EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Devrimcilik kalıplaşmış, donuk bir şey değildir!

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts May 23, 2011 7:14 pm    Mesaj konusu: Devrimcilik kalıplaşmış, donuk bir şey değildir! Alıntıyla Cevap Gönder

Devrimcilik kalıplaşmış, donuk bir şey değildir!
Ayşe Doğu
23 Mayıs 2011



Devrimci hareket ve duyarlılık sadece bir taraf ve bir tarafta olmayı ifade etmez. Mesela; ‘Mavi Marmara’ ve onun temsil ettiği zihniyet, hayatını devrimci bir renge boyayan herkesi; adalet –zulüm mücadelesine adayan herkesi aynı oranda heyecanlandırır. Eğer bilfiil orada değillerse, bu onların hayatlarını ve ideallerini inkar ettiklerini göstermez. Tabi ki bu yolda dönenler de olur.. Hatta dava arkadaşlarını satmak için işbirliği yapanlar da.. Ama gerçek devrimciler son nefesine kadar bu soylu varoluş halinden vazgeçmez. Sadece insan olarak, birey olarak –tek tek- yorulurlar, yaşadıkları zorluklarla hem bedenen hem de ruhen yıkıma uğrarlar, inançları tükenir ama devrimci damar insanları peşinden sürüklemeye, egemen güçlere direnmeye devam eder.

Başta devrimci olarak, haklı bir isyan olarak başlayan bir hareket, süreç içinde statükocu bir harekete dönüşebilir. Bunun iktidar olup olmamakla da doğrudan bir ilgisi yoktur. Her toplumsal hareket içinde aynı çelişkiyi taşır. Nasıl ki devlet, medeni insanın iktidarı güçsüzler lehine kullanmak için kurgulanmış bir organizasyonken, zayıf ve kötü niyetliler eline geçerse halkı ezmek ve sindirmek için kullanılabilen bir araca dönüşebiliyorsa, bu tehlike bütün küçük iktidar odakları için de geçerlidir.

İnsan sadece aile içinde bir birey de olsa –ki aile en küçük toplumsal birimdir- terazinin zayıf halka aleyhine bozulmaması için çaba göstermelidir.

Zulüm dediğimiz şey soyut bir kavram ve olgu değil, gayet yanıbaşımızda yaşayan, bizim edimlerimizle semiren ya da sinip sesi kısılan bir vakıadır. Biz menfaatimiz için haksızlığa ses çıkarmazsak o gayri insani sarmala dahil ve müdahil oluruz. Ya da tam tersi; bir ‘adalet’ arayışının neferi oluruz.

İçinde bulunulan hareketler için de aynı merhaleler ve seçimler zorunludur. Padişahın kızını almak için geçilen kapılar misali bu aşamalardan geçmek gerekir. O hareketin hak ve adalet arayışından ne kadar uzaklaştığının ölçütü örgüt içi itiraz ve eleştiri mekanizmalarının varlığıdır. Başta devrimci olarak, haklı bir isyan olarak başlayan bir hareket, süreç içinde statükocu bir harekete dönüşebilir. Bunun iktidar olup olmamakla da doğrudan bir ilgisi yoktur. Uyanık olunmazsa kötülüğe sebep olan ilişki tarzları ve. söylemler, hemen kendini üretmeye başlarlar. Bunun en önemli nedeni belki de ideallerimizi ve davalarımızı her ne olursa olsun, ne kadar iyi görünürse görünsün başkasına, başka insanlara tevdi etmektir. Bu emanet Kur’an’da da belirtildiği gibi dağların bile yüklenmekten kaçındığı ‘sorumluluk’tur. Ancak denetlenebilir ve şeffaf mekanizmalar; tek tek insanların zaafa düşebileceği tuzaklardan korunma açısından yararlı sonuçlar üretebilir. Herkesi malumu olduğu üzere, en açık hak yemeler, en evrensel kavramların ve davaların peşine takılınarak yapılır. Emperyalizm illeti halklara ‘demokrasi, insan hakları ve refah’ adıyla pazarlanır. Bu cazip propagandaların sonucu insan onuru ve özgürlüklerle yaşama hakkı gasp edilir.

Bireysel olarak başlayan devrimci süreç, zaman içinde, içinde bulunulan kapalı cemaatin ve çevrenin, yaşanılan toplumun, ülkenin ve dünyanın eleştirisiyle beraber yerel ve lokal zeminden evrensel zemine kayar. Asıl amaç da budur. Böylece evrensele evrilme yoluyla bu süreç neticesinde tek tek bireyler ve onların insani tanıklıklardan kaynaklanan duyarlıkları ‘tevhid’e ulaşır. Ve bunun zıddı olarak ‘küfür’ de tek millet olur. ‘küfür’; hakikatin, adaletin, iyiliğin inkarıdır ve ‘tek millet’ oluşu, her zaman ve zeminde, dünyanın her yerinde bu inkarın aynı karaktere sahip olması demektir.

Böylece biz, küçük çaplı mücadelelerden evrensel bütünlüğü haiz, parçalanmış hakikatleri birleştiren ve anlamlı zihinsel kanılara ulaşırız.

Bazı devrimciler bunu kaçırdığı için devrimin ve devrimci evrensel hareketin gerçek engeli haline gelirler..
Kaynak: haber10
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com