verildi. Bu çalışmada Kocaeli’de sanayinin en yoğun olduğu ilçe olan Dilovası ile hemen hiç sanayi kuruluşu bulunmayan Kandıra ilçelerinde hava kirliliği ile havadaki tozlarda ağır metal varlığı araştırılması planlandı. Bu projenin ikinci bölümünde söz konusu ilçelerde yaşayan gönüllü ve sağlıklı gebeler gebelikleri boyunca izlenecek, doğum yaptıklarında da ilk sütlerinden ve bebeklerinin ilk kakalarından örnekler alınarak bu materyallerde havada araştırılan ağır metallerin varlığı ve miktarı araştırılacaktı. Projenin son bölümünde de bebekler 1.5 yaşına kadar izlenecekti ve projenin tamamı 36 ay sonra, 2012 yılında tamamlanacaktı. 2009 yılında başlayan araştırmayla ilgili hava ölçümleri yapılırken, doğum yapan annelerin ilk süt örnekleri(kolostrum) ile bebeklerin ilk kaka(mekontum) örneklerinin laboratuar analizleri de devam ediyordu.

Dilovası ve Kandıra ilçelerinde gerçekleştirilen bu araştırmada annelerin sütünde Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanmış sınır değerlerin üzerinde ağır metal saptandı. Söz konusu kirlilik bebekleri daha doğmadan, annelerinin karnındayken etkilemeye başlamaktadır. Bunun bir göstergesi olarak Dilovası’nda ve Kandıra’da doğan bebeklerin ilk kakasından alınan örneklerde kurşun, cıva, kadmiyum, arsenik, alüminyum gibi ağır metaller saptanmıştır.

Ekim 2010 tarihinde Kocaeli’ne, şehir merkezine çok yakın bir bölgeye ilin dördüncü demir çelik fabrikasının, Güney Koreli bir şirket olan ve Hindistan’da benzer yatırımı gerçekleştirmesi yöre halkı tarafından engellendiği bilinen POSCO şirketi ile Türkiyeli ortakları tarafından kurulacağı haberleri kamuoyunda duyulmaya başlandı. Özellikle fabrikanın kurulacağı söylenen bölgeye yakın yöre halkında büyük bir tedirginlik oluştu. Yeni fabrikanın doğaya ve insana etkileri tartışılmaya başlandı. Kamuoyu il yöneticileri tarafından yeterince bilgilendirilmiyor, kamuoyu basın aracılığı ile konuyu takip etmeye çalışıyordu. Konuyla ilgilenen gazetecilerden bir tanesi 5 Ocak 2011 tarihinde, sanayinin insan sağlığına etkileriyle ilgili daha önce de araştırmaları bulunduğu için Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu ile hem Kocaeli’deki son durumu hem de yeni bir demir çelik fabrikasının olası sağlık etkileri ile ilgili röportaj yaptı. Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu, gazeteciye, yürütmekte olduğu araştırma projesinin o zamana kadar elde edilmiş ölçüm ve test sonuçlarına göre hava kirliliğinin ve havada ağır metallerin bulunduğunu, anne sütü ile bebeklerin kakasında da bu ağır metallerin saptandığı bilgisini paylaştı. Bu bilgiler basında yer alır almaz hem il hem de bakanlık yöneticileri tarafından hızlı bir inkâr çalışması başlatıldı. Önce böyle bir kirlilik yok dendi. Arkasından proje henüz bitmedi, elinde veri yok, “yalan” söylüyor dendi. Sonrasında da tamamlanmamış projeyle ilgili açıklama yapılamaz iddiasında bulunuldu. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı birçok yazılı ve görsel basında Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nu “şarlatan”lıkla itham etti. Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı’nın söz konusu davranışı ile ilgili olarak Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na, hakaret ettiği gerekçesiyle Şubat 2011 tarihinde suç duyurusunda bulundu. Ayrıca tazminat davası açtı. Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı başvuruyu yerinde bularak dosyayı Asliye Ceza mahkemesine sevk etti. Mahkeme de Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında hakaret suçlaması ile kamu davası açtı. Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu bu davaya müşteki olarak katılma talebinde bulundu. Talebi mahkeme tarafından kabul edildi. İlk duruşma 31 Mayıs 2011 tarihinde yapıldı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı duruşmaya gelmediği için 15 Eylül 2011 tarihine ertelendi.


Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nun savcılığa şikâyeti üzerine ifade vermeye davet edilen Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ile Dilovası Belediye Başkanı Cemil Yaman, bu tarihten bir hafta, on gün sonra Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nun “halkta korku ve panik yaratıyor” suçlaması ile hapis cezası ile yargılanması için savcılığa suç duyurusunda bulundular. Savcılık dosyaya görevsizlik kararı verip, 25 Mart 2011 tarihinde KOÜ Rektörlüğü’ne gönderdi. KOÜ Rektörlüğü 12 Nisan 2011 tarihinde, Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu hakkında ceza soruşturması açtı. Eş zamanlı olarak, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer “elinde veri olmadan, halka kanserle ilgi yanlış bilgi veriyor, korku ve panik yaratıyor” suçlaması ile YÖK’e şikâyet etti. Bu şikâyet üzerine, 25 Nisan 2011 tarihinde, KOÜ Rektörlüğü Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu hakkında disiplin soruşturması açtı.


Bunlarla birlikte, KOÜ Rektörü’nün “sonuçlanmamış ve bilimsel verilere dayanmayan açıklamalarda” bulunmak suçlaması ile KOÜ Etik Kurulu’na Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu hakkında şikâyette bulunduğu için 13 Eylül 2011 tarihinde, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı ile olan mahkemeden iki gün önce ifadesi alındı. Kurul aynı mahkemeden bir gün önce toplandı. 15 Eylül 2011 tarihinde gerçekleşen duruşmada Belediye Başkanı’nın avukatı, KÖÜ Rektörü tarafından Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nun KOÜ Etik Kurul’una verildiğini ve Kurul’un aleyhinde karar verdiğinin duyumunu aldıklarını bu nedenle konunun KOÜ’ye sorulmasına ve duruşmanın ertelenmesine karar verilmesini talep etti. Hakim, bu talebi uygun bularak duruşmayı 24 Kasım 2011 tarihine erteledi.


KOÜ Etik Kurulu, 14 Ekim 2011 tarihli oturumunda aldığı kararı, 10 Ekim 2011 tarihinde Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’na tebliğ etti. Tebligat metninin içeriği aşağıdadır:


“Karar No: 2 Konu Kocaeli Üniversitesi Etik Kurul Yönergesi ve Kocaeli Üniversitesi Akademik Etik İlkeler Kitapçığı kapsamında değerlendirilmiştir.


Sonuç olarak somut olayda Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun henüz tamamlanmamış çalışmanın/araştırmanın kısmi bulgularına dayanan bilgileri medya aracılığıyla toplumla paylaşmasının; konunun yerel ve küresel duyarlılık gerektiren bir konu olması nedeniyle etik açıdan gerekli özenin gösterilmediği sonucunu ortaya koyduğuna oy birliği ile karar verilmiştir.”


Bu tebligatla birlikte aynı gün(10 Ekim 2011), 25 Nisan 2011 tarihinde açılan DİSİPLİN SORUŞTURMASI sonucu da Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’na tebliğ edildi. Buna göre, soruşturmacı olarak atanan rektör yardımcısı, KOÜ Etik Kurulu kararını gerekçe göstererek 3 Ekim 2011 tarihli yazı ile Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nu suçlu bulduğunu ve KINAMA cezası verilmesini rektörlüğe önermiş. Rektörlük de mevzuat gereği bu cezayı bir alt cezaya indirerek UYARMA DİSİPLİN CEZASI İLE CEZALANDIRILMAMI UYGUN BULDUĞUNU bildiren 5 Ekim 2011 tarihli yazısını söz konusu tebligatla 10 Ekim 2011 tarihinde Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’na bildirdi. Söz konusu disiplin cezasına 17 Ekim 2011 tarihinde Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nun avukatları aracılığıyla itiraz edildi.


24 Kasım 2011 tarihinde yapılan üçüncü duruşmada, Mahkeme, sanık avukatının istemi üzerine, “KOÜ Rektörlüğü tarafından verilen DİSİPLİN CEZASI’nın GEREKÇELİ Metninin” mahkemeye gönderilmesinin KOÜ Rektörlüğü’nden istenmesine ve duruşmanın 26 Ocak 2012 tarihine ertelenmesine karar verdi.


KOÜ Rektörlüğü Disiplin Cezası ile ilgili olarak Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nun itiraz başvurusuna yasal süre içerisinde yanıt vermediği için; KOÜ Rektörlüğü tarafından uyarı cezası verilmesine ilişkin 05.10.2011 tarihli ve B.30.2.KOÜ.0.00.00.00–652 sayılı davalı idare işleminin iptaline karar verilmesi için 07 Aralık 2011 tarihinde Kocaeli İdare Mahkemesi’ne dava açıldı.


KOÜ Etik Kurulu’na KOÜ Rektörlüğü tarafından sunulan dosyanın ve Etik Kurul’un Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu hakkında vermiş olduğu kararın tarafsız uzmanlar tarafından incelenmesi için Türk Tabipleri Birliği söz konusu kararı ve karara konu olan dosyayı Prof.Dr. Betül Çotuksöken, Prof.Dr. İoanna Kuçuradi ve Prof.Dr. Harun Tepe’den oluşan bir heyete gönderdi. Dosyayı inceleyen heyet 12 Kasım 2011 tarihinde kararını yazılı olarak TTB’ye bildirdi. Raporda özetle Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu’nun “görevini yerine getirdiği” saptamasına yer verildi.


KOÜ Rektörlüğü tarafından 12 Nisan 2011 tarihinde açılan CEZA SORUŞTURMASI halen(21 Nisan 2013) devam ediyor. KOÜ Rektörlüğü 25 Kasım 2011 tarihindeki duruşma için Mahkemeye ceza soruşturması dosyasını İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne bilirkişi kararı almak üzere gönderildiğini bildirdi.


Kocaeli Üniversitesi Etik Kurul Kararının(29.09.2011 tarihli ve B.30.2.KOU.0.00.00.00/09 sayılı) iptali istemi ile yine 07 Aralık 2011 tarihinde Kocaeli İdare Mahkemesi’ne ikinci bir dava daha açıldı.


26 Ocak 2012 tarihinde görülen dördüncü duruşmada, Mahkeme Hâkimi’nin izne ayrılmış olması nedeniyle, görevli yargıç tarafından davanın 15 Mart 2012 tarihine ertelenmesine karar verildi.


15 Mart 2012 tarihinde, Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 5. duruşmada karar açıklandı. Hâkim Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun; Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun halkı bilgilendirmek üzere yürüttüğü ve yürütmekte olduğu çalışmalarla ilgili bilgi vermesi nedeniyle “şarlatan” ifadesini kullanarak gerçekleştirdiği hakaret nedeniyle suçlu buldu. Kararda, Türk Ceza Kanununun(TCK) 125/1 Maddesi uyarınca 180 adli gün para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Verilen ceza TCK’nin 125/4. maddesi uyarınca 210 gün adli gün para cezasına, birden fazla hakaret ettiği için TCK’nin 43. maddesi uyarınca 262 adli gün para cezasına yükseltildi.


Bununla birlikte, Hâkim, Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu hakkında “sonuçlanmamış ve bilimsel verilere dayanmayan açıklamalarda” bulunmak suçlaması ile KOÜ Rektörü’nün KOÜ Etik Kurulu’na başvurusu üzerine, KOÜ Etik Kurulu’nun, 14 Ekim 2011 tarihli oturumunda aldığı kararı ve KOÜ Rektörlüğü tarafından açılan disiplin soruşturmasını yürüten soruşturmacının raporuna yazdığı bazı görüşlerini gerekçe kabul ederek, TCK’nin 29. maddesi uyarınca cezanın 174 adli gün para cezasına indirilmesine ve sonuç olarak, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nu TCK’nin adli para cezasını düzenleyen 52. maddesinin 2. bendi uyarınca her günü 20 TL den toplam 3 bin 480 TL adli para cezasına MAHKÛM etti.


Araştırma projesi verilerinden hazırlanan makale, 19 Kasım 2012 tarihinde International Medical Journal (IMJ) dergisi tarafından yayınlanmak üzere kabul edildi.


Disiplin cezası ve KOÜ Etik Kurul Kararı aleyhine Kocaeli 2. İdare Mahkemesi’ne açılan davaların ortak duruşması 19 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirildi. Kocaeli 2. İdare Mahkemesi 31 Aralık 2012 tarihinde verdiği kararını, 4 Ocak 2013 tarihinde tebliğ etti. Buna göre Mahkeme, KOÜ Etik Kurul kararını, etik kurul önünde sözlü savunma yapma hakkı bildirilmediği gerekçesi ile hukuka aykırı bulup oy birliğiyle iptal etti. KOÜ Rektörlüğü mahkemenin kararının iptali istemiyle kararı Danıştay’da temyiz etti.


KOÜ Rektörlüğü’nün verdiği Uyarı Cezasını ise, “Davacının Üniversite adına proje yürütücüsü sıfatıyla yapılan çalışma hakkında üniversiteye bilgi verilmeksizin açıklama yapılmasının hukuka uygunluk taşımadığı” gerekçesi ile hukuka aykırı görmedi. Bu karara bir yargıç iptal kararı verilmesi gerektiğini belirterek muhalif kaldı. Söz konusu kararın kaldırılması istemiyle Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun avukatları tarafından, Sakarya Bölge İdare Mahkemesi’ne 4 Şubat 2013 tarihinde dava açıldı.


Sakarya Bölge İdare Mahkemesi; Üniversite’nin Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nu suçlarken, hangi davranışının hangi disiplin suçunu oluşturduğunu, suçlamasını hangi delillere dayandırdığını belirtmediğini, suç oluşturduğunu ileri sürdüğü davranışların hukuki nitelendirmesini yapmadığını, bütün bunlarla bağlantılı olarak hangi suçun oluştuğunu bildirmediğini, yöntemine uygun olarak savunma hakkının kullanılmasına olanak sağlamadığını, oysa Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Uyarınca herkesin kendisine yöneltilen isnadın nedeninden ve niteliğinden haberdar olma hakkı olduğunu, bu olmadan savunma hakkının kullanılamayacağını belirterek; ‘savunma alınmadan verildiği anlaşılan disiplin cezasında hukuka uyarlık, aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuki isabet bulunmaması’ nedenleriyle ‘…davacı itirazının kabulüyle, Kocaeli İkinci İdare Mahkemesince verilen kararın bozulmasına, dava konusu işlemin İPTALİNE ….’ 28 Mayıs 2013 tarihinde oybirliğiyle karar verdi (ESAS NO : 2013/962, KARAR NO : 2013/809). KOÜ Rektörlüğü, Temmuz 2013 tarihinde, karar düzeltme istemiyle Sakarya Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Sakarya Bölge İdare Mahkemesi, 10 Ekim 2013 tarihinde, KOÜ Rektörlüğü’nün isteminin reddine oybirliğiyle karar verdi. (ESAS NO : 2013/1615, KARAR NO : 2013/1351).

Kaynak: http://www.onurumuzusavunuyoruz.org/index.php?option=com_content&view=article&id=156&Itemid=215&phpMyAdmin=W1Q3Z0uDwcNiDqpP0pYALeI87r5&lang=tr
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BİLİM Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com