EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Allah'a Yaklaşanlar, Allah'tan Uzaklaşanlar

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> KAFANA GÖRE TAKIL
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Eyl 11, 2010 9:23 pm    Mesaj konusu: Allah'a Yaklaşanlar, Allah'tan Uzaklaşanlar Alıntıyla Cevap Gönder

Allah'a Yaklaşanlar, Allah'tan Uzaklaşanlar
Fatma Sibel Yüksek
Açık İstihbarat
10.09.2010

Büyük Rus romancı İvan Turgenyev'in Babalar ve Oğullar adlı klasik eserinin ana karakteri, genç nihilist Bazarov'dur.

Doğabilimci Bazarov; Tanrı, yaradılış, aşk, ideal , anne-babalık gibi insana ait bütün inanç ve duyguları reddetmekte; insanın kavanozlarda incelediği çeşit çeşit böcekten farklı bir yaratık olmadığını düşünmektedir.

Ta ki aşkın ve ölümün aşılamaz katı gerçeği ile karşılaşana kadar...

Edebiyat tarihi, Bazarov karakterinin yaratıldığı dönemin Rusya'sında büyük tartışmalara neden olduğunu, neredeyse bu roman kahramanı gibi düşünüp yaşayan bir kuşağın ortaya çıktığını ve Turgenyev'in tutuculuğun hedefi haline geldiğini yazıyor.

28 yaşındaki Bazarov'un inatçı fikirlerle yoğrulmuş sarp kişiliği ilk sınavını Odinsova adlı bir asilzadeye duymaya başladığı aşkla verir.

Önünü alamadığı güçlü duygularla boğuşan Bazarov, nihayet inançlarından ödün vermez ve epeyce yıpranarak da olsa aşktan vazgeçilebileceğini, bu duyguyu insanın "kültürle" kazandığını kendi kendine bir kez daha kanıtlar.

Bazarov'a göre aşk yoktur, doğadaki böceklerde olduğu gibi neslini sürdürme güdüsü vardır.

Bazarov'u ikinci büyük sınav, ölümle yoklar. Tedavi etmeye çalıştığı bir köylüden tifo virüsü kapan Bazarov, hastalığın dehşet verici aşamalarından geçtikten sonra ölüm döşeğine yatar. Bu genç, güçlü ve kışkırtıcı fikirlerle dolu beden, karanlık ölüme karşı büyük bir mücadele vermeye başlar.

Yenilgi kaçınılmaz olmaya başladıkça, önce ölümden korktuğunu farkeder Bazarov ve iddialı fikirlere sahip bir nihilist olarak bu durumdan büyük bir utanç duyar. Ancak, son an'a kadar Tanrı'ya inanmayı ve ona yaklaşmayı reddeder.

İnançlı bir hristiyan ve aynı zamanda oğlu gibi tıp hekimi olan Baba Bazarov çaresizdir. Bir hekim olarak oğlunu bekleyen sonu bilmektedir ve onun öteki dünyaya bir inançsız olarak gitmesini kabullenemez.

İknâ çabaları sonuçsuz kalır; Bazarov Tanrı'nın adını son bir kez anmayı ve Papaz'ın ayin yapmasını reddetmektedir.

Ancak ölüm bütün ağırlığı ile çöktüğünde Bazarov'un direnci kırılır. Bitkin bir sesle babasından papaz getirmesini ister. Papazın okuduğu duaları uysal uysal tekrarlayarak ölüme teslim olur. Bazarov'dan kalan son yaşam belirtisi, papazın göğsüne kutsal yağı sürmeye başladığı an gözlerinden ateş gibi geçen büyük korku olur...

........

18 aydır Silivri'de tutsak olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay'ın, tutuklulara tanınan haklar çerçevesinde bir din adamı ile görüşmek istediği ve kendisini ziyaret eden Silivri Müftüsü Mustafa Onat'a "Benim için dua edin" isteğinde bulunduğu basına yansıdı.

Gazetelerin internet portallarında bu haberin altına iktidar-cemaat yanlılarından geldiği anlaşılan ilginç yorumlar yazıldı. İlginç olduğu kadar insanlıktan ve de dinden- imandan nasıl çıkılabilecğini gösteren yorumlardı bunlar.

Tamamı, Balbay'ın cezaevine düşmeden önce bir "inançsız" olduğu önyargısına dayanıyordu.

Böyle bir şeyi Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği gerçeğini tamamen reddederek, "İşte böyle Allah'ın yoluna gelirsin. Daha çok ıslah olacaksınız, çok" şeklinde insanoğlunun haddini aşan fikirler beyan ettiler.

Dalgasını geçen, kendilerinin de birer fani olarak bir gün çaresizlik yaşayabileceklerine asla ihtimal vermeyen bu mahlûkattan pek çok alaycı yorum geldi.

Tıpkı kendilerini temsil eden iktidardakiler gibi Allah'la olan hesaplarını ebedi ve ezeli olarak kapattıklarına, Allah'ın huzurunda sonsuz masumiyet ve mağduriyet payesi ile ödüllendirdiklerine, ufak tefek günahlarını da peşin ödediklerine göre artık "Allah'ın yeryüzündeki vekilleri" olarak canlarının istediğine ceza dağıtabileceklerine kendilerini inandırmışlardı.

Aynı soysuz yorumları Dursun Çiçek ölüm orucuna başladığında da yazdılar.

"Bu sayede oruç tutmayı öğrendin, Allah insanı işte böyle yola getirir. Daha bunlar bir şey değil"

diye yazılar yazdılar.

Dursun Çiçek'in cezaevine girmeden önce oruç tutup tutmadığını kim bilebilir?

Yakınları, Albay Çiçek'in çocukluğundan beri oruç tuttuğunu söylüyorlar. Belki Balbay da tutuyordur, bilemeyiz ama islam dinini en pespaye biçimde dejenere eden bu yoldan çıkmışlara göre onlar, dini inancı bir gösteriş, bir siyasi nemalanma aracı olarak görmedikleri ve inançların göz önünde yaşamadıkları için "dinsizdiler"...

Türkan Saylan'ın ölüm haberine bile sinkafa varan küfürler yazdılar.

"Ölüler de oy kullanmalı" fetvası vererek ölümün gerçeğini yadsıyan bu gizli dinsizlerden başka ne beklenirdi ki?

Başımıza gelen büyük felaketler karşısında, işlemiş olabileceğimiz günahları düşünmek, kendimizle hesaplaşmaya girişmek, eğer varsa bir yolu affedilmeyi istemek insan olarak yaradılıştan getirdiğimiz bir özellik.

Allah tövbe kapısını bunun için açık tutmuyor mu?

Allah, kimin tövbesini kabul edip kiminkini reddedeceğini bu azmışlara sorup da mı karar verecek?

Diyelim ki Mustafa Balbay ve Dursun Çiçek, cezaevine girmeden önce birer inançsızdılar. Yaşadıkları haksızlık ve sıkıntılar karşısında Allah'ın adaletine sığınmaları alaya almak kimin haddine?

Hınç, garez, kin ve intikamın şeytana ait duygular olduğu bilinmiyor mu?

İnsanlığın adaletinden umudu kestiğimizde Allah'a sığınırız.

Eğer "dinsiz" olarak damgaladığınız Mustafa Balbay, sizin iktidarınzın sorumluluğu altında bir günah makinasını dönen hukuktan umudu kesip Allah'a sığınmak zorunda kalmışsa; bilin ki bu sizin vebalinizdir.

Yani, Mustafa Balbay Allah'a yaklaşmışsa...

Ülkeyi sürüklediğiniz şu felaketle, adaleti düşürdüğünüz bu çukurla, haksız kazançlarınız ve haram paralarınızla, bu şımarmışlığınız, azmışlığınız, insafsızlığınız ve yoldan çıkmışlığınızla; kin ve nefretin esiri olmuşluğunuzla

SİZ Allah'tan uzaklaşmışsınız demektir.

"Mustafa Balbay Allah'a yaklaştı" diye zil takıp oynayanlar, klavyenin başına geçip dalgacı yorumlar yazanlar, unutmayın zulme uğrayan herkes Allah'a yaklaştıkça, siz Allah'tan uzaklaşıyorsunuz.

Peki yaşadığımız sıkıntılarda, içine düştüğümüz çaresizliklerde kendi günahlarımızın hiç mi payı yok?

Örneğin, aylardır haksız şekilde tutsak edilmiş olan Mustafa Özbek, kendi sorumluluğu altındaki gazeteci, kameraman ve işçilerin aylarca maaş alamadıklarında yaşadıkları çaresizliği düşünme fırsatı bulmuş mudur?

İnsanlar evlerine ekmek götüremezken Mustafa Balbay ile Emin Çölaşan'ın pek de başarılı olduğu söylenemeyecek o pazar programına yapılan büyük ödemeleri aklından geçirmiş midir?

Balbay, o aç kameramanlar önünde çayını içerken,

"Benim vicdanım bunu kabullenmez"

demediği için şu 18 ay zarfında hiç pişman olmuş mudur?

Bu gibi sorular kuşkusuz ister cezaevinde, ister ölüm döşeğinde, ister iktidarın tatlı nimetlerini mideye indirmekte olan herkese sorulabilir.

Ve de bunu sadece Allah ve yapabildiğimiz ölçüde kendi vicdanlarımız bilir. Dışarıdan yargıda bulunmaya, hüküm vermeye kimsenin hakkı yok.

Belli ki en haksız gibi görünen durumlarda bile bir ilahi adalet kendi nakışını dokuyor. Bazarov örneğinde olduğu gibi hepimiz bir gün hakikatin ve ilahi adaletin önünde boyun eğeceğiz.

Ebedi suçlular ve ebedi masumlar yok.

Hepimiz sırayla sınav veriyoruz sadece. Allah'ın sahnesinde birer birer boy gösteriyoruz. Haklı olmak, haksız olmak, doğru bir ideolojiyi savunmak; din için mücadele etmek, vatan için mücadele etmek, ulusalcı olmak, federasyoncu olmak..bunların hepsi geçici, hepsi değişken.

Galipken varız, mağlupken yokuz..

İşte tek hakikat bu!

Ve bugün galip olmak, yarın mağlup olmamak anlamına asla gelmiyor.

İnsanların çaresizliğiyle, adaleti Allah'ta arayışlarıyla dalga geçenler, böyle bir arayışın müsebbibi olanlar...

Sizi de göreceğiz..

hem bu dünyanın, hem öteki dünyanın er meydanlarında...
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> KAFANA GÖRE TAKIL Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com