EntellektuelForum

Alemdar

Atatürk'ün Yatında Fuhuş

29 Eylül 2010
Savarona Yatı'nı 4-5 günlüğüne kiralayan fuhuş şebekesi yakalandı...
Antalya'da, Atatürk'ün de bir süre kaldığı Savarona Yatı'nı 4-5 günlüğüne kiralayan şebekenin, Rusya ve Ukrayna'dan getirttiği, bazıları 18 yaşından küçük kızları "hatırı sayılır" iş adamlarına fuhuş için pazarladığı belirlendi. Rusya ve Ukrayna uyruklu 10 kadın, fuhuş şebekesinin üyesi olduğu öne sürülen 8 kişi ile bazı tanınmış iş adamları gözaltına alındı.

Jandarma yetkililerinden alınan bilgiye göre, Antalya Jandarma Komutanlığının yaptığı istihbarat çalışmaları sonucunda, yaklaşık 7 ay önce, uluslararası bir fuhuş şebekesine yönelik çalışma başlatıldı.
Bugün, Muğla'nın Fethiye ilçesine bağlı Göcek beldesi açıklarında seyreden Savarona Yatı ile Antalya, Belek ve İstanbul'da operasyon düzenlendi.

Savarona Yatı'na çıkan jandarma ekipleri, ilk etapta bazılarının yaşı 18'den küçük olan Rusya ve Ukrayna uyruklu 10 kız, fuhşu organize ettiği iddia edilen 8 kişi ile bazı tanınmış iş adamlarını gözaltına aldı.

Göcek açıklarına demirletilen ve çevresine 5 sahil güvenlik botu konuşlandırılan Savarona Yatı'nda aramanın sürdürüldüğü bildirildi.

Yetkililer, operasyonların Antalya ve Belek'teki lüks oteller ile İstanbul'da devam ettiğini kaydetti.

Fuhuş organizasyonunu yapan şebekenin Savarona Yatı'nı 4-5 günlüğü ne yüksek ücretle kiraladığının belirlendiğini belirten yetkililer, fuhuş şebekesi üyeleri arasında Rusya uyruklu 2-3 kişinin de bulunduğunu söyledi.

Şebeke üyelerinin Rusya ve Ukrayna'daki mankenlik ajanslarına kayıtlı, bazıları 18 yaşından küçük kızları Türkiye'ye getirerek zengin iş adamlarına yüksek fiyatla pazarladıklarının belirlendiğini ifade eden yetkililer, şunları kaydetti:

"Bu çok kapsamlı bir faaliyet, geniş çaplı bir operasyon. Yaklaşık 7 aydır takip ettiğimiz faaliyet olarak Belek'te bir otelden başladı, Savarona'ya kadar uzandı, Savarona'yı kiralamaya kadar uzandı. Yani Savarona'nın adı kiralamayla ilgili...

Rusya ve Ukrayna'dan getirilenlerin pazarlanması olayı. Yaşı küçük çocuklar da var, bu ülkelerden zaman zaman Türkiye'ye gelip giden kadınlar da var. Ancak henüz operasyon devam ediyor. Başka kişiler de gözaltına alınabilir."

Kültür ve Turizm Bakanlığının internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Savarona, bugüne kadar inşa edilen kraliyete ait olmayan en büyük yat olarak biliniyor.

Toplam uzunluğu 136 metre olan yatın direği 16 metre, iskeleti 6.1 metre uzunluğunda.

Ana süitin yanı sıra 17 lüks süit kamarası bulunan Savarona Yatı, Brooklyn Köprüsü'nü inşa eden mühendis John Roebling'in kızı Emily Roebling Cadwallader tarafından hizmete sokuldu.

Cadwallader, Savarona'yı 1931'de Hamburg'da Blohm ve Voss tersanelerinde 4 milyon dolara mal etti. Savarona, Atlantik, Akdeniz ve Kuzey Afrika sularını geçti fakat Cadwallader onu yüksek dışalım vergisinden dolayı ABD'ye sokamadı. Yatı satmaya karar verdi. 1938 yılında Savarona, Türk hükümeti tarafından satın alındı. 1938 yılında Kral VII. Edward İstanbul'u ziyaret etti ve o zamanki devlet yatı Ertuğrul'da Mustafa Kemal Atatürk'ün konuğu oldu. Bacadan dökülen kurum, majestelerinin beyaz pazenlerini öylesine kirletti ki Atatürk Ertuğrul'u hurdaya gönderdi ve yeni bir cumhurbaşkanlığı yatı araştırılması için emir verdi.

Türk bayra ğı 1938 yılının mart ayında Southampton'da Savarona'ya çekildi. Yat, iki ay sonra bazı döşemeleri yenilendikten sonra Atatürk ölümcül hasta olduğu sırada İstanbul'a geldi. Atatürk'ün Savarona'da geçirdiği altı hafta boyunca kabine toplantıları düzenlendi, Romanya Kralı Carol dahil olmak üzere önemli konuklar, devlet başkanları ağırlandı.

Savarona, II. Dünya Savaşı sonrasında Türk Deniz Kuvvetlerinin eğitim gemisi olarak kullanılmasına kadar bir daha yelken açmadı. 1989 yılında Savarona'yı hurdaya çıkarma kararı alındı ancak Kahraman Sadıkoğlu son dakikada yatı 49 yıllığına kiraladı ve yeniden döşemeye başladı. İçi Donald Starkey tarafından tasarlanan yatı yenilemek için 425 işçi yaklaşık üç yıl çalıştı.

Savarona, bugün yolcusu olma ayrıcalığı kazananlara zarafeti ve lüksü yaşatarak bir kez daha dünya sularında seyrediyor. Aktifhaber

Savarona'ya yapılan baskında sürpriz milyarder!

10 Ekim 2010 Savarona'ya yapılan fuhuş operasyonu kapsamında gözaltına alınanlar arasından sürpriz bir isim çıktı. İsrail'de yayınlanan Yediot Ahranot gazetesi Kazakistan'ın en zengin isimlerinden olan Alexander Maşkeviç'in de operasyonda gözaltına alınanlardan biri olduğunu yazdı.
Daha önce Savarona'yı armatör Kahraman Sadıkoğlu'ndan Kazak asıllı ABD'li işadamı Tevfik Arif'in kiraladığı haberleri basında yer almıştı. Ancak yatı kiralayan ve ödemeyi yapan kişinin aslında Avrasya Yahudiler Konfederasyonu Başkanı da olan 56 yaşındaki Mashkevich olduğu öne sürüldü. Vatan gazetesinde yer alan iddiaya göre, yatta Mashkevich'in yanısıra Orta Asya ülkelerinden bazı yetkililer, Yahudi bir Rus işadamı ve Kazakistan Başbakanı'nın üst düzey danışmanlarından biri de gözaltına alındı. Ancak kırmızı pasaportlu Mashkevich sorgulanmak üzere götürüldüğü karakolda bir Kazak diplomatla birlikte serbest kaldı. Yediot Ahranot, Kazak işadamının bu olayla ilgilenmesi için Ankara'da önde gelen bir hukuk bürosuyla anlaştığını da yazdı. Gazetenin ulaştığı Mashkevich'in sözcüsü ise konuşmak istemedi. Kazak işadamına üyesi olduğu Dünya Yahudi Kongresi'nden (WJC) de darbe geldi. WJC'nin önde gelen üyeleri "Mashkevich'in üyeliğinin dondurulmasını ve hakkındaki iddialarla en küçük bir ilgisi kanıtlanırsa sorgusuz sualsiz üyelikten atılmasını" istedi.

3.3 MİLYAR DOLAR SERVETİ VAR

Enerji ve madencilik alanındaki faaliyetleriyle Kazakistan ekonomisinin dörtte birini kontrol eden ve 3.3 milyar dolarlık servetiyle Forbes dergisinin "dünyanın en zengin 287'nci kişisi" ilan ettiği Mashkevich, aslında Türk kamuoyunun tanıdığı bir isim.

KAMUOYU YAKINDAN TANIYOR

Maşkeviç 2007'de Petkim'in yüzde 51 kontrol paketi için 2 milyar 50 milyon dolar teklif eden Transcentral Asia Petrochemical Holding konsorsiyumunda yer alan Investment Industrial Group Eurasia'nın sahibi. Ancak konsorsiyumda yer alan Troika Dialog adlı şirketin Ermeni asıllı Ruben Vardanian'a ait olması nedeniyle Petkim hisselerinin bu holdinge devri onaylanmamıştı. 2007'deki bu süreçte Türk kamuoyu Mashkevich'in adını VATAN aracılığıyla duymuştu. Özelleştirmenin ardındaki gizemli Kazak işadamının Mashkevich olduğunu VATAN?manşetten duyurmuştu.
İsrail vatandaşı da olan Mashkevich, zamanın çoğunu İsrail ve İngiltere'de geçiriyor, ayda sadece 1 hafta Kazakistan'da kalıyor. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in de desteğiyle büyük bir güç kazanan Kazak işadamının, özellikle ülkeden Çin'e yapılan ihracatta çok büyük bir payı var. Mashkevich'in bankasının ismi ise Euro-Asian Bank. netgazete

Seks Partisi'nde Bir Bakan
12 Ekim 2010
Savarona fuhuş baskınında gözaltına alınıp diplomatik pasaportu ile serbest kalan meçhul kişinin bir bakan olduğunu ortaya çıktı. İşte Savarona'da basılan o bakan...
Rus basını, fuhuş baskınında gözaltına alınıp diplomatik pasaportu ile serbest kalan meçhul kişinin Kazakistan Dışişleri Bakanı olduğunu yazdı

Atatürk’ün yatı Savarona’ya fuhuş baskını yapıldığında bir bakanın kırmızı pasaportu sayesinde kurtulup özel bir jetle ülkesine kaçtığı ortaya çıkmıştı. İşte o gizemli politikacının Kazakistan Dışişleri Bakanı Kanat Saudabayev olduğu iddia edildi. Vatan gazetesinden İsmail Şahin’in haberine göre Kazak basını, yatta bakanla birlikte iktidardaki Nur Otan partisinin üyesi ve Başbakanlık danışmanı Ravşanoviç’in de olduğunu öne sürdü.

Geçen ay Göcek’te Atatürk’ün yaşamının son döneminde kullandığı Savarona Yatı’na yapılan fuhuş baskınıyla ilgili skandal üzerine skandal patlıyor. Savarona’yı armatör Kahraman Sadıkoğlu’ndan kiralayan Kazak asıllı ABD’li işadamı Tevfik Arif’in tutuklanmasının ardından yattaki meçhul Kazaklar’ın peşine düşen Rus basını, bomba etkisi yaratacak bilgilere ulaştı. Baskında gözaltına alındıktan sonra kırmızı pasaportlarını kullanarak özel bir jetle Kazakistan’a dönen kişilerin kimliği sır gibi saklanıyordu.

Regnum, bu meçhul alemcilerin Kazakistan Dışişleri Bakanı ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (AGİT) Başkanı Kanat Saudabayev ile iktidardaki Nur Otan partisinin üyesi ve Başbakanlık danışmanı Bircan Murataliev Ravşanoviç olduğunu bildirdi. Regnum ile Kazak internet sitesi Geokz.tv’nin haberlerine göre 9 aylık takibin ardından gerçekleşen fuhuş baskını şöyle gelişti: Türk jandarması, Ege sularına açılan yatı takibe aldı. Yapılan baskın sonucunda fuhuş alemini organize ettiği belirtilen Kazak asıllı ABD’li işadamı Tevfik Arif tutuklanırken Dünya Yahudi Kongresi üyesi olan ve PETKİM ihalesine de girerek Türkiye‘de gündeme oturan Kazak asıllı Yahudi işadamı Aleksander Mashkevich de gözaltına alındı.

‘İSMAİLOV DA YATTAYDI’ İDDİASI
Aynı soruşturma kapsamında Antalya’da 1.5 milyar dolara inşa ettiği Mardan Palace Oteli ile gündeme gelen ve Savarona partisine katıldığı iddia edilen Azeri asıllı işadamı Telman İsmailov da ifade verdi. Jandarma baskının en flaş isimleri ise 1992-1996 yılları arasında Kazakistan’ın Ankara Büyükelçiliği görevini yapan ve şu anda Dışişleri Bakanı olan Kanat Saudabayev ve Nur Otan partisinin üyesi olan Bircan Murataliev Rauşanoviç’ti.

ANKARA-ASTANA ARASINDA TRAFİK
Yatta fuhuş yaptığı belirlenen 15 Ukraynalı ve Rus kızla birlikte sorguya alınan Kazak diplomatlar önce uluslararası bir skandala yol açmamak için kimliklerini gizledi. Ancak daha sonra diplomatik (kırmızı) pasaportlarını göstererek ülkelerine dönmek istediklerini belirtti. Bu sırada Ankara-Astana arasında yoğun bir telefon trafiği başladı. Sonuçta iki Kazak siyasetçi için özel bir jet ayarlandı ve Dışişleri Bakanı ile Başbakanlık danışmanı bu jetle ülkelerine döndü. Türk basınında bu iki siyasinin adı bile çıkmadı.

KAZAK SİTESİ ORTAYA ÇIKARDI
Rus kaynaklara göre Ankara, Kazakistan hükümeti ile işbirliği içerisinde bakan ve danışmanın isminin sızmaması için jandarmaya kesin talimat verdi. Fakat olayın üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen Kazak Geokz.tv sitesi skandalın peşini bırakmadı. Astana’da üst düzey hükümet yetkililerinden Savarona’da yakanan diplomatik pasaportlu üst düzey hükümet yetkilisinin Dışişleri Bakanı ve AGİT Başkanı Saudabayev olduğunu doğrulattı. Rus Regnum ajansı da Kazak Dışişleri Bakanlığı’ndan fuhuş baskını yapıldığı sırada Saudabayev’in makamında bulunmadığını, yurt dışında olduğunu teyit ettirdi.

Kaynak: Vatan

"Baronlar" Savarona'da üç ülke hesapları bozdu
İbrahim Karagül
.
Meğer Savarona yatında fuhuş dışında başka şeyler yapılıyormuş! Çocuk yaşta kızlarla eğlence ayrıntıymış. Kurtarılan kızlar değil, bazı ülkelerin kaynaklarıymış, iktidarıymış. Bir tür "baronlar toplantısı"na baskın yapılmış. Kaynakların paylaşımı üzerinden iktidar hesapları yapan okyanus ötesi zenginler kulübünün temsilcileri ülkelerin kaderleri üzerinde senaryolar çiziyormuş.
Rusya'dan ABD'ye, Kazakistan'dan İsrail'e uzanan karmaşık ilişkiler ağı içinde, Avrasya'nın geleceğinin kimlerin elinde olacağına, bu işin yine bölgenin kaynaklarıyla nasıl finanse edileceğine, zenginler kulübünün istekleri doğrultusunda yeni iktidar yapılanmasına kadar bir çok şey için kararlar alınıyormuş.

Rusya'dan, Kazakistan'dan, Kırgızistan'dan siyasileri, işadamlarını bir araya getiren beş günlük toplantı, Rus, Kazak ve elbette Türk istihbarat ve güvenlik birimleri tarafından basılıyor. Normalde el üstünde tutulan insanlar rezil ediliyor, operasyon fuhuş baskını olarak duyuruluyor, Kazak Dışişleri Bakanı ve siyasiler gizlice ülkelerine gönderiliyor, katılımcılardan bazıları gözaltına alınıyor, bazıları sınır dışı ediliyor.

Milyar dolarlara hükmeden bu adamlara neden böyle bir uygulama yapıldı? Hangi devlet bu büyüklükte ekonomik güce sahip isimlere böyle bir muamele yapar? 14 hükümet yetkilisi ve altı milyarder ne amaçla rezil edilmiş olabilir? O zaman ortada çok daha derin, endişe verici, bu ülkeleri kaygılandırıcı şeyler var demektir. Onların milyar dolarlarının da üstünde çıkarlar var demektir. Ekonomik çıkarların çok daha ötesinde hesaplar var demektir.

Savarona yatı, hem Kazakistan hem de İsrail vatandaşı olan, Avrasya Yahudi Kongresi'ni kuran, Dünya Yahudi Kongresi üyesi olan, bilinen sermayesi 3 milyar doları aşan Alexander Mashkevitç tarafından beş günlüğüne kiralanmış. 20 davetli için özel olarak hazırlanmış. Tabi eğlence bölümü de ihmal edilmemiş. Kiralanan kadınlara 3 bin ile 10 bin dolar ödenmiş. Rus, Kazak Yahudi kökenli işadamlarını katıldığı toplantı için her şey düşünülmüş.

Katılımcılar Kazakistan'ın yer altı kaynaklarının paylaşmaktan Dışişleri Bakanı'nı ülkenin başına geçirmeye, Kırgızistan'ın geleceğinden Orta Asya-Hazar enerji projelerine kadar bir çok konuyu görüşmüşler. Bunlar dışında gündemlerinde neler vardı, bilmiyoruz. Toplantının, katılımcıların, planların bir ucu ABD'ye diğeri İsrail'e uzanıyor. Donalt Trump'tan İsrail merkezli para akışına kadar.

Peki üç ülke neden böyle bir operasyona gerek duydu? Rusya, daha çok Yahudi kökenli oligarklara karşı yıllardır sert bir mücadele yürütüyor. Bir çokları ülkeden çıkarıldı, bazılarının malvarlığına el konuldu. Bazıları Avrupa ve Amerika üzerinden Moskova'ya karşı sert bir siyasi mücadele yürütüyor. Bu mücadele ABD ve Avrupa ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini de belli oranda belirliyor. Kazakistan, hem kendi kaynaklarının paylaşımı hem de Kazakistan'ın geleceğine ilişkin siyasi boyutu nedeniyle kendi siyasilerini, dışişleri bakanını gözden çıkararak komplonun ortaya çıkarılmasını istedi.

Dünyanın en zengin kaynaklarına sahip ülkelerinden olan Kazakistan, zenginliğin başına bela olacağını çok iyi biliyor. Nursultan Nazarbayev toplantıyı kendine karşı bir komplo olarak algılamış olabilir. Türkiye; Rusya ve Kazakistan'la ilişkilerinden Orta Asya'da siyasi istikrarsızlığa, enerji projelerinde çıkarlarına darbe vurulabileceğine kadar bir çok gerekçeyle operasyonun içinde olmalı. Eğer böyleyse, her üç ülke de toplantıyı ekonomik ve siyasi çıkarına karşı bir tehdit olarak algılamış olabilir. Yine eğer böyleyse o toplantı, üç ülkeyi de tehdit kadar ciddi olmalı.

Dar anlamda toplantıdan uzaklaşalım. Biraz geriden bakalım. Avrasya'ya yönelik Batı hesapları (İsrail dahil) ile bu ülkelerin çıkarları artık örtüşmüyor. Çin'den Akdeniz'e ulaşan yeni ilişkiler ağı, Türkiye-Rusya arasındaki ekonomik ortaklıklar, bu iki ülkeyi karşı karşıya getirmeye yönelik bir takım girişimler, İsrail'den sadece İran'a değil Hazar ve Orta Asya'ya yönelen agresif çıkışlar ile söz konusu baronlar toplantısı arasında bir ilişki olabilir mi?

Milyar dolarlara hükmeden, her biri Batı'nın sermaye merkezleriyle bağlantılı bu kişilerin, Rusya ve Orta Asya'ya dönük hesapların dışında olmaları mümkün değil. Hele İsrail'le bağlantıları soru işaretleriyle dolu. Türkiye-İsrail arasındaki ayrışmayı, Tel Aviv'in dünyayı Türkiye'ye karşı harekete geçirmeye yönelik kampanyasını, son olarak Çin'den Türkiye'ye kadar bütün bölgenin askeri ittifak kurduğuna dair Batı'yı korkuya sevkeden senaryolarını da hatırlatalım.

Sermaye, siyaset, güvenlik ilişkisine özellikle dikkat. İster iç siyasi gerilimler olsun, ister bölgesel stratejik müdahaleler ya da daha geniş jeopolitik hesaplar, kaynaklar ile ülkelerin pozisyonları ve askeri güvenlik stratejileri birbirini tamamlayan şeylerdir. Irak'ta, Afganistan'da, Pakistan'da, Kırgızistan'da, Ortadoğu'yu iki cepheye ayırma planlarında, Türkiye üzerine yapılan sert tartışmalarda bunu açıkça görürüz.

Birkaç gündür siyasi, jeopolitik boyutu ile tartıştığımız konular; güç kaymaları, yeni ilişkiler ağı tartışması ile işadamlarının ülkeleri endişeye sevkeden toplantıları birbirinden bağımsız olamaz.

İbrahim Karagül - Yeni Şafak
_________________
Bir varmış bir yokmuş...