EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

TC "Terör zanlısı" çocukları çocuk olarak görmüyor

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇOCUKLAR SAHİPSİZ
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Çrş Mar 18, 2009 11:19 pm    Mesaj konusu: TC "Terör zanlısı" çocukları çocuk olarak görmüyor Alıntıyla Cevap Gönder

Sadullah Ergin: 3 bin 777 çocuk hakkında mahkumiyet kararı verildi
28 Ağustos 2012

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Meclis'te bir soru önergesine verdiği cevapta, ağır ceza mahkemelerinin baktığı davalara ilişkin bilgi verdi.
Buna göre, 2004 ile 2011 yılları arasında ağır ceza mahkemelerinde toplam 209 bin 750 kişi yargılandı.
Bunlardan 8 bin 828'ini 18 yaşından küçükler oluşturdu.
Yargılamaların sonucunda, toplam 137 bin 692 kişi hakkında mahkumiyet kararı verildi.
Mahkumiyet kararı verilen çocuk sayısı ise 3 bin 777 olarak tespit edildi.
TRT



12 Ayda 95 Çocuk, Son Dört Ayda 116 Çocuk Tutuklandı

Diyarbakır İHD'de yapılan basın açıklamasında 2010'da ve 2011'in ilk dört ayında TMK mağduru çocuklara yönelik ihlal raporu açıklandı. TMK'da yapılan değişikliğin bir işe yaramadığını gözler önüne seren raporda son 16 ayda 638 çocuğun gözaltına alındığı, bunlardan 211'inin tutuklandığı açıklandı.

Bugün Diyarbakır'da İnsan Hakları Derneği'nde (İHD) düzenlenen basın açıklamasında 2010'da ve 2011'in ilk dört ayında Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağduru çocuklarla yönelik ihlal raporu açıklandı.
Buna göre, 2010'un tamamında 286 çocuk gözaltına alınıp, bunlardan 95'i tutuklanırken, 2011'in ilk dört ayında gözaltına alınan çocuk sayısı 352'ye, tutuklanan çocuk sayısı 116'ya yükseldi.
Son dokuz ayda 129 çocuk tutuklandı

İHD Diyarbakır Şubesi, kamuoyunda "Taş Atan Çocuklar Yasası" olarak bilinen 6008 Sayılı yasa ile Terörle Mücadele Kanunu'nda çocuklara ilişkin düzenlemenin yapıldığı 2010 yılından sonra gözaltına alınan ve tutuklanan çocukları kapsayan raporunu düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı.
Rapora ilişkin açıklamada, TMK'da yapılan yasal değişiklikten bu yana geçen 9 ay içerisinde 424 çocuğun gözaltına alındığı,129 çocuğun da tutuklandığı belirtildi.
Dernek binasında düzenlenen açıklamaya İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, Şube yöneticileri Avukat Keziban Yılmaz, Avukat Serdar Çelebi, Avukat Rehşan Bataray Saman ve Avukat İbrahim Çeliker katıldı.
Basın açıklaması öncesi bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, yasalarda yapılan değişikliğe rağmen çocukların durumunda bir değişikliğin yaşanmamasının sistemin ayıbı olduğunu belirterek, sorunun ortadan kalkması için yasaların daha ciddi ele alınarak değişikliklerin yapılması gerektiğini söyledi.
"Yasa sorunu baştan çözmüyor"

Bilici'nin ardından hazırlanan basın açıklamasını okuyan Avukat Keziban Yılmaz, 2006 yılında AKP Hükümeti tarafından Terörle Mücadele Kanunu'nda çocuklar aleyhine yapılan değişiklikler ile birlikte Kürt çocuklarının yasa eliyle çocuk olmaktan çıkarıldığını hatırlatarak, "Çocuklar bir toplantı ya da gösteri yürüyüşüne katıldığı, bir zafer işareti yaptığı ya da slogan veya taş attığı iddiası ile 'Örgüt adına suç işlediği' gerekçesi ile tutuklanarak cezaevlerine konulmuş, yargı önünde yetişkin gibi kabul edilerek özel yetkili mahkemelerde yargılanmış ve yaşlarından fazla cezalara mahkûm edilmişlerdi" dedi.
Çocukların maruz bırakıldığı uygulamalar karşısında gerek ulusal, gerekse uluslararası kamuoyunda gelişen tepki ve baskılar sonucu AKP Hükümetinin 22 Temmuz 2010 tarihinde "Çocuk Yasası" adı altında 6008 Sayılı Yasa ile Terörle Mücadele Kanunu'nda ve Toplantı ile Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda kısmi değişiklikler yaptığına vurgu yapan Yılmaz, "Bu yasal değişikliklerin Meclisten geçmesi ile birlikte, biz insan hakları savunucuları olarak yasada yer alan düzenlemeleri inceledikten sonra, yasa hakkında bilinçli olarak kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini, yasanın gerek ulusal, gerekse uluslararası arenada hükümetin bu konuda zedelenmiş imajına makyaj yapma amacına hizmet etmekten başka bir amaç taşımadığını belirtmiştik. Ayrıca bu gayeye hizmet eden bir yasanın da sorunu esastan çözmeyeceğini siz değerli basın mensupları aracığıyla kamuoyu ile paylaşmıştık" diye konuştu.
Çocuklar teknik takibe alındı

Çocukların, 6008 Sayılı Yasanın kabulünden önceki uygulamalardan daha vahim nitelikte olan bir takım uygulamalarla karşı karşıya bırakıldığını söyleyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu süreçte kimi çocuklar, 1990'lı yılları anımsatan yöntemlerle sabaha karşı evlerine yapılan baskın ve operasyonlar sonucunda gözaltına alınmış, götürüldükleri Terörle Mücadele Şubesi'nde birkaç saat tutulduktan sonra Çocuk Şube Müdürlüğü'ne teslim edilmişlerdir.
Yine kimi çocuklar, keyfi ve hukuk dışı bir şekilde 'iletişimin dinlenmesi', 'teknik takip' gibi özel usul ve yöntemlere maruz kalmış, kimi çocuklar da henüz mahkeme tarafından dahi yargılanmadan tıp etiğine uymayan Adli Tıp Kurumu Raporları ile 'Örgüt Üyesi' şeklinde suçlu ilan edilmiştir."

4 Nisan 2010 1
Hakkari’de protesto gösterisi sırasında 14 yaşında bir çocuk polisler tarafından yerlerde sürüklendi, annesinin feryatları bile oğlunu kurtaramadı.

Kapatılan DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk’e Samsun’da yapılan yumruklu saldırı dün Hakkari’de kınandı. BDP tarafından yapılan basın açıklamasının ardından Cumhuriyet Caddesi üzerinde olaylar çıktı.
Olaylar sırasında okuldan döndüğü belirtilen Hakkari eski Belediye Başkanı Kazım Kurt’un 14 yaşındaki oğlu Hatip Kurt polisler tarafından yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı.

Anne Güllü Kurt oğlunun gözaltına alındığını görmesine ve onu kurtarmaya çalışmasına karşın polisler Hatip’i gözaltına aldı.

Olayla ilgili konuşan Güllü Kurt, “Çocuğum Hatip Kurt okuldan dönüyordu. Ben de kendisini almak için gittim. O sırada olaylar çıktı. Bir baktım çocuğumu polisler almışlar. Çocuğumu kurtarmak için polise yalvardım, ancak vermediler. Beni ve çocuğumu hastaneye getirdiler. Yine hastaneye getirilişimizde bile beni tartaklayıp hakaret ettiler. Çocuğum şu anda hastanede tedavi görüyor” dedi.

Belediye Başkanı Dr. Fadıl Bedirhanoğlu ve BDP’liler çocuğu ve annesini hastanede ziyaret etti. Bu sırada hastaneye giren çevik kuvvet polisleri ile partililer arasında gerginlik yaşandı. aktifhaber

İlkokul öğrencisine 'teröre destek'ten 4 yıl hapis
21:45 - Adana'da geçen yıl aralık ayında terör örgütü lehine düzenlenen izinsiz gösterilerde yakalanan 14 yaşındaki çocuk, İl Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez'in talimatıyla yeniden okuluna döndüğü sırada hakkında açılan davada toplam 4 yıl, 8 ay, 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. 12.03.2010 ADANA netgazete

1 Mart 2010 20:58
Mahkemede Ödenek Skandalı
Adana'da korsan gösterilerde gözaltına alınıp tutuklanan 15 yaşındaki 2 çocuk, ödenek ve araç yokluğu nedeniyle yargılandıkları mahkemeye getirilemedi

Adana Gülbahçesi Mahallesi'inde 14 Aralık 2009'da DTP'nin kapatılmasını protesto etmek için düzenlenen korsan gösteride polise taş attığı iddia edilen Y.D. ve 26 Aralık 2009'da korsan gösteriye katıldığı öne sürülen A.A. çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Haklarında ''bölücü örgüt adına eylem yapmak'' suçundan Adana 6'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde ayrı ayrı dava açılıp yargılanan her iki çocuk da duruşmalarına jandarma tarafından bulundukları Nevşehir ve Kırşehir Cezaevleri'nden ödenek ve araç yokluğu nedeniyle getirilmedi. Mahkeme heyeti, sanık çocukların ödenek ve araç yokluğundan getirilemediğini tutanağa geçirip Y.D.'nin duruşmasını 15 Nisan'a, A.A.'nınkini ise 4 Mayıs'a erteledi. Her iki sanığın bir sonraki duruşma hazır edilmesi de ilgili cezaevlerine yazı yazılarak istendi.

Her iki çocuğun da avukatı olan Tugay Bek, çocukların ödenek yokluğu nedeniyle mahkemeye getirilmemesini skandal olarak yorumladı. Avukat Bek, "Daha önce de çocuk ve yetişkin tutuklular ödenek, araç ya da personel yokluğu gerekçe gösterilerek pek çok defa mahkemelere getirilmedi. Her şeyden önce bu durum adil yargılanma ve savunma hakkının ihlalidir. Tutukluların kendi duruşmalarını takip edemediği bir yargılamanın adil olduğu varsayılamaz. Çocukları tutuklayan yetmedi bulunduğu cezaevinden sürgün edebilen yargı sisteminin ödenek sorununu da çözmesi gerekir. Özgürlük, çocuk hakları ve adil yarılama gibi konular ikincil meseleler olarak görülmektedir" diye konuştu.

Kaynak:Habertürk

Doktorlardan çocuklar için TMK eylemi

03 Ekim 2009 İstanbul Tabip Odası'na bağlı bir grup doktor, 18 yaşın altındakilerin ''taş attıkları'' ve''slogan attıkları'' gerekçesiyle Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılanmaması için eylem yaptı.
Maltepe Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü önünde toplanan doktorlar, ''Taş atan çocuklar serbest bırakılsın'', ''Çocukları cezalandırmak değil, anlamak gerekir'', ''Çocuklar okula, cezaevine değil'' yazılı dövizler açtı.

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ali Küçük, burada yaptığı açıklamada, TMK kapsamında yaşları 12 ile 18 arasında değişen yaklaşık 3 bin çocuğun cezaevinde bulunduğunu, bu çocukların yıllardır kendilerinin sorumlu olmadığı bir şiddet ve gerginlik ortamı içinde yaşadıklarını savundu.

Küçük, oyun oynar gibi katıldıkları eylemlerin hukuksal karşılığını idrak edemeyecek yaştaki çocukların ''örgüt üyeliği'' suçlamasıyla karşı karşıya kaldığını bildirdi.

İstanbul Tabip Odası olarak elde ettikleri bilgiler doğrultusunda, cezaevlerindeki sağlık, eğitim ve barınma koşullarının çocuklarda derin yaralar oluşturabileceğini belirlediklerini dile getiren Küçük, çocukların ''yasadışı'' ya da ''keyfi'' biçimde özgürlüklerinde yoksun bırakılamayacaklarını kaydetti.

Küçük, bir çocuğun tutuklanmasının, alıkonulmasının veya hapsinin yasa gereği olması gerektiğine işaret ederek, bunun, en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süreyle sınırlı tutulması gerektiğini dile getirdi.

Çocukların yeniden topluma kazandırılmasının önemine dikkati çeken Küçük, ''Cezaevi ortamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, çocukların gelişimi, eğitimi açısından engelleyici ve örseleyici olduğu kadar, topluma yeniden kazandırılmaları yönünde istenen hedeflere ulaşmaktan uzaktır. Çocukların sağlık hakkı ve kötü muameleye tabi tutulmamaları hususlarına özen gösterilmelidir'' diye konuştu.
haber7


"Terör zanlısı" çocukların yargılanması sürüyor



05 Haziran 2009 Aralarında 18 yaşından küçük 6 çocuğun da bulunduğu 3'ü tutuklu 7 sanığın, "terör örgütüne üye olmak", "patlayıcı madde taşımak" ve "mala zarar vermek" gibi suçlardan yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Ali İlhan Bayar, G.B ve Y.A. katıldı.
Yaşları 18'den küçük çocukların sanık olarak yargılanmaları nedeniyle gizlilik kararı bulunan duruşmaya gazeteciler alınmadı.
İstanbul Cumhuriyet Savcıları Murat Yönder ve Emin Aydinç tarafından ayrı ayrı yazılan ve İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2 Mart 2009 tarihli kararıyla tek dosyada birleştirilen iddianamede, suç tarihleri itibariyle yaşları 18'den küçük tutuklu sanıklar G.B ve Y.A ile Ali İlhan Bayar, tutuksuz sanıklar R.Y, R.A, Y.T ve O.B'nin çeşitli suçlardan cezalandırılmaları talep ediliyor.
İddianamede, 23 Ekim 2008'de Ümraniye Sarıgazi'de terör örgütü PKK yandaşlarından maskeli 10-15 kişilik grubun izinsiz gösteri yaptığı, örgüt lehine sloganlar attığı ve bir markete molotofkokteyli attıktan sonra kaçtığı belirtiliyor.
Şüpheli olarak yakalanan 1993 doğumlu O.B'nin, "terör örgütü üyesi olmak", "örgütün faaliyeti çerçevesinde kasten mala zarar vermek" ve "patlayıcı madde atmak" suçlarından 8 yıl 3 ay ile 24 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, "terör örgütü üyesi olmak", "patlayıcı madde atmak" ve "mala zarar vermek" gibi suçları işledikleri öne sürülen sanıklardan Ali İlhan Bayar'ın 17 yıl 8 ay ile 48 yıl arasında, G.B ve Y.A'nın 4 ile 9 yıl 9 ay arasında, R.Y, R.A ve Y.T'nin ise 8 yıl 2 ay ile 20 yıl 3 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmaları talep ediliyor.
Duruşmanın yapıldığı Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nin önünde toplanan "Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları" üyesi grup, 18 yaşından küçük çocukların Türkiye'de 1991'de çıkan Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında yetişkinler gibi gözaltına alınıp yargılanmalarını protesto etti.
ÖDP Milletvekili Ufuk Uras'ın da katıldığı gösteride grup adına açıklama yapan sanatçı Derya Alabora, TMK nedeniyle binlerce çocuğun "yetişkin" gibi gözaltına alındığını, sorgulandığını, yargılandığını, hapsedildiğini ve 30 yılı aş an cezalar aldığını ifade etti.
Alabora, 12-18 yaş arası çocukların pedagojik destek alamadıklarını ve öğrenimlerine devam edemediklerini belirterek, bu durumun, Türkiye'nin imzaladığı BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Anayasa'nın 90. maddesine aykırı olduğunu savundu.

netgazete

9 çocuğa, 42 yıl hapis cezası
17:30 - Adana'da PKK'ya üye oldukları ve örgüt propagandası yaptıkları iddiasıyla yargılanan 13-17 yaşları arasındaki 9 çocuğa toplam 42 yıl 6 ay hapis cezası verildiği belirtildi. İnsan Hakları Derneği Adana Şube Başkanı Ethem Açıkalın, çocukların; çocuk hakları sözleşmesine, uluslararası sözleşmelere ve Anayasa'ya aykırı olarak yargılandığını ileri sürdü. 18.03.2009 ADANA

2'Sİ 15 YAŞINDA, 3 KİŞİ YARGILANIYOR

22 Haziran 2009 17:43
İzmir'de yasa dışı nevruz gösterisinde terör örgütünün propagandasını yaptığı iddiasıyla haklarında dava açılan 2'si 15 yaşında, 3 kişinin yargılanmasına başlandı.
İzmir'in Konak ilçesi Limontepe semtinde yasa dışı nevruz gösterisinde terör örgütünün propagandasını yaptıkları gerekçesiyle 3 çocuğun yargılanmasına başlandı. 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Şeyhmus Çelik ile tutuksuz yargılanan B.M. (15), Ş.E. (15) ve avukatlar katıldı.

Sanıklar akşam saatlerinde mahallerinde ateş yakıldığını, kutlama öncesinde gözaltına alındıklarını ileri sürdü.

Sanık avukatları ise 18 yaşından küçük çocukların yetişkinlerle aynı şekilde yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasının uluslararası sözleşmelere ve anayasaya aykırı olduğunu savundu. Avukatlar, çocukların evlerinde sosyal inceleme yapılmasını istedi.

Sanık avukatlarının taleplerini reddeden mahkeme heyeti, tutuklu yargılanan Şeyhmus Çelik'in tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.

haber10

Hidayet Tuksal
Star
TMK mağduru çocukları unuttunuz mu?
15 Temmuz 2009

Çocuklar İçin Adalet Girişimcileri, 5 bine yakın imzayla desteklenen kampanyalarını bir kez daha kamuoyuna duyurmak için dün İstanbul’da ve diğer bazı şehirlerde basın açıklamaları yaptılar. Konuyu biliyorsunuz, daha önce de yazdım ama şimdi yayımlanan bu bildiriden bazı pasajlarla, girişime bir nebze de olsa katkıda bulunmak istiyorum:

‘Bugün Türkiye’de binlerce çocuğu ve ailelerini doğrudan etkileyen bir sorun var. Bu sorunun adı Terörle Mücadele Kanunu mağduru çocuklar sorunudur.

1991’de çıkan ve 2006’da yenilenen Terörle Mücadele Kanunu yüzünden, Türkiye’nin dört bir yanında, hemen her an, yaşları 12-18 arasında değişen çocuklar terör suçlaması nedeniyle tutuklanıyor, sorgulanıyor, yargılanıyor ve mahkum ediliyorlar. Bütün bu tutuklamalar, sorgulamalar, yargılamalar ve mahkumiyetler yetişkinlerle aynı koşullarda yürütülüyor!

1991 tarihli TMK’ya bağlanan ama 2006’daki değişiklikle inanılmaz boyutlara ulaşan, 18 yıldır devam eden bu sorun nedeniyle Türkiye, tam 2 yıldır ‘çocuklarını’ hapislerde süründürüyor ve onlara terörist muamelesi yapıyor.

Çocuk psikolojisi ve çocuk eğitimi açısından, bir çocuk herhangi bir suç işlediğinde, verilecek cezanın niteliği çok önemlidir. Ceza vermekteki amaç, o çocuktan intikam almak olmamalıdır. Amaç, istenilmeyen davranışın tekrarlanmamasını sağlamak ve başka bir suç davranışına da sebebiyet vermemektir. Oysa TMK Mağduru Çocuklar’a yönelik uygulama, iki senedir binlerce çocuğun normal koşullardaki yaşamını ve eğitimini engelleyerek, sayısız travmanın etkisi altında, devleti ve toplumu düşman olarak algılamalarına yol açmaktadır.

Şu acı gerçeği de akılda tutmak gerekmekte: Bu sorun, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 19 sene önce imzalayan bir ülkede, Türkiye’de meydana geliyor. Yeni Terörle Mücadele Kanunu, Türkiye’nin verdiği uluslararası sözleri ihlál etmektedir. Üstelik bu durum sadece uluslararası hukuk açısından sorunlu değil, Anayasa’nın 90. maddesine de aykırıdır. Ayrıca Türkiye’de adıyla sanıyla Çocuk Koruma Kanunu da var ve bu kanun, tüm dünyada olduğu gibi bu ülkede de ‘suçlu çocuk yoktur, suça sürüklenen çocuk vardır’ tanımını kabul ediyor ve ‘ceza’nın çocuğa uygulanacak en son yaptırım olduğunu öngörüyor. Hálbuki 2006’da yenilenen Terörle Mücadele Kanunu, bu kanunu da yok sayıyor ve 12-18 yaş arası çocuklara çocuk değilmiş gibi işlem ve muamele yapıyor. Hele 15-18 yaş arası çocukların durumu çok daha vahim.

TMK Mağduru Çocuklar sorununun çözümü için ‘Çocuklara TMK kapsamındaki suçlarla ilgili yargılama muafiyeti sağlansın’ demiyoruz. Sadece, TMK kapsamında itham edilen çocukların gözaltına alınmalarından yargılanmalarına, aldıkları cezadan cezaların çektirilmesine kadar tüm aşamalarda ‘terör suçlusu’ gözüyle değil, ‘suça sürüklenen çocuk’ gözüyle ele alınmalarını talep ediyoruz.

Bu talebin karşılanması ve bu yanlışa dur denilmesi mümkündür: TMK’nın konuyla ilgili 5, 7/2-a, 9, 13 ve 17. maddelerinde çocuk haklarına uygun değişiklikler yapılmalıdır. İkinci olarak da TMK kapsamında itham edilen çocuklar bakımından Çocuk Koruma Kanunu hükümlerinin eksiksiz uygulanacağına ilişkin bir madde eklenirse toplumsal vicdanımızdaki bu yaranın büyümesi durdurulmuş olur.

Hidayet Tuksal - Star
htuksal@stargazete.com

18'inden küçük terörist(!)ler için Gül'den af istediler

15:35 - Çankaya Köşkü'nde basına kapalı gerçekleşen kabule, platform temsilcileri oyuncu (soldan sağa) Derya Alabora, avukat Mehmet Uçum, gazeteci Balçiçek Pamir, yazar Yıldız Ramazanoğlu, oyuncu ve yönetmen Mehmet Atak katıldı. Kabul, yaklaşık 45 dakika sürdü. Mehmet Atak, görüşmenin ardından Köşk'ten ayrılırken, Türkiye'de 3 bine yakın çocuğun terörle mücadele suçları kapsamında mağdur olduğunu ifade ederek, kendilerinin bu konunun çözümü için bir araya gelmiş, yaklaşık 5 bin 200 kişilik bir girişim olduklarını anlattı. 27.08.2009 ANKARA
netgazete

23 Aralık 2009
Gazi Mahallesi'nde Adliyeye sevk edilen göstericilerden 11'i çocuk 13 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi

Gazi Mahallesi'nde Pazar günü DTP'nin kapatılmasını protesto ederek gösteri düzenleyip yol kapatan göstericilerden 11'i çocuk 21 kişiyi gözaltına alındı.21 kişi gözaltına alındı.

Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve Güvenlik Büro'da sorgusu tamamlanan 21 kişi Gaziosmanpaşa Adliyesi'ne getirildi.Toplantı Gösteri yürüyüşü kanununa muhalefet, Terör Örgütü propagandası, polise taşlı saldırı ve kamu malına zarar vermek suçlarından mahkemeye sevk edilen 21 kişiden 8 kişi serbest bırakılırken, 18 yaşından küçük 11 kişinin de aralarında bulunduğu toplam 13 kişi mahkeme tarafından tutuklanarak Maltepe Cezaevine gönderildi.
haber101

Polis taşlayan kız çocuğuna 13 yıl hapis

28 Ocak 2010, 00:07 Anadolu Haber

Batman'da yasa dışı gösteriye katıldığı ve polise taş attığı gerekçesiyle 3 aydan beri tutuklu bulunan B.S. (15), yargılandığı ilk duruşmada 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kızın ailesi karara tepkili..

Tahliye umuduyla hakim karşısına çıkan B.S., 7 yıl 9 aya indirilen cezasını çekmek üzere cezaevine gönderildi.

Aydınkonak Mahallesi'nde oturan Sayaca ailesi, kızları B.'nin suçsuz olduğunu ve haksız yere tutuklandığını belirterek adalet istediklerini ifade etti.

15 yaşındaki bir çocuk için 7 yıl cezanın çok ağır olduğunu belirten dayı İzzettin Çağrı, "Berivan büyük bir adaletsizlik sonucu ilk celsede çocukluk durumuna, yaşına bakılmadan hemen kodese atıldı, cezası kesildi. Maalesef binlerce çocuk, bugüne kadar bu şekilde zindanlara atıldı. B.S. da bunlardan biri. Eğer hâlâ kalplerinde zerre kadar adalete inançları varsa, yetkili ve buna sebebiyet verenlere bir çağrıda bulunuyoruz. Çocukların bu şekilde geleceklerini karartmasınlar ve gençleri heba etmesinler yazık günah diyorum." diye konuştu.

Ablasını çok özlediğini belirten Dilan ise serbest bırakılmasını istedi.

Kızı B.'ye gözaltı sırasında işkence yapıldığını iddia eden anne Meryem Sayaca da, "Kızım ne yapmış? Suçsuz sebepsiz. 15 yaşındaki biri niye cezaevine gönderiliyor? Sağ olduğum müddetçe ben bunları unutmayacağım. Kızım, bir yürüyüş sonrası caddede buldukları ayakkabının kendisine ait olduğu gerekçesi ile gözaltına alındı. Kızımın herhangi bir suçu ve günahı yoktur. Bizler bu haksızlığa karşı İHD'ye de başvurduk. Başbakan'a sesleniyorum, 15 yaşındaki bir kızın ne günahı olabilir? Kızım 15 yaşında olmasına rağmen gözaltına alındığında onun gözünü korkutarak her şeyi kabul ettirdiler. Kızımla cezaevinde görüştüğümde cezaevi koşullarının çok kötü şartlarda olduğunu söylüyor. Cezaevine suçsuz yere atılmayı hazmedemiyor. Bizim hayatımız karardı, kızımı özlüyorum." şeklinde konuştu.

Batman Barosu Başkanı Avukat Yusuf Tanrıseven ise 15 yaşındaki bir çocuğun sadece yasadışı bir gösteriye katıldığı iddiasıyla 3 ayrı suçtan dolayı cezalandırılmasının doğru olmadığını ileri sürerek, "Maalesef yeni ceza kanununda işlenen her fiilden dolayı ayrı ayrı mahkumiyet verilmekte. Çocuk yargılamaları usulünün acilen değiştirilmesi gerekiyor." ifadesini kullandı.

Berivan'ın kızkardeşine yazdığı mektup...
Salih Selçuk

Taş attığı iddiasıyla 7 yıl 9 ay hapse mahkum,
15 yaşında bir kız...
Berivan Sayaca, İstanbul'dan Diyarbakır'a ziyaret için geldi. Şehirde otobüsle bir yakınına giderken otobüs bir gösteri grubunun yakınında mecburen durunca indi ve o sırada gelen polis saldırısında paniğe kapılıp kaçtı. Taş atanlardan sanılıp tutuklandı, dövüldü, burun kemiği kırıldı. Bir hücrede kaldı. Onun ziyaretine gelen bir yetkili, kendine isnat edilen suçları kabul ederse kurtulacağını söyledi, o da güvenip kabul etti...
Şimdi suçsuz yere 15 yaşında hapiste...

(Taş atsa bile bu kadar ağır cezalandırılması insanlık dışı olurdu.)

Diyarbakır ceza evindeki iki küçük kızdan biri O. Geceleri korkuyor ve mümkünse ışıklar açıkken uyuyor. Berivan, iki yıl okula gitmesine rağmen okuma-yazmayı kendi kendine çok iyi öğrendi. Gitar çalmayı da öğrendi. Gitarlı, blucinli bir fotorafı var: Uzun siyah saçlı, güler yüzlü, güzel bir kız O.

Berivan'ın mektubu:

(Diyarbakır E tipi kapalı ceza evi, 9.2.2010 -Görülmüştür.)

Canım kardeşim nasılsınız umarım iyisinizdir. Beni soracak olursanız ben iyiyim, beni merak etmeyin, yakında Batman'a gelecem, Batman'a geldiğimde benim görüşüme gelin tamam? Dayılarım nasıllar, benden selam söyle dayılarıma, dayımlar bana niye mektup yazmıyorlar, canım kardeşim üzülmeyin bi bakarsın en kısa zamanda yanınızda olurum, bir bilsen sizi ne kadar çok özlüyorum, sizi çok özledim kardeşim, abilerime adresimi ver bana mektup yazsınlar, abilerime de çok selam söyle, inşallah en kısa zamanda yanınızda olurum, eskisi gibi beraber oluruz, sen okula gidiyorsun değil mi? Oku sen, okulu bırakma seni çok seviyorum kardeşim. Annem nasıl, annemi üzmeyin, annem benim için herşeyden değerli. Sizi, annemi babamı o kadar çok özlüyorum ki, keşke yanınızda olsaydım hiç ayrılmasaydık hep beraber olsaydık canım kardeşim, anneme iyi bakın kendinize iyi bakın. E ne var ne yok, köydekiler nasıllar, iyiler mi? Benden herkese selam söyleyin hepinizi çok seviyorum, benim hiç bi suçum yok, ben çıkacam burdan, eskisi gibi beraber olacaz ve hiç ayrılmıycaz, sizi çok özlüyorum. Revşanlara söyleyin, bana mektup yazsınlar, mektubunuzu bekliyorum, dayıma verin mektubu o yollasın, hepinize yazıyorum. Biliyor musun abilerimi rüyamda gördüm bakıyordum, abilerim gerçek sandım, bi baktım rüyaymış. Yine yazarım sana kardeşim.
Benim için hep dua edin, inşallah en kısa zamanda yanınızda olurum, cezamı kabul etmeseler çıkacam inşallah kabul etmezler, benim hiç suçum olmadığı halde bu kadar ceza verdiler, eğer kabul etmezlerse cezamı çıkacam. Kendinize çok iyi bakın, kendinizi üzmeyin, anneme de iyi bakın, anneme söyleyin kendini üzmesin ağlamasın, beni de merak etmeyin Allah'a emanet olun, annemi benim için öpün, hepinizi öpüyorum, seni çok seviyorum, annemi üzmeyin.
Berivan
(Mektubun kenarlarına çiçek resimleri yapmış. İlişikte mektuba yapıştırılmış, kendi çizdiği bir güvercin resmi. Güvercin, dikenli teller ve demir parmaklıklar arasından bakıyor. Güvercin resminin kenarlarından notlar...)
Seni herşeyden çok seviyorum anneciğim.
Birgün özgürlük bana da gelecek.
Çooook seviyorum.
('y' harfinin kuyruğu özellikle uzatılmış!)


Taş atan çocukları ağır şekilde insafsızca cezalandıran yasa AKP iktidarı tarafından çıkarıldı.
Yasa mutlaka kaldırılmalı...
Berivan DERHAL serbest bırakılmalı...

http://konstantiniye.blogspot.com/

Salih Selçuk
Berivan'ın hikayesi

İstanbul'dan Diyarbakır Cezaevine.

Onbeş yaşında masum bir kızın yolculuğu.

Uçakla Diyarbakır'a inerken 'Hamravat' semtinin üzerine doğru alçalırken, aklınıza bir şekilde İstanbul-Ataköy geliyor. Modern, lüks, biteviye renkli yüksek beton binalar. Ataköy'ün artık rengi atmış ve eskimeye yüz tutmuş beton deryasıyla kıyaslandığında çok yeni ve çok daha küçük. Yüzme havuzları ve yeşillendirilmiş betona doğru alçalıyorsunuz. Derken daha alçak, bir-iki katlı binalardan oluşan başka bir site görüyorsunuz. İniş pistine birkaçyüz metre kala, yerlebir son cansız yerleşkenin üzerinden uçuyorsunuz: İskan Evleri Mezarlığı. Diyarbakır böyle bir yer. Yaklaştıkça irkiliyorsunuz, hatta içiniz acıyor.

Diyarbakır'a gelip de şaşırmamak, hayret etmemek, üzülmemek, buralarda yaşanan onca acıyı görmemek, duymamak, hissetmemek mümkün değil. Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yıllarda Diyarbakır, ülkenin zengin birkaç şehrinden biriymiş. Daha sonra sistemli bir şekilde fakirleşmiş. Mahrumiyet Bölgesi halne getirilmesinin “beklenen” sonucu göç olmuş. Oraları terkedenler Batı Anadolu'ya göç etmişler ve çoğunluğa uymak için Türkçe öğrenmek zorunda hissetmişler kendilerini. Tek tip kültürel homojenleşme peşinde koşan her yeni ulus-devletin yaptığı şey, Türkiye'ye özgü bir şekilde buralarda da yaşanmış. Bundan zararlı çıkan, elbette azınlıkta kalanlar olmuş. Ama konumuz öyle derin “analizler” falan değil şimdi... Sosyolojik terimlerin 'İskan Evleri mezarlığı'ndan farksız cansızlığına karşın, hayat capcanlı. Konumuz hayat... Sevecen, güleç, onbeş yaşında pırıl pırıl bir genç kızın hayatı...

Berivan, İstanbul'un o yoğunluğunda, keşmekeşinde, mavi sahillerinde, gri gecekondu mahallelerinde, işte İstanbul'un herhangi bir yerinde yolda görmüş olduğunuz, olabileceğiniz genç kızlardan biri. Hani şu karşıdan karşıya geçerken yanındaki küçük kıza, -belki kızkardeşi- şakalar yapan, şarkılar mırıldanan, hayat dolu kızlardan.

Batman'ın bir köyündeki derin yoksulluğa dayanamayıp İstanbul'a gelen ve İstanbul Yani Bosna'da şehre tutunmaya çalışan bir ailenin dokuz çocuğundan biri Berivan. Çok yoksullar. Bu yüzden, daha 12 yaşında tekstil atölyelerinde çalışmaya başlamış Berivan. Evde çalışabilen herkes tekstil atölyelerinde veya temizlikçi olarak yok fiyatına çalışırken Berivan kendi kendine okuma yazmayı öğrenmiş. İnci gibi yazısı var. Mektuplar yazıyor. Hasret, özgürlük, isyan ve sevgiyle dolup taşan mektuplar.

Berivan'ların köydeki evleri tek katlı. Kerpiç küçük eski evlerinin hemen yanına yapılmış iptidai beton, tek katlı eski bir ev. Bakımsız. Bazı pencereleri camsız. Batman'ın birkaç kilometre yakınında, çamurlu yollarında kazların, civcivlerin, kedilerin gezindiği küçük bir köy. Küçük bir bahçeleri var. Evin içine girdiğinizde sabun kokusu ve temizlik dikkatinizi çekiyor. Yerlere kare şeklinde büyük şilteler sermişler ve arkanızı yaslamanız için duvar kenarlarına uzun yastıklar koymuşlar. Doğu Anadolu'da kuraldır; sadece kerpiç evler değil, mağralara bile girseniz, insanların yaşadıkları yerlerin fanatizme varan temizliğini görüp şaşırırsınız. Evdeki tek lüks, modern bir televizyon. Tek eğlenceleri. O da Berivan evden mecburen ayrıldıktan sonra gönderilmiş.

Berivan, annesi ve kızkardeşleriyle Batman'a altı yıl aradan sonra geçen yıl, yaşlı ve hasta bir yakınlarını ziyaret etmek için gelmiş. İstanbul'da işlerin kesat olduğu, ekonominin bozulduğu, tekstilcilerin işçi çıkardığı karamsar gönlerde yapılan bir yolculuk. Köyde televizyondan başka eğlence, dost sohbetlerinden başka değişiklik bulamamışlar. Berivan, İçalışmanın vaad ettiği ekonomik bağımsızlığı kendince tadmış, denizi ve vapurları görmüş, hayata bağlı neşeli bir İstanbul kızı. Sohbet edebileceği kimsenin olmadığı bir gün, köyde canı sıkılmış. Köye geldiklerinin üstünden birkaç gün geçmesine rağmen ziyaret edemediği kuzenini ve teyzesini ziyaret etmek istemiş. Onların Batman'daki evlerine telefon etmiş. Kuzenine, onu ziyaret etmek istediğini söyemiş. Kuzeni ondan bir yaş büyük ama okula giden ve buralı tüm kızlar gibi eğitimini çok ciddiye alan bir kız. Yıllar sonra artık telefonlarda değil de yüz yüze sohbet edebileceklerine sevinmişler.

Berivan'ın teyzesinin, eniştesinin durumu iyi sayılır. Bir oto tamir atölyeleri var. Evleri, Türkiye'deki orta halli her şehirlinin evi gibi tertemiz mütevazi bir lüksü yansıtıyor. Batman'ın daha modern olan merkezinde, yeni bir apartman katında oturuyorlar. Berivan kuzenine, “Minibüse binip geliyorum” diyor. Türkçe bilmeyen annesine, kuzenine gidip biraz laflayacağını söylüyor. Kaç yaşında olduğu belli olmayan sakız gibi bembeyaz başörtülü annesi, bu kadın, hani Anadolu'nun tüm fakir anaları gibi dimdik, dirayetli, cesur ve sözünü esirgemeyen biri. Yaşı kırk da olabilir, altmış da. Hani hiç kimsenin saygısızlık edemeyeceği, anca saygı gösterebileceği dingin kadınlardan. Kızından bahsederken bazen dalıp gidiyor, bazen gülümsüyor, bazen öfkeleniyor. Güçlü biri o. Şen kızı Berivan için: “Fıstık gibidir” diyor.

Berivan o gün dolmuşa binip, pek tanımadığı Batman'a doğru yola çıkıyor. Minibüs güzergahı, zaten neredeyse kuzeninin evinin önünden geçiyor. İneceği yer belli.

Minibüs şehir meydanında belediyenin oradan geçerken mecburen duruyor. Meydan, sık sık olduğu gibi insanlarla dolu. Bu kez bir gösteri yapılıyor, sloganlar atılıyor. Dieğerleriyle birlikte minibüsten iniyor. Hızlı hızlı kuzeninin oturduğu yere doğru, ana yol boyunca yürüyecek. Daha biriki adım atmadan, insanların korkuyla kaçıştığını görüyor. Polis saldırısı. Paniğe kapılıyor ve o da koşmaya başlıyor...

Berivan'ın kuzeni, kara gözlü narin, güzel bir kız. Bu yıl üniversiteye hazırlanıyor. Politikanın lafını bile ağzına almak istemeyen, mutlaka tarih öğretmeni olmak isteyen, bunun için tek kötü dersi matematiğe abanan Batman'lı bir kız o.

“O gün akşama doğru kapı çaldı” diyor, susuyor. Bana bakıyor. Gözleri dalıyor.

“Açtım, Berivan. Yanında iki polis vardı.”

Oto tamircisi babası, onun kaldığı yerden devam ediyor.

“Baba polis geldi” deyip kapıdan kaçtı. Baktım Berivan. Yanında iki polis. Dışarıda polis devriye otosu. Berivan'ın yanında kimliği yokmuş. Polisler o yüzden bize getirmişler. 'Tanıyor musunuz' dediler, 'Tanıyoruz' dedim. Berivan polislerin arasında adeta küçülmüş küçücük kalmıştı çocuk. Biz 'akşama bırakırlar' diye düşündük. Çekindik, bir şey demedik polislere. Halbuki bilseydik, 'Memur bey, bırakın, o öyle şeyler falan bilmez. Zaten Batman'a birkaç gün önce geldiler' derdik.” Sonra üzgün üzgün bakıyor.

“Keşke bize gelmeseydi, keşke o gün evde kalsaydı” diyor.

Bunu sohbetimiz sırasında defalarca tekrarlıyor. Vicdanına dokunuyor belli... Çünkü Berivan, hiçbir kanıt olmamasına rağmen ve ısrarla taş atmadığını söylemesine rağmen polise taş atmakla suçlanıp yedi yıl hapse mahkum ediliyor.

Bu mahkumiyete ailede kimsenin aklı ermiyor.

“Köyde de kimsenin aklı ermedi” diyor Berivan'ın annesi. “Bir çocuğa sırf taş attığı için bile olsa, nasıl yedi yıl hapis verilir. Üstelik atmamış... suçsuz.” Bu dertli anneyi anlamak için Kürtçe bilmek gerekmiyor. Tercüman arkadaş onun sözlerini Türkçeye fısıldayarak çeviriyor. Saygıdan. İnsan ne yapacağını, ne diyeceğini bilemiyor. Aslında ona müjde vermek için geldik. Mütevazi bir müjde. Batman'a gelmeden önce, 'Taş atan çocuklar' davalarının takipçisi 'Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları' ve insiyatifin avukat üyelerinden biriyle konuşmuştuk. Avukat, Terörle Mücadele Kanununun 1991'de çıkarıldığı haliyle, çocukların bu maddeden yargılanabilme ihtimalini göz önünde bulundurmadan hazırlanmış bir kanun maddesi olduğunu anlattıktan sonra, Başbakan'la buluşup konuyu konuşmalarını anlatmıştı. Başbakan'ın onları tam elli dakika büyük bir dikkatle dinlediğini ve yetkililere kanunun değiştirilmesini adeta emrettiğini, “Tam bir çözüm istediğini” yarım yamalak çözüm istemediğini söylediğini öğrenmiştik. Avukat, Başbakan'ın kararlılığından çok etkilenmişti. Bunların hepsini Berivan'ın annesine anlattım. Tercüman hepsini, tekrarlayarak Kürtçeye çevirdi. Kadın biraz olsun rahatlamış gibi oldu ama gerçek öyle acı ki, yarım saat sonra gene üzgündü. Kızını dizinin dibinde görmeden yatışmayacağıda kesindi.

“Ah bir gelse!” deyip bana baktı. “Biz iki kızım ve küçük oğlumla, Berivan için Batman'da kaldık. Aile üç parçaya bölündü... İstanbul, Batman, Diyarbakır.”

Haftada bir gün, pazartesi günleri çocuk görüş günü. Dolmuş parası genellikle yetmediğinden, Batman'a kadar kilometrelerce yürüyor. Yanına, 13 yaşındaki diğer kızını alıyor genellikle, veya en küçük kızını.

“Kıyameti koparırım” diyor. “Kızımı istiyorum.”

Böyle bir anne.

“Çok düşündüm” diyor, “neden böyle oldu diye.” İç geçiriyor.

“Köydeki düşmanlar mıdır, bizi çekemeyenler midir... Aklıma gelen tek şey Berivan'ın adı oldu.” (Kürt adı) “Başka ne olabilir, niçin olabilir? Bizim bu işlerle (politikayı kasdediyor) işimiz yok. Asker de ölse, diğerleri de ölse, hepsi bizim oğlumuz. Ölmesinler. Bitirsinler artık. Kızımı da bıraksınlar. O taş atmadı.” Sonra nasıl olup da bu kadar ağır ceza aldığını anlatıyor.

“Onu attıkları odaya kıravatlı biri gelmiş. 'Şimdi birinin karşısına çıkacaksın, o ne derse kabul et ki hemen kurtulasın' demiş. O da sahipsiz garibim, güvenmiş, herşeyi kabul etmiş.”

Berivan şimdi, onun gibi herşeyi kabul etmiş başka bir kızla birlikte aynı koğuşta kalıyor. Hapse ilk girdiğinde onu kadınlar koğuşuna vermişler. Ama şimdi yaşıtı bir kızla beraber.

“Hemen hapishanenin sevgilisi oldu” diyor annesi. “Hapishane Müdürü bile, 'Sen benim yerime geç' diye takılıyormuş ona.”

Berivan'ın kız kardeşi de, “içerde top oynuyorlar” diyor. “Annemin ona aldığı bisküileri bize yolladı.”

Berivan hapiste roman okuyormuş şimdi. Annesi, “Eskiden de girişkendi” diyor. “İsyanbul'da hastaneye gidince doktorla o konuşurdu.”

Berivan'ın kardeşi sıcacık gülümseyip, “Sen Türkçe bilmiyorsun ki” diyor Kürtçe. “Tabii ki konuşacak.”

Ama Berivan, bu güçlü annenin kıymetini biliyor. Kardeşine yazdığı mektuplarda ısrarla, “Sakın annemi üzmeyin” diyor, “sakın ha!” Onu hapisten çıkarmak için didinenlerden birine yazdığı mektubunda da annesinden bahsediyor. “Ben annemin yanında uyuyamayacak mıyım, onu koklayamayacak mıyım. Bıraksınlar aileme gideyim” diyor.

Berivan annesiyle haftada bir gün camın arkasından telefonla konuşuyor. Onu ayda sadece bir gün koklayabiliyor. Şimdi 23 Nisan gününü iple çekiyorlar. O gün aralarında cam olmadan buluşabilecekler.

Batman'da Berivan'ı bekleyenlerden biri de Berivan'ın bir küçük kızkardeşi Dilan. Utangaç bir kız. Bu yıl Lise Bir'e gitmesi gerekirken gidememiş. Ablasının durumu onun hayatını da bambaşka bir yere savurmuş. “İstanbul” sözü geçince gözlerinin içi gülüyor. Berivan'ın en küçük kızkardeşi bana, İstanbul'dayken nasıl Çanakkale'ye, Ankara'ya okul gezisi yaptıklarını anlattı. Küçük oğlan kardeşleri yerde kilimin üzerinde resim yaparken, ben “Ee?!.. ailede çoğunluk burada mı kalmak istiyor, İstanbul'a mı gitmek istiyor” diye soruyorum.

Minderlerin üxerinde otıuran iki kız ve ressam oğlan bana bakıp gülümsüyorlar. Bir tek ufak kız, annesini de takmayıp dobra dobra: “Ben İstanbul'u çok seviyorum” diyor. Anneleri karamsar. İstanbul'da iş bulmanın ne kadar zor olduğunu, Batman'da az da kazanılsa, paranın daha bereketli olduğunu, giderlerin az olduğunu, yaşamanın daha kolay olduğunu söylüyor.

Berivan'ın kuzeni de çok üzgün. “Bize gelirken oldu” diyor, “keşke gelmeseydi.” Berivan'ın haksız yere hapis yattığını en yakın arkadaşlarına bile söyleyememiş. Bu büyük haksızlığın yükü öyle ağır ki, onunla nasıl yaşayacağını bilememiş ve onu yok saymayı seçmiş. Annesi ve babası kızlarını biryere göndermiyorlar. Bu olaydan sonra daha da sıkı ve dikkatli olmuşlar. Evde kız kıza arkadaş toplantıları düzenleyip her hafta birinin evinde toplanıyorlar. Kuzeni o toplantılarda, en yakın arkadaşlarına bile, bir kez bile Berivan'ın durumundan bahsetmemiş.

“Bilmesinler” diyor. “Berivan çıkınca onu grubumuza alıcaz. İsterse o kendi anlatır.” Hayatları ve kısa geçmişleri tertemiz bu kızlar, bu olağanüstü haksızlığı değil hazmetmek, onun kıyısında bile yaşayamıyorlar.

“Öğretmen olursam buradan gideceğim” diyor Berivan'ın kuzeni. “Ama bir köye gideceğim. Orada öğretmenlik yapacağım. Bıuralardan çok uzak olmasın yeter.” Onun annesi çok az Türkçe biliyor. Benimle Türkçe konuşurken hemen Kürtçeye çeviriyor. Berivan'ın kuzeni gözlerini açarak konuşmaya devam ediyor:

“Berivan'ın başına gelenlerden önce, öğretmen olmak hedefini pek ciddiye almazdım. Şimdi çok ciddiyim” diyor. “Öğretmen olacağım ve gideceğim.”

Eğitimli olmanın, özellikle kızlar için ne kadar büyük bir güvence olduğunu, eğitimli kadınlara kötü davranılamadığını düşünüyor. Bunda haksız da sayılmaz.

Kötü anlamda “ünlü” Diyarbakır cezaevi, şehrin tam ortasında. Taksi-sarısı yüksek duvarlarla çevrili. Eski hapishane filmlerindeki gibi yüksek kuleleri var. Kulelerde askerler nöbet tutuyor. Çocuk görüşüne gelenler, hapishanenin yan tarafındaki mavi boyalı bir kapının önünde sıraya giriyorlar. Önünde bekledikleri duvarda üç delik var. Biri kırk santime kırk santimlik mavi çerçeveli bir pencere. Çocuklara harçlık vermek gibi para işlemlerinin yapıldığı delik orası. Onun sağında, mavi çerçeveli daha büyük bir pencere var. Sıraya girenler orada işlemlerini yaptırıyorlar. Oradani, daha sağdaki mavi kapıya geliyorlar. İşte orada, sanki teslim olmuş gibi bir an duruyorlar. Demir kapı yavaş yavaş açılıyor, dev binanın içinde kayboluyorlar.

Göğün kapısı gibi masmavi bir kapı. Sadece içeriye değil, dışarıya da açılıyor.

Pazartesi günü o kapıdan, sakız gibi bembeyaz başörtülü metin bir kadın girdi Diyabakır cezaevine. Kızını görmek, sesini duymak için...

“Berivan nasıl bir kız anlatsana!”

“Ablam şarkı söylemeyi sever. Gezmeyi sever...”

“Elbise bakmayı sever. Çıksın onu Word Center'a götürücem. Ayakkabılara bakıcaz.”

“Parka da götürürüz.”

“Evet gideriz.”

“Daha göremedi parkı. Batman'da bir tur atar mutlaka.”

“Sonra teyzemlere gider, kuzenine.”

Evet.

Berivan, kaldığı yerden hayatına devam edebilmeli.

Hem de en kısa zamanda...

Yani derhal...

selcuksalihcaydi@gmail.com

www.konstantiniye.blogspot.com

Cizre'de gösteri: 2 çocuk gözaltında
Şırnak'ın Cizre ilçesindeki izinsiz gösteriler sürüyor.
18 Nisan 2010 Pazar, 20:36:02

Şırnak'ın Cizre ilçesinde izinsiz gösteri yapıldı. Yaşları 12-14 arasında değişen gösterici grup, Cudi ve Nur mahallesinin ara sokaklarında toplandıktan sonra Cizre İdil karayolunda izinsiz gösteri yapıp yolu trafiğe kapatıp, yol üzerinde bulunan Karayolları 95 Şube Şefliği ve İlçe Tarım Müdürlüğünü de taş yağmuruna tuttular.

Çoğunluğunu küçük yaştaki çocukların oluşturduğu guruba polis bir müddet müdahale etmeyip gurubun dağılmasını bekledi. Ancak gösterici grup Cizre idil karayoluna taşlardan barikatlar kurup yolu trafiğe kapatınca polis panzerleri olaya müdahale etti. Polislerin müdahalesi ile nur mahallesinin ara sokaklarına kaçan çocuklar sokak aralarından da polise taşlarla saldırdı.

Polis izinsiz gösteri yapan gurubu dağıtıp yolu trafiğe tekrardan açarken küçük yaştaki çocuklardan oluşan gösterici grup hafta sonunda polise rahat yüzü göstermedi. Göstericilerle polis arasında Nur ve Cudi Mahallesinin ara sokaklarındaki çatışmalar devam ederken, polis yaşları 10-12 arasında değişen iki gösterici çocuğu gözaltına aldı. İki çocuğun gözaltına alındığını gören kadınlar çocukların kim olduğunu öğrenmek için polislerle bir müddet tartıştı ancak polis çocukları panzere bindirip kadınlara göstermedi.
habertürk
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇOCUKLAR SAHİPSİZ Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com