Ekim
Kayıt: 21 Arl 2007 Mesajlar: 2634 Konum: Kanada
|
Tarih: Cum Nis 30, 2010 8:53 am Mesaj konusu: Türkiyenin Sağlık karnesi |
|
|
Beyin sağlığımız risk altında
30 Mart 2011
Beyin tümörü vakaları artıyor. Türkiye'de her yıl yaklaşık 95 bin kişide beyin tümörü tespit ediliyor.
İspatlanmış olmasa da cep telefonlarının kanser yaptığı yönünde ciddi iddiaların olduğunu belirten ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Cengiz Kuday, "Mümkün olduğunca cep telefonundan az konuşun veya kulaklık takın" dedi
Gelişen teknoloji bir yandan hayatı kolaylaştırırken diğer yandan yeni sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor. Toplumda beyin tümörü görülme sıklığı her yıl belirgin bir şekilde artıyor. Söz konusu beyin olunca akla ilk gelen; cep telefonu oluyor. Gayrettepe Florance Nightingale Hastanesi'nden Prof. Dr. Cengiz Kuday, "Türkiye'de her yıl 15 bini primer 80 bini metastatik olmak üzere yaklaşık 95 bin kişide beyin tümörü teşhisi konuluyor. Bu her yıl artıyor" diye konuştu.
HER TARAFIMIZ RADYASYON
Cep telefonları veya baz istasyonlarından yayılan radyasyonun kanser yaptığı yönünde ispatlı bir verinin bulunmadığını ifade eden ünlü beyin cerrah, "Kanser yaptığı iddia edilen araştırmalar var. Yapabilir de. Yani yüzde 100 kanser yapıyor diyemeyiz. Ancak etkilediği muhakkaktır. Üstelik bu radyasyon sadece telefonda yok. Etrafımız radyasyon dolu. Televizyon, bilgisayar gibi elektronik cihazlarda da radyasyon var" şeklinde açıklama yaptı. Mümkün olduğunca cep telefonu görüşmelerini kısa tutulması ve konuşurken kulaklık takılması önerisinde bulundu.
HER TÜMÖR ALINMAZ
Prof. Kuday, tümörlerin çoğu metastaz yani başka organlardan beyine yayılan tümörler olduğuna dikkat çekti. Kadınlarda meme, erkeklerde prostat, akciğer, tiroit ve mide kanserlerinin beyine yayılabildiğine işaret eden Kuday, sözlerine şöyle devam etti: "Eskiden metastazlara pek dokunmazdık. Ancak bugünkü teknoloji ile sayısı ne kadar olursa olsun bu tümörleri çıkartma yoluna gidiyoruz. Çıkarılmayacak tümör yok. Eğer tümör iyi huyluysa hasta iyi olur ancak kötü huyluysa tekrarlama ihtimali oluyor. İyi huylu tümörler çoğunlukla tesadüfen bulunur. Çünkü çok yavaş büyürler. O yüzden bazılarını teşhis etmek bile mümkün olmayabilir. Büyümesi duran bazı tümörler klinik belirti vermediği durumda alınmaması gerektiği de söz konusu oluyor."
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Kuday, beyin tümörü belirtilerini de baş ağrısı, bulantı, kusma, nöbet, şahsiyet değişikliği, işitme azlığı, kadınlarda adet düzensizliği, tümörün cinsine göre el ve ayaklarda oransız büyüme şeklinde sıraladı. Her baş ağrısının beyin tümörü olmadığına değinen Kuday, "Ancak hastada çok şiddetli baş ağrısı, kusma, bulantı, denge bozukluğu ve nöbet gibi durumlar söz konusu oluyorsa bundan şüphelenmeli. Bir nörologa ve nöroşirurjiye görülmeli" uyarısında bulundu.
Bugün
30 Nisan 2010
Diyabet ve Obezite Sinyal Veriyor
Türkiye'de 35-70 yaş arasındaki nüfusun yüzde 52'si obez ve yüzde 34'ü fazla kilolu çıkıyor. 35-70 yaş aralığında diyabet oranı ise yüzde 14,7...
Türkiye'de 35-70 yaş aralığında diyabet oranı yüzde 14,7 olarak tespit edildi. Obezite de Türkiye'de sinyal veriyor. 35-70 yaş arasındaki nüfusun yüzde 52'si obez ve yüzde 34'ünün fazla kilolu çıkıyor.
Dünya genelinde 17 ülkede devam eden ve on iki yıllık ileriye dönük epidemiyolojik bir araştırma olan ''PURE'' çalışmasının sonuçları belli oldu.
Türkiye ayağı Metabolik Sendrom Derneği tarafından yürütülen çalışma ile Türkiye'de bulaşıcı olmayan hastalıklar konusunda en önemli veri tabanını oluşturuldu.
İstanbul, Kocaeli, Nevşehir, Aydın, Antalya, Samsun, Malatya ve Gaziantep yürütülen ve toplam 4 bin 57 kişinin katıldığı PURE çalışmasına, kırsal ve kentsel bölgeden ve düşük, orta, yüksek ekonomik gruplardan 35-70 yaş arası 2 bin 463 kadın, bin 594 erkek kişi alındı. Çalışma kapsamında 2 bin 578 hane ziyaret edildi ve buralarda tüm hane halkına ait bilgiler toplandı.
DİYABET SIKLIĞI KENTLERDE DAHA FAZLA
Türkiye'de diyabet görülme sıklığının artış gösterdiğinin tespit edildiğini belirten Oğuz'un çalışma sonucuna ilişkin verdiği bilgiye göre, 35-70 yaş aralığında yüzde 14,7 oranında diyabet görülüyor. Pre-diyabeti olan yani gizli şekeri olanların oranı ise yüzde 9,6. Diyabeti ve pre-diyabeti olan kişilerin oranı yüzde 24-25 civarında bulunuyor.
Yapılan çalışmaya göre 35 yaş üstü 4 kişiden birinin kan şekeri değerleri normal sınırında değil. Her 4 diyabetliden 3'ü kan şekerini kontrol edemiyor. Diyabet sıklığı 50 yaşından sonra artış gösteriyor, 60 yaşından sonra oran yüzde 30'lara çıkıyor. Diyabet görülme sıklığı kentlerde diğer illere oranla yüzde 2 oranında daha fazla görülüyor.
KADINLARDA OBEZİTE DAHA YÜKSEK
Çalışmaya göre, birçok ülke için ciddi sağlık sorunlarından biri haline gelen obezite Türkiye'de sinyal veriyor. Türkiye'de 35-70 yaş arasındaki nüfusun yüzde 52'si obez ve yüzde 34'ünün fazla kilolu çıkıyor. Kilosu normal değerlerde olanlarının oranın ise yüzde 13,6'larda kalıyor.
Obezitenin yaygınlığı açısından kırsal ve kentsel bölgelerde belirgin bir fark çıkmıyor. Obezite en çok kadınlarda görülüyor. Kadınların yüzde 10'u, erkeklerin yüzde 20'si normal kiloya sahip bulunuyor. Günlük kişi başına en az 2 bin kalori tüketiliyor ve toplam kalorinin yüzde 50'si karbonhidrattan alınıyor.
Türkiye'de 35-70 yaş arasında yüzde 42 olan hipertansiyon görülme sıklığı, kadınlarda yüzde 45, erkeklerde yüzde 37,5 olarak, yüksek kolestrolü bulunanların oranı ise yüzde 55 olarak saptandı.
Çalışmaya göre Türkiye'de metobolik sendrom görülme sıklığı yüzde 35,8. Erkeklerle 102, kadınlarda 88 santimetrenin üzerinde bel çevresi kalınlığı olanlarda görülen metobolik sendrom oranı Avrupalıların önerdiği ölçüler dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında yüzde 42,7'ye yükseliyor. Metabolik sendrom görülme oranı 35 yaşında yüzde 21, 50'li yaşlarda yüzde 40, 60'lı yaşlarda ise yüzde 50'ye yükseliyor.
aktifhaber
Türkiye'de 8 milyon böbrek hastası var
01 Ağustos 2010 Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, Türkiye'nin böbrek haritasının belirlenmesini hedefleyen, Ulusal Böbrek Yetmezliği Önleme Programı Projesi kapsamında yaptıkları araştırmada Türkiye'de 8 milyon civarında böbrek hastası bulunduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Süleymanlar, 60 bin diyaliz hastasına her yıl 6 bin yeni hastanın katıldığını, artış hızının bu şekilde devam etmesi durumunda önlem almanın daha da zorlaşacağını belirterek, öncelikle böbrek hastalığına neden olan etkenlerin ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti.
Süleymanlar, böbrek hastalıklarının 18 yaş üstü ki şilerde daha çok görüldüğüne işaret ederek, "Türkiye'de 18 yaşından büyüklerin yüzde 15.7'si kronik böbrek hastası. ABD'de bu oran yüzde 11 iken, Avrupa'da yüzde 8. Görüldüğü gibi oran Türkiye'de çok yüksek. Erken tanı ve tedavi ile bunun artış hızı azaltılabilir" diye konuştu.
Gültekin Süleymanlar, Türk toplumunun yaşlanmaya başladığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Böbrek hastalığının çeşitli nedenleri var. Ancak yüksek tansiyon ve diyabet böbrek hastalığının en büyük nedenidir. Yüksek tansiyon ve diyabetin yanı sıra sigara kullanımı ve beslenme alışkanlıklarının bozuklukları da böbrek hastalığını tetikler. Toplum yaşlandıkça bu tür hastalıklar da artıyor. Bu nedenle böbrek hastalığının hızının kesilmesi için ulusal bir sağlık programı hazırlanıyor. Böbrek hastalığına neden olan hastalıkların erken tanı ve tedavisi sağlanacak. Ayrıca organ bağışının artırılması için de çal ışma yapılacak. Böbreğe ihtiyacı olanlara kadavradan nakil yapıldığı taktirde bu sorun daha çabuk çözülebilir." netgazete |
|