EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

İslâma Muhatap Anlayışa Dair: 11 – KÂİNATIN EFENDİSİ

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FELSEF'Î DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Ksm 13, 2017 11:06 pm    Mesaj konusu: İslâma Muhatap Anlayışa Dair: 11 – KÂİNATIN EFENDİSİ Alıntıyla Cevap Gönder

İslâma Muhatap Anlayışa Dair: 11 – KÂİNATIN EFENDİSİ
13 Kasım 2017



KÂİNATIN EFENDİSİ – I

“Kâinatın Efendisi”, Sünnet ve Cemaat Ehli büyüklerinin, özellikle tasavvuf ehlinin Allah Sevgilisi’ne bakışlarından doğmuş bir kavramdır. İslâm dışı çevrelerin veya onlarla aynı kafada ama ters yönde simetriği olan mezhepsizlerin bunu anlamasını beklemiyoruz.

Ben zaten burada işin tasavvufî boyutuna girmeyeceğim; yani niçin öyle söylendiğine… Bunun için diyebileceğim tek cevap var: Öyle olduğu için!.. Ama kafa karıştırıyorlar ya, gelsinler, dil bilgisi dersi vereyim:

Şimdi bunlardan biri bir laf ediyor, hepsi koro halinde aynı şeyi tekrarlıyorlar. Özellikle mezhepsizlerden yüzüncü defa duyuyorum, özel mesajlar da atmışlar. Efendim, “Âlemlerin Rabbi” ifadesiyle “Kâinatın Efendisi” ifadesi aynı şey değil miymiş?

Yahu arkadaş, sizin içinizde işin içyüzünden haberdar olan bir tek Allah’ın kulu yok, anladım da, hiç Türkçe ile Arapça’yı bir arada bilen de mi yok? Hâlbuki çok basit bir bilgidir bu:

– Türkçe’ye Rumca’dan geçmiş olan “efendi” kelimesi, Arapça “rabb” kelimesinin değil “seyyid” kelimesinin karşılığıdır. Sen Allah’a “efendim” diye mi dua edersin, salak!.. Seyyidülbeşer: İnsanlığın efendisi… Seyyidülkâinat: Yaratılmışların efendisi… Yani en üstünü, en seçkini, önderi!..

…..

Ya gidin başımdan, sizin yüzünüzden ego yapıyorum lan burda… Hâlbuki tevazu adamıydım ne güzel; ensesine vur lokmasını al, ağzı var dili yok… Bak ne oldu şimdi?

19 Şubat 2013

KÂİNATIN EFENDİSİ – II

Çattık yâ hû!

Dostum, ben açıklayamam falan demedim. Açıklarım da siz alamazsınız. Bin kere aynı şeyleri dönüp dolaşıp tekrar ederiz. Saat olmuş 2.15, uğraşamam…

Tasavvuf niçin gerekli, o biter, din niçin gerekli… Bunlar herkesin kendinin cevabını bulması gereken sorular, kendi derdinizi bana niye yıkmaya çalışıyorsunuz ki?

Ama insanlık öldü mü, noolur açıkla derseniz, tamam, kıyağım olsun, kötü bellemeyin o kadar da beni: Aşağıda…

19 Şubat 2013

PEYGAMBERİMİZDEN, “EFENDİLER EFENDİSİ” DİYE SÖZ ETMEK

O, sadece bir peygamber değil, aynı zamanda “Peygamberler Peygamberi” olduğu için “Efendiler Efendisi” demek de yersiz bir hitab değildir.

“Kâinatın Efendisi” bence daha şık… Üstelik iyot gibi açığa çıkarıyor sahte ile gerçeği…

18 Şubat 2013

PEYGAMBER’E, “EFENDİMİZ” DEMENİN ŞİRK OLMASI – I

Bu başlık hayatımda gördüğüm en büyük camışlıklardan biri. Hiç mübalâğa etmiyorum: Bunu diyen hakikaten camıştır lan, mecazen değil yani.

Olum bak ben çeşitlendireyim isterseniz daha;

– Hazret-i Ali Efendimiz,

– Balıkesirli Mehmed Efendi,

– Kapıcı Rıza Efendi,

– Hanımefendi, beyefendi…

Bunlar da şirk mi lan?

Çöktürmeyin reformunuza!

9 Temmuz 2014

PEYGAMBER’E, “EFENDİMİZ” DEMENİN ŞİRK OLMASI – II

Sormak istiyorum:

Kur’ân’dan mı çıkarıyorsunuz siz bu hükmü? Hangi âyette geçiyor, Peygamber’e, “Efendimiz demeyin, şirktir!” diye? Hani siz her şeyi Kur’ân’dan yapıyordunuz, hadisleri, mezhepleri tanımıyordunuz?

Ama siz benim sorularıma hiç cevap vermiyorsunuz? “Bişey olmadı kii” deyip vıdı vıdıya devam ediyorsunuz.

Etinizden hüküm uydurmayın şerefsizler. Yeter bu gençleri zehirlediğiniz. 40 senedir, 50 senedir aynı konular. Her gözünü açan da sanki kendi bulmuş gibi üstüne atlıyor.

İslâm’ı dıştan yıkan kâfire de içten yıkan kâfire de geçit vermeyeceğiz. Haberiniz olsun!

9 Temmuz 2014

PEYGAMBER’E, “EFENDİMİZ” DEMENİN ŞİRK OLMASI – III

Davarın reformistlerinin kuyruklarının altından hüküm uydurmasına şahid oluyoruz. Lâfa gelince her şeyi Kur’ân’dan yapıyorlar ama, işe gelince demagojinin “efendisi”ni kimseye kaptırmıyorlar. Hani lan konuyla ilgili Kur’ân’dan âyet? On kere mi soracağız?

Bak, mandaya bak, nasıl kıvırıyor şimdi! “Efendi” demek kesin şirk olmayabilirmiş ama, “Kâinatın Efendisi” demek kesin şirkmiş, bunu diyen müslüman değilmiş… Daha demin “efendi” demek, “rabb” demek diyordun hıyar ağası, ne ara efendi meşru oldu da kâinata atladın?

Bunlar benim, hemen hemen 25 senedir bu camiadayım, belki 100 kere duyduğum laflar. Kelimesi kelimesine değişmez. Virgülün yeri bile değişmez. Bunları gençlere öğretip önümüze sürerler. Ve bu gençlerden artık hayır beklemeyin. Ömürleri “İslâm’ın yanlışları“nı düzeltmekle geçer.

Belki yüzüncü kere duyduğum basmakalıp, ne söylediğini bilmeden, ezbere tekrarlanan bir laftır şu:

– “Kâinatın Efendisi” demek, “Âlemlerin Rabbi” demektir. Öyle demek şirktir.

Lan şimdi hani bi laf var, döver misin sabah mı bırakırsın? Burada bile arasan 10 kere yazılmış görürsün, ama mandaya manda olduğunu anlatamazsın.

Salak herif, sen zaten bu mevzuyu, “Efendi demek Rabb demektir!” diye açtın. Şimdi kıvırdığın halde neyin davasını sürdürüyorsun? “Efendi demek şirk olmayabilirmiş; ama”… Tövbe estağfurullah ya, adamı günâha sokacaklar.

Bak çocuk!

Ne din bilirsin, ne dil bilirsin. Küçücük aklının ermediği mevzularda gelip burda ahkâm kesme… “Kainatın Efendisi” kelimesi, “Seyyid’ül Kâinat“ın karşılığıdır. “Âlemlerin Rabbi” değildir. “Efendi”, burada “seyyid”in karşılığı olarak kullanılan, Rumca’dan Türkçe’ye geçme bir kelimedir. Birine “seyyid” demek şirk olmadığı gibi, şıktır.

İkincisi;

“Kâinatın Efendisi”, “yaratılmışların seyyidi” demektir. Bunda bir beis yoktur. Tam aksine, hakikatin ta kendisidir. Senin “efendilerin” bunları böyle makara kukara konuşup sanki dinî bir şey yapıyormuş izlenimi vermek için, Hadis-i Kudsî’leri reddederler. Kâinatın, Allah Sevgilisi‘nin yüzü suyu hürmetine yaratılmış olması, onların küçük akıllarına sığmaz.

Üçüncüsü;

Az “efendi” olun. Çöktürmeyin reformunuza!

10 Temmuz 2014

PEYGAMBER’E, “EFENDİMİZ” DEMENİN ŞİRK OLMASI – IV

Sözlük ateistlerinin açtığı, selefîlerin de sündürdüğü bir konu oldu bu. Dün geceden beri (şu ân bile tartışma hâlindeyim), başımın etini yiyorlar; tamam ateist olabilir ama adam haklı, “efendimiz” dememek lâzım, o bizim arkadaşımız falan diye…

Ben de salak gibi burada gelenekçi, akıldışı, atarlı, softa görünmek pahasına onlara karşı durmaya çalışıyorum. Ateistlerle Selefîler din reformu yapıyor; ben bir İbdacı olarak, onlara karşı gelmeye çalışıyorum.

İslâm’ı rasyonalize etmek isteyen, bir akıl dini kurmak dâvâsında olan kimseler, elbette maça 1-0 önde başlıyor. Çünkü daima ilk saldırıyı onlar yapıyor ve ilk golü onlar atıyor. Ben ancak onlar saldırdıktan sonra cevap verebiliyorum. Yoksa benim başlangıçta onlarda saldıracağım bir şey yok ki! Ciddiye alınacak bir tarafları yok ki! Bu yüzden saldırıyor ya zaten…

İşin saçmalığı başından belli… Bu dengesiz ve adaletsiz bir mücadele… Militan gururum olmasa hemen pes edip gideceğim de, bu haksızlığı kabullenemiyorum yine de.

O kadar öküzler ki, şunu bile on kere söyledim, anlamıyorlar: Bir kadına “hanımefendi” demek, “hanımların rabbi” demek midir, dolayısiyle şirk midir? “Efendi efendi yerinde otur” deyince, sümme hâşâ, lâf olmadık yerlere mi gidiyor?

Defolun gidin lan başımdan. Çöktürmeyin reformunuza!

10 Temmuz 2014

HAZRET-İ M…….’İ HAZRET-İ İSA GİBİ TANRILAŞTIRMAK

Tanrılaştırmak diye bir şey yoktur. Ama tanrılaştırılmamak, ilâhlık vasfedilmemek kaydıyla ne kadar yüceltilse azdır.

Bunu da izâh etmeye gerek yok herhâlde;

Çünkü insan örneği – İde İnsan!

Yaratılmışların Efendisi – Halife!..

18 Kasım 2012

HAZRET-İ M……. EŞİTTİR ALLAH

Öyle bir şey yok, onu da nereden çıkarıyorsunuz? Bu bir hasedliktir; müslümanların Allah Sevgilisine olan sevgileri ve hürmetlerine olan hasedlik.

Bu hasedlikte ateist arkadaşlarla reformist arkadaşların ortaklık ettiğini görmeye şaşırıyor muyuz? Hayır. Onlar zaten İslâm’a karşı hep ortaktılar. Hiç çıkmadılar ki ortaklıktan. Onların İslâm’a bakışlarını belirleyen aynı görüşlerdir. Hiç değişmez bunlar. İcabında en mutaassıp Selefîlerle en koyu dinsizlerin İslâm’a karşı temel argümanları birdir.

Çünkü aynı kaynaktan besleniyor. Ve bu kaynaktan beslenen fikirler, kendi kanaatleri bakımından birbirinden çeşitli farklılıklar gösterseler de, İslâm’da yapmak istedikleri reform hemen hemen aynıdır. Mezheplere saldırırlar, hadislere saldırırlar, Hadis-i Kudsî’lere saldırırlar, kabirlere saldırırlar, tasavvufa saldırırlar, şefaat gibi, nüzûl-ü İsa gibi birtakım inanç esaslarına saldırırlar, Allah Resûlü‘ne, “Peygamber Efendimiz” denilmesinden huzursuz olurlar.

Bunların dâvâsı sadece saldırmak, karalamak, inanç ve bağlılık temellerini yıkmaktır. Yoksa getirdikleri yeni bir şey yoktur. Yeni bir namaz mı getiriyorlar? Hayır! Yeni bir oruç mu getiriyorlar? Hayır! Aralarından namaz kılanları (niye kıldıklarını da anlamış değilim ya!), küfür edip durdukları İmam-ı Âzam‘ın içtihadıyla namaz kılıyor. Veya hayatı bunlara karşı savaşmakla geçmiş Ahmed bin Hanbel “Efendimiz”in… Mezhep düşmanı İslâmcılık eşittir, “fala inanma falsız kalma” diyen çaçaron sekreter ideolojisi!

İslâm’da reform meselesi, Cumhuriyet tarihi boyunca sürekli gündeme gelmiş bir meseledir. Çok uzağa gitmeye gerek yok, 28 Şubat’ın da baş gündem maddelerinden biriydi. Paşalar reform yapacaklardı. “Türk müslümanlığı” kuracaklardı. Ortaya attıkları fikirlerin, Mustafa İslamoğlu‘nun bugün “şeriat” felan diye savunduğu fikirlerden pek farkı yoktu. Temel noktaları yukarıda saydığımız şeylerdi. `Bir akıl dini yaratmak` dâvâsıydı. Tek farkı, işin içine Alevîleri de katıp, onları da birleştirip, bunu -gûya- millîliştirmek istemeleriydi.

Alevîler dedim de… Bilindiği gibi, kökeninde İslâm tasavvufu vardır. Ama bir yönü de İslâmdışı Batınîliktir. Şimdi bize Allah Resûlü‘nü seviyoruz diye çatanlar, oraya bakmazlar ama: Batınîlerden bazıları `Hazret-i Ali eşittir Allah` der. Bazıları `Hazret-i Ali Peygamber’den üstündür` der. Bazıları `Atatürk, Hazret-i Ali’nin reenkarnasyonudur` der. Bazıları Beşşar Esad‘a secde eder ve ettirirler. Karışık bir iştir Batınîlik… Oysa bizim yolumuz ne kadar net ve açık, öyle değil mi:

-“Allah’tan başka ilâh yoktur ve M……. O’nun kulu ve elçisidir!“

Noktalı yerleri hürmeten belirttim. Artık nasıl yorumlayacağınız size kalmış. Sözün tamamına bakıp susar mısınız, yoksa hürmetimi hasedlik edip, “vaay, demek müşriksin!” mi dersiniz, bilemem. Benim bildiği tek şey vardır:

– İslâma muhatap anlayışın yenilenmesi dâvâsı içinde İslâm’da reforma geçit yoktur. İster mutaassıp olsun, ister dinsiz, reformculuğun tüm fakültelerine dünyayı dar edeceğiz!

11 Temmuz 2014

Selim GÜRSELGİL

Kaynak Adımlar Dergisi
Etiketler:
ADIMLAR ADIMLAR DERGİSİ Allah Resulü din fikir gündem haber ibda İslam KÂİNATIN EFENDİSİ selim gürselgil sistem siyaset
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FELSEF'Î DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com