EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Zehirli 'ticari sırlar da' hukuken açıklanamaz

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TIBBÎ DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Nis 05, 2011 10:17 pm    Mesaj konusu: Zehirli 'ticari sırlar da' hukuken açıklanamaz Alıntıyla Cevap Gönder

Zehirli 'ticari sırlar da' hukuken açıklanamaz
05 Nisan 2011
Nihal Kemaloğlu

Latin Amerika'da askeri cunta dönemlerinden sonra yapılan anayasa değişikliklerinin merkezine 'toplumun gerçekleri öğrenme' ve 'bilgi edinme hakkı' alınarak, kirli yakın tarih temize çekilmeye çalışılmıştı.
Türkiye ise son anayasa değişikliğinin 'demokratikleşme','şeffaflaşma' vaatlerini olumsuzlarcasına vatandaşın 'bilgi edinme hakkını' ustalıkla yeni metne adeta gömdü.
Üst kurullara devredilmiş yeni model 'yönetişim' devleti, ülke sınırları içinde 'kapitalist aktiviteyi' kollamak, 'sırları' kendinden menkul 'ülke güvenliğimiz' adına vatandaşa 'bilgi edinme hakkını' teslim etmemişti...
Anayasanın 'Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı' diye tanzim edilen 74. maddesinde kupkuru bir ifadeyle 'bilgi edinme hakkının' geçmesi yeter de artardı bile...
Geçen hafta gazetelerdeki bir haber 'bilgi edinme hakkının' sınırlarını aşikarca önümüze koydu.
Zaten vatandaş olarak ne katliam tarihimiz ne de cunta tarihimizin derinliklerine ilişkin 'bilgi edinme hakkımız' mevzubahisti...
'Devlet vatandaşa hesap mı verir kibri büyütülürken' bu defa konumuz yediğimiz içtiğimizle ilgili 'zehirli sırlardı'.
Avukat Erol Çiçek, Tarım Bakanlığı'nın 2009'daki gıda denetimlerine ilişkin haberler üzerine 'ürünleri sağlığa zararlı çıkan firmaların isimleri ve ürünlerini' bilgi edinme hakkını kullanarak öğrenmek istemişti.
Tarım Bakanlığı ise Erol Çiçek'e 'Mahkeme kararı olmadan firma isimlerini veremeyeceğini, bakanlığın yetkisi bulunmadığını' bildirmişti. Çiçek de 'Bakanlığın bilgilerini açıklamamasının halk sağlığını olumsuz etkilediği' gerekçesiyle dava açtı.
Ve Ankara 6. İdare Mahkemesi, 'halk sağlığını ilgilendiren hususların ticari sır olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığına' karar verdi. Mahkeme kararı gereğince bakanlık 'bu zararlı ürünleri ve üretici firmaların listesini'
Çiçek'e 'kişiye özel' gönderdi...
24 sayfalık 'zararlı ve zehirli' liste şimdi Erol Çiçek'in elinde ama biz bu listeyi öğrenemiyoruz.
Çünkü firmalardan izin alınmaksızın yayınlanamıyor.
Bu 'sağlığa zararlı ürünlerin' üreticileri ve isimleri 'ticari sır' kapsamına alınarak, bu ürünlerin ne olduğundan habersizce satın alıp tüketenlerden saklanıyor.
İçeriğinde 'bakteri, kükürt dioksit, domuz ve tek tırnaklı hayvan eti, zirai ilaç kalıntısı, metil alkol, aflatoksin, benzoik ve sorbik asit' gibi zehirli, kanserojen, kimyasal madde taşıyan ürünlerin ticari itibarı devlet sırrına denk gözetiliyor...
24 sayfalık 1.171 gıda örneğinin 'ölüm listesi' uzayıp gidiyor.
Yoğurt, tavuk eti, beyaz peynir, dondurma, kırmızı et, tereyağı, pekmez, pul biber, Antep fıstığı, tuz, armut, çilek, domates, kurutulmuş meyve, rakı ve balda yok yok...
Gazetelerin büyük reklamverenlerinden olan gıda devlerinin baskısı ile sağlıksız ürün üreten firmaların ticari itibarını koruyarak her türlü kirli gıda haberini ve raporunu 'sırlaştıran' devlet gizliliğiyle, ülkemiz tam bir temiz gıda cenneti gibi sunuluyor.
Artık devletin birincil ödevi, kamu sağlığının yerini alan tüketici algısı ve pazarını korumak...
Bizler de sözde 'açık toplum' gerçekte 'tüketici' kimliğimizle şeffaf devletin kararlarına katılım sürecimizi 'soru sormadan', 'bilgi edinme hakkını' fazla kurcalamadan 'zehirli sırları' tüketerek sürdürelim.

http://www.aksam.com.tr/zehirli-ticari-sirlar-da-hukuken-aciklanamaz-1731y.html

Kürşat Bumin
Yasağın delinmesine ramak kalmıştı!
6 Nisan 2011

Bugün "halk egemenliği" mevzuundan uzaklaşıp "halk sağlığı"na ilişkin bir gelişmeyi gözden geçirelim.

Birkaç gün önce NTV akşam haberlerinde Can Dündar'ın iki konuğu vardı. Birinci konuk Bursa'dan avukat Erol Çiçek, ikinci konuk ise (adını maalesef hatırlayamadığım) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın hukuk müşavirlerinden bir bey.

Tartışılacak konuya gün içinde internet siteleri aracılığıyla vakıf olduğumdan programı dikkatle izlemeye başladım.

Erol Çiçek, tam da "katılımcı demokrasi"(?) çerçevesinde değerlendirilebilecek bir girişimde bulunarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın 2009 yılında yaptığı gıda denetim sonuçlarına ulaşmak için söz konusu bakanlığa başvuruda bulunmuş. Çiçek, bu girişimini "Bilgi Edinme Hakkı" çerçevesinde yapmış. Görüyorsunuz; başvurunun amacı basit ve gerçekten temel bir hak; yani sağlığa zararlı gıda tüketmekten sakınmak hakkı... Bakanlık madem ki bu yönde araştırmalar yapıp sadece para hırsıyla ürettikleri gıda maddelerine hile karıştıran firmaları tespit etmiş, o halde bunların adlarını biz de bilelim ki tüketiciler olarak -diğer cezaların yanında - bu firmaları boykot ederek biz de cezalandıralım.

Erol Çiçek'in başvurusu bakanlık tarafından şöyle bir gerekçe ile reddedilmiş: "Yasal çerçevede gıda denetimi yapılan firmaların teşhir edilmesine ilişkin bakanlığın yetkisi bulunmadığını, mahkeme kararı olmaksızın firma isimlerinin ilan edilmesinin mümkün olmadığı..." (Ne yapmalı, bu durum karşısında özellikle "teşhir" ile görevlendirilmiş bir devlet bakanlığı mı ihdas etmeli!)

Hakkında ısrar eden Erol Çiçek, bakanlığın işaret ettiği yola yönelmiş. Ankara 6'ncı İdare Mahkemesi'nde bakanlık işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açmış. Davayı kazanmış da. Bunun üzerine bakanlık elinde bulunan sağlığa zararlı ürünler ve üreteci firmalar listesini Çiçek'e göndermek zorunda kalmış. Ama bir şartla: Bu "kişiye özel" bilgiler açıklanamaz...

İşte yazının başında söz ettiğim haber saatinde bu mesele görüşülecekti...

Bakanlık temsilcisi firma adlarının açıklanmamasının yasa gereği olduğunu, yeni yasaya çerçevesinde hazırlanmakta olan yönetmelikle bu durumun yakında aşılacağını söylüyordu.

Stüdyoda bulunmayan Erol Çiçek ise, önünde büyük ihtimalle bakanlıktan edindiği firma isimlerinin bulunduğu evrakla bakanlık temsilcisinin yorumlarını - arada bir itiraz ederek- dinliyordu.

Doğru hatırlıyorsam (hiç de sevmem bu ifadeyi ama mecbur kaldım!) Can Dündar bir ara iki konuğuna sırasıyla "Açıklayacak mısınız şimdi?" ve "Şimdi açıklarsa ne olur?" şeklinde sorular yöneltti. O an benim izlenimim (ve beklentim!) Erol Çiçek'in önündeki listeyi yüksek sesle okumaya başlayacağı yönündeydi. Ama olmadı, firmaların isimlerinin ifşa edilmesini yasaklayan yasa çerçevesinde kalındı. Ertesi gün internette merakla aradım o listeyi. Ahmet Şık'ın kitabının İsveç çıkışlı olarak internette dolaşmaya başlaması gibi belki bu "liste" de bu sefer Norveç çıkışlı olarak elimize ulaşmıştır diyerek. Ama bu da olmadı. Ve biz kaldık yine satın aldığımız gıda maddelerinin sağlıklı olup olmadıklarının tamamen tesadüfe bağlı olması gerçeğiyle...

"Sağlığa zararlı gıdaları üreten firmalarının isimlerinin açıklanmasını yasaklayan yasa"(!) Ne dersiniz; bir "yasa" -herhalde- ancak bu derece yasadışı olabilir... Üstelik her yasada uyulması gereken "genellik" ilkesi Erol Çiçek'in gayreti sonucunda bozulmuş durumda. Erol Çiçek, alışverişe gittiğinde elinde liste bulunduğu için sağlıksız gıdalardan uzak durabilirken, bizler, yani elinde liste bulunmayanlar listedeki ürünleri tüketmekle meşgulüz belki de. Erol Çiçek'e bu çerçevede niçin ayrıcılık tanınmış olsun! Listeyi biz de görmek isteriz...(Dikkat ederseniz, bu ülkede devlet çıkışlı aklınıza gelebilecek her türden "liste" yayınlanmış olmasına rağmen, bu "firma listesi" hakkında ortada en ufak bilgi yok. "Ticari sır" denilen sır amma da sırmış yani... Ülkede "kozmik" falanın hükmü kalmadı ama "ticari sır" dimdik ayakta!)

Peki gelelim sonuca: Bu kabul edilemez durum ile niçin karşı karşıyayız? Çünkü "toplum" olarak hukuk rejiminin oluşmasında-oluşturulmasında tamamen dışlanmış durumdayız da ondan. "Tüketici hakları" dediğimiz modern toplumların büyük titizlikle oluşturdukları haklar manzumesi bizde hâlâ devletin ruhunu üfleyeceği ve sınırlarını ve işleyişini çizeceği bir alandan ibaret. Bizdeki bu kabul edilemez uygulamanın bir benzeri ile bir demokraside karşılaşabilmek mümkün mü? "Bakanlık"ın ilgili dairelerinin elinde sağlığa zararlı gıda üreten firmaların - bakanlıkça tespit edilmiş- isimleri bulunacak, ama toplumun bu bilgilerden haberi olmayacak! Demokrasilerde -yeri gelince- bu "ticari sır"ın üzerine nasıl gidildiğini ve sırrı saklanmak istenen firmaların nasıl batırıldıklarının örneklerini mutlaka siz de hatırlıyorsunuzdur.

O halde bu yerinde uygulamalar bizde de gerçekleşsin... Erol Çiçek'in elindeki listede bulunan sağlığa zararlı margarin, tuz, alkollü içecek, bal, pekmez, her türlü sebze ve meyve, fındık, helva vs. gibi gıdaları "yasa böyle buyuruyor" diye tüketmek zorunda mıyız?

(Alışverişe çıkmadan önce internette biraz daha dolaşacağım; belki söz konusu "liste" dolaşıma sokulmuştur...)

Yenişafak
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TIBBÎ DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com