EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Türkçe Olimpiyatları’nın Siyasal Dili

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Hzr 16, 2011 11:02 pm    Mesaj konusu: Türkçe Olimpiyatları’nın Siyasal Dili Alıntıyla Cevap Gönder

Servet Kızılay
‘Türkçe Olimpiyatları’nın Siyasal Dili
16 Haziran 2011



Siyasal ve Irksal Yapıların İnşâsında Dil Göstergesi ve ‘Türkçe Olimpiyatları’nın Siyasal Dili

Dil; gerek kültürle gerek etnikle alâkalı şeyler gündeme geldiğinde ilk vurgulanan, göze batan, merkezi bir yere oturur. Bunun başlıca nedeni, Uluslaşmayla birlikte ortaya konulan tanımlardan kaynaklanır. Dil, Ulus devletlerin ortaya çıkışlarında hem siyasal hem de ırksal yapıların inşâsında tahrif edilerek kullanmıştı. Dilin mahiyeti bakımından bir ‘dil ailesi’ nin ırksal ve kültürel bir karşılığa denk gelmeyeceği ve belirli bir dilin (meselâ; İbranice vb...) diğer dilleri meydana getiren neden olamayacağı açıktır fakat Ulus devletlerin büyük ölçüde ortaya çıkmalarına neden olan şey, belirli bir dil olmuş gibi görünmektedir. Zirâ ‘Kitab-ı Mukaddes’in tercümesinden sonra onun diğer tarafları inşâ edilebilmiştir, Ulus devletler inşâ edildikten sonra tercüme zuhûr etmemiştir. Zaman bakımından bir şeyden olma ,meydana gelme; asli bir neden olmasa bile bu münâsebette yakın neden olarak düşünülmesinin bir kıymet-i harbiyesi vardır.

Uluslaşmada dil, devletlerin belirli bir ‘iç’ konumlarına mâtûf şeyleri alâkadar eder yani türsel farklılaşmayı -diğer devletlere nisbetle- organize eder gibidir. Oysa Kolonyalizm’de dil, Uluslaşmadan daha dolaysız olarak bir politik baskı aracıdır. Demek ki; dil, etnik yapılar söz konusu olduğunda Uluslaşma vetiresinde; “aynılaştırmanın”, Kolonyalizm’de “başkalaştırmanın” (ve dolayısıyla muktedir olmanın) aracıdır.

Kolonyalizmde dil göstergesine baktığımızda evvela ‘Kolonyalist’ anlayışa zemin temin ettiğini düşündüğümüz ‘Din-dili’ne bakmak îcâb eder. Hristiyanlık bu ya da şu şekilde İsa’nin anadili olan Aramice’yi değil, Latince’yi (daha sonra yer yer Ulusal dilleri bunun yerine geçirmek sûretiyle) ‘Din-dili’ hâline getirmiştir. Yani ‘Din-dili’; siyasi hâle getirilmemiş, siyasal iktidarlığından dolayı ‘Siyasi-dil’ ‘Din-dili’ hâline sokulmuştur. Bu unsur, kolonyalist anlayışın temelleri hakkında ipuçları verebilir. Hâlbuki; Aramice uzun yıllarca bölgenin en yüksek ilmi ve politik yazışmalarda genel geçer dili olarak kabûl edilmiştir. Bu dilin ortaya çıkarmış olduğu etkiler oldukça fazladır*. Kolonyalizm içinde dilin yayılışı da tuhaf resimler sunar. Bugün Afrika’da ya da başka bölgelerde konuşulan Fransızca ve İngilizce, Fransa’daki ve İngiltere’deki insanların sayısıyla mukayese yapılmayacak kadar fazladır. Bunlar arasında öyle yerler vardır ki; artık “anadil”i Fransızca olmuştur. Sanırım kimse, bu insanların kendi hâllerine bırakıldığında Fransızca konuşup yazacağını iddia edemez. Öte yandan Fransa ve İngiltere dışındakilerin Fransızların ve İngilizlerin ilmi, siyasi, ictimâi vb... kültürel ya da diğer taraflardan bir devamı oldukları da görülmemektedir. O hâlde ne Uluslaşma ne de koloniyal hareketler sadece belirli bir dili kabûl ettirmek vasıtasıyla "kendilerinden olmayanları(başkalarını)" kendileri gibi yapabilmiştir. Mamâfih Uluslaşma, 'saf bir kendilik'(yekpare bir ulus); kolonyalist hareketler ise 'kendilerinden' yapmak için (yani; kendileri gibi konuşturmak-düşündürmek için) yola çıkmışlardı. Geçen bunca süre zarfında "anadilleri" Fransızca olan kolonilerin bile "Fransız" olamadığı ve kolonyalist merkezlerce "Fransız" sayılamadığı görülmüştür. Aynı şeyler İspanyolca ve İngilizce için de vaaz edilebilinir. Mâdem ki aynı dili konuşmak, ne Uluslaşmanın iddia ettiği ‘saf bir kendiliği (yekpâreliği)’ ne de Kolonyalizmin iddia ettiği ‘kendindenliği’ yapıyorsa, o hâlde; dilin kendisi öne sürülen uygulamalar, tezler, tanımlamalar için yeterli bir neden/koşul olamamaktadır fakat belirli bir dili konuşmadan belirli bir toplumdan nasıl bahsedilecek? Hem (belirli bir) dil ârızî bir şey ise, o hâlde; neden politik baskıya mâruz herhangi bir şey gibi bu da politik bir baskıya mâruz kalmayacak? Bu durumda yerine ikame edilmesi istenen ‘yabancı dil’, ‘yerli dil’den neden evlâ olmayacak?...vb. Bu noktada dil göstergesinin; Uluslaşma, Kolonyalizm, Emperyalizm dahilinde değişik göstergeleri düzenlediği, değişik göstergeler tarafından düzenlendiğinin görülmesi gerek. Zirâ dil, bu değişik göstergeler dahilinde kendisi bakımından ele alınan olunmamakta, başka şeylere nisbetle ele alınan olmaktadır. Bu cenâh ise birçok düzlemleri kapsamaktadır. Öte yandan kolonyalizm, siyasal hakimiyetleri ve baskıları nedeniyle belirli bir dilin geniş bir coğrafyaya yayılması ve oralarda tutunması gibi bazı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bu tür sonuçlar, -bilhassa siyasal hakimiyeti elde tutanlar açısından- bazı düşüncelere varılmasını telkin eder. Meselâ; 'siyasal hakimiyetin her şeyi değiştirmeye dönüştürmeye muktedir olduğu, kavimleri istediği biçimde şekillendirebileceği’ vb... gibi. Bu, bir anlamda doğrudur. Bu sebeble İbni Haldun "Yenilen kavimlerin yenenlerin giyim- kuşam, yeme-içme, sanat vb..gibi şeyleri taklid edeceklerini” beyân etmekle isabet buyurmuştur fakat başka bir anlamda bu yanlıştır, zirâ burada yakanın yananla, yakabilenin yanabilenle münasebetinden gayrı durumlar rol oynar.

Dil göstergesi, etnik yapılar arasında farklılıklar keskinleştirilmek istendiğinde de mühim rol oynar. Meselâ; IX.yüzyıldan beri Berberi’lerin dili hakkında yapılan çalışmalar gibi. Buradaki maksad, dilin ve dile bağlı olan şeylerin ortaya çıkarılışı değil, bilakis bundan hareketle coğrafyadaki çatışma alanlarının derinleştirilmesidir.

Tarihi perspektife bakmışken Osmanlının o coğrafyadaki dilsel münasebetine bakmak gerek. Şimdi umûmîyetle ‘Osmanlının o bölgede (ve başka bölgelerde) onca uzun yıllar hüküm sürmesine karşın Araplara ya da bölgedeki insanlara Türkçe’yi bilmeye zorlamadığı, bunun nerdeyse bir zaafiyet olduğu’ düşünülmekte yahut nasıl olur da bir devletin onca seneler oralarda kalmasına rağmen bunu yapmadığı anlaşılmamaktadır. Evvelâ; şayet ‘Din-dili’ Kolonyalizmle aynı olmuş olsaydı, Osmanlının onları ‘Türkçe’ zorlamasından daha evvel Osmanlının ( ya da diğerlerinin) İslâma duhûl etmesiyle Arapça’nın bilinmesinin zorunlu olması gerekirdi. Böylelikle tıpkı Fransızca konuşan Magrib’in durumuna benzer birşey zuhûra gelecekti. O hâlde; ‘Din-dili’nin ‘ilimdili’ ya da ‘ibadetdili’vb...şeyler olması; dil göstergelerinin Uluslaşmada, Kolonyalizmde ve Emperyalizmde göstermiş olduğu durumlarıyla karıştırılmaması gerekir. İkinci olarak; bu görüşü savunanlar meseleye biliçli ya da bilinçsiz kolonyalist anlayış çerçevesinde yaklaşıp analiz etmektedirler ve bu oldukça yanlıştır. Zirâ bu tür görüşler, sadece dil hakkında değil Tarih hakkında da yanlış hüküm vermelerine neden olmaktadır. Sonra bu tür görüşler, Cumhuriyet İdeolojisinin de dil hakkındaki duruşunu yansıtmaktadır. Zirâ Cumhuriyet İdeolojisi gerek ‘Kürtçe'ye gerekse diğer etnik dillere karşı hem Uluslaşmadan hem de Kolonyalizmden teşekkül bir ara durumun gösterdiği refleksleri vermektedir. Binaenaleyh bazen bu bazen şu, bazen de hem bu hem şu olan siyasi uygulamaları ve düşünceleri dayatmaktadır ve onun altında yaşayan gerek yanında gerek karşısında duran ferdlerini de hataya düşmeye zorlamaktadır.

‘Türkçe Olimpiyatları’nın Siyasal Dili**:

‘Türkçe Olimpiyatları’nı siyasal iktidar anlayışından ayırmamamız gerekir. Bir dil siyasal hegemonyayı ne ölçüde sağlayabilir? Benzer sorulacak soruları ve sorgulamaları doğru bir şekilde ele almak, yukarıda değinilen çerçevede yani dilin Ulus devlet, Kolonyalizm, Emperyalizm içindeki göstergelerini incelemekle mümkün. Şimdi bu çerçeveden bakılınca; ‘Türkçe Olimpiyatları’ bunlar içinde bir yere oturmuyor: O, Kolonyalizmin nev-i şahsına münhasır bir türü gibi yahut emperyalist bir estruman gibi ara yerde duruyor. Zirâ Kolonyalizmde görülen bir ülkeyi fiili işgalden sonra dili yukardan dayatmıyor ya da Emperyalizmde aynı şekilde görülen kültürel ve sosyal bir zorlamayla dili tüm insanlara giydirmiyor. Bütün bu yönler, ‘Türkçe Olimpiyatları’nı onlardan kısmen ayırıyor. Öte yandan onlarla birleştiği taraflar da mevcut. Bunların hepsinde müşterek taraf, dilin bir ideanın parçası olarak ele alınması ve farklı tonlarda da olsa bir dayatma-üstünlük-egemenlik aracına dönüştürülmüş olmasıdır. Bu sebeble Afrikalı çocukların İstiklâl Marşı okumaları, bir ‘medar-ı iftihar tablosu’ olarak algılanmıştır. Oysaki ‘Türkçe Olimpiyatları’nı tertib eden cemaatin kabulleri arasında yer alan görüşe göre; İslâm dinine müntesip cedlerinin ilim-dili yoluyla Araplar gibi, edebi-dil yoluyla Farisiler gibi konuşmuş olması “utanç” sayılması gerekirdi. Bundan başka ‘Türkçe Olimpiyatları’ hazırlayan zihniyetin Ulus devlet yapısından bilhassa ırkçılık ve milliyetçilikten oldukça derin etkilenmiş olduğu açıktır. Siyasal serencamı ve duruşu açısından “Türkçe” Olimpiyatlarının öncülüğünü yapan aynı cemaat, döneme uygun olarak milliyetçilik cereyanından bir gecede demokrat çizgiye geçmiştir. Bu geçişte dile bakışları aynı kalmıştır.

Uluslar-arası siyaset yönüyle bakıldığında bu cemaate telkin edilen şeyler arasında ‘Türkçe Olimpiyatları’nın mühim bir konumunun ve rolünün olmadığı ortadadır. O halde ‘Türkçe Olimpiyatları’nı tertib edenler açısından psikolojik bazı tatminlere yol açmaktan başka bir şey yapmayacağı söylenebilir. Oysaki bu ve benzer projeler, siyasi gayelere hizmet için öne sürülür fakat bu proje, siyasi olmaktan ziyade psikolojik bir gayeye hizmet etmekten öteye geçemez. Dünya arenasında “Türkün gücünün” bu şekilde gösterileceği düşüncesi, İslâm tasavvurunun oldukça uzağında yer alır.

Siyasal ve organize güçlerine nisbetle entelektüel güçleri düşük olan ‘Türkçe Olimpiyatları’nı “keşfeden” bu cemaate dilin bir yarışma ya da spor olmadığının anlatılmasında fayda vardır. Sporun insan sağlığında iyi şeylere yol açacağı açıktır fakat ‘Türkçe Olimpiyatları’nın bir dilin üstünlük aracı olarak dayatılıp kabul edilmesine yol açacağı o kadar açık değildir.

......................................................................................................................................................

* Aramice'den bahsetmişken Christoph Luxenberg (?)'in üçüncü baskısı 2007'de Almanya’da yayımlanan " Kur'ân'ın Süryani-Aramice Okumatarzı : Kur'ân dilinin Şifresinin Çözümüne Mâtûf Bir Katkı " adlı eserine değinmek istiyoruz. Yazara göre şimdiye kadar Kur'ân dilini açıklamaya mâtûf çalışmalar, İbranice'den ve diğer kaynaklardan ziyadesiyle yararlanmıştır fakat Kur'ân dilinin inşâsında diğerlerinden daha merkezi ve hayati bir konum işgal eden Süryani-Aramice hesaba katılmamıştır bu da Kur'ân dilinin "gaib ifadeleri" ni anlamakta büyük hataya yol açmıştır. Aramice, Kur'ân’ın anlaşılmasında en mühim kilit olarak vaaz edilir. Eser umûmî olarak bakıldığında kendisinden evvel aynı mevzûda çalışmalar yürütmüş olan büyük şarkiyâtçıların- mesela; Theodor Nöldeke gibi- gösterdiği muvaffakiyeti “siyasi” kaygılarından dolayı gösterememiştir. Oldukça kaba hatalar ve tartışmaları barındırır. Bununla birlikte Eserin Teoloji alanına mühim katkılar yapacağı muhakkaktır. Eserin tercümesiyle bu katkıya daha geniş ölçüde ulaşılabilir. Buradaki kısa değinimiz, eser hakkında hakiki bir takdir olmayacağı açıktır. Bundan dolayı etraflı bir yazıya gereksinim vardır.

** bu meselenin uzun uzadıya anlatılması gerekir fakat anlayabilen için bu kadar bir şey de yeterlidir.
Kaynak: haber10
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com