EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Hüseyin Üzmez

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Pzr Nis 27, 2008 10:56 pm    Mesaj konusu: Hüseyin Üzmez Alıntıyla Cevap Gönder

Hüseyin Üzmez olgusu
05 Mayıs 2008
Nevzat TARHAN
ntarhan@gmail.com

Cinsel terapistleri zorlayan bir vaka ile karşı karşıyayız. Şimdiden bazı erkek hastalar ‘Adam 78 yaşında hem anasına hem de kızına gücü yetiyor, bende mi bir şey var?’ demeye başladılar bile. Kadınlar haklı olarak çok öfke duyuyorlar. Ancak en acınacak ve utanılacak taraf çocuk istismarı ile karşı karşıya olunma ihtimalidir. Böyle bir cinsel eylemi dindar görünümlü birinin yapması konuyu daha ilginç hale getirdi.

Cinsel şiddet içeren suçların artması, çocuk pornosunun yaygınlaşması, ileri yaşlardaki birçok ruhsal hastalığın temelinde çocukluk dönemlerinde yaşanan istismarların sorumlu olması konuyu daha önemli hale getiriyor.

ABD Başsavcılar Yüksek Kurulunun ‘Pornografik-erotik materyalle cinsel suçlar arasına nedensellik ilişkisi vardır’ kararı uzun süre tartışıldı.

Psikiyatri tarihinde de ilk defa cinsel bağımlılık tanımlandı ve alkol, eroin bağımlılığı gibi bir bağımlılık türü olduğu kabul edilip tedavi edilmesi önerildi. ‘Textbook’ lara giren bu bilgiler toplumun da bilgilendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Carnes ve Colemen ABD toplumunun %3-6 sının seks bağılısı olduğunu bunlarında % 80 inin erkekler olduğunu söylüyorlar.

Seks bağımlılığının üç ana belirtisi var.

1- Cinsellikle ilgili konulara çok zaman harcama,

2- Zararlarını, tehlikelerini ve çıkaracağı sorunları bildiği halde davranışlarından vazgeçmeme,

3- Arzuladığı etkiye ulaşmak için artmış yoğunlukta tekrarlayan cinsel davranışa yönelme ve sıradışı cinsel eylemde bulunma.

Eğer çevremizde hatta ailede bu ölçüte uyan kişi çocuğun birinci derecede yakını bile olabilir. Bu ölçüte uyan kişiler varsa çocuk o kişi ile yalnız kalmamalıdır. Bu durum alkol şişesi ile alkoliği aynı odada yalnız bırakmakla aynı anlama gelir. Çocuklarımıza büyüklerinin cinselliği çağrıştıran davranışlarına hayır demeyi öğretmek çok önemlidir.

İleri yaşta kişinin kişilik yapısına ve sosyal durumuna uymayan ‘Hiperseksüalite’ tarzında bir ilgi ve eylem artışı varsa ayrıca değerlendirilmelidir. Yaşlıdır, zarar gelmez diye bilinen bu kişiler de ‘Frontal Demans’ denilen bir bunama türü olabilir. Çeldiricilere direnç gösteremezler ve arzularını baskılama zorluğu gösterirler. Bu kişiler yaptıklarının yanlış olmadığını savunurlar, hatalarını küçümserler. Komşusunun evini dikizleyen, yakınlarına sarkan yaşlıları acilen incelemek gerekir.

Bunamaya bağlı cinsel davranış bozukluğu gösterenlerin cezai ehliyetleri yoktur ve hacir altına alınmaları gerekebilir. Fakat seks bağımlıları böyle değildir cezai ehliyetleri vardır. Cezalarında indirim bile yapılmamalıdır. Adli Tıp incelemesi olmadan bir kanaate varmak son derece yanlış olur.

İstismar mı hastalık mı?

Kişi temelinde hareket edip yorumlarda bulunmak için yeterli bilgi ve veriye henüz sahip değiliz. Ayrıca bireyin sosyal konumuna ve onuruna dikkat etmemiz gerekir. Diğer taraftan ise benzer olayların tekrar yaşanmaması için sonuçlar da çıkarmak zorundayız.

Birinci önkabul; “Bir azgın teke ile karşıyayız bu kişi en ağır şekilde ibreti âlem için cezalandırılmalıdır.” Bu önkabulü savunanlar o kişinin suçunun henüz sabit olmamasına, eğer temize çıkarsa önyargılı hareket etmiş olacağımıza da cevap vermelidirler.

İkinci önkabul; “Sayın Üzmez büyük bir komploya kurban gitti.” Bu görüşte olanlar hakkındaki kuvvetli delilleri ve maznunun özgeçmişindeki cinsel zaaflarını göz ardı ediyorlar.

Üçüncü bakış; Konuya siyasi anlam yüklemek isteyen fırsatçıların yaklaşımıdır. Konunun gerçek olup olmaması değil bu olaydan nasıl siyasi ve ideolojik çıkarımlar yapılacağına zihin yorarlar. Emek vermeden çıkarını kollayan bu ‘Çakallar’ ı hepimiz biliriz.

Dördüncü bakış; ‘Dindar insan bu hatayı nasıl işler’ diye donup kalanlardır. Bu gurup safi zihinler dindarlığı şekle indirgemişlerdir. Karpuz gibi dışı yeşil içi kırmızı olan ‘Gardrop müslümanları’nı ayırt edemeyecek kadar dış görünüşe inanırlar.

Yalan söylemekten rahatsız olmayan, çok evliliği İslam’ın emri gibi gören, egosunu inançlarının önünde tutan, “Hz. Ali de en iyi ata binerdi” diyerek lüks araba değiştirip duran dindar tipine dikkat edelim. Hz. Peygamberin evliliklerine bakıp, 40 yaşına kadar kendinden 15 yaş büyük Hz, Hatice ile yetinmesini görmeyen bu dar bakışlı tipolojiyi iyi tanıyalım.

Üzmez olgusu gerçek dindarları çok üzdü. Ancak aynı zamanda ‘Ahirzaman Müslüman Tipi’ni irdelemek için bir fırsat oldu.

İnsanlar paranın sahtesini yaptılar ama para da sahte insanları tanımamıza vesile oldu. Aynen bunun gibi (kimse büyük konuşmasın) günümüzde dahi para, şöhret, şehvet sahte müslümanları ayırt etmede iyi bir turnusol kağıtı etkisi yapıyor.

Kadınlar beni tahrik ediyor diye kadınların üzerine baskı kuran, evden çıkarmayan erkek tipinin, nefsine hâkim olmayı ve tahrik olmamayı kendine öğreten erkek tipine dönüşmesi dileğiyle...

haber7

Vakit Yazarı Tutuklandı!
26 Nisan 2008 20:02

14 yaşındaki L.Ç.'ye tecavüz suçlamasıyla dün akşam gözaltına alınan Vakit Gazetesi yazarı 78 yaşındaki Hüseyin Üzmez `cinsel istismar' suçundan tutuklandı.

Mudanya Adliyesi'nde yaklaşık 5 saat savcıya ve ardından nöbetçi mahkemede hakime ifade veren zanlılardan Hüseyin Üzmez `cinsel istismar', ilişki kurduğu B.Ç.'nin annesi Livaze Ç. de kızını bu ilişkiye zorlamak suçundan tutuklandı. B.Ç.'nin babası Bekir Ç. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.Adliyeden yoğun güvenlik önlemleri altında çıkarılan Hüseyin Üzmez ile Livaze Ç., Bursa E Tipi Cezaevi'ne götürüldü.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Bursa'da 9 Ocak 2003 tarihinde Nilüfer Evlendirme Dairesi'nde, kendisinden 50 yaş küçük hafız Ayşe Yılmaz'la nikah masasına oturan ve uzun süredir aşırı dinci Vakit Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapan Hüseyin Üzmez, küçük yaştaki kıza tecavüz ettiği ihbarı üzerine dün 23.30 sıralarında Mudanya'da gözaltına alındı. İnegöl İlçesi'nde oturan 14 yaşındaki L.Ç.'ye tecavüz ettiği iddia edilen Hüseyin Üzmez'le birlikte küçük kızın annesi ve babasının da Mudanya Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.


KAYINPEDER KARŞI ÇIKMIŞTI

Hüseyin Üzmez'in 5 yıl önce Bursa'da nikah kıydığı kendinden 50 yaş küçük Ayşe Yılmaz'ın ailesi bu evliliğe karşı çıkmış ve nikaha gitmemişti.



ÜZMEZ, ADLİYEDE

Bursa'nın Mudanya İlçesi'nde dün gece 14 yaşındaki L.Ç.'ye tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltına alınan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, Emniyet Müdürlüğü'nde sorgusunun tamamlanmasından sonra adliye sevk edildi.

Mudanya Adliyesi'ne yoğun güvenlik önlemi altında saat 13.50'da getirilen Hüseyin Üzmez'in bitkin olduğu ve koluna giren polislerin desteğiyle yürüdüğü dikkati çekti. Güvenlik güçleri gazetecilerin fotoğraf çekmesini önlemeye çalıştı. Hüseyin Üzmez'in savcılıkta ifadesinin alınmasından sonra nöbetçi mahkemede hakim önüne çıkarılması bekleniyor.

TUTUKLANMASI İSTENDİ

Hüseyin Üzmez, öğleden sonra sevk edildiği Mudanya Adliyesi'nde savcıya yaklaşık 2 saat süreyle ifade verdikten sonra, `cinsel istismar' suçundan tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevkedildi.

Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in dün akşam Mudanya'daki yazlığında gözaltına alındığı ortaya çıktı. Üzmez'in, bir süre önce tanıştığı İnegöllü Ç. ailesini, işlerinde yardımcı olmaları için 14 yaşındaki kızları L.Ç. ile birlikte yazlığına getirdiği, daha sonra anne ve babanın bilgisi dahilinde kızlarıyla ilişkiye girdiği iddia edildi.

Dedesi yaşındaki Hüseyin Üzmez'le ailesinin baskısıyla ilişkiye giren L.Ç.'nin daha sonra şikayetçi olduğu, bunun üzerine hem Üzmez'in hem de anne ve babasının gözaltına alındığı belirtildi.

L.Ç. koruma altına alınırken, Mudanya Emniyet Müdürlüğü'nde ifade veren anne ve babası da Hüseyin Üzmez'den sonra adliyeye sevk edildi.

DOKTOR GÖZETİMİNDE İFADE

Hüseyin Üzmez ifade verirken fenalaşması üzerine, adliyeye doktor çağrıldı. Uzun süredir tedavi gören ve sürekli ilaç kullanan Üzmez'in ifadesi doktor kontrolunda alındı.

Bu arada Hüseyin Üzmez'den şikayetçi olan 14 yaşındaki kızın daha önce L.Ç. diye belirtilen adının B.Ç. olduğu anlaşıldı. B.Ç.'nin annesi L.Ç. ile babası B.Ç. de adliyede kızlarını Hüseyin Üzmez'le birlikte olmaya zorladıkları ididasıyla ifade veriyor.
aktifhaber

Üzmez: Bana komplo kurdular

14 yaşındaki B.Ç isimli kıza cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla çıkarıldığı mahkemece tutuklanan yazar Hüseyin Üzmez'den olayla ilgili ilk açıklama geldi.
26 Nisan 2008 23:00

Edinilen bilgiye göre, polis ekipleri Bursa'nın İnegöl İlçesinde yaşayan B.Ç. ve annesi Livaze Ç.'yi haklarındaki fuhuş ihbarı nedeniyle takibe aldı.

İddiaya göre, dün akşam takip sırasında Hüseyin Üzmez'in evine girdikleri tespit edilen Livaze Ç. ile kızı B.Ç. evden çıkarken gözaltına alındı. Livaze Ç. ile kızının emniyetteki sorgularında, Hüseyin Üzmez'in kendilerine para yardımında bulunduğunu, kocasına da Mudanya'da iş bulmayı vaat ettiğini ayrıca Üzmez'in, B.Ç.'ye cinsel istismarda bulunduğunu söylediği iddia edildi.

Bunun üzerine Mudanya Hasanbey Mahallesi Kesikselvi Sokak üzerindeki evinde dün gece saat 23:30 sıralarında gözaltına alınan Hüseyin Üzmez'in ilk sorgusunda susma hakkını kullandığı belirtildi. Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye çıkartılan Üzmez, küçük yaştaki kıza cinsel istismarda bulunmak anne Livaze Ç. ise kızının istismarına göz yummak iddiasıyla tutuklandı.

Yazar Hüseyin Üzmez, Bursa Emniyet Müdürlüğü'nden çıkartıldığı sırada gazetecilerin sorusu üzerine olayın komplo olduğunu belirterek, "Olayın ne olduğunu mahkeme bittiğinde göreceksiniz. Mahkeme sırasında konuşmak yanlış. Ondan sonra hesaplaşacağız merak etmeyin. Mahkemenin sonuna kadar bekleyeceksiniz. Bu büyük komplodur." dedi.
Şahıslar emniyetteki işlemlerinin ardından cezaevine gönderildi.
haber7

Vakit Gazetesi 'Tecavüz'e Ne Dedi?
27 Nisan 2008 08:4814 yaşındaki kıza tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan, 78 yaşındaki yazarı Hüseyin Üzmez ile ilgili Vakit gazetesi ne dedi? İşte ayrıntılar...

İşte Vakit'in konuyla ilgili haberi...

Hüseyin Üzmez'e çirkin komplo
Gazetemizin 78 yaşındaki yazarı Hüseyin Üzmez, maruz kaldığı çirkin komplo sonucu dün tutuklandı.
Ailece görüşüp yardım ettiği bir ailenin kızının kandırılarak yazarımız aleyhine iftira ettirilmesi sonucu gözaltına alınan Üzmez, daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Gazetemizin 78 yaşındaki yazarı Hüseyin Üzmez, maruz kaldığı çirkin komplo sonucu dün tutuklandı. Ailece görüşüp yardım ettiği bir ailenin kızının kandırılarak yazarımız aleyhine iftira ettirilmesi sonucu gözaltına alınan Üzmez, daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Söz konusu kızın ailesinin, Üzmez aleyhine herhangi bir beyanda veya şikâyette bulunmadığı öğrenilirken, yazarımızın akrabaları da, çirkin bir komplo ile karşı karşıya kalındığını belirttiler. Kartel medyasının,evli ve iki çocuk babası olan Üzmez'in gözaltına alınma haberini hiçbir araştırma yapmadan sitelerine taşıması dikkat çekerken, sorumlu gazetecilikten ziyade sırf gazetemize ve mütedeyyin insanlara çamur atma çabasıyla hareket etmeleri tepkiyle karşılandı. Hüseyin Üzmez'in eşi Ayşe Üzmez de söz konusu iddiaları yalanlayarak, kandırılan kızın annesi L.Ç.'nin, Hüseyin Bey'e'ağabey' diye hitap ettiğini, Hüseyin Bey'in bu aileye büyük yardımlarda bulunduğunu ve çirkin bir komploya maruz kaldıklarını söyledi. Üzmez, tutuklama kararından sonra cezaevine götürülürken, 'Bu büyük bir komplodur' dedi.

aktifhaber

Vakit Yazarı Tutuklandı!
26 Nisan 2008 20:02

14 yaşındaki L.Ç.'ye tecavüz suçlamasıyla dün akşam gözaltına alınan Vakit Gazetesi yazarı 78 yaşındaki Hüseyin Üzmez `cinsel istismar' suçundan tutuklandı.

Mudanya Adliyesi'nde yaklaşık 5 saat savcıya ve ardından nöbetçi mahkemede hakime ifade veren zanlılardan Hüseyin Üzmez `cinsel istismar', ilişki kurduğu B.Ç.'nin annesi Livaze Ç. de kızını bu ilişkiye zorlamak suçundan tutuklandı. B.Ç.'nin babası Bekir Ç. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.Adliyeden yoğun güvenlik önlemleri altında çıkarılan Hüseyin Üzmez ile Livaze Ç., Bursa E Tipi Cezaevi'ne götürüldü.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Bursa'da 9 Ocak 2003 tarihinde Nilüfer Evlendirme Dairesi'nde, kendisinden 50 yaş küçük hafız Ayşe Yılmaz'la nikah masasına oturan ve uzun süredir aşırı dinci Vakit Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapan Hüseyin Üzmez, küçük yaştaki kıza tecavüz ettiği ihbarı üzerine dün 23.30 sıralarında Mudanya'da gözaltına alındı. İnegöl İlçesi'nde oturan 14 yaşındaki L.Ç.'ye tecavüz ettiği iddia edilen Hüseyin Üzmez'le birlikte küçük kızın annesi ve babasının da Mudanya Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.


KAYINPEDER KARŞI ÇIKMIŞTI

Hüseyin Üzmez'in 5 yıl önce Bursa'da nikah kıydığı kendinden 50 yaş küçük Ayşe Yılmaz'ın ailesi bu evliliğe karşı çıkmış ve nikaha gitmemişti.



ÜZMEZ, ADLİYEDE

Bursa'nın Mudanya İlçesi'nde dün gece 14 yaşındaki L.Ç.'ye tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltına alınan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, Emniyet Müdürlüğü'nde sorgusunun tamamlanmasından sonra adliye sevk edildi.

Mudanya Adliyesi'ne yoğun güvenlik önlemi altında saat 13.50'da getirilen Hüseyin Üzmez'in bitkin olduğu ve koluna giren polislerin desteğiyle yürüdüğü dikkati çekti. Güvenlik güçleri gazetecilerin fotoğraf çekmesini önlemeye çalıştı. Hüseyin Üzmez'in savcılıkta ifadesinin alınmasından sonra nöbetçi mahkemede hakim önüne çıkarılması bekleniyor.

TUTUKLANMASI İSTENDİ

Hüseyin Üzmez, öğleden sonra sevk edildiği Mudanya Adliyesi'nde savcıya yaklaşık 2 saat süreyle ifade verdikten sonra, `cinsel istismar' suçundan tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevkedildi.

Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in dün akşam Mudanya'daki yazlığında gözaltına alındığı ortaya çıktı. Üzmez'in, bir süre önce tanıştığı İnegöllü Ç. ailesini, işlerinde yardımcı olmaları için 14 yaşındaki kızları L.Ç. ile birlikte yazlığına getirdiği, daha sonra anne ve babanın bilgisi dahilinde kızlarıyla ilişkiye girdiği iddia edildi.

Dedesi yaşındaki Hüseyin Üzmez'le ailesinin baskısıyla ilişkiye giren L.Ç.'nin daha sonra şikayetçi olduğu, bunun üzerine hem Üzmez'in hem de anne ve babasının gözaltına alındığı belirtildi.

L.Ç. koruma altına alınırken, Mudanya Emniyet Müdürlüğü'nde ifade veren anne ve babası da Hüseyin Üzmez'den sonra adliyeye sevk edildi.

DOKTOR GÖZETİMİNDE İFADE

Hüseyin Üzmez ifade verirken fenalaşması üzerine, adliyeye doktor çağrıldı. Uzun süredir tedavi gören ve sürekli ilaç kullanan Üzmez'in ifadesi doktor kontrolunda alındı.

Bu arada Hüseyin Üzmez'den şikayetçi olan 14 yaşındaki kızın daha önce L.Ç. diye belirtilen adının B.Ç. olduğu anlaşıldı. B.Ç.'nin annesi L.Ç. ile babası B.Ç. de adliyede kızlarını Hüseyin Üzmez'le birlikte olmaya zorladıkları ididasıyla ifade veriyor.
aktifhaber

Üzmez: Bana komplo kurdular

14 yaşındaki B.Ç isimli kıza cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla çıkarıldığı mahkemece tutuklanan yazar Hüseyin Üzmez'den olayla ilgili ilk açıklama geldi.
26 Nisan 2008 23:00

Edinilen bilgiye göre, polis ekipleri Bursa'nın İnegöl İlçesinde yaşayan B.Ç. ve annesi Livaze Ç.'yi haklarındaki fuhuş ihbarı nedeniyle takibe aldı.

İddiaya göre, dün akşam takip sırasında Hüseyin Üzmez'in evine girdikleri tespit edilen Livaze Ç. ile kızı B.Ç. evden çıkarken gözaltına alındı. Livaze Ç. ile kızının emniyetteki sorgularında, Hüseyin Üzmez'in kendilerine para yardımında bulunduğunu, kocasına da Mudanya'da iş bulmayı vaat ettiğini ayrıca Üzmez'in, B.Ç.'ye cinsel istismarda bulunduğunu söylediği iddia edildi.

Bunun üzerine Mudanya Hasanbey Mahallesi Kesikselvi Sokak üzerindeki evinde dün gece saat 23:30 sıralarında gözaltına alınan Hüseyin Üzmez'in ilk sorgusunda susma hakkını kullandığı belirtildi. Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye çıkartılan Üzmez, küçük yaştaki kıza cinsel istismarda bulunmak anne Livaze Ç. ise kızının istismarına göz yummak iddiasıyla tutuklandı.

Yazar Hüseyin Üzmez, Bursa Emniyet Müdürlüğü'nden çıkartıldığı sırada gazetecilerin sorusu üzerine olayın komplo olduğunu belirterek, "Olayın ne olduğunu mahkeme bittiğinde göreceksiniz. Mahkeme sırasında konuşmak yanlış. Ondan sonra hesaplaşacağız merak etmeyin. Mahkemenin sonuna kadar bekleyeceksiniz. Bu büyük komplodur." dedi.
Şahıslar emniyetteki işlemlerinin ardından cezaevine gönderildi.
haber7

Vakit Gazetesi 'Tecavüz'e Ne Dedi?
27 Nisan 2008 08:4814 yaşındaki kıza tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan, 78 yaşındaki yazarı Hüseyin Üzmez ile ilgili Vakit gazetesi ne dedi? İşte ayrıntılar...

İşte Vakit'in konuyla ilgili haberi...

Hüseyin Üzmez'e çirkin komplo
Gazetemizin 78 yaşındaki yazarı Hüseyin Üzmez, maruz kaldığı çirkin komplo sonucu dün tutuklandı.
Ailece görüşüp yardım ettiği bir ailenin kızının kandırılarak yazarımız aleyhine iftira ettirilmesi sonucu gözaltına alınan Üzmez, daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Gazetemizin 78 yaşındaki yazarı Hüseyin Üzmez, maruz kaldığı çirkin komplo sonucu dün tutuklandı. Ailece görüşüp yardım ettiği bir ailenin kızının kandırılarak yazarımız aleyhine iftira ettirilmesi sonucu gözaltına alınan Üzmez, daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Söz konusu kızın ailesinin, Üzmez aleyhine herhangi bir beyanda veya şikâyette bulunmadığı öğrenilirken, yazarımızın akrabaları da, çirkin bir komplo ile karşı karşıya kalındığını belirttiler. Kartel medyasının,evli ve iki çocuk babası olan Üzmez'in gözaltına alınma haberini hiçbir araştırma yapmadan sitelerine taşıması dikkat çekerken, sorumlu gazetecilikten ziyade sırf gazetemize ve mütedeyyin insanlara çamur atma çabasıyla hareket etmeleri tepkiyle karşılandı. Hüseyin Üzmez'in eşi Ayşe Üzmez de söz konusu iddiaları yalanlayarak, kandırılan kızın annesi L.Ç.'nin, Hüseyin Bey'e'ağabey' diye hitap ettiğini, Hüseyin Bey'in bu aileye büyük yardımlarda bulunduğunu ve çirkin bir komploya maruz kaldıklarını söyledi. Üzmez, tutuklama kararından sonra cezaevine götürülürken, 'Bu büyük bir komplodur' dedi.

aktifhaber

Hasan Karakaya/Vakit
"Hırsızlık yapan,kızım Fatıma bile olsa!.."

En başta dediğimiz gibi;
Yıllardır bunu söyledik... "Dilimizde tüy bitse" de, bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz!..
Çünkü, Vakit olarak bizim misyonumuz;
İnsanımıza "doğru"ları söylemek, onları "dürüst ve ahlâklı" olmaya davet etmektir!..
Eğer "yanlış" yapan, "çirkinlik" yapan insan, "bizim içimizden biri" ise, onu da asla "savunmaz", ona asla sahip çıkmayız!..
Bu konuda "ölçü"müz gayet açık... Ölçümüzü, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) koymuş...
Bilirsiniz... Bir "hırsızlık" olayında, "güçlü" ve "itibarı yüksek" bir kabileye mensup "bir kadının kolunun kesilmesine" karar verilince, "kadını kurtarmak" isteyen güçlü, itibarlı ve nüfuzlu kabile mensupları, Peygamber Efendimiz (sav)'e gelirler...
Gelenlere, Peygamber Efendimiz (sav)'in verdiği cevap, tarihî niteliktedir:
"Nefsi kudret elinde olan Allah (c.c.)'a yemin ederim ki; hırsızlık yapan, kızım Fatıma da olsa, yine elini keserim!"

Ölçümüz budur!..
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in, "kızı Fatıma'yı bile gözden çıkarabilecek" derecede "net ve açık bir ölçü" varken; "O'nun yolunda" olan bizlerin yeni bir ölçü koyması, elbette mümkün değildir!..
Bizler de;
"İçimizden biri" dahi olsa; eğer "hırsızlık" yapmış, eğer "sarkıntılık" işlemiş, kısacası eğer "yanlış, yamuk ve iğrenç bir iş" yapmışsa; onu ne savunuruz, ne de ona sahip çıkarız!.
"Hüseyin Üzmez olayı"na bakışımız budur!..

BİR TEZGÂH OLABİLİR Mİ?

Herhalde olayı duymayan kalmamıştır...
78 yaşındaki Hüseyin Üzmez, Mudanya'da 14 yaşındaki bir çocuğa "sarkıntılık" ettiği iddiasıyla önce gözaltına alındı, sonra da tutuklanıp, cezaevine konuldu... Halen Bursa E Tipi Cezaevi'nde!..
Olayın savunulacak bir tarafı yok!..
Nereden bakarsanız bakın;
Çirkin ve iğrenç bir olay!..
Ancak, olayın üzerindeki "esrar perdesi" henüz aralanmadığı için; ortada bir "tezgâh" ve "komplo" olabileceği kuşkusu içindeyiz!..
Sanki, böyle bir çirkinliğe "zemin hazırlandı" ve Hüseyin Üzmez de bu tuzağa düştü diye düşünüyoruz!..

Bildiğimiz kadarıyla;
Hüseyin Üzmez, çok eskiden beri, bu aileye "maddî yardım"da bulunuyor, zaman zaman onların "ihtiyaç"larını karşılıyormuş!..
Peki, böyle bir münasebet; nasıl olur da "cinsel istismar" ve "sarkıntılık" boyutlarına ulaştı?!?..
Aklımıza, “Ergenekon'cu tezgâhlar” gelmiyor değil... Malûm, hemen her gün “Ergenekon'cuların bir marifeti” çıkarılıyor ortaya...
“Vatanseverlik” maskesi altında “malı nasıl götürdükleri” gözler önüne seriliyor!..
Buna karşılık, “Ulusalcı” maskeli “Ergenekon'cular” ya da “Derin Devlet”çiler de boş durmuyor elbet!..
Onlar da, ellerindeki “medya gücü” ile “Müslümanları yıpratma” kampanyası başlattılar!..
Son günlerde, “İslâm düşmanlığı”nın zirveye ulaştığı “sansasyonel haberler” yayınlanıyor kartel gazetelerinde!..

ORASI VİLLA DEĞİL, SIRADAN EV!

Bu haberlerden biri, Mahmut Hocaefendi ile ilgili olanıydı... Biliyorsunuz, Hocaefendi için Beykoz'da bir “ev” satın alınmış.. 2006 yılında “250 bin YTL'ye” alınan bu ev, kartel gazeteleri tarafından “1 Milyon 700 Bin YTL'lik villa” olarak sunuldu kamuoyuna...
Peki, “Bu da villalı Mahmut Hoca” başlığı ile sürmanşetten verilmek istenen “mesaj” ve çizilmek istenen “imaj” neydi?..
Demek istiyorlardı ki;

“İşte, görün bakın; sizin hocaefendi dediğiniz zatlar, lüks ve ihtişam içinde yaşıyorlar!”
Evet, “verilmek istenen mesaj” buydu.
Hem de, kendileri trilyonluk “villa”larda, “yalı”larda ve “malikane”lerde oturdukları halde!..
Sadece “Mahmut Hocaefendi” ile ilgili haber değil, kartel gazeteleri ve televizyonları namaz, abdest, başörtüsü ve hac gibi ibadetlerle ilgili olan her şeyi “sansasyonel haber” üslubuyla veriyor.
Özellikle son zamanlarda “muhafazakar” çevrelerle ilgili haberlerin “olumsuz” bir üslupla verilmesine özen gösteriliyor. Tamamen insanî bir ihtiyaçtan kaynaklanan bazı zaruri görüntüler bile “Eyvah, irtica geliyor” edasıyla okuyucuya aktarılıyor.
Bu tarz haberlerle özellikle “AK Parti geldi, böyle oldu” mesajının verilerek gerilim üretilmesi ve kaos oluşturulması çabaları dikkat çekiyor...



TEK ÇARE “HARAM”DAN SAKINMAK!

Herhalde söylemeye gerek yok... “Şeytan”ın görevi “yoldan çıkarmak”tır!.. Köpeğin görevi “havlamak” ve gerekirse “ısırmak”tır!.. Kartel gazetelerinin görevi de, “çamur” atıp, “yıpratmak”tır!..
Peki, “Müslüman'ın görevi” ne?..
Müslümanın görevi de;
Hangi zemin ve şartta olursa olsun, “haramdan korunmak”tır!.. Eğer “haram-helâl” kavramına dikkat etmez, eğer “dinin yasakladığı” şeylerden uzak durmazsan, bir gün gelir, “sana uygun bir elbise” dikerler ve üzerine geçirirler!..
Eğer hakkındaki iddialar, birer “yalan ve iftira” ise, bilesin ki, o elbise, asla “üzerine oturmaz!”
Ama, “yalan ve iftiralara uygun bir beden”in varsa, hiç kuşku yok ki; diktikleri elbise üzerine oturur!..

O halde ne yapmalı?..
Hasbihalimizin başında da ifade ettiğimiz gibi; bir Müslüman, “günün 24 saati”nde her eylem ve söylemine dikkat etmek durumundadır!.. Unutmayalım ki, Müslüman, “kendisinden emin olunan kişi”dir!..
Bu düsturu yıkmaya hiç kimsenin hakkı yoktur!.. Herkes, “eline, beline ve diline” hakim olmalı ve “iddia” bile olsa, “iddialara haklılık kazandıracak bir yaşantı” içinde bulunmamalıdır!..
Son “çirkin” olaydaki “bireysel” görüşlerimiz de, “kurumsal” tavrımız da budur!..
Ancak; bütün bunlara rağmen, bu son olayın “çirkin bir komplo” olduğu kanaatimiz devam ediyor.
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Vakit

Üzmez olayı üzdü
28 Nisan 2008
a.dilipak@vakit.com.tr

Bazı işler bilinir, ama kimse sesini çıkarmaz.
Bazıları da bu işleri bilir ama gizler, tâ ki günü gelince servis edilir..

Bu işlerin servis edilmelerindeki maksat, ya o kişiyi bitirmektir, ya da o kişi üzerinden bir çevreye kara çalmaktır. Ya da her ikisi..
Media, siyaset, iş, sanat çevresinde bol miktarda benzer olaylar vardır..
Hep olayların günü beklenir..
Bazı işlerin savunulacak bir tarafı yoktur.. Yazık, ayıp, günah, çirkin. Ne derseniz deyin. Ancak bu tip olayların üzerinden belli bir çevreyi, bir inanç topluluğunu küçük düşürmeye çalışmak da aynı şekilde aşağılık bir şeydir..
Üzmez hakkındaki iddialar ortada. Ama suçlanan kişi henüz kendini savunmadı. “Susma Hakkı”nı kullanmış.. Konuşur ya da konuşmaz, kabul eder ya da etmez, karar açıklandığında, karar esas bilgiler ortaya çıktığında neyin ne olduğunu öğreneceğiz.. Ortada bir yanlış, suçlu, sorumlu birileri varsa o kim olursa olsun onu savunamayız.. Ama bir komplo sözkonusu ise onu da bilmek hakkımız..
Üzmez adı hep gündemde oldu. Malatya olayının ardından siyaset dünyasında da adından söz ettirdi. Anıları, ilişkileri ile, sohbetleri ile Üzmez bir şekilde hep gündemde kaldı.
Müslüm Gündüz basıldığında onun evindeydi..
Tartışmalı bir evlilik yaptı.
Esprili biriydi.. Mübalağa ederdi. Hazır cevaptı.. Tartışmayı severdi. Taşı gediğine koymasını bilirdi..
Sağcı, milliyetçi, dindar bir imajı vardı..
Dostları bu isnatlara çok üzüldüler. Gerçeğin bir an evvel ortaya çıkmasını bekliyorlar..
Zina bizim inancımızda büyük bir günahtır.. “Belki nikah yapmıştır” denebilir, ama bu da örfe, yasalara aykırı, en azından yakışıksız bir durum..
Ben bu işin bir komplo olmasını temenni ediyorum. Basında çıkan haberlere konu iddialar sağlıklı bir ruh halinin ürünü değil..
Her şeye rağmen fasıklardan gelen haberlere araştırmadan inanmama konusunda sabırlı bir direnç içinde olduğumu söylemem gerek..
Gerçek ne olursa olsun, bu durum bizi yaralamıştır.. Eğer komplo ise bu konuda da söyleyecek sözümüz var. Biz bu tür komploları ilk kez yaşamıyoruz.. 28 Şubat öncesi de yaşandı benzer olaylar.. Bugün de Topkapı Sarayındaki din görevlisi, tesettür defileri ve çok evlilik tartışmaları, Üzmez olayının arkası arkasına patlak vermesinin planlı bir iş olduğunu düşünüyorum.. Yani olayın gerçek olması halinde bile, Üzmez ve benzer olaylara adı karışan kişilerin üzerinden bir kesime yönelik bir planın yürürlüğe konmasından derin bir kuşku duyuyorum..
Bu iddialar bazı siyasilere ve işadamlarına da yöneltilebilir. Bu iddialar da gerçek olabilir.. Bu durumda bile bu işin zamanlamasına ve asıl hedefe dikkat etmek gerek..
Birtakım kişiler çıkıp birtakım kişilere iftira da edebilir. Hayali itiraflarda da bulunabilir. Biz bunları daha önce yaşadık. Çölaşan ve Yazgülü, yıllar önce Milli Gazete'nin ilan bürosunda çalışan bir çocuğu nasıl bir itirafçı olarak para karşılığı kullandıklarını hatırlamakta zorluk çekmeyeceklerdir.
Daha önce Hasan Karakaya ve Hasan Maden’in nasıl bir komploya kurban edilmeye çalışıldığı, gözaltına alınıp, nelerle suçlandığını biliyorsunuz.. İtirafçı bir tanık da bulmuşlardı aslında. Ama tutmadı..
Bu işler bir Tv'nin ünlü bir spikerinin başından geçince, kimse o camiayı, o kurumu hedef almazken, bu iş bir Vakit yazarı için sözkonusu olunca farklı bir anlam kazanıyor..
Ha! Tabii şu da var, saçının tek telini bile göstermeme disiplinine sahip bir çevrede bu tür bir işin çok daha fazla yankı yapacağından kuşku yok, ama öbür tarafta zaten her gün bu tür olaylar yaşanıyor. Bu olaylar vakayı adiyeden sayılıyor.. Magazin sayfaları, arka sayfa güzelleri ile zaten bu iş onlarda bir sektör.. Frikik haberlerinin bini bir para.. Porno sitelerini kim işletiyor? Fuhuş sektörü kimin denetiminde?
Manken kızların “aşk hikayeleri”ni biliyorsunuz.. Siz bu işleri Aykut Işıklar'a sorun, o anlatsın.. Asansörde stajyer kızları, temizlikçi kızları sıkıştıran anlı şanlı yazarları, televizyon starlarını vesaire, vesaire..
Üzmez’e isnat edilen şeyler, burada değil Filipinler'de ya da Tayland'da yapılsay, diğer kimi gazetecilerin yaptıkları gibi... Aslında bu isnatlar, bu kadar sorun olmayacaktı belki de, malum çevrelerin gözünde!
Allah(cc) indinde ise, kim nerede ne yapıyorsa, onun yaptığının karşılığı bellidir..
Toplumsal aktörler başkalarına göre özel hayatlarında çok daha dikkatli olmak zorundalar.. Ne yaptıkları kadar, yaptıklarının nasıl anlaşıldığını düşünmek zorundalar.. Şeffaf olmak zorundalar.. Sonra bir yanlışlarının bedelini bütün bir camia ödemek zorunda kalıyor..
Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir..
Daha da önemlisi, kim, kime, nasıl güvenecek?
Üzmez'i hücreye almışlar. Mahkemeden çıkarken, “Komplo kurdular, dava sonrası söyleyeceklerim var” demiş. Bakalım mahkemede ne diyecek?..
Ahir ömründe, bu yaşlı adamın, mahkemede söyleceklerini merakla bekliyorum..
Bana sorarsanız, ister gerçek, ister iftira olsun, bu olayın, bugün, bu şekilde ortaya çıkması bir komplodur. Bundan sonra da benzer komploları bekleyebilirsiniz.. Bazan komplo gerçekler üzerine kurgulanır.. Bu konuda uygun adam bulmakta hiç de zorlanacaklarını sanmıyorum.. Çünkü onlar bu işi iyi biliyorlar..
Bir korkumsa, hapishanede Üzmez'in başına bir işler gelmesi korkusu. Ya konuşmadan giderse.. Ya da ağır psikolojik baskı, ilaç ya da bir başka şekilde, akli dengesi bozulursa..
Dilerim bu iddialar iftira olsun. Bütün bunlar bir kâbus gibi, bir an önce geçip gitsin.
Ve dahi, bu işler birileri için ders olsun!
Selâm ve dua ile..

vakit

Hüseyin Üzmez'in Bacanağı Konuştu
30 Nisan 2008 09:33

Hüseyin Üzmez’in bacanağı Suat Şişman, "taciz-tecavüz" olayıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. İşte Vatan Gazetesi'ne konuşan bacanağın o sözleri...

14 yaşındaki B.Ç'ye taciz iddiasıyla gözaltına alınan Hüseyin Üzmez'in eşi Ayşe Üzmez, Cuma gününden bu yana Bursa'da ablasının evinde kalıyor ama gazetecilerle görüşmüyor.

Hüseyin Üzmez'in bacanağı Suat Şişman ise Vatan Gazetesi'ne çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte o röportaj:

Taciz olayına ne diyorsunuz?

Böyle bir şey kesinlikle yok. Hüseyin Bey masum. O adama tuzak kuruldu.

B.Ç ve annesini neden Mudanya'daki eve götürmüş?

Hüseyin Bey ile Hanımı Ayşe görüştü. Ona anlattığına göre; bu aile fakir, gariban. Onlara bir sitede kapıcılık işi bulmuş. Kadını götürmüş sitenin yöneticisiyle görüştürmüş. Adam, 'Tamam, 2 ay sonra gelsin işe başlasınlar'demiş. Onları yolcu etmek için Mudanya merkeze indiklerinde polis gözaltına almış.

Bankamatik kartı niye çocuğun annesi L.Ç'nin üzerinden çıktı?

Aile gariban, ceplerinde parası yok. Kadın İnegöl'e dönecek parası yok. O yüzden Hüseyin Bey 'Al kızım benim banka kartımı. Sen git para çek'diyor.

Ama Hüseyin Üzmez, çocuk ve babanın şikayeti üzerine gözaltına alınmadı mı?

Hayır öyle bir şey yok. Ben çocuğun babası Bekir Ç. İle Pazar günü yüz yüze görüştüm. Adam “Kesinlikle ne ben ne de kızım şikayetçi olmadım” dedi. Teyzesi de kızla yurtta görüşmüş. B.Ç teyzesine 'Hüseyin Amca'nın bana karşı herhangi bir kötülüğü olmadı' demiş.

İfadelerinde tacizi açıkça anlatıyorlar. O zaman ifadeleri de mi yalan?

Valla kimin şikayet ettiği, o ifadelerin nasıl olduğunu kimse bilmiyor. Yani ortada bir ihbarcı var ama o ne çocuk ne de babası değil. Kim olduğunu biz de bilmiyoruz.

Ayşe Üzmez eşiyle ne zaman görüştü?

Dün ziyaret etti. Hüseyin Bey, 'Hücrede kalmıyorum. O nereden çıktı. 30 kişilik koğuşta kalıyorum'demiş.

Ayşe Hanım'ın eşine karşı tavrı nasıl?

'Ben eşime güveniyorum. Sonuna kadar arkasındayım'diyor.



04 Mayıs 2008
Gelin de ‘komplo’dan şüphelenmeyin!

akarahasanoglu@vakit.com.tr

Hüseyin Üzmez’in başına gelenler için, niçin “komplo olabilir” diyoruz? Dikkat edin, “0layın komplo olduğu kesinleşmiştir” demiyorum... “Komplo olabilir” diyorum...

Çünkü mahkûmiyet için nasıl ki mahkeme kararı istiyorsak, komplo olduğunu kesin olarak beyan etmemiz için de mahkeme kararı gerekir.
Ama siz gelin; şu aşağıda sıralayacaklarımı bilin de, “komplo”dan şüphelenmeyin!..
Bakın Üzmez olayında neler yaşanmış?
Birinci ilginçlik, telefon dinlemeye gerekçe alınan kadının etrafında dolaşan bazı kişiler, dosyadan adeta cımbızla çekilip çıkarılmış! Sonuçta dinlemeye alınan telefonlarda sabah akşam lüzumsuz sohbetlere takılan kişilerle ilgili, emniyetin şu an tek bir soruşturması, şu aşamada görünmüyor?
Niçin?
“İnegöl’de suç işleyen bir çete var” iddiası ile telefonlar dinleniyor.. Sonra günde 5-10 defa birbirlerini arayanlar kenara çekilip, piyangodan Üzmez çıkarılıyor! (Onlarla birlikte Üzmez de suçlu ama, niye yalnız Üzmez gözaltına alınıyor, demiyorum. Başkalarının merkezde olduğu bir olayda, Üzmez tutuklanıyorsa, burada bir saçmalık var diyorum.)
Bir başka ilginçlik.. Tutuklamaya gerekçe gösterilen olayın Mudanya’da yaşandığı belirtiliyor. Ama Bursa Emniyeti, olayı ısrarla kendisi soruşturuyor. İfadeleri Mudanya polisi değil, Bursa Emniyeti alıyor! Sonra savcılığa sevkederken, Mudanya devreye giriyor!
Hatta; burada da bir ilginçlik var, gözaltı emrini veren Mudanya savcısı, arama emrini veren de Mudanya savcısı.. Ama dosyayı yürüten Bursa savcısı imiş gibi, zanlıları önce Bursa savcısına götürülmüş olmalı ki, Bursa Savcılığı yetkisizlik kararı veriyor!
Bursa Savcılığı yetkisizlik kararı veriyor ama, aslında kendisine hitaben yazılmış bir fezleke de yok! Yani Bursa Savcılığı, kendi kendine, daha dosya kendisine gönderilmeden yetkisizlik kararı vermiş gibi görünüyor.. Niçin?
Dahası; Bursa yetkisiz ise, ifadeler niçin Bursa’da alınıyor?
Geliyoruz tutanaklara.. Tutanakların saatleri tamamen bir fecaat. Kimisinde gözaltının 21.30’da yapıldığı yazılı, kimisinde 19.20’de.. Kimisinde anne ile kız ve HüseyinÜzmez’in bir arada çay bahçesinde gözaltına alındıkları yazılı, kimisinde ise önce kız ve HüseyinÜzmez’in, annenin ise daha sonra gözaltına alındığı yazılı..
Dahası, gözaltına alınma işleminin yapıldığı çay bahçesinde çalışanlar, böyle bir gözaltı olayını doğrulamıyorlar!
Bitti mi?
Hayır..
Mağdur gösterilen kızın babası, savcıya müracaat edip, kızını Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan almak istiyor. Savcının ifadesi ilginç: “Şikâyetçi ol. Şikâyetçi olmazsan, sen de ceza alırsın!”
Bir savcı, böyle bir şeyi nasıl söyleyebilir?
Ortada bir suç varsa, baba şikâyetçi olsa da, olmasa da zaten takip edilecek. Ama babanın ifadesini yönlendirme isteği nereden kaynaklanıyor?
Bunun amacı ne?
Dahası var.. Üzmez’in avukatı; gazete ve televizyonların olayla ilgili yayınlarının, hazırlık soruşturması aşamasında yasaklanması talebinde bulunuyor. Küçük kızın koruma altına alınmasına karar veren mahkemenin ne karar vermesini beklersiniz?
“Ah, nasıl atlamışız bunu. Çocuğu koruma altına aldık. Ama yayınların önlenmesi kararı almamışız.İyi ki hatırlattınız. Bu arada küçük kızın resimleri yayınlandı bile. Ama en azından şu andan sonra bu yayınları önleyelim” deyip, talebin kabulüne karar vermesini beklersiniz değil mi?
Siz bekleyedurun, hakim talebi reddediyor.
Niçin biliyor musunuz? Söyleyeyim de dudağınız uçuklasın: “Belirtildiği şekilde yayın yapıldığına dair delil yok!”
Hakkari’deki çoban bile olayı duydu, gazete ve televizyonlardan olayın en ince ayrıntısına kadar yalan/doğru birçok konuyu dinledi, ama hakim yayınlardan haberi olmadığı için, avukattan delil istiyor!
Hakim, re’sen alması gereken bir kararı almıyor, talep edildiğinde de; sanki alacak-verecek davasında kendisinden bir karar vermesi isteniyormuş gibi, “Delil sunsana” diyerek ret kararı veriyor!
Bakıyorsunuz gazete ve televizyonlarda yayınlanan haberlere. Hemen hepsi, dosyada savcının altını çizdiği konular. Yani savcıya önemli görünen her şey basının elinde. Savcının önemli görmediği konulardan ise basının hiç haberi yok.. Burada durup düşünüyorum, “Acaba?”
Bir husus daha..
Gözaltına alınma saati, 18.00-19.00 gibi görünüyor. Resmi kayıtlara ise 19.20 olarak geçmiş. Peki kanuni zorunluluk olan, yakınlarına derhal bilgi verilmesi ne zaman gerçekleşiyor?
Haber verilen kişinin verdiği bilgiye göre 02.30’da, dosyadaki belgelere göre ise 22.50’de. Dahası var, savcılıkta kanun gereği zorunlu avukat bulunduruluyor ama, aynı suçtan karakolda ifade alınırken, avukat çağırılmıyor!
Daha onlarca sorunlu konu!
Şimdi siz gelin de, “Bu olay komplo olabilir” demeyin!

Vakit


04 Mayıs 2008
Bir 'Hüseyin Üzmez' yazısı…
nazmiye yılmaz
nyilmaz@yenisafak.com.tr

Lamı cimi yok!

Bu hadisenin 'ama' kaldıran yanı hiç yok…

Lafı eğip bükmeden Hüseyin Üzmez'i şiddetle kınadığımı kayıtlara geçmek istiyorum.

Seçtiğim hiçbir kelime, kurduğum hiçbir cümle olayın dehşet boyutunu ortaya koymayacak, hislerime tercüman olamayacak, biliyorum.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı 'vahim ötesi' bir durum neticede!

Mağdur 14 yaşında bir kız çocuğu, olay 'cinsel istismar', suçlanan neredeyse seksen yaşında bir adam olunca… ne söyleseniz boş!

Korkunç mu dersiniz, şoke edici mi, utanç verici mi?

Bakın… hiçbiri karşılamıyor!

Hal böyle iken; konuya 'hap-ilaç'tan dalmak, 'komplo'dan çıkmak, 'Ergenekon' sosuna bulamak, ne bileyim 'sizinkiler bizimkiler' denklemi yapmak düpedüz laf-ı güzaftır…

Hatta kocaman bir ayıptır!

Demek istediğim şu; ayıba başka bir ayıpla karşılık vermek, kara dipli tencerenin yanına benzer bir tencere koymak, olmaz!

Ne bu akıllara zarar iddia ortadan kalkar, ne vicdanlar rahatlar.

Beyefendinin yaptıklarını, 1970'lerde “Allah düşmanlarını” ortadan kaldırmak için ömür boyu hapse razı olan mücahit kimliği de aklamaz, 'İslam'ın ve Müslümanların gür sesi, kafirlerin korkulu rüyası' sloganı da...

Geçmiş olsun!

Zira 'insan'ın olmazsa olmazı ahlak, Müslüman için ayrıca dini bir görev, bağlayıcı bir durumdur.

Sonuçta ortada 'ahlaki zafiyet' varsa bu önce Müslümanların sorunudur.

Dahası sorgulanması gereken bir durumdur.

Yakıştıramayan, inanamayan, yaşadığı şaşkınlığı üzerinden atamayanları anlarım…

Ama bilesiniz, beyefendinin geçmişi, (art niyetliler bir yana) iyi niyetli savunma girişimlerini bile gölgeliyor.

Bu 'misyon abidesi, ekranların efendisi!' kendisinden 50 yaş küçük bir kızla evlendiğini duymayanınız var mı?

Bu tuhaf evlilik gerçekleşmeden önce de üniversiteli bir kıza aşık olduğunu, Ankara Kuğulu Park'ta kendi ifadesi ile yakınlaştıklarını, yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşi, duruma vakıf olanca evliliğinin noktalandığını…

Yani trendi tabiriyle beyefendi, azgın teke sendromunu bile yaya bırakmış!

Ortalama 70 yaşını sürerken üniversiteli aşkı için “Eşimden boşanmadan, onu nikahıma almadan; günaha, cehennemde yanmaya, sorulacak hesaba razı olurdum…” diyecek kadar yani…

Beklenen artık şudur;

Mahkemenin sonuçlanması ve adaletin çıkan sonuca göre tecelli etmesi…

Bu konuya nokta koyarken altını çizerek belirtmek isterim ki; evet bu korkunç bir iddia, vahim bir durumdur.

Unutulmaması gereken ise 'suçun şahsiliği' prensibidir.

Yani iddiaların odağındaki isim Hüseyin Üzmez'dir, sadece Hüseyin Üzmez…

İslami kesim diye adlandırdığınız muhafazakâr, mütedeyyin, dindar (nasıl buyurursanız artık) insanlar değil!

Bu insanların inandığı, ahlak kavramını kemale ermenin şartı sayan, naif inanç sistemi hiç değil!

Bir örnekten yola çıkarak inançlı insanların tümünü karalamak, çamur atmak için fırsat saymak…

Olmadı, müslümanların hepsini aynı kefeye koyup sonra da 'hadi konuşsanıza!' hinliği, cinliği, (af buyurun) zekasızlığını yapmak…

İşte bakın bu da bir başka ahlaki zafiyettir.

Çifte standarttır.

Düpedüz insafsızlıktır.

Ayıbın bin türlü yüzü, kostümü varsa, işte bu yapılan da bal gibi ayıptır.

yeni şafak

07 Kasım 2009 12:54
Hüseyin Üzmez Ev Bastı

Hüseyin Üzmez seri tacizci çıktı. Star gazetesi yazarı Hidayet Şefkatli Tuksal, şahit olduğu ilginç bir olayı köşesinde aktardı. Üzmez fedaileriyle ev basmış...Haberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit

Star Gazetesi Yazarı Hidayet Şefkatli Tuksal, muhafazakârlığıyla bilinen bir kişinin, hakkındaki taciz iddialarını susturmak için fedaileriyle ev basıp tehdit ettiğini yazdı. Tuksal’ın ismini vermediği kişinin özellikleri Hüseyin Üzmez’le örtüşüyor.


“İSLAMCI Feminist” olarak bilinen Star Gazetesi yazarı Hidayet Şefkatli Tuksal, dün kaleme aldığı “Taciz Nasıl Engellenir?” başlıklı yazısında yıllar önce Ankara’da şahit olduğu bir taciz olayını ve sonrasında yaşananları anlattı. Tuksal, yazısının bir bölümünde muhazafakâr kesimin tanınmış bir ismiyle ilgili genç kızlara tacizde
bulunduğu iddialarının üzerine gitmeleri üzerine bu kişinin fedaileriyle birlikte kendisinin de üye olduğu Başkent Kadın Platformu başkanının evini basarak, tehdit ettiğini söyledi. Yazıda isim verilmiyor. Anlatılan kişinin özellikleri halen taciz suçlamasıyla cezaevinde olan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’le örtüşüyor. İşte o yazıdan bölümler:

‘Kızlara tacizde bulunuyordu’

“Üyesi olduğum Başkent Kadın Platformu’nu kurduğumuz o ilk yıllarda, bir duyum almıştık. Ankara’nın muhafazakâr kesimlerinde tanınmış ve 60’ına merdiven dayamış, kabadayı kılıklı bir ağabey, bu karizmadan etkilenerek kendisine yakınlaşan genç kızlara tacizde bulunuyordu. Bu duyum üzerine, ne yapılabileceği konusunda istişare etmek üzere, Ankara’da tanıdığımız âkil adamlardan bazılarını platforma davet ederek meseleyi anlattık. Bu adamlar harekete geçebilmek için yeterince kanıt olmadığını ileri sürerek, bizden daha ikna edici deliller isteyerek dağılmışlardı.”

‘Rezil olarak mahkemelere düştü’

Tuksal yazısındaki sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat iki gün sonrası daha da korkunçtu. Hakkında konuştuğumuz adam, fedaileriyle başkanımızın evini bastı ve ona yaraşan bir alçaklıkla tehdit etti. Korktuk ve gidip şikâyet bile edemedik. Aradan geçen onca yıldan, bu yıllar içinde adamın eline düşen onca kızdan sonra, nihayet kendisi ahir ömründe rezil olarak mahkemelere düştü de ilahi adalet yerini buldu”.

Konuyla ilgili sorumuz üzerine Şefkatli Tuksal, isim vermek istemediğini söyledi. Tuksal İslami kesim içerisinde feminist düşünceleriyle biliniyor. Dünkü yazısında da kadınlarla ilgili taciz iddialarını gündeme taşıdı. Bunlarla mücadele edenlerin genellikle feminist kadınlar olduğuna dikkat çekti. Tuksal’ın ismini vermediği Üzmez, 2008 yılında 14 yaşında bir kız çocuğuna defalarca cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla tutuklandı. Halen cezaevinde olan Üzmez, cinsel taciz suçundan 16 Eylül 2009’da mahkeme kararıyla 13 yıl hapse mahkûm oldu.

Kaynak: Gazete Habertürk

22 Ocak 2010
Üzmez Davasında Şok Gelişme
Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in cinsel istismarına uğradığı iddia edilen B. Ç., yalan söylemek zorunda bırakıldığını ifade etti. İşte o şok açıklama...

BURSA'da, Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in cinsel istismarda bulunmasının ardından koruma altında alınan 15 yaşındaki B.Ç.'nin velayetinin ailesinden alınması için Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından açılan davaya devam edildi. Karar aşamasına gelen duruşmaya katılan B.Ç., hakime ailesiyle birlikte yaşamak istediğini söyledi.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından, 2008 yılının Nisan ayında Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez tarafından cinsel istismara uğradığı iddiasıyla devlet tarafından koruma altına alınan B.Ç.'nin velayetinin ailesinden alınması için Bursa 1'inci Aile Mahkemesi'ne açılan davanın duruşması dün yapıldı. Duruşmaya Uludağ Üniversitesi Tıp Fakülütesi'nde yatarak uzun süre psikolojik tedavi gören B.Ç., babası Bekir Ç. ile avukatlar hazır bulundu. Basın mensuplarının alınmadığı duruşmada pedagog eşliğinde mahkemeye gelen B.Ç. ifade verdi. Artık ailesiyle yaşamak istediğini açıklayan B.Ç., “Benim ailemle hiçbir sorunum ve şikayetim yok. Annem ve babam bana gerekli ilgiyi gösteriyorlar” dedi.

POLİSTEN KORKTUM

Hüseyin Üzmez'in 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası aldığı yargılamada söylediklerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen B.Ç., “Gözaltına alınınca polis beni dövmekle tehdit etti. O nedenle gerçeği söylemedim. Daha sonra yalanımın arkasında durdum. Ama gerçek bu değil” diye konuştu. Mahkeme, karar için duruşmayı Şubat ayına erteledi.
aktifhaber

Avukatı, Hüseyin Üzmez'i terk etti
9 Mart 2011
Yazar Hüseyin Üzmez'in avukatı Bayram Sabah'ın Lüleburgaz Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına gönderdiği sanık vekilliğinden istifa dilekçesinde şunlar kaydedildi:

''Hukuk Fakültesi okurken bir dava adamı olarak hayranlıkla kitaplarını ve hayatını okuduğum müvekkil Hüseyin Üzmez'in dava sürecinde yaşadığım ve şahit olduğum hadiseler ilkelerim doğrultusunda ve gördüğüm lüzum üzerine bu davadan istifa etmem gerektiği hususunda bende kuvvetli kanaat oluşturduğundan sanık müvekkil Hüseyin Üzmez'in vekilliğinden istifa ediyorum.''
haber10
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Çrş Eyl 17, 2008 7:29 pm    Mesaj konusu: Hüseyin Üzmez: Bana kola içirdiler Alıntıyla Cevap Gönder

Prof. Nevzat TARHAN
Hüseyin Üzmez hasta mı, suçlu mu?
03 Kasım 2008 06:00
Haber 7

Cinsel taciz ve istismar olaylarında kurbanlar kadar faillerin de muayenesi gerekir. Sayın Hüseyin Üzmez’in psikiyatrik kontroldan geçmemesi çok şaşırtıcı.

Çocuğa cinsel taciz suçundan sanık Sayın Hüseyin Üzmez’le ilgili Adli Tıp Raporu ciddi şekilde tartışılıyor. Ancak tartışma hep çocuk çevresinde dolaşıyor.

“Çocukta cinsel taciz sonucu nasıl fiziksel veya ruhsal hasar olmazmış” tepkisi var.

Çocuğu muayene eden hekim veya hekimlerin tıbbi verilerini ve gerekçelerini görmeden, adli dosyayı incelemeden bir yorum yapmak yanlış olur.

Fakat asıl tartışılması ve kamu vicdanının rahatlatılması gereken konu çocuk değil 78 yaşındaki aktördür. Muayene edilmesi ve hasta olup olmadığının değerlendirilmesi gereken kişi odur. Adli Tıp Kurumu’na muayeneye gönderilmemiş olması çok şaşırtıcı.

65 yaşını geçen bir kişi notere işlem için gittiğinde ‘Akıl zayıflığı, hastalığı veya bunama belirtileri’ olup olmadığına dair Psikiyatrik Rapor istenir. Sağlam raporu olmayanlara verilecek her karar da bu eksiklik Yargıtayca bozma nedeni olarak kabul edilir.

Eğer cinsel davranım bozukluğu ‘Seks Bağımlılığı’ tanısını alıyorsa ceza azami sınırlardan verilir. Yahut ‘Frontal Lob Demansı’ olarak bilinen bir bunama türü varsa cezai ehliyeti yoktur. Ceza verilmez, ancak kısıtlama uygulanır.

Bu bunama türünde kişi utanmaz, sıkılmaz, pişmanlık duymaz, hatasını küçümser ve cinsel arzularını baskılamakta zorlanır. Kişiliğinin diğer alanları sağlıklı olabilir. Sathi bir değerlendirme ile sağlıklı olduğu zannedilir. Bazı nöropsikolojik testlerle ve beyin görüntüleme verileri ile kesin tanı koyulabilir.

Komşusuna, torununa sarkan yaşlılar bu gözle mutlaka değerlendirilmelidir.

Şimdi Sayın Üzmez’in cezaevinden çıkar çıkmaz televizyonlarda boy göstermesi, olayı küçümsemesi, fevri konuşmaları, kendisine kızların asıldığını övünerek anlatması, kişilik değişikliği gösteren bir tür bunama belirtilerini çağrıştırmaktadır. ‘Disinhibisyon’ denilen araz da kişi isteklerini, konuşmalarını, öfkesini denetlemeyi başaramaz.

Sayın Üzmez’in davranışsal belirtileri olan kişilik değişimi biçiminde bir tür bunama içinde olması kuvvetli bir ihtimaldir.

Bizim mahallenin adamı denilerek örtbas etmeye çalışanlar veya karşı mahallenin adamı diyerek abartarak yorumlayanlar mahcup olabilirler.

Eğer Sayın Hüseyin Üzmez sağlıklı bir insan ise vicdanının sesini dinler nefs ve şeytanın yeni hilelerine karşı inzivaya çekilirdi. Hem kıza ve ailesine zarar vermemiş olur hemde dostlarının yüzüne bakabileceği, başı dik dolaşabileceği güne kadar aklanmayı beklerdi.

Lütfen Hüseyin Üzmez’le karşılaşan dostları onunla torunları ve kızlarını aynı evde bırakıp bırakamayacaklarını düşünsünler. Mutlaka tavır koysunlar. Buna faydalı mahalle baskısı denilir, toplumu ve gelecek kuşakları korumuş oluruz.

Hüseyin Üzmez’in eşinin pişkin tavırları çok şaşırtıcı ve cahilce. Hiç mi kadınlık onuru yok, bu nasıl dindarlık anlayışı? “Zevce-i Tahirat” hayatlarını hiç mi okumamış?

Demek ki insanlar nefislerini ve menfaatlerini herşeyden daha çok seviyorlar ve inançlarını kolayca ucuza satabiliyorlar.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7
ntarhan@gmail.com


Hüseyin Üzmez: Bana kola içirdiler
17 09 2008 13:15
14 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunudğu gerekçesi ile tutuklanan Hüseyin Üzmez, "bana kola içirdiler" derken kız ve ailesi şikayetlerini geri aldı... Bursa'da 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel sarkıntılık yaptığı iddiasıyla yargılanan gazeteci yazar Hüseyin Üzmez, hakkındaki iddiaları yalanlayarak, "Bana kola içirdiler, sonra istifra ettim. Olayları hatırlamıyorum. Mağdure kızın annesi sekreterimdi, evimde kalıyorlardı. Onlara karşı herhangi bir suç işlemedim" dedi. Kızının cinsel istismarına aracılık ettiği iddiasıyla tutuklu yargılanan L.Ç. de suçlamaları kabul etmedi. Mahkemede ifade değiştiren 14 yaşındaki mağdure cinsel istismar olmadığını ifade ederken, müşteki sıfatıyla ifade veren babası da şikayetini geri aldı. Ancak mahkeme tutuklu sanık Hüseyin Üzmez ile anne L.Ç.'nin tahliye taleplerini reddetti.

14 yaşındaki kızın beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde cinsel istismar suçundan hakkında dava açılan yazar Hüseyin Üzmez(76) ve mağdurenin annesi L.Ç. 4.Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıktı. 30 yıla kadar hapsi talep edilen Hüseyin Üzmez, suçlamaları reddederek, "Bana lokantada kola içirdiler. İstifra ettim. Sonraki olayları hatırlamıyorum. Mağdurenin annesi benim sekreterimdi. Evimde misafir ettim. Onlara karşı suç işlemem söz konusu olamaz" dedi.

Mağdure B.Ç.'nin tutuklu annesi L.Ç. de suçlamaları kabul etmedi. Yurtta kalan ve 2 pedagog eşliğinde ifade veren B.Ç. ise, "Cinsel istismar olmadı" diye konuştu. Mağdurenin babası Bekir Ç. de mahkemede şikayetini geri aldı.

Duruşma sonunda mahkeme heyeti sanıkların tahliye taleplerini reddederek duruşmayı 28 Ekim tarihine erteledi. Annesi ve Hüseyin Üzmez'e tahliye kararı çıkmaması üzerine 14 yaşındaki mağdure gözyaşlarına boğuldu. Sanıklar tekrar Bursa Cezaevi'ne götürüldüler.
aktifhaber

Yazarı VAKİT'i Topa Tuttu

04 Kasım 2008 17:37
Vakit yazarı Çakırgil, Üzmez olayında gazetesine ağır eleştirilerde bulundu. Hürriyet ve Ahmet Hakan'ı övdü..

Vakit'e en ağır eleştiri kendi yazarından geldi. Selahattin Çakırgil, Hüseyin Üzmez konusunda Vakit'in tutumunu ağır bir şekilde eleştirdi.

İşte Çakırgil'in "Yanlış olduğuna inandıklarımı, kendimize de söyleyebilecek miyim?" başlıklı o yazısı...

Bu yazıyı yazarken çok zorlandığımı belirtmeliyim.. Ama, kalbim daha fazlasını taşıyamadı..

Çünkü bugün, sütunlarında yıllardır yazı yazdığım Vakit'e sözlerim var..

Bu gazete bu zamana kadar birçok ithama mâruz kaldı. Ki, çoğu, bu iştigal alanının gereğiydi.

Ama, bu gazetede 10 yılı aşkın bir zamandır yazı yazan bir kişinin bir 'pedofili (çocuklara libidonal eğilim)' vak'asının sanığı olarak suçlanması üzerine, gazetenin karşılaştığı durumun bir 'iş kazası' olarak görülecek tarafının olmadığını düşünüyorum..

Bunun için de, o çirkin iddianın ortaya atıldığı ilk günlerde, isim vermeden, bu konuya dair iki-üç yazı yazdım; 'Dostunun yüzkarası, düşmanının maskarası olmamak için..' (29 Nisan 08) ve sonra da, 'Temiz suya zerrecik necaset karışsa, 'salgın' başlar..' başlıklı ve (5 Mayıs 08 tarihli).. Ayrıca, başka yazılarımda da kısa değerlendirmelerde bulundum.. Ve bu gibi konuların genel çerçevesini kendi ölçülerime göre belirtmeye çalıştım..

O yazılarımın içinde, sözkonusu kişinin esasen, konuşma ve yazılarında İslamî hassasiyetlere riayet çizgisinden uzak düştüğüne dair üstü kapalı beyanlarım vardır. Ve sözkonusu çirkin iddia üzerine yayınlanan telefon konuşmaları, o kişinin yabancı olduğu bir uslûb da değildi.. Buna rağmen, Vakit, o konunun kamuoyuna yansıması üzerine, anlamakta zorlandığım bir savunma tepkisiyle hareket etti.. Ama, bu bile, bu iddianın, Vakit'i vurmak için tezgahlanmış bir 'komplo' veya bir 'yargısız infaz' olabileceği ihtimaliyle anlayışla karşılanabilirdi..

*

Ancak, öyle bile olsa, Vakit'i vurmak isteyenler çok daha başka ve güçlü deliller bulabilirlerdi.. Kaldı ki, bu kişinin 1970'lerdeki klasik sağ -sol anlayışına göre, her tip insanla değişik irtibatlar içinde olması, Yektâ Güngör'den Çölaşan gibi katmerli laiklere ve daha nicelerine, sütunundan övgüler yağdıran tavrına ve de yazı ve konferanslarında kullandığı çirkin ifadelere karşı, kendisine etkili bir ikaz yapılmamış olmasını anlamakta hep zorlandım.. O ise, 'Efendi hazretleri' dediği bir ünlü zâtın, 'artık filan hanım yazara televizyonlarda konuşma izni vermediğini ve bu hususta kendisini yetkili kıldığını' topluluklar huzurunda bile anlatacak kadar, bazı çevreleri etkileme taktiklerini kullanmaktan elçekmiyordu.. Bunu bizzat duyduğumda, bazı çevreler üzerindeki etkileme gücünün daha arttığına da şahid oldum.

Bu ve benzeri tabloları seyretmek, beni derinden derine hep, hüzünlendirdi..

Ve Nisan-2008 sonundaki o çirkin iddia ortaya çıktığında ise.. Artık Vakit'in bu konuya sessiz kalamıyacağını düşündüm.. Ama, beklediğim gibi olmadı..

Halbuki, o yargıdan önce, Vakit, onu bir müslüman hassasiyetiyle, müstehak olduğu yere koymalıydı.. Ama, böyle yapmayıp, hükümlerinin nasıl sâdır olduğu bilinen yargı'nın sonucunun beklenmesine ağırlık verildi.. Ve dahası, henüz mahkeme hükmüne yansımayan bir takım bilirkişi raporları gündeme getirilmeye çalışıldı..

Gazete yönetiminin konuya gereken hassasiyetle tepki vermemesini anlayabilmiş değilim..

Bir gazetede yazanların eğilimlerinin, genel çizgileriyle, gazete yönetimince kabul ve teyid edildiği farzolunur.. Yazı yazanların ise, elbette kendi yazılarından tam sorumlulukları yanında, gazetenin genel yayın çizgisini bir hadde kadar kabul ettikleri düşünülür..

Şimdi geldiğim nokta, kendi açımdan, ürpertici, dehşet vericidir..

Son olarak Dilipak'ın dünkü yazısının başlığını görünce ümitlendim, ama, o da hayal kırıklığı yaptı.. Çünkü o da, o kişiye biraz susma çağrısında bulunmakla yetiniyordu..

Halbuki, sözkonusu kişi, üzerine atılan iddiadan bile utanıp bir kenara çekileceğine, bir müslümanın ağzına almaması gereken kaba, çirkin ve fren tutmaz bir konuşma alışkanlığıyla, günlerdir kamuoyu huzurunda bir 'kahraman' gibi boygöstermekte adeta.. Nice 'anlı- şanlı paşaların yargılanmasıyla kendisi arasında bir paralellik kurması' bile insanı dehşete düşürürken, Vakit'in, o kişinin sözlerinin kabul edilemezliğini açıklamakla yetinmesi karşısında hayal kırıklığı yaşadım.. Halbuki, Vakit'in, İslam konusunda öylesine saçma-sapan laflar eden bir kişiyle, hiçbir bağının kalmadığını açıklamasını beklerdim.

Ama, Vakit gazetesi, hâlâ, o çirkin iddiayı mahkeme kararından önce çürütmek istercesine bir yanlış yola girmiş ve o kişinin ekranlarda dile getirdiği saçmalıkların kabul edilemezliğini belirtmekle yetinip, bu fikirleri taşıyan bir kimseyle bir bağlarının kalmadığını açıklayamamıştır, maalesef.. Yapılan açıklamalar yetersiz, zayıf ve cılızdır..

İslam konusundaki saldırılar ve yanlış tanıtımlar sözkonusu olunca, başkaları üzerine nasıl gittiği bilinen bir Vakit'in bu konudaki tavrı, beni hayal kırıklığına sürüklemiştir..

Halbuki, Yeni Şafak gazetesinin başlığa çektiği o ifadeyi bizzat Vakit yazabilmeliydi..

Bu yapılamadığı gibi, Yeni Şafak'ın yayını bir de, 'düşman sevindiren' diye suçlanmış ve Hürriyet ve Ahmet Hakan'ın bile Yeni Şafak'ı takdirle anması, Yeni Şafak'ın tavrının yanlışlığına delil olarak gösterilip eleştirilmiştir. Bu, anlaşılır değil.. Ki, Ahmet Hakan'ın belki de en düşündürücü yazılarından birisi idi, o yazı.. Toplumun her kesiminden insanların, en müslümanından, en laikine kadar nicelerinin ruhunda fırtınalar kopartan ve midesini bulandıran bir durum karşısında kızmak yerine, o saçmalıklar üzerine gidilmeliydi..

'Doğru'lar Hürriyet'in veya Ahmet Hakan'ın dilinden beyan edilince bile güzeldir..

Çok aykırı bir yerde olmak, doğrunun beyanına ve doğruya imrenilmesine engel olamaz.

Kaldı ki, sözkonusu kişiyle ilgili ve yargı süreci devam eden iddialar ayrı, ama, 2001-2002'lerde Hürriyet'te yayınlanan bir röportajındaki saçmalıkları, o çirkin iddialar ortaya atıldıktan sonra okuduğumda bile, Vakit'in ona kendi bünyesinde nasıl yer verdiğine hayret etmiştim.. O fikirleri taşıyan bir kişiyle aynı safta imiş gibi gözükmeyi daha fazla kabul edemem.. Artık, tahammül mülküm yıkıldı..

Bu kişinin söz ve tavırlarına karşı çıkılmasından dolayı, 'mütedeyyinlere saldırılmak' istendiği gibi bir hisse asla kapılmadım.. Ama, mütedeyyin insanların böyle bir zehaba kapılarak onu aralarından fırlatıp atamamalarının şaşkınlığını yaşıyorum, hâlâ da..

'Mütedeyyin insanlara saldırılmak isteniyor' ise, bunu bizzat o kişi de yapmaktadır..

Bu yazım bir oto-kritiktir ve -aynen- yayınlanırsa, bunu, o kişinin artık Vakit'le hiçbir ilgisinin kalmadığının taahhüdü olarak anlarım.. Ve böylece Vakit, kendi konumunu da ortaya koymuş ve bir öz-eleştiriye açık olduğunun örneğini vermiş olur, bana göre..

Yayınlanmazsa, bu ikazlarım yersiz ve de, ben Vakit'e göre yanlış bir yerdeyim demektir..
O durumda da, Vakit'e hayırlı hizmetler dilemekten başka bir bir sözüm olamaz.. Ve, bugüne kadar, sahiblendiği değerlere bağlılık uğrunda 'Kâbe'sini ve kalemini kalbinde taşımaya çalışan bir müslüman olarak, bir yol ki doğru olduğuna inanıyorum, o yolda yapayalnız da kalsam, ilerlemeye çalışırım.. Vesselam..


Vakit Gazetesinin Notu: Bu yazı zuhulen değil, gazete yönetimi tarafından okunarak yayınlanmıştır. Ancak, yazıdaki eleştirilerin büyük bir bölümüne katılmak mümkün değildir.
aktifhaber

Hasan KARAKAYA
Tepki kime, Üzmez’e mi, Vakit’e mi?
06 Kasım 2008
Vakit
O başlığı atmadan önce, "Yayın Kurulu"nda çok tartıştık... "Olayı en güzel yansıtan" başlık ne olmalıydı?.. Yayın Kurulu üyelerimizden bazıları, "Ergenekon avukatlığına soyunan CHP'liler, Silivri'den sonra gazetemizi de bastı" ifadesinin öne çıkarılmasını isterken, bir kısmı da "CHP'li eylemciler"in "CHP'li belediyelerin resmi plâkalı araçları" ile taşınmasına vurgu yapılarak, "Resmi araçlarla provokasyon" başlığının kullanılmasını teklif ettiler...

Bazı arkadaşlarımız ise; "CHP'li yaşlı kadınlar"ın derdinin "Baykal'ın dostu Hüseyin Üzmez" değil, doğrudan "Vakit" olduğunun ortaya çıktığını ifade ederek, "CHP'nin derdi Vakit" başlığının kullanılmasını istediler... Ancak, ortada bir "saldırı" vardı... CHP'liler, idare binamızın önüne sanki "gösteri" için değil, "saldırı" ve "arbede" için gelmişlerdi...
Öyle ya; hem "muhabirlerimizi" iteklemeye, hem de yazarımız Ali İhsan Karahasanoğlu'na saldırmaya cür'et etmişlerdi... O halde, bu durumu yansıtan bir başlık kullanmalıydık... Sonunda, "CHP'den şirretlik" başlığını uygun bulduk... Zira, 100-150 kadar "bindirilmiş tayfa"nın dün yaptığı, resmen ve alenen "şirretlik"ti!

HÜSEYİN ÜZMEZ’İ HİÇ SAVUNMADIK Kİ!

Evet, hem "şirretlik"ti, hem “çirkeflik”ti...
Çünkü yaptıkları eylem, bir "kınama" eylemini aşmış, açık ve net bir "saldırı"ya dönüşmüştü!..
Hem, niye "Vakit önünde eylem" yapıyorlardı ki?.. "Protesto" ettikleri Hüseyin Üzmez ise, niye onun evinin önüne gitmiyorlar da, bizim kapımıza geliyorlardı?..
Kaldı ki, bu gazete; Hüseyin Üzmez'in yaptığı iddia edilen "cinsel taciz"i de, tahliye edildikten sonra çıktığı "televizyon ekranları"nda yaptığı "konuşma"ları da "onaylamadığını" ve kesinlikle "tasvip etmediğini" deklâre etmiştir!..
Sadece bununla yetinmemiş, "Üzmez'in tutuklanışı"ndan bu yana geçen "6 aylık süre"de, Hüseyin Üzmez'e "tek bir yazı dahi" yazdırmamış, yazdırmayı da düşünmemektedir!..
Bütün bunlara rağmen, gerek "CHP'li provokatör"lerin, gerek "başkaları"nın; doğrudan Hüseyin Üzmez'i hedef almak yerine hâlâ Vakit'e saldırması; sadece ve sadece "kuyruk acılarının tatmini" olsa gerek!..
KANAL D SAPIĞINA GIKLARI ÇIKMADI
Küçük kız çocuklarına taciz "suç"tur ve "ahlâksızlık"tır da, "erkek çocukları"na tecavüz suç ve ahlâksızlık değil midir?.. Tecavüzle suçlanan kişi "Kanal D çalışanı" olunca "tepki gösterilmez" de; "Vakit'le yollarını ayıran" bir kişi olunca mı tepki gösterilir?..
Bir ayrıntı daha:
Biraz önce ifade ettiğimiz gibi; "kesinlikle tasvip etmediğimiz olay"dan bu yana, "Hüseyin Üzmez lehinde" bir tek satır çıkmadı bu gazetede...
Dahası; "6 aydır, bir tek yazısını da yayınlamadık!"
Peki, bizi "Üzmez aleyhinde haber yapmamak"la suçlayanlara sormak lâzım değil mi;
Hürriyet gazetesi, "Kanal D'nin sapık kameramanı" hakkında kaç haber yaptı acaba?..
Bilebildiğim kadarıyla, "3. sayfadan üç-beş satırla tutuklandığını" yazdılar, o kadar!..
O haberde de; kameramanın "5 yaşında bir çocuğa tacizde bulunduğu"ndan hiç bahis yoktu, iyi mi?..
Tabiî, "CHP'li bağyanlar"a şunu da sormak lâzım: Tamam, "14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel taciz"den dolayı Hüseyin Üzmez'e, daha doğrusu "Hüseyin Üzmez üzerinden Vakit'e" saldırıyorsunuz, "Vakit binasına baskın" düzenliyorsunuz da; aynı eylemi, meselâ "Kanal D önünde" niye yapmadınız?..
Öyle ya; "Kanal D kameramanı" olan bir sapık, "14 yaşında bir kıza" değil, hem de "5 yaşındaki bir erkek çocuğu"na "tecavüz"de bulunmak isterken, "suçüstü" yakalanmış, tutuklanmış ve mahkeme tarafından "suçlu" bulunarak "mahkûm" edilmişti!..
Peki, sormaz mıyım ben şimdi;
"CHP'li eylemciler"in ve "Ergenekoncu medyatörler"in bu çifte standartlı tavrı, en az "taciz" kadar "iğrenç, pespaye, müptezel ve alçakça" değil midir?..

ALİ KIRCA’YI NİYE PROTESTO ETMEDİNİZ?

"CHP'li bağyan"lara ve elbette "ahlâksızlığın sembolü" oldukları halde başımıza "ahlâk bekçisi" kesilen "medyatör"lere şunu da sormak hakkımız değil mi?..
"Ahlâk" konusuna madem bu kadar önem veriyorsunuz, madem "taciz ve tecavüz"e karşı çıkıp, bunun "çok büyük bir ayıp" olduğunu söylüyorsunuz, o halde cevap verin:
"Zina suç olmasın!.. Zina serbest bırakılsın!" diye bas bas bağıran sizler, yani "CHP'liler" ve "karteloz"lar değil miydi?..
Neredeyse "zinaya özgürlük" kampanyası yürüttüğünüzü unuttuk mu sanıyorsunuz?..
Sorarım sizlere;
"Taciz", "tecavüz" ve "zina"nın mağduru olanlar, sonuç itibariyle "kadın"lar değil midir?..
Öyle ya;
Kadınlar hem "taciz" edilmekte, hem "tecavüz"e uğramakta, hem de "eşleri tarafından aldatılmakta" ve dolayısıyla "büyük bir travma" yaşamaktadır!..
Heeeyyy CHP'li hanımlar; "taciz, tecavüz ve zina"ya karşı madem bu kadar "duyarlı"sınız, peki Ali Kırca, hem de "döve döve kadın severken(!)" neredeydiniz? Yoksa, “regl partisi”ne mi gitmiştiniz!..
Evet, evet; 2006 Ağustos'unda internet sitelerinde yayınlanan "porno görüntü"lerde Ali Kırca, yatak odasında "seviştiği" kadına hem "şaplak" indiriyor, hem eline, koluna, yüzüne vuruyor ve hem de "kalça"sını tokatlıyordu!..
Ali Kırca "sadist", kadın "mazoşist" olmalı ki, tepki yok!.. Kimbilir, belki bu da "cinsel bir fantezi"dir!..
Ama, ortada bir gerçek var:
"Ali Kırca, o an eşini aldatmaktadır!"
Hayır, "o an" da değil, bir "gece kulübü"nde tanıştıkları 2005'in Ağustos ayından 2006'nın Mayıs ayına kadar sürdürdükleri ilişki boyunca, Ali Kırca; "defalarca" aldatmıştır karısını!..
Peki, "CHP'li bağyanlar" o zamanlar neredeydi?.. "Ali Kırca'nın aldattığı karısı"na niye sahip çıkmadılar?.. Ya da, "karısını aldattığı" için Ali Kırca'yı niye protesto etmediler?..
Ne yani;
Bir başkasına "haram" olan sapıkça ilişkiler, Ali Kırca'ya "helâl" midir?..
Ne ilginç değil mi;
"Karısını aldattığı"ndan dolayı başta CHP'liler olmak üzere hiçbir kadın kuruluşunun tepkisine maruz kalmayan Ali Kırca, olaydan birkaç hafta sonra "işbaşı" yapıp ekranlara döndü ve hiç kimseden de "gık" çıkmadı ama, "Hüseyin Üzmez'e sayfalarını açmadığı" halde, hâlâ Vakit'e saldırıyorlar ya, "çifte standart"ın böylesine yuh olsun!..

ÜZMEZ, BİR BAYKAL HAYRANI!

Kaldı ki;
Gerek "şuyuu, vukuundan beter rezalet"ini , gerek "ekranlardaki sözleri"ni kesinlikle tasvip etmediğimiz, bunu da açıkça deklâre ettiğimiz Hüseyin Üzmez, bizim değil "Baykal'ın dostu"dur!..
Evet, evet;
"Hüseyin Üzmez, Baykal'ın dostudur!"
"Vakit'in hiç onaylamadığı" bu dostluk o kadar "ileri boyutta"dır ki; işte o "övgü"lerden bir cümle:
¥ "Sayın Deniz Baykal'ı takdir ediyorum... Açık, net ve mert!" (30.07.1997)
¥ "Sayın Deniz Baykal'ın ismi, hiçbir pisliğe karışmadı... Dürüstlüğünden ve yurtseverliğinden kuşkumuz yok!" (13.05.2005)
¥ "Bizim bildiğimiz, CHP'ye; Sayın Baykal kadar dine saygılı bir genel başkan gelmemiştir" (05.06.2005)
¥ "Bizce Sayın Baykal, adı pisliklere karışmamış, yüzde yüz yerli, temiz bir Anadolu çocuğudur. Bugün Ana Muhalefet olan CHP'nin başında bulunması da milletimiz için bir şanstır." (12.10.2005)
Üzmez’in; Baykal hakkında bunun gibi, daha nice "yıkama-yağlama" ve övgü yazısı var...
Ama, "Hüseyin Üzmez'in dostluğu"ndan "Deniz Baykal'ın da ne kadar memnun olduğunu" gösteren son bir örnek vereyim:
Yazan Hüseyin Üzmez... Tarih, 15 Şubat 2008.
¥ "Sayın Baykal'ın nezaketi - 13 Şubat Çarşamba günü, saat 20.00 sularında CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal telefonla beni aradı. 12 Şubat Salı günü de Sayın Emin Çölaşan aramıştı. Bu iki dostun, birer gün arayla, art arda aramaları doğrusu beni memnun etti.
O konuda ‘Birer gün arayla iki dost aradı’ başlığı altında bir yazı yazdım. Ancak her iki dostun söylediklerini köşeme sığdıramadım. Onun için bu yazıyı yazıyorum. Sayın Baykal zaman zaman kendileri için yazdığım yazıları okuyormuş...
Onun için beni aramış. Konuşmamız epeyce uzun sürdü. Sağ olsun. Bana teşekkür ediyordu."
Sadece yukarıdaki şu satırlar, "Üzmez-Baykal dostluğu"nun hangi boyutlarda olduğunu görmeye ve göstermeye herhalde yeterlidir!..
Bu, "ne yaman çelişki"dir ki;
Hüseyin Üzmez'i ilk protesto edenler, "CHP'li dostları" oldu!..
Eee, ne demiş atalarımız;
"Besle kargayı, oysun gözünü!"
Sen, "CHP ve Baykal ile bu kadar dost olur" isen ve hemen her yazında "Baykal dostluğu"nu beslersen, sonunda olacağı budur!..
Bu da Üzmez'e "kapak" olsun!..
RESMİ ARAÇLARLA PROVOKASYON!
Dünkü olayın, bir de "CHP'li provokatörlere tahsis edilen belediye otobüsleri" boyutu vardı ki, ona da değinmeden geçemeyeceğim...
Malûm;
Danıştay, daha 2 ay kadar önce, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin, "Ankara'da gönüllü kuruluşlarca açılmış, kâr amacı gütmeyen öğrenci yurtları ile Diyanet'e bağlı Kur'an Kurslarına destek olmak üzere kış mevsiminde yakacak ve giyim yardımı" yapılmasına imkân sağlayan kararının yürütmesini durdurmuştu!..
Evet durdurmuştu, çünkü;
"Gariban çocukları"na yapılacak "yakacak ve giyecek yardımı"nda "kamu yararı yok"tu!!!.
Ben demiyorum, bunu mahkeme diyordu:
"Kamu yararı yok!.. Dolayısıyla, belediyenin imkânlarını yurt ve kurslara tahsis edemezsiniz!"
Şimdi sormak istiyorum;
"Belediye imkânlarının gariban öğrencilere tahsis edilmesi"ne karşı çıkan Danıştay, bakalım "CHP'li Belediyelerin, CHP'li provokatörlere otobüs tahsis etmesine" ne diyecek?..
Hesap mı soracak, yoksa "Olur böyle vakalar" deyip geçiştirecek mi?..
Bekleyelim ve görelim...

BU SALDIRILAR KUYRUK ACISINDAN MI?

Ama, bazı gerçekleri görmek için beklemeye herhalde gerek yok!..
O gerçeklerden biri şu:
CHP'li bağyanlar, dün "kimi ve neyi protesto" etti?.. Eğer "Baykal'ın en büyük dostu Hüseyin Üzmez'i protesto" ettilerse, niye Hüseyin Üzmez’in evinin önüne gitmediler de, "Vakit'in önü"nde höykürdüler?!?..
Yoksa, yaşadıkları "kuyruk acıları"nın intikamını mı almak istiyorlar Vakit'ten?
Aynı soru, "Üzmez bahanesiyle Vakit'e saldıranlar" için de geçerlidir!..
"Altı aydır Vakit'te yazmayan" bir adama, hâlâ "Vakit yazarı" demenin sebebi nedir acep?..
"Kuyruk acısı" olanlar parmak kaldırsın!..
İki “şehvet” birleşince!
Ben olsam; "suçlu" olarak gördüğüm adamla yan yana gelmekten mümkün olduğu kadar kaçınır, yüzüne bile bakmam!..
Ama "kartel televizyonları" ve "kartel gazeteleri" ne yapıyor?.. Hem "Üzmez'i ayıplıyorlar", hem de "kendisini ekranlara konuk, sözlerini gazetelerine manşet" yapıyorlar!..
Sorarım size; bu durumda, "Hüseyin Üzmez'e sahip çıkan" kimdir?.. "Ona yazı yazdırmayan Vakit" mi, yoksa ona ayıplarını anlattıran "kartel medyası" mı?..
Şu hale bakın; "ekran şehveti" duyanlarla "reyting şehveti" yaşayanlar bir olmuşlar, "ayıpta işbirliği" yapıyorlar ama "suçlanan" yine biz oluyoruz!.. Ya hu, Üzmez'i hem "afaroz" edip, hem de ekranlara çıkaran siz değil misiniz?..
Eee, bizim suçumuz ne?..
Evet, Hüseyin Üzmez 6 ay önce "yazarımız"dı, ama şu anda "Vakit yazarı" değil... Bundan sonra olacak da değil!..
O halde, "Vakit'e saldırı" niye?..
Yoksa, bu da "Ergenekoncu taktikleri"nden biri mi?..

Hasan Karakaya - Vakit

hasankarakaya@vakit.com.tr

Adliyeye giden Hüseyin Üzmez'e kadınların
protestosu: "Sen hiç anne terliği yedin mi?"

10:45 - Bursa'da, yaşı küçük kız çocuğuna cinsel istismar iddiasıyla tutuksuz yargılanan yazar Hüseyin Üzmez, bugünkü duruşma için adliyeye girerken bir grup kadın tarafından protesto edildi. Avukatıyla mahkemeye giden Üzmez ise sessizliğini korudu. Kadınlar, "Taciz ve tecavüze sessiz kalmayacağız", "Üzmez sen hiç anne terliği yedin mi?" yazılı pankartlar açtı. Kadınlar adına konuşan Çiğdem Tunç, "14 yaşındaki kıza cinsel istismar ile yargılanan bir kişinin dışarıda olmasını aklamıyoruz. Bu dava biz kadınları kaygılandırıyor.Bu kararı veren heyette bir tane pedagog ve psikiyatristin olmaması da bizleri üzüyor" diye konuştuç 10.02.2009 BURSA
netgazete

Hüseyin Üzmez YenidenTutuklandı
14 Temmuz 2009 10:49

Bursa'da 14 yaşındaki kıza cinsel tacizden yargılanan Hüseyin Üzmez tutuklandı.

Yazar Hüseyin Üzmez'in, ''Çocuğun cinsel istismarı ve cinsel amaçlı hürriyeti tahdit'' suçlarından yargılandığı Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklanmasına karar verildi.
aktifhaber

Hüseyin Üzmez'e 13 Yıl Hapis
Hüseyin Üzmez'in, tutuklu olarak yargılandığı Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesince ''Çocuğun cinsel istismarı'' suçundan yargılandığı davada karar açıklandı.

Yazar Hüseyin Üzmez, tutuklu olarak yargılandığı Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesince ''Çocuğun cinsel istismarı'' suçundan 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılırken, ''Hürriyeti tahdit'' suçundan beraat etti.

Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada tutuklu sanık Üzmez ile aynı davada tutuksuz olarak yargılanan mağdur çocuk B.Ç'nin annesi Livaze Ç. hazır bulundu.

Mahkeme heyeti, sanıklardan Hüseyin Üzmez'i ''Çocuğun cinsel istismarı'' suçundan 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılırken, ''Hürriyeti tahdit suçundan'' beraatine karar verdi.

Etiketler: Yazar Hüseyin Üzmez 'Çocuğun cinsel istismarı vakit gazetesi mahkeme mağdur sanık Mahkeme heyeti hapis cezası Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi karar
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com