EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

TC Medyasının Cemaziyelevveli

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Hzr 14, 2009 9:28 pm    Mesaj konusu: TC Medyasının Cemaziyelevveli Alıntıyla Cevap Gönder

Cumhuriyet'teki o sayfa: Kemalist Türkiye'den faşist İtalya'ya selam!
Doğan Akın
03.04.2012



Başbakan Tayyip Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında gösterdiği gazete sayfaları, Türk basın tarihi için bir süredir T24'te seçtiğimiz sayfalar arasındaydı. Başbakan'ın ekibinin, geçtiğimiz günlerde dijital ortama aktarılan ve kamuoyunun kullanımına açılan Cumhuriyet gazetesi arşivlerinde kısa sürede sıkı bir çalışma yaptığı anlaşılıyor.

Bizim T24'teki çalışmamızın hareket noktası, Türkiye'de basının başlangıçtan itibaren devlet ve resmi ideolojiyle ilişkisi ve bu ilişki üzerinden kurulan dildi. Bugünkü manzara nasıl bir geçmişin mirasıydı, sorusuna cevap ararken bulduğumuz çarpıcı cevaplardan biri de, Başvekil İsmet İnönü'nün İtalya gezisine çıktığı 22 Mayıs 1932'de yayımlanan Cumhuriyet gazetesiydi.

Başbakan'ın dün AKP grubundan birinci sayfasını gösterdiği o gazeteye birlikte göz atalım.

Aslında gazetenin, bugünkü ölçülerle “dokuz sütuna” çektiği başlık fazla söze gerek bırakmıyor:

Kemalist Türkiye'den faşist İtalya'ya selam!

Manşetteki bu başlığın altında, gemiyle yapılacak gezi için “Başvekil bu sabah şehrimizden geçerek İtalya'ya gidiyor” spotu kullanılmış.

Faşist Parti bayrağı ile ay yıldız iç içe

“Haber” için, o sırada İtalya Başbakanı olan Nasyonal Faşist Parti lideri Benito Mussolini (Il Duce) ve Başvekil İsmet İnönü'nün portre fotoğraflarının arasında kullanılan ilginç bir grafik de yapılmış. Bu görselde Nasyonal Faşist Parti'nin (PNF) “devlet gücü, halk gücü ve birlikteliği” sembolize eden baltalı bayrağı ile Türk bayrağının ay yıldızı üst üste oturtulmuş!

Lider kültü ve otoritesine dayalı iki ülke arasındaki ziyaret için hazırlanan bu görselin altında “Kemalist Türkiye ile faşist İtalya'nın dostluğunu temsil eden iki başvekil; İsmet Paşa ve Mussolini” ifadesi geçiyor.

İsmet Paşa'nın Ankara Garı'ndan İstanbul'a hareket etmek üzere trene bindiğini, “Gazi Hazretleri'nin İsmet Paşa Hazretleri'ni Çiftlik istasyonuna kadar uğurladığını” da duyuran gazetedeki yazılarda “faşist İtalya”ya övgüler içeren yazılar dikkat çekiyor.

Başyazı: Faşizm geldi ve...

Yazılardan ilki, gazetenin sahibi ve başyazarı, aynı zamanda Muğla Mebusu olan Yunus Nadi'ye ait. Nadi'nin “Başlı başına bir tarih” başlığı ve “Faşist Italya ile Kemalist Türkiye arasındaki dostluğun asıl kıymeti nedir? Spotu taşıyan yazısından bazı satırlar şöyle:

- Türkiye'de biz umumî harp neticesinde tasfiye olunan Osmanlı tmparatorluğunun ankazından yepyeni ve tamamen asrî inkılâpçı ve milliyetçi bir Türk milleti çıkarırken İtalya da İtalyan milletini asrın en mütekâmil bir cemîyeti haline yükselten Faşizmin gittikçe artan takdirlerine ve mubabbetlerîne mazhar olmaktan kuvvet buluyordu.

- Afyonkarahisarı'nın tekrar Türk'ler tarafından istirdat olunduğu haberi geldiği zaman bütün Roma'da sanki İtalya bir zafer kazanmışcasına meserretler izhar olunmuştu. Sonra Faşizm geldi, ve araya anlaşmamazlıklar sokmak istiyen bir sürü haricî gayretlere rağmen Faşist İtalya Türk dostluğunu daha realist bir salâbetle tuttu.

- Hakikat şu idi ki evvel ve ahir hakka riayet şeklinde Türk dostluğunu tutan İtalyan milleti idi, ve Faşizm idaresi İtalyan milletinin en hakikî hüviyeti ile tebarüz ettiği bir rejim idi.

- İtalyan milletinin Türkiye've karsı dostluğu bilhassa Fasizmin İtalyada hal ve mevkie hâkimiyetinden sonra müsbet ve filî sahalara intikal etmiştir, ve bu hususta Yeni İtalya'nın

Başbuğu M. Musolini'nin hissesi büyüktür.

Falih Rıfkı: Faşizm on senede elli senelik iş görmüştür



İsmet Paşa'nın ziyaretiyle ilgili diğer yazı, ertesi gün, Cumhuriyet'in 23 Mayıs 1932 sayılı nüshasında yayımlanıyor ve Falih Rıfkı (Atay) imzasını taşıyor. “Dünkü İtalya ve bugünkü İtalya” başlığı ile altında “Faşizm on senede bütün bir memleketin manzarısını değiştirmiştir” spotunu taşıyan Falih Rıfkı'nın yazısının da bulunduğu beşinci sayfa tamamen İtalya'ya ayrılmış. Sayfanın tepesinde dokuz sütuna yayılmış “Dost ve Faşist İtalya'ya Dair” başlığı var.

Falih Rıfkı'nın uzun yazısından bazı satırlar da şöyle:

- Cenup İtalya şehirleri, garp memleketlerinin en pis, karışık ve düzensiz şehirleri idi. Napoli'nin iç sokaklarından geçmek zordu. Brendizi'nin dar yollarından bir insan taaffünü vardı. Faşizm on senede bütün bu manzarayi değiştirmiştir. Servisler, şimdi, bütün Avrupa'nın en iyi işliyenlerindendir; sağlam bir hiyerarşi kurulmuş, sokak süpürücüsünden büyük idare adamlarına kadar, herkes iş başında ve size yardım etmeğe hazırdır; gümrük ve polis, eskisinin zıttıdır; Brendizi'nin iki tarafı hem dükkân, hem yatak odası, hem mutfak hizmeti gören höcrelerle çevrilmiş dar sokaklan bile tertemizdir.

- Yeni bir rejim, inşa etmeden duramaz. İnşa enerjinin fışkırışıdır. İnşa ve umran durduğu zaman, ruhlarda ve kafalarda bir ateşin sönmüş olduğuna inanmak lâzım gelir. Faşistler çok inşa etmişlerdir. İtalya'mn her şehri, Faşizm şehirciliğinin ve umranının büyük küçük, fakat mutlak kıymetli eserlerini size göstermektedirler.

- Faşizm, on senede elli senelik iş görmüştür: Mussolini ve Faşizm, yarın, başka bir gün belki düşebilir. Fakat bu eserlerin kaybolmak ihtimali yoktur.

- Evet, İtalya'da Fransız demokrasisi bulamıyacaksmız. Faşizm, ferdî parlâmento demokrasisine karşı ayaklanmış rejimlerdendir: «Bir prensip ki milletleri zayıflatır, doğrusu o değildir.»

- İtalya'yı bitiren disiplinsizlik idi. Faşizm bir otorite doktrinidir Her milleti, içinde bulunduğu şartlara en uygun sistemleri araştırmakta serbest bırakmak lâzım gelir. Faşizm, bir inkılâp mıdır? Hayır... Bir irtica mıdır? Hayır.. Faşizm yalnız İtalyan'lığa mahsus ve İtalya'nın şartlarına uygun bir sistemdir. Bu sistem, garp demokrasisi müesseselerinin, yeni hareketlere karsı, son tutunuş tecrübesi telâkki olunabilir.

Rus'lar, faşizmi, artık mukavemet mümkün olmıyan marksizme karşı burjuvazinin tavizatı gibi addetmektedirler. Faşistlerin fikri başkadır. Faşistler, hiç bir sınıfa bağlı olmadıkları gibi, hiç bir sisteme esir olmadıklarını söylemektedirler.

Faşizm, sınıf, grup ve şahısların menfaatleri üstünde bir devlet telâkkisine bağh olduğu için, cemiyetin bütün yeni inkişaflarının peşinden gitmeyi, lüzum oldukça değişmeyi, usul, fikir ve karar değiştirmeği tabiî sayar.

Gazete sayfalarından cumhuriyet tarihi

Falih Rıfkı, devrime karşı ve devriminhayatlarını güçleştirdiği insanları dört gruba ayırırken birinci grubu şöyle tarif ediyor:

“Korkaklar ve hayatlannda bir defa cesaret hissetmemiş olanlar: Bu korkaklar faşist rejiminin hadden aşırı ileri gittiğini ve ipin çok gerildiğini zannederler. Bunlar kendilerini besiye bırakanlardır ve artık inkılâp havasını teneffüs edemezler.”

Cumhuriyet'in 22 ve 23 Mayıs 1932 sayılı nüshalarında faşizme övgü satırları, başka sütunlarda da devam ediyor. Falih Rıfkı'nın yazısının hemen yanında “Antonio Mongerdi” imzasıyla yayımlanan “Faşist İtalya'da Ziraat ve sanayi” başlıklı yazının spotunda “Musolini'nin ziraat kanunu, İtalya'nın istiklal ve inkişafını temin etmiştir” ifadesi geçiyor.

Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Anayasa Hukuku hocamız Prof. Yavuz Sabuncu, “sadece Cumhuriyet okuyarak Mülkiye'yi bitirebilirsiniz” derdi. Çok zamansız kaybettiğimiz hocamız, elbette 12 Eylül darbesinden sonra Türkiye'nin aydın ve demokratları için sığınak olan Cumhuriyet'ten söz ediyordu.

Ne dersiniz; geçmişimizle gerçekçi bir şekilde yüzleşmek ve dürüst bir muhasebe yapmak için gazete sayfalarından yazılmış bir cumhuriyet tarihi bile büyük bir adım olmaz mı?

Kaynak: http://t24.com.tr/

"İsmet Paşa Hazretleri az zamanda yüzmeyi çok iyi öğrenmişlerdir!.." İşte 1920'li yılların gazeteleri ve ilginç haberleri


14 Haziran 2009 - Hürriyet yazarı Soner Yalçın bugünkü köşesinde, 1920'li yıllardan başlayarak taradığı gazetelerden çok keyifli bir derleme yapmış. İşte tarihi gazeteler ve ilginç haberler...

MANŞET

GAZİ PAŞA ÖNERGESİNİ GERİ ÇEKMEK ZORUNDA KALDI

Dün, Meclis'teki en mühim hadise, Gazi Paşa'nın parti grubundaki teklifiydi. İsmet Paşa gruba, Osmanlı hanedanına mensup kadınların memleketten çıkarılmamasının Meclis ve Cumhuriyet için bir şefkat eseri olacağı hakkındaki Gazi Paşa'nın bu teklifini bildirdi. O anda grup odasının içinde kasırgalar koptu.

Mebuslar masaların üzerine çıkarak, "Olamaz!" diye bağırışıyorlar, bu teklife isyan ediyorlardı. Mebuslara hákim olan psikoloji, merhamete ve şefkate yer bırakmıyordu. İtirazlar gittikçe yükseldi. "Yalnız sağ olanları değil ölenlerin kemiklerini bile memleketten atmalı" sesleri duyuluyordu. Bu durum karşısında Gazi Paşa teklifini geri almıştır.

(Akşam, 7 Mart 1924)

BAŞYAZAR

Türkiye'nin borcu

Garp sermayedarlarına 100 milyon altın yani şimdiki kağıt parayla takriben 1 milyar borcumuz var. Bu rakamı söylemek kolay. Fakat hiçbirimiz 1 milyar liranın dehşeti hakkında hakiki bir fikre sahip değiliz. Bazı misaller gösterip 1 milyar liranın ne demek olduğunu anlatalım:

Şayet kağıt paraları uc uca tek Türk lirası olarak eklerseniz küre-i arzı tam 4 kere kuşatacak bir kuşak elde edersiniz.

Bir misal daha: 100 kağıt liranın ağırlığı 137 gram olduğuna göre 1 milyar liranın ağırlığı 1370 ton eder. Bunun Türkiye'den garbe sevki için transatlantikler lazımdır.

Ey ümmet-i İsa! Ey Şefik rahim peygamberin ümmeti... Bu kadar parayı biz nasıl verebiliriz, hiç düşündünüz mü?

(Akşam, 12 Mart 1930)

BİRİNCİ SAYFA HABERLERİ

Abdülhamid'in torunu kendini öldürdü

Abdülhamid'in 30 yaşındaki torunu Abdülkerim, New York otellerinden birinde kendini öldürmüştür. Polis direktörüne yazdığı bir mektupta Abdülkerim zengin bir Amerikalı kadınla evlenmediği için intihar etmiş olduğunu söylemektedir. Abdülkerim bu kadının parasıyla Çinli serserilerden mürekkep bir ordu toplayarak Türkiye tahtını ele geçirmek fikrinde imiş.

(Akşam, 4 Ağustos 1935)

İsmet Paşa Hazretleri yüzmeyi öğrendi

Başvekil İsmet Paşa hazretleri dün sabah denizde banyo yapmışlardır. Müşarünileyh Hazretleri denizde yüzmeyi az zamanda çok iyi öğrenmişlerdir. Artık mantara lüzum olmadan denizde yüze yüze açılmaktadır.

(Cumhuriyet, 18 Ağustos 1929)

İstanbul-Ankara hava seferleri başladı

İstanbul-Ankara tayyare servisi dün başlamıştır. Ankara'dan kalkan ilk tayyare saat 11.40'ta Yeşilköy'e gelmiş ve 15.30'ta Yeşilköy'den havalanan diğer bir tayyare de 17.10'da Ankara'ya vasıl olmuştur. Tayyare 1 saat 50 dakika olarak kabul edilen müddeti daha da kısaltmış ve 1 saat 40 dakikada gelmiştir.

İlk gelen tayyare ile Ankara'dan şehrimize üç yolcu gelmiştir. Müteahhit Hamdi, İnhisarlar Müfettişi Şadan ve İş Bankası memurlarından Berrin'dir. Tayyareyi Pilot Tahir getirmiştir. Geçen sene Gazi Hazretleri "Havadan seyahat edenlerin sayısı artsın" diye yanına aldığı gazetecilerle birlikte "De Havilland" adlı yolcu uçağıyla İstanbul üzerinde kısa bir gezintiye çıkmıştı.

(Tan, 26 Mayıs 1936)

KÖŞE YAZARI

Taksitle burun

BİR yerde okudum. Amerika'da ameliyatla insanlara burun takan bir müessese işin kolayını bulmuş. Takma burun epey pahalıya mal oluyormuş. Herkes yaptıramıyormuş. Bunun için burun yapan müessese bu işi taksitle yapmaya karar vermiş. Lakin siz şu taksit denilen şeyin yeryüzüne ne kadar kök budak saldığını görüyorsunuz. Taksitle elbise, taksitle kundura, taksitle otomobil, taksitle palto, taksitle muşamba. Taksit. Taksit. Taksit... Nerede ise içtiğimiz bir bardak suyu bile sekiz taksitle beşer para ödeyerek içeceğiz. Ne korkunç şey şu haşmetlu taksit hazretleri.

(Hikmet Feridun Es

11 Ocak 1935)

ÜÇÜNCÜ SAYFA HABERLERİ

İstanbul'da kartopu oynamak yasaklandı

Yasağa kulak asmayanlardan ceza alınacak. Kartopu oynamak yasak olduğu halde bu sefer yalnız çocuklar değil, büyükler de buna heves ettiler. Atılan kartoplarından müteessir olanlar pek çoktur. Bu yüzden şikayetler başlamıştır. Bu nedenle bundan sonra kartopu atanlar hakkında hemen polisçe zabıt yapılacak ve küçüklerin de velileri tahkik edilerek para cezası alınacaktır.

(Vakit, 17 Şubat 1935)

İstanbul'da ilk defa meydana gelen hadise

Bir öldürme meselesinden dolayı idama mahkum edilip idam hükmü temyiz mahkemesince tasdik edilerek Büyük Millet Meclisi'ne gönderilen iki mahkum hapishanede açlık grevi yapmaya başlamışlardır. İdam mahkumlarının isimleri Hamdi ve Niyazi'dir. Mahkumlar hücrelerinde yüzükoyun yatmakta ve verilen ekmeği yememektedir. Bu durumda mahkumlara zorla ekmek verilmeye çalışılacaktır.

(Cumhuriyet 5 Ağustos 1931)

Mektep görmüş bir köpek polise alındı

Polis hizmetlerinde kullanılmak üzere Almanya'dan bir polis köpeği celbedilmiştir. 'Dolf Funt Grehend' ismindeki bu köpek, Almanya'da köpek mektebinde tahsis etmiş ve arkadaşları arasında, aliyülala derecede şehadetname almaya muvaffak olmuştur.

Bu köpek altı aylıkken mektebe başlamış ve bir sene tahsil etmiştir. 'Dolf Funt Grehend' iki metre yüksekliğindeki irtifaı kolayca atlamakta, Almanca lisanından anlamakta ve bu lisanla verilen bütün emirleri harfiyen ifa etmektedir.

(Cumhuriyet, 7 Eylül 1930)

Kaçak rakı çekerken yakalandılar

Arnavut Köyü'nde "Mısırlı Hanım" adıyla bilinen köşkte oturan bakkal Toma'nın orada gizlice rakı çektiği haber alınmış ve köşkte yapılan araştırma sonunda büyücek bir kaşar, üç kilo cibre ve üç buçuk kilo rakı bulunarak müsadere edilmiştir.

(Milliyet, 22 Mayıs 1928)

Şehremaneti müdürlerinden Nazım Bey'in evi soyuldu

Evvelki gece Türbe'de, Evkaf Müdüriyeti karşısında kain Şehremaneti Umuru Meyahiye Müdürü (Sular İşleri Müdürü) Nazım Bey'in evine hırsız girmiştir. Nazım Bey'in Erenköy'de ikamet etmesinden istifade eden hırsız evi boş bulmuş ve ele geçirdiği eşyayı kamilen alıp götürmüştür.

Alınan eşya arasında Nazım Bey'in redingotu, şapkası, dikiş makinesi, ve sofra takımları bulunmaktadır. Caddeye nazır bir evin bu surette soyulması şayanı dikkattir.

(Yeni Ses, 28 Haziran 1926)

DIŞ HABERLER

Olacak şey değil

Londra- Gandi'nin çıkardığı haftalık 'Yung India' gazetesi başyazıcısı Bayan Beansali, hem tariki dünya olmuş manastıra girmiş hem de bununla iktifa etmeyerek bir daha konuşmamak için demir iplikle dudaklarını diktirmiş. Ağzına sulu yiyecek girecek kadar ince bir yer bırakmıştır. (Vakit, 20 Aralık 1933)

Televizyon tecrübesi yapıldı

Radyonun düğmesini çevirdiğiniz anda, dünyanın öbür ucunda verilen konseri dinliyorsunuz. Şimdi de düğmeyi çevirdiniz mi, hem konser dinleyeceksiniz hem de konseri verenleri göreceksiniz. İşte buna televizyon diyoruz.

Londra'da bir TV tecrübesi yapıldı. Fakat tam resimleri aksettirmeye başlayınca herkes şaşaladı. Ve akisleri kestiler. Çünkü resimde çırılçıplak kadınlar görüldü. Bunun sebebi incelendi ve bulundu. Infra Rouge şuaları her türlü kumaştan geçiyor, ancak suni ipekten geçemiyormuş. Bundan böyle televizyonla aksettirileceklerin içine suni ipekten mayo giymeleri şart oluyor.

(Akşam, 20 Ocak 1936)

Mussolini'nin cesedinin yarısı kaçırıldı

Mussolini'nin cesedi mezarından çıkarılarak kaçırılmıştır. Cesedi kaçıranların çok acele ettikleri anlaşılmaktadır. Zira eski İtalyan diktatörünün bir bacağı tabutun içinde kalmıştır. Polis, üniversite talebelerinden şüphe etmektedir.

United Pres Ajansı'nın muhabirinin bildirdiğine göre tabutun içinde şu kağıt bulunmuştur: "Aziz Duçe, seni nihayet tekrar aramıza aldık. Seni güllerle sarıp sarmalayacağız. İmza: Faşist Demokratlar."

(Tasvir, 24 Nisan 1946)

EKONOMİ HABERLERİ

Filozof Hidayet denize tel çekiyor

İzmir'de satılan balıkların bayat olduklarını iddia eden filozof Hidayet Keşfi, canlı ve çok taze balık yetiştirip satmak için teşebbüste bulunmuştur. Vilayet ve belediyeye müracaat eden bu zat İzmir Karşıyaka yolunda sahilde bir kısmı ayırarak burada tel kafesler içinde balıkları canlı olarak muhafaza edeceğini ve satacağını bildirerek sahile tel kafesler çekmek için müracaat etmiştir."

(Vakit, 6 Aralık 1936)

Japonya kedi derisi istiyor

Bazı Japon tacirleri, İstanbul Ticaret Odası'na Osaka'dan gönderdikleri bir mektupla Türkiye'den kedi derisi ve boynuz almak istediklerini bildirmişlerdir. Türkiye'deki kedilerin semiz, tüylü ve derileri terbiyeye müsait cinslerden olduğunu öğrenerek müracaatta bulunan bu firmalar, derileri alınacak kedilerle, derilerin ne zaman ve ne şekilde yüzüleceği hakkında da uzun boylu malumat vermişlerdir.

(Cumhuriyet4 Nisan 1934)

MAGAZİN

Kongorilla

Vahşi hayvanların can sıkıcı mırıltılarını, yabani şarkılarını, ulumalarını, samiahıraş bağırışlarını ve haykırışlarını "Kongorilla" filminde dinleyeceksiniz. Bu meçhul safhayı tanıtmak için tam iki sene sarfı mesai edilmiştir. Yakında sinemalarda.

(Son Posta, 22 Ekim 1932)

Sulukule'deki kavga hastanede nihayetlendi

Sulukule'de para karşılığında kavga gösterisi yapan Çingene kadınları, dün yine böyle bir gösteri kavgasına başlamışlar, birbirlerine yakası açılmamış küfürler, iftiralar ederek, çirkin el ve kol hareketleri yaparak seyredenleri gülmekten kırıp geçirmişlerdir. Ancak kavgadaki üstünlüklerini seyirci beylere daha da beğendirmek için işi giderek azıtmışlar, sonuç olarak işi gerçekten ağır ve kanlı bir şekle dönüştürmüşlerdir. Çingene kadınlardan dördünün tedavisi ayakta yapılmış, beş tanesi ise Cerrahpaşa Hastanesi'ne kaldırılmışlardır.

(Memleket Gazetesi 8 Mayıs 1919)

Gençlik Tılsımı: SEKSÜLİN

İktidarsızlıktan şikayetci iseniz, birçok ilaçları alıp da hiçbirinden fayda görmemişseniz size son bir tecrübe tavsiye edeceğiz. Seksülin kullanınız.

(Akşam, 8 Haziran 1933)

SPOR HABERLERİ

Galatasaray-Fenerbahçe maçı yarıda kaldı

Dün senenin en mühim maçlarından biri olan Galatasaray Fenerbahçe maçı Taksim Stadyumu'nda oynandı. Yalnız maça gelen ahali ancak 32 dakika oyun ve 12 dakika da münakaşa, rica ve sövme seyretti. Fenerbahçe daha 6'ncı dakikada bir gol atınca Galatasaraylılar yedikleri bu golle kuvve-i maneviyelerinin kırıldığı görülüyordu. Maçın 32'nci dakikasında Şaban'ın attığı gole Mithat itiraz etti.

Oyunu yöneten hakem İstanbulspor'dan Emin Bey bu itirazı maçtan sonra tetkik edeceğini söyleyip oyunu başlattı. Bunun üzerine sol tribünden hakeme hakaretamiz elfaz sarfedildi. Hadisenin en tuhaf kısmı bundan sonra başladı. Hakem düdük öttürerek bu şekilde maçı oynatamayacağını ve oyunu tatil ettiğini söyledi. Her iki taraf oyuncularının rica ve ısrarlarına rağmen hakem sözünde ısrar etti ve çekildi, gitti.

(Milliyet, 9 Temmuz 1933)
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com