admin Site Admin
Kayıt: 31 Arl 2006 Mesajlar: 831 Konum: Belarus
|
Tarih: Sal Ksm 06, 2007 9:47 am Mesaj konusu: $eytanIn sor dedigi/Engin ArdIç |
|
|
Engin Ardıç
06.11.07
Şeytanın sor dediği
Günümüzde, güney sınırımızın “yanlış çizildiğini” düşünmeyen kalmadı gibi bir şey...
Eskiden bunu söylemeye kalkanın ossaat hayatını kaydırırlar, anasını ağlatırlardı. Türkiye nereden nereye gelmiş...
Elbette, “yanlış çizim” deyince Kürt ayrılıkçıları çok başka bir şey anlıyorlar.
Peki biz ne anlıyoruz?
“Sınırlar yeniden çizilmelidir” sözünü, Türk milliyetçileri de elbette “yeni sınırlarımız Musul ile Kerkük’ü de içine almalıdır” şeklinde anlıyorlar.
Vallahi iyi olur, alabiliyorsanız... Viyana’yı aldınız da biz size niçin aldınız mı dedik?
Peki o zaman sorun nedir? Birkaç kilometrelik küçük bir “düzeltme” mi? Yani sınır dağın tepesinden değil de güney eteğinden geçecek, böylece “hatt-ı bâlâ”ya biz hakim olacağız, PKK bitecek.
Bu mudur yani? Gençlerin gözde deyimiyle.
Son olarak, bir emekli memur gazetesinin “konuşan emekli paşalar” yazı dizisinde, İsmail Hakkı Karadayı Paşa da konuşmuş. Diyor ki, “bu sınır İngiltere’nin yaptığı bir iş... İleriyi düşünerek yapmışlar... İleride sorun çıksın diye...”
Karadayı Paşa, Suriye sınırımızın da yanlış çizildiğini, Suriye topraklarının çeşitli yerlerde bize doğru cep şeklinde girintiler yaptığını, oralarda petrol olduğunu söylüyor... Suriye devleti o girintilerde petrol çıkarıyor, bizim tarafta petrol yok!
Aşkolsun paşam, biz o sınırın Lausanne’da (pardon, Lozan mı yazmalıydım?) anlı şanlı İsmet Paşa tarafından yılmaz bir mücadeleyle ve büyük bir başarıyla elde edildiğini sanıyorduk!...
Eğer sizin dediğiniz gibi sınırı İngilizler yaptılarsa, bize niçin yalan öğretildi? Biz sınırın “muhataralı” olan kısmının yalnızca Irak tarafı olduğunu duymuştuk.
Af buyurun ama, bu “İngiliz çizgisi” niçin kabul edilmiştir paşam, devlet kurucu büyüklerimiz tarafından?
Çünkü savaş çıkardı, Yunan ordusunu yenmiştik ama İngiliz ordusunu yenemezdik, falan filan.
Yahu biz kurtuluş savaşını “yedi düvele karşı” vermemiş miydik? O düvellerden birinden sonradan niçin çekinmiştik? Hani bileğimizi kimse bükemezdi?
Yoksa bu işin sonunda İdris Küçükömer mi haklı çıkacak paşam?
Yoksa “İngilizler, Bolşevik Rusya’ya karşı oluşturmak istedikleri tampon devlet için önce Büyük Yunanistan projesini denediler, sökmeyeceğini anlayınca tampon bölgeyi Anadolu içlerine doğru genişletip bağımsız bir yeni Türk devleti çözümünü desteklediler” görüşü doğru mudur?
Anlı şanlı Ankara hükümeti, eloğlunun hinoğlu hin sınır numarasını nasıl olmuştur da yemiştir paşam?
Eee, bu başarı mıdır yani?
“Bizi keleğe getiriyorlar, yutmayın” diyen muhalefet niçin ve nasıl susturulmuştur?
Sözüm meclisten dışarı, ortada bir “muvazaa” mı vardır? Bir bedel mi ödenmiştir?
Hatay niçin hemencecik bırakılmıştır? Bu başarı mıdır? Yoksa Fransa’yla da muvazaalı bir durum mu vardı?
Acaba Batı Trakya’daki Müslüman Türk halkını da niçin Yunanistan’ın eline terkettik? Niçin Doğu Trakya Misak-ı Milli’ye dahildir de Batı Trakya’dan vazgeçilmiştir?
“1914 sınırı esas alındı” diyeceksiniz. Güney sınırı 1914 sınırı mı? Batıda sökmemiş, güneyde sökmemiş, ne anladım ben bu işten?
Asıl merak ettiğim de, Hasan Efendi bu kez bana nasıl küfür edecek acaba? “Bitki” mi diyecek?
akşam
Kanınızı Donduracak Tarihi Belge
08 Kasım 2007 07:43
Teröre 30 binden fazla kurban verdik. Ama bundan daha acı bir gerçek var. Bu hata bile bile yapılmış. İşte kanınızı donduracak o tarihi belge..
USAK Başkanı Laçiner, 1926'da verilen toprağın bugün hayati önemde olduğunu söyledi.
Yeni Aktüel, son sayısında Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Doç. Sedat Laçiner'in, Irak sınırıyla ilgili çarpıcı bir iddiasına yer verdi: İddiaya göre dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey, K. Irak sınırındaki 1000 km2'lik toprak parçasını büyük ihtimalle Atatürk'ten habersiz "jest olarak" İngilizlere bıraktı. Ve bugün bütün mesele işte o toprak parçasında cereyan ediyor...
İddianın dayanağı, Tevfik Bey'in 7 Haziran 1926 günü (İçtima: 115, Celse: 2) TBMM'de yaptığı konuşmada söylediği şu sözler:
"Şurasını da derhal arz etmeye mecburum ki hudut üzerinde bile bin kilometre murabbaı (kare) miktarında lehimize tashihat ilavesini teklif ettiler, esas davamızın böyle bin veyahut iki bin kilometrekarelik arazi davası olmadığını söyleyerek bu tekşif olunan araziden de sarfı nazarla bütün Musul vilayetinden müstakil Irak devleti lehine feragati prensiplerimize daha uygun bulduk."
Bu sözler, Kültür Bakanlığı tarafından 1981'de yayımlanan "Atatürk'ün Milli Dış Politikası (Milli Mücadele dönemine ait 100 Belge)" kitabında yer alıyor.
Laçiner'in alıntıladığı bu sözler, "Türkiye'nin sadece Musul ve çevresini değil, sınırın en hayati yerlerini de Irak'a terk ettiğini acı bir şekilde gösterdiğini" iddia ediyor. 27 Ekim 2007'de yayımlanan "Kuzey Irak'ı Neden Verdik?" başlıklı makalede iddiaya yer veren Doç Laçiner, "Peki, Atatürk'ün Tevfik Rüştü (Aras) Bey'in kararından haberi var mıydı?" sorusuna, şu yanıtı veriyor: "Atatürk büyük ihtimalle bu "fedakârlığı" sonradan öğrendi." Laçiner bu toprak parçasının tam olarak neresi olduğunu da bugün bilemediğimizi, ancak sınırda bugünlerde bizi en zor durumda bırakan yerler olduğunu belirtiyor:
"Bugün sınır ne kadar güneye kaysa o kadar rahatlayacağız. Bu açıdan bakıldığında dönemin Dışişleri Bakanı'nın jestinin Türkiye'ye ne kadar ağır bir fatura çıkardığı ortada." Laçiner'e göre Atatürk için Musul, petrolden dolayı ve İngilizlerin burada bir Kürt devleti kurmak istemesi nedeniyle önemliydi. "Atatürk - Bir Milletin Yeniden Doğuşu" ve "Kutsal Anadolu Toprakları" kitaplarının yazarı, İngiliz gazeteci ve yazar Lord Kinross'a göre ise Musul'un Irak'a verilişi "Atatürk'ün dış politikada yaptığı tek hata"ydı.
aktifhaber |
|