EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Parlamento ‘konuşulan yer’ demektir ve her yerde konuşulur…

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Tem 24, 2017 2:51 am    Mesaj konusu: Parlamento ‘konuşulan yer’ demektir ve her yerde konuşulur… Alıntıyla Cevap Gönder

Parlamento ‘konuşulan yer’ demektir ve her yerde konuşulur…
MURAT SEVİNÇ
20/07/2017



Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüşün CHP’yi çok aşan etkileri olduğu açık. AKP ve lideri ilk kez gündem belirleyemiyor ve bu yüzden irili ufaklı muktedirler, hemen her konuşmalarında kendilerini yürüyüşle ilgili bir şeyler söylemek zorunda hissediyor. Hem CHP’ye hem memlekete çok iyi geldi, bol oksijen.

Genellikle ‘iyimserlik’le itham edilen (!) bir yurttaş olarak, yine ve ısrarla iyimser bir iki satır karalamak istiyorum. Yürüyüş, tespitler ve öneriler üzerine bir iki yazıda…

Bir zaman sonrasından bakmayı deneyelim Türkiye’ye. Falcı değiliz ancak öyle konular var ki böyle bir yeteneğe ihtiyaç yok.

Üretim teknolojilerinde köklü değişiklikler olduğunda, o teknolojinin/bilgi birikiminin yaratmış olduğu ilişkiler de kaçınılmaz biçimde değişir. Toprağı işlemek için saban kullanılan bir dönemin toplumsal ve siyasal kurumlarıyla, traktör kullanılan dönemin kurumları aynı olmadı, olamazdı. İçinde yaşadığımız bilişim devrimi yıllarının da kendine özgülükleri, yenilikleri oldu ve olacak kuşkusuz.

Toplumsal ilişkiler, insani ilişkiler, kadın erkek ilişkileri, cinsiyet algıları, sınıf tanımları vs. kaçınılmaz biçimde değişiyor. Tabii her şey aynı anda ve hızda dönüşmez, bu nedenle ‘çilesiz’ alt üst oluş mümkün değil. En basit ve can yakıcı örnek: Bugünkü kadın cinayetleri, yıllar sonra kadın özgürleşmesinin sonucu olarak anlatılacak. Çünkü kadın, artık ayakları üzerinde durabiliyor ve mutsuz, şiddet dolu ilişkilere bir ömür katlanmak istemiyor. Türkçesi, bağımsızlığını ilan ediyor. Kurum ve birey olarak erkeklik, henüz bu düzeyde değil. O erkeklik hâlâ mangal ateşi yakabilmekle gurur duyma aşamasında. Yani on binlerce yıl önce keşfedileni, bir kez daha başarmanın hazzıyla meşgul. Değişecek ama zaman alıyor.

Buna mukabil ‘değişim’ dediğimiz de, kendiliğinden, oluruna bırakılarak gerçekleşen bir olgu değil. Büyük düşünür diyordu ya; tarihi insan yapar ancak bu insan, belirlenmiş koşullar içindeki insandır. Demek ki 2017 yılında, teknolojik ilerleme almış başını giderken müfredattan ‘evrim’ teorisini çıkarıp ‘cihat’ düşüncesini koymak, son derece bilinçli bir adım. Ancak, eninde sonunda bir ‘çaba’ ve tarihin akışına ters. Tarihi yapan ve yapacak olan insanı belli bir forma sokma çabası. Cihat öğretilmeye çalışılan gençler biraz para biriktirince en son çıkan akıllı telefonu almak için satış yerleri önünde kuyruğa girecek. Her neyse, konu uzun…

Yıllar sonrasından bakıldığında, Türkiye’nin tüm bu çileli yıllar sonunda bazı temel tarihsel sorunlarını çözmüş ve ne kadar çaba harcanırsa harcansın, taşlarını II Mahmut’un döşemeye başladığı patikadan sapmamış olacağını tahmin ediyorum. Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ve yüzbinleri ortak ettiği yürüyüş, bu umudu daha da artırdı. Çünkü, çok eski görünmekle birlikte Türkiye için fazlasıyla ‘yeni’ sayılabilecek bir siyaset yapma biçimiydi. Beni, 1921 Anayasası meclis tutanaklarını okur gibi heyecanlandırdı!

Halihazırdaki koşullarda devletlerin, milyonlarca yurttaşın bir kaç kişinin ya da kurumun iki dudağına bakar halde yönetilmesi pek mümkün değil. Bu nedenle batıda uzunca bir süredir küçük ölçekli yönetimler üzerinde yazılıp çiziliyor. Benzetme yapmak kötü bir yöntemdir ama söz konusu eğilim, belki de 1921 Anayasasını yapanları çokça etkilemiş ‘sovyetler’ yani ‘kurullar/şuralar’la karşılaştırılabilir. Ancak kuşkusuz ‘prezidyum’u ve ‘hiyerarşi’si olmayan bir kurullar yönetiminden söz ediyorum! Halihazırdaki ve hele ki gelecekteki insanın, yeni prezidyumlara gereksinim duymayacağı düşüncesiyle. Her düzeyde yönetime katılabildiğimiz, kamusal işler konusunda derli toplu ve doğru bilgilendirildiğimiz, kendimizi insan ve yurttaş hissettiğimiz bir yapı.

İşte ‘Adalet’ yürüyüşü de, hem Türkiye toplumunun vardığı gelişmişlik aşamasını hem de aynen park forumlarında olduğu gibi geleceğin yönetim biçimlerini sergilemesi açılarından çok değerli. Her şey değişirken, siyasal eylem biçimlerinin aynı kalması mümkün mü? Değil.

Parlamento, Fransızca kökü itibariyle ‘konuşulan yer’ anlamına gelir. Kamusal işlerin konuşulup tartışıldığı ve kamunun iyiliğine yönelik bir takım kararların alındığı yer. Kuşkusuz yalnızca merkezi düzeyde değil, yerel meclisler düzeyinde de. Belediye meclisleri vs. Bilişim devrimi, dünyanın her yerindeki parlamentoların ve temsil ilişkilerinin işlevini değiştiriyor. Değiştirecek. Bu kaçınılmaz. Bakınız; İngiliz anayasasının (yazılı olmayan) temel belgelerinden biri, bugün hâlâ yürürlükte olan 1689 tarihli Bill of Rigths’ın (Haklar Bildirgesi) dokuzuncu maddesi, meclis üyelerinin söz özgürlüğünü düzenler (orada cezai soruşturmalar açısından, yani Türkiye’deki gibi bir dokunulmazlık yok). Ayrıca İngiliz parlamento hukukuna göre, meclisin işini müdahalesiz yapabilmesi için milletvekillerinin parlamentoya ‘geliş’ ve ‘gidiş’lerinde tacize uğramamaları da güvence altına alınmıştır. Bugünden bakıldığında ‘gelir ve giderken’ ifadesi garip görünebilir. Oysa o dönemde parlamento toplanılacağı zaman ülkenin bir yerinden at arabalarıyla Londra’ya gelip gitmek epey zaman alıyordu! Eh 17. yüzyıl ile bugünün vekili ve o vekilin seçmeniyle kurduğu ilişkinin aynı kalması mümkün mü?

Yüz yıl önce bir lider ya da vekil, bir meydanda yüksekçe bir yere çıkıp yurttaşa (aslında erkeklere!) sesleniyordu. Bugün de aynı şey yapılıyor, daha güçlü ses sistemleriyle tabii. Menderes de, Demirel de, Ecevit de, Erbakan da, Özal da kürsüye çıkıp kitlesine hitap ediyordu. Şimdikiler de aynı yolu deniyor. Elinizi vicdanınıza koyun, kitlenin sayı olarak hesabı dışında, insanları bir meydanda toplayıp onlara aynı sıkıcı cümleleri kurmanın ve konuşmanın belli yerlerinde ses artırıp azaltarak alkış almanın, nasıl bir getirisi var?

Peki o kitlelerin orada toplanması ve gövde gösterisi anlamsız mı? Değil kuşkusuz. Buna mukabil, etki ve işlevi, takdir edersiniz ki yetmiş yıl önceki gibi değil.

Bu yazıda naçizane önerim, meydanlarda toplanan yurttaşla başka tür bir iletişim kurulması olacak. ‘Yürüyüşten sonra ne olacak/olmalı?’ sorusuna yanıt arayışının küçük bir adımı olarak.

Siyasetin hem günlük, anlık hem de uzun vadeli amaç ve araçları var. Bazı yöntemlerle her ikisine dair bir şeyler yapmak mümkün olabilir. Bunun yollarından birinin, miting mantığını dönüştürmek olduğu kanısındayım. Konuyu daha sonra biraz daha açmaya çalışacağım.

Şimdilik:

Sayın siyasetçiler ve sayın Kemal Kılıçdaroğlu;

Türkiye’nin her yerinde açık hava toplantıları yapmalısınız. Her yerde.

Zeytinliklerle ilgili bir sorun mu var? O zaman hemen ilgili bölgeye gitmeli ve insanları, hangi partiye oy veriyor olurlarsa olsunlar, bir araya toplamalısınız.

HES tartışması mı var? O zaman yolunuz o köye çıkmalı.

Bunun nesi yeni diyeceksiniz. O park, tarla, garaj… Her neresiyse toplandığınız alan; gelen yüz, bin, beş bin yurttaşa, söz hakkı vermelisiniz. Siz konuşmayın. Çıkarın yurttaşı kürsüye, verin mikrofonu, derdini anlatsın.

Bırakın istiyorsa bağırıp çağırsın, bırakın size neden oy vermediğini, neden sizi sevmediğini anlatsın. Dertleşsin. Gidin size hiç oy vermeyen şehirlere, çıkarın insanları yanınıza, anlatsınlar. Eleştirsinler. Sert eleştirsinler. Kızsınlar.

Övgü her insanı bir süre sonra aptallaştırır. Bırakın sizi yersinler. Siz konuşmayın, yurttaş ve insan olduğunu fark etsin herkes. Bir iki sorun yaşanır, küfreden de çıkar. Önemli değil, herkes insan muamelesi görmek, konuşmak ister. İnanın, derdini anlatan yurttaşlar, muhtemel edepsizliği yine kendileri önler. Buna izin vermez. Çoğunluğu, sizleri misafiri olarak görür. Ve emin olun oraya iktidar partisi seçmeni de gelir. Çünkü onların çoğunluğu da dertlerini anlatamıyor hiç kimseye.

Size iki ay önce “Ankara’dan İstanbul’a yürümelisiniz” desem, çok insan ‘yarım akıllı’ muamelesi yapardı. Böyle şeyleri dert etmemek gerek. Elinizde ‘Adalet’ yazan bir dövizle günlerce yürüdünüz. Daha sade bir eylem olabilir mi? Ama bakın sonucu ne oldu? Bunu, yalnızca ama yalnızca yürüyerek yaptınız.

Herkes, her birimiz, insan muamelesi görmek, eşitliğin ne olduğunu bilmesek de aslında eşit olmak isteriz. Konuştuğunuz sahneye çıkarıp yan yana bir iskemlede oturacağınız yurttaş, kendisini iyi hissedecek, kuşkunuz olmasın. Bunu, devlet ile bütünleşmiş parti ve siyasetçiler değil, ancak sizler yapabilirsiniz. Onların dile getirebileceği tek şey kaldı artık: Senin konuştuğun parkı biz inşa ettik! Bu kadar. Sonrası, dalga geçme, itibarsızlaştırma çabası, vesaire. Bir süre çok gülerler, sonra gülmezler…

Her şey hızla değişiyor. Devir, kitlesel ve barışçıl, dikkat çekici eylem devri. Yurttaşın katılabileceği ve katılmak bir yana, sahipleneceği yol ve yöntemler.

Gidin bir köye, otobüs garajına, parka, lokantaya. Davet edin insanları. Yanınıza bir iskemle koyun. Lütfen deneyin. Anlat, deyin. Anlatacaktır. Kuşku duymayın…

Yazı önerisi: Meslektaşım Ülkü Doğanay’ın harika devrim imgeleri yazısını öneririm.

Kaynak: Diken
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com