EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

imâm-I Rabbanî Hz.’nin Gür Sesi

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cmt Ksm 29, 2008 9:46 pm    Mesaj konusu: imâm-I Rabbanî Hz.’nin Gür Sesi Alıntıyla Cevap Gönder

İmâm-ı Rabbanî Hz.’nin Gür Sesi



Hindistan’da kopan sayha, İkinci Bin Yılın Yenileyicisi, Hz. Ömer’in torunu, Farukî mizaçlı İmam-ı Rabbanî Hz.’nin gür sesiydi.

Asya başta olmak üzere bütün dünya –özellikle Atlantik’in ötesi- bu gür sesi duydu ve terörün “kalbgâhına” yapılan şanlı taarruza şahitlik etti…

On inanmış mücahid genç, üç gün boyunca bir milyarı aşkın nüfusuyla Hindistan’ı esir aldı.

90’lı yıllardan itibaren Irak’la başlayan Büyük Asya Devrimi, Somali ve Hindistan örneklerinde görüldüğü üzere Hristiyan-Yahudi Batı saldırganlığını durdurmuş olup, düşmana karşı taarruz safhasına geçmiştir.

Türkiye ve Irak’tan başlayarak Hindistan’a kadar bir hilâl gibi Batı’yı kuşatan Büyük Doğu-Büyük Asya Mücahidleri, düşmanı kahredici darbeler indirirken ne yaptıklarının ve neye vesile olduklarının oldukça şuurundalar…

Bu, Büyük Doğu Mimarı Üstad Necip Fazıl’ın ifâdesiyle “Kıtalararası” ihtilâldir.

Bugün itibariyle emperyalizmin İslâm Coğrafyası’na yaptığı saldırı durdurulmuş, karşı taarruza geçilmiştir.

Irak’tan başlayarak Asya’daki bütün cebhe faaliyetlerini bu mânâda değerlendirmek gerekir…

Teröristbaşı Amerika dünya sahnesinden defedildikten sonra, dünyanın siyasî ve askerî güç merkezinin neresi olacağı belli: ASYA.

Asya kıtası içinde siyasî güç merkezinin Anadolu olacağı da ayrı bir bedahet…

Bu noktada akıl kurgusunu Batı’ya endekslemiş bazı çevrelerin, “Avrasyacılık” gibi balla boku telife kalkışmaktan farksız, Avrupa’dan Asya’ya sızmış, oradan tercüme edilip Türkiye’yi imparatorluk geçmişinden koparmak ve çevrelemek maksatlı tezlerle kotarılmış, “dünya görüşü” haysiyetinden uzak, Türkiye’nin “merkez” hüviyetinden uzak, bir dünya görüşüne değil, bir coğrafyaya yamayarak emperyalist zümrelere “arka bahçe” yapmayı hedefleyen plânlara dikkatinizi çekeriz.

Avrupa için de, Asya için de “denenmemiş” biricik dünya görüşü İslâm’dır.

Bütün Doğu’yu blok hâlinde, Doğu insanının Batıcı kompleks karşısında şahsiyetine kavuşturacak biricik dünya görüşü: Büyük Doğu-İBDA!

BD-İBDA, rejim plânında “model” olarak tasarlanmış ve teklif edilmiş tek reçetedir.

“İdeali aramayla toprağa bağlanma arasındaki berzahta kıvranan insanoğlu”na sadece kuru toprak değil, toprağına idealini perçinleyecek bir ANLAYIŞ/RUH ihtiyacını belirtmekten ibaret hangi doktrin, izm, tez mensubu olursa olsun çağımızın adı İBDA’dır.

Fert fert aidiyet duygusu ve mensubiyet şuuru yeniden gözden geçirilmeli.

Türkiye’de taşlar yerinden oynamış, devrim treni istasyona varmak üzeredir.

Sahte kutuplaşmaların, gerçek kutuplaşmaya doğru evrildiği bu dönemde din-vatan-millet düşmanları akla hayale gelmedik atraksiyonlar içine giriyorlar-girecekler…

Nasıl ki, 28 Şubat’tan sonra AKP ile devrimi etkisizleştirme yoluna gitmişlerse, benzer operasyonları yine yapmak isteyebilirler…

Mevcut Batıcı düzenin devam etmesi için “bizim doğrularımız"ı kullanmaktan çekinmeyecekler…

AKP mevcut Batıcı düzene bir “meşruiyet” kazandırma operasyonuydu; bu operasyon devam ediyor…

Amerika’nın çöküşü bunları panikletse de kurtuluş ümidiyle, son bir çırpınışla eski plânlarını uygulamaya devam edecekler.

Abdulhamid, Vahidüddin ve Enver Paşa gibi şahsiyetler üzerinde son günlerde estirilen “müsbet” havayı mevcut Batıcı düzenin devam etmesine yönelik hamleler olarak sayabiliriz. En azından bir kısmını…

Bu hamlelerle güdülen gaye çok açık;

Tarihiyle “barışmış” bir düzen ve AKP’ye oy veren geniş kitleler sayesinde de halk desteği açısından bu düzeni meşrulaştırmak… Batıcı düzenin devam etmesi için oynanan oyun bu.

Abdulhamid ancak İslâm temelli anti-emperyalist bir hareketin remzi yapıldığında bir mânâ ifade edecektir.

Abdulhamid veya Vahidüddin anti-emperyalist Kurtuluş Savaşı’nın iradesini temsil eder… Emperyalizmin yedeğinde mevcut düzenin devam etmesi ve meşruiyet kazandırılması operasyonunda malzeme yapılacak Abdulhamid veya Vahidüddin, bizim anladığımız veya mânâlandırdığımız “şahsiyetler” olmayacaktır.

Hindistanlı Müslümanlar Hilafet’in korunması ve İslâm Coğrafyasının işgalci düşmandan temizlenmesi için verilen İstiklâl Savaşı’nın en büyük destekçileriydi… Bugün de bu destekleri devam ediyor.

Kurban bayramı arefesinde İslâm Milleti’nin Kurtuluşu için kurban-şehid edilen İmam-ı Rabbanî Hz.’nin torunları olan mücahidler başta olmak üzere, bütün şehid düşen mücahidlerin kanları bize emanettir.

Şehidlere selâm olsun!

ASYA’nın başka bir bölgesinden İBDA’yı selâmlayan TAZA DİN (Temiz Din) Hareketi mücahidlerine selâm olsun!

Batıcı düzene askerî olarak tarihinde ilk defa 5 Aralık 1999’da diz çöktüren Kumandan’a ve onun şehid ve gazi erlerine selâm olsun!

Şehidlik adaylarının Kurban Bayramı Kutlu olsun!

GENEL YAYIN

Baran Dergisi'nden
http://www.barandergisi.com

Hindistan'da ölenlerin sayısı 195'i buldu
27/11/2008

MUMBAİ - Hindistan’ın Mumbai kentinde düzenlenen saldırılarda ölü sayısı 195’e çıktı.

Yetkililer, operasyonun sona ermesinin ardından Tac Mahal otelinde daha fazla cesede rastlandığını ve ölü sayısının 195’e, yaralı sayısının da 295’e çıktığını bildirdi. Yaralıların hastanelere taşındığını belirten yetkililer, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini belirtti. Hindistan’ın finans ve turizm merkezi Mumbai’de 60 saat kadar süren şiddet, Tac Mahal otelindeki son militanların da etkisiz hale getirildiği operasyonla sona ermişti.

Hindistan’ın Mumbai kentindeki çatışmalar devam ediyor. Son olarak Hindu güvenlik güçleri Ortodoks Yahudi örgütü Chabad Lubavitch’in merkezi Neriman Evi’ndeki rehineleri kurtarmak için operasyon düzenledi . Bir kaynağa göre tüm rehineler öldü.

Hindistan’ın Mumbai kentinde komandoların operasyon düzenlediği Ortodoks Yahudi örgütü Chabad Lubavitch’in merkezi Neriman Evi’ndeki rehinelerin hepsinin öldüğünün sanıldığı iddia edildi.
İsrail kurtarma servisi Zaka’nın, yardım için Mumbai’ye gönderdiği ekibe dayandırdığı açıklamasında, "Görünen o ki, rehineler hayatta değiller" ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, rehinelerin kimliği ve sayılarıyla ilgili ise bilgi verilmedi. İsrailli bir haham ve eşinin rehineler arasında olduğu sanılıyordu.


Kentte şu gelişmeler yaşandı:

Kentin büyük otellerinden Tac Mahal ve Trident/Oberoi ile bir Yahudi merkezinde Çarşamba gecesi çok sayıda kişiyi rehin alan militanlara karşı Hindistan güvenlik güçleri operasyonlar düzenledi.
Hindistan komandoları sabaha karşı Trident/Oberoi’de mahsur kalanlardan 39 kişiyi kurtardı.
Polis yetkilisi, bu kişilerden bazılarının yabancı uyruklu olduğunu kaydetti. Mumbai’deki iki oteli ve Yahudi merkezini kuşatan güvenlik güçleri öğle saatlerinde ise bazı kişileri rehin tutan militanlara operasyon düzenlemeye başladı.

Trident/Oberoi Oteline giren Ulusal Güvenlik Muhafızları komandoları iki silahlı kişiyi öldürdü ve binanın kontrolünü ele geçirdi.

Mumbai Emniyet Müdürü Hasan Gaffur, Oberoi otelinde 24 ceset bulduklarını açıkladı. Bu cesetlerle birlikte Oberoi operasyonu sonrası saldırılarda ölenlerin sayısı da 143’e yükseldi.

Gaffur, saldırıya uğrayan diğer otel Tac Mahal’da ise silahlı bir kişiyle çatışmanın devam ettiğini söyledi.

Ortodoks Yahudi örgütü Chabad Lubavitch’in merkezi Neriman Evine akşam saatlerinde düzenlenen baskında ise 5 rehine ile 2 militanın öldüğü belirtildi.

Maharashtra eyaletinin Başbakan Yardımcısı R.R. Patil, eyaletin başkenti Mumbai’de değişik noktalara saldıran militanlardan 9’unun ölü, birinin canlı ele geçirildiğini bildirdi. Patil, çatışmalarda 15 güvenlik görevlisinin de hayatını kaybettiğini belirtti.

ABD’deki Senkronizm Vakfı ise Mumbai’deki saldırılarda 2 de Amerikalının öldüğü açıkladı. Öte yandan, ölen yabancılar arasında 2 Amerikalının yanı sıra bir İngiliz, bir Japon, bir Alman, bir İtalyan, bir Kanadalı, iki Avustralyalı, beş İsrailli, bir Singapurlu ve iki Fransızın bulunduğu belirtildi.

Hindistan’ın finans, ticaret ve kültür kenti Mumbai’de düzenlenen saldırıları komşu ülke Pakistan’daki gazetelerin manşetlerine taşındı. Gazeteler, Hindistan’ın saldırılardan komşularını sorumlu tuttuğunu yazdı.

International The News gazetesi de Hindistan’ın saldırılarla ilgili komşularını suçladığını ve Pakistan Savunma Bakanı Ahmed Muhtar’ın, Pakistan’ın Hindistan’daki saldırılardan sorumlu tutulmasına ilişkin iddiaları yalanladığını yazdı.

Mumbai’de yaklaşık 150 kişinin hayatına mal olan saldırılar ve rehin alma eylemleri, saldırganların kimliği ve kökeni konusunda tartışmaları gündeme getirirken, The Times of India adlı Hindistan gazetesinde bugün K. Subrahmanyam imzasıyla yayımlanan başyazıda da Pakistan bağlantısına dikkat çekildi.
Mumbai’de, Mart 1993’te 270 kişinin ölümüne neden olan saldırıların kaynağının Karaçi’de üslenen Davud İbrahim ve yardımcılarına uzandığına işaret edilen yazıda, Mumbai’de Temmuz 2005’te trenlere düzenlenen saldırılarda da 200 kişinin öldüğü hatırlatılıyor.
Pakistan ile patlamaları düzenleyenler arasında bağlantı olduğu öne sürülen yazıda, önceki saldırılarda ölenler Hintliler iken bu kez teröristlerin Amerikalı, İngiliz ve İsrail pasaportu olanlarla ilgilendikleri haberlerine atıfta bulunuluyor.

Pakistan’da yayımlanan Dawn gazetesinde ise Mumbai saldırılarını "Deccan Mücahitleri" üstlense de, çok sayıda kişinin bu saldırılarda Leşkeri Tayyibe ya da Hintli Mücahitler’in izi olduğu görüşünü taşıdığına dikkat çekiliyor.
Leşkeri Tayyibe’nin bu iddiaları yalanladığı belirtilen haberde, Hintli Mücahitler’in de yasa dışı Hindistan İslami Öğrenci Hareketi’nin (SIMI) yan kuruluşu olduğu iddiasına yer veriliyor.
İngiliz Guardian gazetesinde yer alan Jason Burke imzalı yazıda da, saldırıyı üstlenen "Deccan Mücahitleri" adlı grubun adının Hindistan’ın orta kesimlerindeki Deccan bölgesine atıfta bulunduğuna işaret ediliyor. Grubun, yine geçen yıl kanlı eylemler düzenleyen, 2 ay önce de Mumbai’de ölümcül saldırılar düzenleyecekleri tehdidinde bulunan Hintli Mücahitler ile bağlantılı olabileceği ifade ediliyor.


28 Kasım 2008 Cuma
SALDIRILARIN ARKASINDA KİM VAR?


Hindistan'ın finans merkezi Mumbai'de dün başlayan ve 101 kişinin öldürüldüğü büyük saldırılarda İslamcı militanlar otomatik silahlar ve el bombaları kullandılar. Saldırılarda oteller, tren istasyonları, restaurantlar ve daha birçok önemli merkez hedef alındı. Ayrıca saldırılarda önemli bir terörle mücadele şefi de öldürüldü.
Saldırıların arkasında tecrübeli İslamcı örgüt var
Başta Amerikalı, İngiliz ve İsrailli olmak üzere Avrupalı turistler rehin alındı. Saldırganlar eylemlerinin son bulması için hapshanelerdeki Müslümanların serbest bırakılmasını talep ettiler. Saldırıyı düzenleyen militanlar Hindistan'da Müslümanlara zulüm yapıldığını savundu ve eylemin bu zulme bir cevap niteliğinde olduğunu söylediler.

Ancak saldırıyı ismi daha önce hiç duyulmamış Deccan Mücahidleri adlı bir örgüt üstlendi. Uzmanlara göre ise bu saldırıyı bu örgüt düzenlemiş olamaz. En azından bu örgütün tek başına düzenlemesi düşünülemez. Saldırı daha çok Hindistan'da etkin Hintli Mücahidler örgütünün işine benziyor.

SALDIRILARIN ARKASINDA KİM VAR?

Görgü şahitleri saldırıyı düzenleyenlerin Hindu veya Urdu dili konuşan Güney Asyalılar olduğunu söylediler, onlara göre saldırıyı düzenleyenler asla yabancı değil.

Saldırıları ismi daha önceden hiç duyulmamış olan Deccan Mücahidleri üstlendi. Deccen Hindistan'ın güneyinde bir bölgenin adı.

Uzmanlar ise saldırının büyüklüğünün ve tarzının daha çok Hintli Mücahidler örgütünü andırdığını söylüyorlar. Onlara göre saldırı Hintli Mücahidlerin bir hücresi tarafından gerçekleştirildi.

HİNTLİ MÜCAHİDLER KİMDİR?

Hindistan polisi Hintli Mücahidlerin yasaklı Hindistan İslamcı Öğrenciler Hareketi (SIMI)'nin bir hücresi, ancak bu gruba bağlı militanlar Pakistan ve Bangladeş gibi komşu ülkelerdeki eğitim kamplarında eğitiliyorlar.

SIMI polis tarafından Hindistan'da düzenlenen çoğu büyük çaplı saldırıdan sorumlu tutuluyor, özellikle de bundan iki yıl önce yine Mumbai'de banliyö trenlerine düzenlenen ve 187 kişinin öldürüldüğü saldırılardan da aynı örgüt sorumlu tutulmuştu.

Polis yetkilileri Hintli Mücahidlerin Bangladeş kökenli Hareketu'l Cihad-i İslami'nin eski üyeleri tarafından kurulduğunu söylüyor.

NEDEN MUMBAİ SALDIRILARIN ARKASINDA OLDUKLARINDAN ŞÜPHELENİLİYOR?

Çeşitli medya kuruluşlarında Eylül ayında gönderilen bir e-mail'de grup Mumbai polisi terörle mücadele ekibini Müslümanlara işkence yapmakla suçluyordu.

Örgüt tarafından gönderilen mesajda Mumbai saldırılarının sinyali verilerek "Eğer bu sizin bu küstahça davranışlarınız devam ederse ve eğer siz bu yaptıklarınızla bizleri korkuttuğunuzu düşünüyorsanız, Hintli Mücahidler Mumbai'deki tüm insanları ölümcül saldırılara hazır olmaları konusunda uyarmaktadır" deniliyordu.

Hintli Mücahidler daha önce iki yıl önceki büyük saldırıların sorumluluğunu da üstlenmişti.

Mumbai saldırıları oldukça dikkatli koodine edilmiş, iyi planlanmış ve geniş katılımla gerçekleştirilen bir saldırı olma özelliğiyle dikkat çekiyor. Saldırıların arka planındaki ince düşünce de Hintli Mücahidlerin daha önceki saldırılarını andırıyor.
Mumbai saldırıları iki lüks otel ve meşhur bir kafedeki turist hedeflere yönelik...

Mayıs ayında Hintli Mücahidler hükümetin uluslararası arenada Amerika'ya verdiği desteği çekmemesi durumunda turistlere saldırı düzenleyeceği konusunda özel bir tehdit mesajı yayınlamıştı.

Tehidt daha önce Jaipur turist şehrinde düzenlenen ve 63 kişinin öldürüldüğü bombalı saldırıların sorumluluğunun üstlenildiği e-mail'de dile getirilmişti. E-Mail "Guru el-Hindi" imzası taşıyor ve "Hindistan'a karşı cihad ilan edildiğini" duyuruyordu. Bu çerçevede de bu bölgede bisikletlerle düzenlenen birkaç saldırının sorumluluğu üstleniliyordu.
Mumbai'daki görgü şahitleri saldıranların hedeflerinin Amerikalılar ve İngilizler olduğunu söylediklerini anlatıyorlar.

DİĞER HANGİ SALDIRILARI GERÇEKLEŞTİRDİLER?

Grup ilke kez Kasım 2007'de ülkenin kuzeyindeki Uttar Pradesh eyaletinde düzenlenen bir dizi bombalı saldırıyı üstlenerek ismini duyurmuştu.

Onların bir sonraki saldırıları ise Jaipur patlamalarıydı.

25 Temmuz'da Bangalore şehrinde 8 küçük patlama gerçekleştirildi. Patlamalarda 25 kişi öldü, 15 kişi de yaralandı. Saldırıları üstlenen olmadı.

Ancak bir gün sonra Guyerat eyaletindeki Ahmedabad'da en az 16 seri patlama gerçekleştirildi. 45 kişi öldü ve 161 kişi yaralandı. Kısa bir süre sonra Hintli Mücahidler adıyla gönderilen bir mesajda "Allah'ın adıyla ölümün korkusunu hissedin" yazılıyordu.

Hintli Mücahidler saldırıların 2002 yılında Hindu çetelerinin 2,500 Müslüman'ı öldürmesinin intikamı olarak sunuyordu. Ayrıca aynı mesajda Müslümanlar'ı tacizde bulundukları, hapsettikleri ve işkence ettikleri ileri sürülen eyalet yönetimleri tehdit ediliyor ve "zulümlerini" durdurmadıkları taktirde öldürülecekleri ileri sürülüyordu.

Eylül ayında New Delhi sokaklarında ve kalabalık pazar yerlerinde düzenen bir en az beş patlamada da 18 kişi hayatını kaybetmişti.

Hintli Mücahidler ilk patlamanın ardından gönderdiği e-mail'e ülkenin en güvenli şehrinde bile bombalı eylem yapabildiklerini söyleyerek, artık Hint yönetiminden geri adım atmalarını istiyordu.

MUMBAİ SALDIRILARININ DİĞERLERİNDEN FARKI NEDİR?

Hintli Mücahidlerin daha önce gerçekleştirdiği tüm saldırılarda koordineli seri bombalamalar yapılıyordu.

Mumbai saldırılarında ise yine koordinenin işaretleri olsa da saldırıları silahlı saldırganlar gerçekleştiriyor ve el bombaları kullanılıyordu.

Zayıf hedeflere yönelmek, yabancıları özel olarak seçmek ve en önemlisi rehin almak Hintli Mücahidler için yabancı sayılacak eylem tipleri. Daha önce bu örgüt ismiyle bu tip saldırılara pek rastlanmıyordu.

Buna rağmen Mayıs 2004'de Suudi Khobar şehrinde de benzer saldırılar gerçekleştirilmişi.

Silahlı saldırganlar petrol endrüstrisi tesislerine saldırmış ve yabancı işçileri rehin almışlardı. 50'den falza kişinin rehin alındığı eylemde onlardan 22'si öldürülmüştü. Saldırganlar rehineleri Müslüman ve Hristiyan olarak ayırmışlardı.



Eylemciler müslüman rehineleri serbest bıraktı



*İslamcı Militanlar pasaport kontrolü yaptıktan sonra, Müslümanları serbest bıraktıkları anlaşıldı. Müslüman oldukları için militanlar tarafından odalarına gönderilen ve burada kapılarını kilitleyip bekleyen Türkler de otelden ayrıldılar. Türkiye Açık Deniz Yarış Kulübü Üyesi Seyfi Müezzinoğlu ile bir ilaç fabrikasında yönetici olan eşi Meltem Müezzinoğlu, kimya fuarı için geçen salı günü Mumbai’ye gitmişti.

Çiftin oğlu Alican Müezzinoğlu, anne-babasının rehin alındığı andan itibaren kendileriyle iki kez telefonla görüştüğünü belirterek, “İlk görüşmemiz sırasında, ‘Burada panik havası yaşanıyor’ deyip telefonu kapattılar. Babam iki saat sonra tekrar aradı ve önlerinde 20’den fazla kişinin öldürüldüğüne şahit olduklarını söyledi. Teröristlere bir şekilde Müslaman olduklarını belli edince, teröristler anne ve babama, ‘Odanıza çıkın sizinle alıp veremediğimiz bir şey yok’ deyip odalarına göndermişler” dedi.

Militanlar, Endonezya, Suriye ve ABD vatandaşı olduğu anlaşılan çok sayıda Müslümanı da serbest bıraktı.

KAYNAK:Press Medya / Özel Haber

http://anadoluhaber.blogspot.com/2008/11/saldrlarn-arkasnda-tecrbeli-islamc-rgt.html
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com