EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

TOHUM YASASI İLE KÜRESEL ŞİRKETLERE PAZAR YARATILDI

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SAGLIK HABERLERi
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Sal Oca 15, 2008 7:15 pm    Mesaj konusu: TOHUM YASASI İLE KÜRESEL ŞİRKETLERE PAZAR YARATILDI Alıntıyla Cevap Gönder

YERLİ TOHUM SATAN ÜRETİCİYE HAPİS ŞOKU
Yusuf Yavuz



Türkiye'deki üreticilerin yerli tohum konusundaki sıkıntılarından yola çıkılarak geliştirilen "Yerel Tohum Üretimi ve Takas Projesi"nin çalışmalarına başlandı. Muğla'nın Fethiye ilçesine bağlı, Seki beldesi ile Kayaköy, Yaka ve Nif köylerinde yürütülecek olan projeyle, hibrit tohum kıskacındaki üreticilerin yerel tohumlarla üretim yapmaları teşvik edilirken, tüketicilere de daha sağlıklı ürünler sunulması hedefleniyor. Cumhuriyet Kadınları Derneği Fethiye Şubesi'nin öncülüğünde yürütülen projeye, Fethiye, Ölüdeniz ve Seki belediyelerinin yanısıra çeşitli meslek odaları ve sivil toplum örgütleri de destek veriyor.

'ÜRETİCİ TARLASINI EKMEKTEN VAZGEÇMİŞ'

Seçilen köylerde dikim çalışmaları başlayan projeyle ilgili bilgiler veren Cumhuriyet Kadınları Derneği Fethiye Şubesi Başkanı Dr. Nalan Ünal, 2006 yılında çıkartılan tohum yasasının ardından yaşanan sıkıntılar üzerine bölge köylerinde yaptıkları incelemeler yaparak böyle bir girişimde bulunmaya karar verdiklerini dile getirdi. Üretimde hibrit tohum kullanan üreticilerin, bu tohumlardan elde ettikleri ürünleri kendilerinin yemediğini kaydeden Ünal, "bu bizim çok dikkatimizi çekti. Köylüler, kendileri tüketmek için geleneksel tohumlardan ayrıca üretim yapıyorlardı. Yani hibrit tohumdan elde edilen ürünlerin sağlık açısından yarattığı risklerin farkındaydılar ve bu ürünleri kendileri tüketmekten kaçınıyorlardı. Bu, Türk tarımının içinde olduğu durumu gösteren trajik bir örnek oldu bizim için. Üretici köylümüz tarlasını ekmekten vazgeçmiş, ekmediği ürün bedeli karşılığı devletten aldığı parayla yetinmek zorunda kalmıştır. Senelik verilen para öyle yüksek miktar değil ancak üretici öyle bir durumda ki, ektiği zaman hasat sonu elde ettiği gelir, neredeyse devletin verdiği ekilmemiş alan parası kadar" diye konuştu.

TOHUM YASASI İLE KÜRESEL ŞİRKETLERE PAZAR YARATILDI

Hibrit tohumların Türk üreticisini dışa bağımlı hale getirdiğinin altını çizen Ünal, yerel tohum sahibi üreticilerle bağlantı kurduklarını belirterek bu tohumları eken gönüllü çiftçilere ekimden hasat dönemine kadar uzman desteği sağlanacağını söyledi. Belediyelerin desteğiyle sağlanacak olan pazar standlarında ürünlerin tüketiciye ulaştırılacağının da altını çizen Ünal, Ocak 2004'te çıkartılan 5042 sayılı 'Islahatçı Haklarının Korunması Kanunu' ile birlikte 3 binden fazlası endemik olmak üzere 11 bin çeşit bitki türünü barındıran Anadolu toprakları bu yasayla birlikte devlet eliyle çok uluslu tohumculuk şirketlerine açıldığını, ardından ise, Ekim 2006'da yasalaşan 5553 sayılı Tohumculuk kanunu ile tohum ıslahı yapan şirketlerin hakları düzenlenerek devlet eliyle ıslahçı şirketlere pazar yaratılmasının güvencesi sağlandığına dikkat çekti.

HİBRİT TOHUMLARLA ÜRETİCİ ŞİRKETLERE BAĞIMLI HALE GELECEK

"Tohum yaşamdır. Yaşam satılamaz" satılamaz vurgusu yapan Ünal, şöyle konuştu: "çiftçilik ertesi yıl kullanılacak tohumun bir önceki yılın mahsulünden ayrılıp saklanmasıyla yapılır. Üreticimiz yıllardır hasadının bir kısmını satar ,bir kısmını kendi tüketir, bir kısmını da tohum olarak bir sonraki seneye ayırır. Aynı tarlada her sene aynı ürün ekmemek içinde takas yapar. Bunda kıskançlık yoktur. Ekonomik çıkar yoktur. İşte bu dayanışmadır. Tam da yok edilmek istenen budur. Üretici, yeni düzende Kısır-F1 hibrit tohumlarla uluslar arası tohum şirketlerine bağımlı, kendi toprağında tarım işçisi haline getirilecek, dayanışma yok olacaktır."

DEĞİŞKEN DOĞAL TOHUMLAR PATENTLENEMİYOR

Söz konusu yasal düzenlemelerin tohuma kayıt ve sertifika şartı getirdiğini anımsatan Ünal, üreticiye verilen 5 yıllık geçiş süresinin Ekim 2011'de dolduğunu anımsatarak, "kayıt altına alınacak tohumun değişmeksizin aynı kalması şartı getirildi. Üreticilerimiz bilirler. Doğada tohumlar aynı kalmaz. Tozlaşma, arılar vs ile yıldan yıla bile değişiklik gösterir. Doğal olan bu tohumlar kısır değildir ve değişkendir. Değişken olması patent almasının önünde engeldir" dedi.

YEREL TOHUM SATAN ÜRETİCİYE PARA VE HAPİS CEZASI

Doğanın patentlenemeyeceğini savunan Ünal, "patent almamış kayıtlı olmayan tohumla üretim yaparsanız satış yapamazsınız, şartı getirildi. Yasa varsa yaptırım vardır. Uyulmazsa da cezası vardır. Çiftçimiz F1-Hibrit tohumu almayıp kendine ait yerel tohumu satmaya kalkarsa ne olacak? Yasanın 12. Maddesine göre ilk etapta 10 bin TL para cezası, tekrarı halinde ise 5 yıl faaliyetten men ve tohumlara bakanlıkça el konulacak. Eğer tohumların imhasına karar verilirse, Bakanlık imha edecek ancak masrafları çiftçi ödeyecek. Çiftçi borcunu ödeyemezse haciz ve hapis cezası ile cezalandırılacak" bilgisini aktardı.

SATIŞI YASAKLANAN YERLİ TOHUMLAR TAKAS EDİLECEK

Projenin bir ayağını da tohum takası şenliğinin oluşturduğunu kaydeden Ünal, böylece sağlıklı ve yerel tohumların kaybolmasının önüne geçilmesini ve yasayla satışı yasaklanan tohumların takas yoluyla üretimini arttırmayı hedeflediklerini dile getirdi. Cumhuriyet Kadınları Derneği Fethiye Şubesi'nin yürüttüğü projeye, Fethiye, Ölüdeniz ve Seki belediyelerinin yanısıra, Ziraat Müh. Odası Muğla Şubesi, Fethiye Ziraat Odası, Köy-Koop Muğla Bölge Birliği, Or-Koop Muğla Bölge Birliği, Seki Kalkınma ve Dayanışma Derneği, Yaka Köyü Muhtarlığı, Fethiye Tema Vakfı gibi kurumlar da destek veriyor

odatv.com

Hormonlu gıdaların ilginç etkisi!
15 Ocak 2008

İngiliz uzmanlar, gıda maddeleri ve içme suyundaki hormonlar yüzünden, bazı kız çocuklarının çok erken yaşta buluğa erdiği konusunda uyarıda bulundu
İngiliz Daily Mail ve The Sun gazetelerinin haberine göre hekimler, daha okul öncesi çağda adet görme ve göğüslerde büyüme vakaları tespit ettiler. Hormon uzmanı Peter Clayton, abur cubur gıdaların da erken ádet görmeye yol açabileceğini ileri sürdü. Hormonlu gıda ve su yüzünden 1990’lardan bu yana artan bu vakalar nedeniyle hekimler, buluğ çağını geciktirmek üzere hormon tedavisi uyguluyorlar. Şu anda sekiz yaşında olan Ellie-Mae’in annesi Hayley Holden şöyle anlattı:

"Kızım henüz üç yaşındayken sorunlu ergenler gibi davranmaya başladı, kapıları çarpıyor, bana vurmaya çalışıyordu. Göğüsleri gelişmeye başladı, sanki regl olacak gibi görünüyordu. Hayal gördüğümü düşünüp kızımı doktora götürdüm. Doktor, ádet görmesine altı aylık bir zaman kaldığını söyledi. Daha üç yaşındaydı. Kemik yaşının dokuz olduğu tespit edildi. Hekimler, buluğ çağını geciktirmek için hormon iğnesi yapılması gerektiğini söyleyince şok geçirdim."

Tedavi sonucu Ellie Mae’in göğüsleri küçülmüş, kemik yaşı ise şu andaki yaşından sadece bir yaş daha büyük. Böylece Ellie-Mae normal bir çocukluk yaşayabilmiş.

Bugün 10 yaşında olan Harley Tedds’e de daha beş yaşındayken hormon enjeksiyonları yapılmaya başlanmış. Annesi Bernie, kızının o yaşta koltuk altı ve bacaklarını tıraş etmek zorunda kaldığını, göğüsleri büyümeye başladığı için de okulda kendisiyle alay edildiğini anlatıyor.

Hem erken, hem de hızlı ergenleşme
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pediatrik Endokrinoloji ve Adelosan Bilim Dalları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oya Ercan, bu konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Ergenliğin alt yaş sınırı, kızlarda 8, erkeklerde ise 9 yaşın bitirilmesi. 10 yıl kadar önce kız çocuklarının daha erken ergenliğe girmeye başladığını gördük. Nedeni henüz tam olarak anlaşılamasa da dış faktörlerin kız çocuklarda ergenlik sürecini daha erken uyardığını biliyoruz. Erken ergenlikten çevresel etkenler muhakkak ki sorumlu. Ancak besinlere karışmış hormonlar erken ergenliği izah etmek için yetmiyor. Tarım ilaçlarından kozmetik ürünlere kadar hayatımızın her alanına giren kimyasalların da etkisi var. Biliyoruz ki birçok kimyasal, östrojen gibi davranıyor. Dolasıyla bu süreci de başlatıyor. Örneğin ABD’de 1990’da yapılan bir araştırma, Michigan Gölü’nden çıkan balıkları yiyen annelerin kızlarının erken adet görmeye başladığını ortaya koydu."
Hurriyet

Rusya, gıda üretiminde genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanılmasını yasaklama kararında
14 Şubat, 2014



Tarım Bakanlığı başkanı Nikolay Födorov işte böyle açıklamada bulundu. Bilim adamları, çevreciler ve üreticilerin GDO etrafındaki tartışmaları dünyada çoktandır devam ediyor. Rusya’da sırf “temiz” tarım ürünleri üretiminin genişletilmesine şu anda genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanılmasıyla ilgili sorunlar engel oluyor.
Dünya genelinde süren bu tartışmanın terazi kefeslerinde iki güç. Biri, bilim adamlarının ileri sürdükleri araç ve argümanların yetersizliği. Öbürü ise, politika de içinde büyük kaynaklara sahip üretim korporasyonları. Bilim adamlarının çoğu, GDO’nun insan ile çevreye yapacağı tam etkinin incelenmesi için daha 10 ila 20 yıl gerekeceğini iddia ediyor. Ama genetiği değiştirilmiş gıdaların insan hayatı için nasıl tehdit oluşturduğu artık bugün bile apaçıktır. Ekoloji ve Gıda Güvenliği ulusal eksperi İrina Yermakova anlatıyor.
Bunların tümü de çok tehlikeli, çünkü üretim teknolojileri geliştirilmemiştir. Üretimleri için patojen bakteriler ile virüsler kullanılıyor. Bilim adamları şu veya bu ürünün hayvanlar üzerindeki etkisini kontrol etmeye başlarken dehşetlere kapılıyordu, çünkü bunlar gerek onkoloji, gerekse obezite. Bu yüzden en doğrusu, elbette ki, Avrupa ülkelerinin yaptıkları gibi GDO’nun gıda üretiminde yasaklanması.
Bugün Rusya, dünyada GDO kullanmadan tahıl üreten ülkerden biri. Bu yıl hububat ihracatı 20 milyon tona çıkabilecek. Fakat ekoloji açıdan temiz hububatın üretimini genişletmek ve Rusya’ya dünya pyasasanda kaliteli üstünlük sağlamak yalnız mevzuatta değişikliklerin yapılmasından sonra olası. “Agrarnoye obozreniye” dergisinin baş yazarı Konstantin Lısenko anlatıyor.
Bizim biyolojik açıdan temiz ürünün nasıl olduğunu belirleyen mevzuatımız bile yok. Potansyel olarak Rusya, tüm gezegene biyolojik açıdan temiz ürün sağlayabilecek, çünkü ülkemizde genetiği değiştirilen gıdaların üretilmesi yasaklanmış bulunuyor.
Ama iş Rusya ile bitmiyor. Olayların gerçek durumu insanı çok endişelendiriyor: gezegenimizde yetiştirilen soyanın pratik olarak tümü genetiği değiştirilmiş soyadır. Her beşinci mısır koçanı hakkında da aynı şey söylenebilir.
Tamamını oku: http://turkish.ruvr.ru/2014_02_14/Rusya-GDOnun-kullanilmasi/
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SAGLIK HABERLERi Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com