EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

BATICI DİKTATÖRLERİN HALKLARINDAN ÇALDIĞI SERVETLER

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İKTİSADÎ HABERLER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Şub 01, 2011 9:44 pm    Mesaj konusu: BATICI DİKTATÖRLERİN HALKLARINDAN ÇALDIĞI SERVETLER Alıntıyla Cevap Gönder

Paraya Para Dememiş MÜBAREK
01 Şubat 2011

Ünlü ekonomik tetikçi John Perkins Mısır Lideri Hüsnü Mübarek ile ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu.
İşte Takvim Gazetesi'nde yar alan haberde Perkins'in konuyla ilgili söyledikleri:

* Mısır, Lübnan ve Ürdün'le ABD'nin ne gibi bağlantıları bulunuyor?

3 ülkenin Amerikan bankalarında 300 milyar doların üzerinde bir mevduatı var.
Sadece Lübnan ve Ürdün'ün adına görünen para 250 milyar dolardan fazla. Fakat ilginç bir durum Mısır için söz konusu. Yaklaşık 55 milyar dolarlık bir paranın kimin adına olduğu bilinmiyor. Çok gizli bir durum. Bu paranın Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in adına olma ihtimali de zayıf değil.

* Hüsnü Mübarek'in 55 milyar dolar serveti mi var?

Bu konuda net bir açıklama yapamıyorum. Bildiğim bir gerçek var. O da Mısır'ın Amerikan bankalarında 55 milyar dolarının olduğu ama bu paranın Mısır adına kayıtlı olmadığı. Paranın Mübarek adına olma ihtimali yüksek. Fakat bunu da net olarak kanıtlamam imkansız.

NOT: Financial Times gazetesi, adını açıklamadığı bir Ortadoğu uzmanına dayandırdığı haberde, Hüsnü Mübarek'in 30-40 milyar doları olduğunu yazdı
aktifhaber


Mübarek parasını nasıl kaçırdı?
26 Şubat 2011

Dünyanın gözü Arap diktatörlerin üzerinde. Onlarsa servet kurtarma peşinde. Peki Avrupa bankalarındaki servetlerinin akıbeti ne olacak?

Anthea Lawson / Financial Times
(Global Witness’ın kleptokrasiyle mücadele kampanyasının başkanı, 23 Şubat 2011)

Dünya, yolsuzluğa batmış devlet liderlerinin saygın yabancı bankalarda talan ettikleri paraları gizlemelerine imkân tanıyan bir finans sisteminin neden olduğu zarara geç de olsa uyanıyor olabilir. Çarşamba günü Libya lideri Muammer Kaddafi ve ailesinin hesaplarına el konulması yönünde yapılan çağrıların, şu an rejimin vahşetine maruz kalan Libyalılar için artık bir önemi yok. Geçen hafta da Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek’in yabancı bankalarda tuttuğuna inanılan servetini tespit etmek yönünde benzer çabalara tanık olduk. İsviçre, eski Mısır liderinin hesaplarını dondurdu; Britanya Ticaret Bakanı Vince Cable da hükümetinden aynısını yapmasını istedi. Gelen haberler, Mübarek’in, daha protestocular istifasını talep ederken parasını dost Körfez ülkelerine aktarmayı başardığını gösteriyor. İsviçre, Tunus’un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali’nin hesaplarını da dondurdu, keza AB de. Fransa’ysa Bin Ali’yle bağlantılı hesaplara yönelik inceleme başlattı.

Tartışma, bugüne dek bu paranın geldiği ülkelere, sıradan insanların yararlanacağı ve ekonomik kalkınmayı destekleyecek biçimde nasıl geri verilebileceği üzerinden yürüyor. Fakat asıl mesele, her şeyden önce bu paranın nasıl Fransa ve İsviçre’de olduğu? Şu an görevi bırakmak zorunda kalmışlarken, hesaplarını dondurmaya yetecek kadar yolsuzluk kanıtı var; peki kabul gördükleri dönemde bu yolsuzluklar yeterince bariz değil miydi?

Kara parayla mücadele

Kara para aklamayla mücadele yasaları, finans sistemine giren kara parayı (ister yolsuzluk, ister örgütlü suç veya terorizm kaynaklı olsun) tespit etmek için konuluyor. Bankaların müşterileriyle ilgili ‘yeterli araştırmayı’ yapmaları gerekiyor; üst düzey yetkili veya onların aile üyeleri ve arkadaşlarını (bankacılık jargonunda bunlara ‘siyasi olarak göz önünde olan insanlar’ deniyor) tespit etmek ve daha sıkı kontrollere tabi tutmak zorundalar. Devlet fonlarına erişim imkânı olanlar, haliyle daha fazla risk taşıyor.

Mübarek ve Bin Ali’nin dondurulmuş paraları, bu tür titiz araştırmaları yapma mecburiyeti olan bankalarda duruyor. Bu bankalar, kabul ettikleri parayla ilgili ne gibi sorular sordular acaba? Meşru yollardan kazanıldıklarına emin oldular mı?

Uluslararası sivil toplum örgütü Global Witness’ın son raporlarından biri, iki eyalet valisinin hortumladığı yolsuzlukla malul Nijerya fonlarının Londra’da, HSBC, Barclays, NatWest, RBS ve UBS gibi bankaların hesaplarında tutulduğunu gösteriyor. Bu, 2001 ile 2005 arasında gerçekleşti; yani Abacha skandalından birkaç yıl sonra. O dönemde eski Nijerya diktatörünün parasının 1.3 milyar dolarlık kısmının, 23 Londra bankasında yer aldığı ortaya çıkmıştı. Finans Hizmetleri Dairesi, Abacha meselesine dahil olan bankaları kapalı kapılar ardında fırçaladı, fakat kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmadı. Eyalet valileri meselesiyle ilgili herhangi bir adım atılıp atılmadığını da kimse bilmiyor. Bu yumuşak yaklaşım, kara para aklama standartları açısından olduğu kadar, ileriye dönük düzenlemeler açısından da umut vaat etmiyor.

Global Witness, bu örneklerde paraların sonradan Nijerya’ya geri verildiğini tespit etti. Fakat paranın kamusal kullanımdan başka yöne kaydırıldığı noktada zaten hasar meydana geliyor. Bankalar ilk başta yağma edilmiş parayı kabul etmeye yanaşmasaydı, böylesine sık ve yaygın biçimde yolsuzluk yapmak da mümkün olmazdı.

Bu hafta Paris’te az bilinen fakat etkili bir kurum olan, kara parayla küresel mücadelenin standardını belirleyen Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün toplantısı var. Son yıllarda G-20 ülkelerinden baskıya karşılık Sao Tome ve Principe, Türkmenistan ve İran gibi finans merkezlerini kara listeye almasıyla tanınan Finansal Acil Eylem Gücü (FATF), kuralları değiştirecek.

Bankalar baskı görmüyor

Bu yöndeki bazı öneriler (sözgelimi vergi kaçıranların ve onlara akıl verip paralarını bankaya yatıranların kara para aklama suçundan yargılanmasının sağlanması) şahane. Fakat FATF, bankaların ek kontroller yapması gereken şahıslar listesinden yetkililerin ‘aile üyelerinin ve arkadaşlarının’ çıkarılmasını istiyor. Bu öneriyi yapmak, yolsuzluğu yanlış anlamak demek. Yolsuzluğa batmış muktedirler, ailelerine ve yakın çevrelerine para dağıtmakla kalmıyor; bu onlar için aynı zamanda iktidarda kalma araçlarından biri.

Bankalar, mevcut standartları uygulamaları yönünde yeterince baskı görmüyor olabilir, fakat bu asla standartları sulandırmanın gerekçesi olamaz.

haber10

Süleyman Yaşar/Sabah
Darbecilerin İsviçre'de 150 milyar doları var

Washington merkezli Küresel Finansal Dürüstlük (Global Financial Integrity) Grubu, gelişmekte olan ülkelerin, darbeciler tarafından soyulan 150 milyar dolarının İsviçre bankalarında gizli hesaplarda tutulduğunu ileri sürüyor.
The Wall Street Journal'da dün yayımlanan haberde, İsviçre bankalarında gizli hesaplarda saklandığı ileri sürülen darbecilere ait 150 milyar dolar hakkında herkes suskun kaldı. Ne İsviçreli bankerler ne de İsviçre Maliye Bakanı bu konuda bir yorum yaptı.
Peki İsviçre bankalarında darbecilere ait bu paralar şimdi niye gündeme geldi?
Haiti'de darbeyle iş başına gelen Baby Doc lakaplı Jean- Claude Duvalier, 1986 yılında artık işkencelere ve baskıya dayanamayan halk tarafından ülkesinden kovuldu ve demokratik bir ülke olduğunu iddia eden Fransa'ya kaçtı. İşkenceci Duvalier hâlâ Fransa'da yaşıyor ve 300 ile 900 milyon dolar arasında para çaldığına inanılıyor. Bu iddiayı hükümete danışmanlık yapan Haitili avukat Salim Succar dile getiriyor.
İzi sürülen bu paralardan 5 milyon doları İsviçre bankalarında yakalandı. Ama 24 yıldır İsviçre bu parayı Haiti'ye iade etmedi.
Oysa Haiti'nin paraya çok ihtiyacı var. Haiti'de 12 Ocak 2010'da yaşanan depremde 220 bin kişi öldü. Deprem 7 milyar dolar hasar verdi ülkeye.
Hal böyleyken İsviçre hâlâ darbeci Duvalier'in ülkesinden çalıp İsviçre bankalarında yatırdığı tespit edilen bu 5 milyon doları iade etmek için kanun çıkarmakla uğraşıyor. Eğer kanun tasarısı reddedilirse, para, Duvalier'e verilecek.
Anlayacağınız İsviçre ipe un seriyor. Çünkü diğer darbeciler Şilili Augusto Pinochet, Filipinli Ferdinant Marcos, Nijerya'dan Sani Abacha, Zaire'den Mobutu Sese Seko gibi diktatörlerin de İsviçre bankalarındaki gizli hesaplarda paraları var. Herhalde İsviçre, diktatörlerin çaldıkları paraların ülkelerin halklarına iadesi yolu açılırsa, kârında bir azalma olacağını düşünüyor. Depremde ya da açlıktan ölen binlerce insan İsviçre hükümetinin ve İsviçrelilerin umurunda olmuyor.

(..)
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İKTİSADÎ HABERLER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com