EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Değer, doğru ve ahlak

 
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Hzr 03, 2011 10:12 pm    Mesaj konusu: Değer, doğru ve ahlak Alıntıyla Cevap Gönder

Değer, doğru ve ahlak
Abdulaziz Tantik
atantik@dunyayayenisoz.com

Güncel ve gündemin baskın kültürel karakteri karşısında yenilgiyi kabule meyyal bir zihin ile karşı karşıya olduğumuzu seçim atmosferinin oluşturduğu havada gözlemlemek kolaylaşıyor.

Güncel ve gündemin baskın kültürel karakteri karşısında yenilgiyi kabule meyyal bir zihin ile karşı karşıya olduğumuzu seçim atmosferinin oluşturduğu havada gözlemlemek kolaylaşıyor. Değer karşısında ilkesel bir duruş sergilemesi gereken kişinin güncelin baskısı karşısında taktiksel meşruiyetler oluşturarak değeri doğrudan ayrıştırarak tavrını olumlayabiliyor. Daha çok doğruyu realitenin içine zerk ederek varlığını yadsıması kolaylaşıyor. Böylece değer ve doğru arasındaki bağ ortadan kalkınca ahlaki zaafın oluşumu da zemin buluyor.

Normal koşullarda insanlar, değeri önemser ve bu değere göre kendine bir yol ve yordam arayışının kesinliğini kavrayabilir. Ancak siyasal arenanın kızıştığı zeminlerde tarafgirlik duygusu çoğu kez bu değere yönelik duyguyu köreltiyor ve insanı tanınmaz hale getirebiliyor. Öncelikli olarak değer ile doğru arasındaki bağı muhafaza önem arz ediyor. Bu önemdir ki ahlaki duruşu garantiye alabilir. Yoksa ahlaki duruşun doğru üzerine bina edilmesi zora girer ve böylece doğru ile ahlak arasındaki bağı da güncelin hışmına terk ettiğinizde rüzgâr karşısında savrulan yaprak misali olursunuz.

Değer, bir insanın varlığının anlamını dile getiren ve onun kişilik sahibi kılan bir olgudur. Doğru bu değer üzerinden hareketle tanımlanarak insanın davranışlarına yön ve yöntem tayininde en önemli etkendir. Doğru üzerine bina edilmiş bir tavır ve davranış ancak ahlaki özellik kazanır. Dolayısı ile ahlaki duruşun temelinde yatan doğru ve bu doğruyu tanımlayan değer bir bütünlük arz eder. Birbirinde kopartılmış bu kavramlar, ahlaki yapıyı başıboş bırakarak yeniden tanımlanmasının önünü açarak yeni sapmaları beraberinde taşır. Çünkü en genel anlamda ahlak, bireyin ve toplumun üzerine bina edilen kültür ile bağımlıdır. Baskın kültürel karakter bunu çok iyi betimler. Siyasal seçim süreçleri ve bu süreçlerin taktiksel özellikleri yeni ahlaki durumlar oluşturmakta bir beis görmemektedir. Çünkü iktidara gelmek ve iktidarın önündeki engelleri kaldırmak için yapılabilecek her şeyin ayaklarına dolanmamak koşulu ile mubah olduğu bilinmektedir. İşte bu mubahlık olgusudur ki her türlü yalan, desise, oyun, kurgusallık üzere bina edilen propaganda yöntemleri kabul görebilmekte ve insanların yanıltılarak tercihlerine yön verilebilmektedir.

Şimdi bu temel yaklaşım üzerinden bugünkü siyasal tartışmaları ve bu tartışmalar üzerine belirlenecek tercihlerin varlığının neye tekabül ettiğini tartışabiliriz:

Birincisi; doğrunun ne olduğunun bilinebilmesinin önü tıkanarak veya çokça zorlaştırılarak gerçeğe (realite) kurban edilmektedir. Doğru gerçeğe kurban edildiğinde değer ciddi bir erozyona tabi tutuluyor. Çünkü söz ve eylem arasındaki bağı kopardığınızda değer ve davranış arasındaki dengeyi bozuyorsunuz ve böylece değer değersizleştirilmeye tabi tutulmuş oluyor.

İkincisi; değerin içinin boşaltılması sonucu doğru üzerine bina edilmiş ahlaki yapı zaafa uğrayarak mevcut durumun meşrulaştırılmasını sağlayan bir ahlaki yapının oluşumunu kolaylaştırıyor. Çıkar ve yarar kaygısı, bu ahlaki zemini güçlendiriyor ve böylece farkına varmadan yeni ahlaki kodu hayata geçiriyor.

Üçüncüsü; yeni bir kavramsal çatı oluştuğu için ve bu çatı, iktidara ayarlı bir arzuyu tetiklediğinden dün tanıdığınız kişilik bugün yepyeni bir kişilik olarak karşınıza çıkabilir. Bu yeni durumu meşrulaştıran artık bizzat iktidar arzusu ve bu iktidardan doğacak bir yarar kaygısı olacaktır. Böylece yepyeni bir ahlaki yapının meşrulaştırımı devreye girer.

Sonuç: Kalbini koruyan, aklını kalbi ile denetleyen ve ruhunu yabancılaşmadan uzak tutan kişiler; mevcut siyasal olgunun insanı nasıl yabancılaştırdığını kavrayarak imanından neşet eden değer, doğru ve ahlak arasındaki bağı muhafaza eder ve siyasal propagandanın oluşturduğu toz dumanı aralayarak kendini bu baskın karaktere yenilmeme cehdini gösterir…

Lider kabul edilen siyasilerin birbirlerine yönelik salvolarını ve sürekli yeminle, taahhütle ve kendini ortaya koyarak verilen sözleri bir daha düşünmeli ve bu yalan çarkının dışında kalmayı ve bu yalana tav olmayan ahlak ve adalet sahibi insanları bulmalı ve tercihler onlara kullanılmalıdır…

Kaynak: http://www.dunyayayenisoz.com/

G.Kore'de intihar oranı neden artıyor?
8 KASIM 2011



Dünyanın en büyük on ikinci ekonomisi olan Güney Kore'de günde kırktan fazla kişinin intihar ediyor olması uzmanları harekete geçirdi.
Bir hayli yüksek olan bu rakam, ülkede bir kuşak önce karşılaşılan intihar oranlarının beş katı kadar fazla.
Bu durum Kore parlamentosunu harekete geçirdi ve hükümet yetkililerinin konuyla ilgili adımlar atması talep edildi.
Uzmanların cevap aradıkları soru birçok açıdan kalkınmış bir ülke olarak gösterilen Kore'de bu kadar fazla insanın hayatına neden son vermek istediği.
"Sorun ebeveynlerde"
Çocuk psikolojisi alanında uzman Kang-ee Hong'a göre soruna yol açan faktörlerin başında Koreli ebeveynlerin geleneksel değerleri bir yana bırakıp çocuklarını başarılı olmaya şartlandırmaları geliyor:
"Çocukluğun erken dönemlerinden itibaren çocuklara çok para kazanmaları ve başarılı olmaları gerektiği aşılanıyor.
Bu yüzden çocuklar yüksek notlar alamadıklarında ya da saygın okullara gidemediklerinde mutsuz oluyorlar, anne babalar da çocuklarına sahip çıkmıyorlar."
Psikolog Kang-ee Hong, Koreli çocukların erken saatlerden gece yarılarına kadar ders çalışarak en iyi üniversitelere girmeye çalıştıklarını, bunun sonucunda da yüksek maaşlı mesleklere sahip olmayı düşlediklerini söylüyor.
Koreli uzmanlar özellikle kırsal kesimlerde daha da yüksek olan intihar oranlarıyla baş etmek yönünde adımlar atıldığını, Kore toplumunun bu durumla yüzleşmeye başladığını ancak derinlerden kaynaklanan bu sorunun kolay bir çözümü olamayacağını belirtiyorlar.
BBC
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com