EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

23.02.1944: Çeçen-İnguş Sürgünü

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Şub 24, 2014 6:23 pm    Mesaj konusu: 23.02.1944: Çeçen-İnguş Sürgünü Alıntıyla Cevap Gönder

23.02.1944, 70 Yıl Önce Bugün...

Çeçen-İnguş Sürgünü. Alman işgaline hiç maruz kalmayan ve onlarla herhangi bir teması bulunmayan 600.000 Çeçen-İnguş, atayurtlarından çıkarılarak sürgüne tabi tutuldular. Bu sürgünle Anavatanlarından Kazakistan’ın kuzey bölgelerine sürüldüler. Topraklarının tamamı Gürcistan'a bağlandı. 200.000 Çeçen ve İnguş bu sürgünde öldü.

23 Şubat 1944’te 500.000 kişi sürgün edildi. Çeçenler Rus hakimiyetine en çok direnen halktır. Direniş tam 100 sene sürmüştür. Direnişin olduğu bölgelere gözdağı verilmek istendi. Sürgüne direnen Çeçenler ise okul binalarına doldurulup havaya uçuruldu.

387,229'u Çeçen ve 91.250'si İnguş olmak üzere toplam 478,479 kişi sadece Çeçen ve İnguş topraklarından değil, Osetya ve Dağıstan toprakları gibi her nerede yaşıyorlarsa tespit edilip sürülmüştür. Hatta süregiden 2.Dünya Harbi’nde Sovyet saflarında çarpışan Çeçen ve İnguş askerler cepheden anavatanlarına yollanmış ve toplamda 8 gün süren bu sürgün sürecinden onlar da paylarını almışlardır.

Operasyon 23 Şubat’da sabah 5 ‘de başladı. Hemen bütün köylerin ve şehirlerin etrafı askerlerce kontrol altına alındı. “23 Şubat” günü operasyonu bizzat yürüten Beria tarafından özel olarak seçilmişti. Kızıl Ordu Günü olarak anılan bu gün Beria tarafından bizzat şişirilerek bayram ilan edilmiş ve 15 yaş üzerinde olanların bulundukları yerleşim birimlerinin meydanlarına toplanarak kutlamalara katılmaları ilan olunmuş idi. Kutlamalar henüz başlamışken halk üzerine silahlar doğrultularak harpte Almanlarla işbirliği yaptıkları, bu nedenle cezalandırıldıkları ilan olunmuştu. İnsanların hazır bekleyen Studebaker kamyonlarına binmeleri emredilmiş, karşı çıkanlar orada öldürülmüştür. Meydanlarda bulunmayan ama evlerde bulunanlara ise yarım saat verilerek yanlarına ancak bir günlük ihtiyaçlarını giderecek kadar yük almalarına müsaade edilmiştir.

İlk anda 300.000'in üzerinde insan katarlara bindirilmiş, 150.000 kadarı takip eden günlerde köyler teker teker aranarak tutuklanmış ve nakil için tren istasyonlarına yollanmıştır. Hareket kabiliyeti olmayan birçok yaşlı ve bedensel özrü olanlar ya öldürülmüş, ya da aç bırakılarak ölüme terk edilmiştir. Galançoj gibi bazı bölgelerde şiddetli kar yağışından dolayı yollar ulaşıma kapanmış ve toplanan gruplar istasyona nakledilememişti. Beria, Stalin’e yazdığı raporda Galançoj’da toplanan 6.000 kişinin sürülemediğini ifade etmiştir. Bu 6.000 kişiden yıllarca bir daha haber alınamamıştır. Tutuldukları Galançoj bölgesine yaklaşmanın uzun yıllar boyu yasak olmasının üzerindeki sis perdesi ise ancak 90’larda bu insanların NKVD askerleri tarafından kurşuna dizildiklerinin kanıtlanması ile ortadan kalkmıştır. Sürgün esnasında ve öncesinde Beria, Vaynah kökenli Çeçen-İnguş Komünist partisi yöneticileri ve bazı din adamları ile işbirliği yapmış fakat bizzat bu işbirlikçiler dahi sürgünden kurtulamamıştır.

Sürgünün hazırlık kısmındaki titiz araştırmalar ve planlamalar sürgün esnasında ve iskanda asla mevcut değildi. Önemli olan Vaynah halklarının topraklarından uzaklaştırılmaları idi, ki bu da gerçekleştirilmiştir. Hangi şartlarda seyahat edileceği veya nerelere iskân edileceği hakkında herhangi ciddi bir plan yoktur. Rusça “yol boyunca” manasına gelen ve bizim de kervan yolda düzülür olarak ifade edeceğimiz "na hodu" durumu yaşanmıştır. İskanın nasıl ve nerelerde gerçekleşeceğine insanlar ancak seyahatte iken veya katarlardan indirildikten sonra karar verilmiştir.

Balık istifi şeklindeki 20 günlük bir seyahatle Kazakistan ve Kırgızistan içlerine havale edilen Çeçen-İnguşlar'ın en az 5'te 1'i zaten daha varış noktalarına gelmeden hayatlarını kaybetmişlerdir. Vagonlarda tıkabasa ve herhangi bir sıhhi önlem alınmadan süre giden seyahatte yaşlı ve çocukların çoğu hayatlarını kaybettiler. Bu sayıyı bulaşıcı hastalıklar, açlık, susuzluk ve cenazelerin vagonlarda saklanması gibi mevzular daha da artırdı.

"Spetsposelentsi"
Hayatta kalabilen Çeçen ve İnguşlar Kazak ve Kırgız topraklarında yetkililerin arzusuna göre muhtelif kamplara dağıtılmışlardır. Kazak ve Kırgız kolektif çiftliklerinin yanında esas kütle "spetsrejim" idaresi altındaki hususi kamplara yollanmışlardır. Bu kamplardaki barakaların çoğunluğu yine bizzat sürgün gruplar tarafından inşa edilmiştir. Mevsimin kış olmasının da etkili olması ile beraber barınma imkânı bulamayan Çeçen ve İnguşlar, iskanlarının ilk zamanlarında muazzam sayılarda kayıp vermişlerdir. Çeçen ve İnguşlar için tek müspet durum kendilerinden önce sürgün edilen ve aynı veya yakın yerlerde yerleştirilen diğer halkların yardımlarıdır. Özellikle Volga Almanları Çeçen ve İnguşlar'a ellerinden gelen yardımı sağlamışlardır. Çeçen ve İnguşlar henüz gelmeden haklarında Kazak halkları arasında menfi propaganda yapılmış olup, ne zaman ki Kazaklar Çeçen-İnguşlar’ı yakından tanımışlar ondan sonra kendilerine yardım etmeye başlamışlardır.

Bu kamplarda hiçbir imkânları olmadan hayatta kalma mücadelesi veren insanlar, sürekli olarak kamp askeri yetkililerince kontrol altında tutuluyordu. Devlet için işçilik, çiftçilik yapmaları istenen sürgün halklardan bu duruma en fazla direnenin Çeçen ve İnguşlar olduğunu belirtir sürgüne bizzat şahit olan ve bunu kitaplaştıran A. Nekriç. Bu dirençte Kadiriyye gibi sufi tarikatların sağladığı psikoloji çok önemlidir. Zaten güçlü olan etnik kimlikleri dini motiflerle de desteklendiğinden, daha doğrusu birbirlerini mevcut ettiğinden, Çeçen-İnguş kimlik bilinci en zor zamanda zirveye ulaşmıştır. Bu yüzdendir ki Çeçen ve İnguşlar geri dönüş umudunu hiçbir zaman kaybetmemişler, daha iskânlarının ilk zamanlarında kamplardan kaçma teşebbüslerinde bulunmuş, bir çoğu yakalanıp öldürülmesine rağmen bu inatlarından vazgeçmemişlerdir. 1948'de çıkarılan Çeçenlerin ve diğer halkların asla yerlerine dönemeyeceği kanunu da bu konuda herhangi bir vazgeçişe sebebiyet vermemiştir.
https://www.facebook.com/metin.sertbas/posts/828491190501153
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com