EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Vatandaş, televizyonlardaki ahlaksızlığa isyan ediyor!

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cmt Ksm 07, 2009 1:19 am    Mesaj konusu: Vatandaş, televizyonlardaki ahlaksızlığa isyan ediyor! Alıntıyla Cevap Gönder

Vatandaş, televizyonlardaki ahlaksızlığa isyan ediyor! RTÜK'e 1 yılda 170 bin şikayet geldi

06 Kasım 2009 Başta dizi filmler olmak üzere gündüz kuşağı kadın programları, reklamlar ve direnç yarışmaları ile magazin programları vatandaşı isyan ettirdi. Vakit gazetesinde yer alan habere göre, Radyo ve Televizyon Üst Kurumu (RTÜK), 2009 yılının ilk 9 ayında en fazla şikayet edilen televizyon yapımlarının diziler olduğunu açıkladı.

DİZİLERDEN ŞİKÂYET BİRİNCİ SIRADA

RTÜK'ün 2008-2009 Yılı Faaliyet Raporu yayınlandı. Raporda, 2008 Eylül ayından 2009 Eylül ayına kadar RTÜK'e 169 bin 791 şikayet geldiği açıklandı. Geçen yılın 9. ayından bu yılın 9. ayına kadar vatandaşlardan program ismi belirtilerek 83 bin 395 şikayet bildirimi geldiği belirtilen raporda, 2008 Eylül-2009 Eylül döneminde gelen şikayet bildirimlerinin ise şu dağılımla gerçekleştiği kaydedildi: “Diziler yüzde 20, reklamlar yüzde 14, direnç yarışmaları yüzde 13, kadın kuşak programları yüzde 9, güncel ve magazin yüzde 6, haberler yüzde 6, yorum programları yüzde 5.”

AHLÂKSIZLIKTAN EL AMAN!

Diziler, reklamlar ve direnç yarışmalarının 2008 yılına göre 2009 Eylül ayına kadar olan sürede yüzde 5 civarında artışlar gösterdiği vurgulanan RTÜK raporunda, olumsuz fiilleri dile getirerek yapılan şikayetlerin sayısının ise aynı dönemde 89 bin 396 olduğu dile getirildi. Sözkonusu şikayetlerin dökümünün ise şöyle gerçekleştiği açıklandı: “Çocuk ve gençlerin korunması yüzde 12, program kaldırılsın yüzde 12, Türk aile yapısı ve ahlakına aykırılık yüzde 9, sunucu ya da katılımcı kişiye yönelik şikayet yüzde 8, toplumu yanıltma yüzde 7, toplumsal şiddet yüzde 6, reklamın niteliği yüzde 5, millî ve manevî değerlere aykırılık yüzde 5, kişilik haklarına aykırılık yüzde 5.” RTÜK raporunda, çocuk ve gençlerin korunması ve ahlaka aykırılık şikayetlerinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 artış gösterdiği de vurgulandı.

netgazete

16 Ocak 2010 11:59
Türkiye Olarak İhaneti İzliyoruz
Türkiye muhafazakarlaşıyor mu?' tartışması alevlenirken, beyazcamda ahlaki sınırlar zorlanıyor. Yerli dizilerde bir birini aldatan aldatana...
Dizilerde 'ihanet teması' yok satıyor! Üniversiteliler 'kocasını aldatan eş'i ödüle boğuyor. Sokaktaki vatandaş reality'lerde 'yasak aşk' itirafları sıralıyor. İşte muhafazakarlaşma gölgesinde ilişki sosyolojisi

MASUMİYET, YEŞİLÇAM'DA KALDI

Nebahat Çehre - Oyuncu Yapamadıklarını seyrediyorlar
BazI görüşler beni çok şaşırtıyor. Dizide kızının evliliğini kurtarmaya çalışan bir anneyim. Yolda çevirip 'Firdevs Hanım neden aşıkları ayırmaya çalışıyorsun?' diye kızıyorlar. Yapamadıklarını seyretmeyi seviyorlar.

SOSYOLOGLAR 'ÇAPRAZ İLİŞKİLER'İ YORUMLADI


Emre Gökalp Anadolu Üniversitesi - Türkiye'de son yıllarda hissedilir bir muhafazakarlaşma söz konusu, ancak son 20 yıldır küresel tüketim kültürüyle iç içe geçen bir kültürel hava da var. Bu, tüketim kültürünün hazcı özelliği ile hep yenisini ve fazlasını isteyen boyutuyla ilişkili. Cinselliğin bastırılması kadar 80'ler sonrasında başta medya dolayısıyla kışkırtıldığı da bir gerçek.

Agah Özgüç - Eleştirmen Erkekler maçolaşıyor sevdalar psikopatlaşıyor
Aldatma öyle bir hale geldi ki, erkekler maçolaşıyor ve sevdalar psikopatlaşıyor. Garip ve yeni bir durum bu. Sigara, içki içme sahnelerini buzlayan kontrol mekanizmasının böyle bir şeye nasıl göz yumması büyük çelişki. Televizyonlar aldatma üzerinden rant sağlıyor. Dengeler değişiyor.

Mesut Yar - TV eleştirmeni Fantezi diye algılanması hastalık işareti
İçİne kapanan toplumlarda günah olarak algılanan birçok şey fantastikleşiyor. Aldatma açık toplumun dertlerinden biri. Ama fantezi olarak algılanması sağlıklı değil. Dudaktan dudağa öpüşmeye 'yuh' denildiği bir ortamda aldatmaya dudak ısırarak bakılması tuhaf. Bu durum bence Türkiye'nin hastalandığını gösteriyor. Bence bu da bir moda, gelip geçici bir dönem. Umarım burada kalır ve aldatmanın ötesine gitmez.

Akşam

10 Şubat 2010
'Diziler Boşanmaya Neden Oluyor'

Türkiye'de son yıllarda boşanmaların arttığını dikkat çeken uzmanlar, bunda yayınlanan dizilerin büyük etkisi olduğunu savundu.Haberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit

Türkiye'de son yıllarda boşanmaların arttığını dikkat çeken uzmanlar, bunda yayınlanan dizilerin büyük etkisi olduğunu savundu. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Abdulkerim Bahadır, TV dizilerinin insanlara kötü örnek olduğunu, Türk aile yapısını bozduğunu söyledi.

Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı İlim Heyeti Üyesi Doç Dr. Abdulkerim Bahadır, vakıf adına Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde 'boşanmanın temel nedenleri ve sonuçları' konulu bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye'de 2002-2007 yılları arasında yaklaşık 1 milyon boşanma davası açıldığını hatırlatan Abdulkerim Bahadır, 2007 yılında 94 bin davanın boşanmayla sonuçlandığını aktardı.

2008 yılında ise yaklaşık 100 bin kişinin boşandığını söyleyen Bahadır, "Boşanma oranları her geçen gün artıyor. Selçuk Üniversitesi öğrencileri tarafından yapılan bir araştırmada kentte boşanma oranları geçen yıla göre yüzde 38 oranında arttı. Boşanmaların çoğu Büyükşehirlerde oluyor. En çok boşanma İstanbul'da olurken, onu sırasıyla İzmir, Ankara, Bursa, Antalya ve Konya takip ediyor." dedi.

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaların artık azaldığını aktaran Bahadır, bunun yerini; ekonomik sıkıntılar, özgürlük kısıtlaması ve cinsel yetersizlik gibi nedenlere bıraktığının altını çizdi.

Son günlerde 'Diziler Türk aile yapısını olumsuz etkiliyor' konulu tartışmaya da değinen Doç. Dr. Bahadır şu tespitlerde bulundu: "Dizilerdeki model olarak alınan kişiler yasa dışı yada ahlak dışı bir davranışta bulunduğunda bu normal gibi gösteriliyor. Model alan kişi bundan etkilenerek 'o yapıyorsa bende yaparım' diyerek kendisini bir çıkmazın içerisinde buluyor. Bu da aile yapısını bozarak boşanmalara neden oluyor. Toplumun sağlıklı şekilde gelişmesi için ailelerin korunması gerekiyor. Bu konunun çok boyutlu ele alınarak çözüm üretilmesi gerekmektedir. Konu anaokulundan üniversitelere kadar eğitim kurumlarında gündemde tutulmalı, devletin ilgili birimleri de önlemler almalıdır."
aktifhaber

Cüneyt Arkın: ''Çocuklarımızı kendi ellerimizle öldürür hale geldik''
12 Haziran 2010

Sinema sanatçısı Cüneyt Arkın, bazı diziler, filmler ve sanatçıların çocukları kötü davranışlara özendirdiğini belirterek, ''Çocuklarımızı kendi ellerimizle öldürür hale geldik'' dedi.
Cüneyt Arkın, 11. Isparta Gül, Halı, Kültür ve Turizm Festivali kapsamında ''Uyuşturucu bağımlılığı'' konusunda konferans verdi. Çocukların zamanlarının önemli bir bölümünü televizyon karşısında geçirdiğine dikkati çeken Arkın, ekranlardaki bazı programların çocukları olumsuz etkilediğini kaydetti.

Sanatçıların dizi veya film çekmekle işlerinin bitmediğini belirten Arkın, ''Günlük hayatlarında uyuşturucu bağımlısı sanatçıları gördüğümde yüreğim yanıyor'' dedi.

Sanatçıların toplumun gözü önünde yaşadıklarına değinen Cüneyt Arkın, özellikle gençlerin kendilerine sanatçıları örnek aldığını söyledi. Dizilerde veya filmlerde uyuşturucu, alkol ya da sigara kullanımına yönelik özendirici hareketler olabildiğini kaydeden Arkın, ''Çocuklarımızı kendi ellerimizle öldürür hale geldik. Dizideki veya filmlerdeki karakterlere özenen çocuklarımız, onlar gibi davranmaya başlıyor ve kimisi yanlış bir yola giriyor'' diye konuştu.

Arkın, anne ve babaları da çocuklarına izlettirdikleri programlar konusunda uyardı. Gençlerin arkadaş çevrelerine de dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Arkın, ''Gençliğin daha istikrarlı ve kararlı adımlar atabilmesi için toplum olarak daha saygın vatandaşlar yetiştirmek zorundayız'' dedi.
haber10

Bu Okulda Öğretmen Yok Sekse Teşvik Var!
29 Temmuz 2010
Kanal D'nin küçük sırlar dizisi Öğrencilik biçimleriyle ve her yönüyle tartışılmaya devam ediyor.
Mevlüt Tezel/Sabah Günaydın

Dün en çok güldüğüm haber, İstanbul Erkek Lisesi'nin, 'Küçük Sırlar' dizisinin seti olmaktan vazgeçmesiyle ilgiliydi... Lise yönetimi dizide kız öğrencilerinin ultra mini etek giymelerinden, sürekli alkol ve uyuşturucu gibi konuların işlenmesinden rahatsız olmuşlar. Bakalım RTÜK ne zaman harekete geçecek? Taraf yazarı Telesiyej, bu konuya birkaç kez değindi. Benimkisi tekrar olacak ama 'Küçük Sırlar'daki lise ortamı, bırakın New York'u dünyanın hiçbir yerinde yok!

OKUL DOLABINDA VİSKİLER
"Her şey kurgu. İstedikleri gibi lise ortamı yaratırlar" diyenler varsa eğer; ben de "Bu dizinin hiç mi toplumsal ve etik değerlere saygısı yok?" diye sorarım. Mesela bu dizide niye hiç öğretmen yok? Bütün öğrenciler koridorlarda rahat rahat öpüşüp koklaşsınlar diye mi? Ayrıca bütün kız öğrenciler neredeyse donu gözükecek derecede ultra mini etek giymek zorunda mı? Ya o fetişist öğelere, seksi çoraplara ve öğrencilerin okul dolaplarındaki viski şişelerine ne demeli? Türkiye'de okulların durumu zaten felaket, bir de böyle bir dizi çekmenin alemi ne? Çocuklara vermek istediğiniz tek mesaj: "Okul çıkışı sevişin" mi? Tamam, birçok dizide az ya da çok cinselliğe göndermeler yapılıyor ama 'Küçük Sırlar'daki kamera kullanımlarının genelinde bile teşhirci zihniyet başrolü oynuyor. Bu kadarına da pes! Özetle 'Küçük Sırlar' reytinglerde birinci ama lise çağındaki çocukları zehirleyerek bu başarıyı elde ediyor. aktifhaber

RTÜK'e en çok şikayet edilen dizi, Aşk-ı Memnu

07 Ağustos 2010 Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK), 2010 yılının ilk altı aylık döneminde izleyicilerden gelen şikayetler, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artarak, 36 bin 177 adetten 43 bin 64'e yükseldi. Tüm program türlerinde gelen şikayetler geçen yıla göre azalırken, yerli diziler şikayet konusunda diğer programlara fark attı. Bir başka deyişle üst kurula gelen tüm şikayetlerin yarıya yakının sadece yerli diziler hakkında olduğu belirlendi.
Geçen yılın ilk altı aylık döneminde de en yüksek oranda şikayet edilen program türü olan yerli dizilerle ilgili en fazla öne çıkan şikayet gerekçesi, "Türk Aile Yapısına ve Ahlaka Aykırılık" oldu.

"Program Kaldırılsın" şeklinde gelen şikayetlerin yüzde 71'inin ve "Milli ve Manevi Değerlere Aykırılık" konulu kriterlere ilişkin şikayetlerin yüzde 70'inin dramatik dizilerde yoğunlaşması, yılın ilk altı ayında bu konulardaki hassasiyetin, yoğun olarak yerli diziler hakkında yaşandığını ortaya koydu.

En çok şikayet edilen dizi, bu program türündeki şikayetlerin yüzde 53'ünü tek başına alan "Aşk-ı Memnu" oldu. Aşk-ı Memnu'yu "Melekler Korusun" ve "Türk Malı" adlı diziler izledi. RTÜK'ün 444 1 178 İletişim Merkezine ve web sitesine, 2010 yılı nın ilk 6 ayında izleyicilerden gelen şikayetlerin yüzde 44'ünün diziler, yüzde 11'inin direnç yarışmaları, yüzde 8'nin reklam kuşakları, yüzde 5'inin dramatik ögeler içeren eğlence programları ve kuşak programları, yüzde 4'nün haber bültenleri hakkında olduğu belirlendi.

İzleyicilerin en çok "Türk Aile Yapısına ve Ahlaka Aykırı lık" ile "Çocukların ve Gençlerin Korunması" gerekçeleriyle şikayette bulundukları tespit edildi. "Türk Aile Yapısına ve Ahlaka Aykırılık" kriteri, 2009 yılının ilk altı aylık döneminde yüzde 9 oranında gerçekleşmişken 2010 yı lının ilk altı aylık döneminde ciddi bir yükselişle yüzde 19 oranında değer aldı.

Geçen yılın aynı dönemine göre direnç yarışmalar ıyla ilgili şikayetler toplam içinde yüzde 13'den yüzde 11'e, reklam kuşaklarıyla ilgili şikayetler yüzde 10'dan yüzde 8'e, kuşak programlarıyla ilgili şikayetler yüzde 7'den yüzde 5'e, haber bültenleriyle ilgili şikayetler ise yüzde 6'dan yüzde 4'e geriledi.

"Yemekteyiz" programı direnç yarışmaları içinde 3 bin 417 adet bildirimle (yüzde 73) en fazla şikayet edilen program oldu. Yemekteyiz programını, şikayetlerin yüzde 10'unu alan "Evcilik Oyunu" ve şikayetlerin yüzde 6'sını alan "Fear Factor Extreme" adlı programlar takip etti.

Dramatik ögeler içeren eğlence programlarına yönelik olarak kaydedilen bin 188 bildirimin yarısından fazlası (yüzde 59) "Çok Güzel Hareketler Bunlar" adlı programa yönelik olarak kaydedildi. Bunu "Olacak O Kadar" ve "Haneler" adlı programlar izledi. Bu programlar sırasıyla "Türk Aile Yapısına ve Ahlaka Aykırılık", "Çocuk ve Gençlerin Korunması" ile "Cinsellik ve Müstehcenlik" konulu kriterlere dönük olarak şikayet edildi.

Ocak-Haziran 2010 döneminde kuşak programları hakkında kaydedilen 2 bin 51 adet bildirimin 433 adedi (yüzde 22) "Esra Erol'da Evlen Benimle", 257 adedi (yüzde 13) "Zuhal Topalla İzdivaç" ve 223 adedi (yüzde 12) "Müge Anlı ile Tatlı Sert" adlı programlar hakkında oldu. Bu programlar "Kişiye Yönelik Şikayet (Sunucu ya da Katılımcı)", "Kişilik Haklarına Aykırılık/Hakaret" ve "Ayrımcılık (Dil, Din, Irk)" konulu kriterlere dönük olarak şikayet edildiler.

"Haber Bültenleri" konusunda en fazla şikayet edilen kanallar ise sırasıyla "Atv", "Kanal D" ve "Star TV" oldu. Yılın ilk 6 aylık dönemi itibariyle bu kanallardaki haber bültenlerinin yüzde 28 oranında "Kişilik Haklarına Aykırılık/Hakaret", yüzde 25 oranında "Taraflı Yayıncılık" ve yüzde 13 oranında "Toplumu Yanıltma" konulu kriterlere dönük olarak şikayet edildiği belirlendi. netgazete

Yiğit Bulut
ybulut@htgazete.com.tr
Tecavüz pazarlayarak 'izlenme yakalamak'!
19 Ekim 2010

Ensest pazarlaması bitti yerine tecavüz pazarlaması başladı! Bunun adı "dizi" ve bunları yapıp satanlar kazandıklarını koyacak yer bulamıyorlar! Sizin çocuğunuza zarar mı veriyorlar; ne önemi var, cepleri doluyor ya önemli olan bu değil mi!
Sevgili dostlar, bu ülkede "serbest girişim-fikir özgürlüğü" adı altında psikolojik-sosyal dokumuzun zedelenmesine rağmen birçok adım atılıyor ve "ne zaman olmaz" dense "sansür" şarkısı eşliğinde gölgeleme yapılıyor... Dünyanın hiçbir ülkesinde "çocukların-yetişkinlerin bilinç-bilinçaltı dinamiklerine" zarar verecek hiçbir "girişime" izin verilmez ve bunlar "özgürlük" kapağı altında gölgelenmez! Bu ancak Türkiye'de olur ve eşi-çocuğu ağzında yemeği "tecavüzü-ensest sapkınlığını" seyreden babalar da çaresiz kalır...
Sonuç: Türkiye "dizi" adı altında atılan tohumlara mutlaka "dur" demeli! Herkesin girişim özgürlüğü, dizi yapma serbestisi var ama bu "kavramlar" toplumu mahvedecek şekilde asla kullanılamaz! Türk halkının bilincini-bilinçaltını korumak zorunda olan, sağlıklı toplum-sağlıklı birey dinamiklerini yaratmak zorunda olanlar daha doğrusu bunu "yapabilecek" makamda oturanlar "acilen" bir şeyler yapmalılar...
habertürk

Bu Dizilere Kim "Dur" Diyecek?..
07 Kasım 2010
Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Fatmagül'ün Suçu Ne, Küçük Sırlar derken bir tek "İfeet"imiz eksikti, o da televizyon sahnelerindeki yerini aldı...
Dizilerde gösterilen cinsel suçlar, halk arasında espiri unsuru haline gelecek kadar hafife alınınca ortaya dizileri aratmayan olaylarlar çıkıyor. Bu da gösteriyor ki dizilerin halk üzerindeki etkisi sinema yapımlarından daha fazla. Bu dizeler her hafta zirveye oturdukça yerine yenileri ekleniyor. Ve 'İffet' filmini diziye uyarlama düşüncesinde bakınca yaşananlar pek de dikkate alınmıyor.

Vedat Türkali'nin ünlü eserinden uyarlanan meşhur dizi yayınlandığı ilk günden beri olay yaratmaya devam ediyor. Dizinin etkisiyle benzer olayların arttığını vurgulayanların söyledikleri ise dizinin korkunç etkisine dair ipuçları veriyor. Ve tüm bunlara karşı çıkan hep kadın örgütleri oluyor. Adana Kadın Platformu Üyeleri malum dizinin "Kadına yönelik şiddet ve tecavüz özendiriliyor" gerekçesiyle yayından kaldırma talebinde bulunmuştu. Sokakta şaka unsuru haline dönüşen 'Filancanın suçu ne?' cümlesi, futbol maçlarında, internet sitelerinde tezahurat haline bile geldi. Dizinin aynı isimdeki filmin etkinliğini çoktan geçtiğinin de herkes farkında. Dizide ünlü oyuncuların kullanılması ve söz konusu sahnelerin dizi başlamadan önce reklamının yapılmasının etkilerinin hiç de azınsanmayacak kadar kötü olduğu aşikar. Bütün bunlar bir tarafta olup biterken yakın zamanda da Müjde Ar'ın oynadığı "İffet" filminin diziye uyarlanacağı konuşuluyor. Hatta yapımcılar harekete geçip Aysun Kayacı'ya teklif götürmüşler bile. Görünen o ki işin içinde para olunca yapımcılar yaptıklarının etik olup olmamasını pek önemsemiyorlar. Peki suç oranı giderek artarken ve 'kadına yönelik cinsel suç' normalmiş gibi algılanırken, bu toplum bir "İffet" dizisini daha kaldırır mı? İşte cevaplar...

KARAR VERİCİLER ERKEK OLMAMALI

Filmmor Kadın Kooperatifi Üyesi Melek Özman son yedi yılda kadın cinayetlerinde ve kadınlara yönelik şiddet ve cinsel suçlarda sürekli bir artış olduğunu söylüyor. Medyanın bu konuda duyarlı davranmadığını anlatan Özman, medyanın cinsellik ve şiddet kullanarak tiraj-reyting ummaya devam ettiğine dikkat çekiyor. Özman, bu sorunların çözülmesinde sadece kadın örgütlerinin sorumlu tutulmasına da karşı. Yasama, yürütme, yargı, tüm toplumun ve medyanın bundan sorumlu olması gerektiğini belirten Özman; "Biz kadın örgütleri yıllardır kendimiz ve tabi ki diğer kadınlar için var olan uygulamaları, zihniyeti eleştiriyor bunları dönüştürecek eylemler, çalışmalar içinde oluyoruz. MEDİZ- Kadınların Medya İzleme Grubu ile yıllardır medyayı izliyor, gördüğümüz ihlal ve sorunları ve ne yapılması-yapılmaması gerektiğini yaptığımız kampanya, çağrılarla yineliyoruz. Ama belli ki neredeyse tümü erkek olan medyanın karar vericileri kar-reyting-tiraj dışında pek bir kaygı, sorumluluk duymuyor" diyor.

Yayınlanan dizilerin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Özman, "Diziler çok yaygın izleniyor ve yaşam tarzı olarak algılanabiliyor ki zaten öyle sunuluyorlar. Sadece dizilerden Türkiye'ye baksanız neredeyse tamamı konaklarda yaşayan, zengin ve güçlü erkeklerinin bu gücünü şiddetle sürdüren, tabi ki bu şiddeti kadınlardan eksik etmeyen, sevgilileri ya da evli oldukları kadınlara tecavüz eden ama her şekilde affedilen, sevilen erkeklerin egemenliğinde bir ülke görülüyor. Zenginlik, ihtişam kısmı değil tabi ama geri kalan kısmı maalesef gerçek, gittikçe daha gerçek hale geliyor" diyor.

DİZİLER YAYINLANMADAN ÖNCE ÖNLEM ALINMALI

AKODER Başkanı Ayşe Bostancı ise son yıllarda ülkemizde yayınlanan dizilerin içerikleri ve konularıyla ailesini, değerlerini önemseyen büyük bir çoğunluğu rahatsız ettiğine dikkat çekiyor. Marjinal olayların dizilerin diliyle normalleştirildiğini söyleyen Bostancı, şiddet içeren ve müstehcen sahneleri olan, değerlerimize hiçe sayan yapımların, medya okuryazarlığı alanında yeterli donanıma sahip olmayan halkımız tarafından ilgiyle izlediğini belirtiyor ve özellikle anne - babaların tehlikenin farkında olmadıkları için çocukları korumak gerektiğini düşünmediklerini belirtiyor. Bostancı "Oysa son zamanlarda yapılan araştırmalar şiddet ve cinsel taciz gibi medya içeriği ile yaşanan vakalardaki artış üzerinden yola çıkarak bir sebep sonuç ilişkisinin varlığını ispatlıyor.

GÖZ YUMMAK BİZİ DUYARSIZLAŞTIRIYOR

İnternet ortamının da dizinin etki gücünü arttırdığını söyleyen Bostancı, henüz gerçeklik duygusu oluşmamış çocukların, kimlik arayışındaki ergenlerin, zayıf karakterli kişilerin bu yapımlardan etkilenerek anlık zevkleri uğruna, içgüdüsel taleplerinin etkisiyle benzeri olayların mağduru olmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.

Kadın Dayanışma Vakfı'nın bu konuya bakış açısı ise televizyon dizilerindeki tecavüz sahnelerinin ele alış biçimlerinin tecavüzü normalleştirdiği yönünde. Medyanın reyting kaygısının hiçbir ilke tanımadığını söyleyen vakıf üyeleri, asıl problemin dizilerde yer alan sahnelerden öte bu sahnenin internet ve diğer medya alanlarındaki dolaşmasına dikkat çekiyor. "Söz konusu sahnenin internette tıklanma rekoru kırması, ardından diğer TV programlarında "şaka" konusu yapılabilmesi ve bunların normalmiş gibi algılanması gerçekten de dehşet verici. Etrafta bu kadar tecavüz meraklısı varken, ne bizler ne de çocuklarımız güvende değiliz. Tecavüzü konu alan yeni bir dizi, verilen bilgilere bakılırsa, bu reytingden biz de yararlanalım diye yapılıyor" diyorlar.

RTÜK, İNSANIN VİCDANIDIR

Televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ ise diziyle birlikte kadına yönelik şiddet ve taciz sorununun yeniden gündeme geldiğine dikkat çekiyor. Sinema yapımıyla televizyon dizileri arasında fark olduğunu söyleyen Aytuğ, "Sinemada öncelikli bir tercih söz konusudur. Bileti alırken 18 yaş altı veya üstü olduğunu bilerek o filme gidersiniz. Televizyonda maalesef öyle bir kontrol mekanizması söz konusu değil. Odamızın baş köşesinde zap yaparken bile çocuklarımız bir anda karşımıza çıkabilir. Televizyonun böyle bir tehlikesi ve televizyon yöneticilerin böyle bir sorumluluğu var" diyor. "RTÜK insanın vicdanındadır, zaten her vicdan da RTÜK olsa böyle bir mekanizmaya gerek kalmaz" diyerek insanları daha duyarlı olmaya çağırıyor.

Kaynak: Yeni Şafak

RTÜK'e en çok Bihter, Fatmagül ve Türkân şikâyeti
22:05 - Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna (RTÜK) 2010 yılının Ocak-Eylül döneminde en fazla şikayet edilen programlar, "Aşk-ı Memnu", "Fatmagül'ün Suçu Ne?" ve "Türkan" adlı diziler oldu. Üst kurula, yılın dokuz aylık döneminde izleyiciler tarafından 64 bin 664 başvuru yapılırken, 136 bin 20 konuda şikayette bulunuldu. 18.11.2010 ANKARA netgazete



Doğan Grubu TV'leri Tecavüze Sarıldı
27 Eylül 2011
"Fatmagül'ün Suçu Ne" dizisiyle başlayan tecavüzlü diziler furyası, İffet ve Ay Tutulması dizileriyle devam ediyor. İlginç tesadüf bu diziler de hep Doğan Grubu TV'lerinde...
"Fatmagül'ün Suçu Ne" eski bir sinema filmiydi. Dizi olarak yeniden çevrilmesi sözkonusu olunca Doğan Grubu'na ait gazeteler ve özellikle Hürriyet ve Milliyet'in intenet siteleri günlerce tecavüz sahnesinin reklamını yapmışlardı.

Dizinin tutması için günlerce bir insanlık suçu olan tecavüzü meşrulaştıracak yayınlar yaptılar. Sonuçta dizi tuttu. İzleyenler bilir, bu dizi Kanal D'de yayınlanıyor.

Doğan Grubu televizyonları tecavüzün iyi reyting getirdiğinü görünce bu sene içinde tecavüz olan iki diziyi daha yayına soktular.

Birisi İffet, diğeri de Ay tutulması. Her iki dizi de Doğan Grubu'na ait Star televizyonunda yayınlanıyor.

Zaten bu konuda ilginç bir taktik izliyorlar. Önce dizi çekmeyi düşündükleri eski filmlerdeki tecavüz sahnelerini gazetelerin internet sitelerine koyuyorlar, sonra da "dizisi geliyor" diye reklam yapıyorlar.

Tıpkı İffet dizisinde olduğu gibi.

"Fatmagül'ün Suçu Ne" dizisiyle başlayan tecavüz furyası "İffet" ve "Ay Tutulması" dizisiyle son sürat devam ediyor.

Ve ilginç tesadüf bu diziler de hep Doğan Grubu'nun televizyonlarında yayınlanıyor...
aktifhaber

"Televizyon Dizileri Türk Aile Yapısını Yozlaştırıyor"
01 Ekim 2011
Din-Bir-Sen İl Başkanı Mustafa Işık, televizyonlarda yayınlanan dizilerin Türk aile yapısını yozlaştırdığını söyledi.
Değer yargılarının giderek kaybolduğunu ve evlilik kurumunun zayıfladığını savunan Işık, bazı insanların dizilerdeki karakterlerle bütünleşip yaşam tarzlarını onlara göre şekillendirmeye başladıklarını ifade etti.

Özellikle ergenlik dönemindeki çocukların rol model olarak aileden göremediği bir takım hasletleri dizi kahramanlarından aldığını ifade eden Işık, “Dışarıda sakındığımız haram unsurları evimizin içerisinde görmekten rahatsız olmuyorsak ruh bütünlüğümüzün bozulmaması mümkün değildir.” dedi.

Ailede muhabbetin kuvvetlenmesinin bir şartın da haramdan sakınmak olduğuna işaret eden Mustafa Işık, “Hal böyle olunca eşlerin kanallarda karşılarına çıkan her dizi veya filme hassasiyet göstermeksizin alakadar olması, manevi bütünlüklerine, yuvadaki huzur, bereket ve feyze engel olur.” diye konuştu.

Dizi furyası ile her türlü aile içi şiddet, aldatma, ihanet ve boşanmaların normalmiş gibi gösterildiğini açıklayan Işık, şunları söyledi: “Dizi furyası geçmişe duyulan özlemi arttırıp, geleceğe dair umutları yok ediyor. Değer yargılarından uzak yetişen nesiller birçok psikolojik sorunla karşı karşıya kalıyor. Bizler kahvenin kırk yıllık hatırını aile içi muhabbetlerde yaşamak istiyoruz. Dizilerin evlerimizde misafir olup başköşeye oturması yerine eşlerin ve çocukların güzel hasletleri ve örnek aile yaşantıları ile bütünleşmelerini istiyoruz.”
aktifhaber
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com