EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

İnsan nesli nasıl tükenecek?

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BİLİM
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Eyl 22, 2010 10:14 pm    Mesaj konusu: İnsan nesli nasıl tükenecek? Alıntıyla Cevap Gönder

İnsan nesli nasıl tükenecek?
Sean Coughlan
BBC eğitim muhabiri
28 NİSAN 2013



İnsanlığı bekleyen en büyük tehlike ne? Hiç beklemediğimiz halde tükenmenin eşiğine mi geldik?
Oxford Üniversitesi'nden bilim adamı, matematikçi ve felsefeciler bu sorulara yanıt arıyor.

"Küresel bir öncelik olarak varoluşu tehdit eden riskler" adlı makalelerinde de, siyasetçilerin canlıların neslini tüketen tehlikeleri göz önünde bulundurması gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Geçen yıl karda sörf yapmak konusundaki akademik çalışmaların sayısı, insan neslinin tükenmesi ile ilgili çalışmalardan fazlaydı.

Oxford Üniversitesi'nin insanlığın geleceğiyle ilgili çalışmalar yapan ensititüsünün başkanı Nick Bostrom, tehlikenin büyük olduğunu söylüyor:
Hata yaparsak, yaşadığımız yüzyılın insanlığın son yüzyılı olma ihtimali var.
İnsan ırkını bekleyen tehlikeler

Önce iyi haber: Dr. Bostrom insanlığın büyük felaketleri atlatabileceğini düşünüyor.

Bunun nedeni de insanların binlerce yıllık tarihinde birçok hastalık, doğal afet, iklim değişikliği ve kıtlık dönemlerine rağmen yaşamayı sürdürmüş olması.

İnsanlığın kendi 'eseri' olan dünya savaşları bile, küresel nüfustaki artışı durduramamış.

Geçmişte bütün bunları atlatmış ve ayakta kalmayı başarmış olmak, bir bakıma gelecekte de insan varlığının süreceğinin teminatı sayılıyor.

Olası bir nükleer savaş bile büyük yıkım ve can kaybına yol açsa da, insan ırkının devamını sağlayacak kadar kişinin kurtulacağı düşünülüyor.

O halde bilim adamları neden endişeleniyor?

Dr. Bostrom, yeni bir teknoloji çağına girdiğimizi ve bu çağdaki tehlikelerin daha önce atlattığımız tehlikelerin hiçbirine benzemediğini söylüyor.

Kontrolü mümkün değil

Bostrom, insanlığın teknolojideki ilerlemenin sonuçlarını kontrol edemeyecek hale geldiğini belirterek, bu durumu bir çocuğun eline tehlikeli bir silah verilmesine benzetiyor.

Sentetik biyoloji, nanoteknoloji ve yapay zeka alanlarında yapılan deneyler, insanlığı bilinmeyenlerin, sonucu daha önceden öngörülemeyenlerin eşiğine getiriyor.

Biyoloji ile mühendisliği biraraya getiren sentetik biyoloji, tıbben büyük umut vaat ediyor.

Ancak Bostrom, insan biyolojisinin sınırlarını zorlamanın daha önceden tahmin edilemeyen sonuçlara yol açmasından kaygı duyuyor.

Nanoteknoloji, bir başka deyişle molekül veya atom düzeyindeki çalışmalar da savaş için kullanılırsa, son derece tehlikeli olabilir Bostrom'a göre.

Bostrom, gelecek hükümetlerin bu tür silahların kontrolü ve kötüye kullanımını engellemekte zorlanacağını düşünüyor.

Yapay zekanın dış dünya ile etkileşiminden neler orataya çıkabileceği de bir başka kaygı konusu.

Bilgisayar programları, sanayi, tarım veya ekonomi yönetimine önemli katkıda bulunabiliyor. Ancak bu tür bir 'yapay zeka', bu sırada oluşan hasarı hiç dikkate almayabiliyor.

İstenmeyen sonuçlar

Enstitünün genetik uzmanlarından Seán O'Heigeartaigh, otomatik menkul kıymetler ticaretinde kullanılan algoritmaların insanlar ve ekonomileri yıkıma götürecek sonuçları olabileceğini söylüyor.

Dr O'Heigeartaigh, bu tür bilgisayar sistemlerinin "gerçek dünyayı yönlendirebileceği" görüşünde.

Biyoloji alanında da genetik yapıyı değiştirmeye yönelik deneylerin tehlikeli olabileceğini düşünüyor.

İyi niyetle yapılan bir değişikliğin başka bir ortama geçince zararlı hale dönüşmesi riskine dikkat çekiyor.

Araştırmacılar, bilgisayarların kendilerinden daha gelişmiş bilgisayarlar üreteceklerinden bahsediyor.

Bu makinaların birdenbire 'huy değiştirip, kötü davranmaya başlaması' söz konusu değilse de, araştırma görevlisi Daniel Dewey'e göre, bilgisayarlardaki bu zeka patlamasının sonuçlarını önceden tahmin ve kontrol etmek zorlaşıyor.

Sentetik biyoloji endişe yaratıyor

Oxford Üniversitesi gibi, Cambridge Üniversitesi de insanlığa yönelik tehditleri araştırmak istiyor.

Gökbilimci Lord Rees, Cambridge'de Varoluş Risklerini Araştırma Merkezi kurulmasına destek verenlerden.
Lord Rees, dünya tarihinde ilk kez, insanlığa yönelik en büyük tehdidin, insanlardan geldiğine dikkat çekiyor.

Rees, uçak yolculuğu, yiyecek zehirlenmesi gibi bireysel riskler üzerinde durulurken çok daha büyük tehlikelerin gözden kaçırıldığı görüşünde.

Lord Rees her yeni teknolojinin olumlu yanları kadar olumsuz yanları da olabileceğini söylüyor. Örneğin tarım ve tıp için üretilen yeni organizmaların yan etkilerinin çevreyi etkileyebileceğini belirtiyor.

'Sarhoş muhabbeti' değil

Peki o halde kıyametten korkmamız mı gerekiyor?

Dr Bostrom teknolojik gelişmelerin hızı ile, bunu sonuçlarının anlaşılması arasında büyük bir uçurum olduğunu belirtiyor:
"İnsanlık tarihinde bir darboğaza girildi. İnsanlık değişecek. Bunun sonucu felaket de olabilir, insanların biyolojilerini kontrol altına alıp dönüşmeleri de.

Bu bilim-kurgu, din öğretisi ya da sarhoş muhabbeti değil. Ciddiye almamayı hoş gösterecek hiçbir gerekçe yok."
BBCT

2012 Aralık ayında, dünyanın elektronik/teknik omurgası çökebilir mi?
SELÇUK SALIH CAYDI
25.10.10



"Maya takviminin son günü" olduğu rivayet edilen (aslında yeni çağın da ilk günü olan!) 21 Aralık 2012 tarihi, yakın zamana kadar bütün bilim adamları tarafından "Efsane" deyip geçiştiriliyordu. Şimdi bu tarihi ciddiye alanların sayısı artıyor.

National Academy of Sciences (NAS)'ın yayımladığı bir raporun, bilim-kurgu romanlarını aratmadığı söyleniyor (Bkz. Die Zeit gazetesi 29.9.2009 "Die Hölle kommt vom Himmel" başlıklı makale).
Raporu okuduktan sonra şu söylenebilir: "Mikroelektronik devrim" sonucu oluşmuş bugünün dünyasının teknik omurgası çökebilir (Bu benim yorumum). Rapor, ABD'deki trafoların yarısına yakınının devre dışı kalabileceğinden söz ediyor -ki, başka ülkelerde bu çok daha yüksek boyutlarda olabilir. Tabii tüm uyduların da devre dışı kalması gibi bir durum ortaya çıkacaktır. (ve bu nedenle, bu olayın ardından ABD'ye düşebilecek atom roketlerinin nerden geldiği de tesbit edilemeyebilecektir mesela!..)
Böyle durumlarda devreye girecek yedek elektrik kaynakları en fazla 48 saat boyunca dayanabiliyorlar. Elektrik kesintisinin daha uzun sürmesi, sitemin tamamen çökmesi anlamına gelebilir. Olası bir uzun elektrik kesintisinde/kaybında ortaya çıkabilecek ilk ve en önemli sorun açlık/susuzluk sorunu olacaktır. İkinci aşamada, salgın hastalıklar başgösterebilir. Şu anda şehir odaklı post-modern hayatın büyük ölçüde elektriğe bağımlı olduğunu unutmamak gerekiyor. Elekriğe bağımlılığı en yüksek olan gelişmiş ülkelerin/bölgelerin bundan çok etkilenebileceği açıktır.
Böyle ihtimallere karşı Türkiye de, başta Türk Hükümeti ve Türk Ordusu olmak üzere acil ve pratik önlemler almak zorunda. Zaman var. Böyle tehlikeli bir ihtimale karşı haala birşeyler yapılabilir. Ve önlemler çok büyük yatırımlar gerektirmiyor...
Asıl ciddi tehlike güneş fırtınaları değil, 'türban' tartışmasından ve "jeostratejik zart/zurt mes'eleleri"nden kafasını kaldırıp "böyle ufak" işlerle uğraşamayacak kadar kibirli politikacıların ruhsal çürümüşlüğüdür...
Durumun en vahim yanı, mesela Avrupa'da bu konudaki uyarıların henüz fazla ciddiye alınmamasıdır ve bu konudaki hazırlık önerilerinin muhatap bulamamasıdır.
Hint Astrofizik Enstitüsü başkanı Prof. Sundra Raman, bu konularda "uyanan" birçok bilim adamı/kadını gibi, Güneş'deki hareketlenme olasılığını ve Güneş'teki şimdiki durgunluğu çok anlamlı buluyor. (Daha önce bu blogda yazdığımız -ve Radikal gazetesinde de yayımlanan- bir yazıda, aşırı sıcak yazların ve aşırı soğuk kışların, 2007'den beri Güneş'teki bazı ilginç değişikliklerle ilgili olduğunu söylemiştik)
Raman, 2012 Aralık ayında Güneş'te, olağanüstü büyük 'güneş fırtınaları' bekliyor. Esas olarak dünyadaki manyetik alanların zarar göreceği bu durumda manyetik Kuzey-Güney kutuplarının önemli ölçüde yer değiştirebileceği tahmin ediliyor. Özellikle, Elektriğin bir süreliğine ortadan kalkması, internetin çökmesi ve elektrikli aletlerdeki (mesela yanma şeklinde) ani bozukluklara karşı devletlerin mutlaka şimdiden önlem alması gerekiyor.
Tarihte, benzeri güneş fırtınalarının küçük örneklerinin nelere neden olduğunu biliyoruz.
Eskiden elektrik fazla yaygın olmadığından, etkileri de küçüktü. Ama mesela 1989 yılında Güneş'teki bir fırtına, Kanada'da (Quebec'te) 9 saatliğine elektrik dağıtım ağının tamamen çökmesine neden olmuştu. Hidroelektrik santralinde kablolar eridi. Benzeri bir durum 2003'te de İsveç'te oldu. Sistem kısa süreliğine çökmüştü. Daha öncesinden bilinen en ilginç olay, 1859'da ABD'de yaşanana olaydır. Telgraf telleri ve direklerinin alev aldığı biliniyor. Elektrik o zamanlar pek önemli birşey olmadığından, unutulmuş bir olaydır.
NASA'nın verilerine göre, Aralık 2012'de yaşanacak güneş fırtınası, son dörtyüzyıldır ölçülen tüm güneş fırtınalarından daha şiddetli olacak. (Kısacası, bilgisayarlar, radyolar, telefonlar ve benzeri aletler, gözünüzün önünde bozulabilir, eriyebilir, hatta yanabilir.)
Şu anda bu konularda hızlı bir araştırma/inceleme ve askeri disiplin içinde ciddi bir hazırlık yapılması gerekiyor.
Ülkeler, tüm hayatsal alanları, ani bir çöküşe karşı korumalılar ve bunu ciddiye almalılar.
http://konstantiniye.blogspot.com/

"Dijital Kıyamet" Korkutuyor

Londra'da düzenlenen konferansta, güneşte meydana gelebilecek büyük ölçekli bir patlamanın olası sonuçları ve alınabilecek önlemler değerlendirildi.
22.09.2010

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) bilim adamları, Güneş’in “manyetik enerji döngüsü”nün 2013 yılında en yüksek noktaya ulaşacağı ve güneş sisteminde meydana gelebilecek patlamaların, dünyadaki günlük yaşamı bir kaosa sokabileceğini açıkladı.
Patlamanın yaratacağı elektromanyetik etkiyle, enerji ve iletişim sistemlerinin büyük zarar görebileceği söyleniyor. Bazıları buna "Dijital kıyamet" diyor.

Bilimadamları uyarılarında ısrarlı. Güneşin, doğal döngüsündeki en enerjik aşamaya yaklaşırken tehlikenin de yaklaştığını söylüyorlar. ’Büyük bir güneş patlaması, dijital çağı sona erdirebilir’ diyorlar.

Güneşin 11 yıllık bir aktivite döngüsü var. Bu, çok sıcak, manyetik bir plazma olmasından kaynaklanıyor. Bu manyetik alandaki hareketlilik artınca, enerji yoğunluğu da artıyor.

Bazı bilimadamları, bu zirve noktasında çok büyük ve tehlikeli bir enerjinin açığa çıkabileceğini, uzaya yüksek miktarda radyasyon yayılacağını da söylüyor. TRT

Güneşteki dramatik patlamalar hayatı felç edebilir
10 Haziran 2011
Dev patlamaların neden olduğu jeomanyetik fırtınaların hayatı felç etmesinden endişe ediliyor. Önümüzdeki günlerde cep telefonu ve navigasyonlar çalışmayabilir, yolcu uçakları rota değiştirmek zorunda kalabilir.

Amerikan Ulusal Meteoroloji Servisi, bugünlerde uydu üzerinden yönlendirilen cep telefonu ve benzeri mobil iletişim araçlarının arızalanabileceği yönünde uyarıda bulundu. Bununla da kalmadı; atmosferde meydana gelebilecek jeomanyetik fırtınalar nedeniyle başka elektronik araç ve gereçlerin elektrik devrelerinde arızalar çıkabileceğine dikkat çekti. Atmosferdeki bu olağanüstü hareketlilik yüzünden bazı uçuş seferlerinin bile farklı rotalara yönlendirilebileceği ileri sürülüyor.

Amerikan Ulusal Meteoroloji Servisi’nin yaptığı uyarının temelini, Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın geçtiğimiz salı günü uzayda gözlemlediği, güneşteki “dramatik” patlamalar oluşturuyor.

Dünyaya isabet eder mi?

Federal Alman Ordusu’nun Jeoenformasyon Dairesi’nden Dr. Klaus Börger, bu durumu şöyle açıklıyor:

“Bu sözü edilen şeyler, elektronlar ve protonlardır. Bu maddelerden oluşan bir bulut, güneşten kopmuş, yeryüzüne doğru ilerlemekte. Bunun arızalara sebebiyet vermesi muhtemel; ama tabii bu bulut tam olarak dünyaya isabet eder mi, yoksa sadece ufak bir bölümüne teğet mi geçer, bunu öngörmemiz şu aşamada mümkün değil.”

Güneş fırtınaları uyduları etkiliyor

Güneş, yaklaşık 800 bin kilometrelik bir çapa sahip. Güneş içerisinde birkaç milyon derece sıcaklık mevcut. Bu ısı, saniyede milyon tonluk hidrojenin helyum gazına dönüşmesi sonucunda, nükleer kaynaşmalarla ortaya çıkıyor. Bu nükleer füzyonlar da işte uzayda gözlenilen bu patlamalara sebep oluyor.

“Güneş fırtınaları” adı verilen bu patlamalar ise merkezî altyapı tesisleri için tehlike anlamına geliyor, zira bunlar büyük ölçüde uydulara bağımlılar. Uyduların etrafındaki elektromanyetik alanlar da değişimlere karşı oldukça hassaslar. Özellikle uydular tarafından yönlendirilen GPS navigasyon sistemleri, güneşin bu hareketliliğinden etkilenmeye oldukça müsait. Çünkü uydular yaklaşık 20 bin kilometre yükseklikten yeryüzüne sinyaller yolluyor. Yer ölçümü uzmanı Dr. Klaus Börger, bu sinyallerin bin ila 50 kilometre arasındaki yükseklikte iyonosfere geçtiğini söylüyor ve şunları ekliyor:

“İyonosfer, GPS sinyallerinin sevk edilmesinde iyonosfere özgü bir ışın kırılmasına sebep oluyor. Yani, sinyallerin yönüne, her şeyden önce de hızına etkide bulunmuş oluyor.”

GPS devreden çıkabilir

Dr. Klaus Börger, sinyalin ilerleme hızı ışın hızı ile çarpıldığında, sinyali alan kişi ile uydu arasındaki mesafenin, yani gerçek olmayan uzaklığın ortaya çıktığını söylüyor:

“Ama eğer bu mesafeler hatalıysa, o zaman pozisyon da yanlış demektir. Bu ise, iyonosfer içindeki elektron sayısına bağlı olarak dramatik sapmalar, hatta GPS’in devreden çıkması anlamına gelir.”

Ne var ki nispeten daha eski ve daha dayanıklı elektro teknolojilerinin de güneş ışınlarından etkilenebileceğine dikkat çekiliyor. Nitekim 1973 yılında, internet ve uydu navigasyon sistemlerinin olmadığı bir dönemde meydana gelen bir güneş patlaması, Kanada’ya bağlı Quebec’te elektrik şebekesinin devre dışı kalmasına ve altı milyon insanın karanlığa gömülmesine neden olmuştu. Güneşten kopup gelen parçalar, yeryüzünün manyetik alanını deforme etmiş, bunun sonucunda elektrik şebekelerinde arızalar baş göstermişti.

En güçlü güneş fırtınasının 1859 yılında meydana geldiği tarihe geçmiş durumda. Uzmanlar, bu tür bir “süper patlama”nın tekerrür etmesi durumunda, bunun, yeryüzünün büyük bölümlerindeki altyapıyı birkaç dakika içinde felce uğratabileceğine işaret ediyorlar.
haber10

Güneş'te son 6 yılın en şiddetli fırtınasının meydana geldiği açıklandı
24 Ocak 2012

Colorado'daki Uzay Hava Tahminleri Merkezi, şiddetli patlamaların meydana geldiği Güneş'in radyasyon yaydığını açıkladı ve radyasyonun Dünya'da iletişim sistemlerini ve elektrik sistemini etkileyebileceği uyarısında bulundu.
Merkez, Pazar günü GMT'ye göre saat 04.00'te (TSİ 06.00) Güneş'te bir patlama kaydettiklerini ve patlamanın neden olduğu radyasyonun yaklaşık 1 saat sonra Dünya'ya ulaştığını söyledi.
Güneş'teki patlamaların Çarşamba gününe kadar devam etmesi bekleniyor. netgazete
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BİLİM Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com