Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Pts Oca 31, 2011 11:36 pm Mesaj konusu: Yaşlanmaya ölüm!.. |
|
|
Yaşlanmaya ölüm!..
31.1.11
SALIH SELÇUK
Bu önemli soru, herkesin sorunu aslında...
"Malum" konu şu:
Belli bir yaştan sonra vücut yaşlanıyor ve "yaşlılık" semptomları ortaya çıkıyor... Sonra hasta olunuyor, tıbba teslim olunuyor, derken ilaç, operasyon falan derken ölünüyor!..
Ya bu proses anormalse?!..
Ya bugünkü anlamda yaşlılık, insan doğasına aykır birşey ise?!..
Uzatmaya gerek yok, etrafına (veya aynaya) bakınan herkes neden bahsettiğimizi gözlemleyebilir...
(Ama çok eski ve yanlış bir yaşam tarzı çerçevesinde)
Peki...
Şöyle bir laf edelim:
Yaşlılık, bir tür "bozuk uygarlık" hastalığıdır ve insanların kendi doğalarına aykırı yaşamalarıyla ilgili bir durumdur...
(Kısacası, bir "Cennet'ten kovulmak" semptomudur!..)
Tabii buna hepiniz gülümseyebilirsiniz!..
(Yaw hepiniz gülmese!..
"İlaç için" -biriniz ikiniz üçünüz de olsa, bunu bir düşünse?!..)
Şimdi vakit bulabilirsek burada, insanın "Cennet'e nasıl dönebileceğini", yani sağlıklı ve mutlu olarak hiç yaşlanmadan -birgün aniden ölünceye kadar- en az nasıl yüz yıl yaşayabileceğini anlatmak gibi bir "hata" yapmaya hazırlanıyoruz!..
(Eğer burada, Hint/mint usulü guru, Ğ vitamini, az yeme öz ye şaklabanlıkları bekliyorsanız yanılıyorsunuz.)
Çok basit ama modern toplum çerçevesinde uygulaması zor (çok zor) bir yaşam tarzından bahsedeceğiz...
(Kapitalizmin "normal"i dışına çıkmadan, gönlünü ve ruhunu yüceltmeden, eline-diline-beline ve damağına hakim olmadan gerçekleştirmesi zor bir yöntem...)
Şimdi de gülümsemeye (hatta mesela Doktor olduğu için sırıtmaya!..) devam edenler için birkaç örnek soru işareti vermek istiyorum!..
(Kendini Tanrı'nın gölgesi sanan "Modern Tıbboloji!" dingilliğiyle, ayrıyetten ilgileneceğiz)
1.
2000'li yılların başında Amerikalı Gerontologlar (yaşlılık araştırmacıları) Arizona'da bir araştırma yapmışlardı...
Üç çift, iki yıl boyunca, kendi kendine yeten bir biyosferde, temiz havada yaşamışlardı ve sadece kendi yetiştirdiklerini yemişlerdi vs.
Los Angeles'da araştırmalar sonuçlandırıldı.
Saptanan şu:
Üç çiftin sağlık durumlarına bakarak, 160 yıl boyunca aynı biyosfer içinde yaşayabilecekleri hesaplanmıştır...
Ama aynı şey, modern dünyada mümkün değildir.
(Ama o biyosferin içinde mümkün...
"O" biyosferi konuşmak gerek!..)
2.
Hadi bir soru:
Siz bir köpeğin veya kedinin, yaşlanınca -insanlar gibi- vücutlarının görünür ölçüde değiştiğini gördünüz mü? Ya aslanın kaplanın, karacanın geyiğin ve diğerlerinin?!.. Onlar yaşlanınca bedenleri pek değişmiyor, yaşlandıkları belli olmuyor değil mi?
(Evde yetiştirilen saksı tipi "modern" ev hayvanlarını, burada hayvandan saymıyoruz elbette!..)
Peki -canlılardan neredeyse sadece- insana ne oluyor da yaşlandığı belli oluyor?!..
İşte soru bu...
3.
Daha 1912 yılında, Nobel ödülü alan Alexis Carrel, insan hücresinin -özünde- ölümsüz olduğunu kanıtladı... Carrel, bir tavuk kalbini 28 yıl yaşatarak, iddiasına kanıt göstermişti...
(İnanmayan Tıbbiblolojiciler bakabilir: Wikipedia!..)
Peki ne oluyor da ölümlü hale geliyor?!..
(Siyaset kör döğüşünden çok daha önemli bir konu değil mi?!..)
Bakın galiba daha önemli başka bir soru daha var burada:
Bunlar yüz yıldır biliniyorsa, neden uygulanmıyor?!..
(El Cevap: Yoksa onca ilacı, onca malı, onca hormonlu sebzeyi vs. kim alacak?!.. Yani parayı, insanın Cenneti'ne yeğleyen bir anlayış hakim günlük yaşam dünyasına...)
Bir de bana kişisel bir soru:
"Peki sen bunları biliyorsan da, neden uygulamıyorsun kine birader?!.."
Cevap veriyorum!..
Dling. dling...
Çünkü o zaman bu laptop'u ve cep telefonunu denize atıp bu diyarlardan göçmem ve mesela buraya böyle abuklukları yazmamam gerekir!..
Atalarımız bir milyon doksandokuz buçuk yıl kadar önce ne demişler sevdiklerine?!..
"Anca beraber, kanca beraber!"
(Eh ölüm de o kadar kötü birşey olmasa gerek!.. :)
Yeni konumuz...
http://konstantiniye.blogspot.com/ _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|