EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

YILMAZ DiKBA$: ‘Türkan Saylan HIristiyan Misyoneri'

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr May 10, 2009 10:12 pm    Mesaj konusu: YILMAZ DiKBA$: ‘Türkan Saylan HIristiyan Misyoneri' Alıntıyla Cevap Gönder

Araştırmacı - Yazar Yılmaz DİKBAŞ:
‘Türkan Saylan Hıristiyan Misyoneri, ABD Mandacısı ve Casusudur!’


Yılmaz Bey, biliyorsunuz, son Ergenekon Operasyonlarında, ÇYDD şubelerine de baskın düzenlendi. Müslüman Türk halkı açısından Türkan Saylan kimdir, ÇYDD nasıl bir kurumdur? Bize anlatabilirmisiniz?..

Şimdi, benim yazdığım iki kitap var, özellikle bu konuyla ilgili, içinde bu konunun da bulunduğu daha doğrusu Avrupa Birliği Tabuta Çakılan Son Çivi ve diğeri de “Gaflet, Dalalet, Hıyanet”. Bu iki kitabım da Asya Şafak yayınlarından çıktı. Bunlardan birincisin de ÇYDD’nin AB’den hibe aldığını yazdım. Türkan Saylan’ın başında bulunduğu ÇYDD, AB’den 200 bin Euro, o günkü o tarih itibariyle, iki buçuk yıl önceki tarih itibariyle toplam 200 bin Euro hibe almıştı. Hibe karşılıksız para demektir. Bunu savunabilmek için kendilerini, dediler ki çevrelerine; bu hibenin içerisinde TC devletinin parasıda vardır.Bu büyük bir yalandı, ben bu yalanı kendilerinin yüzlerine vurdum. Sözünü ettiğim ilk kitabım da, benim Türkan Saylan’a yazdığım mektup da vardır. İlk mektubuma cevap verdi ikincisine veremedi. Ben aldığınız bu hibeleri nereye, nasıl harcadınız, kimlere verdiniz? Diye yazdığımda cevap vermedi. Oysa ondan önce yazdığım mektuba cevap yazdığında sorularınız varsa sorun ben cevaplarım demişti. Hibelerin nereye gittiğini o günkü tarih itibariyle Türkan Saylan cevaplayamadı. Yine bu iki kitabım da, “Gaflet Dalalet Hıyanet” de göreceksiniz ÇYDD, başında Türkan Saylan’ın bulunduğu ÇYDD’nin Türkiye’de Hıristiyan, Protestan misyonerliğini yaptığını yazdım. Üç dernek var Türkiye’de; ÇYDD, üç kuruluş demem lazım, ÇYDD, Çağdaş

Eğitim Vakfı ve Sağlık ve Eğitim vakfı. İkisi vakıf birisi dernek olmakla üç kurum var. Bunların üçü el ele, kol kola, yan yana Türkiye’de Hıristiyan, Protestan misyonerliği yapmışlardır. ABD’de ki Protestan kiliselerinin yönetimin de, denetimin de çalışmışlardır. Hedefleri şudur, şu olmuştur; Türk çocuklarını, özellikle yoksul aile çocuklarını ve işsiz gençleri seçmişler ve bunları Hıristiyanlaştırmaya çalışmışlardır. Şimdi, Hıristiyan misyonerliği yaptığını söyleyince buna sadece dini bir propaganda olarak bakmayalım. Böyle bakarsak işin kapsamını tam anlayamamış oluruz. Çünkü Hıristiyan misyonerliği yaparken, yaptıklarını söylediğimiz de bazı kesim Türkiye’de kendilerine Batıcı, AB’ci gören, öyle olan insanlar diyorlar ki; “ne var? Demokrasi var, özgürlük var, birileri de Hıristiyan dininin propagandasını yapar?” Öyle değil, bu ÇYDD para vererek yoksul aile çocuklarını, fakir işsiz gençlerimizi önce dininden ve dilinden soğutmak, arkasındanda ulusal değerlerinden soğutarak Türk çocuklarının ulusal kimliklerini eritmek istemişlerdir, kimliksiz yapmak istemişlerdir. Şimdi bu çok vahimdir, asıl ağır olan, asıl tehlike olan budur. Eğer siz bir ülkenin gençlerini önce dinlerinden, inançlarından soğutur sonra dillerinden soğutur sonra tarihlerinden, kültürlerinden soğutursanız; o çocuklar ulusal kimliklerini kaybederler. Peki, ulusal kimliklerini kaybedince onun yerine başka bir şey koymanız lazım, işte onun yerine Türkan Saylan’ın da başında bulunduğu derneğin ve diğer o saydığım iki kurumunda yaptığı, Hıristiyan Avrupa kimliğini koymak istemişlerdir. Ben kitaplarım da belgeleriyle yazdım AB’nin en önemli propaganda araçlarından biri şu olmuştur, söylemleri; “Artık Avrupa’da, AB ülkelerinde İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan yoktur Avrupalı vardır.” Bu ülkelerin insanlarına bunu da yatmışlardır. İngiliz’e sen artık kendine İngiliz deme, Avrupalıyım de, Fransız’a artık sen Fransız’ım deme Avrupalıyım de, diyerek büyük paralarla büyük propaganda yapmışlardır. Ve bunlar büyük Avrupa birliğinin mimarları buna European Identity dediler. Yani Avrupa kimliği, ulusların kimliklerini eritmek yerine tek bir kimlik kurmak, Avrupa kimliği. Fakat ne oldu biliyormusunuz? Yıllar süren propagandalardan (ayrıntılara giremiyorum, kitabım da var) büyük paralar harcadıktan sonra şu oldu; bir an ket yaptılar, bir kamuoyu yoklaması yaptılar AB ülkelerinde. Gittiler İngilizlere sordular;_ kendinizi nasıl tanıyorsunuz? Önce İngiliz’im mi diyorsunuz, önce Avrupalıyım mı diyorsunuz? Önce Avrupalı

sonra İngiliz’im mi diyorsunuz? Cevap verin.


Aynı şekilde Fransız’a, Alman’a, İtalyan’a gittiler, işte sonuçlar ortaya çıktı, belgelidir yazdım. Şimdi şunu bekliyorlardı; büyük propaganda paraları harcadıktan sonra bütün bu milletlerin; Evet biz artık kendimizi Avrupalı, kimliğimiz Avrupalı, demelerini bekliyorlardı. Onları hayal kırıklığına uğratan bir sonuç çıktı. İngilizlerin verdiği cevapların yüzde doksanı şöyle çıktı; _ Ben İngiliz’im, Fransız, ben Fransız’ım, Alman, ben Almanım, İtalyan, ben İtalyan’ım… Şunu gördük; Avrupa’da ulusal kimliğinden hiç kimse vazgeçmiş değil. Vazgeçiremediler. Avrupalıyım ama ben önce Fransız’ım, benim milletim Fransız, benim milletim İtalyan, benim milletim İngiliz dediler ve ulusalcılığın değil yok olmak en ufak bir sarsıntıya uğramadığını gördüler ve ulusal devletleri yıkmanın da çok zor olacağı böyle ortaya çıktı. Fakat bu propaganda Türkiye’de AB mandacıları tarafından sürekli yürütüldü. İşte bu propagandayı yürütenlerden biriside ÇYDD’nin başkanı Türkan Saylan’dır. Türkan Saylan’ın Atatürkçü olduğu tam bir uydurmadır, tam bir safsatadır. Atatürk’ü maddi olarak kullanmıştır. Elbette ki öyle yapacaktır, Anadolu halkına, Türk halkına şirin gözükebilmek için, çağdaş gözükebilmek için bakın derneğinin adına da çağdaş demiş,


Evet

Öyle kamufle edecektir tabi, kendisini kamufle etmeden resmen ortaya çıksa deseki; hey Türk halkı ben şimdi Hıristiyan misyonerliği yapacağım, sizin kimliğinizi değiştireceğim, dese üç dakika ayakta kalabilir mi? Hayır.


Ben Atatürkçüyüm dedi, ben Kemalist’im dedi, ben devrimciyim dedi, ben çağdaşım dedi, ben Avrupalıyım, Batılıyız bizim hepimiz Atatürk’ün yolundayız gibi yalanlarla uyuttu. Kendisi bir sahte Atatürkçüdür, Atatürkçülüğü maddi olarak kullanmış birisidir. Şimdi bakın, en son daha iki gün, bu gün pazartesi değilmi?


Bu gün pazartesi, 20 nisan pazartesi, 19 Nisan Pazar, Hürriyet gazetesin de bir mülakatta konuşuyor bakın, Ayşe Arman vardır hürriyet gazetesin de, Ayşe Arman ile röportaj yapıyor, ben çok fazla bir şey söylemeden hemen o konuşmadan bir bölüm okuyorum.


Ayşe Arman soruyor, şimdi Türkan Saylan Türk çocuklarına eğitim için paralar verdim diyorya, herkesi de öyle kandırıyor ya, Ayşe Arman soruyor; Burs verdiğiniz çocuklar arasında başörtülü çocuklar var mı? Hayır! diyor cevap hayır.


Şimdi bakın, halkının yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede başörtülü çocuklara burs vermediğini söylüyor, “hayır” diyor. Görüyormusunuz? Saklayamıyor da artık.


Ve diyor ki devam ediyor, böyle bir ülkemiz var o çocukların bir kısmı militan olarak kullanılıyor, bizimse böyle casus gibi olanları aramız da istemiyoruz, diyor. Şimdi düşünebiliyor musunuz yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede halkının, başı örtülü çocuklara burs vermeyişine de bunlar militandır, bunlar casustur diyor.


Oysa kendileri casusluk yapıyor.

Evet tabi. Hani Allah söyletti derlerya kendisinin casus olduğunu kendi diliyle ele veriyor.


Kendisi bir Hıristiyan militandır, Hıristiyan misyoner militandır ve kendisi tam bir ABD mandacısıdır ve ABD casusudur. Yaptığı iş budur. Başörtülü çocuklarımızın ne casuslukla ne militanlıkla ilgisi vardır. Herkese ben şöyle bir soru sorayım; bu Türkan Saylan denilen kişi güya eğitimci, burs veriyor ve çocuklarımızı eğitiyor. Ama başörtülülere vermiyor çünkü onları çağdaş görmüyor, casus görüyor, militan görüyor. Peki, aklı başında olanlar Türkan Saylan’a şunu sormaları gerekir; efendim siz eğitmenseniz asıl bu çocuklara burs verin onları kurtarın, öyle değilmi?


Evet, madem böyle bir militan var, değilmi?

Mademki bunlar, sapmışlar militan olmuşlar, bunlar sapmışlar casus olmuşlar başka bir tarafın, siz bu Türk çocuklarını kurtarın. Başlarınada başörtü koyarak dinci olmuşlar, onların kendi deyimine göre çağ dışı kalmışlar, o zaman siz önce bu çağ dışı kalmış militanlığa ve casusluğa meyilli çocuklarımızı kurtarın, bunları kurtarmanız gerekmezmiydi? diye sormaları gerekmezmi?


Şimdi bakın bir şeye daha dikkatinizi çekeyim yine Ayşe Arman’ın sorusundan hareketle konuşuyorum kendim bir şey katmadan.


Burs verdiğiniz çocuklar arasın da başörtülü çocuklar var mı?.. Dikkatinizi çekiyorum, türban yok.


Türban uzun süre bir siyasi görüşün simgesi olarak kullanıldığı iddia edilmedi mi?


Ama Allah aşkına herkes elini vicdanına koysun, başörtüsü ne zamandan beri bir düşmanlığın simgesi oldu bu topraklarda?


Başörtüsü ne zamandan beri bizim annelerimizin, bacılarımızın, eşlerimizin başındaki başörtü ne zamandan beri casusların militanların örtüsü oldu? Allah aşkına! Bundan daha alçaklık, bundan daha büyük ahlâksızlık düşünebiliyor musunuz? Bakın daha ileriye giderek bir şey söylüyorum; Türkan Saylan’ın yaptığına ayrımcılık ve bölücülük derler. Değil mi? Bu ülkenin başörtülü çocuklarına militan, casus, onlara burs vermem diyorsanız ayrımcılık yapıyor, bölücülük yapıyorsunuz demektir.


Evet.

Türkan Saylan ayrımcı ve bölücüdür. Kendisine verilen görevde bu halkı ayırmak, ayrıştırmak ve bölmektir. Şimdi şunu dikkatlerden kaçırmayalım; ÇYDD’nin bir çok şubesi ve bu şubelerde gönüllü olarak çalışan çok iyi niyetli insanlarımız var. Bunlar tepedeki olanlardan habersizler. Bunlar, Türkan Saylan’ın ve yönetim kurulunda ki kişilerin asıl niyetlerini plan ve projelerini bilmiyorlar. Bakın bizim insanlarımız, Anadolu insanı yufka yüreklidir. Öyle değilmidir?


Evet

En zor durumlar da bile birisine yardım etmek söz konusu olduğun da koşarlar.


Mazlumdan yana tavır alır.

Tabi. Şimdi bu kadında çıkıyor diyor ki; bakın doğu Anadolu’da, güney doğu Anadolu’da bir sürü fakir çocuklar var, yoksul aile çocukları var, bunlar okuyamıyor gelin bunlara yardım edelim, ne olur bakın hayırlı iş yapıcaz, biz Atatürkçüyüz, deyince tabandaki o insanlar iyi niyetli yufka yürekli insanlarımız bunun ötesini sormazlar. Doğaldır, bilemezler dünyanın her tarafında bu böyledir. Onun için büyük kitleleri aldatmak kolaydır. Bu çok güzel işler yaptığını aşağıya anlatınca, aşağıdaki insanlarTürkan Saylan’ı sorgulamıyorlar. Bugün biz bunları söylemeye kalksak inanmakda zorluk çekeceklerdir, olurmu? Diyeceklerdir. Bak kaç kişiye burslar verildi, bilmem neler verildi… Ama bu gerçekleri onlara anlatmak, göstermek gerekli.


Kesinlikle...

Ve Türkan Saylan bu toprakların iyi niyetli, yufka yürekli, yardım sever, merhametli insanlarını sömürmüştür.


Kullanmıştır, hala kullanmaya devam ediyor, ayrımcılık yapıyor. Türkan Saylan’da gerçekten şefkat yoktur, merhamet yoktur. Şefkat ve merhamet olsaydı onda Anadoluda başörtülü çocukları militan ve casus olarak damgalamazdı.


Ondan bunun hesabını mutlaka sormalıdırlar.


Sorgulamalıdırlar, demelidirler ki gel bakalım bunları anlat bakalım ne demektir? Diye.


Söylediğiniz özellikle doğudan fakir Kürt müslüman çocuklarını alıyor

ya, özellikle bu fakirleri Hırıstiyanlığa yönlendirdiği...

Tabi böyle yapmıştır. Bakın, bakın ben kitaplarımda bunları yazdım, biraz önce adlarını saydığım kurumlar, AB mandacıları ve Hıristiyan Protestan misyonerleri beni önce iki türlü, iki ayrı konuda mahkemeye verdiler.


Önce bunlara Truva atı dediğim için mahkemeye verdiler bunlar beni, dediler ki bize vatan haini diyor. Davayı ben kazandım. Kaybettiler, temyize gittiler, temyizde tasdik etti. Öyleyse Türkan Saylan başta olmak üzere diğer AB’den hibe almış olaların Truva atları oldukları mahkemece tescillenmiştir.


Bunun hiç tartışmaya açık yanı yoktur. Sonra tuttular bu Avrupa Hıristiyan misyonerleri gene beni mahkemeye verdiler, tazminat istediler. Hıristiyan misyonerleri değilmiş, ben onlara iftira atıyormuşum. Gene mahkemeyi ben kazandım, gene temyize gittiler, gene ben kazandım. Bakın çok açık net altını çizerek söylüyorum; Türkan Saylan ve ÇYDD başkanlarının ve onların yönetim kurulu üyelerinin Hıristiyan misyonerleri olduğu mahkemece tescil edilmiştir.


Daha ne diyeyim? Şimdi bunları savunanların gözlerine bu gerçekleri soktuğunuz halde tabi onlar da aynı çevrenin borazanı olduğu için, savunmaya devam ediyorlar. Şimdi toz duman bir birine karışık olduğu için aşağıda ki dürüst, samimi, merhametli, şefkatli insanları galeyana getirdikleri için henüz gerçekleri anlatıp, onlara gerçekleri, doğruları söyleyecek bir ortamda yok ortada gördüğünüz gibi…


Baran Dergisi Sayı: 119
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com