EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Neden hâlâ Godot'yu bekliyoruz?

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Sal Oca 08, 2013 7:18 pm    Mesaj konusu: Neden hâlâ Godot'yu bekliyoruz? Alıntıyla Cevap Gönder

Neden hâlâ Godot'yu bekliyoruz?
8 OCAK 2013
Sean Coughlan
BBC Eğitim muhabiri



Peki niye bekliyoruz hâlâ Godot'yu?
Samuel Beckett'in Paris'teki bir avant garde tiyatro için yazdığı oyun, nasıl oldu da tiyatro dünyasının akın akın izleyici çeken gözde oyunlarından biri haline geldi?
"En attendant Godot"nun Paris'teki Babylone Tiyatrosu'nda prömiyerini yapmasından bu yana 60 yıl geçti. İlk oyuna, deneme tiyatrosuna meraklı Paris'in kalburüstü tiyatroseverleri gitmişti.
Beckett'in resmi yaşam öyküsünü yazan arkadaşı James Knowlson, "Oyunun prömiyerinde olduklarını iddia eden binlerce kişinin hiçbiri aslında orada olamazdı. O kadar koltuk yoktu zira o tiyatroda." diyor.
5 Ocak 1953'te dar bir bütçeyle sahnelenmeye başlanan oyunun, modern tiyatronun en önemli dönüm noktalarından biri olacağı, acaba kestirilmiş miydi o gün?
"Godot'yu Beklerken" niye bu denli uzun ömürlü bir eser oldu? Beckett'in oyunu, 1950 ve 60'ların diğer isyancı ve öfkeli genç yazarlarının eserlerinden niye daha kalıcı oldu?

Zamanı olmayan bir oyun
Prof. Knowlson, "Bunun yanıtı bence, oyunun muğlaklığında yatıyor. Pek çok şey, açıkça söylenmektense ima ediliyor. İnsanlar da istedikleri anlamı çıkarabiliyor söylenenlerden." diyor.
Knowlson'a göre oyunun yoruma açık olması, eskimesini önledi. Geçen zamanı konu alan oyun, tuhaf bir şekilde zamanla sınırlı olmayan bir esere dönüştü.
"Godot'yu Beklerken", yaşam ve ölüm ile iki uç arasında olup bitenlerin belirsiz nedenleri hakkındaki felsefi soruların hepsini, belirgin bir an ve mekâna bağlı kalmayarak soruyor.
Beckett'in oyunu, çok farklı uluslararası ortamlarda sahnelenerek bambaşka boyutlar kazandı. Felaket ya da iç savaş ortamları, kendi Godot'larını yaratmazlarsa eksik kalıyor gibiydi.
1990'larda kuşatma altındaki Saraybosna'da oynandı; Güney Afrika'da ırk ayrımcılığının eleştirilmesinde etkin oldu; New Orleans'da ölümcül Katrina kasırgası ardından kentte iyileşme beklentisinin simgesi oldu.
Kaliforniya'daki San Quentin cezaevinde yatan ve oyunun kendi öykülerini anlattığına inanan mahkumların, 1950'lerin sonlarında oyunu sahnelemesi, büyük yankı uyandırdı.
Reading Üniversitesindeki hazine
Prof. Knowlson'ın Beckett'le dostluğu, çalıştığı Reading Üniversitesine, umulmadık ve zengin bir miras getirdi. Halen Üniversitede Beckett'le ilişkili, dünyanın en büyük arşivi bulunuyor.
1970'lerin ortalarından itibaren Samuel Beckett, elindeki çantalar, kutular ve bavullar dolusu metin ve notları, Prof. Knowlson'a vermeye başladı. Uluslararası Beckett Vakfı da, böylece büyüyerek araştırmacılar için tam anlamıyla bir hazine haline geldi.
Prof. Knowlson, dikkat çekmekten hoşlanmayan yazarın Vakfı hiç ziyaret etmemiş olmasına rağmen, kendilerini adeta evlat edindiğini anlatıyor.
Üniversitede "Godot'yu Beklerken"in 60 yıl önceki ilk sahnelenişinden fotoğraflar ve hatıralık eşya bulunuyor.

60 yıllık anılar, bir yandan da, oyunun asla ortaya çıkmamış olması olasılığını hatırlatıyor.
Öyle ya, oyunun arkasında hiçbir ünlü isim ya da varlıklı bir destekçi yoktu. Sadece oyuncu ve yönetmen Roger Blin'in nakit yardımda bulunması ve bir tiyatro ayarlaması sayesinde sahnelenebildi. Bir defa oynandıktan sonra da sahnede kalabilmesi, ağızdan ağıza yayılan tavsiyelerle oldu.
Oyunun ilk sahnelenişinde rol alanlardan hiçbiri artık hayatta değil. Babylone Tiyatrosu da Beckett'in oyununu sahneledikten birkaç yıl sonra kapanmıştı.
1960'larda Fransız televizyonuna bir mülakat veren Roger Blin, Beckett oyunu kendisine ilk verdiğinde çok etkilendiğini; kendi kendine, 'bu olağanüstü birşey. Mutlaka sahneye koymak gerek' dediğini anlatmıştı.
Oyun Paris'tekinden iki yıl sonra Londra'da 24 yaşındaki Peter Hall tarafından sahneye konulduğunda, tartışma yaratmaya devam etti.
O dönemde 20'li yaşlarında olan Harold Pinter, Beckett'i, "son derece yürekli ve acımasız bir yazar" olarak nitelerken, eleştirmen Bernard Levin, oyunu "dikkate değer boş laflar" diye tanımlamıştı.
Gizemli kişilik
Prof. Knowlson'ın kendisi de, şimdi hayatta olan, Samuel Beckett ile bağlantılı en önemli kişilerden biri halinde. Uzun yıllardır Beckett'in yazarlığına duyulan ilginin yazarın gizemli kişiliğinden kaynaklandığını söylüyor. Beckett'in, fotoğraflarına da yansıyan yabancılaşmışlığı, edebiyatta başlı başına bir simge oldu.
James Knowlson, Beckett'in bir 'sefaletçi' olarak nitelenmesine katılmıyor, "Çok eğlenceli, şakacı olabilen, müthiş bir mizah duygusuna sahip, çok iyi bir dosttu" diyor. Ama, özellikle savaştan sonra roman yazmaya koyulduğunda, bunalım ve umutsuzluk duygularının yazarın hayatının bir parçası olduğunu da kabul ediyor.
"Beckett için mutlu bir Noel, tek başına geçirdiği bir Noel'di" diyen Prof. Knowlson, "Noel'de kendi başına kalır ve yazı yazardı. Böyle zamanlardan nefret ederdi." diye sürdürüyor.
"Godot'yu Beklerken"de alttan alta ilerleyen mizah da, oyunun süregiden çekiciliğinin bir başka nedeni. Oyun sık sık kasvetli bir direniş komedisi gibi görünür ama oyundaki iç karartıcılığı hafifleten mizah halkaları vardır." diyor Prof. Knowlson.
Beckett'in eseri, 20. yüzyılın en önemli oyunlarından biri olarak görülüyor günümüzde. Oyunun ünü azalmak bir yana, gün geçtikçe artıyor.
Oyunculuk yaşamlarında Kral Lear'ı oynama zamanlarının geldiğine inanarak bu rolü elde etmeye çalışan ünlü oyuncular, artık "Godot'yu Beklerken"de rol almaya can atıyor.

Resmin yazıya yansıması
Prof. Knowlson, oyunun izleyiciler arasında bu denli yankı bulmasının önemli bir nedeninin, görsel çekiciliği olduğunu, Beckett'in yarattığı güçlü imajların, tasarım meraklısı, görsel bakımdan eğitilmiş kültürlere hitap ettiğini söylüyor.
Beckett'in oyunlarıyla resim merakı arasında, doğrudan bir ilişki olduğuna inandığını söyleyen Prof. Knowlson, "Resme tutkuyla bağlıydı, yalnızca ressamlarla birlikte olmakla sınırlı değildi bu ilgi. 17. yüzyıl Hollanda resmi konusunda gerçek bir uzmandı. O resimleri çok iyi biliyordu. Tablolara kendini kaptırır giderdi. Bana öyle geliyor ki, bu resimler 'Godot'yu Beklemek' oyununa da yansıdı." diyor.
Beckett'in yaşamı Godot'nun elde ettiği başarıyla değişti. Oyunun uluslararası düzeyde yarattığı etki sayesinde Beckett'e Nobel Edebiyat Ödülü verildi.
Beckett'in yayıncısı John Calder, bilinmezlerle yüklü Godot'nun, yaratıcısının yakasını hiç bırakmadığını anlatıyor.
Bir defasında evhamlı Beckett'le, Heathrow havaalanına indiğinde buluşmuş. Uçak Paris'ten kalkarken kapılarını kapattığında, hoparlörden "Ben Kaptan Godot; uçağa hoşgeldiniz" diye anons yapıldığını işiten Samuel Beckett, "Sonunda kaderim beni yakaladı mı acaba?" diye düşündüğünü anlatmış yayıncısına...
BBCT
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com