EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Devir: 'Türkiye’nin ruhunu anlatmaya dair bir girişim'

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Şub 06, 2015 12:59 am    Mesaj konusu: Devir: 'Türkiye’nin ruhunu anlatmaya dair bir girişim' Alıntıyla Cevap Gönder

Ece Temelkuran, yeni romanı 'Devir'i "Türkiye’nin ruhunu anlatmaya dair bir girişim" olarak nitelendirdi
04 Şubat 2015



T24'ten Işıl Öz'ün Röportajı:
‘Unutulmayacak olanlar kalır... Ya hatırlamayacaklarımız?’


Yazar Ece Temelkuran, yeni romanı ‘Devir’i “Türkiye’nin ruhunu anlatmaya dair bir girişim,” olarak nitelendirdi: “Nazım Hikmet’in, Yaşar Kemal’in, elbette Oğuz Atay’ın, tabiidir ki Sevgi Soysal’ın sonra biraz Barış Bıçakçı’nın, biraz Ayfer Tunç’un, böyle bir dizi biricik kalemin yaza yaza bitiremediği o deryaya benden de bir damla.”

Hayatın kendine benzesin diye yazdığını ifade eden Temelkuran’a göre, bugünkü, o günkü, evvel zamanın içinde bile bu topraklarda yaşamış insanların bir hamur benzerliği var ve bir şey hep devrediyor.

Çocukların kahramanı olmasının nedeni ise kitabın içinde de geçen bir cümle: “Çünkü gerçek, iki çocuk arasındaki en kısa doğrudur.”

Temelkuran, “Bu “çılgın ve hüzünlü” ülkeyi çocuklardan başka hangi göz görebilir, anlatabilir bilmiyorum zaten. Büyüdükçe bizim de gözümüz deli gözü oluyor çünkü, biraz bakar kör oluyor belki,” diyor.

Ece Temelkuran’ın T24’ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

- Bu kitapta sorduğunuz sorular neler?

Biraz çocuk soruları: Bu ülke niye böyle? İnsanlar niye böyle? Niye hep böyle her şey? Nasıl olup da delirmiyoruz? Böyle nasıl devam edebiliyor bu memleket? Gibi gibi...

- “12 Eylül ile yüzleşme” adına bu kitabın yeri ne olacak sizce?

“12 Eylül’le yüzleşme” gibi çiğnenip tükürülmüş meselelerle çok ilgisi yok. Ama eğer bir yüzleşmenin aracı olsa elbette insanla, kendimizle ve en çok korkularımızla, sahtekarlıklarımızla, sınırlarımızla ve hakikatle yüzleşmenin aracı olmasını isterim tabii.

- Kitapta, egemenlerin 12 Eylül öncesine ilişkin çizdiği tabloyu da okuyacak mıyız?

Kitapta dönemin atmosferi var tabii. Ama sanırım daha önce anlatılmamış şekilde görecekler insanlar o günleri. Olduğu gibi yani! Geçmişi öyle anlatmaktan korkuyor insanlar galiba, acıların ağırlığını yitireceğini zannediyorlar belki. Ama o günler de tıpkı, ama hakikaten tıpkı bugünler gibi. Aynı çılgınlık. O dönemi anlatmayı değil, okuyanı o döneme götürmek istedim. Bu bir “bilgilendirme” yolculuğu değil elbette ama bir duygu olarak o günde olacaklar diye düşünüyorum. Ama en çok çocukluklarına geri döneceklerini zannediyorum. O gün hiç olmamış çocuklar için sanırım bu böyle olacak. Çünkü ben hatırlamanın bilmekle ilgisi olmadığını düşünüyorum. Yaşamadığımız şeyleri de hatırlarız aslında. Tarih, onu yaşamamış olanların da hafızasına işlenir.

- ‘Devir’, bugün oyuncusu olduğumuz filmin açılış sahnelerini veriyorsa, son sahne nasıl olurdu?

Hiç bilemeyeceğim bir soru! Sanırım hiçbir romancı gerçek kadar çılgın olamaz. Hele ki bu ülkenin gerçeğinden söz ediyorsak!

- Nurdan Gürbilek, ‘Vitrinde Yaşamak’ adlı kitabında Türk toplumunun 12 Eylül sonrasında yaşadığı ferahlama sonrası dehşete işaret etmişti. Siz bu ferahlama halini nasıl yorumluyorsunuz?

Kitabı yazarken çok okuduğum yazarlardan -ve bence düşünürlerden- biri Nurdan Gürbilek. Gürbilek’in en çok özel yaşama ilişkin, özel yaşamın seksenlerde nasıl “keşfedildiğine” ilişkin görüşlerinden çok yararlandım. Jale hanım karakterinde de bunun izleri görülebilir. Standartların yok olmaya başladığı an o, “bu benim zevkim, benim hayatım” denmeye başladığı an. Ortak kodların ortadan kalkmaya başladığı an. Az gelişmiş ülkenin az gelişmiş bireyciliğinin yıkıcılığı muazzam. Çünkü sonunda iş bugünkü, “ben yaptım oldu” noktasına kadar bile gelebiliyor. Çok kabaca anlatıyorum ama sanırım o seller bu çamurları getirdi biraz. O ahlaki bozuşmanın sonucu olarak bugün buralardayız. Şimdi maşallah herkes ferah feza! Karışan görüşen yok. Daha fenası, karışan görüşen olmaması halini özgürlük zanneden yığınlar var!
T24

12 EYLÜL’DEN GEZİ’YE DEVREDEN ÖYKÜ: DEVİR
26 2015 - 8:56am by Arzu



Susuzluktan öleyazarken bulup kana kana içtiğin su gibi bazı kitaplar. Hissedip, içinde büyütüp, bir türlü dillendiremediklerini anlatıyorlar sana. Bazen de unutmaya yüz tuttuklarını tutup yüzüne vuruyorlar. Ne yalan söyleyeyim, uzun zaman olmuştu yıllardır görmediğim eski bir dostla eskiyi yad ediyormuşum gibi hissettiren bir kitap okumayalı.

Ece Temelkuran’ın “Devir” i de böyle bir yoksunluk krizi içindeyken çıkıp geldi. Ne iyi etti de geldi, ne iyi geldi…

Bir jenerasyonun diğerine devredip durduğu makus talihin öyküsü “Devir”. Bir nevi Türkiye biyografisi. Yakın tarih şeceresi. Koca bir milletin tüm kaderini değiştiren olaylardan birini, 12 Eylül Türkiyesi’ni anlatan bir toplumsal hafıza tazeleme seansı… Bugüne kadarkilerden çok farklı ama. İlk kez çocuk aklıyla baktırıyor olana bitene. Ankara’da yaşayan 2 küçük çocuğun, Ayşe ve Ali’nin gözlerinden izliyoruz o günleri.

Her şeyi olduğu gibi, tüm çıplaklığıyla gören çocuk kafası bize tarihin aslında nasıl da tekerrür ettiğini gösteriyor. 70’ler boyunca yaşananlarla daha dün yaşadıklarımızın nasıl da aynı olduğunu, ama yaşadıklarımıza verdiğimiz tepkilerin nasıl başkalaştığını anlatıyor. “Ölümü kanıksama” hastalığımızı yüzümüze vuruyor mesela. “3 fidan için ülkeyi ayağa kaldıran insanlardık biz, sonra ne oldu da alıştık yitirmelere?” diye sorgulatıyor.

Ece Temelkuran bir röportajında diyor ki; “Ben Devir’i Gezi için yazmadım. Ama Gezi yaşanmasaydı da yazmazdım…” 12 Eylül’le Gezi’nin atmosferinin benzerliğinin altını çiziyor: “Gezi’de gördüm ki artık Devir’in zamanı gelmişti…”

1980’in yangın yeri ortamında, Ankara’da dünya görüşleri, mezhepleri, politik duruşları yüzünden hayatta sürekli varoluş mücadelesi vermek zorunda kalmış ebeveynler… Ali ve Ayşe’nin aileleri. Ve esas kahramanlarımız Ali ile Ayşe. Devrimci abiler, yarım kalan aşklar, sessiz kuğularla bezeli çocuksu, nostaljik bir şölen Devir. O günleri öyle güzel, öyle naif anlatıyor ki, bazen büyükannenizin küçük odasında kuzine başında yağmuru seyrederkenki o huzur doluyor içinize. Sonra bir anda alev alıyor sayfalar, hep aynı güzel yüzlü çocukları yitirdiğimiz günlerin kasveti sarıyor içinizi.

“Zulüm karşısında halkımın tepkisi zalime direnmek değil, zulmü kendinden de güçsüz olana yöneltmek.” Diye özetliyor Ayşe’nin babası Aydın durumu tek cümleyle. Ailecek televizyon izlerlerken haberlerde ölenlerin bıyıkları hep devrimci babasının bıyıklarına benzediği için üzülüyorlar mesela… Bıyıkları öyle olmayan komşuları üzülmüyor ölenlere… Bu metafor için bile aynı sayfayı 3 kez başa alıp okudum. Yeniden…

Bugünkü siyasal ortamımızın temellerinin atıldığı o günleri, o ağır atmosferi bir çocuğun aklıyla izlemek, dinlemek başlıbaşına bambaşka bir deneyim. Ama Ece Temelkuran’ın kullandığı üslup, hayat verdiği karakterler de o kadar özel ki, evladiyelik bir eser çıkmış ortaya. Kokuları konuşturuyor, o dönemin mahalle kültürünü müthiş enstantanelerle anlatıyor, hele çocuk aklıyla öyle bir düşünüyor ki, gözlerini kamaştırıyor okuyucunun.

Yıllardır ihtiyacımız vardı buna. Acısıyla, kayıplarıyla yaşandı o devir. Büyüklerimiz yaşadı, biz onlardan dinledik, kitaplardan okuduk, filmlerde izledik. Ama politik hafızamızı silmeye yönelik çok fazla etkenle karşılaştık. Unutulmayacak olanlar kaldı, hatırlamayacaklarımız için de “Devir” lere ihtiyacımız var. Dilsiz kuğulara ses verme zamanı şimdi…

Kaynak: http://buaranemoda.com/12-eylul-gezi-parki-ece-temelkuran-devir/#.VO7i8k_jquY.twitter
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com