EntellektuelForum

Alemdar

Küresel siber ayaklanmaya bir bakış
ALİ ABADAY
14.04.2014

Biz Anonymous’uz, siber ortamda gelişip sonrasında kimi halk hareketlerine dönüşen olayların fitilinin nasıl ateşlendiğini anlatırken iletişim kanallarının yasaklanmasının başarılamayacağını özetliyor.

Teknolojinin ulaşmadığı yer pek kalmadı gibi. Nereye gidersek gidelim akıllı telefonlar, dizüstü bilgisayarlar, tabletler ya yanımızda ya da bir el uzaklığı civarımızda. Her ne kadar bu teknolojik aletleri kendi bilgimiz dahilinde kullansak ve onların bütün fonksiyonlarından yararlanamasak da bağımlılığımız her geçen gün artıyor.

On beş yıl öncesine kadar çok az kişide olan cep telefonları hayatımızın vazgeçilmez bir parçası artık. Onların bozulması ya da çalınması hayatın akışına çok sert bir darbe olabiliyor. Ancak en kötüsü her on dakikada bir telefondan e-posta almaya alışmışken birden uyarı sinyalinin gelmemesi ve tüm hesaplarınızın hacklendiğini anlamanız oluyor.

Forbes dergisinin Londra bürosu şefi olan Parmy Olsen’in kaleme aldığı Biz Anonymous’uz bu türden bir hikâye ile başlıyor. Dijital güvenlik yöneticisi olan Aaron Barr, Anonymous’un gerçekte kim olduğunu ortaya çıkarmak gibi yanlış bir fikre kapılmış ve e-posta ile sosyal ağlardaki hesapları hacklenmişti.

Biz Anonymous’uz esasında artık hayatımızın oldukça bilinen bir parçası olan Anonymous’un nasıl doğmuş olabileceği, hangi operasyonların nasıl planladığı ve uygulamaya konduğu anlatılıyor. Ancak kitabın daha başında bunları bazı hackerlar ile yapılan röportajlara dayandırıldığı da belirtiliyor. Yani kimi kısımlar gerçek olsa da bazı noktalar abartılmış olabilir.

Anonymous’un bir araya gelmesinde 1999 yılında Hiroyuki Nishimura isimli bir üniversite öğrencisinin katkısı çok büyüktü. Animeleri seven bu üniversite öğrencisi Japon menşeli 2chan adında bir forum sitesi kurmuştu. Kısa sürede dünya çapında ünlenen sitenin müdavimlerinden Christopher Poole, aynı sitenin 4chan isimli İngilizce versiyonunu geliştirdi.

4chan artık çoğu kişinin bildiği gibi Anonymous’un ilk kurulduğu forum. Bu arada ufak bir not; ayarlarıyla oynamamış olan bilgisayar kullanıcıları Türkiye’den bu siteye giremiyor zira yasaklı. Biz Anonymous’uz 4chan’in kurulmasından itibaren gelişen süreci ve anonim, lulz gibi kelimelerin nasıl çıktığını anlatıyor. Bu açıdan olaya uzak olanlar için oldukça yararlı bir çalışma.

Kitap daha sonra bu forum sitesinde bir araya gelen kişilerin Scientology Kilisesi ile olan mücadelesine odaklanıyor. 2004 yılında Scientology’nin en bilinen üyesi olan Tom Cruise’ın arka planda Görevimiz Tehlike çalarken oynadığı bir video ortaya çıkmıştı. Bu videoda Cruise kimi deneme çekimleri yapıyordu. Bu yayınlanmayan propaganda videosu benzeri görüntüler kimi internet kanallarında gösterilse de hemen kaldırılmıştı.

İfade özgürlüğüne büyük önem veren kimi bilgisayar kullanıcıları bir araya gelerek Scientology’ye karşı bir saldırı yapmayı planladılar. Bu kişiler o güne kadar sadece kişilerin hesaplarını hacklemiş, hoşlanmadıkları kişilerin hayatlarını zorlaştırmışlardı. Kimisi çömez kimisi oldukça usta bu bilgisayar kullanıcıları DDoS’layarak Scientology’nin web sayfalarını etkisiz hale getirmeye karar verdi.

DDoS’lamak kısaca bilgisayar sunucusuna oldukça yüksek sayıda mail gönderip o yavaşlatmak olarak tanımlanabilir. Bunun etkili olması için bir grup insanın bir araya gelmesi de lazımdır. Graham Cluley DDoS’lamayı döner bir kapıdan on beş şişman adamın aynı anda geçmeye çalışmasına benzetmişti.

Perde arkasındakiler ve alet olanlar
Scientology karşıtı hareket Anonymous’un adını duyurduğu ilk eylemlerden biriydi. Daha sonraları buradan her iki taraf için de çıkarılan dersler olmuştu.

Avusturalyalı bir hacker olan ve WikiLeaks’i kuran Julian Assange’nin başına gelenlerden sonra insanlar bir daha toplandı. Bu sefer hedeflerinde PayPal vardı ama sadece DDoS’lamak işe yaramayacaktı.

Biz Anonymous’uz bu noktada kimi kişilerin düşündüğü gerçeğin doğru olduğunu belirtiyor. Yani büyük çaplı siber saldırılarda çok sayıda insan katılmış gibi görünse de esasında işi bitirenlerin az sayıda ve gizli kalmayı başaran hackerlar olduğu. Hatta bir nokta daha ileri gidip hackerlik konusunda bilgisi olmayan ama saldırılara katılanların nasıl kurban oldukları ve devlet güçlerince yakalandıklarını da gösteriyor.

Hackerların ifadelerini, sanal dünyada nasıl işler yaptıklarını okurken insanın aklına bir noktada John Kennedy Toole’un muhteşem kitabı Alıklar Birliği’ndeki Ignatius J. Reilly geliyor, çünkü esasında hepsi oldukça zeki olan bu insanların bir şekilde dışarıdaki hayat ile bağlarında kopukluk var. Yine de bir yolunu buldukları zaman karşılarındaki insanı manipüle etmede yetenekliler. Bir de kimi zaman kendilerine yardım edenlerin kimi zaman da kurbanlarının kötü duruma düşmelerinden dolayı üzüntü hissetmiyorlar.

Biz Anonymous’uz’da anlattıkları siber dünyada eskide kalmış hatta artık efsane olarak anılan olaylar. Bu dünyaya uzak kalanlar için belki biraz abartılı bir tanımlama ne var ki sanal dünyada yaşamaya başlarsanız veya merak edip bir göz atarsanız bunun gerçek olduğunu göreceksiniz.

Haliyle orada anlatılan saldırı taktikleri, yapılan işler de artık geçmişte kaldı. FBI her ne kadar Anonymous veya LulzSec’in kafasını kopardığını da söylese bu gerçeği yansıtmıyor. Esasında lideri, içinde hiyerarşik bir yapısı olmayan, eskilerin yenilere bilgiler aktardığı bu yapı bir düşünceyi, inanç sistemini temsil ediyor.

Nafile yasaklar
Parmy Olsen da kitabının sonunda buna değiniyor. Anonymous’un öğrenen bir yapı olduğu, eskisi gibi saldırılar düzenlemediği ve forumlarda eskiden bilgisayara indirilerek çalışan kimi programların artık daha kolay ulaşıp sadece yönlendirilerek istenilen hedefe gönderildiği vs.

Biz Anonymous’uz siber ortamda gelişip sonrasında kimi halk hareketlerine dönüşen olayların fitilinin nasıl ateşlendiğini anlatırken, Gezi protestolarına katılmış, orada yer almış genç kuşağın da nasıl haberleştiğini, bu iletişim kanallarının yasaklanmaya kalkılsa bile başarılamayacağını güzelce özetliyor. Bunu Gezi protestoları olarak nitelendirmiyor ancak ortak noktalar çok fazla.

Bu belki biraz da orada isyan eden gençliğin dünyadaki yaşıtlarıyla aynı havuzdan beslenmesinden kaynaklanıyor olabilir. Sonuç olarak kimsenin esasında tam güvende olmadığı, her an kafanızda bir ayakkabı ile fotoğrafınızın çekilmesine razı olacağınız, ancak gerçek hayatın içine giderek daha fazla sızan sanal alemi anlamak için Biz Anonymous’uz iyi bir başlangıç kitabı olabilir.

BİZ ANONYMUS’UZ
Parmy Olson
Çeviren: Suphi Nejat Ağırnaslı
Paloma Yayınları
2014, 400 sayfa, 27 TL.

Kaynak: http://kitap.radikal.com.tr/Makale/kuresel-siber-ayaklanmaya-bir-bakis-395480
_________________
Bir varmış bir yokmuş...