Ekim
Kayıt: 21 Arl 2007 Mesajlar: 2634 Konum: Kanada
|
Tarih: Çrş Hzr 03, 2009 10:05 pm Mesaj konusu: Nokta/Serdar Akinan |
|
|
Serdar Akinan
Nokta
Medya denen iletişim aracına güven hızla tükeniyor.
Yaşamının neredeyse yarısını bu mesleğe adamış bir insan olarak bu tespiti hüzün ve öfke ile yapıyorum. Kalıcı olan, meselesi olan, insanlığa tutarlı bir anlam dünyasından müjdeli veya acılı haberler veren işler, sanılanın aksine, TV ekranlarına veya gazete sayfalarına mahkum değil.
Geçtiğimiz günlerde Digiturk'te (büyük bir zevkle izlediğim) İZ TV'ye bir belgesel önerdim... Sağolsunlar kırmadılar ve yayınlamayı kabul ettiler.
Son dönem Türk sinemasını ve birbirinden değerli yönetmenleri filmleriyle anlatan bir belgesel dizisi bu...'Bir film bir yönetmen' Yüksel Aksu ile 'Dondurmam Gaymak'ı yaptım... Olağanüstü bir insan Yüksel Aksu ve şayet 'Dondurmam Gaymak'ı izlemediyseniz sakın kaçırmayın... Ümit Ünal'la 'Gölgesizler'i yaptım... Hasan Ali Toptaş'ın aynı adlı romanından bir 'cover' yapmış Ümit Ünal ve ne kadar doyumsuz bir sohbetti anlatamam. Geçen gün ise Derviş Zaim'le konuştum... Zaim'in 'Nokta'sını izledim... Sinemada tek planda geniş zaman anlatılabilir mi? Sanırım Zaim bunu başarmış... Bakın Hilmi Yavuz bu başyapıt için ne diyor? 'Cenneti Beklerken'de konu, İslam'da resim ('tasvir') meselesinin, Batı resminin pentür geleneğiyle problematize edilmesiydi; 'Nokta'da, bu defa Hat Sanatı'ndan yola çıkarak İslam'ın estetiğinden İslam'ın ontolojisine doğru bir yolculuğu izliyoruz: 'Nun' (?) harfinin gövdesinden başlayıp 'nokta'sının konulmasıyla biten bir yolculuk!' Derviş Zaim'le konuşurken hayata ne derinlikle bakabildiğine, bu derinliği yavas yavaş sindirirken, meselesini, bir dantel gibi örerek sinemaya aktarma becerisine hayran kaldım...
(...)
Derviş Zaim, sürekli ve kesintisiz bir 'Zaman' duygusu verebilmek için, hat sanatının 'ihcam' (bir defada elini kaldırmadan yazma) tekniğini tek planda çekime dönüştürerek, konuyu, 13. yüzyıldan bugüne, yine Tuz Gölü'ne, bu defa genç bir hat çırağı olan Ahmet'e getiriyor. Böylece Tuz Gölü ile 'Mekan'da, tek planla çekim ile de 'Zaman'da bir kesintisiz bir devamlılık sağlıyor. Zaim, bir anlamda Yahya Kemal'in deyişiyle, bir 'imtidad'ı ya da Tanpınar'ın deyişiyle 'değişerek devam etmek ya da devam ederek değişmek'i vurgulamış oluyor böylece. Tuz Gölü'nün sonu olmayan, uçsuz bucaksız manzaralarını seçerken, hattatın siyah mürekkebinin akacağı beyaz sayfa düşüncesine gönderme yapmak istedim. 'Nokta'da zaman içinde geri ve ileri gidişler var. Bunları aynı mekan içinde yapmam gerekiyordu. Bu kadar soyut bir mekanı seçmiş olmak, zaman içerisinde ileri- geri gidişleri daha kolay gerçekleştirmemi sağladı. Tuz Gölü'nün o nötrlüğü, bana zaman içerisinde bir adımda ileri-geri gitme şansı verdi. İkinci bir neden, o beyazlığın üstündeki siyah ve koyu lekeler, kağıt üzerindeki mürekkep damlalarını yansıtacaktı. Bu da yapmaya çalıştığım işin havasıyla doğru orantılı bir şeydi. Bir de hep tartışılan bir şey vardır; Karagöz'den nasıl yararlanırız? Karagöz'de Küşteri Meydanı diye bir kavram vardır. Küşteri Meydanı, birdenbire bir konak olabilir, bir gecekondu olabilir, bir balıkçı kahvesi olabilir... Seyirci onu kafasında canlandırır. Buradaki boşluk, böyle bir imkan da sağladı. Bir anlamda Tuz Gölü, bir Küşteri Meydanı'dır.(...) Ne anlatayım size? Derviş Zaim'in 'Nokta'sını izleyin... Bu sütun o filmin derinliğini ifadeye neden yetmez anlarsınız... Sırada Zeki Demirkubuz, (şayet kırmaz kabul ederse) Nuri Bilge Ceylan ve son dönem sinemamızın yüz akı diğer isimler var... İZ'e teşekkürler... Bu imkanı tanıdığı için... |
|