EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Ortadoğu'da dengeler yine değişiyor

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pts Şub 01, 2010 1:55 am    Mesaj konusu: Ortadoğu'da dengeler yine değişiyor Alıntıyla Cevap Gönder

Ortadoğu'da dengeler değişiyor / Suriyede sözde devrimciler bugün bir bir terörist oluyor
09 MART 2014



Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı 7 Mart’ta yaptığı bir resmi açıklamada, Müslüman Kardeşleri (İhvan) ve El Nusra Cephesi’ni, Irak ve Şam İslam Devleti IŞİD’i terör örgütü kabul ettiğini duyurdu. Kraliyet kararnamesi ile açıklanan karara göre, bu örgütlere katılmak, bağış toplamak ve destek vermek, terör eylemi sayılacak..

Suudi Arabistan, önceki günlerde Katar’daki elçisini de geri çağıracağını açıklamıştı. Katar, özellikle İhvan’a yoğun destek sağlıyordu. Suudi Arabistan’ın yanında Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri de Katar’daki elçilerin geri çağırmıştı.

Mısır’dan destek

Mısır Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Badr Abdülati, kararı “Arap dayanışmasının yansıması” olarak nitelendirdi ve selamladı. Abdülati, Mısır’ın 25 Aralık’ta İhvan’ı terör örgütü ilan ederek karara öncülük ettiğini belirtti ve tüm Arap ülkelerini, 1998 yılında imzalanan Terörle Mücadele Antlaşmasını izleyerek Suudi Arabistan’ın örneğini takip etmeye davete etti.

New York Times: karar esrarengiz

New York Times gazetesinde yayımlanan bir yorumda ise kararın, İhvan’a karşı tepkinin ne derece arttığını gösterdiği ve Cemaatinin ortadan kaldırılması için ilk adım oluşturduğu belirtildi.

Gazete diğer yandan, Suudilerin şimdi terör örgütü ilan ettiği İhvan’ı Suriye’de Beşar Esad’a karşı desteklediği, bu nedenle kararın “esrarengiz görüldüğü” belirtildi.

Abir el Şinnavi/Kahire
Kaynak: SURİYE ENFORMASYONU

Suudi terörist örgütler listesinin mesajları
Alptekin DURSUNOĞLU
09/03/2014



Suudi terörist örgütler listesinin mesajlarıSuudi Arabistan gibi bir ülkeyi adeta laik bir ülke refleksiyle mezhep ve ideolojik paralellik farkı bile gözetmeden tüm İslamcı grupları terörist olarak tanımlamaya yönelten etken ne?

Hangi ülke söz konusu olursa olsun, ‘terörist örgütler listesi’, devletlerin sadece iç güvenlik önlemlerini ve ulusal güvenlik perspektifini yansıtmakla kalmıyor; izleyeceği dış politika rotasını da gösteriyor.

Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı, 7 Mart’ta terörist olarak nitelediği örgütlerin listesini yayımladı.

Ulusal güvenlik perspektifi boyutuyla bakıldığında listenin kendine özgü dini ve mezhebi karakteri herkesçe bilinen Suudi yönetimi tarafından değil, adeta laik bir ülke tarafından hazırlandığı izlenimi doğuyor.

Çünkü listede neredeyse her mezhep ve ideolojiden siyasal İslamcı gruplar yer alıyor.

Listede yer alan örgütler ideolojik veya mezhebi açıdan sınıflandırıldığında ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:

1- Müslüman Kardeşler: Bulundukları ülkelerin yasal sınırları içerisinde faaliyet gösteren mutedil Sünni İslamcı siyasi hareket.

2- Suudi Hizbullah’ı: Ülkenin doğrusundaki Şii İslamcı muhalefet.

3- El-Kaide: Suudi resmi din anlayışıyla bariz paralelliği bulunan radikal selefi örgüt.

4- IŞİD ve Nusra: El-Kaide’nin Irak ve Suriye kolları olarak nitelenen, resmi düzeyde açıkça olmasa bile birçok Suudi dini otorite tarafından çok yakın zamana kadar açıkça desteklenen radikal milis grupları.

5- Husiler: Silahlı milis gücü de olan Yemen’in kuzeyinde etkin Şii (Zeydi) hareket.

Peki Suudi Arabistan gibi bir ülkeyi adeta laik bir ülke refleksiyle mezhep ve ideolojik paralellik farkı bile gözetmeden tüm İslamcı grupları terörist olarak tanımlamaya yönelten etken ne?

Suudi yönetimindeki değişiklikler ile Riyad ve Doha arasında yaşanan bölgesel rekabete dair gelişmeler bu sorunun cevabına dair ip uçları sunuyor.

Suudi iç siyasetinin listeye etkisi

Suudi içişleri bakanlığının 7 Mart’ta açıkladığı terörist örgütler listesinde el-Kaide, Nusra ve IŞİD’e yer verilmesi, Suudi İstihbarat Şefi Bender bin Sultan’ın tasfiyesi ile doğrudan ilgili gözüküyor.

ABD’nin 31 Ekim 2012’de Suriye dosyasını Katar ve Türkiye’den almasından sonra etkili olmaya başlayan Bender bin Sultan, 2013 yılının sonlarına kadar başta Suriye olmak üzere bölge politikalarında ABD’nin en yakın çalışma ortağı haline gelmişti.

Ancak, ABD’nin eylül ayında Suriye’ye askeri müdahaleden vazgeçmesi ve ardından da nükleer müzakereler çerçevesinde İran’la yakınlaşmaya başlaması,[1] Bender’in Washington’u “istihbarat işbirliğini azaltmakla”[2] tehdit etmesine, Washington’un ise Bender’in üstünü çizmesine neden oldu.

Şu an resmen görevden alınmamış olsa da aylar önce tedavi gerekçesiyle ABD’ye giden Bender’in Türkiye ve İtalya arasında mekik dokuduğu,[3] yetkilerinin ise İçişleri Bakanı Muhammed bin Naif tarafından devralındığı bildiriliyor.

Suriye’de kısa sürede sonuç almak için hiçbir kırmızıçizgi tanımayan Bender, Suriye’deki aşırı grupların Suriye dışını da etkileyecek şekilde belirleyici olmasından sorumlu tutuluyor.

Bender’in aktif olduğu dönemde Suriye’ye cihat çağrıları yapan Suudi din adamlarının sesi kısılırken, yurt dışına savaşa giden Suudi vatandaşlarından 15 gün içerisinde ülkeye dönmeleri isteniyor.

Riyad-Katar rekabetinin listeye etkisi

Suudi içişleri bakanlığının hazırladığı terörist örgütler listesini etkileyen bir diğer parametre de Katar’la olan rekabet.

Riyad, ‘Arap Baharı’ adı verilen isyan sürecinin en büyük destekçisi Katar’ın Türkiye ile birlikte Müslüman Kardeşler cemaati üzerinden bölgesel güç olmaya çalışmasını tedirginlikle izliyordu.

Katar’ın bölgesel güç olma rüyasını ve ‘Müslüman Kardeşler baharının’ Arap yarımadasına ulaşma tehlikesini bertaraf eden gelişme Mısır’daki Muhammed Mursi yönetiminin devrilmesi oldu.

Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Kuveyt’le birlikte yeni Mısır yönetimine destek veren Suudi Arabistan, Arap Baharı ile birlikte artan Katar ve Türkiye nüfuzunu isyanların yaşandığı tüm ülkelerde dengelemeyi başardı.

Ali Abdullah Salih’in çekilmeye ikna edilmesiyle gerçekleşen ‘Yemen devrimi’ zaten Suudi formülüydü. Bahreyn isyanı Suudi ordusuyla bastırıldı, Mısır’ın ardından Tunus’taki Nahda (İhvan) yönetimi de seçimle kazandığı iktidarını paylaşmak zorunda bırakıldı.

Eski Katar Emiri Hamad bin Halife’nin 2013 yılının mayıs ayında tahtını bıraktığı oğluna adeta örtülü darbe yaparak, İhvan’ı desteklemek ve Arap Baharını ihya etmek için attığı adımlar Suudilerin sert önlemleriyle karşılaştı.

Riyad, Umman’ın açıkça karşı çıkması, Kuveyt’in de tarafsız kalmaya çalışması sebebiyle Katar’ı Körfez İşbirliği Örgütü nezdinden yalnızlaştırmayı başaramadı.

Ancak Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’le birlikte Doha’dan elçilerini çekerek[4] Katar’a ciddi bir gözdağı vermiş oldu.

Körfez’in güvenlik ve istikrarına tehdit olarak gösterilen Müslüman Kardeşler ile Yemen’deki Husiler, Katar tarafından desteklendikleri için listeye eklendi.

Düşüncelerinin aşırılıktan uzak olduğunu vurgulama gereği duyan Mısır İhvanı, endişe verici diye nitelediği kararın Kral Abdulaziz bin Suud tarafından kurulduğundan beri Suudi Arabistan’ın politikalarıyla çeliştiğini belirtti.[5]

İhvan’ın tansiyonu düşürmeye çalışan bu tavrı dikkat çekici olsa da Suudilerin İhvan’a yönelik tavrının benzerini Mısır’ın da Hamas’a yönelik olarak takınması,[6] İhvan bağlantılı her grubun baskı altında tutulması yönünde hem bölgede hem de bölge dışında ciddi bir kararlılık olduğunu gösteriyor.

İlerleyen dönemde ABD’nin güçlü desteğini alan Muhammed bin Naif’in gerek Suudi yönetimi içerisinde gerekse bölgede öne çıkan isim olacağı belirtiliyor.

Suudi yönetimi, terörist örgütler listesinde yer verdiği “Suudi Hizbullah’ı” ve “el-Kaide” ile içerideki muhalefete, “Müslüman Kardeşler” ile Katar ve Türkiye’ye, “Husiler” ile Katar ve İran’a, dış politikasının kırmızıçizgilerini gösteriyor.

Listede Nusra ve IŞİD’e yer verilmesi ise Türkiye, Katar ve Bender bin Sultan’ın aşırı hırsları sebebiyle kontrolden çıkmaya başlayan Suriye’deki vekalet savaşını yeniden kontrol altına alma iradesini yansıtıyor.

[1] Hürriyet. 23 Ekim 2013. ABD Suudi Arabistan çatlağı gittikçe derinleşiyor. http://www.hurriyet.com.tr/planet/24963928.asp

[2] CNN Türk. 22 Ekim 2013. ABD-Suudi Arabistan hattında neler oluyor. http://www4.cnnturk.com/2013/guncel/10/22/abd.suudi.arabistan.hattinda.neler.oluyor/728080.0/

[3] Nidal Hamade, el-Menar. 8 Mart 2014. الأمريكي يريد محمد بن نايف ملكا للسعودية، وبندر يتنقل بين تركيا وايطاليا... http://www.almanar.com.lb/adetails.php?fromval=1&cid=51&frid=51&eid=773364

[4] YDH. 5 Mart 2014. Suudilerden Katar’a diplomatik savaş. http://www.ydh.com.tr/HD12689_suudilerden-katara-diplomatik-savas.html

[5] El Kudsu’l Arabi 7 Mart 2014. ومخاوف من تصعيد في تقييد الحريات في المملكة

السعودية تضع 'الإخوان' على رأس قائمة 'الارهاب' وتحذر من التعامل او التعاطف معها http://www.alquds.co.uk/?p=141197

[6] YDH. 4 Mart 2014 Hamas’tan Mısır’a tepki. http://www.ydh.com.tr/HD12688_hamastan-misira-tepki.html

"Arap Devletleri ABD'nin Finosu"
Muhammed Salih el Musfir
(Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, )

Kaynak: http://www.ydh.com.tr/YD404_suudi-terorist-orgutler-listesinin-mesajlari.html

ABD 1975ten bu yana Araplara emirler veriyor; bize düşense bu emirleri yerine getirmek

ABD 1975’ten bu yana Araplara emirler veriyor; bize düşense bu emirleri yerine getirmek. Bize petrol üretimini artırmamızı ve fiyatlarını düşürmemizi emretti, öyle yaptık. İsrail’in güney Lübnan işgaline sessiz kalmamızı emretti, uyduk. Filistin direnişinin Lübnan’dan çıkarılmasını ve Arap vatanına dağıtılmasını istedi; hiçbir şart koşmadan yerine getirdik. Irak’ın İran devrimine karşı savaşa girmesini emretti, öyle yaptık. Kuveyt’e karşı tarihi hatası nedeniyle Irak’a ambargo dayatmamızı emretti, uyduk. ABD ve müttefiklerinin ordularının topraklarımızı fethetmesini emrettiler, tamam dedik. Bir numaralı düşmanımız İsrail’le Madrid toplantısına katılmamızı emretti; hiçbir talepte bulunmaksızın bu toplantıya katıldık. İsrail’in her istediğini kabul ettik ve Filistin Yönetimi İsrail’in güvenlik bekçisine dönüştü.
İsrailli yetkililer ve diplomatlar Arap başkentlerinin çoğunluğunu kayıtsız şartsız dolaşır oldu. Kara, deniz ve hava sahamızı ABD ve Britanya’nın Irak’a saldırması ve bu ülkeyi işgal etmesi için açtık. New York’ta Dünya Ticaret Merkezi yıkıldı ve hiçbir uluslararası soruşturma yapılmaksızın biz suçlandık. Suçlamayı kabul ettik.1

Her sakallıya Kaideci der olduk
Bizlere özellikle de din ve tarih alanlarında eğitim yöntemlerimizde öz değişimler yapmamızı emretti. Birçok Arap ülkesinde gelecek nesillerimiz için eğitim yöntemleri oluşturması amacıyla Amerikan şirketlerini görevlendirdik. Ümmetten söz etmek, müslümanı ülkeyi savunmaya ve Müslümanları desteklemeye teşvik etmek teröre yol açan şiddete teşvike girer oldu.
Bizden Hamas’ı terörist hareket olarak görmemizi istediler. Bazıları bu söyleme onay verdi ve zalim bir abluka dayattı. Hüsnü Mübarek yönetimindeki Mısır ABD ve İsrail’i memnun etmek için Gazzelilere en sert ablukayı dayattı. ABD Hizbullah’ın da boykot edilmesi gereken terörist bir örgüt olduğunu söyledi. İsrail 2006’da Lübnan’a saldırdı ve bazı Arap liderleri bu saldırıya karşı onursuz bir tutum aldı. ABD Irak’ta işgal ordularına ve uşaklarına karşı koyduğu için Irak direnişinin abluka altına alınmasını ve meşruiyetinin tanınmamasını emretti, biz de öyle yaptık. Bizi Kaide’yle korkuttular, biz de her sakallıya ve alnında secde izi olana savaş açtık.

Medya yaptırımı kabul edilemez
Arap enformasyon bakanları Kahire’deki toplantılarında, ABD Kongre’sinin Amerikan siyasetiyle uyuşmayan yayınlar yapan televizyon kanallarına yaptırım uygulanması yönündeki kararını reddederek çok iyi yaptı. Peki ne yapmalı? Kongre’nin bu kararının medyamız üzerinde uygulanması halinde, bütün Amerikalı muhabirlerin ve haber ajanslarının Arap dünyasından kovulması kararı alınmalı.
Eğer Amerikan ve İsrail küstahlığına karşı kendimizin ve halkımızın saygınlığını koruyamazsak, savaştığımız Kaide örgütünün yandaşları artacaktır.

Radikal

Eski Mossad şefi Katar'ın bölgedeki rolünü açıkladı
01-04-2013



YDH- İsrail istihbaratı Mossad'ın eski şefi Shavit, Katar'ın dış politikasının İsrail ve Amerika'nın dış politikasıyla aynı olduğunu söyledi.

1989-1996 yılları arasında Mossad'ın şefliğini üstlenen Shabtai Shavit, Katar'ın İsrail için bölgede tarihi rol oynadığını söyledi.

Yedioth Ahronot gazetesinde yer alan habere göre Shabtai Shavit, "Katar'ın, İsrail'in çıkarları için bölgede oynadığı tarihi rol, İngiltere'ninkinden fazladır. Katar'ın İsrail'e sundukları, İsrail'in Katar'a sunduklarından kat kat fazladır" dedi.

Açıklamasının devamında Shavit, bölgesel sorunların çözümünde Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife el-Tani'nin İsrail ve Amerika'yla yan yana durduğunu söyledi.

Son olarak Shavit "Katar'ın dış politikası, İsrail ve Amerika'nın bölgedeki dış politikasını temsil etmektedir" dedi.
http://www.ydh.com.tr/
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com