EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhâniyetinden İstimdad

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Prş Mar 18, 2010 12:37 am    Mesaj konusu: Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhâniyetinden İstimdad Alıntıyla Cevap Gönder

Sultan Abdülhamid Han’ın Ruhâniyetinden İstimdad (Meded yardım)
Feylâsof Rıza Tevfik (*)

Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör pezevengin bak günâhına.

Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyâsî padişâhına.

Pâdişah hem zâlim, hem deli dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz ‘beli’ dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.

Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.

Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!

Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliama kadar sürüp gittiler.
Saçak öpmeyenler, secde ettiler.
……………… pis külahına.

Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.
Lânetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstâhına.

Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasîbi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına.

Milliyet dâvâsı fıska büründü,
Ridâ-yı diyânet yerde süründü,
Türk’ün ruhu zorla âsi göründü,
Hem peygamberine, hem Allâh’ına.

Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin
Ahiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefâat kıl şâhım mededhâhına.

* Cennetmekân Uluhakan Sultan İkinci Abdülhamid’in aleyhinde faaliyet gösterenlerin elebaşlarından biri olan feylâsof Rıza Tevfik, koskoca devlet 10 yıl içinde devlet elden gidince, pişmanlığını dile getiren, “Sultan Abdülhamid Han’ın Ruhâniyetinden İstimdad” adlı mersiyesinde dile getirmişti.

Sultan Abdülhamid devrinde dünyânın dört büyük gücünden biri olan ve 7 milyon küsür kilometrekareden fazla olan ülke; İşkodra’dan Basra Körfezine, Karadeniz’den Sahrâyı Kebîr (Büyük Sahra) çöllerine uzanıyordu. Çeşitli entrika ve iftiralarla O’nu tahtından indirip ülke idâresini eline alan İttihatçılara, Sultan Abdülhamid; “Eğer ülkeyi on sene idâre edebilirlerse bir asır idâre ettik, desinler.” demiş ve neticeyi de o anda işâret etmişti.

Nitekim o târihten îtibaren, Osmanlı Devleti hızlı bir parçalanma devresine girdi. Önce Trablusgarb’ı İtalyanlar işgâl etti, sonra Balkan Harbi bozgunu oldu. Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ aralarında anlaşıp Türklerin üzerine çullandılar. Sultan Abdülhamid Han’ın kurduğu Balkan dengesini ortadan kaldırmak suretiyle, aynı Balkan ülkeleri, bu dengeye saygı besleyen Avrupa devletlerini birbirlerine düşürdüler. Dünyânın en şaâmetli hâdiselerinden birisi olan I.Cihan Harbi’ne böylece sebep oldular.

—————————————-

Rıza Tevfik Kimdir?
[img]http://habermerkezi.files.wordpress.com/2009/01/tevfik-fikret.jpg?w=600[/img]
Rıza Tevfik Bölükbaşı şâir, felsefeci ve devlet adamı. 1868 yılında eski Edirne ilinin bugün Bulgaristan’a kalan Cesirmustafapaşa kazâsında doğdu. Mülkiye memuru olan babası onu İstanbul’a getirip, Mûsevî okuluna verdi. Rıza Tevfik, kuvvetli hâfızası ile iki yılda İspanyolca ve Fransızca’yı öğrendi. Rüştiyeyi (Ortaokul) babasının kaymakam olduğu Gelibolu’da bitirdi. 1890’da girdiği Tıbbiye’de taşkın mizacı yüzünden barınamadı, hapse atıldı. Orada mahkûmları isyana teşvik etti. Birkaç defâ hapse girip çıktı. Ancak, 1899’da okulu bitirip doktor olabildi.

1907’de İttihat ve Terakki Cemiyetine giren şâir, güçlü hatipliğiyle şöhret kazandı. Bir yıl sonra, İttihatçıların Edirne mebusu oldu. İsyancı mizâcıyla, çok geçmeden İttihatçılardan ayrılarak onların karşısına geçti. Balkan Harbinin İttihatçılar yüzünden çıktığına inanıyor ve hele Birinci Dünyâ Harbine girilmesini hiç istemiyordu. Bu sebepten İttihatçılara muhalefeti bir kin hâline geldi. Onlarla mücâdele için Hürriyet ve İtilaf Partisine katıldı. Bu sırada, vaktiyle çok hakâret ve iftira ettiği Sultan Abdülhamid Handan özür dileyen şiirler yazdı. Şûra-yı Devlet (Danıştay) reisliği, Darülfünun müderrisliği ve son Osmanlı kabinesinde Maarif Nâzırlığı (Eğitim Bakanlığı) yaptı.

Osmanlı delegesi olarak, Sevr Antlaşmasını (1920) imzâlayanlar arasında bulundu. Kuvâ-yı Milliye hareketine karşı çıktığı için yüzellilikler listesine alındı. Bu sebeple 1922’de vatanından ayrılmak zorunda kaldı. 21 yıllık ömrünü, vatan hasretinin sızlanışları içinde Mekke ve Amman gibi yerlerde geçirdi. Af Kânunu’ndan istifâde ederek, 1943’te kendi ifâdesiyle, “Hesaplaşmak için değil vedâlaşmak için” yurda döndü. 31 Aralık 1949’da vefat etti. Kabri Zincirlikuyu Asrî Mezarlığındadır.

Rıza Tevfik, düzensiz ve uzun süren okul tahsiline rağmen şaşılacak kadar geniş bilgi sâhibidir. Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca, Lâtince, İspanyolca, Arapça ve Farsça gibi sekiz lisanı okur, yazar ve konuşurdu. Târih bilgisi, hâfızası, sohbeti, zekâsı, nüktesi bütün tanıyanlarca övülür. Bundan başka hatip, şâir, pehlivan, doktor, sahne sanatçısı… kısacası eskilerin deyimiyle hezârfen (bin hünerli) bir adamdı.

Rıza Tevfik, okul hayâtından beri isyancı, ferdiyetçi, o gün için dillerde dolaşan hürriyete tutkun, disiplinsiz ve her şeye muhâlif mizâcı ile tanınır. Felsefî nesir, edebî inceleme, tenkit ve şiir türlerinde eser vermiştir.

Eserleri: Felsefî sahada: Felsefe Dersleri, Mufassal Kâmûs-ı Felsefe (c harfine kadar), Abdülhak Hâmid’in Mülahazat-ı Felsefiyesi.

Tenkit ve incelemeleri: Ömer Hayyam, Tevfik Fikret.

Bir kısım hatıralarını, Biraz da Ben Konuşayım adıyla kaleme almış, şiirlerini Serâb-ı Ömrüm adıyla toplayıp bastırmıştır. Birçok mizahlı ve taşlamalı şiirlerini bu kitaba almamıştır.

Şiirlerinde Yunus Emre’den Dertli’ye kadar, Halk ve Tekke şâirlerinin kullandığı canlı dili ve hece veznini örnek almıştır. Bu yüzden, halk ve gençler üzerinde etkisi büyük olmuş, 1914’ten sonra yetişen Beş Hececiler de az çok onu tâkip etmişlerdir.

Çocukluğundan beri başına gelenler ve bilhassa gurbette geçen acı yılların tortusu, çoğu şiirlerine bezginlik, hüzün ve kötümserlik hâlinde sinmiştir. Her zaman içli ve ilhamcı şiire meylettiği için bilgiçliğe sapmamış, didaktik (öğretici) şiiri benimsememiştir. En çok, koşma nazım şeklini kullanmıştır.

Hece veznini ısrarla savunduğu halde, aruz ve heceyi birlikte kullanmıştır. Mecaz dünyâsı zengin ve tâzedir. Şiirinde konu ve temalar çok geniştir. Gurbet üzüntüsüyle karışık vatan ve gençlik özleyişlerini sanki gözyaşı damlaları hâlinde şiirleştirmesi bakımından Rıza Tevfik edebiyatımızda benzersizdir.

http://habermerkezi.wordpress.com/2009/01/16/sultan-abdulhamid-hanin-ruhaniyetinden-istimdad-meded-yardim/
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com