EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Dubai'de çöl safarisinin getirdikleri

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> KAFANA GÖRE TAKIL
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Çrş Hzr 10, 2009 10:50 pm    Mesaj konusu: Dubai'de çöl safarisinin getirdikleri Alıntıyla Cevap Gönder

Dubai'de çöl safarisinin getirdikleri
Handan ÖZDUYGU Haber 7 / Abu Dabi
10 Haziran 2009

Biz safari ile çölde gezintiyi kast etsek de, vahşi hayvan avı olarak da tanımlandığı için, ben anlatmak istediğim şeyi sahrada gezinti olarak ifade etmek istiyorum ki, sanırım bu çok daha uygun…

Yakıcı sıcaklar başladığı için, Abu Dhabi’de talep yok, o yüzden böyle bir sahra gezisi için Dubai’deki bir turla anlaşıyoruz. Tur elemanları kısaca bize İbn-i Batuta’nın önünden sizi alırız diye, buluşma noktası tayin ediyorlar.

Abu Dhabi’den Dubai’ye giderken şehrin girişinde, sağ tarafınızda İbn-i Batuta Moll diye, çok enteresan büyük bir alışveriş merkezi var ki, yeri gelmişken anmamak olmaz. Rıhlet-ü İbn Batûta, isimli seyahatnamesi ile adeta dünyayı birbirine tanıtan meşhur seyyahın Çin’den Endülüs’e kadar uzanan yolculuğunu ve keşiflerini remzedebilmek amacı ile Çin’den Endülüs’e kadar birçok ülkenin mallarının satışının yapıldığı bölümlerden oluşmuş enteresan bir yer. Önünde tur rehberimiz ile buluşuyor, heyecanlı seferimize nihayet başlıyoruz…

Denizler, dağlar kadar bence çöller de yerkürenin en etkileyici alanlarından biri. Ha okyanusun dev dalgalarında sörf yapmışsınız, ha çölün gizemine doğru yol almışsınız. Araçlar, yüzleri sahraya dönük 7'li guruplar halinde kum tepeleri üzerinde yerini aldığı zaman, gördüğünüz manzara birazdan yaşanacak heyecanı size haber veriyor zaten…

Biz ilk gurup içinde yer alıyoruz. Hareket başladığı zaman, o dev cüsseli araçların kum tepeleri arasındaki iniş çıkışları görülmeye değer manzaralar yaratıyor. O inanılmaz manevraları yaparken nasıl devrilmediğine gerçekten inanamıyorsunuz.

Kumların üzerinde rüzgârın işlediği nakışla, durgun denizin üzerindeki kıvrımların benzerliğini hayretle fark ediyoruz. Boğazın sularının en lacivert bir gününde, ariflerden bir arkadaşım gözleri sulara dalıp “Hay! Esması çekiyor, bak” dediğindeki ürpertiyi hissediyorum burada da…

“Deryada sonsuzluğu fikretmeye ne hacet, alsana sonsuz bir Karacaahmet...” dediği gibi üstadın, sonsuzluğu fikretmek için, en uygun ortamlardan bir de kuşkusuz çöl… İçinizi ürperten bir sessizlikle, yer yer sarıdan kırmızıya dönüşen kum tepeleri arasında yol almak gerçekten ilginç bir tecrübe… İnsanı farkında olmadan bir duygusallık ve hüzün kaplıyor…Uhrevi mistik duygularla adeta kuşatılıyorsunuz …

Bir tüyün yere düşerken, havada döne döne dans etmesi gibi, aracınız kumların üzerinde bazen kayarak bazen, uçarak sizi, getirip sahranın ortasına bıraktığında dört bir etrafınızda ufuk çizgisinin kum tepeleri arasında belirip kaybolması, size bambaşka bir âlemde olduğunuz hissini veriyor.

Elbette herkesin duyguları farklıdır ama bende uyandırdığı muazzam bir çekim, müthiş bir etki… İşte bu… Burada olmalıyım hissine kapılıyorum… Sıcakla buharlaşan hava ve kum tepelerinin silueti, tamamen sufistik bir ortam yaratıyor.

Bir önceki yazıda bahsettiğim Mahmut Erol Kılıç Hoca’nın çölde, kılınan namazın feyzini anlattığı semineri hatırlayarak, çölün sükûnu içinde kılınan namazın verdiği huzuru, benim onu bu yazıya aksettiremeyeceğim kesin ama yine de bir daha anmadan geçemiyorum…

Gözünüz ufuklarda, havayı solurken, sanki birden “Ben yürürüm yane, yane aşk boyadı beni kane…” mısrası ile Yunus Emre belirecek sanıyorsunuz… Elinde asası, yürüyerek beldeler kat eden Zunnun Mısri, yüzyıllar ötesinden “senden dinlemeye geldim” dediği hocası, üstadı Şükran’ı ziyarete gidiyor sanıyorsunuz...

Nedense mutasavvıflar ve çöl bende birbirini çağrıştıryor. Her adımda iki rekât namaz kılarak Kâbe ye giden Rabia-tül Adevviye’yi sanki görür gibi oluyorsunuz. Sahrada yürümek, sufilerin seyri süluk dedikleri yolculuğu hatırlatıyor. Çölde yol almak da, zor ve sabır gerektiriyor…

Bulunduğumuz alan Umman’a 70 km mesafede biraz daha ötesi Yemen… Resullullah Aleyhisselatu Vesselam Efendimizin, “Rahman’ın nefesi bana Yemen tarafından geliyor” diyerek işaret ettiği Veysel Karani böyle çöller aşarak mı Resulün huzuruna gitmişti acaba derken, görüntüler ve duygular birbirine karışıyor…

Sahrada yol alırken iki kez fotoğraf video çekimi için, ya da çölü temaşa edebilmek için iki kez mola veriliyor… Tekrar araçlara binip kamp yerine vasıl oluyoruz.

Etrafı bedevi çadırları ile çevrili ortaya tur ekibi için yemek ikram etmek üzere yer sofraları kurulmuş kamp yerine geldiğimizde nihayet, geziye develer dâhil ediliyor… İsteyenler deve ile de tur yapabiliyor.

Daha evvel hac ve umre ziyaretlerimde deve yan yana pek çok resimler çektirmeme rağmen bu defa cesaretimi toplayarak ilk kez deveye binebiliyorum. Zira benim develeri fark ettiğimde çoktan hava kararmış dolunay gökyüzünde yerini almış ortalığı aydınlatıyordu.

Bu manzara bize ister istemez Peygamberimizin, Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye yaptığı hicreti hatırlatmıştı. Güneş varken sıcakta dinlenip, hava karardığında ay ışığında yol aldıklarından bahsediyorduk ki develer gözümüze çarptı.

Bu asil ve zarif hayvanlara O binmişti, bizde binmiş olalım diye, mehtapta biz de deve ile tur yapıyoruz. Bu arada hicret yolculuğunun 9 gün mü, 14 gün mü sürdüğüne dair çeşitli rivayetler hatırlasak da kaç gün olduğunu bir türlü hatırlayamadığımızı da itiraf etmeliyim…

Hamiş: Yazıma yapılan ilginç yorumları hayretle okuyorum!.. Belirtme gereği hâsıl oldu ki, bir proje gereği, bir mevzuattan dolayı bendeniz Abu Dhabi’deyim efendim. Bazıları buradaki paranın ve lüksün benim fantezim olduğu zannına kapılmışlar ki, bu kadar su-i zan insanı bozar arkadaşlar. Dikkatinizi çekmek isterim ki, bu yazı ‘uzaktan yazanlar’ köşesinde neşrediliyor. Bir şekilde buradayım ve gördüklerimi sizlerle paylaşıyorum… Mehmet ismi ile yapılan yorumda ise, ‘tasavvufu zor bulursunuz biraz’ denmiş ki, kesinlikle katılıyorum. Zor bulunduğundan dolayıdır ki, bazıları yoktur, deme durumunda kalmışlardır. Lakin, bir hakikat daha var ki, ‘Bulanlar arayanlardır!..’

haber7
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> KAFANA GÖRE TAKIL Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com