EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Ahmet Hamdi Tanpınar

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Oca 06, 2014 6:15 pm    Mesaj konusu: Ahmet Hamdi Tanpınar Alıntıyla Cevap Gönder

AHMET HAMDİ TANPINAR’IN KAYIP EVRAK-I METRUKESİ
Hakan Yaman
27 Ocak 2017



AHMET HAMDİ TANPINAR’IN KAYIP EVRAK-I METRUKESİ
Bundan üç gün evvel (24 Ocak), geçtiğimiz yüzyılın Türk edebiyatı adına en mühim simalarından Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ölümünün 55. senesiydi. Onu ilk elden şair diye hatırlayanlar olmasına karşın, Fransız sembolistlerinin tesirindeki bir avuç güzel şiirinden çok, Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı iki romanıyla öne çıkarmaktan yanayım. Bunlar Tanpınar’ın sağlığında tamlığa erip yayınlanan iki romanıdır ve sanki iki ayrı kalemden çıkmış kadar farklı yapıda olmalarına rağmen, her ikisi de ayrı ayrı gelmiş geçmiş en iyi Türk romanı olmaya aday olabilir.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü birkaç sene evvel İngilizce olarak Amerika’da yayınlandığında edebiyatımız adına çok sevinmiştim. Türk romanı adına yabancı bir dile çevirmek için olabilecek en doğru seçimdi. Türk okuyucusu için Huzur’un meselesi daha çekici olsa da, yabancı bir dünyanın dikkatini ele geçirmek bakımından bu tercih çok yerindeydi.

Tanpınar imzasıyla yayınlanan diğer birkaç roman ya tamamlanmadığı, yahut yazarın istediği kıvama gelmediği için sağlığında kitaplaşmamış, bunlardan sadece Sahnenin Dışındakiler bir gazetede tefrika edilmiştir. Dolayısıyla Tanpınar’ın romancılığı incelenirken, Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü dışındakilerin bize vereceği değer ölçüsü sınırlıdır. Nasıl ki, Camus’nün romancılığını konuşurken, hayattayken yayınlamayı sürekli ertelediği Mutlu Ölüm ile çantasından çıkan yarım kalmış İlk Adam’ı değil; Yabancı, Veba ve Düşüş’ü merkeze alıyorsak, aynısı Tanpınar için de geçerlidir.

Kitap-lık isimli edebiyat dergisinin Mart-Nisan 2000 tarihli 40. sayısında yer alan (1) Tanpınar’ın dost ve talebelerinden Birol Emil ve Turan Alptekin’in karşılıklı söyleşisini okuyunca, Yahya Kemal’e dair yazdığı nefis monografi dahil, ölümünden sonra yayınlananlar üstünde bazı oynamalar yapıldığını öğrenip çok rahatsız olmuştum. Özellikle bahsi geçen o değerli monografinin başlıklarının Prof.Mehmet Kaplan’a ait olduğunu öğrenince, bu oynama ve eklemelerden gayenin böyle mühim bir edebiyatçıyı ölümünden sonra Türk sağının tipik bir milliyetçi aydını gibi gösterme çabası olduğu açıktı. Çünkü o başlıklar adeta Türk-İslâm sentezci bir gençlik dergisinin sloganları gibi durmaktadır.

Neyse ki, artık Tanpınar şimdilerde Mehmet Kaplan ve benzerlerinin, o bildik Aydınlar Ocağı çevresinin tahakkümünden kurtuldu. Onu “neyse o” şekliyle görebiliyoruz. Özellikle mektuplarının ve 60 darbesi sırasında yazdıklarının yayınlanması, Tanpınar’ın solcu olmasa bile koyu bir İnönü hayranı olduğunu, Türk sağının bildik jargonuna hiç de uymadığını gösterdi.

Bir insan hakkında hüküm vermek için öncelikle ona dair her ne varsa bütün objektifliği ile tespiti gerekir. Malzeme eksiksiz ortaya konulduktan sonra kendi dünya görüşün ekseninde hükme getirirsin. Şimdi “sağcı” Tanpınar’ın mazi ve tarih merakı farklı bir hüküm gerektirir, politik aklı İsmet Paşa gibi işleyen Tanpınar’ın kültür ve sanattaki mazi ve tarih tutkusu ayrı bir değer…

Kimsenin kimseyi olduğundan farklı göstermeye hakkı yok. Bu çarpıtma sadece Aydınlar Ocağı çevresinden değil, postmodernizmin yaygınlaşmaya başlar gibi olduğu 90’lı senelerin ortalarında, söz konusu akımın tesirinde kalmış ve bu sebeple Necip Fazıl’ı çok keskin bulan bazı İslâmcılar arasında da yaşanmıştı. Özellikle dönemin Yeni Şafak gazetesi çevresinin Tanpınar eksenli kültür-medeniyet güzellemeleri alıp başını gitmişti. Maksat ‘radikal’ Necip Fazıl’ın etkisini yumuşatıp, dönemin modası ‘sivil toplumcu’ bir ikon oluşturmak… Bahsettiğim 27 Mayıs yazıları ve mektuplar tam bu dönemde açığa çıkmış, birilerinin Necip Fazıl yerine yeni bir ikon yaratma(!), “Necip Fazıl’ı aşma” dürtüleri ellerinde patlayıvermişti.

Yeri gelmişken, belirtmeden geçmek olmaz: Aynı çevreler aynı hamleyi Cemil Meriç etrafında da denemiş, fakat bu da, İletişim Yayınlarının Jurnal’leri olduğu gibi yayınlamasıyla suya düşmüştü.

Fakat Tanpınar’ın ne bitip tükenmez bir evrak-ı metrukesi varmış. Sonradan neşredilenler, sağlığında kitaplaşanları kat be kat aştı. Şimdi de İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsünde bulunan ona ait üç koli açılmış ve içinden hiç yayınlanmamış iki kitap ve bazı mektuplar çıkmış. 24 Ocak 2017 tarihli Habertürk gazetesinde Sami Akbıyık imzasıyla çıkan haberin bir bölümünü aynen alıyorum:

“…Tanpınar’ın 3 kolilik evrakı gün yüzüne çıktı. İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü’nde bulunan Tanpınar’ın özel evrakı 55 yıldır tasnif edilmeyi ve araştırmacılara açılmayı bekliyordu. Osmangazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Şahin bu tasnifi yaptı, metinleri incelendi.

6 bin 179 sayfanın bulunduğu kolilerden Tanpınar’ın yayımlanmayı bekleyen 2 kitabı, notları ve mektupları çıktı. Kitabın birisi Paul Valery’den 3 bölüm halinde çevirdiği ve son bölümünü 1952 yılında tamamladığı ‘Mösyö Teste’ (Monsieur Teste), diğeri ise Fransız şair Gerard De Nerval’ın şiiri ve edebi mizacı hakkında Osmanlıca yazılmış 100 sayfalık bir kitap.

(…)

Şahin, Tanpınar’a ait evrakların yarım asır gün yüzüne çıkmama nedenini ise “Tanpınar’dan kalan özel evrakın yıllardır Türkiyat Enstitüsü’nde olduğunu birçok akademisyen biliyordu. Üzerinde çalışanlar da oldu. Fakat yeteri kadar önemsenmedi ve incelenmedi. Tanpınar’ın daktilo ettikleri yayımlandı ama Osmanlıca müsvetteleri okumak zordu ve kimse üzerine düşmedi” diye açıklıyor. Şahin, bulduğu iki eseri kısa sürede kitap halinde yayımlayacağını, mektupları da makale olarak yazacağını belirtiyor.” (1)

Benim için asıl heyecan verici tarafı ise şu bilgi:

“Huzur romanının baş karakteri Suat’ın intihar etmeden önce yazdığı ve romanda metni yayımlanmayan mektup da arşivde bulundu. Prof. Dr. İbrahim Şahin, “Tanpınar 1950’deki röportajında bu mektubu ayrıca yayımlayacağını söylüyor. Mektubun hikâyesi bu röportajla başlıyor. Fakat sağlığında ve ölümünden sonra bu mektup yayımlanmamış. Söz konusu mektubun hiç yazılmadığına dair makaleler bile yayımlanmıştı. Ama Tanpınar mektubu, en azından müsvettelerini yazmış, fakat son halini vermemiş. Onları da şubattan itibaren Türk Edebiyatı Dergisi’nde 3 makale halinde yayımlayacağım” diyor.”

Yazımın başında Huzur için “tamlığa erip yayınlanan iki romanından birisi” demiştim ama bu yeni bilgiden sonra, Salih Mirzabeyoğlu’nun Tilki Günlüğü adlı eserindeki tablolardan birisinde, ‘ROMAN’ın mânâ hizasında “tamamlanmayan, eksik kalan iş, nakış veya taslak” (2) ifadesinin yer aldığını bir kere daha hatırlamamak elde değil. Hangi roman, yazarın kafasında hayal ettiği gibi tıpatıp bir ayniyetle bitebilir ki?

Bakalım, yeni bulunan evrak-ı metrukeden nasıl bir Tanpınar portresi çıkacak?

Hakan YAMAN – 27 Ocak 2017
ADIMLAR Dergisi

DİPNOTLAR:

Kitap-lık, İki Aylık Edebiyat Dergisi, Mart-Nisan 2000, Sayı: 40, sayfa: 123,129
Sami Akbıyık’ın haberi: http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/1365465-ahmet-hamdi-tanpinarin-kolisinden-2-kitap-cikti
Salih MİRZABEYOĞLU, Tilki Günlüğü, 3.Cilt, 1.Basım, s: 198

Tanpınar artık ABD'de de okunuyor
06/01/2014



Penguin, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, 'Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü 'The Time Regulation Institute' adıyla 31 Aralık'ta yayımladı.

Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri sayılan Ahmet Hamdi Tanpınar artık ABD 'de de okunuyor. Orhan Pamuk çevirileriyle tanınan Maureen Freely ile Alexander Dawe’in çevirdiği romanla ilgili New York Times , Martin Riker’ın kaleme aldığı ‘Yıkık Dökük bir Modernite’ başlıklı bir eleştiriye yer verdi. Riker yazısında övgüye boğduğu kitabı, ‘kusursuz bir roman’ olarak tanımlarken, Tanpınar’ın vefatından 50 yıl sonra İngiliz dilindeki kariyerinin yeni yeni başladığını vurguladı: “Roman, okuduklarım arasında kâr amacı gütmeyen kurumlarla ilgili kaleme alınmış en kolay anlaşılabilen hiciv. Adeta insanlığın budalalığının ansiklopedisi gibi.” Kitaptaki mizahın dille değil karakterlerle kurulduğunu yazan Riker, “Tanpınar’ın 50 yıl önce Türk kültürüyle ilgili yazdığı acı tatlı taşlama şu anda hepimize hitap ediyor” dedi. Riker, kitabı 20. yüzyılın tamamını hicvedecek güçte olduğunu da vurguladı.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yabancı dillere çevrilmesi için temsilciliğini Nermin Mollaoğlu'nun yönettiği Kalem Ajans yapıyor.
Radikal
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com