EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Prof. Dr. Tülay Özüerman: GERÇEĞİN YALANLA İMTİHANI

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Arl 31, 2016 11:30 pm    Mesaj konusu: Prof. Dr. Tülay Özüerman: GERÇEĞİN YALANLA İMTİHANI Alıntıyla Cevap Gönder

Prof. Dr. Tülay Özüerman: GERÇEĞİN YALANLA İMTİHANI
24 Ara, 2016



ozuerman-2 “Post-truth” Oxford sözlüğü tarafından, sonuna geldiğimiz yılın kelimesi seçilmiş, Türkçe’ye “gerçek sonrası”, “gerçek ötesi” …. diye çevriliyor. Yanlışlar ve yalan üzerine kurulu düzensizliğin sürgit halinin süslü ifadesi diye de özetleyebiliriz. Yalanla inşa edilen herşeyi anlatan bir kelime türetmişler. Ne kadar çok yalan söyleyebiliyorsanız o kadar fazla yer kaplıyorsunuz da diyebiliriz.

Post-truth politics (gerçek ötesi siyaset); gerçeğin, doğruların, olguların önemini yitirmesini anlatan bir kavram olarak günümüz sürecini özetliyor… Gerçeklerden ve doğrulardan hızla uzaklaştığınız, uydurulan yalanları doğruların ve gerçeğin yerine ikame ettiğiniz…

“Söylenenin yalan olduğunu bildiğiniz halde, onu önceki doğrunuzun yerine yerleştirmelerine seyircilik etme hali” için de bir kelime icat edildi mi onu bilmiyorum. Öncekinin önemsiz ve değersiz olduğunu anlatıp, elinize “bu senin yeni doğrun” diye tutuşturulanla ilerleyenin peşinden gitmenin adına, “gerçeklerden kaçış” diyebiliriz, ya da gerçeğin yalanla imtihanı!… Önceki sizi var eden değerleri boşaltıp, kendinizin terk ettiği alan yarattıkça sizi yeniden inşa eden yalanlarla kuşatılma halinden söz ediyorum.

Dünya sistemi dönüş(türül)ürken, yeniden kurgulanan düzen(sizliğ)i meşrulaştıracak ne kadar çok süslü kavram üretildi!..

Önceki süreçleri anlatan, açıklayan, doğrular üzerine inşa edilmiş ne varsa, hepsini kendimizin terk etmemiz tembih edilirken, yeni bir dilin inşası üzerinden önceki kavramlar, süreçler, kişiler, kurumlar….. sorgulanıyor. Gerçeklerin üstünü tam örtemiyor, ama olsun; yalanın üzerine yeni bir şey inşa edilebiliyor.

İdeolojilerden artık kimse söz etmiyor; “önceki siz”i sürekli kuşatan hızlı bir döngünün içinde, karşı ideolojinin inşa sürecine dahil ediliyorsunuz bir şekilde. Önceki ideolojinin temel kurum ve değerlerini boşaltarak, “ben geliyorum” demeden ilerliyor. Benliğinizi tanımladığınız ortak değerlerin sürekli aşındırılışına tanıklık eder buluyorsunuz kendinizi. Anılarınız siliniyor. Bakıyorsunuz, önceki yaşadığınız yerlerin adlarını, yollarını, binalarını bir bahane ile değişmiş buluyorsunuz.

“Yeni” kavramı ile, rejimin, yani devleti var eden ideolojinin dönüştürüldüğünü anlatmaya çalışırlarken, bir yandan da, önceki süreçlerle ilgili karalayıcı propagandaya da maruz bırakılıyorsunuz. Bazen dizilerle, bazen doğrudan siyasetle, bazen de siyasetin memur ettikleri ile yoğun bir tek yönlü propaganda ağı ile kuşatılmış beyinleriniz, diğer yandan sürekli ama çeşitlenen içerikli terör başlıklı felaketlerle, bir de sınırlarınızda yoğunlaşmış savaş tehdidi altında, her gün yitirilen canlarla başka bir Türkiye’nin inşa sürecine tanıklık eder buluyorsunuz kendinizi. Bu arada, Başkanlık, Cumhurbaşkanlığı derken…. süreci kalıcılaştıracak BOP Anayasası’na doğru çalışmalar hız kesmeden devam ediyor.

Siyasal rejimin dönüşümü için, bir yandan önceki sistemin işleyişi zorlaştırılırken, diğer yandan yeniden inşa edilenin üretilmesini sağlayacak koşullar yaratılır.

Türkiye, BOP sürecinde yaratılan ideolojik kırılmayı, anayasa ile meşrulaştırmaya sürükleniyor. Aslında; bugün yaşayan ikna edilmiş halkın oylarıyla egemenliğin geniş yetkilerle donatılmış tek kişiye devrini öngören bir ön değişiklikten sonra, köklü dönüşüm sürecine geçişi o(na)ylamayı konuşuyoruz. Buna, sandıktan çık(arıl)ınca, “milli irade” deniliyor. Ancak iradeler karşı duruş ile var ediliyorsa, o “milli irade” sayılmıyor; susturulması gereken irade sınıfına giriyor.

İktidar yanında olanın iradesi makbul; diğerleri, yok hükmünde!…

(..)

Batı’ya kafa tutuyor, yüzümüzü doğuya dönüyoruz; ama bir yandan da tam da Batı’nın istediği gibi, Ortadoğu’ya örnek bir İslam devleti olma yolunda ilerliyoruz.

Düşününce; kendisine yapıştırılan post-truth kelimesi, sadece geride bırakacağımız yılı değil, içinden geçtiğimiz süreci en iyi tanımlayan olduğu konusunda desteği hak ediyor.

* * * * *

(..)
Bunu göremeyenlere gösterecek akıl hala var. İş, bu aklı devreye sokacak iradeyi ortaya koymakta. Muhalefete çok iş düşüyor. Sadece siyasal değil, toplumsal muhalefeti de yeniden var etmek ve görünür kılmak için ne çok sebep var!…
İLK KURŞUN
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com