EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

TÜSiAD

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Prş Oca 22, 2009 9:55 pm    Mesaj konusu: TÜSiAD Alıntıyla Cevap Gönder

KİM BU EJDER?
23 Haziran 2011



"(darbeler) ...Peki, karar verici bunlar (askerler) değilse kim, dediğinizi duyar gibiyim. Hepsine hükmeden, sözünü dinleten kim gerçekten? Kod adı Ejder!.."
Önce Avni Özgürel daha sonra Taha Kıvanç sordu... Kim bu Ejder?

İnan Kıraç'ın merkezinde yer aldığı "seçim tahmini polemiği" seçimler öncesinin en önemli polemiklerinden biriydi. Kıraç'ın 12 Haziran seçimleri ile ilgili tahmininin medyada yer bulmasıyla başlayan polemik, Başbakan Erdoğan'ın "Bir işadamının bu işlere bulaşması ciddi risktir" sözleriyle yeni bir boyut kazanmıştı.

Dünkü Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre ise İnan Kıraç, bu polemik sonrasında, 9 Haziran günü AK Parti Genel Merkezi'ne giderek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüştü. Bu görüşme kulislere "helalleşme" olarak yansıdı.

1,5 SAAT BEKLEDİ ÖZÜR DİLEDİ

Bugün Takvim gazetesinde yer alan haber ise görüşmenin arka planını ortaya çıkarttı. Görüşmek için AK Parti Genel merkezine giden İnan Kıraç, burada Başbakan'ın Özel Kalem'inde tam 1,5 saat bekletildi.

Kıraç görüşmede, "CHP kazanacak" gibi bir sözünün olmadığını belirterek işadamları olarak böyle bir siyasi tartışmanın içine girmelerinin yanlış olacağını söyledi. Kıraç'ın ardından da Başbakan'dan özür dilediği bildirildi.

"NE OLDUM DEMEMELİ"

Bugün köşesinde bu konuya değinen bir başka gazeteci ise Zaman gazetesinden Taha Kıvanç oldu. "Ne oldum dememeli..." başlıklı yazısında konuya değinen Kıvanç satırlarını şöyle sürdürdü, "Hürriyet'in dünkü manşetine göre, İnan Kıraç helâlleşmiş Tayyip Bey'le... Ziyaret sırasında sadece 'yerli oto' konusunu mu konuşmuşlardır acaba? Merakı galip gelip "Böyle bir iddiaya girmek nereden çıktı İnan Bey?" sorusunu da yöneltmiş olabilir mi Başbakan Erdoğan?

Ya da, Vatan'dan Sanem Altan'ın gündeme taşıdığı, suikasta kurban girmiş basın mensuplarından Çetin Emeç'in eşinin, "Katili yakalandı, ama mahkum edilenin gerçek katil olduğunu sanmıyorum" dediğini öğrenince, "Bitmiş, kapanmış bir konuyu niçin açıyorsun?" diye azarlamak için telefon etmesinin sebebini sorgulamış mıdır? Dostlardan bazıları "Helâlleşmek için önce özür dilenmeli" görüşündeler; ben farklı düşünüyorum... Ama merakların karşılıklı tatmini için vesiledir önemli bir işadamının seçimden güçlenerek çıkmış iktidar partisinin lideriyle görüşmesi..."

Taha Kıvanç'ın yazısının son satırları ise şu şekildeydi: "Dün Radikal gazetesinde Avni Özgürel 'Ejder' adını verdiği birinden söz ediyordu. İlk karşılaştığımızda "Ejder de kim?" diye sormayı düşünüyorum. "

KİM BU EJDER?

Taha Kıvanç'ın sözünü ettiği Radikal gazetesinden Avni Özgürel'in dünkü köşesinin başlığı ise "Ejder yine kendini göstermeye başladı."

Özgürel'in, "Yeni CHP’nin inşası ve anayasa referandumu sürecinde yüzünü örten şapkayı, simasını perdeleyen gözlüğünü çıkarmasıyla varlığı hissedilmeye" başladı dediği Ejder, yine Özgürel'e göre seçim öncesinde "CHP'ye inancı giderek arttı. Genel seçimde Kılıçdaroğlu'nun yanında yer alacaktı."

Özgürel'in yazısının asıl vurucu kısmı ise şuydu: "(darbeler) ...Peki, karar verici bunlar (askerler) değilse kim, dediğinizi duyar gibiyim. Hepsine hükmeden, sözünü dinleten kim gerçekten? Kod adı Ejder!.."

Radikal Yazarı Avni Özgürel'in "Ejder yine kendini göstermeye başladı" başlıklı yazısı:

Olayları izahta iki farklı yaklaşım var... Bunlardan biri, görünene bakıp hükme varmak. İsabet oranı fazla yüksek olmayan, ancak pratik, çabuk, zahmetsiz bir yol bu. Hemen örnekleyeyim: 1972’de Sofya’ya kaçırılan THY yolcuları uçakta rehin tutulurken, hosteslerden biri silahlı eylemciyi başına metal tepsi vurmak suretiyle etkisiz hale getirmiş ve olayın sonlanmasını sağlamıştı. O an fotoğraflanıp olayı bilmeyenlere gösterilse ve “Burada saldırgan kim” diye sorulsa alınacak cevap, görünüşe bakarak hükme varmak dediğim durumdur... Abdi İpekçi’yi öldüren kişinin ülkücü camiaya mensup olduğunu öğrenince bunu yeterli sayan, kanaate varmak için daha ötesini araştırmaya gerek görmeyen tavırdan söz ediyorum.

Kestirme yolları seviyoruz

Türkiye’nin gerçeği, bu anlayıştan kaynaklanan hüküm listemizin hayli kabarık olmasıdır.

Turgut Özal’a suikast düzenleyen kişinin ruh hastası olduğunu belgeleyen rapora itibar etmek, Hrant Dink suikastı, Rahip Santoro cinayeti, Zirve Kitabevi katliamı ve benzeri hadiselerde faillerin tamamının 18 yaş eşiğinde yani çocuk mahkemesinde yargılanması gereken kişiler olmasını tesadüf saymak türünden hükümlerdir sözünü ettiklerim... Ya da ‘laik rejimin elden gittiği, şeriat tehlikesinin tırmandığı, Atatürk’ün emaneti cumhuriyet, devrimler ve çağdaş yaşam tarzının tehdit altında olduğu’ gerekçesine dayandırılarak sunulan askeri darbe seçeneğini ‘Madem durum bu denli vahim...’ diyerek makul görmek gibi.

Netice: Yanılgı!..

Darbeleri sahnede duran üç-beş generalin arzusu/ eseri/ marifeti zannetmek de –şayet gerisinde gerçeği perdeleme kastı yok ise- işte böylesi bir kestirmecilik! Tıpkı, fırsat ele geçtiğinde söz konusu kişileri yargı önüne çıkarmak için yapılan gösterilerin, boş vakitleri eylem yaparak değerlendirme arzusunun siyaset kalıbına dökülmesinden farkı olmadığı gibi.

Senaryosunu yazdığım ‘Zincirbozan’ sinema filmi bu sığlığa itirazdı..
Peki, gerçek sorumlu kim? Yani darbecilerin arkasında gölgede duranlar kim?
Bu sorunun cevabını ararken işaret parmağımızın gösterdiği iki hedeften biri Washington... Yani uluslararası sisteme hükmeden; ekonomik/siyasi/askeri güç dünyasının isimli isimsiz patronları ve onlar adına sahnenin önünde fotoğraf veren Beyaz Saray/Pentagon/CIA üçlüsü...

Bunlar hakkında doğru/yanlış/komplo teorisi vs. ama hayli şey yazıldı.
Darbelerin yerli ayağı konusuna gelince, bilinen sadece üniformalı takımın kendi arasındaki ilişki... İktidar Oyunu’nda bir oranda yazdım ama ötesi hâlâ sır... Ergenekon soruşturması dolayısıyla ortaya çıkan delil ve işaretler sebebiyle tutuklanmış kimi üst düzey muvazzaf/emekli subayın, akıl hocası mevkiinde görünen birkaç siyasetçi, gazeteci, akademisyen ya da hukukçuyu çarkı kuran/kontrol eden kişiler zannetmek akla ziyan...

Gazetelerde okudunuz... Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya 12 Eylül 1980 darbesi konusunda ifadeye çağrıldılar. Önemsiz mi bu? Önemli. Eski 1. Ordu Komutanı Org. Çetin Doğan’ın, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına’nın, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in ve çok sayıda emekli/muvazzaf subayın tutuklanması da önemli... Ama unutulmaması gereken bir husus var: Bunlar geçmişte hangi mevkii işgal etmiş olurlarsa olsunlar, kendi başlarına ne karar verme ne darbe yapma ehliyetine/kabiliyetine sahip kişiler...

Esas karar verici

Peki, karar verici bunlar değilse kim, dediğinizi duyar gibiyim. Hepsine hükmeden, sözünü dinleten kim gerçekten?

Kod adı Ejder!.. Aslında siyasetle fazla ilgili olduğunu düşünmediğimiz, farklı konumda, farklı ilgileriyle tanıdığımız biri o. Siyaset sahnesinde siluetini yakın zamanda görmeye başladık... Görünmek istediğinden, bilinmekte sakınca görmediğinden değil. Siyasi haber ve yazılarda adının anılması, en son isteyeceği şeydi onun. Ama hem arkasına saklandığı güç katmanları yırtıldıkça yüzü seçilir oldu hem de varlığını göstermesi, kendisine inananların beklediği moral destek açısından kaçınılmaz hale geldi...

Yeni CHP’nin inşası ve anayasa referandumu sürecinde yüzünü örten şapkayı, simasını perdeleyen gözlüğünü çıkarmasıyla varlığı hissedilmeye başladı. Yarışı kazanamayacağını biliyordu Kılıçdaroğlu’nun ama apar topar sokulduğu yarışta yeteneklerini sınamak istedi onun. Medya desteğinde stabil/steril bir ortam oluşturdu onun için... Kamuoyunda düşüncesine, sözüne itibar edilen kim varsa elini/dilini tuttu. Ahalinin evet’le hayır arasında kıl payı denge olduğuna inandırılmasının, sonucu nasıl etkileyeceğini görmek istiyordu. TOBB, TÜSİAD, Türk-İş, DİSK... Sustular!.. Tayyip Erdoğan’ın ‘Bitaraf olan bertaraf olur’ zorlamasına rağmen hiçbiri hizayı bozmadı. Hepsine sözünü geçirmişti Ejder!.. Ve seçmenin yüzde 42’si ‘Hayır’ dedi. Ona göre bu iyi neticeydi. Başa güreşecek kıvama geldiğini düşündüğü CHP’ye inancı giderek artıyordu... Genel seçimde Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alacaktı!..

Seçim umudu tutmadı

Kim bu, diyorsunuz. Söyledim, tanıdığınız, iyi bildiğiniz biri o... Bilmediğiniz, siyasetle bu denli ilgili olduğu... Hani, 2001’de birileri hükümetteki varlığına ihtiyaç kalmadığını düşündükleri MHP’yi koalisyondan atıp DSP ve ANAP’ın yanına Tansu Çiller’i yerleştirerek hükümet etme planı yaparlarken cürmü meşhut halinde yakalanmışlardı. Kurguyu yapan kişi o... Yurtbank patronu Ali Balkaner’in mahkeme ifadesinde “Bizler 18 büyük aileyiz. Hepimizin bağlı olduğu bir başkanımız var. 18 büyük aile bir havuz oluşturduk. Tüm ekonomi bunların elinde toplanıyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı manipüle eden kişi, bizim bağlı olduğumuz başkanımızdır. Tokyo Borsası’nda 800 milyon dolar kaybetti, bana mısın demedi” diye tarif ettiği kişi...

Seçim neticesi beklediği gibi olmadı Ejder’in... CHP yüzde 26’da kaldı. Oysa Kılıçdaroğlu’nun yüzde 30’u aşacağını ummuştu o. Tablo beklediği gibi çıksa asker bürokrasinin sesini yükseltmek için cesaret kazanacağını, Silivri’de rahatlama olacağını, AK Parti, özellikle Tayyip Erdoğan için tehlike çanları çalmaya başlayacağını hesaplamıştı. Olmadı!..

Bu durumda yıldı, gözü korktu, pes etti mi derseniz, elbette hayır!.. Çılgın proje yapmak sadece siyasetçilere mahsus ayrıcalık değil. Ayının kırk hikâyesi var, kırkı da armut üstüne!..

aktifhaber

Ortaylı'dan TÜSİAD'a Sert Eleştiri
TÜSİAD'ın hazırladığı anayasa taslağına Prof. İlber Ortaylı'dan eleştiri geldi.
03 Nisan 2011



Prof. İlber Ortaylı'dan TÜSİAD'a tepki: Önce hukuk öğrensinler!
TÜSİAD'ın hazırladığı anayasa taslağına Prof. İlber Ortaylı'dan eleştiri geldi. Habertürk'te Tarihin Arka Odası programına konuk olan Ortaylı, "TÜSİAD üyelerinin fikrini söyleme hakkı vardır. Ama kurum olarak böyle bir işe soyunmaları yanlıştır. Önce hukuk öğrensinler" dedi. İşte Ortaylı'nın sözleri:

"İç tüzükle halledilecek bir işi ne diye anayasa maddesi yapıyorlar ki, hukuk öğrensinler. Meclis'e başörtüsüyle girmek için anayasaya gerek yok ki! İç tüzük meselesidir bu. Bunu hazırlayanlar önce hukuku, kanunlar hiyerarşisini öğrensinler. Anayasa hocaları mı hazırladı, bunlar mı söyledi, o da karmakarışık. Zaten TÜSİAD'ın işi başkadır, bunlar değildir. Kusura bakmayın. TÜSİAD üyesi oldunuz, başkan oldunuz diye de mahkum değilsiniz. Her şeyi söyleyebilirsiniz ama ikide bir böyle kurum olarak çıkmayın. 'Demirciler Birliği' kraliyetin anayasasını hazırlayamaz. 'Demirciler Birliği', 'Demirciler Birliği'dir. Demir işiyle, demir madeniyle uğraşır... Bu çok açık bir şeydir. Adet oldu Türkiye'de, 70'lerden beri TÜSİAD diye böyle 'yüce' kurum var. Elbette fikrini söylersin, hakkındır. Ama bunun biçimi vardır. TÜSİAD olarak söylenmez bu ikide bir. Başka türlü söylersin, herkes de sizi dinler. Bu memlekette, üreten, çalışan, adam çalıştıran insanları herkesin dinlemek görevidir. Fakat kurumu kullanamazsınız. Ben üniversite profesörüyüm ben de söyleyebilirim. Ama ikide bir üniversite olarak bildiri vermek -belirli fikirlerin, üslubun etrafında- olmaz. Bunlar zaten çok nadir kullanılması gereken şeyler. Yüzyıllık tarihin içinde belki bir kere falan... Her Allah'ın günü, ayı böyle çıkılmaz ortaya."

Ortaylı, Türkiye'de "Anayasa romantizmi"nin, "Anayasa gelecek her şey düzelecek" anlayışının olduğunu sözlerine ekledi.

Habertürk

Boyner: Laik Türkiye, bir din devleti değildir
18:00 - TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, "Laik Türkiye Cumhuriyeti bir din devleti değildir. Aynı şekilde cumhuriyetin bir devlet dini ve devlet mezhebi de olamaz" dedi. Boyner, "Başkanlık sistemi bildiğimiz bir sistem değil. Türkiye parlamenter sisteme alışkın. Parlamenter sistemin de hem temsil adaleti açısından hem yasamanın çalışması açısından hem çoğulculuk üzerine kurulu olmasından yana sıkıntılarımız var. Bu başkanlık sistemiyle giderilebilir mi emin değilim" dye konuştu. 21.09.2010 ELAZIĞ/TUNCELİ netgazete

"İsrail hükümeti özür dilemelidir"



19 Haziran 2010

ABD'ye kritik ziyarette bulunan TÜSİAD Başkanı Boyner, İsrail'in özür dilemesi gerektiğine vurgu yaparken Türkiye'de eksen kayması tartışmalarına katılmadıklarını, önemli olanın ticari kazanımlar ve komşuluk fırsatları olduğunun altını çizdi

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'la randevusu 4 Mart'ta Temsilciler Meclisi Dış ilişkiler Komitesi'nde oylanan "Ermeni soykırım tasarısı"na, ikinci randevusu ise kül bulutu yüzünden iptal olan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, İsrail'in saldırısı ve BM'nin İran oylaması tartışmaları altında görüşmesini gerçekleştirdi. Görüşmenin, Mavi Marmara Gemisi'ne saldırarak 9 Türk vatandaşını katletmesi ve İran'a yaptırımlar öngören BM Güvenlik Konseyi oylamasında Türkiye'nin "hayır" kullanmasının yarattığı tansiyon yüzünden TBMM'den bir heyetin Washington'da temasları sürdürdüğü sırada gerçekleşmesi tartışmaları da beraberinde getirdi.


HASSAS VE ZOR BİR DÖNEM

Boyner, "Hassas dönemin farkındayız. Durum hassas diye bundan kaçmak gibi bir şey sözkonusu olmadı" dedi. Boyner, Güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik yeni yaptırımlara Türkiye'nin "hayır" oyu vermesi konusunun "tamamen iç içe geçmiş" göründüğünü belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Clinton ve Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu bakan yardımcısı Philip Gordon'un yanı sıra bazı Türkiye uzmanlarıyla biraraya gelen Boyner, temaslarının ardından TÜSİAD'ın Washington temsilciliğinde basın toplantısı düzenledi.

CLİNTON İLE 40 DAKİKA

Clinton ile yaklaşık 40 dakika süren görüşmesinde İran ve İsrail'deki gelişmelere odaklanıldığını belirten Boyner, görüşlerini aktardıklarını söyledi. Boyner, İsrail'in saldırısının kamuoyunda yarattığı rahatsızlığı ve soruşturmanın uluslararası normlara uygun, tarafsızlığı konusunda şüphe yaratmayacak şekilde devam etmesi gereğini ve kendilerinin de ısrarcı olduklarını ilettiklerini kaydetti.


Eksen kayması yok kazanımlar var


İran konusunda diplomatik kanalın açık olmasının önceliklerden olduğunu söyleyen Boyner, Orta Doğu'da nükleer silaha Türkiye de karşı, ancak ABD ile metotların farklı olduğunu kaydetti. "Eksen değişikliği tartışması Washington'da kurcalanan konu. Bunu konuştuğumuzu söyleyemem ama genelde Türkiye'nin uzun vadede stratejik çıkarlarının ne olduğu net olarak ortaya koyması gerekiyor" diyen Boyner, "Obama'nın Brezilya ile Türkiye'ye yazılan mektup var. Türk basınında farklı yer aldı burada farklı bir şekilde anlaşıldı. iletişim bozukluğu var" dedi. Boyner, Türkiye'nin eksen kayması tartışmalarına katılmadıklarını da söyledi ve, "Doğu komşularımızla yakınlaşma, transatlantik ortaklar açısından, bağları, ticareti ve diyaloğu geliştirmede fırsattır ve bu yakınlaşmadan kazanımlar olacağını biliyoruz" dedi


İsrail hükümeti özür dilemelidir

"Sivil toplum örgütüyüz, siyasetçi değiliz. Siyasi görüşümüz yok." diyen Boyner "İsrail'in Gazze'ye giden gemilere saldırmasını sadece meşru güvenlik kaygıları üzerinden anlamanın zor olduğunu, olayın Gazze'deki insanlık dışı ablukanın sürdürülemeyeceğini gösterdiğini belirtti. Boyner, Gazze'deki durumun Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri 'zehirlediğini', Türk kamuoyununun konuya çok hassas baktığını söyledi. Boyner, saldırının sorumluları hakkında uluslararası yasaların uygulanması ve soruşturmanın uluslararası boyutta yürütülmesi gerektiğini, İsrail'in tek taraflı soruşturma komisyonunu ise 'sorunlu' bulduklarını vurguladı. Boyner, "İsrail özür dilemeden Türk kamuoyundaki kızgınlığı yatıştırmak çok zor olacak" dedi. aktifhaber

Tamer Korkmaz
Yeni Şafak Gazetesi
Çekinmeyin, atın şu manşeti…
18 Aralık 2009 Cuma 10:33

Tüh, tüh, ne yapsalar fayda etmiyor; hükümete bir türlü IMF anlaşması imzalatamıyorlar!

Kim bilir kaç kez “Anlaşma olmazsa batarız, mahvoluruz” dediler…

Kraldan fazla kralcılık yaptılar, yine olmadı.

*

Küresel krizin en önemli dönemi Türkiye'de IMF anlaşması yapılmaksızın geçti!

Bir tabu daha yıkıldı.

Dayattıkları Amerikancı tezler çöpe gitti…

Fena halde bozuklar…

Moralleri sıfır.

*

TÜSİAD'ın Mustafa Koç'u…

“Böyle bir ortamda IMF'den gelecek 30-40 milyar doları nasıl elimizin tersiyle ittiğimizi anlamak mümkün değil” diye konuştu, geçenlerde…

Oysa…

Türkiye'nin IMF parasına ihtiyacı olmadığını örmek hiç de zor değil.

Türkiye'yi küresel krizin şoklarından koruyan güçlü döviz rezervi var.

Mustafa Bey, bilmez mi bu gerçeği?

Bilir de, itiraf etmez…

Çünkü, onun safı belli…

Mustafa KOÇ, o anlaşmayı dayatan tarafta…

*

Gelelim, Doğan Medyası'nın kimi yönetici, temsilci ve yazarlarına; neredeyse ağlamaklılar “IMF ile anlaşma imzalanmıyor” diye…

Bu isimlerden birisi “IMF anlaşması asıl şimdi lazım” diyordu, iki gün önce; ne kadar trajikomik bir duruma düştüğünün farkında olmadan…

“Muhtemel seçim için finansman arayan hükümete lazımmış” IMF parası!

Yani?

Çoktandır yerlerde sürünen “IMF dayatması” mizah dergilerine kapak olacak hale geldi!

*

Hakikaten…

Kime lazım, bu IMF parası?

Borçlarını halka ödetebilmek için hükümete “Çek bir IMF anlaşması daha!” diye bir yıldır baskının kralını yapanlar…

Türkiye'nin menfaatini düşünüyorlar, ha!

Aydın Doğan'ın Adamları…

Kırılgan Türkiye ekonomisinin, şiddetli küresel krize rağmen üstelik IMF anlaşması yapılmadan neden sekiz yıl önceki krizde olduğu gibi yerle yeksan olmadığını, bankaların neden çökmediğini izah etmek zorundalar…

Doğan Medyası'nda döne döne “IMF anlaşması dayatması” yapanlar…

Yanlarına Statükocu Mustafa Koç'u da alıp…

Türkiye'de bankaların, krize rağmen 2009'da nasıl olup da 20 milyar lira kar ederek rekor kırdıklarını…

Okuyucularına bir zahmet anlatmak zorundalar!

*

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz geçen hafta “2010 senaryosunda IMF ile anlaşma olmayacağını esas aldıklarını” açıklamıştı.

Bense hala Doğan Grubu gazetelerinden ortak bir “IMF'sizliğin farkında mısınız?” manşeti bekliyorum!

Haydi, çekinmeyin…

Atın şu manşeti...


Arzuhan Doğan Yalçındağ, yeniden TÜSİAD Başkanı

12:45 - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD'ın 39. Genel Kurulu'nda yeniden başkanlığa seçildi. TÜSİAD'ın eski yönetiminde yer alan Pekin Baran, Bülent Akgerman ve Ethem Sancak'ın yeni yönetimde yer almadığı görüldü. Yeni yönetime Hamdi Akı n, Tayfun Bayazıt, Mehmet Ali Molay ve Volkan Vural katıldı. 22.01.2009 İSTANBUL netgazete

Alaton'dan TÜSİAD İçin Çarpıcı Tespit

İşadamı İshak Alaton, TRT Haber'de yayınlanan "Kozmik Oda" programında TÜSİAD ve Büyükanıt ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

06.04.2011

"Kozmik Oda"nın bu haftaki konuğu son dönemde TÜSİAD ile ilgili açıklamalarıyla öne çıkan işadamı İshak Alaton oldu. Alaton’a göre TÜSİAD toplumdan kopuk.

"Fildişi Kulede Yaşıyorlar"

İşadamı İshak Alaton, şöyle konuştu:
"Sokak değişimin idrakinde, hayat bu değişimi yaşıyor. Beni endişelendiren, bu eleştiren ağır toplar diyorum isim vermek istemediğim için, onların kopuk yaşadıklarını düşünüyorum. Yani hem dünde yaşıyorlar hem toplumdan kopmuş yaşıyorlar. Kendi dünyalarında yaşıyorlar. Bir fildişi kulede yaşıyorlar. Hatta ve hatta havalarındaki oksijen bile farklı. Bunu ben izah edemiyorum. Değişmek lazım."

İshak Alaton, 2002 yılına kadar Türk elitinin üzerinde, “Nasıl hareket etmesi gerektiği, hatta nasıl düşünmesi gerektiğini söyleyen bir kudret olduğunu” iddia ediyor.

Alaton, "Yalnız askeri değil bakın. Sivil bürokrasi hatta ve hatta yargı da bunun içinde. Yani amorf bir kudret var Ankara’da. Hiç değişmeyen, hatta 30’ların zihniyetinin yarattığı ve değişmeyi reddeden bir zihinsel tavır var Ankara’da ve bu prensipleri ortaya koyuyor" dedi.

" ’Büyükanıt Bizden de Bazı İnsanları Davet Etmeniz İyi Olmaz mı?’ Diye Sordu"

1998 yılında dönemin Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la yaptığı bir görüşmeyi de aktaran Alaton, şunları ifade etti:

"Kendisi Genelkurmay Başkanı olmadan önce Birinci Ordu Komutanıydı Selimiye’de. O zaman beni davet etti. Davet etmesinin sebebi de TESEV’in çalışmalarını yakından takip ediyorlardı ve rahatsızlık duyuyorlardı. Ve sonra garip bir şey söyledi; ’Düşündük de acaba bu yönetim kurulunuza bizden de bazı insanları davet etmeniz iyi olmaz mı?’ dedi." TRT

Koç çarketti: AK Parti iktidar olur
Taraf gazetesinin WikiLeaks belgelerine dayanarak dün sürmanşetinden "Koç: Seçimde AKP iktidarı kaybeder"
07 Nisan 2011

WikiLeaks belgelerinin haberleştirilmesi üzerine Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı "2009 krizinin en yoğun yaşandığı günlerde ABD Büyükelçisi James Jeffrey ile görüştüm, muhtemel siyasi senaryorlardan ve koalisyonlardan söz ettim" dedi.

Taraf gazetesinin WikiLeaks belgelerine dayanarak dün sürmanşetinden "Koç: Seçimde AKP iktidarı kaybeder" başlığıyla duyurduğu haberine Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, CNBC-e canlı yayınında yanıt verdi.

Haberde Mustafa Koç'un 9 Temmuz 2009 tarihinde dönemin ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey ile görüştüğü ve Jeffrey'e "AK Parti 2011 seçimlerinde çoğunluğunu bile yitirebilecek. AKP-MHP ya da CHP-MHP koalisyonu şaşırtmaz" dediği yer almıştı.

Mustafa Koç, şu açıklamayı yaptı: "James Jeffrey ile defalarca görüştüğümü hatırlıyorum. Buraya bir sürü yabancı geliyor, Türkiye'nin ekonomisi, siyaseti, çevresiyle ilgili sorular yöneltiyorlar, ben de düşüncelerimi aktarıyorum.

Jeffrey'le en son 2009 krizinin en yoğun yaşandığı günlerde görüştüm. 'AK Parti'nin dışında koalisyon olabilir mi?' şeklinde bir soru gelmişti, muhtemel siyaset senaryolarıyla ilgili... Ben de o günkü senaryolardan söz ettim, koalisyon olabilir dedim, bunda bir gariplik yok.

Bugünkü koşullarda AK Parti birinci olarak görünüyor, seçimlerde de birinci parti çıkacak gibi... Seçimden sonra nasıl bir Meclis tablosu çıkacağı önemli."

NTV

Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com