EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Entelektüeller çağının sonu mu?

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Arl 16, 2016 10:07 pm    Mesaj konusu: Entelektüeller çağının sonu mu? Alıntıyla Cevap Gönder

Entelektüeller çağının sonu mu?
Selçuk Salih Caydi
8.12.16



(..)

Günümüzde eski entelektüeller de, onların yaşadığı dünya da yok ve bu yazının konusu biraz da yeni dünyanın entelijansiyasıyla ilgili.

Fransanın güçlü adamı De Gaulle, Filozof ve yazar, dik Solcu Sartre'ı tutuklamaktan bahsedenlere, "Sartre Fransa'dır, Fransa'yı tutuklayamazsınız" demiştir. 1968'lilerin kült figürü "Kızıl Dany", (Daniel Cohn-Bendit) Sartre'ın gelip, "Siz devrimi nasıl yapacaksanız bana anlat" dediğini ve onu can kulağıyla dinlediğini, anlattıklarına çok şaşırdığını anlatmıştır. O yıllarda Avrupa'nın bütün Hükümetlerinin başı bu gençlerle beladaydı, derken Almanya'da "Kızıl Ordu Fraksiyonu" (RAF) çıktı, "Kızıl Tugaylar" doğdu, aynı yıllarda Türkiye'de de Mahir Çayan ateşli yazılarını yazıyor, gizli Sol partiler ve örgütler, dernekler, pıtrak gibi her yerde kuruluyordu. Entelektüelizmin Sol bir damara sahip olmasının nedeni, uyarıcı ve eleştirici bir yana sahip olmak zorunluluğudur. Türkiye'de de, dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi "Aydın" denince akla, az veya çok Sol tandanslı insanlar gelir. Türkiye Solunun ve entelektüalizminin üzerinden silindir gibi geçen, günahı -askerler tarafından- ödene ödene bitirilemeyen 1980 darbesine rağmen, entelektüalizm bugüne kadar Sol kaldı.

Entelektüelizm derken, "tanımlayan" ve "değerler sisteminde kategorilendiren" diye iki benzer gruptan bahsetmiş oluyoruz. Tanımlayan entelektüeli, daha çok bilim camiası ve Uğur Mumcu'nun temsil ettiği sağlam gazeteci formatında görebiliriz. Günümüzde gazetecilerin entelektüel boşluğu dolduran insanların çoğunluğunu oluşturduklarına bakarak, "Tanımlayan entelektüel"in geniş bir çevreyi oluşturduğu ama eskinin entelektüelleriyle kıyaslandığında, daha düşük bir profil sergilediğini söyleyebiliriz. Elimizden kayıp giden entelektüelizm, hayatı/olayları tanımlamaktan ziyade, onun etik/kültürel değerleri ışığında topluma ve eğitimli kesimlere yön veren, onların kendi fikirlerini oluşturmalarına temel sunan, toplumların değer yargılarının bekçisi niteliği taşıyan entelektüalizm. (..)

Bugün televizyon stüdyolarını dolduran ve kaliteleri artık yerlerde sürünen "Konuşan kafa"lara entelektüelliği neden konduramıyoruz ve kolayca "Entel" diye aşağılayabiliyoruz? Çünkü bu ünsanların seviyesizliği bir yana, bir tarihi ufku yok. Daha geçtiğimiz birkaç yıla kadar aramızda yaşayan ama yaşlanıp suskunlaşan büyük isimler, "İlerleme", "Sosyalizm", "Daha insanca yaşamak ideali" gibi ambisyonlara sahiplerdi ve Sosyalist Blokun çöküşü ardından o perspektifler karışıp "Zamanın sonu" falan da ilan edilmiş olsa, nasıl bir zamanda yaşadıklarına dair sağlam fikirlere sahiplerdi. Entelektüeller en güzel atlara binip gittiler, onların yerine her akşam kafa kafaya verip ekranda politika konuşan, biteviye, yavan insanlar geldi. Evet aptal değiller, ama çok tekdüzeler. Tarih ve tarihi dönem bilincinin ortadan kalkmasıyla, günübirlik aynı (siyasi) konuları çiğneyip bir sonraki gündem konusunu bekleyen ve eski entelektüellerin cübbesine talip yeni entelektüellerin hiç bir tahmini ve tasavvurunun gerçekleşmemesi, gazetelerin halkın nabzını tutamadığı bir soyutlanma yaşattı Türkiye'ye ve tabii Dünyaya. Son yüzmi yıldır yaşanan muazzam değişimden entelektüel de nasiplendi.

Entelektüel, ille de uzmanlık alanına sahip olmadan, makul akıl ve mantık yürüterek Dünya hakkında konuşulabildiği zamanların adamıdır/kadınıdır. Günümüzün son derece karmaşık ve digitalleşmiş Dünyasında, bu dünya hakkında konuşmak için daha çok, uzmanların ve bilimcilerin ağzına bakılıyor. Tabii bu, bilimcilerin şaşmaz yaratıklar olduğunu göstermiyor. Bu blogda galiba, bilim adamlarının gelecek tahminlerinin, maymunların daktiloyla şiir yazma ihtimali kadar olduğunu, uzman olmayan ilgili insanların çok daha doğru tahminler yaptıklarını yazmıştım. Devasa bir bilimsel araştırmanın sonucu. Ama asıl entelektüel, yani aklıyla ve kalbiyle tartarak Dünya hakkında konuşan ve sözü dinlenenler (artık dinlenilmiyor elbette), nereye gittiler, neden kayboldular? Bu sorunun ilk yanıtı, galiba gönüllü suskunluklarından, sonra mecburi angajmanlarından ve okur-yazarlık seviyesinin kendine has bir zirve yapmasından. Neden susuyorlar? Konuşup içeri atıldıklarında, bir haftada unutulabiliyorlar. Eskiden asla bir yerde unutulmazlardı. Mesela CHP'ye susuyorlar, çünkü diğerlerine göre en ehveni şerrin CHP olduğuna inanıyorlar, şer berbat bir şer. Aslı şöyle olmalıdır: Aydın, toplumunun milion taşıdır. Toplumsal ve insani değerleri, etik kuralları, ve benzeri birçok normu belirleyen, kategorize eden kişilerin, ehven-i şer falan tanımaması gerekir.

Eski usul "entelektüeller çağı"na son veren asıl gelişme, artık kimsenin "mentor"a (yani mürşide/öğretmene veya kanaat önderine) ihtiyaç duymaması, sözünü söyleyebileceği mecraların son derece yaygınlaşmasıdır. Bu bağlamda Twitter'ın Türkiye'de Almanya'dakinden çok daha fazla kullanıldığını hatırlatalım. Elbette bu kullanım derecesinde "entelektüel faaliyet" yok denecek kadar az bir yer tutuyor, ama insanların Google kullanmayı öğrenmeleri, doğrudan söz edebilme mecralarına sahip olmaları, entelektüelizme küçümsenmeyecek bir darbe indirmiş görünüyor. Buradan çıkan sonuç, entelektüalizm sırasının geniş kitlelere geldiği gibi bir "fikir" değil elbette. Tam tersine. Vasatlaşmanın bu yoldan yayıldığını ve adına "Trol" denen yaratıkların, insanı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklenebildikleri gerçeğine de "maruz" kalabiliyoruz. Sonuç, Trollerin desteklediği iktidarlar, kanaat önderleri, "sanatçılar" ve artık herhangi bir "fikir yapısı"ndan bahsedemeyeceğimiz, bir günde yüzseksen derece değişebilen "Konuşan kafalar". Artık biliyoruz ki, "Entel" deyip küçümsediklerimizin bile yaşayamadığı Dünyamızda "yeni" bir cins insan da yaşam alanı buldu. Latince "Akıllı insan" anlamında "Homo sapiens" adını kullanamayacağımız, öğrenmeyen, bir şey öğretilemeyen, ahlaki/etik değerleri çok düşük profilli, akılsız ve ahmak bir insan türü de yaşam alanı buldu. Bu türe Latince, "Homo insipiens" deniyor.

Bir zamanlar din adamları toplumun üzerinde çok etkililermiş, onların yerini seküler entelektüeller almıştı. Toplumun seküler değerlerini gözeten entelektüellerin de etkilerini yitirdiği günümüzde, bu çok önemli boşluğu dolduracak yeni bir entelektüel türü doğabilir. İnternetteki doğrudan ifade özgürlüğü ve muktedirleri karikatürleştirip büyük kitlesel tepkiler oluşturulmasında önemli roller oynayanlar, adları genellikle bilinmeyen yeni entelektüeller. Ve karmaşıklaşan Dünyada değerlerin Milion taşı olmak görevi orada duruyor. (..)

Kaynak: Konstantiniye notları
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com