Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Çrş Oca 05, 2011 10:38 pm Mesaj konusu: GÜLMEK VE AĞLAMAK HAKKINDA... |
|
|
Friedrich Georg Jünger'in (1898-1977) bir kitabından, komikliğin teorisi hakkında (*)
"Komik olan şey, bir aykırılıktan çıkar. O aykırılık olmadan, komik hiçbir şey düşünülemez. Ve sadece onun bilincine varınca, komik olanı algılayabiliriz. Ama çatışmalı/çelişkili olmayan durumlardan asla komiklik çıkmaz. Güzel olanın hiç tartışmasız hakim olduğu alanda komiğe yer yoktur. Ancak çatışmanın çıktığı, tarafların oluştuğu, insanın kendi kendiyle çelişkiye düştüğü, başkalarıyla veya çevresiyle çelişkiye düştüğü yerde, komik olana rastlama umuduna sahip olabiliriz. (...)
Çatışma/çelişme sonucu, bu eyleme dahil olanların komik olmaları, bir bütün olarak komik olmadıkları söylenebilir. Komiklik, bir kurala ilişkin olarak, ona karşı olarak oluşur. (...)
Buradaki komiklik, burada (bu çatışmada), güya zayıf olanın, güya güçlü olan karşısında, güçlüye karşı mücadele edebilecek fikre sahip olup o mücadeleye girmesinde yatmaktadır. (...)
Yani Komik (anlamda) çatışma/mücadele, bir bütün olarak kavranmalıdır. Onun temelinde yatan şemanın tüm şartlarını yerine getirmelidir. Ama çatışmanın, güçsüz olan tarafından çıkarılması/başlatılması yeterli değildir; çelişkinin sona erdirilmesi için, üstün olanın da buna karşılık vermesi (bu oyuna iştiraki) gerekir. Replik diye adlandırmak istediğimiz bu karşılık/iştirak; çiğnenen kurallara, yasalara (...) sahip çıkmaktır. Bu repliğin ifade tarzı muhteliftir. En başta, bu ölçüsüz provokasyonun algılanmasıyla ilgilidir; onun ötesinde gülünç, ironik, paradoks ve mizahi olabilir ve öyle bir güce ve inceliğe ulaşabilir ki, çatışmayı eğlenceli bir hale getirebilir. Ama dokunulmaması gereken bir şartla: o provokasyona layık olması koşuluyla. Eğer bu yoksa, bütün komik etki çabucak erir. Bir durumun önce komik görünüp, repliğin uygunsuzluğu anlaşılınca komik etkinin hemen kaybolması ve kahkahaların kesilmesiyle görülen olaydır."
(Friedrich Georg Jünger, "Über das Komische" Frankfurt a.M. 1936)
* Selçuk Salih Caydi, http://konstantiniye.blogspot.com/
GÜLMEK VE AĞLAMAK HAKKINDA...
SALIH SELÇUK
05 NISAN 2011
Hace Nasreddin kitabını yazdıktan sonra 'Gülmek' ve 'Gülmece'ye ilgim devam ediyor. Bu konuda elimdeki kitapları karıştırıp not alırken, Aristoteles'ten Hobbes'e, Kant'tan Lessing'e, Baudelaire'den Freud'a kadar çok sayıda düşünürün -mizahın ne kadar önemli olduğunu kanıtlamak istercesine- bu konuda kafa yorduğunu öğrenmek, onların bu konudaki yazdıklarını okumak, harika bir deneyim!
En çok ağlayanların, umudunu kendine değil etrafındakilere bağlayanlar (mesela çocuklar) olduğunu söyleyenlerden tutun da, en çok gülenlerin kimler olduğunu araştıranlara kadar...
En çok kimler gülüyormuş biliyor musunuz?
"Ben"lik duygusunu/bilincini kendi yaptıkları/kazanımları üzerine kurmayıp, başkalarının zararsız hatalarını görmek üzerine kuranlarmış...
Mizahçılar da biraz böyle değil midirler zaten?
Gördükleri herşeye fazla acıtmayan bir kulp takarlar...
(Acı oldu mu mizah olmuyor...)
İşte onlar en çok gülen ve güldürenlermiş!..
(Thomas Hobbes bu fikrini daha 1658 yılında dile getirmiş!)
http://konstantiniye.blogspot.com/ _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|