Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Pts Ksm 22, 2010 3:21 am Mesaj konusu: Bakmayın, görün... |
|
|
Serdar Akinan
Bakmayın, görün...
Bayram üzeri füze kalkanı meselesi yazıp kafa karıştırmayayım...Sizlerin kafası yeterince karışıktır zaten....
Hayırlı olsun!... Ne diyelim?
Gelin ben size güzel ve anlamlı bir şey anlatayım da gönlünüz zenginleşsin.
Vaktin birinde bazı velilere sormuştum, 'Tasavvuf nedir?' diye...
Onlar da sağ olsun bana çok teferruatlı bir yanıt vermişlerdi.
İşte o yanıtlardan minik iki kesit...
(...)İslamiyet'i en naif, en zarif, en güzel bir şekilde yaşama biçimidir. İnsanlara verdiği tek şey, hani Peygamber Efendimiz buyurur ya, nefsini bilen Rabbını bilir diye, kişinin kendisini bilmesidir. Elbette bu bir tek Mevlevilik'te kişinin nefsini bilmesi yoktur. Tüm insanlık alemine lütfedilmiştir bu hadis. Herkes nefsini bilmekle mükelleftir. Fakat Mevlevilik'te bu aşk ile, muhabbet ile az evvel de arz ettiğim gibi en naif, en zarif şekilde bilme halidir. Temeli aşka dayanır. Aşkla bilme halidir. Aşkın temeli nereye dayanır derseniz, her şeye temel buluruz ama aşka bulamayız. Aşkın ne geçmişi vardır, ne geleceği, sonu olacaktır. Aşk hep vardır, hep de var olacaktır. Yani Mevlevilik hep var idi, hep de var olacak inşallah. Ama Hz. Mevlana ile bir isim buldu, bir şekil buldu. Bir suret buldu. Ele avuca gelir bir şekle geldi. Yoksa Mevlevilik ya da aşk, Hz. Mevlana ile başlamış değildi, hep vardı zaten. Hep de var olacak inşallah.(...)
(...)Muhabbettir. Vesselam gerisi teferruattır. Konuşmak. Tavanı, tabanı, direği, arsası, temeli her şeyi sevgidir, muhabbettir. Yükümlülükler yükümlülükten kurtulmak için yapılır. Ama sevgi yükümlülükten kurtulmak için değil, bilakis bir şeyler vermek içindir. Zaten sevgi, vermek meşrebidir. İstemek değil, istemeyi düşünmek bile sevgiye muhaliftir. Ne verebilirsen. Zaten bir şeyin yok ya mutlak manada. Ama bir gülen yüzün de mi yok, bir tatlı dilin de mi yok, bir doğru davranışın da mı yok. Vermek ve almak parayla, daha doğrusu maddeyle ölçülen şeyler haline indirgendiği için, vermenin bile ne olduğu artık yeterince anlaşılmıyor. Dolayısıyla tasavvuf Hz. Adem ile başlayan bir kurumdur.(...)
Bu sözleri bir kez daha okuyunca bakmak ve görmek arasındaki farkı düşündüm.
Bakıyoruz olan bitene ama görmüyoruz.
Görmemek için çabamız büyük(!)
http://www.aksam.com.tr/2010/11/22/yazar/19583/serdar_akinan/bakmayin__gorun___.html _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|