EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

BİR ÇAKAL CARLOS DURUŞMASI

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Nis 25, 2017 10:38 pm    Mesaj konusu: BİR ÇAKAL CARLOS DURUŞMASI Alıntıyla Cevap Gönder

BİR ÇAKAL CARLOS DURUŞMASI
24 Nisan 2017



Kimine göre kahraman bir devrimci. Kimine göre mütevazı bir mücahit. Ama geri kalanlara göre ‘dünyanın en azılı teröristi’. Ilich...

Kimine göre kahraman bir devrimci. Kimine göre mütevazı bir mücahit. Ama geri kalanlara göre ‘dünyanın en azılı teröristi’. Ilich Ramirez Sanchez, bilinen adıyla Çakal Carlos. Savunmasını gönüllü üstlenen Türk avukatları vasıtasıyla bağlantı kurduk. Duruşmasına katıldık; tanıştık; sorularımızı yönelttik.
Cevaplar, yine avukatları vasıtasıyla kendisinin konuştuğu bir ses kaydı olarak geldi. Bu söyleşide, hakkında onlarca kitap yazılan, film yapılan bir figürün gerçek halini, hali pürmelalini okuyacaksınız. Sonradan Müslüman olan bir militanın hayatının, çıkışının, neye takıldığının ve belki nerede bittiğinin hikâyesini…

Sahibesini giyotine gönderdikten sonra, sarayına da kurulmuş adalet. Bugün Adalet Sarayı (Palais de Justice) olarak hizmet veren bina, Kraliçe Antoinette’in, hakkında verilecek hükmü de beklediği eski saray.

İster kraliyete, ister adalete… Kime ait olursa olsun; adı üstünde, saray işte. Arşınladıkça uzayan, uzadıkça topuk seslerinizin daha kuvvetli yankılandığı koridorlar; tırman tırman bitmeyen merdivenler… Çakal Carlos’un duruşma salonu değiştirilince üç kişilik Türk avukat heyeti ve ben… Kaybolduk!

İş başa düştü, danışmaya gidip, Ilich Ramirez Sanchez’in (Çakal Carlos’un gerçek adı) duruşma salonunu bulamadığımızı söyledim. Adam anlamadı, “Peki kimmiş, ne yapmış bu mösyö?” diye sordu. Herhalde herkesin aklına aynı örnek gelirdi: “10 petrol bakanını kaçırıp rehin aldı” dedim. “Ha Carlos! Siz Çakal’dan bahsediyorsunuz” deyip bir krokinin üzerine gideceğimiz yeri işaretledi. Meğer Adalet Sarayı, bu haritalarla gezilirmiş.



Eşinden kahve ve öpücük terapisi

Salonun kapısında Carlos’un hem eşi hem de avukatı olan Isabelle Coutant-Peyre ile tanışıyoruz. Kalendermeşrep, mahkemede bile hayatın tadını çıkarmaya çalışan, çok tatlı bir Fransız kadını. Zaten bırakın karısı, Çakal Carlos’un avukatı olmak bile epeyce bir rahatlık gerektirir. Duruşma sırasında bir türlü yerinde duramayan; kalkıp kocasına, kendisine kahve dolduran; eşine kahvesini verirken öpücük de yollayan Isabelle Hanım, yine aynı kalenderlikle, duruşmaya kıtı kıtına yetişiyor, ha desen geç kalıyordu…

“Kocasına nasıl kahve verdi?” diye soracak olursanız; Fransız mahkemeleri… Nasıl desem, bizimkilere göre sanki biraz ‘az ciddi’. Abdullah Öcalan’ın duruşma görüntüsünü hatırlayın: Camekânın içinde, yanında jandarmalar var… Tamam, burada da jandarmalar var; Çakal Carlos da camekânın içinde ama kolunu dışarı çıkarabileceği, avukatlarıyla dosya alışverişi yapabileceği bir aralık var. Isabelle Hanım da kocası içmezse kendi boğazından geçmeyecek kahveyi işte bu aralıktan uzatıyor. Arada da gelip gidip önüme Fransızca mahkeme tutanakları yığıyor.

Salonda herkes birbiriyle konuşuyor; sınıfta dolaşan öğrenciler gibi avukatlar kalkıp sanık ya da tanık yakınlarıyla sohbet ediyor, insanlar kartvizit alışverişi yapıp, sosyalleşiyor. Aslında ne kadar tuhaf bir yerde bulunduğunuz gerçeğine de sizi o sosyalleşme döndürüyor. Mahkeme kurdu sayılmam ama elinizi vicdanınıza koyun, film gibi değil mi şimdi anlatacaklarım…


Paris Adalet Sarayı’ndaki duruşma salonunun kapısında sorularımızı kendisine ileten Türk avukat heyeti ve eşi Isabelle Coutant-Peyre ile birlikte. Bu kapıdan sonra fotoğraf çekmek yasak.

İnanılmaz bir duruşma salonu

Sağ yanımda yaşlı bir adam. “Türk gazeteci siz misiniz?” diye soruyor. Çakal Carlos’la gençlik arkadaşıymışlar. “Siz de mi Venezuelalısınız?” diye sorunca, Bolivyalı olduğunu, gençlik liderliği yaptığını, o dönem Latin Amerika’daki bütün liderlerin bir şekilde birbirlerini tanıdıklarını anlattı. Sonra Çakal Carlos’la yolları ayrılmış. “Ben kendimi bilime ve politikaya” verdim diyor. Türkiye’ye dönünce google’ladım. Adam eski Bolivya Eğitim Bakanı çıktı. Antonio Carrasco…

Sağda bir hanım. Tanık olarak dinlenen adamın kızı falan galiba. Adam, Çakal Carlos’un 1975’te yaptığı iddia edilen bir bombalı saldırının mağdurlarından olduğunu söylüyor: ”Yere düşen bir şeye, hani telefon düşürmek gibi, gayri ihtiyari eğilip uzanırsınız ya, o gün yuvarlanarak gelen o şeye yanımdaki adam da ben de uzandık. Adam benden önce tuttu, düşen ‘şey’i. Patlama sonrasını hatırlamıyorum. Üç hafta sonra hastanede kendime geldiğimde iki gözüm de görüyordu. Tamamen net. Fakat birinin görüntüleri, normalde olduğu gibi yatay, diğer gözümün görüntüsü dikti…”

Arkamdaki adam yazarmış. ‘Kaddafi’, ‘Marine Le Pen’ ve ‘Çakal Carlos – Demirperde’nin Gölgesinde’ kitaplarının yazarı. Laszlo Liszkai.

Onun yanında bir Türk oturuyor. Çakal Carlos salona alınınca ayağa kalkıp İBDA-C selamı yapıyor. Çakal Carlos da ona aynı selamla cevap veriyor: Bütün parmakları yum, sonra başparmağınla işaretparmağını yarım ay şeklinde açabildiğin kadar aç… İşte öyle bir şey.

Canı sıkılmış bir çocuk gibi

Tuhaflıklar sizi kesmediyse, hadi el artıralım, Çakal Carlos’a geçiyoruz. Türkiye’den bir gazetecinin duruşmayı izlemeye geleceğinden haberdar. Yerini aldıktan bir süre sonra Türk avukatı sorularımın yazılı olduğu dosyayı ona uzatıyor, beni gösterip işaret ediyor. Meğer Carlos Paris’e gitmemize çok memnun olmuş. Aradaki boşluktan elini bana doğru uzatıp sallıyor, ben de el sıkışacağız zannedip, yerimden kalkıp adamın eline uzanıyorum. Jandarma müdahale edene kadar ben çoktan Çakal Carlos’la el sıkışarak tanışmış oluyorum. Meğer avukatlar dışında temas yasakmış.

Bir şeyler yazıp bunları avukatına veriyor, bana göz kırpıyor. Onları bana yazdığını anlıyorum. Acaba ne mesaj yolladı?

Beyaz saçlı, muzır bakışlı bu ihtiyarın Çakal Carlos olduğuna inanmak zor. Sıkılmış bir çocuk gibi. Önüne eğiliyor, arkasını itiyor. O sırada üst katta, balkondaki izleyiciler arasında bir tanıdık fark ediyor, el sallıyor. Benle göz göze gelip, göz kırpıyor. Aralıktan elini çıkarıp, önünde biraz aşağıda oturan avukatların kafalarını kaşıyor. Sonra bir 10 dakika kadarlığına kestirmeden önce uzun uzun esniyor. Her hareketini takip ettiğim için esnemesi bana da bulaşıyor.

Notta ne mi yazmış?

Türkiye’ye selam yollamış, bir de hapiste çekilmiş bir fotoğrafını benim için imzalamış



Avukatları aracılığıyla bize ulaştırdığı imzalı hapishane fotoğrafı ve Türkiye’ye selam mesajı (üstte).

Kemalistler Türkiye Cumhuriyeti’nin koruyucularıdır

Kemalist devrim ve Atatürk’e gelince… Kimse mükemmel olamaz. Bu bir sır değil, farklı bir yaşam tarzı vardı. Ama 20’nci yüzyılın en büyük adamıydı. İngiliz, Avustralyalı, Yeni Zelandalı işgal ordularını yenip; Ermenileri sürenlere ve onlara saldıran Kürt aşiretlerine de karşı çıktı. Sadece Türkiye için değil, bütün komşuları için çok olumlu sonuçları oldu. Türkiye için bugüne kadar başka herkesin yaptığından daha çok şey yaptı. Kemalistler Türkiye Cumhuriyeti’nin koruyucularıdır. Tekrar ediyorum, koruyucularıdır. Silahlarla korumadan bahsetmiyorum, fikirleriyle Türkiye’nin koruyucularıdırlar.

Beni kokainman olarak göstermişler

– Yanılmıyorsam Hürriyet, Türkiye’nin en büyük, en önemli gazetesi. Sanırım Kemalist ve milliyetçi bir çizginiz var…

İlk soruma şöyle başlamak istiyorum: Siz dünyada hem bazı solcu hem de bazı İslamcı çevrelerin, eylemlerine sempati beslediği, belki de dünyadaki tek figürsünüz. Buna ne diyorsunuz?
– Marksist-Leninist realiteyi en iyi idrak edip, uygulayan isim Sovyetler Birliği’ndeki Stalin’di. Ama şunu unutmayalım ki Stalin, hem o kirlenmiş Çar’a karşı mücadele etti hem de dindar, Tanrı’ya inanan bir adamdı. Her gece, yatmadan önce evinde dua ederdi. Rusya çok özel bir ülke. Ama bunun bir önemi yok. Çünkü maalesef din, insanları kontrol etmeye yarayan bir güç enstrümanına dönüştü. Hâkim sınıfların alt sınıfları korkutarak baş eğmeye itmenin bir aracına… Dolayısıyla ben eşine rastlanmayacak bir kişilik değilim. Komünistlerin çoğu Tanrı’ya inanır. Sadece dinin uygulanma biçimine karşı çıkarlar.

Sonuçta dünyanın dönüp dolaşıp Trump’ların, Putin’lerin dünyası olacağını önceden bilseydiniz; yine aynı hayatı yaşar mıydınız?
– Nasıl bir hayat yaşayacağınızı, aile, toplum, ekonomi, siyaset koşulları belirliyor. Seçilmiş biri olduğumu sanmıyorum. Koşullar beni böyle bir tavır sergilemeye itti. İnan bana, beni satın almak isteyen çok oldu. 50 milyon dolar veren bile oldu, bugünün 100 milyon doları… Ama kimseyi satmadım, ihanet etmedim. Bununla çok gurur duyuyorum. Trump ve Putin dedin. Sana bir şey söyleyeyim.

Nedir?
– Putin, Tanrı’ya inanan, Ortodoks bir Hıristiyan. Sovyet sosyalizminin eski hatalarını onarmaya çalışıyor. Rusya çok özel bir ülke. İnsanları çok farklı. Mesela Fransa da tarihi ve kültürel olarak çok büyük, çok önemli bir ülke ama birden çok kez fethedildi. Rusya’da bu hiç olmadı. Rusları ne kadar çok öldürürseniz, hükümetlerine o kadar çok sarılıyorlar. Hangi hükümet olursa olsun; ister Çar, ister Lenin, ister Stalin… Bu çok ilginç. Stalin binlerce kiliseyi yıkmıştı. 1941’de Alman işgali başlayınca kilise, anavatanı korumak için Stalin’in arkasında durdu. Şimdi de Putin… Onun mükemmel biri olduğunu söyleyemem ama en azından Gorbaçov gibi hatalar yapmadı ve Yeltsin gibi bir alkolik değil.

Peki Trump?
– Ben Trump yanlısıyım. Olabilecek en iyi ABD Başkanı. Bence oyların çoğunluğunu alsa da seçimi kazanamayan o kadın, ABD’nin başına gelseydi, en kriminel, en tehlikeli ve en eli kirli başkanlardan biri olacaktı. Bence ABD her yerdeki işgallere son verecek. Rusya, Suriye, Kore konusundaki hamlelerini doğru buluyorum. Sisteme karşı ve oldukça zeki bir insan. Umarım yanılmam.

68 yaş doğru değil daha 67 buçuğum!

68 yaşındasınız…
– Hayır! Bu doğru değil. Daha 67 buçuğum!

Bunca şiddet, bunca sertlik… Pişmanlıklarınız var mı?
– Şiddet insanın insanlıktan daha düşük bir düzeye inmiş halidir. Hayattaki pişmanlığım şiddete başvurmak değil, bunu yer yer doğru zamanda kullanamamamış olmamdır. Yahudiler de iyi insanlar. Bizden bile önce bir dinleri vardı. Ama onlar da Siyonistler tarafından kullanılıyor.

Hayatınızla ilgili birçok kitap yazıldı, film çekildi. İçlerinden okuyup, izleyip, beğendikleriniz var mı?
– 1979’da bir film çekildi. Annem filmi seyretmek için Meksika’ya gitti. Ben izleyemedim. 1980’de Kaliforniya’da bir film daha çekildi. Diziler de var tabii. Ama en çok Venezuelalı aktörün oynadığı son diziyi beğendim. Sadece beni kokain kullanıyor olarak göstermişler. Hayatımda hiç uyuşturucu kullanmadım. Hapiste esrar içmeyen tek kişi benim. Mükemmel bir insan değilim ama bende bu tür zaaflar yok, çok şükür.



“En çok Venezuelalı aktörün (Edgar Ramirez) oynadığı son diziyi beğendim. Sadece beni kokain kullanıyor olarak göstermişler. Hayatımda hiç uyuşturucu kullanmadım.”

Oysa sefahat düşkünü, ehlikeyf biliniyorsunuz. İçki?
– Hapiste içki içmemiz yasak. Eğer bir gün çıkarsam, arkadaşlarımla bir yudum şarap içerim. Umarım Tanrı beni affeder. Sadece bir yudum! Sarhoş olmayacağımdan eminim.

Hapishanede hayat nasıl?
– Burada kadın gardiyanlar bile bana bayılıyor. Selamlaşıyoruz falan. Hoşuma gidiyor tabii. Tamamen feministim. N’apalım karakterim böyle…

Zengin misiniz?
– Elimden milyonlarca ama milyonlarca dolar geçti. Hiçbirine dokunmadım, hepsi devrim içindi, o yolda harcandı. Bazı kişi ve kurumlar hatta hükümetler hakkındaki bilgileri başkalarına verebilirdim ama bunu yapmadım.

Üçüncü ömür boyu hapis cezanızı aldınız. Peki hâlâ geleceğe dair bir hayaliniz var mı?
– Olur da buradan ölmeden çıkabilirsem, ülkemde bir tür politik rol oynamak için sabırsızlanıyorum.

Umarım Kahraman en yakın zamanda iyileşir

Meclis Başkanımız İsmail Kahraman rahatsızdı. İyileşip Meclis’te yaptığı ilk konuşmada Fethullah Gülen için “ABD’deki Çakal Carlos” dedi. Hemen bir açıklama yayımladınız. İç siyasetimizi nasıl bu kadar yakından takip edebiliyorsunuz?
– Fethullah Gülen için ‘Çakal Carlos’ benzetmesi yapmakla büyük hata etti. Sanırım doktorları tamamen iyileşmeden taburcu etmişler. Ama umarım, en yakın zamanda iyileşir ve görevinin başına döner.

Türk avukat heyetinden Güven Yılmaz: Bizimki teknik katkıdan ziyade, manevi destek

Siz aynı zamanda İBDA-C davasında Salih Mirzabeyoğlu’nun da avukatlığını yarütüyorsunuz. Bu avukatlığın bir uzmanlık alanı mı yoksa bir dünya-ahiret görüşü mücadelesi mi?
– Dünya-ahiret görüşüne dayandığını söyleyebiliriz.

Çakal Carlos’un avukatlığını üstlenmeye ne zaman nasıl karar verdiniz?
– Salih Mirzabeyoğlu 2003 yılında Carlos’u bulup ilgilenmemizi istedi. Önce mektuplaştık, kendimizi tanıttık. Bize hemen vekâletname gönderdi.

Davaların gidişatına teknik müdahale ediyor musunuz, yoksa sizinki destek mahiyetli mi?
– Bundan önceki davasında kısa, genel ve siyasi içerikli bir savunma yapmıştık. Ancak bu son duruşmaya sadece üç gün katılabildiğimiz için konuşma hazırlamadık. Bizimki teknik destekten ziyade, manevi. Yanında olduğumuzu Türk cüppelerimizle göstermek.

Sizi en çok şaşırtan yönü hangisi oldu?
– Diğer iki avukat arkadaşımla birlikte La Sante Cezaevi’ne 2005’te ilk kez ziyarete gittiğimizde bizi kollarını kocaman açıp sarılarak karşılamıştı. Sanki 40 yıllık dostlar gibiydik. Bize “Ben Sünni, Hanefi” dedi. Bu hassasiyeti beni çok etkilemişti.

5

12 Ekim 1949
Marksist-Leninist bir ailenin çocuğu olarak Venezuela’da doğdu. İsminin başındaki ‘Ilich’, sonradan doğacak iki erkek kardeşine de ‘Vladimir’ ve ‘Lenin’ isimlerinin verilmesiyle, bir araya geldiklerinde Vladimir Ilich Lenin ismini tamamlayacaklardı.

1959
Venezuela Komünist Partisi’nin gençlik örgütüne katıldı. Anne-babası ayrılınca okumak için Londra ve Moskova’ya gitti.

1970
Lübnan’a geçti. İsrail’e karşı savaşmak için Filistin Kurtuluş Örgütü’ne gönüllü oldu. Tekrar Londra’ya döndüğünde artık ‘Carlos’ ismini almış ve o adı epeyce duyurmuştu. Bir yandan Filistin mücadelesine devam edip, diğer yandan Westminster Üniversitesi’nde öğrencilik yapıyordu.

1973
Britanya Siyonist Federasyonu Başkanı, Musevi işadamı Joseph Sieff’e başarısız bir saldırı düzenledi. Bunu Londra’daki Bank Hapoalim ve Fransa’daki üç gazete, iki havaalanı ve restoran saldırısı izledi.

1975
Paris’teki bir ev partisinde kimliği ifşa olunca Fransız istihbarat teşkilatından iki ajanı öldürdü. Yıl sonunda Viyana’daki OPEC toplantısını bastı. 10’u petrol bakanı olmak üzere, 60’tan fazla kişiyi rehin aldı. Avusturya, rehineleri öldürme tehdidi karşısında televizyondan Filistin’le ilgili bildirinin okunmasını kabul etti. Ve rehinelerin bazılarıyla birlikte Libya-Trablus’a uçmasına izin verildi.

1976
Yemen, Aden’e yerleşti. Doğu Alman gizli servisi Stasi’yle temasa geçti. Ona ev, ulaşım gibi destekler sağladılar.

1982
Paris polisi karısı Magdelena Kopp’u patlayıcı yüklü bir aracın içinde yakaladı. Serbest bırakılmayınca, misilleme olarak Fransa tren, gar, gazete bombalamalarına sahne oldu. Yine aynı yıl Fransız Superphenix Nükleer Santralı’na roketli saldırı düzenledi.

1985
Eşi ve kızı Elba Rosa’yla Şam’a yerleşti. Oradan Sudan Kartum’a geçti.

1994
Sudan Hükümeti’nin Fransa ve ABD ile anlaşmasıyla yakalanıp Fransa’ya teslim edildi.

1997
Ömür boyu hapse mahkûm edildi.

2001
Müslüman tutuklulardan etkilenek İslam dinine geçen Çakal Carlos eski karısıyla hâlâ evli olmasına rağmen avukatı Isabelle Coutant-Peyre ile dini nikâh kıydı. ‘Devrimci İslam’ adlı kitabını yazmaya başladı.

28 Mart 2017
1974’te Paris’te iki kişinin öldüğü bir eczane saldırısından dolayı, bizim de katıldığımız duruşmada üçüncü kez ‘ömür boyu hapis’ cezasına çarptırıldı.

iKTİBAS: http://www.hurriyet.com.tr/bir-cakal-carlos-durusmasi-40434928

ADIMLAR ADIMLAR DERGİSİ Av. Güven Yılmaz Çakal Carlos ibda Kumandan mirzabeyoğlu SALİH MİRZABEYOĞLU Ilich Ramirez Sanchez Trump’ Putin
Isabelle Coutant-Peyre

CARLOS’LA İLGİLİ SON GELİŞMELERİ AV. GÜVEN YILMAZ ADIMLAR’A DEĞERLENDİRDİ
8 Mayıs 2017



Carlos’un son mahkemesine Av. Ahmet Arslan’la birlikte Fransa’ya gittiniz. Gitmeden önce bildiğimiz kadarıryla Kumandan Mirzabeyoğlu’nu bilgilendirdiniz… Buradan başlayarak bu mahkemenin Fransa’ya gidiş sürecini özetler misiniz?

Carlos ile 2004 yılında gerçekleştirdiğimiz ilk temasımızın Kumandan Mirzabeyoğlu’nun talimatı ile olduğu artık herkesin malumu. Ve yine Carlos’a gönderdiğimiz ilk mektupda kendimizi Salih Mirzabeyoğlu’nun avukatları olarak tanıtmamız üzerine bizlere derhal vekalet gönderdiği de keza kamuoyunun bilgisi dahilinde. Buradan Kumandan Mirzabeyoğlu ve Carlos’un birbirine beslediği muhabbeti görmek ve anlamak da zor olmasa gerek. Bu hatırlatmadan sonra gerek Carlos’un Kumandan Mirzabeyoğlu ile ilgili gerekse Kumandan Mirzabeyoğlu’nun Carlos ile ilgili en ufak bir gelişmeyi bile takip ettiklerini de izah etmeye gerek yok sanırım. Bu çerçevede Carlos’un duruşmasına gitmeden önce Av.Ahmet (Arslan) Bey’le birlikte Kumandan Mirzabeyoğlu’nu ziyaret ettik. Kendisinin kamuoyuna yansıyan ve yansımayan notlarını Carlos’a ulaştırmak üzere aldık. Paylaşamayacağım notlar bir yana, bildiğiniz üzere, Carlos, kendisine ait devrimci şapkasasını ve bir Futbol takımı tarafından yine kendi adına (İLİCH) özel olarak yapılmış ve hediye edilmiş olan bir formayı geçen seneki ziyaretimizde Kumandan Mirzabeyoğlu’na hediye olarak göndermişti. İşte bu hediyelere de bir teşekkür mahiyetinde olmak üzere bunlarla fotoğraf çektirerek bir albüm tarzında Carlos’a ulaştırmamızı istedi. Sembolik olarak da bu fotoğraflardan birine “Aziz Gönüldaşım, İslam devrimcisi Salim Muhammed’e, sabırlı ve dik duruşunu bozmadan sürdürdüğü için gururla ve Allah’dan sabır niyazı ve bir an önce kurtulması dileğiyle, çok çok selamlar…Allah’a emanet ol!” notunu el yazısı ile yazdı.

Mahkeme sürecini ve Carlos’un duruşu hakkında söylenmezse olmaz denilebilecek hususlar nelerdir?

Bilindiği üzere Carlos 1994 yılında CIA ve Mossad tarafından yapılan bir operasyonla ele geçirildi ve Fransız İstihbaratı’na teslim edildi. Fransa burada taşeron bir ülke olarak seçildi. Amaç, hayatını Filistin’in bağımsızlığı yolunda Siyanizm ve Emperyalizmle mücadeleye adamış İslam devrimcisi Carlos’u ömür boyu hapiste tutmak ve O’nu ademe mahkum etmekti. 1994 tarihini özellikle verdim. 1994 ile son duruşması arasında 23 yıl var. Bu dava öncesinde de 2 ayrı müebbet hapis cezası verildiği de malum. Burada şu soruyu sormak lazım. 1970li yıllarda gerçekleşen birtakım olaylar nedeniyle niçin 10 yılda bir dava açılıyor. Amaç, farklı iddialarla tekbir dava içinde görülebilecek veya aynı süreç içinde birden fazla yargılama ile gerçekleşecek süreci uzatarak Carlos’u ülkesine iade etmemek ve cezaevinde ölmesini beklemek. Bu nedenle Fransa, ortada hiçbir delil olmadan dava icat etmek konusunda bir hayli mahir. Böyle bir icat sonucu mahkeme sürecine geçildiğinde de bu davanın, sonu başından belli bir dava niteliğinde olduğu da ortada…Ve artık bunun bir mahkeme değil, mahkeme sahnesinin sergilendiği bir tiyatro olduğunu da söylemek yerinde olacaktır. Hakkında idam cezası verildiğinde Kumandan Mirzabeyoğlu’nun “TİYATRO BİTTİ” tesbitini de bu vesile ile hatırlamış olalım. Bu genel çerçeveden sonra duruşmaya ilişkin daha özel bilgilere geçecek olursak, öncelikle belirtelim ki, gerek müslüman kesimden gerekse, müslüman olmayan devrimci kesimden O’nu seven pek çok insanın duruşmaları izleyerek Carlos’a destek olduklarını gördük. Duruşma aralarında bunlardan bir kısmı ile sohbet etme imkanı da bulduk. Özellikle birinden bahsedeyim, Fransa’da öğretmenlik yapan ve burada yaşayan bir Uygur Genç yanımıza gelerek, “ben sizi Arap sanmıştım, siz Türk müşsünüz, Carlos Filistin’in bağımsızlığı için ömrünü harcamış, acaba bizim bağımsızlığımız için de savaşır mı, var mı böyle biri artık dünyada?” diye sordu. “O her daim ve her şartta savaşına devam ediyor, umudunuzu yitirmeyin ve mücadeleye devam edin, tüm mazlumların hakkını koruyacak bir yeni nizam elbette kurulacak” dedik. Yine Adımlar Avrupa grubundan bir gönüldaşımız ile Carlos’un, İBDA selamı ile karşılıklı selamlaşmaları Mahkeme salonunda bir hayli dikkat çekti. Carlos, kendisine destek için gelen diğer izleyicilere yüksek sesle “Türkiye’den gelen gönüldaşlarım” diyerek durumu özetledi. Bu arada arkadaşımızın yanında Türkiye’den gelen gazeteci Savaş Özbey de vardı. Carlos’a kendisini ayrıca takdim ettik ve tokalaşma imkanı buldular. Bir diğer yönüyle, önceki davalarda da müşteki avukatları aynı kişiler olduğundan artık birbirimizi tanır hale geldiğimizden Onlar bile bize hoşgeldiniz dediler. Hatta aralarından bir tanesi Türk cüppelerimize iltifat etmeyi de ihmal etmedi. Bu arada Madam İsabella bizi hem Mahkeme savcısı ile hem de Mahkeme başkanı ile odasında tanıştırdı. Özellikle başkan “hoşgeldiniz, umarım mahkemeden zevk alırsınız” diyerek nazik bir biçimde bizi karşıladı.

Sonucun ne olacağını bilen Carlos duruşmalar esnasında son derece rahat tavırları ve Kumandan Mirzabeyoğlu’nun önceki sorunuzda belirttiğim tesbitindeki “sabırlı ve dik duruşu” ile “ne yaparsanız yapın beni susturamazsınız ve davamdan vazgeçiremezsiniz” edası ayrıca tarih sayfalarına bir kez daha not edilmelidir.

Sizinle birlikte Hürriyet Muhabiri de geldi Fransa’ya…Sizinle ve Carlosla bir görüşme yaptı, bu olay nasıl gelişti?

Yukarıda da bahsettim, Hürriyet Gazetesi’nden Savaş Özbey, bana ulaştı ve Carlos ile bir ropörtaj yapıp yapamayacağını sordu. Ben de bunun mümkün olduğunu, ama öncelikle kendisine sormam gerektiğini söyledim. Ve Carlos’un olur cevabından sonra Savaş Bey sorularını hazırlayıp bana gönderdi. Daha sonra tekrar arayıp Carlos’u bizzat görüp göremeyeceğini sordu, bunun duruşmada mümkün olabileceğini, cezaevinde görüş izninin biraz daha zor bir süreç olduğunu izah ettim. Bunun üzerine duruşmaya gelmeye karar verdi. Biz Almanya’dan Paris’e geçmiş idik, O doğrudan Paris’egeldi. Duruşma sabahı adliye önünde buluştuk. Ve kendisini önce İsabella Hanım ve diğer avukat Francis ile tanıştırdık. Duruşma salonunda da kendisini Carlos’a takdim ettik. Savaş Bey bunları ve orada kaldığı bir gün içinde yaşadıklarını Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazısında ayrıntılı bir şekilde anlattı. Ropörtajı da yine bizim üzerimizden telefonla daha sonra gerçekleşti. Gazetedeki yer darlığından dolayı ancak kısa ve başlıklar halinde bir kısmı yayınlandı.

Carlos’un mahkeme süreci ve Türk avukatlarının varlığı, en önemlisi de İBDA ve Kumandan’la ilişkisi dünya medyasında da yankı buldu… Bunların başında da Fransız ve Rus medyası gelmekte… Sizinle irtibata geçen Rus Gazeteci ve aktivistler bildiğimiz kadarıyla oldukça ilgililer Carlos etrafında yaşanan bu gelişmelerden… Rus gazeteci ve siyaset adamı İGOR MOLOTOV bağlamında Adımlar’da da yer verdiğimiz bu sürecin gelişim aşamalarını okuyucularımız için anlatabilir misiniz?

6 Nisan 2017 tarihinde İgor Molotov imzalı gazeteci-yazardan bir mesaj aldım.

Mesajında şöyle diyordu: “Carlos’a verilen 3.müebbet hapis nedeniyle üzüntülü ve öfkeliyim. Ona sarılıp İslam Proleter Devrimi hakkında konuşamamak çok zor ve acı verici. Moskovo’da Carlos’un ve senin gerçek bir dostunuz olduğunu bilmenizi isterim. Kendisine bir mektup göndermek istiyorum. Bana adresini ulaştırabilir misiniz. Selamlar..”

Carlos’un adresini kendisine gönderdim. Carlos’un hukuki durumu ile ilgili yazıştık. Ve İgor “sizinle bir ropörtaj yapabilir miyiz?” diye sordu. Ben de olumlu cevap verince, soruları gönderdi. Ve yayınlanmış olan ropörtaj böylece gerçekleşmiş oldu. Carlos’a kendi yazdığı kitabı ve mektubu gönderdiğini söyledi. Birkaç gün sonra “Birkaç tane Rus Milletvekili’nden Fransız Hükümeti’ne Carlos’un durumu ile ilgili bir protesto mektubu göndermesini rica ettim, başka yapabileceğim bir şey var mı?” diye yazdı. Ben de bunun üzerine “Bu konuda Putin’e ulaşmalarının mümkün olup olmadığını” sordum. O da bunun üzerine harekete geçti. Ve sitenizde de yayınlanan bu mektubun Putin’e ulaştırılacağını söyledi. Ayrıca İgor bu çerçevede faaliyetlerine devam ediyor ve önümüzdeki günlerde Rusya Federasyonu Halk Komitesi Başkanı ile görüşüp Birleşmiş Milletler nezdinde Carlos’un durumunu dile getirmesini talep eden bir mektup yazmalarını isteyeceğini, ve ayrıca Putin’e yazılan mektubun da takipçisi olacağını söyledi. Yine bu çerçevede hem Carlos’a hem de İBDA camiasına olan kardeşlik duygularının dışa vurumu olarak özel olarak yaptırdığı Carlos tişörtü ve İBDA selamı ile çektirdiği fotoğrafları bize gönderdi. İgor ve çevresindeki aktivistlerin Carlos’a olan sevgileri vesilesi ile tanışmamız sonrası oluşan bu dostluk ile İBDA hareketi için de yeni bir cephe açılmış oldu. Bu durumu hep birlikte ciddiyetle ele almamız ve süreci doğru bir şekilde yönetmemiz gerekir. Kıtalar çapında devrimin gerçekleşmesi için bunları birer kilometre taşı olarak görmek ve buna odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum.

Söyledikleriniz bağlamında sormamız gerekirse, Carlos’un verdiği mücadele göz önüne alındığında tüm dünyada İslami veya sosyalist kesimlerden kendisine yeterli desteğin verildiğini düşünüyor musunuz? Eğer bu destek veriliyorsa bunun kimler olduğunu en azından bazılarını okuyucularımıza söyleyebilir misiniz? Fakat Yeterli destek verilmiyorsa sizce bunun sebepleri neler olabilir?

Öncelikle Carlos’a destek olan her kesimden insanın var olduğunu birkez daha yineleyelim. Yazarlardan, sanatçılara, devrimci aktivistlerden, savunmalarını üstlenen avukatlara kadar pek çok insan var. Ancak bu destek maalesef tam bir bütünlük arzetmediğinden arzu edilen seviyede değil. Bu destekler saman alevi gibi zaman zaman parlayan bir nitelikte..Sonuca ulaşmayı hedef alan, kararlı ve sürekliliği olan ve dünyanın her tarafında bu amaç çerçevesinde hareket eden bir mekanizma oluşturmalıyız. Bunu ne kadar gerçekleştirebiliriz şu an bilmiyorum. Kumandan Mirzabeyoğlu’nun tahliye ve beraat sürecini ve bu süreçte yaşananları bilenler ve bu sürece inanarak mücadele edenler ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaklardır. Bilinmek ile gündem olmak arasındaki farka dikkat çekmek istiyorum. Carlos tüm dünyaca bilinen ve tanınan biri olarak, serbest bırakılıp ülkesine gönderilinceye kadar gündemimizde olmalı ki, O’nu gündemde tutabilecek faaliyetler içinde olalım. Onu İslam Devrim mücadelesinin çok önemli bir aracı ve malzemesi yapmalıyız. Gerek ülkemizde gerekse uluslararası arenada bunu yapabileceğimize inanıyorum. Ancak bunun kolay olmadığının da farkındayım. Kağıt üzerinde baktığımızda, Carlos, sol devrimciler tarafından da çok sevilen ve hatta idollerinden biri olan bir isim. Tüm manipilasyonlara rağmen Müslüman kesim içinde de artık İslam devrimcisi kimliği daha doğru bir zemine oturmuş vaziyette…Kıskançlık ve hasetliğinden Kumandan’a yan gözle bakan bir takım zevat aynı şekilde Carlos’a da benzer muameleyi yapmaya çalışsa da bunları türünün son örnekleri olarak görebiliriz. Bununla birlikte Carlos’u sevenler ve O’nun özgürlüğüne kavuşması için temenniden öte bir şeyler yapmaya çalışanlar da elbette var. Ülkemizden bir misal… Bizimle uzun yıllar önce irtibat kuran dostumuz şair-aktivist Ümit Yaşar Işıkhan, kurucusu ve üyesi olduğu Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği ve benzeri gibi bazı sivil toplum örgütleri üzerinden yapılan faaliyetlerde Carlos’u gündeminden eksik etmiyor. Sabırla yaptığı başvuruyu bir iki sene takip ederek geçen sene Carlos’u cezaevinde ziyaret etti. Bu şimdilik kişisel bir girişim gibi gözükse de bütünün içinde çok değerli bir yere sahiptir.

Yürüttüğünüz “Carlos’a özgürlük” kampanyası uluslararası bir boyut kazandı… Bu kampanya sizin ve diğer meslektaşlarınızın öncülüğünde sistematik olarak devam edecek mi ve bu kapsamda ne tür gelişmeler yaşanabilir?

Açıkcası Kumandan’ın özgürlüğüne kavuşması sürecinde Carlos ile yeterince ilgilenemediğimizi ve bu işe odaklanamadığımızı ilkönce bir itiraf edelim. Aslında diğer bir bakış açısıyla Kumandan için yaşanılan süreçde gerek yurt içinde yapılan faaliyetler, gerekse yurt dışında “Mirzabeyoğlu’na Özgürlük” için yapılan imza kampanyaları gibi faaliyetler bizim için de ayrı bir tecrübe oldu. Öncelikle, istenilen amaca ulaşma yolunda sabırla ve kınayanların kınamasına aldırmadan işimize bakmamız gerektiğini bir kez de bu vesile ile öğrendik. Sonuçların ulaşılmazlığını düşünerek kendimize set çekmeyi değil sebeplere sarılarak her an aksiyon içinde olmanın gerekliliğinin şuuruna vardık. Bu çerçevede kağıt üstünde Carlos’un cezaevinde ölmesi planını ters yüz etmeyi kendimize hedef seçtik. Gerek yurt içinde gerekse uluslararası platformlarda her vesileye sarılarak “Carlos’a Özgürlük” sloganını gündemde tutmak hepimizin üzerine düşen bir borç. Uluslararası seviyede domatesin geleceğinin bile masaya yatırıldığı bir dünyada Carlos’un geleceğine de sahip çıkılacağına inanıyorum. Belki çok kısa bir zamanda Putin, Maduro ve Erdoğan’ın etrafında oturacağı bir masada Carlos’a Özgürlüğün ele alınacağı günleri göreceğiz. Bize düşen, hep birlikte bu zeminin oluşması için gayret sarfetmek.

Bizzat kendisinin başlattığı tüm bu gelişmeleri Kumandan Mirzabeyoğlu nasıl değerlendiriyor, okuyucularımızla paylaşmanızda mahsur olmayan kısmıyla kısaca bilgilendirebilir misiniz?

Seneler önce bizzat verdiği talimat ile başlayan bu süreç ile ilgili olarak meydana gelen olumlu gelişmelerden elbetteki memnun. Karşılıklı olarak birbirleri ileilgili verdikleri mesajlardan aralarındaki muhabbetin seviyesini bir nebze de olsa tahmin edebilmek mümkün. Ömürlerinin bir kısmını cezaevlerinde geçirip kalan kısımlarını milletlerinin başında geçiren örnek şahsiyetlerin varlığı da malum. Yarının ne getireceğini bilebilmemiz mümkün olmamakla birlikte gönlümüz hem Carakas’da hem de İstanbul’da her ikisini birlikte görebilmeyi arzu ediyor..

Moskova’dan davet aldınız, ne zaman gitmeyi düşünüyorsunuz?

Yaklaşan Ramazan ve ardından Hac seyahatim nedeniyle çok acil bir durum olmazsa Moskova ziyareti bu aralar zor gibi. Ancak Moskova öncesi bu yaz İstanbul’da buluşmak mümkün olabilecek sanırım. .

Kaynak: Adımlar dergisi
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com