EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Bosna Hersek

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Cmt Tem 12, 2008 12:16 am    Mesaj konusu: Bosna Hersek Alıntıyla Cevap Gönder

Karaciç Srebrenitsa soykırımından suçlu bulundu
Yusuf Özkan
Lahey, Hollanda
24 Mart 2016



Karaciç hakkındaki kararı salonda dinledi
Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karaciç'i Srebrenitsa soykırımından sorumlu tuttu.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra görülen en önemli savaş suçları yargılamalarından biri olarak görülen davada mahkeme, Karaciç'in Srebrenitsa'daki Boşnak erkeklerin yok edilmesini istediğine hükmetti.
Mahkeme ayrıca, Radovan Karaciç'i, Bosna savaşı sırasında 'insanlığa karşı suç işlemekten' de suçlu buldu ve toplamda 40 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Dava, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana savaş suçlarının yargılandığı en önemli dava olarak görülüyor.

11 suçtan yargılanan Karaciç, 10 suçlamada suçlu bulundu, birinden aklandı.
70 yaşındaki Sırp liderin suçlu bulunmadığı iddia, Bosna'da işlendiği öne sürülen bir başka soykırım suçlamasını içeriyor.
Karaciç'in avukatı, kararı temyize götüreceklerini söyledi. Temyiz sürecinin de yıllar sürebileceği belirtiliyor.



Bosna-Hersek'te 1992-1995 yılları arasında yaşanan ve 100 binden fazla insanın öldüğü iç savaşın en önemli isimlerinden olan Sırp lider Radovan Karaciç, 21 yıl sonra cezalandırılmış oluyor.

BM'nin soykırım olarak nitelediği 1995'teki Srebrenitsa katliamı sırasında aralarında çocukların da bulunduğu sekiz bin Boşnak erkek, Bosnalı Sırp gruplar tarafından öldürülmüştü.

13 yıl kaçtı

Bosna-Hersek'teki iç savaş nedeniyle uluslararası mahkeme tarafından hakkında arama kararı çıkartılan Karaciç, uzun süre saklandı.

Sırp lider, 13 yıl sonra, 2008 yılında Belgrad'da bir otobüste yakalandı ve Lahey'de eski Yugoslavya için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmak üzere Hollanda'ya gönderildi.

Karadağ'a bağlı bir köyde, 1945 yılında bir ayakkabıcının oğlu olarak dünyaya gelen Karaciç, üniversite eğitiminin ardından psikiyatrist olarak çalışmaya başladı.

Aynı zamanda şiirle de ilgilenen Karaciç'in bir kaç şiir kitabı yayımlandı. Şiir yarışmalarında ödül aldı.

1980'lerin sonlarından itibaren aktif olarak politika ile ilgilenen Radovan Karaciç, Sırp Demokrat Partisi'nde hızla yükseldi.

Nisan 1992'de Bosna-Hersek'teki Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilen Karaciç, Sırbistan ile yakın bağları korumak için çabaladı.

'İnsanlığa karşı suç'

Bu çabaların sonucu olarak da, iç savaşta Boşnaklara yönelik bir etnik temizlik başladı.

Sırp topraklarında yaşayan Boşnak ve Hırvatlar bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

Cinayet, sürgün, tecavüz ve rehin alma gibi çok sayıda saldırıyla birlikte yürütülen etnik temizlik sonucu, onbinlerce insan hayatını kaybetti.

'Güvenli bölgede soykırım'

BM, 11 Temmuz 1995'de BM tarafından güvenli bölge ilan edilen ve Hollandalı askerlerin denetimine verilen Srebrenitsa kentinde işlenen katliamı 'soykırım' olarak niteliyor.

Savaş ve insanlığa karşı suçun yanı sıra soykırımla da suçlanan Karadziç'in davası 8 yıl sürdü.

Karaciç bu sürede, "dünyanın en insancıl hapishanesi" olarak bilinen Lahey yakınlarındaki Scheveningen gözaltı merkezinde kaldı.
Kaynak: BBCT

Srebrenitsa Katliamı: Kayıplar aranırken vicdanlar suskun
Alma Brnicanin
Gazeteci



20 yıl önce Srebrenitsa'da öldürülen 1300'den fazla kişi hâlâ kayıp. Bosna Hersek genelinde bu sayı 7 bini geçiyor. Toplu mezarlar hakkında bilgi yetersizliği süreci yavaşlatıyor. Bilgiyi en kolay ulaştırabilecek olanlar ise katliamın failleri ve tanıklar.

Srebrenitsa'da bugüne kadar bulunan toplu mezar sayısı 130.

Srebrenitsa Katliamı'nın üzerinden 20 yıl geçti. Bölgede bugüne kadar 130 toplu mezar bulundu. 1995'teki katliamda öldürülen 8 bin 372 kişiden 7 bininin cesedine ya da ceset parçalarına ulaşıldı. 1372 kişi ise hâlâ kayıp. Tüm Bosna'da ise kayıpların sayısı 7 bini buluyor.
Bölgede en son 2012 yılında akü fabrikasının yakınlarında beş kişinin cesedinin bulunduğu bir toplu mezar ortaya çıkarıldı. Aralarından biri bebekti. Doğrudan katledilmeseler de ilaçsızlık, doğum sonrasındaki olumsuz koşullar gibi nedenlerle öldükleri belirlendi.

Bosna-Hersek Kayıp Arama Enstitüsü Sözcüsü Leyla Çengiç sorularımızı yanıtladı.

Kayıpların bulunması için katlimın bizzat failleri veya tanık olanların bilgisine ihtiyaç var. Ancak bu kişiler bilgileri, özellikle de kamuoyuna açık bir şekilde paylaşmayı reddediyor. Bosna-Hersek Kayıp Arama Enstitüsü Sözcüsü Leyla Çengiç, “Vicdanları yok söylemeye. Toplu ve bireysel mezarlar hakkında bilgi sahibi olanlar, ana sebep olarak vicdan eksikliğinden bilgiyi paylaşmıyor” diyor.

2013 yılında 435 ceset parçasının bulunduğu, ülkenin kuzeyindeki Tomaşitsa toplu mezarının yeri hakkındaki bilgi eski bir Sırp Cumhuriyeti askeri tarafından verildi. Bölge halkının da uzun yıllar bildiklerini gizlediğini ifade eden Çengiç, “1992 yılında kamyonlarla insanlar getirilirken sokaklardan kan akıyordu. Toprağın altında o kadar insanın yattığını biliyorsun ama söylemeye vicdanın yok” şeklinde konuşuyor.
Bosna-Hersek’te bugüne kadar bulunan en büyük toplu mezar 629 kurbanın çıkarıldığı Zvornik kenti yakınlarındaki ‘Crni Vrh’.

Srebrenitsa'daki toplu mezarlarda bugüne kadar 7 bin kişinin cesedi bulundu.

'Yaşlanınca vicdanları uyanıyor'

Toplu mezarlara ait bilgileri kimlikleri gizli olarak telefonla ulaştırmak isteyenlerle ilk görüşmeleri yapan Çengiç, yaş faktörünün rol oynadığını söylüyor.

"Bilgi ulaştıranların ses tonlarında bazen duyguyu hissedebiliyorsunuz, tabii suçta yer almamış olanlarda bu daha belirgin. 'Nerede olduğunu biliyorum, bunu paylaşmaya çok ihtiyacım var' diyorlar genelde. Yaşı oldukça ilerlemiş kişiler olduklarını fark ediyorsunuz. Net söyleyemesem de ömürlerinin sonlarına yaklaşmış olma ihtimalleri büyük. Birçoğunda vicdan o zaman uyanıyor, herhalde sonunun geldiğini hissettiğinde ruhunu hafifletmek için anlatıyorlar."

Çengiç toplu mezar tanıklarının kimliklerinin gizlenmesindeki sebepler arasında korkuyu da gösteriyor. Hem kendi canları hem de aileleri için korktuklarını belirtiyor.

Kurbanları yaralayan yalan bilgiler

Çengiç, Kayıp Arama Enstitüsü'ne neredeyse her gün yeni bilgiler ulaşsa da bazılarının kasti olarak yalan bilgiler olduğunu da anlatıyor:
“Bazen kurban yakınları ve onları arayanlarla kasti olarak yanlış bilgiler paylaşılıyor. Tam bilgilere sahip olanlar, eylemi işleyenler, yani öldürenler, bedenleri gömenler, yardım edenler ve kimi durumlarda gözlemciler... Aileler bazen bağımsız olarak kendi gayretleriyle bilgiye ulaşmaya çalışıyorlar, başarılı oldukları örnekler var ancak yine yalan bilgiyle para karşılığı dolandırılanlar da var.”

Toplu mezarlardaki cesetler tanınmayacak halde bulunuyor.

Uydu görüntüleriyle yer tespiti

Srebrenitsa civarındaki toplu mezarlar daha çok uydu görüntüleri sayesinde bulundu. Görüntülerde toprağın nerede kazıldığı ve nereye geri koyulduğu görülüyordu. Topraktaki değişimler mezarların yerlerini belli etmişti.
Enstitü bilgilere, sahada araştırma yapan, bölgedeki insanlarla konuşan 23 çalışanıyla da ulaşmaya çalışıyor. Kaynakların yeterli olmadığını belirten Çengiç, diğer ülkelerde olduğu gibi, para karşılığında bilgi alabilmek için hâlâ 7 binin üzerinde kayıp kişiye sahip Bosna-Hersek’in bütçe ayırmadığını ifade ediyor.

Bilgi karşılığında cezai indirim

Lahey'deki eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi yargı süreçlerindeki bilgilerden de geniş ölçüde yararlandıklarını söyleyen Çengiç, yerel mahkemeler için aynı kanıyı paylaşamıyor.

"Ne yazık ki Bosna-Hersek’teki mahkemelerin süreçleri daha az sonuç verdi. Kurban yakınları için, yargılanan kişinin, 'Burada toplu mezar var ve içinde 300 kişi gömülü' demesi, alacağı 14-15 senelik cezadan daha değerli olurdu. Bilgi paylaşımı karşılığı ceza indirimi uygulanabilirdi, yargı organlarının böyle bir yetkisi var. Ancak yeterli kullanılmıyor."

Yakınlarını kaybedenler Srebrenitsa'da bulunan her toplu mezarda kimlik belirleyecek bir iz arıyor.

"En zoru sonuç alamamak"

Yedi yıldır Kayıp Arama Ensitüsü'nde çalışan Çengiç için işinin en üzücü tarafı cenaze bekleyen ailelere sonuç ulaştıramamak.

"En zoru kayıp bulmamak, sonuç alamamak. Bir bireysel mezar aradığımızı hatırlıyorum. Sağa sola, öne arkaya doğru uzunca kazdık ve hiçbir şey bulamayınca vazgeçtik. Ancak oğlunu arayan babanın tarla çapasını alıp hiddetlenerek 'Ben bulacağım' dediğini hatırlıyorum.

"Küçük Türk’ü öldürdük"

Çengiç, "Mezar kazma çalışmaları ise farklı bir hüzün taşıyor" diyor. "Anne, çocuk, bebek, hamile kadınların olduğu bir toplu mezar buluyorsunuz. Bunlar hepimize çok ağır gelen şeyler. Özellikle de başından vurulmuş 9 aylık küçük bir kafatasıyla karşılaşmak.

Ya da Saraybosna yakınlarındaki Pale’den bir örnek; anne iki yaşındaki oğluyla öldürülüp duvara da kanla 'Küçük Türk’ü öldürdük' yazılmıştı" diye ekliyor.

"Zorluklara rağmen başarı"

Leyla Çengiç savaşın ardından 20 yıl içindeki dönemde kayıp arama ve kimlik tespitlerinde tüm eksiklere ve zorluklara rağmen başarı sağlandığını düşünüyor. Sürecin dörtte üçü tamamlandı. 23 bin kişi defnedildi, daha 7 binin üzerinde kişinin bulunması gerekiyor. Yaklaşık 4 bin ceset parçası ise kimlik tespitini bekliyor.
Kaynak: Al Jazeera

Bosna-Hersek saplandığı çamurdan nasıl çıkacak?
Guy De Launey
BBC muhabiri
13 MART 2014



Bosna-Hersek'i unutmak dünya için cezbedici olmalı. Zira bu ülke yaklaşık 20 yıl önce çözülmüş görünen bir sorunun başlıca aktörüydü.
Ülke o dönemden bu yana dış basında sadece futbolcularının olağanüstü başarılarıyla (Bosna-Hersek, bu yaz Brezilya'da düzenlenecek Dünya Kupası'na katılma hakkı kazandı) başlıklara taşındı.
İlgili Haberler
Bosna-Hersek: Saraybosna yaralı ve kederli
Bosna'da madenci eylemi sona erdi
Srebrenitsa'nın dinmeyen acısı
İlgili Konular
Avrupa
Ancak Bosnalılar Şubat başından itibaren ülkede durumun hiç de iyi olmadığını duyurdular. Göstericiler, ülke çapında hükümet binalarını yaktılar. Yıllardır süren yoksulluktan ve çok yüksek orandaki işsizlikten bıkıp usanmışlardı.
Bosna-Hersek'te gösteriler her gün sürüyor. Ülkeyi saplandığı çamurdan çıkarmaya yönelik çabalar da...
Değişime yönelik girişimlerin çoğu da siyasetçileri aşağılayan sıradan vatandaşlardan geliyor.
'Çürük sisteme' tepki
Ülkenin büyük kasabalarında küçük gruplar her gün yerel saat ile 12:00'de toplanıyor, yetkililerin aylık ortlama maaş olan 400 eurodan çok daha fazla para kazandığı sisteme tepkilerini dile getiriyor.
Konforlu villalarda yaşayan, resmi araçlarının tadını çıkaran ancak halkın gıda, konut, ısınma gibi temel ihtiyaçlarını giderme yolunda çok az şey yapan siyasetçilerden şikayetçiler.
Göstericilerin öfkesi Bosna'nın liderleriyle de sınırlı değil. Yıllardır çöken bir sistemi düzeltme yolunda hiçbir şey yapmayan yabacıları da sorunlardan sorumlu tutuyorlar.
Saraybosna'da ateşe verilen hükümet binalarından birinin dışına asılan pankartta, "Avrupa: Konuşmanız gerekenler bizleriz" yazıyor.
Bu sözler, yabancı yetkililerin, yoldan saptıklarını düşündükleri siyasetçiler ile birlikte hareket ettiklerini görmekten bıkmış çok sayıda kişinin hissiyatını yansıtıyor.
Boşnak yönetmen Haris Pasoviç, ülkenin önde gelen film ve tiyatro yönetmenlerinden. Saraybosna kuşatması sırasında kent saldırı altındayken düzenlediği festivaller ile biliniyor.
"Uluslararası toplum masum değil. Parti liderleri teması kesmeliler" diyor Pasoviç ve ekliyor: "En büyük güç uluslararası toplumun ellerinde. Ülke ekonomik olarak imha olurken, kayıtsız kaldılar. IMF, Dünya Bankası ve diğer çok sayıda kuruluş siyasetçiler ile işbirliği yaptı. Siyasetçilerden kurallarına uymalarını istemek yerine çürük bir siyasi sisteme ve sınıfa para akıttılar."
İşte birçok Bosnalıyı sinirlendiren de bu...
Ulusal Müze gibi önemli kurumlar fonların yetersiz olması nedeniyle kapatıldı.
Edebiyat ve Sanat Müzesi ise açık. Ancak müze zor günler geçiriyor.
Görüştüğümüz müzenin yöneticisi Şeyla Şehaboviç, tasarruf için ısıtıcıyı kapatmak zorunda olduğunu söyleyerek özür diliyor.

"Ulusal bir müzeyi yönetiyorum ve bütçem yok. Oysa Kültür Bakanlığı'na ait araçlardan sadece birini satsalardı, burada herkesin bir yıllık maaşını ödeyebilirlerdi" diyor Şehaboviç.
Şeyla Şehaboviç, protesto gösterilerinin başladığı ülkenşn kuzeyindeki sanayi kenti Tuzla'dan.
Tuzla'da binlerce kişi, eski kamu şirketlerinin acemice özelleştirilmesi sonrası işsiz kalmış.

'Mucize bekledik'

Bosnalılar hükümetin eylemlerine tepkisiz kalmasına öfkeli. Ülkenin hala, yaklaşık 20 yıl önce imzalanan Dayton Barış Anlaşması ile yürürlüğe giren karmaşık sistem ile yönetilmesi nedeniyle hayalkırıklığı içindeler.
Bosna-Hersek'te her etnik grubun (Boşnaklar, Sırplar, Hırvatlar) birer başkanı var. Ülkeyi oluşturan iki "tüzel varlık" (Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti) bünyesinde görev yapan başbakan sayısı da 14.
Şeyla Şehaboviç, "Savaş sırasında kimse bizi kurtarmadı ve 20 yıl sonra bir mucize bekliyorduk: Avrupa Birliği 'Bu anayasa aptalca. Sizin için yenisini hazırlayacağız' diyecekti. Sonunda böyle birşeyin olmayacağını anladık." diyor.

"Dayton'ı biz yazmadık" diye ekleyen Şehaboviç, sözlerini şöyle noktalıyor: "Ben ikinci bir Dayton yazmak istemiyorum. Onu kim yazdıysa, değiştirme sorumluluğu da onda."

Ancak şu ana kadar Bosna-Hersek'teki gelişmelere dışardan müdahale edileceğine dair fazla bir sinyal yok.

Çare 'yerel çözüm' mü?

Teorik olarak Uluslararası Yüksek Temsilci bu yetkiye sahip. Geçmişte bu görevi üstlenenlerden bazıları, yetkilerini, etkisiz bazı yetkilileri görevden almak ve devletin bazı birimlerini merkezileştirmek için kullanmışlardı.
Halaen bu görevi sürdüren Valentin Inzko, sokakta karşılaştığı insanların kendisini "çok yumuşak" bulduğunu kabul ediyor. Ancak Inzko'ya göre, "Bosna Valisi" gibi davranılan günler de geride kaldı.

"Biz daima yerel sorumlukların ve yerel çözümlerin altın çiziyoruz. Önemli bir görevi yerine getirdik ancak sonra biraz rahatladık. Şimdi yerel yetkililerin ve halkın sorumluluğu üstlenmesinin vakti geldi" diyor Inzko.
Uluslararası Yüksek Temsilci, Bosna'daki sivil yurttaş hareketinin öneminin farkında olduğunu, tam da bu nedenle uluslararası toplumun ülkedeki gelişmelere müdahale etmemesi gerektiğini söylüyor.
Bu tavrın göstericilerin pek çoğunu hayalkırıklığına uğratacağına şüphe yok. Belki bazıları bu kez dış müdahalenin olmamasından memnun kalabilir. Ve yine belki de, ekim ayında seçimlere gidilecek ülkede dönüşüm zamanı gelmiştir.

Tam da bu noktada "Oturmalı ve sadece nelerin yakılabileceğini değil nelerin değiştirilebileceğini düşünmeliyiz" diyor Şeyla Şehabovi ve ekliyor: "Seçim zamanı geldiğinde taleplerimizin netleşmesini, iktidara gelenlerin şu ana kadar yaptıklarını gelecekte yapamayacaklarını umuyorum."
BBCT

Meliha Çelik
Bosna’da hüzünlü buluşma; 'Marş Mira'
4 Temmuz 2011

Bosna’da her yıl 7-11 Temmuz tarihleri arasında yani katliamın yıldönümünde gerçekleştirilen ve üç gün süren 110 km’lik bir yürüyüşte buluşmak için sözleşiyoruz...

Bosna’da nefes almak…

21.yy’da dünyanın gözü önünde “acımasız kasaplar”ın satırlarıyla katledilen mavi gözlü çocukların ülkesinde gezerken, adımlarınız asla hızlanmaz. Her adım, hızınız kadar nefesinizi de keser. Masmavi bir göğün altında kurşunların harap ettiği binalara bakarken, en az Boşnaklar kadar yaralandığınıza tanıklık edersiniz çünkü.

Masal kadar güzel bir coğrafya’da, cömert nehirlerin nazlı gürültüsü ile eşsiz güzellikteki yemyeşil doğaya inat, insanlar güzel bir düşün orta yerinde unutulmuş gibidirler. Yeşil ve mavi düşlere elbirliği ile katran karası bir kâbus sürüldüğünden olsa gerek, geride kalanlar cennet ve cehennemin orta yerinde bırakılmışlardır sanki…

Saraybosna, Travnik, Konjic, Mostar ve Gorajde’nin sokaklarında dolaşırken herkesin arayıp da bulamadığı o sükunet huzursuz eder sizi. İnsanlar evlere kapanmıştır adeta. Ne kapı eşiklerinde oturan teyzeler, ne de bağrış çağrış, oyun oynayan çocuklar görürsünüz etrafta. Bazı köyler ise tamamen terk edilmiş gibidir. Ancak akşam vakti evlerin lambaları yanınca, orada birilerinin yaşadıklarına ikna olabilirsiniz.

Bosna’da, nereye adım atsanız ve başınızı nereye çevirirseniz “ölüm” burnunuzun dibinde belirip, kendisini unutmanıza asla izin vermez. Başına rengarenk tespihlerin asıldığı uzun bembeyaz mezar taşlarının gölgesinde, kopan bir tespihin taneleri gibi yemyeşil çimenlere dizi dizi uzanan savaş kurbanları, ölümü yani o büyük hakikati suratınıza çarpmakta hiç beis görmez.

Mezarlarla evler öyle iç içedir ki isteseniz de unutamazsınız zaten. Ancak ne tuhaftır ki şehirlerin böğründe, kıyısında ve köşesinde bıçak gibi duran o “beyaz mezar”ları seyredip ve onlara dua ile selam verdikten sonra garip bir huzur çöker yüreğinize. “Bu huzur selamların karşılığıdır belki” der, ölüme duyduğunuz saygı kadar, Can’lara kastedilen kirli ellere lanet edersiniz.

Ve o mezar taşlarında yazılı olan ortak bir tarih… Savaşın, haksızlığın ve kaderin ortaklığı kadar kesin ve keskin olan tek şey; “ölüm tarihleri”… İsimleri farklı farklı olsa da her ölünün diğer ölenle en acı ortaklığıdır yazan;1992-1993 ve 1994…

Savaşın üstünden tam 16 yıl geçmiş olsa da, her yerde izleri duruyor ve ondan kaçmak asla mümkün görünmüyor… Çoğu Boşnak ise bu korkunç savaşın zalimliğini unutmamak için binaların kurşun izlerini kapatmak istemiyor. Bazıları ise ne savaşı ne de bıraktığı izleri görmek istiyor, bu yüzden kurşun izlerinden kurtulmaya çalışıyor. Ne kadar merhem sürülse de bazı yaraların asla iyileşemeyeceğini bilerek…

Bütün bunları gördükten sonra Sırpların haksız ve küstah “endişe”lerini ve tuhaf şantajlarla daha çok hak talep edişlerini anlamakta zorluk çekiyor insan…

Bilge Kral ve Marş Mira…

“Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa, onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.”

Aliya İzzetbegoviç işte bu sözlerle, Avrupa’nın yani Batı’nın Boşnak topraklarında nasıl intihar ettiğini haykırmıştı aslında. Savunulan tüm insani değerlerin, bu değerleri her fırsatta savunanlarla birlikte, toplu mezarlara nasıl da insafsızca gömüldüğünün ifadesiydi bu sözler…

İşte o toplu mezarlardan sadece masum insanların bedenleri değil, sözde medeniyetin, insan haklarının, demokrasinin, hürriyetin, topyekûn Batı’nın çürümüş değerlerinin cenazeleriydi tek tek çıkartılan…

Aliya; mücadelesi, cesareti, bilgeliği ve eşsiz hoşgörüsü ile nasıl başını hiç eğmediyse; çok uzak değil hemen yanı başımızda insanların hunharca katledildiği bu coğrafyada adım atarken, O’nun aksine başınız eğik yürümekte mecbur hissedersiniz kendinizi… Sustuğunuz, sahip çıkmadığınız, kurşunlara dizilirken insanların haykırışlarına koşmadığınız için…(Bu haykırışlara kayıtsız kalmayarak koşan ve şehit olan Selami Yurdan, İlhan Atlı ve Sait Başer gibi yiğitlere selam ederek…)

Bosna’dan ayrılmak çok zor…

Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gördüğü en büyük katliamın yaşandığı bu topraklara sırtınızı dönmek ise imkânsız. En zoru da savaş sırasında Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge ilan edildiği halde! Srebrenica'yı işgal eden Sırpların katliamından kaçan binlerce insanın NATO bünyesindeki Hollandalı askerlerin silahsızlandırması sonrası ormanlarda yakalanıp acımasızca öldürüldüğünü düşünmek… Yaklaşık 110 kilometre uzaklıktaki Tuzla kentine varmak ve canlarını kurtarmak isteyen silahsız Boşnakların çok azı bu katliamdan kurtulabilmiş çünkü…

Sırplardan kaçanların kullandığı bu yola “Ölüm Yolu”, yürüyüşe ise “Marş Mira” yani “Ölüm Yürüyüşü” diyen Boşnakların acısını dindirmek mümkün olmasa da, acıyı paylaşmak o kadar mümkün.

İşte bu haksız ve korkunç savaşa lanet etmek, ölen tüm masum Boşnaklara gönülden bir selam vermek adına “ölüm yürüyüşü” için sözleşiyoruz. Bu söz, Bosna’da her yıl 7-11 Temmuz tarihleri arasında yani katliamın yıl dönümünde gerçekleştirilen ve üç gün süren 110 km’lik bir yürüyüşte buluşmak için. Ve bu söz, dünyanın her yerinden koşup gelecek binlerce insanla birlikte, başkalarının acısına yürekten dokunabilmek için…

Marş Mira ile belki bir nebze de olsa başımız dimdik, alnımız tertemiz yürüyebiliriz. Aliya için, öldürülen binlerce Boşnak için, katledilen insanlık ve yeryüzündeki tüm kirli savaşlar için… En çokta “Barış” için…

“geçmişi unutmayın, ama geçmişte yaşamayın”

Aliya İzzetbegoviç
Kaynak: haber10

Bosna'daki savaşın başlamasının 20. yıl dönümünde başkent Saraybosna'da 44 aylık kuşatmada hayatını kaybeden 11 bin 541 savaş kurbanı anısına kentin en merkezi caddesi olan Titova'ya 11 bin 541 kırmızı sandalye dizildi.

Bosna'daki Guantanamo

Avrupa'nın orta yerinde oluşturulan Guantanamo'da bir zamanlar Bosnalı kardeşleri için savaşan gönüllüler hapsedilmiş durumda

25 Haziran 2011

Bosna'da yaşanan katliamlar sırasında buradaki Müslüman kardeşlerine yardımcı olmak için bölgeye giden gönüllüler, Avrupa Birliği tarafından oluşturulan kamplarda hapis hayatı yaşıyor. Burada yaşayan ve Bosna Hersek vatandaşlığı da ellerinden alınan bu insanlardan bazılarının Guantanamo'yu andıran kamplarda tutulduğu gelen iddialar arasında. Hatta, kamplarda yapılan incelemelerden sonra burada yaşayanlardan bir kaçı ABD'nin meşhur Guantanamo kampına götürüldüğü söyleniyor. Avrupa'nın orta yerinde oluşturulan bu açık cezaevine karşı tüm dünya sessiz kalırken MAZLUMDER konuya dikkat çekmeye çalıştı.

Bosna Luklavica Mülteci Kampı''nda yaşananlara ilişkin MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Recep Karagöz tarafından bir açıklama yapıldı.

Recep Karagöz açıklamasında şunları söyledi: "Savaş sonrasında Bosna vatandaşlığına geçen bu kişiler hayatlarını Bosna'da kurmuş, Bosna'da evlenmiş, iş hayatına atılmışlardır. 1992-2006 yılları arasında Bosna vatandaşlığına kabul edilen bu kişilere yönelik 2007 yılından itibaren dosyaları, Bosna Hükümeti tarafından yeniden incelenmeye alındı. Edindiğimiz bilgilere göre; bu kişiler evleri basılarak hiçbir hukuki dayanağı olmadan tutuklanmaktadır. Tutuklananlar Avrupa Birliği finansörlüğü ile kurulan ''İmmigration Center Luklavica Mülteci Kampı'nda yaşamaya mahkum edilmekte.

Avrupa Birliği'nin finansmanını sağladığı Luklavica Mülteci Kampı, zaman içinde çok sıkı korunaklı bir hapishaneye dönüştürüldü. ABD'nin insan hak ve hürriyetini, uluslar arası hukuku hiçe sayan Guantanamo uygulamasının bir benzeri (turuncu) kıyafet giydirilen kişilerin Bosna Hersek vatandaşlığı da ellerinden alınarak bir başka hukuksuzluğa yol açıldı. Kampta, kötü muamele, işkence, ve hakarete maruz kalan, aileleri ile dahi görüşmeleri engellenen tutuklular bunun rutin haline geldiğini iddia etmekteler. Söz konusu iddiaları bize ulaşan görüntü ve fotoğraflar açıkça ortaya koymaktadır.

Kamptan aldığımız mektup da yaşanılanlar şöyle anlatılıyor: ''Altı ay boyunca bu kampta hakkımda hiçbir suçlama bulunmadan ve hakim karşısına çıkarılmadan bekletildim. Kimse durumumuzdan haberdar değildi. Hiç bir zaman burada neden kaldığımızı bilmedik ve bize söylemediler. Bize bilmediğimiz bir çok kağıdı zorla, işkence ile imzalattılar. Bir yıl boyunca burada kalanlardan başka hiç kimseyi göremedik. Burada akıl almaz işkenceler görüyoruz. Bu genellikle küfürlü ve fiziksel oluyor. Bazen bizi coplarla dövüyorlar. Bu durumda doktora gidip rapor almakta imkansız. Çünkü kampın doktoru da müdüriyete bağlı biridir. Gitsek de bizi hiçbir zaman tedavi etmedi. Dayaktan dolayı yaralanan arkadaşlarımızı en erken bir ay sonra tedaviye alıyorlar. Dört hafta açlık grevi yaptık. Fakat kimsenin umurunda olmadı. Buna rağmen sonuçları ne olursa olsun biz greve devam edeceğiz. Çünkü yapabileceğim başka hiçbir şeyimiz yok.''

Luklavica Mülteci Kampı'ndan 6 kişinin ABD tarafından kurulan dünyanın en hukuksuz ve utanç abidesi kampı Guantanamo'ya gönderildiği edindiğimiz bilgiler arasındadır.

MAZLUMDER olarak hem elimizdeki bilgi ve belgeler ışığında ilgili kişi ve kurumlar nezdinde konunun takipçisi olacağımızı, ve bir raporla konunun Türkiye ve dünya kamuoyuna duyurulması çalışması yapacağımızı duyururuz."

Bosna, 'Bilge Kral' Aliya'yı özlemle anıyor

Yaşadığı bütün zorluklara rağmen Bosna-Hersek'i bağımsız bir devlet yapmayı başaran, en zor anında halkının bir "baba" gibi etrafında kenetlendiği, derin bilgi birikimiyle "Bilge Kral" adıyla anılan Aliya İzzetbegoviç, ebediyete intikalinin 7. yıl dönümünde ülkesinde özlemle anılıyor. 20.10.2010 SARAYBOSNA netgazete

Mesnevi'yi Ezbere Biliyordu
Mehmet Şevket EYGİ
18 Ocak 2011

Saraybosna'daki (Bosna-Hersek) Gazi Hüsrev Bey camiinde elli yıl boyunca imamlık yapan, bu hizmetinden dolayı ücret almayan Hacı Hafız Halid Hacımuliç 96 yaşında Hakk'a yürüdü. Bu zatın nasıl bir alim ve aydın Müslüman olduğunu birkaç satırla özetlemek istiyorum.

1. Zagreb ve Saraybosna üniversitelerinde filoloji eğitimi aldı.

2. Arapça, Farsça, Türkçe, Fransızca, İngilizce, Almanca ve Latince biliyordu. (Ayrıca Boşnakça, Hırvatça ve başka mahallî diller)

3. Mesnevî hâfızı idi, yani Farsça Mesnevî-i şerifin tamamını ezbere bilirdi.

4. Bütün ömrünce İslam için, Müslümanlar için hasbeten lillah ve muhlisen lillah hizmet etmiştir.

5. Hayli kitap yazmıştır.

Merhumun cenaze namazını Bosna-Hersek Reisüluleması Mustafa Ceriç kıldırmıştır. Allah rahmet eylesin... İnsanlar, Levh-i Mahfuzda müddeti tayin edilmiş olan dünya ömürlerini yaşarlar ve sonra ebedî kalınacak olan âhiret âlemine intikal ederler. Bu fânilik dârında iman eden, ibadet eden, salih ameller işleyen, sadaka-i câriye bırakan, Ümmet-i Muhammed'e hizmet eden kimseler inşaallah büyük imtihanı kazanmış ve ebedî saadete nail olmuşlar zümresine girerler.
Millî Gazete

'300 BİN MÜSLÜMAN ÖLECEK'
28 Ekim 2009
Lahey’de yargılanan eski Sırp lider Karadziç’in gizlice banda alınan bir telefon konuşmasında, Saraybosna’da 300 bin Müslüman’ın yeryüzünden yok edileceği yolundaki sözleri savcı tarafından mahkemeye aktarıldı
Bosnalı Sırpların eski siyasi lideri Radovan Karadziç’in önceki gün Lahey’deki uluslararası mahkemede başlayan davasına dün devam edildi. Savaş suçu işlemekle suçlanan Karadziç, önceki gün gibi dünkü duruşmaya da gelmedi. 1991-1995 Bosna Savaşı’nda Karadziç’in etnik temizlik yapanların “baş komutanı” olduğunu belirten Savcı Alan Tieger, duruşmada Boşnak katliamıyla ilgili gizlice kaydedilen, tüyleri ürperten konuşmaları dinletti.

Savcı Tiger, 1991’da kaydedilen telefon konuşmasında Karadziç, şu korkunç ifadeleri kullanıyor: “Şunu bilmeliler ki, orada Saraybosna çevresinde 20 bin silahlı Sırp var... Burası 300 bin Müslüman’ın öleceği bir karakazan olacak. Onlar kaybolacaklardır. Onlar yeryüzünden kaybolacaklardır.”

Savcı Tiger, Bosna Sırp Parlamentosu’nda ise Karadziç’in, Zepa ve Srebrenitsa’nın yeniden ele geçirilmesi için emri imzalarken, “Artık zamanı geldi” dediğini aktarıyor. 1991 Ekim’inde ise neler planlandığı konusuyla ilgili olarak da Karadziç’in, Avrupa’ya kendini .... etsin ve iş bitene kadar geri dönmesin” şeklindeki çirkin sözlerini de mahkemeye dinleten Savcı Tiger, binlerce Müslüman’ın katili diye nitelediği Radovan Karadziç’in etnik temizliğin sorumlusu olduğunu kaydetti. BM mahkemesi, Karadziç’in 1 Temmuz 1991 ile 30 Kasım 1995 arasında Bosna-Hersek’in çeşitli kesimlerinde denetimini genişletmek üzere terör ve etnik temizlik taktikleri kullandığını belirtiyor. Bosnalı Sırp güçleri 1 Nisan 1992’den 30 Kasım 1995’e kadar 44 ay Saraybosna’yı kuşatmış, 11-18 Temmuz 1995’te de Srebrenitsa’da binlerce yetişkin ve genç erkeği katlederek soykırım yapmıştı.

Müebbet cezası alabilir

1996’da kamuoyunun gözü önünden kaybolan Karadziç’in, 2003’te akrabalarınınkiler dahil mal varlıkları, hesapları dondurulmuştu. Yıllarca savaş suçlusu olarak aranan Karadziç, “Dragan Dabiç” takma adıyla yaşarken 21 Temmuz 2008’de Belgrad’da yakalanarak, savaş suçları mahkemesinde yargılanmak üzere Lahey’e götürülmüştü.

Hakkındaki suçlamaları reddeden 64 yaşındaki Karadziç’in davasının iki yıl sürmesi bekleniyor. Eski Sırp lider, suçlu bulunursa müebbet hapisle cezalandırılacak.

‘Zamanı geldi’

Radovan Karadziç’in Bosna Sırp parlamento-sunda da Srebrenitsa ve Zepa’yı yeniden ele geçirmek için verdiği emri imzalarken, “Artık zamanı geldi” dediği ortaya çıktı.
Milliyet

11 Temmuz 2009
Boşnak Soykırımın 14. utanç yılı



Srebrenitsa 'da 8 bin Müslümanın dünyanın gözü önünde Sırplarca soykırıma uğratılmasının 14. yıldönümü. Binlerce insanın katıldığı törenlerde gözyaşları sel olduBosnalı Müslümanlar, bugün, Sırp güçlerinin 1995 yılında Srebrenica kasabası ve çevresinde katlettikleri 8 bine yakın kişiyi anıyor. Srebreniça'da, 11 Temmuz 1995'teki katliamın dönümü dolayısıyla düzenlenen anma törenine binlerce kişi katılıyor.

Mültecileri korumakla görevli "barış gücüne" bağlı Hollanda askerlerinin, BM'nin "güvenli bölge" ilan ettiği kasabayı Sırp güçlerine teslim etmesi sonucunda, Srebrenica kasabası, Avrupa’nın, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana gördüğü en büyük soykırıma sahne olmuştu.

Bölgede yaşananlar, BM 'ye bağlı Uluslararası Adalet Divanı ve Savaş Suçları Mahkemesi tarafından 'soykırım ' olarak nitelendiriliyor.

Katliamın arkasınaki iki isimden biri olan ve "Sırp kasabı" olarak anılan Radovan Karadziç yakalanıp adalet önüne çıkarılırken, soykırımda imzası olan bir diğer Sırp lider Ratko Mladiç ise hala yakalanabilmiş değil.

Bugün Srebrenitsa yakınlarında düzenlenen bir törenle, katliamda yaşamlarını yitirenlerden kimlikleri tespit edilenler yeniden toprağa verilecek. Katliamın üzerinden 13 yıl geçse de, hemen her yıl ortaya çıkan toplu mezarlardan çıkan cesetlerin kimlikleri tespit edilenler yeniden toprağa verilirken, katledilen binlerce kiş ise DNA testleri sürdüğü için gömülemiyor.

İLK DEFA AB ÜLKELERİNDE DE TÖREN VAR

Binlerce kişi anma törenlerinin yapılıdğı Srebrenica kasabasına hareke etti. Öte yandan başta TRT olmak üzere ve birçok Türk televizyon kanalı da Srebrenica'daki anma törenlerini canlı olarak yayınlıyor.

Avrupa'da 2. Dünya Savaşı'ndan sonra en büyük trajedi olarak nitelenen katliamın kurbanlarını anmak için düzenlenen törene katılmak isteyen binlerce kişi, otobüslerle bu sabahtan itibaren kente akın etti.

Anma töreninin organizatörlerine göre, Saraybosna'dan törene katılmak isteyenlere 160 otobüs tahsis edildi. Organizatörler, çok sayıda kişinin de kendi araçlarıyla Srebreniça'ya geldiğini söylediler.

Avrupa Parlamentosunun geçen ocak ayında aldığı karara göre, Srebreniça katliamı için, bu yıl ilk kez AB ülkelerinde de törenler düzenlenecek.

Srebreniça'daki tören, kentin girişindeki Potocari anıt mezarlığında düzenleniyor. Törende, kimlikleri teşhis edilen ve katliam sırasında 14-75 yaşları arasında olan 534 kişinin kalıntıları toprağa verilecek.

Anıt mezarlığın açıldığı 2003'ten bu yana Potocari'ye bölgedeki 70 mezardan çıkarılan yaklaşık 3 bin 200 kişinin kalıntıları defnedildi.
anadoluhaber

Srebrenitsa şehidlerinden 308'inin kalıntılarını, katliamın 13. yılında 30 bin kişi toprağa verdi
11 Temmuz 2008
Avrupa'nın göbeğinde, 20. yüzyılın son yıllarında Bosna'da işlenen Srebrenitsa katliamında öldürülenlerden 308'nin kalıntıları, katliamın 13. yılında törenle yeniden toprağa veriliyor.
Bosnalı Sırplar tarafından 1995 yılında şehid edilen 8 bin Bosnalı Müslüman erkeğin çeşitli toplu mezarlardan toplanan kalıntıları Srebrenitsa'da çoğu kadın olan akrabalarının katıldığı törende, aileleri ve yakınları, yeşil örtüyle kaplanmış tabutların yanında diz çökerek dua etti.
Srebrenitsa kurbanlarının üçte birinden fazlasının hâlâ kayıp olduğu bildirilirken, bu kişilerin kemiklerinin hâlâ bulunamamış toplu mezarlarda olduğu yahut da çantalar ve kutular içinde laboratuvarlarda kimlik tespiti için bekletildiği bildiriliyor.
11 Temmuz 1995'te Srebrenitsa'yı koruyan Hollandalı BM askerlerinin Bosnalı Sırpların kasabayı ele geçirmesine göz yummasının ardından bir hafta süren katliamda, kasabadaki yetişkin erkek ve erkek çocuklar öldürülmüştü.
netgazete

140 Müslümanı Canlı Canlı Yaktılar
20 Temmuz 2009
İki Sırp komutan, Bosna-Hersek'te 1992 140 Müslümanı canlı olarak yakmaktan suçlu bulundu.

İki Sırp komutan, Bosna-Hersek'te 1992-95 yılları arasında yapılan savaşta 140 Müslümanı canlı olarak yakmaktan suçlu bulundu.

Milan ve Sredoje Lukiç adlı iki Sırp komutan, "beyaz kartal" ya da "intikamcı" olarak bilinen gruba dahildi. Lahey'deki hakim, Milan Lukiç'e ömür boyu hapis cezası verirken Sredoje Lukiç'e ise 30 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, iki komutanın, kadın, çocuk ve yaşlıların oluşturduğu 140 kadar Müslümanı bir eve doldurup ateşe verdiğine hükmetti. Mahkeme, komutanların, evden kaçmaya çalışanları da öldürdüğünü bildirdi.

Milan, 7 yıl kaçak hayatı yaşadıktan sonra Ağustos 2005'te Arjantin'de yakalanmıştı. Sredoje de Eylül 2005'te teslim olmuştu.
aktifhaber

Srebrenitsa'da 6 ceset daha çıktı
08 Temmuz 2010
Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kenti yakınlarında yaklaşık bir hafta önce bulunan toplu mezarda sürdürülen kazılarda bugüne kadar 6 cesede ulaşıldı.
Bosna-Hersek Toplu Mezarları Araştırma Komisyonu öncülüğünde, 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşta öldürülüp toplu mezarlara atılan savaş kurbanlarının cesetlerini bulmaya yönelik çalışmalar sürüyor.
Srebrenitsa kenti yakınlarında bulunan Zalazye köyünün çöplük olarak kullanılan alanında geçen hafta başlatılan kazı çalışmalarını n geniş bir bölgede sürdürülmesinden dolayı, ekipler büyük zorluklar yaşadıklarını ifade ediyor.
Ekiplerin çalışmalarını yerinde izleyen Tuzla Kantonu Savaş Suçlar ı Mahkemesi yargıçlarından Fatima Hacibeganoviç, kazı çalışmalarında bugüne kadar 6 kişiye ait kafatası ve kemik parçaları bulunduğunu söyledi.
Kazı çalışmalarında bulunan cesetlerin yerlerinin üç kez değiştirildiğini tespit ettiklerini belirten Hacıbeganoviç, şunları kaydetti:
"Kazı çalışmasını yaptığımız alanı, 'üçüncül toplu mezarlık' olarak adlandırıyoruz. Yani buradaki cesetler, öldürüldükleri yerden başka bir yere, oradan da buraya getirilip gömülmüş. Yapılan katliamın gerçek boyutunun gün ışığına çıkmaması için kurbanlar atıldıkları ilk mezarlardan buldozerlerle ikincil ve üçüncü toplu mezarlara taşınmış. Bu nedenle Çetnikler tarafından katledilen kurbanların kimlik tespitlerinde de büyük zorluklarla karşılaşıyoruz."
Hacıbeganoviç, bulunan cesetlerin Temmuz 1995 yılında Kravitsa Tarım Kooperatifi deposuna kapatılan ve daha sonra burada katledilen kişilere ait olduklarını tahmin ettiklerini ifade ederek, "Burada 20'ye yakın kişinin daha cesedine ulaşacağımızı düşünüyoruz" dedi.
2003 yılından itibaren en az 30 toplu mezar kazma çalışmalarını n başında bulunduğunu anlatan Hacibeganoviç, "Mesleğimiz gereği duygusal olmamaya çalışıyoruz. Ancak gördüğümüz manzaralar bizi çok ürkütüyor. Bir haftadır kazı çalışmalarını sürdüren ekip üzeri çöp yığını olan bu tepe yamacında oldukça zorlanıyor" diye konuştu.
Zalazye köyünde geçen hafta açılan toplu mezar, Srebrenitsa ve çevresinde bulunan 13'üncü toplu mezar oldu. Bosna-Hersek genelinde açılan toplu mezarlarda bugüne kadar 20 bin kişiye ait ceset bulundu. Yaklaşık 10 bin kişinin cesedi ise hala kayıp.netgazete

Srebrenitsa'nın 775 kurbanı için anma töreni

Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da, 11 Temmuzda cenazeleri Potoçari'de toprağa verilecek Srebrenitsa soykırımının 775 kurbanı için anma töreni düzenlendi. Cenazelerin geçiş güzergahında bulunan caddeler ise sabah saatlerinden itibaren trafiğe kapatıldı ve gül suyuyla yıkandı.bbinlerce Bosnalı da savaşta kaybettikleri babalarını, kardeşlerini, eşlerini son yolculuklarına gözyaşlarıyla, kırmızı ve beyaz güllerle uğurladı. 10.07.2010 SARAYBOSNA netgazete

Srebrenitsa anneleri, soykırımı unutturmuyor

Bosna-Hersek'teki savaşta Temmuz 1995 yılında 8 bin erkeğin katledildiği Srebrenitsa'da eşlerini, çocuklarını ve yakınlarını kaybederek hayatta yapayalnız kalan anneler, hayata küsmek yerine dünyanın dikkatini Srebrenitsa soykırımına çekmeyi başardı. 11.07.2010 SREBRENİTSA netgazete

Gölün suyu çekildi, toplu mezar ortaya çıktı
07 Ağustos 2010
Bosna'da 1992-1995 yılları arasında Sırplar tarafından katledildikten sonra topluca gömülen binlerce Boşnakın mezarı hâlâ bulunamadı. Kayıp kişilerin mezarlarının bulunması için kurulan Uluslararası Komisyona bağlı ekipler, çalışmalarını devam ettirirken, Perucac Gölü'nün kıyısında toplu mezar bulundu. Ülkenin doğusundaki Visegrad'daki sıcak havalar sebebiyle gölün suyunun çekilmesinin ardından ortaya çıkan kemik parçaları Uluslararası Komisyona bağlı çalışan adli tıp uzmanları tarafından incelenmeye başlandı. Perucac hidroelektrik santraline kaynak sağlayan gölde, çalışmalarına titiz bir şekilde devam eden adli tıp uzmanları toplu mezarda yüzlerce cesedin bulunduğunu, kaç tane cesedin bulunduğunun daha sonra açıklanacağını belirtti. netgazete

Bosna'da nehirdeki toplu mezardan 396 kemik çıktı
Bosna-Hersek Toplu Mezarları Araştırma Komisyonu Başkanı Amor Maşoviç, ülkedeki savaş yıllarında (1992-1995) öldürüldükten sonra cesetleri Drina Nehri'ne atılan kurbanları bulmak için Peruçaç gölünde geçen ay tamamlanan çalışmalarda 396 kemik parçası bulunduğunu belirterek, kurbanların kimliklerinin DNA çalışmalarının ardından tespit edileceğini bildirdi. 27.10.2010 SARAYBOSNA netgazete

8 bin Bosnalının katili tutuklandı

Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kentinde Temmuz 1995'de 8 bin sivilin ölümünden sorumlu olduğu şüphesiyle eski polis Dragon Crnogorac (38) tutuklandı. Bosnalı Sırpların komutanı Ratko Mladiç emrindeki birlikler, Temmuz 1995'de Birleşmiş Milletler tarafından "güvenli bölge" ilân edilen Srebrenitsa kentini işgal etmiş, burada görevli Hollandalı birliklere sığınan sivil halktan 14 yaş üstü 8 bin erkeği katletmişti. 16.11.2010 SARAYBOSNA netgazete

NATO ve BM'nin Srebrenitza'ya 7 büyük ihaneti
9 Temmuz 2011

Son dönemlerde Libya'da, Afganistan'da, Irak'da demokrasi havarisi kesilen BM, NATO gibi kuruluşların Srebrenitza'da sergiledikleri iki yüzlü politakalar hafızalardaki yerini koruyor

Sırp kasaplarının yaklaşık 16 yıl önce katlettiği Müslüman Boşnaklar, katliamın yıldönümü nedeniyle bir kez daha gündeme geldiler. Öncelikle Bosna'da ve Türkiye'de katliamı anma için çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

Katliamın yıldönümü nedeniyle gözler bir kez daha o günlerde yaşananlara çevrildi. Özellikle son dönemlerde Libya'da, Afganistan'da, Irak'da demokrasi havarisi kesilen BM, NATO gibi kuruluşların o günlerde sergiledikleri taraflı ve ihmalkar tavırları hafızalardaki yerini hala koruyor.

Yazar Mehmet Koçak'ın 2010 yılında kaleme aldığı "İnsanlık Tarihinde Kara Bir Leke: Srebrenica Katliamı" kitabı o günlerde bu uluslararası kuruluşların iki yüzlülüğünü açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Bosnalı Müslümanlara karşı "büyük ihanet" başlıkları altında topladığı iki yüzlülüğün delillerini Koçak şöyle sıralıyor: "BM, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşların Srebrenitza Müslüman Boşnaklarına en büyük ihaneti; BM Güvenlik Konseyi kararıyla "Güvenli Bölge" ilan edildiği halde Srebrenitza'ya Sırp güçlerin girişine engel olunmamasıdır.

"Sizi biz koruyacağız, silaha ihtiyacınız yok" diyerek ellerindeki silahların toplanıp savunmasız bırakılması da ikinci büyük ihanettir.

Üçüncü büyük ihanet ise; Srebrenitzalı 50 Müslümandan oluşan bir grup, Dayton Antlaşması sonrası yakılıp yıkılan evlerine dönmek için Rebrenica'ya gittiklerinde Sırplar tarafından tehdit edildiklerini mülklerini kendilerine devretmeyi kabul etmedikleri şikayetlerinin uluslararası kuruluşlar tarafından değerlendirilmemesi ve kendilerine yardımcı olunmamasıdır.

Dördüncü büyük ihanet; acı hatıralarla dolu Srebrenitza'ya Sırp Cumhuriyet'nin yetki alanı dışında özel statü verilmesi, ayrıca yakılıp yıkılan Srebrenitza'nın yeniden inşası için yardım ve destek talebinin kabul bulmamasıdır.

Beşinci büyük ihanet; savaşta kuşatma altındaki Srebrenitza’nın BM Güvenlik Konseyi kararıyla oluşturulan ICTY tarafından yaşananları soykırım olduğuna hükmettiği halde; "Soykırımdan Sırbistan Karadağ Devleti'nin sorumlu tutulamayacağı" kararına varması.

Altıncı ihanet; "Srebrenitza Anaları Derneği" soykırımda ihmali bulunan BM ve Hollanda hükümetleri aleyhinde açtığı davanın BM'nin dokunulmazlığı bahane edilerek reddedilmesi ve Hollanda hükümet aleyhine açılan davaya takipsizlik vermesi.

Yedinci büyük ihanet ise; Müslüman Boşnak nüfusu yok ederek "Büyük Sırbistan"ı kurma planının mimarı katil Radovan Karadziç'in ancak 13 yıl sonra yakalanması ve yardımcısı General Ratko Mladiç'in ise 14 yıl sonra yakalanması.
Dünya Bülteni

Bosna'da savaş mağdurlarını şoke eden karar
27 Ekim 2011

Savaş zamanında Priyedor kenti yakınlarında 150 Boşnak'ın ölümünden sorumlu olarak tutuklu yargılanan 3 eski Sırp asker serbest kaldı.

Bosna-Hersek Devlet Mahkemesi, daha önce 150 Boşnak'ın öldürülmesinden suçlu bulduğu ve çeşitli hapis cezalarına çarptırdığı 4 eski Sırp askerini “davanın yeniden başlatılacağı” gerekçesiyle serbest bıraktı.

Bosna-Hersek Devlet Mahkemesi, 12 Aralık 2010 tarihinde, Priyedor kenti yakınlarındaki dağlık alanda, 1992 yılında, 150 Boşnak'ın ölümünden sorumlu olarak yargılanan eski Sırp askerlerden Zoran Babiç ve Milorad Şkrbiç'e 22'şer, Jelyko Stoyniç'e 15, Duşan Yankoviç'e ise 27 yıl hapis cezası verdi. Firarda olan Duşan Yankoviç dışındakiler cezalarını çekmek üzere tutuklanarak cezaevine konuldu.

Sanık avukatlarının bir süre önce verilen cezalara itirazı üzerine, Tihomir Lukeş Mirko Bojoviç ve Carol Peralt adlı mahkeme üyeleri, verilen cezaları iptal ederek, duruşmanın yeniden görülmesine ve tutuklu sanıkların serbest bırakılmasına karar verdi.

Mahkemenin kararı üzerine, tutuklu olarak yargılanan Zoran Babiç, Milorad Şkrbiç, Jelyko Stoyaniç serbest bırakıldı. Mahkeme, serbest bırakılan zanlılara yurt dışına çıkma yasağı ve haftada iki kez Emniyet'e giderek imza atmalarına karar verdi.

KURBAN YAKINLARI ŞOKTA

Savaş suçu kurbanlarının yakınlarını bir araya getiren Priyedor kentindeki “İzvor Derneği” Başkanı Edin Ramuliç, mahkemenin bu kararının kurban yakınlarını şoke ettiğini söyledi.

Ramuliç, “Priyedor sokaklarında yürürken serbest bırakılan suçlulardan birisiyle karşı karşıya geldim. Serbest bırakıldıklarını bilmiyordum ve şoke oldum” dedi.

Zanlılardan biri olan Duşan Yankoviç'in daha önce firar ettiğini hatırlatan Ramuliç, serbest bırakılan diğer 3 zanlı için, bu mahkeme kararının firar için fırsat olduğunu dile getirdi.

Koriçanske Stiyene'de iki oğlu, kardeşi ve yeğeni öldürülen Muharem Elezoviç de “Bu suçlulara karşı onların suç ortakları tanıklık etti mahkemede. Böylesi mahkeme kararını aklım almıyor. Kurban yakınları yeni dava sürecinde o acı olayları yeniden yaşamak zorunda kalacak” diye konuştu.

Bosna-Hersek'te savaş zamanında işlenen çok sayıda suça karşın, mahkemelerin yavaş işlemesi ve savaş suçlularının serbest gezmesi, özellikle savaş kurbanlarının yakınlarının tepkisine neden oluyor.
http://www.hurriyet.com.tr
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Ekm 18, 2011 10:11 pm    Mesaj konusu: Vefatının 8. yıldönümünde Aliya İzzetbegoviç Alıntıyla Cevap Gönder

"Ben bir Müslüman'ım ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İslam davasının bir neferi olarak telakki ediyorum ve son günüme kadar da öyle hissedeceğim. Çünkü İslam benim için güzel ve asil olan her şeyin diğer adı..."
Aliya İzzetbegoviç

Vefatının 8. yıldönümünde Aliya İzzetbegoviç
18 Ekim 2011

Bilge Kral Aliya İzzet Begoviç, Balkan tarihinin son zamanlarına iz bırakmış büyük bir şahsiyet, unutulmaz bir liderdir. Hayatını ve yaptıklarını bilmek hepimizin görevidir.

Onun mücadelesi hepimize ders olacak niteliktedir çünkü.
Aliya İzzet Begoviç, mücadelesi ve siyasi kararlılığı nedeniyle tüm Müslümanların kalbinde taht kurmuş yüzyılın Fatih’i olarak biliniyordu. Bilgi, hikmet, erdem ve irfanın yanı sıra, mücadele, kararlılık, metanet, direniş gibi özellikleri ile düşmanına bile şapka çıkartan Aliya İzzet Begoviç, 19 Ekim 2003 tarihinde Saray Bosna’da hayata gözlerini yummuştu.

ALİYA;”Çakır Gözlü, Boşnak Bilge…”

Bosna… İslam’ın sıcak Ortadoğu ülkelerinden kopup ulaştığı iklimiyle farklı, coğrafi konumuyla uzak, imani boyutuyla aynı ve yakın ülkesi. Direnişse, tarihinde Ortadoğu ülkeleri kadar direnmiş güzel insanlar coğrafyası.

Sekiz sene önce Bosna en büyük kaybını yaşadı. 19 Ekim 2003’te özelde Bosna’nın, genelde İslam aleminin Bilge Kral’ı Aliya’yı kaybettik. Yıllarca Sırplarla yapılan savaşta bir çok kayıp vermişti Bosna, ancak hiçbirisi Bilge Kral’ın kaybı kadar büyük bir gedik açmadı hem Bosna halkının, hem de dünya çapında yaşayan Müslüman toplumların bağrında.

Hem “bilge”ydi, hem “kral”… Şaşalı bir hayat değildi onu kral yapan, bilgeliğini yöneticilik kabiliyetiyle pekiştirebilmiş tam bir “önder” olmasıydı. Halkının gönlünde taht kurmuştu taçsız kral, şanı sınırları aşmış tüm İslam coğrafyasında hem bilgeliği hem de devlet başkanlığı sıfatıyla saygı, sevgi ve teveccühe mazhar olmuştu.

Bugün adına İslam ülkeleri dediğimiz, yöneticilerinde İslami noktada zaaf ve tavizden geçilmeyen birçok devlet adamına bakınca Bilge Kral’ın yokluğu içimizi sızlatmaya yetmeli değil mi?

1925 yılında doğdu Aliya… Genç yaşında önderlere yaraşır çilelerle başladı hayatı. 24 yaşında medrese-i yusufiyye ile tanıştı. “İslamcılık” suçlamasıyla tam 5 sene hüküm giydi. Hz. Yusuf gibi zindanda yeşerdi. Mısır’a sultan olabilmek için kuyu ve zindan imtihanına uğrayan Hz.Yusuf misali, Bosna’ya zindandan bir lider yetişti.

İki mahkumiyet arasında iki üniversite okudu Aliya. Hem hukuk, hem ziraat fakültelerini bitirdi.

Bir dava yüklenmek bedel ister, kaldı ki yüklendiğiniz eşi, benzeri, şeriki olmayan tek ilâh, tek Rabb’ın davası ise bu bedel ağır olduğu kadar lezzetlidir. Bunların bilincinde olarak çıkmıştı yola Aliya. Genç yaşta mahkum edilmek korkutmadı gözünü, ceza aldığı adı birilerine göre “İslamcılık” olan hakikat davasından vazgeçmedi. 1970 yılında yayınlanan “İslam Manifestosu” adlı eseriyle davasının ardında duruşunu tescilletti. Elbette bu kitap ona tekrar soruşturmaların yolunu açıyordu, birde bunun üstüne “Mladi Müslümani”(Genç Müslümanlar) adlı örgütü tekrar diriltme suçlaması eklenince, bilge krala yine mahkumiyet göründü. 1980 yılında “Doğu ve Batı Arasında İslam” adlı kitabını piyasaya sunarken, 1990 yılında davasındaki sebatını, kararlılığını göstermek istercesine ve düşmanlarıyla dalga geçercesine “İslam Manifestosu”nu tekrar bastırdı.

1990 yılında “Demokratik Hareket Partisi – Stranka Demokratske Akcije” SDA’yı kurdular. Oybirliği ile ilk başkanı seçilen Aliya, ölünceye dek genel başkan olarak kaldı.

“Bir gün… Sisli bir kış havası ve günlerden Cuma. Müslümanlar devam eden Sırp bombardımanından korunmak için yüksek binaların duvar diplerinden hızlı adımlarla camiye koşuyordu. Ben de daha güvenlikli bulduğum için Cuma namazını Gazi Hüsrev Bey camiinde kılmaya karar verdim. Cami, savaşa rağmen tıklım tıklım doluydu. Hocaefendi hutbede iken Aliya, oğlu Baqır ve iki koruma girdi. Hoca hutbeyi durdurdu. Hürmeten yer almasını bekledi. Görevliler ayağa kalkıp en önde yer vermek istedi. Ancak Aliya, “burası Allah”ın evidir. Burada farklılık olmaz… Allah katında en üstün olan, takva sahibi olandır. Herkes, bulduğu yere oturur. Ben burada oturacağım. Bilmiyoruz, belki hepimiz çiğnenecek, öleceğiz; amma, İslamı inşallah çiğnetmeyeceğiz… Hocam lütfen hutbeyi tamamlayın!” demişti. Aliya”nın o tavrıyla bütün cemaat duygulanmıştı…” diyor olaya şahit olanlardan biri.

Asimile edilmek istenen Müslüman bir halkın, hem siyasi hem dini lideri olarak milletini İslam kültürü ile ayağa kaldırmak hedefindeydi. (..)

Aliya, 10 Eylül günü evinde düşerek kaburgalarını kırmış ve tüm sevenlerinin yüreğini ağzına getirmişti. Tedavi süresince sevenleri hastane önünde bekleyip şifa bulması için dua etmişlerdi. Ancak Aliya”nın yorgun kalbi dayanamadı ve 19 Ekim günü sevgilisine kavuştu.

Aliya’dan Bilge Krallık sözler;

“Ben, her zaman ülkemi sevdim ve severim. Fakat, otorite söz konusu olunca hiçbir otoriteyi, hiçbir zaman sevmem. Otoriteye sadece riayet edebilirim. Çünkü ben, bütün sevgimi özgürlüğe adadım.”

(..)

“Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa, onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.”

“Hayat kısa değil, ben onu uzun buluyorum.”


Aliya”nın SDA”nın Genel Kurulu”ndaki veda konuşmasından;

“Selam sana ey halkım!”

“Bu günleri gösteren yüce Allah”a hamd ediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık. Evlerimiz yakılıp yıkıldı. Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar. Yapılan katliamları dünya şimdilerde ortaya çıkartılan toplu mezarlardan anlamaktadır. Bu gerçekleri haykırmıştık, duyan olmamıştı. Tüm acılara rağmen çok şükür ayaktayız. Yıkılan ev ve camilerimizi yeniden inşa ettik. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Onlarla inşallah cennet”de buluşacağız, onları Allah”ın ve meleklerinin huzurunda şanlı direnişlerinden dolayı kutlayacağız. Gelinen noktada herşey bitmiş değil, yeni başlıyoruz. Başlattığımız mücadelede eksiklikler olmasına rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizlerindir. İlerleyen yaşım ve sıhhatim nedeniyle aktif siyaseti bırakıyor, bir nefer olarak ömrümü halkıma hizmet etmek isteyen siyasilere destekle yaşayacağım. Allah”a hamd ediyorum ki bugün elimdeki dalgalanan bayrağı teslim edeceğim inanmış yüzbinler var. Artık Bosna Hersek hür ve bayrağımız kendi topraklarımızda dalgalanıyor."

"Selam sana ey halkım. İmanınıza, bayrağınıza ve devletinize sımsıkı sarılın.”

Kaynak: Kudüs Yolu

Saraybosna'da ABD elçiliğine silahlı saldırı
28 Ekim 2011

Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da ABD'in Büyükelçiliği yakınlarında üstünde bomba olan bir kişi, yaralı olarak ele geçirildi.

Videoyu izlemek için tıklayınız: http://www.dunyabulteni.net/?aType=videogaleri&videoID=522


Mustafa Emin / Dünya Bülteni / Saraybosna
Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da ABD Büyükelçiliğine yönelik düzenlenen silahlı saldırıyı gerçekleştiren saldırganın yaralı olarak ele geçirildiği bildirildi. Saldırı sırasında 2 polis memurunun da yaralandığı kaydedildi.
Saat 15:45 sularında, Saraybosna'da Zmaja od Bosne bulvarında (parlemento binasının hemen çaprazında) bulunan Amerikan Büyükelçiliği binasına gelen kalaşnikoflu, kamuflajlı, bir kişi üzerinde bulunan patlayıcıyı patlatmak istedi.
1988 doğumlu ve isminin Mevlid Yaşareviç olduğu öne sürülen eylemciyi fark eden büyükelçilikte nöbet tutan polisler ateş açarak karşılık verdi. Olay yerine intikal eden özel harekat kuvvetleriyle çatışmaya giren saldırgan, iki polisi yaraladı. Yolu trafiğe kapatan ve eylemciyi ablukaya alan güvenlik güçleri, eylemciyi yaralı olarak ele geçirdi.
Saraybosna Kantonu İçişleri Bakanlığı sözcüsü İrfan Nefiç, gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD Büyükelçiliğine yönelik düzenlenen saldırıda güvenlik güçlerinin silahlı saldırganı bacaklarından vurarak etkisiz hale getirdiğini ifade etti.
Saldırı sırasında 2 polis memurunun da açılan ateş sonucu yaralandığını belirten Nefiç, bu polislerle birlikte saldırganın da tedavi altında olduğunu kaydetti.
Bu arada, 1988 doğumlu Mevlid Yaşareviç adlı saldırganın, Sırbistan'ın Sancak bölgesindeki Yeni Pazar (Novi Pazar) kentinde yaşadığı ve bir süre önce Saraybosna'ya geldiği öğrenildi. Yaşareviç'in daha önce ABD'nin Belgrad Büyükelçisi Mary Warlick'in Yeni Pazar'ı ziyareti sırasında üzerinde bıçak bulunduğu ve bu nedenle gözaltına alındığı da bildirildi.
Yaşareviç'in 2005 yılında ise Viyana'da işlediği suçtan 3 yıl hapis cezasına çarptırıldığı ve daha sonra Avusturya'dan sınır dışı edildiği öğrenildi.
http://www.dunyabulteni.net/

Bosna'da 'hafızların hafızı' vefat etti
28 Mart 2012

Bosna Hersek'te ''hafızların hafızı'' olarak anılan ve bugüne kadar çok sayıda hafız yetiştiren Fadil Fazliç (61) vefat etti.

Bosna Hersek'in Lukavac kentinde önceki gün katıldığı bir söyleşi programının ardından aniden rahatsızlanarak vefat eden Fazliç için başkent Saraybosna'daki tarihi Gazi Hüsrevbey Camii'nde tören düzenlendi. Cenaze törenine, Fazliç'in ailesi, talebeleri ve Bosna Hersek Reis-ul Ulema Yardımcısı İsmet Efendi Spahiç ile çok sayıda yetkili ve vatandaş katıldı.

Kalesiya kentinde imamlık yapan oğlu Muamer Fazliç tarafından kıldırılan namazın ardından Fazliç'in cenazesi, Ferhadiye Camii'nin bahçesine defnedildi. Fazliç'in naaşı, Gazi Hüsrevbey Camii'nden Ferhadiye Camii'ne kadar öğrencileri, arkadaşları, akrabaları ve çok sayıda Bosna Hersekli tarafından taşındı.

Bosna Hersek'in Prnyavor şehrinde 1 Kasım 1951'de dünyaya gelen Fadil Fazliç, Gazi Hüsrevbey Medresesi'ni bitirdikten sonra dönemin ünlü hocalarından hafızlık ve dini eğitim aldı. Saraybosna İslami İlimler Fakültesi'ni bitiren, burada yüksek lisansını ve doktorasını tamamlayan Fazliç, Gazi Husrevbey Mederesesi'nde 1983-2006 yılları arasında Kur'an-ı Kerim dersleri verdi, bugüne kadar ülkenin önde gelen birçok hafızını yetiştirdi.

Saraybosna'daki çeşitli camilerde 35 yıldır Kur'an-ı Kerim kıraat eden ve 25 yıldır Bosna Hersek İslam Birliği'nın hafız komisyonu üyesi olan Fadil Fazliç, ülkede ''hafızların hafızı'' olarak biliniyordu.
haber10

AKP'nin yapamadığinı Bosna Hersek Parlamentosu yaptı
02.03.2013



AKP'nin yapamadığinı Bosna Hersek Parlamentosu yaptı.

Bosna Hersek Parlamentosu Halklar Odası, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Toprak Bütünlüğünün Korunması ve Bağımsızlığına Saygı ve Destek Hakkında 02-02-2-259/13 sayılı karar kabul etti.:

"BM kararlarının amaç ve prensiplerine, uluslar arası hukuk normlarına dayanarak, Halklar Odası milletvekilleri, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin uluslar arası düzeyde tanınan toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını tanıdığını doğruluyor, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'ni, işgal altındaki Azerbaycan topraklarını kayıtsız şartsız boşaltmaya çağırıyor. Yukarı Karabağ ihtilafında; özellikle de Hocalı kentinde sivil halkın öldürülmesini, ihtilaf kurbanlarının yakınlarına başsağlığı dileyerek kınıyor."

İki Bosnalı Sırp işledikleri savaş suçları nedeniyle 22 yıla mahkum edildi
28 Mart 2013

Uluslararası Ceza Mahkemesi iki Bosnalı Sırp’ı Yugoslavya’nın dağılması sürecinde işledikleri savaş suçları nedeniyle 22 yıla mahkum etti.

İki ismin, binden fazla sivilin ölümünde rol oynadığı vurgulandı.

Hakimler, iki eski emniyet amiri Mico Stanisic ve Stojan Zupljanin’in Müslüman ve Hırvatlara karşı etnik temizliğe giriştiğine hükmetti.

Zanlıların özellikle 1992’de ele geçirilen Prijedor kentinde binden fazla sivilin ölümünde rol oynadığı vurgulandı.

Stanisic ve Zupljanin ayrıca binlerce kişinin toplama kamplarına götürülüp insani olmayan şartlarda tutulmasından ve infaz edilmesinden de sorumlu tutuldu.

Yugoslavya’nın 1990’da çökmesinden sonra başlayan savaşlarda sadece Bosna’da yüz binden fazla kişi hayatını kaybetti.

Bosna-Hersek sınırları içerisindeki Sırp bölgesinde ayrı bir devlet kurmayı amacıyla Radovan Karadzic ve Ratko Mladic’in başlarını çektiği Sırplar, Müslüman ve Hırvatlar’a karşı acımasız bir savaş başlatmıştı.
TRT
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Cum Mar 25, 2016 10:53 pm tarihinde değiştirildi, toplam 3 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Tem 10, 2012 9:11 pm    Mesaj konusu: Bosna Hersek Alıntıyla Cevap Gönder

Saraybosna'da ABD elçiliğine silahlı saldırı
28 Ekim 2011

Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da ABD'in Büyükelçiliği yakınlarında üstünde bomba olan bir kişi, yaralı olarak ele geçirildi.

Videoyu izlemek için tıklayınız: http://www.dunyabulteni.net/?aType=videogaleri&videoID=522


Mustafa Emin / Dünya Bülteni / Saraybosna
Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da ABD Büyükelçiliğine yönelik düzenlenen silahlı saldırıyı gerçekleştiren saldırganın yaralı olarak ele geçirildiği bildirildi. Saldırı sırasında 2 polis memurunun da yaralandığı kaydedildi.
Saat 15:45 sularında, Saraybosna'da Zmaja od Bosne bulvarında (parlemento binasının hemen çaprazında) bulunan Amerikan Büyükelçiliği binasına gelen kalaşnikoflu, kamuflajlı, bir kişi üzerinde bulunan patlayıcıyı patlatmak istedi.
1988 doğumlu ve isminin Mevlid Yaşareviç olduğu öne sürülen eylemciyi fark eden büyükelçilikte nöbet tutan polisler ateş açarak karşılık verdi. Olay yerine intikal eden özel harekat kuvvetleriyle çatışmaya giren saldırgan, iki polisi yaraladı. Yolu trafiğe kapatan ve eylemciyi ablukaya alan güvenlik güçleri, eylemciyi yaralı olarak ele geçirdi.
Saraybosna Kantonu İçişleri Bakanlığı sözcüsü İrfan Nefiç, gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD Büyükelçiliğine yönelik düzenlenen saldırıda güvenlik güçlerinin silahlı saldırganı bacaklarından vurarak etkisiz hale getirdiğini ifade etti.
Saldırı sırasında 2 polis memurunun da açılan ateş sonucu yaralandığını belirten Nefiç, bu polislerle birlikte saldırganın da tedavi altında olduğunu kaydetti.
Bu arada, 1988 doğumlu Mevlid Yaşareviç adlı saldırganın, Sırbistan'ın Sancak bölgesindeki Yeni Pazar (Novi Pazar) kentinde yaşadığı ve bir süre önce Saraybosna'ya geldiği öğrenildi. Yaşareviç'in daha önce ABD'nin Belgrad Büyükelçisi Mary Warlick'in Yeni Pazar'ı ziyareti sırasında üzerinde bıçak bulunduğu ve bu nedenle gözaltına alındığı da bildirildi.
Yaşareviç'in 2005 yılında ise Viyana'da işlediği suçtan 3 yıl hapis cezasına çarptırıldığı ve daha sonra Avusturya'dan sınır dışı edildiği öğrenildi.
http://www.dunyabulteni.net/

Bosna'da 'hafızların hafızı' vefat etti
28 Mart 2012

Bosna Hersek'te ''hafızların hafızı'' olarak anılan ve bugüne kadar çok sayıda hafız yetiştiren Fadil Fazliç (61) vefat etti.

Bosna Hersek'in Lukavac kentinde önceki gün katıldığı bir söyleşi programının ardından aniden rahatsızlanarak vefat eden Fazliç için başkent Saraybosna'daki tarihi Gazi Hüsrevbey Camii'nde tören düzenlendi. Cenaze törenine, Fazliç'in ailesi, talebeleri ve Bosna Hersek Reis-ul Ulema Yardımcısı İsmet Efendi Spahiç ile çok sayıda yetkili ve vatandaş katıldı.

Kalesiya kentinde imamlık yapan oğlu Muamer Fazliç tarafından kıldırılan namazın ardından Fazliç'in cenazesi, Ferhadiye Camii'nin bahçesine defnedildi. Fazliç'in naaşı, Gazi Hüsrevbey Camii'nden Ferhadiye Camii'ne kadar öğrencileri, arkadaşları, akrabaları ve çok sayıda Bosna Hersekli tarafından taşındı.

Bosna Hersek'in Prnyavor şehrinde 1 Kasım 1951'de dünyaya gelen Fadil Fazliç, Gazi Hüsrevbey Medresesi'ni bitirdikten sonra dönemin ünlü hocalarından hafızlık ve dini eğitim aldı. Saraybosna İslami İlimler Fakültesi'ni bitiren, burada yüksek lisansını ve doktorasını tamamlayan Fazliç, Gazi Husrevbey Mederesesi'nde 1983-2006 yılları arasında Kur'an-ı Kerim dersleri verdi, bugüne kadar ülkenin önde gelen birçok hafızını yetiştirdi.

Saraybosna'daki çeşitli camilerde 35 yıldır Kur'an-ı Kerim kıraat eden ve 25 yıldır Bosna Hersek İslam Birliği'nın hafız komisyonu üyesi olan Fadil Fazliç, ülkede ''hafızların hafızı'' olarak biliniyordu.
haber10

SREBRENİKA YI UNUTMADIK,UNUTMAYACAGIZ
11.07.2012


Srebrenica katliamının 14. yılında kentte düzenlenen anma törenine binlerce kişi katıldı.

Kentin girişindeki Potocari anıt mezarlığında düzenlenen törende kimlikleri teşhis edilen ve katliam sırasında 14-75 yaşları arasında olan 534 kişinin kalıntıları toprağa verildi.

Mezarlığın açıldığı 2003'ten bu yana Potocari'ye bölgedeki 70 mezardan çıkarılan yaklaşık 3 bin 200 kişinin kalıntıları defnedildi.

Katliamın sorumlularından biri olan Radovan Karaciç uzun yıllar bulunamamış, 13 yıl firari yaşayan eski Sırp lideri Temmuz 2008'de yakalanmıştı.

Hollanda'nın Lahey kentindeki eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi, Bosnalı Sırpların eski siyasi lider Karaciç'in savaş suçu ve soykırımdan yargılanmasına Eylül'de başlanacağını açıkladı.

İskoç Yargıç Iain Bonony, yargılamanın en az bir yıl süreceğini bildirdi. Geçen yıl 21 Temmuzda Belgrad'da otobüste kimlik ve muazzam ölçüde görünüm değiştirmiş halde uzun sakallı yakalanan Karaciç, Lahey mahkemesinin hakkında açtığı 11 ayrı davasında da suçsuz olduğunu iddia ediyor.

Soykırımın diğer sorumlusu olarak suçlanan Bosnalı Sırp eski general Ratko Mladiç, ise hâlâ yakalanmadı.

Srebrenica'daki Müslümanlar, Sırpların idaresindeki yönetimin katliamdan sorumlu olan eski Bosnalı Sırp yetkililerle doğrudan bağlantısı olduğunu söylüyor.

Srebrenica'da neler oldu?

Üzerinden 14 yıl geçen Srebrenica katliamına kadar olaylar şöyle gelişti:

Nisan 1992:

Bosna-Hersek'te savaş başladı. Sırp ordusu doğuya doğru hızla ilerledi ve nüfusun yüzde 75'ini Müslümanların oluşturduğu 36 bin nüfuslu Srebrenica'yı ele geçirdi. Birkaç ay sonra Boşnaklar kasabayı geri aldı.

Ocak-Mart 1993:

Sırplar Boşnakların elindeki bölgelere karşı saldırıya geçti. Srebrenica ve Zepa, Sırpların elindeki bölgenin oldukça içlerinde, düşman birlikler tarafından kuşatılmış bölgeler haline geldi.

Çevre bölgelerden kaçan Boşnakların göçü sonucu Srebrenica'nın nüfusu 60 bine çıktı. Su, gıda ve tıbbi malzeme kıtlığı başladı.

Nisan 1993:

Birleşmiş Milletler, Srebrenica, Zepa ve Gorazde'yi, diğer üç bölge ile birlikte BM koruması altındaki 'güvenli bölge' ilan etti.

BM Barış Gücü, bu bölgelere asker sevk etti ve Sırp saldırıları durdu. Ancak Srebrenica etrafındaki Sırp kuşatması devam etti ve sonraki iki yıl içinde çok az sayıda insani yardım konvoyunun kasabaya girmesine izin verildi.

Mart 1995:

Karaciç, Srebrenitsa ve Zepa'nın tamamen dış dünyadan koparılmasını emretti ve yardım konvoylarının bu kasabalara ulaşması engellendi.

9 temmuz 1995:

Karaciç, Srebrenica'nın alınması emrini verdi. Sırplar kasabayı ele geçirmek için 'Krivaya 95 Operasyonu'nu başlattı.
Srebrenica'yı kuşatan Sırplar, BM Barış Gücü'ndeki Hollanda askerlerinin gözetleme mevzilerine saldırdı ve 30 kadar Hollanda askerini rehin aldı.

10 temmuz 1995:

Sırp ordusu Srebrenica'ya top ateşine başladı. Hollanda güçleri Sırplara, sabaha kadar geri çekilmezlerle NATO'nun hava saldırısı düzenleyeceği tehdidinde bulundu.

11 temmuz 1995:

NATO savaş uçakları Srebrenica etrafındaki Sırp tanklarını bombaladı.

Sırp ordusu kasabaya bombardımana yeniden başlayacağı ve rehin Hollanda askerlerini öldüreceği tehdidinde bulundu. Aynı günün akşamı Sırp Genelkurmay Başkanı Ratko Mladiç Srebrenica'ya girdi.

11-18 temmuz 1995:

Aynı akşam 15 bin kadar Boşnak askeri ve sivil, dağları aşarak Srebrenica'yı terk etti.

Birçok Boşnak bu sırada topçu ateş ve keskin nişancı ateşiyle öldürüldü. Sırp askerleri yakalayabildiklerini de öldürdü.
Srebrenica içindeki Sırp askerleri ise kadın ve çocukları ayırarak, otobüsler ve kamyonlarla Boşnakların elindeki bölgelere gönderdi.

16 yaş ile 70 yaş arasındaki yaklaşık 8 bin Boşnak erkek, depolara, okullara ve ambarlara dolduruldu ve kurşuna dizilerek toplu mezarlara gömüldü.
haber1001
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com