EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

VENEZÜELLA’YA EMPERYALİST SALDIRI

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BATI DÜNYASI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Nis 15, 2013 7:37 pm    Mesaj konusu: VENEZÜELLA’YA EMPERYALİST SALDIRI Alıntıyla Cevap Gönder

KUMANDAN CARLOS: VENEZÜELLA’YA EMPERYALİST SALDIRI
13 Ağustos 2017



Dünya genelinde yaşanan bir takım hâdiselerden bahsetmek istiyorum. İlk ülkem olan Venezüella’dan bahsedelim. Venezüella vatandaşıyım; ama ilk ülkem diyorum, çünkü ayrıca 1979’dan beri bir Filistin vatandaşıyım. Yaser Arafat, el Fetih’in üç komutanının önünde açıklamıştı. Sanırım, Fetih’in o gün orada bulunan dört görevlisinden sadece biri bugün yaşıyor. Pasaportum daha sonra aşağılayıcı bir saçmalıkla elimden alınmaya çalışıldı. Onun benim içim sembolik bir ehemmiyeti vardı. Evet, ben bir liderim. Fakat Mossad’ın raporu çerçevesinde hainler tarafından kurulan kumpasla, üç Fransız Gizli Servisi DST personelini öldürmek suçlaması üzerime atıldı. Bu süreçte birbiriyle dayanışma içinde herkes, her şeyin suçlusu olarak beni gösterdiler.

Her neyse bu parantezden sonra Venezüella’ya gelelim. Şu anda Venezüella’ya dönebilmem için ihtimaller var bunu da söyleyeyim. Son yüz yılda, Venezüella için önemli olan üç insan vardır. Bunlardan birisi, 1941-1945 yılları arasında başbakanlık yapan Medina Angarita. Ona karşı bir darbe yapılmıştı. Angarita, anneannemin anne tarafından kuzeniydi. Bu meseleler hakkında pek konuşmuyoruz; çünkü onlar askerî darbeyi dağıtmayı hedeflemediler. Orduda, Amerikancı ve Almancı gruplar vardı. Babamdan küçük olan amcam, Venezüella ordusunun genelkurmay merkezinde tutsak edildi. Orada çatışmalar yaşandı ve birçok insan öldü. Verdiği mücadeleyi kaybedince amcam da kendisini Adeco süreci olarak adlandırılan geçiş hükümeti döneminde öldürdü. Dışarı çıkabilmek için teslim olmak zorundaydılar. Dışarıya iç çamaşırlarıyla çıkarıldılar. Çorapsız, pantolonsuz, gömleksiz, elleri yukarıda… Bu hadiselerden pek bahsedilmez. 18 Ekim 1945’te darbe başarılı oldu. Babam bu süreçte daha şanslıymış. Şimdi Venezüella’nın askerî okullarında olanlar da, o günkü askerlerden daha şanslılar. En azından Angarita’nın ne kadar iyi bir asker olduğunu öğrenebiliyorlar. Babam daha sonra bir hukukçu oldu. O dönemde birçok öğrenci gibi o da Peru’ya gitmiş ve daha sonra geri gelmiş. Her neyse, 1948’de bir Sosyal Demokrat hükümeti kuruldu. Venezüellalıların iyi bilmesi gereken tarihî hâdiseler bunlar. Bu süreçten sonra Venezüella’da siyasî iktidar çok fazla el değiştirmiştir ve asla istikrar olmamıştır. 1961’de sağ akımdan Katolik bir hükümet iktidara gelmiştir. Sonra sosyal demokratlar, Hıristiyan demokratlar vesaire… Venezüella tarihi tüm diğer sömürülen ülkeler gibi çalkantılarla doludur. Venezüella politik uyumu çökmüş ve yeniden kurulması çok zor bir ülkedir. Benim cezaevimde olma sebeplerimin en başında da bu gelir.

Niçin Venezüella’ya dönme ihtimalim olduğunu söylediğime gelirsek. Chavez iktidara geldikten sonra, 1999 senesinde Fransa cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile ben de cezaevindeyken bir anlaşma imzaladı. Chirac, çeşitli sebeplerle suçlanan birçok mahkûmu Venezüella’ya geri gönderdi. Bu Venezüella devleti ile Fransa devleti arasında imzalanan bir anlaşmasının neticesiydi. Şartları devam eden uluslararası bir anlaşmadan bahsediyoruz. Kendi şahsî meselemden bahsediyorum; ama benim meselem birçok şeyi gözler önüne seriyor. Ortada uluslararası bir anlaşma var, Venezüella devletinin başında komünistler var ve Amerika’ya karşılar; sadece bu durum bile Venezüella devletinin içinde bulunduğu durumu gösteriyor. Mesela referandum sonrasında bu hafta görevden alınan başsavcı Ortega… Amerika’nın emrine amâde, Venezüella devriminin ve halkının düşmanı olan bir kadının Venezüella’da başsavcı olması nasıl izah edilebilir. Bunun gibi görevlerde olan Katolik görünümlü birçok Yahudi var orada. Ortega’nın görevden alınması benim şahsî meselemin çözülebilmesi adına bir adım atılmasını sağlayabilir. Burada orduya bir parantez açarsak; Venezüella ordusunun çok çok büyük bir kısmının Bolivarcı vatanseverler olduğunu belirtmemiz gerekir. Onlar Bolivar devriminin devamlılığını sağlamak ve onu savunmak için her şeyi yapacaklardır. Koruyamamaları hâlinde ise hükümet düşer ve hiç istenmeyen şeyler olur. Hükümetin de bugüne kadar birçok yanlışı oldu. Bunların başında ise “Chavista”ların hükümetten tasfiyesiydi. Bu insanların sayısı hem halk arasında, hem de devlette çok fazladır. Hatta Güney Amerika’nın her yerinde, halklar ve devlet görevlileri arasında Chavez takipçileri vardır; Arjantin’de, Ekvator’da, Şili’de, Kolombiya’da, Paraguay’da, Brezilya’da Chavez’in yolunu izlemeye çalışan liderler var. Bu insanların hepsi baskı altında tutuluyor. Yeni bir emperyalist dizayn yapıyor ve Putin liderliğindeki Rusya’nın da burada söz söyleyeceğini düşünüyorum.

En önemli meselelerden birisine gelirsek, Venezüella’nın petrol rezervleri. Venezüella en zengin ve en kaliteli petrol yataklarına sahip olmasına rağmen ihracat konusunda problemler yaşıyor. Bu bir gerçek. Venezüella’nın üzerindeki emperyalist baskının bu denli fazla olmasının sebeplerinden birisi de bu zaten.

Güney Amerika’nın diğer ülkelerindeki, Arjantin’deki, Peru’daki, Ekvator’daki ve diğer ülkelerdeki vatanseverlerin Amerika’nın arkada bahçesi olmaktan kurtulması için birlikte hareket etmesi ve Venezüella’ya sahip çıkması gerekiyor. Avrupa devletleri de bugün açık bir şekilde Venezüella’ya saldırıyorlar. Bilhassa Fransa, Venezüella’ya iktidar tarafından yapıldığı iddia edilen şiddetin durdurulması yönünde çağrılarda bulunuyor. Fransa, Libya’ya saldırdı, Suriye’ye saldırıyor, Afrika’ya saldırıyor. Bunun yanı sıra bir de Venezüella’ya saldırıyor. Niçin? Çünkü Venezüella, Fransa tarafından yapılan “Lambertist” sızmanın önüne geçecek adımlar atıyor. Bu da kontrolü kaybetmelerini sağlayacak. Avrupa rejimleri, emperyalizm ve Siyonizm destekçisi rejimlerdir. Hatta Fransa, Almanya’dan ve İngiltere’den daha fazla böyledir. Venezüella’nın üzerindeki bu baskının bir an evvel savuşturulması gerekmektedir.

Allahü Ekber

lich Ramirez Sanchez

Kaynak: Adımlar dergisi

Kumandan Carlos: Venezüella Referandumu, Münih Filmi ve Türkiye
7 Ağustos 2017

Bu hafta global olarak neler yaşandığından bahsetmek istiyorum. Ama her şeyden önce Venezüella’daki kurucu meclis referandumu ve Venezüella’nın hâli hakkında konuşmak isterim. Venezüella’da bir referandum yapılacak. Bunun anayasal olarak legal yahut illegal olması beni ilgilendirmiyor. Çünkü bir anayasa değişikliğinin zaruret olduğunu biliyorum, gerisi detaylarla alakalı ve ben hükümeti anlayabiliyorum. Şu an hükümet ile muhalifler arasında halk yarı yarıya bölünmüş vaziyette, halkın yarısı hükümeti, diğer yarısı muhalifleri destekliyor. Venezüella’da böyle bir durum var. Seçilmiş parlamentonun legal bir şekilde yönetmek ve halkı temsil etmek istemesini anlıyorum. Fakat bu şartlar altında eninde sonunda hükümetin çözülme ihtimali kaçınılmazdır; çünkü yönetmenin sınırları var. Venezüella’da süreç yavaş yavaş iç savaşa doğru gidiyor. Son birkaç aydır her gün siviller ölüyor. Hükümet partisinin milletvekili adayı dahî öldürüldü.

Bu tablo Chavez’den sonra ve bu Venezüella için gerçekten korkunç. Chavez’in kazandırdıkları yıllar içinde eriyip gitti. Chavez’den sonra hükümet partisinin oyları da günden güne eridi. Vatansever devrimcilerden oluşan ordu da hükümetin yanında duruyor. Ayrıca şunu da belirtmek lâzım ki, hükümete sızmış bir sürü rüşvetçi ve bozuk tip var. Bunu bizzat biliyorum ve müşahhas misallerle de anlatabilirim. Chavez döneminde bunlara dikkat ediliyordu. İktidar partisinin içinde bir çürüme var ve tüm sisteme yayılıyor. Bu da sürecin iç savaşa doğru gitmesinde bir etken.

Bu Venezüella’nın iç meselesi olmasına rağmen Amerika Birleşik Devletleri de iç savaş ihtimalini olgunlaştırmak için hareket ediyor, bunun kararı da kısa bir süre önce alındı. Trump da açıktan bunu belirterek yolu açtı. Zaten Venezüella’ya birçok yaptırım uygulanıyor. Her gün yeni provokatif hadiseler oluyor. Gerçekten bir iç savaşın başlamasından korkuyorum. Dolayısıyla hükümetin içerideki çürümenin bir an evvel önüne geçerek muhalefetin baskısını kırması gerekiyor, bunun yanı sıra muhalefet içerisindeki hâinlerin de bir an evvel ayıklanması gerekiyor. Kalbim, ruhum ve dualarım Venezüella’nın tüm vatanseverleriyle ile birlikte.

***

Biraz da MOSSAD’ın yapmış olduğu operasyonlardan ve öldürmüş olduğu insanlardan bahsedelim. MOSSAD birçok operasyon yaparak, sayamayacağımız kadar çok insanı öldürdü. Bunlar filmlere dahî mevzu olmuş şeylerdir, iki gün önce televizyonda izlediğim film bana bu anlatacaklarımı hatırlattı. Münih operasyonundan bahsediyorum; orada ölenlerin sorumluluğu MOSSAD’dadır. Bu operasyona hiç kimse bugüne kadar sesini çıkarmadı. Münih Olimpiyatları sırasında İsrailli sporcuların rehin alınmasından sonra yapılan operasyon Alman hükümeti tarafından düzenlendi ve sporculardan sadece biri El Fetih tarafından öldürüldü, geri kalanı ise MOSSAD tarafından öldürüldü.

Mühih Olimpiyatları’ndaki eylem Ebu Davud’un komutasında Kara Eylül tarafından organize edilmişti. Eylemin Arafat’la arasında politik anlaşmazlık olan Ebu İyad ile de alâkası vardı, İyad’ın ölümü üzerine gerçekleştirildi. Silahlar diplomatik pasaportla Çekoslovakya’dan Almanya’ya sokuldu. Operasyon için gerekli olan para ise Mahmud Abbas tarafından verildi. Mahmud Abbas o zaman Filistin’deydi ve orada yaşıyordu. Kendisini severim. Çok uzun yıllar önce görmüştüm onu, gerçekten çok saygıdeğer bir adam. O bir savaşçı olmamasına rağmen gerçek bir vatansever; fakat birçok politik hata yaptı. Düşmana yarayan taktik hatalardı bunlar. Her neyse, bu hadise hakkında bir çok manipülasyon yapıldı. Hollywood tarafından hadise çarpıtıldı.

Medya bunu her hadisede yapıyor, olayları çarpıtıyor ve manipülasyon yapıyor. Tıpkı bugün Venezüella’da olanları insanlara yalan yanlış aktardıkları gibi. Bu emperyalist saldırının bir yönüdür. Yalanlar, yalanlar ve yalanlar… Yalanlar üzerine kurulu bir işgal hareketi söz konusu ve bunu bir nebze olsun tersine çevirebilmek için uğraşıyoruz.

***

Türkiye’ye gelecek olursak… Türkiye’ye yönelik baskı da devam ediyor. Medyadaki görünenlerden bu çok rahat hissediliyor. Öte yandan Türkiye’nin içeride yaptığı baskı da devam ediyor ne yazık ki. Tıpkı Sosyalist ülkeler üzerindeki baskı gibi. Kabul etmek lâzım ki Türkiye hâlâ Kemalist bir cumhuriyet. Mustafa Kemal tarafından kurulan bu devletin sınırları Skyes-Picot ile çizilmiştir. Elbette bunu kabul etmiyor ve daha iyisinin olmasını istiyorum. Türkler için en iyisini…

Gönüldaş Erdoğan tavsiyelerimize rağmen bugüne kadar birçok hata yaptı. Gülenist hainlerin yaptıkları hâlâ hatırımızda. Legal bir kisve altında silahlandılar, Türk yargısını ele geçirdiler. Suriye rejimine karşı kullanılmak üzere Suriye’deki muhaliflere silah gönderilmesi Türk hukukuna göre gayrımeşrû bir hareketti. Beğenirsiniz yahut beğenmezsiniz söz konusu olan meşru Suriye hükümetiydi, bu uluslararası bir kabuldür. Bu hâdise Cumhuriyet Gazetesi’ni temsil eden bir gazeteciye servis edilerek faş edildi. Bugüne kadar yapılan hatalar telafi edilmedi ve baskı maalesef devam ediyor. Bu Türkiye’nin meşru hükümetinin üstüne basarak söylüyorum Türkiye’nin meşru hükümetinin ve Türk halkının çıkarına hizmet edebilecek bir şey değil.

Bu hatalar düzeltilmeli, zaten bugüne kadar bir kısım hatalar da düzeltiliyor. Türkiye’nin sınırları o zaman çizilebilecek en iyi sınırlardı. Şimdi ise Türkiye sınırlarını korumak için dışarı çıkmalı. Zira İslâm düşmanları Mekke’yi ve Medine’yi işgal etmiş vaziyette ve oralarda oturuyorlar. Mukaddes beldelerimizi karışıklığa sevk ediyorlar ve bunlar Müslüman numarası yapıyorlar. Erdoğan’ın Katar Emirliği’ni savunması çok doğru ve yerinde bir hamleydi. Daha önce de söylediğim gibi Katar’ın meşru hükümetini ve halkını sonuna kadar destekliyorum. Meşrû bir idaredir oradaki, çünkü halkın yüzde doksan dokuzu hükümeti ve emiri destekliyor. Bu bir gerçek… Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Katar’ı işgal etmek isteyebilirdi; fakat bu durum ortaya çıkmadı. Çünkü sembolik de olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan Katar’a bir askerî üs kurdu. Bu Suud saldırısına karşı Katar’ı korudu, yoksa bir günde Katar’ı işgal edeceklerdi.

Allah Türkiye’deki gönüldaşlarımı ve vatansever Türk halkını korusun. Türkiye’de ayrışmanın sona ermesi ve Türk halkının müşterek bir zeminde buluşması gerekiyor.

Allahû Ekber

lich Ramirez Sanchez

Tercüme: Faruk Hanedar

Kaynak: Adımlar dergisi

ÇÖKMEKTE OLAN AMERİKA’YA BİR DARBE DE VENEZÜELLA’DAN: AMERİKANCI ASİLER TEPELENDİ
A. Bâki AYTEMİZ
7 Ağustos 2017




Dün itibariyle Venezüella’da bir darbe olduğuna dair haberler ajanslara düşmeye başladı.

Venezüella’da yaşananları –ana hatlarıyla– Gönüldaşımız Salim Muhammed’in (Carlos) anlattıklarından takip ediyorduk.

Ama son yaşanan hadiseler, Venezüella’nın emperyalizme kafa tutmaya çalışması yanında emperyalizmanın Venezüella Devlet Başkanı

Maduro’yu devirmek üzere içerideki işbirlikçilerini harekete geçirmesi, Venezüella’ya mercek tutmayı gerektiriyor.

ANTİ-EMPERYALİST VENEZÜELLA’DA MADURO DÖNEMİ

Maduro, Venezüella’da Sosyalist halk devrimini gerçekleştirmeye çalışan mütevaffa lider (Çavez)in yardımcısı olarak, (Çavez) faili belli türden bir Amerikan suikasti ile ama görünür sebep kanser neticesi vefat etmesi (5 Mart 2013) ardından, Devlet Başkanlığı görevini devralmış oldu.

Maduro, selefinin yolundan ilerleyerek, emperyalizme karşı durmaya çalışıyor.

Hatta öyle ki, sadece kendi ülkesi ile ilgili olarak değil, bütün dünya üzerindeki emperyalist saldırılara karşı da tepkisini ortaya koyuyor.

İşte bu cümleden olarak, Maduro’nun Filistin konusunda söyledikleri, hem İslâm dünyası dışından hem de İslâm dünyasındaki güya lider taslaklarından daha şiddetli bir ses olarak meydan yerinde patlamış olması bakımından çok büyük önem arz ediyordu. İslâm dünyasında iktidar koltuklarını işgâl eden lider müsveddelerinin “işbirlikçi” kimliklerini de bu sözleri ile deşifre eden Maduro, “Yerin dibine batsın resmi açıklamalarınız!” diye haykırıyordu bu yüzsüzlere karşı:

MADURO VE FİLİSTİN

“Filistin’den Müslüman, Hıristiyan ve farklı dinden ve kültürden insanlar var. Çağrım bölgedeki Arap halkına ve liderlerine; Ne zamana kadar katliama sessiz kalacaksınız? Filistinli kardeşlerinizin katliamını izlemeye devam mı edeceksiniz? Arap halkları ne zaman uyanacak? Ve Arap liderleri… Ne zaman uyanıp Filistin halkının sesine ses vereceksiniz?

Yerin dibine batsın resmi açıklamalarınız! Yerin dibine batsın uluslararası protokolünüz. Artık harekete geçmelisiniz. Filistin halkının katillerine cevap vermelisiniz. Durdurmalısınız! Venezüella Devlet Başkanı olarak size sesleniyorum; Yeter artık! Resmi açıklamalarınızdan öteye gidemiyorsunuz, o kadar. Ses tonumdan dolayı kusura bakmayım çok derinden konuşuyorum. İçimde saklı olan acı ve öfke beni bu şekilde konuşturuyor.

Filistin halkına yapılan katliama seyirci kalmak bana acı veriyor. Artık ölümlere alışmışlar dünya katliam karşısında kör ve sağır olmuş! Çoğu korkak liderler de resmi bir yazı geçip olaylardan üzüntülerini belirtip kınıyorlar. O kadar… “saldırıyı lanetliyoruz” sadece bu… “çok endişe duyuyoruz” bir de bu… Mesele bitiyor onlar için… Yeter be artık yeter! Venezüella artık yeter diyor.”

İŞBİRLİKÇİLER DEŞİFRE OLDU

Maduro’nun bu sözleri, O’nun hakkında düşmanlarının –Ortak Esas Düşman Amerika-İsrail ve yerli işbirlikçilerinin– artık sonunu getirmek üzere harekete geçmelerine karar aldıracak derecede mühim.

Zira bu konuşma, emperyalizmin bütün hesaplarını alt-üst ediyor. Şöyle ki:

Emperyalizmin esas politikası, yerli işbirlikçiler eliyle, halkı Müslüman olan ülkeleri idare etmek, emperyalist emelleri gerçekleştirirken, işbirlikçi liderler eliyle de halkın tepkisini kontrol ve manipüle etmek, Müslümanların gazını alarak sisteme entegre olmaya devam etmelerini sağlamak ve böylece emperyalist politikaları mümkün olduğu kadar “zor”a başvurmadan gerçekleştirmektir.

Maduro, yaptığı açıklama ile bu sinsi tezgâhı bir tekmede devirmiş oldu.

Bu açıklama üzerine, güya bağımsız, güya haçlılara kafa tutan ama esasında buz gibi işbirlikçi olan liderlerin bütün o yüzlerindeki sahte maskeyi yırtıp atmış oldu, emperyalizmi ve yerli işbirlikçilerini deşifre etmiş oldu.

Mesele emperyalizme kafa tutmaksa, Maduro bunu yapıyorsa, bunlar ne yapıyor?

Maduro’nun da dediği gibi kahrolasıca bir şekilde sadece kınıyorlar.

İsrail’le her türlü ilişkiye devam ediyorlar.

2014 senesinde, İsrail’in yaptığı katliamlar üzerine Venezüella İsrail Büyükelçisini ülkeden kovarken, Şili ise İsrail’le ilişkileri askıya aldığını açıklamıştı.

İslâm dünyasının gûya liderleri –yürüyen takım elbiseler– ise, İsrail’e muhtaç ve İsrail’le işbirliği yapabilmek için birbiriyle yarışıp, fırsat kolluyorlarken…

Evet, Maduro bütün hesapları bozmuş oldu ve şu soruyu sorduruyor: Emperyalizme kafa tuttuğunuzu söylüyorsunuz da bunu kınayarak mı yapacağınızı zannediyorsunuz? Bakın, Maduro, düşmana “düşman” diyebiliyor ve uluslar arası kriz çıkmasını umursamıyor da siz niye düşmana düşman diyemiyorsunuz? Siz mi akıllısınız, Maduro mu salak yoksa siz bizleri mi salak yerine koymaya kalkıyorsunuz? İşbirlikçi olduğunuz anlaşılmasın diye, İsrail’i kınayarak iş yapmış görünmeye çalışsanız da işte Maduro sizin bu tezgâhınızı bir tekmede devirdi. O da devlet başkanı siz de ve o Müslüman olmadığı hâlde bunları söyleyebiliyorken, Ortak Esas Düşman Amerika ve İsrail’e karşı fiilen tepki koyabiliyorken siz deliklerinize saklanıyorsunuz, niye?

Ve bu sualin devamındaki sualler: Düşmana düşman deyip kafa tutabilen Saddam ve Kaddafi’yi de siz düşmanla bir olup katlettiniz, katledilmelerinde düşmana yardım ve yataklık etmediniz mi?

EMPERYALİZMİN HEDEFİNDEKİ VENEZÜELLA

Bütün bu tablonun tamamlayıcısı bir açıklama da CIA’dan geldi. Terör Örgütü CIA’nın başındaki eli kanlı cani Michael Pompeo, 26 Temmuz tarihli haberlere göre, Colorado’da Aspen Enstitüsü’nün düzenlediği güvenlik konferansında kendisine sorulan bir soru üzerine, Venezüela’daki hükümete karşı bölgedeki ülkelerle işbirliği yaptıkların söylüyordu. Konuşmasına devam eden Pompeo, “Venezüella’da bir geçiş olabileceği konusunda çok umutluyuz ve biz de CIA olarak oradaki dinamiği anlamak için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz” demekteydi.

Yani CIA, açıktan açığa Maduro’yu devirmek üzere faaliyet içerisinde olduğunu itiraf etmekteydi.

CIA’nın bu şer plânını uygulamaya çalışması esnasında, başarısız bir darbe teşebbüsü ile neticelenen bu plânlamanın da içinde olduğu Venezüella’daki siyasi gelişmelere bir göz atmakta fayda var:

1999’da (Çavez) iktidara gelmiş ve 2013 senesinde vefat etmişti. Maduro, Çavez’in ölmünden sonra 2013’te Devlet Başkanlığı’na seçildi. 2015’te yapılan Parlamento seçimlerinde çoğunluğu Amerika yanlısı muhalefet ele geçirdi. Muhalefetin düşman politikalarına karşı Maduro, bu meclisin yerini almak üzere, ülkenin gidişatındaki düzenlemeleri ele alıp, anayasa değişikliklerini yapabilecek bir Meclis’in teşekkül etmesi için 30 Temmuz Pazar günü “Kurucu Meclis” seçimi yapılacağını ilân etti. Yapılan itiraz başvurusuna istinaden, Venezüella Anayasa Meclisi Başkanlık Divanı seçimlerin ertelenmesine yönelik olarak talep edilen yeni anayasa meclisinin toplanmasını reddetmesinin gerekçelerini 17 Mayıs’ta açıkladı. Venezüella Cumhuriyet Başsavcısı Luisa Ortega Diaz, yüksek mahkemenin ret kararı almasına tepki olarak anayasa mahkemesi üyeleri hakkında işlem başlatılmasını talep etti. Muhalefet seçimleri boykot kararı aldı. Hatta kendileri boy gösterisi yapmak adına 16 Temmuz’da alternatif bir seçim tertip ettilerse de umdukları katılımı sağlayamadılar. Bu arada ülkede şiddet olayları da tırmanmaya devam etti. 30 Temmuz’da seçimler yapıldı ve eski meclis tasfiye edilmiş oldu. Seçimleri sabote etmek isteyen muhalefetin düzenlediği protesto gösterilerinde ölenlerin olduğu bildirildi. ABD’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Nikki Haley oylama sonrası yaptığı açıklamada, Venezüella’nın diktatörlük yönünde bir adım daha attığını söyledi. Haley “Maduro’nun sahte seçimi diktatörlük yönünde başka bir adım. Meşru olmayan bir hükümeti kabul etmeyeceğiz. Venezüella halkı ve demokrasi üstün gelecek” dedi. Venezüella’da kurucu meclis seçimlerinin ardından gerginlik devam ederken ülkenin iki muhalefet liderinin gözaltına alındığı 1 Ağustos’ta basına yansıdı, terör devleti Amerika’nın Başındaki Trump adındaki eşkıya da muhaliflerin tutuklanmasını kınadığını duyurdu. Başsavcı Luisa Ortega Diaz, seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla 3 Ağustos’ta soruşturma başlatırken, ertesi gün de Caracas’taki mahkemeye anayasayı hazırlayacak Kurucu Meclis’in toplanmasının yasaklanması için başvuruda bulundu. Venezüella 545 üyeli Kurucu Meclis toplandı ve ilk icraat olarak muhalif başsavcı Luisa Ortega’yı oybirliğiyle görevden aldı. Muhalif başsavcının yerine, protestocuların haklarını korumadığı gerekçesiyle ABD’nin yaptırım uyguladığı Ombudsman Tarek William Saab getirildi. Öte yandan askeri cezaevinde 4 gündür tutuklu bulunan muhalefet lideri Leopoldo Lopez’e ev hapsi verildi.

EMPERYALİZMİN ÜMİDİ PARAMİLİTER ÇETELER

İşte tam bu ortamda, Venezüella ordusu içindeki bir grup işbirlikçi askerin darbeye teşebbüs ettiği haberleri geldi. Kendilerine “41’nci Tugay” diyen bir grup asker, Devlet Başkan Nicolas Maduro’ya karşı ayaklanma girişiminde bulundu. Askerler internet üzerinden yayınladıkları videoda “bu bir darbe değil bu anayasal düzeni sağlamak için yapılan sivil bir hareket” ifadelerini kullanarak kendilerine yandaş toplamaya çalıştıkları görüldü. Darbeye küçük bir grup teşebbüs edebilirken bu teşebbüs Venezüella güçleri tarafından “terörist saldırı” olarak tesmiye olunup kısa sürede bastırıldı. Ordu Komutanı Jesus Suarez Chourio, devlet televizyonundan yayınlanan videoda, askeri birliklerin, saldırganlara ‘tek yumrukla’ karşılık verdiğini ve ‘ayak takımının bir kez daha yenilgiye uğratıldığını’ belirtti. Venezüella Savunma Bakanı Vladimir Padrino Lopez, askeri üsse saldıran küçük grubun, aralarında ordudan uzaklaştırılmış bir teğmenin dışında, asker üniforması giymiş sivillerden oluştuğunu açıkladı.

ABD DIŞİŞLERİ BAKANI DA TEHDİT ETMİŞTİ

ABD Dışişleri Başkanı Rex Tillerson, 2 Ağustos günü yaptığı açıklamasında, “Maduro ya kendi isteği ile iktidarı bırakacak, ya da devireceğiz” diyerek açık darbe tehdidinde bulunmuştu.

CIA Başkanı Mark Pompeo da geçtiğimiz 31 Temmuz’da yaptığı açıklama ile iktidar karşıtlarına yönelik desteklerini Meksika ve Kolombiya ile birlikte sürdürdüklerini söylemişti. Pompeo, seçimlerin sonuçları ardından Venezuela’ya yönelik yaklaşımlarını yeniden gözden geçireceklerini söylemişti.

ORTAK ESAS DÜŞMAN TERÖRİST AMERİKA

BİR KEZ DAHA YENİLDİ

ABD, 2002 yılında da ülkenin efsanevi lideri Hugo Chavez’e yönelik darbe girişiminde bulunmuş ve darbeci askerler Hugo Chavez’i Başkanlık Sarayı’ndan kaçırarak ABD ile bağlantılı bir askeri üsse kaçırmışlardı.

Ancak girişimin ardından sokağa inan Venezüella halkının ısrarı ve Venezüella Ordusu’nun darbeci askerleri bertaraf etmesi ardından Chavez büyük gösteriler eşliğinde tekrar iktidara dönmüştü.

MADURO, DARBENİN ARKASINDAKİ DIŞ GÜÇLERİ,

İSİM VEREREK DEŞİFRE ETMEDE PERVASIZ DAVRANIYOR

Venezüella Devlet Başkanı Maduro, Valencia kentindeki askeri ayaklanmanın bastırılmasının ardından açıklama yaptı. Orduyu tebrik eden Maduro, askeri üsse yönelik saldırı girişiminden ABD ve Kolobiya’yı sorumlu tuttu. Nicolas Maduro ‘paralı askerler’den oluşan 20 dolayında silahlı kişinin Paramacay üssüne saldırdığını ve saldırganların silah deposuna girmeyi başardıklarını söyledi. Katıldığı televizyon programında açıklamalar yapan Maduro, “Bu ordumuza karşı yapılmış bir terörist girişimdir” dedi. Maduro, saldırıya ordudan ihraç edildikten sonra izini kaybettiren Yüzbaşı Juan Caguaripano’nun elebaşılık ettiğini ve ABD’nin himayesinde olduğunu belirttiği bu şahsın son zamanlarda Miami, Panama ve Kolombiya’ya gittiğini söyledi. Venezüella Devlet Başkanı Maduro, darbenin arkasında Amerika’nın olduğunu isyancıların ‘Miami’ ve Kolombiya tarafından finanse edildiklerini belirterek açıkça söylemiş oldu. Maduro, zaten uzun bir süredir ABD ve Kolombiya’nın muhalefetle birlikte darbe hazırlamakta olduğunu vurguluyordu.

Kaynak: Adımlar dergisi

Maradona: ‘Asker üniformasını giyer, emperyalizme karşı savaşırım’
08 Ağustos 2017



Maradona, Venezuela Devlet Başkanı Maduro'ya destek çıkarak, gerekirse emperyalizme karşı savaşacağını söyledi
Dünya futbolunun efsane isimlerinden Arjantinli Maradona, Venezuela Devlet Başkanı Maduro'ya destek çıkarak, "gerekirse emperyalizme karşı savaşacağını" söyledi.

Arjantinli efsane futbolcu Diego Maradona, Facebook hesabından yaptığı açıklamayla Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya destek oldu. Maradona, Venezuela'daki siyasi krizle ilgili, eski Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez'e atıfta bulunarak "Ölene de Chavist'iz," diye yazdı.

‘ÖZGÜR VENEZUELA İÇİN ASKER ÜNİFORMASINI GİYERİM’

"Maduro emrettiğinde, özgür Venezuela için asker üniformasını giyerim. En büyük kutsalımız olan bayrağımızı indirmek isteyenlere ve emperyalizme karşı savaşırım," diyen Maradona, İngilizce, İspanyolca ve İtalyanca yaptığı paylaşımı, "Yaşasın Devrim" diyerek bitirdi.
Evrense

CIA’den itiraf : ABD, Venezuela hükümetini devirmeye çalışıyor
26 Temmuz 2017



Son dönemde yaşanan protestolarla dünya basınının gündeminden düşmeyen Venezuela ile ilgili çok çarpıcı bir açıklama geldi. CIA Direktörü Pompeo, ABD’nin Venezuela hükümetini devirmek üzere çalıştığını itiraf etti. Pompeo konuya ilişkin açıklamasında CIA’nin bölgedeki kanlı müdahalelerine atıfta bulunarak dalga da geçti.

CIA’den gelen itiraf üzerine Venezüella, Meksika ve Kolombiya’dan açıklama talep etti.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü Michael Pompeo, Venezuela hükümetini devirmek üzere çalıştıklarını ‘üstü kapalı’ olarak itiraf etti. Aspen Enstitüsü adlı düşünce kuruluşu tarafından düzenlenen güvenlik konferansında katılımcılardan birinin sorusu üzerine konuya değinen Pompeo, Venezüella’daki hükümeti devirmek için bölgedeki iki ülkeyle ile işbirliği yaptıklarını da söyledi.

Aspen Enstitü’nün yayımladığı konuşma dökümlerine göre Pompeo, Venezuela’da bir geçiş olabileceği konusunda umut dolu olduklarını ve CIA’nın bölgedeki dinamikleri ‘anlamak’ için elinden gelenin en iyisini yaptığını ifade etti.

Venezüella’daki durumu görüşmek üzere Mexico City ve Bogoto’yı ziyaret ettiğini açıklayarak, “Hem kendileri hem de bizim için daha iyi sonuçlar elde etmek üzere, yapabilecekleri şeyleri anlamalarına yardımcı olmaya çalışıyordum” diyen CIA Direktörü, Meksika ve Kolombiya’nın da Washington’ın planlarına dahil olduğuna işaret etti.

Pompeo, geçen hafta Venedik ve Bogota’yı Temmuz ayı başında ziyaret ederek Venezuela ve siyasi krizinden “daha iyi sonuç almak” için olası eylemler hakkında konuştuklarını söyledi.

‘CIA’NIN LATİN AMERİKA’DA PEK ÇOK HİKAYESİ VAR’

ABD’nin Venezüella’da yaşananlarla bağlantısı bilinen bir gerçek olsa da resmi olarak ilk kez bu kadar net bir şekilde ifade ediliyor. Pompeo açıklamayı, ABD ve Venezüella vatandaşlığına sahip olduğunu vurgulayan Vanessa Neumann adlı katılımcının sorusu üzerine yaptı. İş dünyası için risk analizleri yaptığı belirtilen Asymmetrica adlı bir şirketin sahibi olan Neumann “Venezüella’da eli kulağında bir rejim değişikliği göründüğünü ve öyle umduklarını” söyleyerek, CIA Direktörü’ne “ABD’nin Venezüella’daki çıkarları veya bu ülkeden gelen tehditlere” ilişkin değerlendirmelerini sordu.

Pompeo soruyu yanıtlarken CIA’nın bölgedeki kanlı müdahalelerini ima ederek “Güney Amerika, Orta Amerika ve CIA’dan bahsettiğimizde hep çok dikkatliyimdir, burada pek çok hikaye var” diyerek dalga geçti ve Aspen’in yayımladığı dökümlere göre, bu ‘espri’ salonda kahkahalara neden oldu. CIA’nın bölgedeki çok sayıda ülkenin tarihinde yer alan ‘hikayeleri’ kanlı darbeler, diktatörler ve ölüm mangalarını içeriyor.

MADURO: MEKSİKA VE KOLOMBİYA’YA KARŞI DİPLOMATİK ADIM ATILACAK

Rus haber ajansı Sputniknews’in haberine göre Pompeo’nun itirafları, Venezüella Devlet Başkanı Nicholas Maduro’nun sert tepkisine yol açtı. Maduro televizyonda yayınlanan açıklamasında, TeleSur’un aktardığına göre “CIA Direktörü, ABD yönetimi ve CIA’in Meksika ve Kolombiya hükümetleriyle doğrudan işbirliği içinde, Venezüella’daki anayasal hükümeti devirmeye ve sevgili ülkemize nüfuz etmeye çalıştıklarını söyledi” ifadelerini kullandı.

Meksika ve Kolombiya hükümetlerini petrol çıkarları için ABD ile gizlice anlaşmakla suçlayan Bolivarcı lider Maduro “Umutsuz olduklarını biliyorum, çünkü Meksika sadece beş yıllık petrole sahip, petrolü tükendi. Kolombiya’nın 6 yıllık petrolü kaldı ve Venezüella’nın petrolünün müttefikleri oligarşiler ile emperyalizme ait olduğuna inanmak istiyorlar” dedi.

Maduro, Venezüella’yı daha önce ekonomik yaptırım uygulamakla tehdit eden ABD Başkanı Donald Trump’ın, CIA Direktörü Pompeo’nun sözlerini açıklamaya çağırdı.

Meksika ve Kolombiya’ya da aynı çağrıda bulunan Maduro “buna paralel olarak siyasi, diplomatik kararlar alınacağını” sözlerine ekledi. Meksika Dışişleri Bakanlığı, bir basın açıklamasıyla iddiaları reddetti. Hükümetin uluslararası hukuka saygılı davrandığı ifade edilen açıklamada, “bir başka ülkenin zararı için herhangi bir ülkeyle birlikte çalışılmadığı” savunuldu. Kolombiya da, CIA Direktörü’nün sözlerini yalanladı.

ABD Başkanı Donald Trump, daha önce Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ile Beyaz Saray’da bir araya gelmiş ve görüşmenin ardından, Venezüella yönetimini eleştirmişti. Eski Kolombiya Devlet Başkanı Alvaro Uribe de bir süre önce Venezüella’da hükümeti devirme çağrısında bulundu.

Almanya’nın Hamburg kentinde yapılan G-20 zirvesi kapsamında bir araya gelen Trump ile Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieti’nin görüştüğü konular arasında Venezüella’nın da bulunduğu açıklanmıştı.

ABD DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SORUYU YANITLAMAKTAN KAÇINDI

İngiltere merkezli Independent gazetesinde yer alan bilgiye göre, ABD Dışişleri Bakanlığı, Washington’ın Venezüella’daki hükümeti değiştirmeye çalışıp çalışmadığını söylemekten kaçındı. Bakanlık sözcüsü yaptığı açıklamada Venezüella hükümetini Ulusal Kurucu Meclisi askıya almaya çağırarak “30 Temmuz’daki seçimlere bu şekilde gidilmesi halinde ABD’nin güçlü ve hızlı ekonomik yaptırımlarda bulunmaya hazır olduğunu” söyledi.

Trump bir süre önce yaptığı açıklamada Kurucu Meclis seçimlerinin yapılması halinde sert ekonomik yaptırımlarda bulunacaklarını söylemişti.

Independent, 2016 yılında bazı ABD’li yetkililerin Venezüella üzerine gazetecilere verdikleri brifingde, “Maduro’nun 2018 yılında sona erecek görev süresini tamamlayabileceğinden şüphe duyduklarını” söylediklerini anımsattı.
İlk Kurşun

İşte Venezuela olaylarının iç yüzü
6 Haz, 2017



Venezuela’nın Türkiye Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, ülkesindeki yaşananlar olaylara ilişkin açıklama yaptı. Reyes, Venezuela’daki hükümet karşıtı gösterilerde ABD’nin ve Latin Amerika’nın uyuşturucu kartellerinin parmağı olduğunu savundu.

Venezuela’nın Türkiye Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes kamerlar kaşısına geçti. Ülkesindeki şiddet olaylarıyla ilgili Amerika ve Kolombiya’yı suçladı.

Reyes, gösterilerin dış finansman ile yapıldığını söyledi.

Büyükelçi, göstericilerin Chavez yanlısı olarak gördükleri bir kişiyi sokak ortasında yakarak öldürdüğünü de söyledi.
Reyes, bu gencin Chavez’ci değil, sadece oradan geçen biri olduğunu ifade etti.

Büyükelçi’ye Devlet Başkanı Maduro’nun yeni anayasa için çağrı yaptığı Kurucu Meclis’in Temmuz ayında toplanacağını açıkladı.
HABER: DAMLA İNCE – KAMERA: ŞENGÜL DERİN
ulusalkanal.com.tr

Venezuela General Motors tesisini kamulaştırdı
20 Nis, 2017



General Motors tarafından yapılan açıklamada, Venezuela’daki tesislerine ve araçlarına el konulduğu duyuruldu.

General Motors’un Venezuela kolu General Motors Venezolana’ya ait bir tesis kamulaştırıldı.

General Motors tarafından yapılan açıklamada, tesise ve diğer kimi araçlara el konduğu duyuruldu.

Venezuelalı yetkililer henüz konuyla ilgili açıklama yapmazken, Venezuela yönetiminin geçmişte ülkede ekonomik sabotaj gerçekleştiren kimi ABD şirketlerine ait fabrikalara da el koyduğu biliniyor.
İlk Kurşun

Rusya: "ABD'nin Venezüella’yı istikltrarsızlaştırma teşebbüsü tüm Latin Amerika’yı etkileyebilir"
12.03.2015
Sputnik News'in haberine göre; Rusya Dışişleri Bakanlığı, Venezüella’daki
durumun istikrarsızlaştırılmasının, genel olarak tüm Latin Amerika için ciddi sonuçlar doğurabileceğini ve Rusya’nın Venezüella ile dayanışma içinde olduğunu teyit ettiğini açıkladı.

Rusya ile yakın, dostane ve stratejik ortaklık ilişkilerine sahip Venezüella’daki durumu istikrarsızlaştıran negatif eğilimlerin artmasından endişe duyduklarını ifade eden Dışişleri Bakanlığı, “Bu tür gelişme, ülkedeki demokratik istikrarı tehdit ediyor ve genel olarak tüm Latin Amerika için ciddi sonuçlar doğurabilir” dedi.

Açıklamada, Washington’un saldırgan şekilde Caracas’a siyasi ve yaptırım baskısını artırmasının, Venezüella’daki iç sorunlara yapıcı çözüm arayışından yana olan birçok uluslararası toplum üyesinin tutumuna zıt olduğun altı çizildi.

Bakanlık, “Venezüella halkı ve meşru yönetimi ile dayanışma içinde olduğumuzu, egemen devletlerin meşru hükümetlerini kuvvet yoluyla görevden uzaklaştırma yöntemi olarak her tür şiddet eylemleri ile darbelerin kabul edilemez olduğunu bir kez daha teyit ediyoruz” vurgulamasını yaptı.

"İÇ ANLAŞMAZLIKLAR DİYALOGLA AŞILMALI"

Rusya Dışişleri Bakanlığı, “Dışarıdan yıkıcı müdahale olmaksızın mevcut bölgesel Demokratik Anlaşma’ya yansıyan ilkelere saygı gösterilerek ve ülkenin Anayasası çerçevesinde diyalog yolunda mevcut tüm iç anlaşmazlıkların aşılması” çağrısında bulundu.

Açıklamada, “Bu bağlamda, Güney Amerika Ülkeleri Birliği’nin arabulucu misyonunun Venezüella’ya gönderilmesi girişimini destekliyoruz” ifadesine yer verildi.

Haber 93

Nicolas Maduro: Joe Biden, Venezüella'da kanlı bir darbe planlıyor
02.02.2015

Sputnik News'in haberine göre; Muhalefeti sık sık ABD ile işbirliği yapmakla suçlayan, ABD'nin de ülke üzerinde gizli emeller beslediğini savunan Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro ilk kez binlerce kişinin önünde doğrudan suçlamada bulundu.

Cua kentinde ulusal kahraman Ezequiel Zamora'nın 198. yaş günü kutlamalarında konuşan Maduro, ABD'nin Venezüella'ya darbe girişiminde bulunduğunu, operasyonun arkasında da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden olduğunu ileri sürdü: "Kuzeydeki emperyalist güç tehlikeli bir umutsuzluk sürecine girdi. Kıtadaki diğer ülkelerin hükümetleriyle işbirliği yapıp bizim hükümetimizin devrildiğini söyleyecek. Bunun sorumlusu da Başkan Yardımcısı Joe Biden."

OBAMA'YA 'HİÇBİR ŞEYDEN HABERİN YOK' İMASI

Bununla da yetinmeyen Maduro, Başkan Barack Obama'nın iktidarını da sorgulayıp "Acaba tüm bu planlarda kendisinin haberi var mıdır?" sorusu yöneltti.
Haber 93

Maduro'dan ABD'ye yaptırımlar: George W. Bush'a Venezuela'ya giriş yasağı ve ABD'lilere vize
1 Mart 2015



BBC'nin haberine göre; Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro, ülkede görevli Amerikalı diplomatların sayısına sınırlama getirileceğini açıkladı.

Maduro Amerikalı diplomatların durumunun incelenmesini ve sayılarının azaltılması talimatı verdiğini söyledi.

Venezuela'yı ziyaret edecek Amerikan vatandaşlarından vize istenecek ve bazı siyasetçilerin ülkeye girişi yasaklanacak.

Maduro, ABD'nin, "ülkesinin içişlerine karışması nedeniyle" bu kararı almak zorunda kaldıklarını söyledi.

Nicolas Maduro, ABD'nin ülkelerinde 100 diplomatı, Venezuela'nın ise ABD'de 17 diplomatı olduğunu belirtti.

Maduro, Amerikan vatandaşlarından, ABD'nin Venezuela vatandaşlarından istediği kadar vize harcı alacağını kaydetti.

Venezuela'nın ülkeye girişini yasaklayacağı siyasetçiler arasında eski ABD Başkanı George W. Bush, eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney, eski Senato Dışilişkiler Komisyonu Başkanı Bob Menendez ve eski Florida Eyalet Meclisi Başkanı Marco Rubio da bulunuyor.

Maduro bu siyasetçilerin özellikle Irak ve Suriye'de insan haklarını ihlal ettiklerini ve terörü teşvik ettiklerini söyledi.

Geçen ay ABD, insan hakları ihlalleri ve yolsuzlukla suçladığı bazı Venezuelalı yetkililere vize sınırlaması getirmişti.

Sosyalist lider daha önce ABD'yi ülkesindeki muhalif gruplarla işbirliği yaparak kendisini devirmeye çalışmakla suçlamıştı.
Haber 93

Çin'den Venezuela'ya 20 milyar dolar destek
20.01.2015

Çin yönetimi, düşen petrol fiyatları sebebiyle ekonomik krize giren Venezuela'da 20 milyar dolarlık yatırım yapacak. Bu yatırımların yeni kredileri de kapsayıp kapsamadığı henüz bilinmiyor.
Venezuela Devlet Başkanı Nicola Maduro, Çin'e yaptığı resmi ziyarette mevkidaşı Şi Jinping ile bir araya geldi.

İki ülke arası ilişkileri güçlendirmek amacıyla yapılan görüşmeler sonrası Maduro, basına yaptığı açıklamada Çin'in Venezuela'ya yapacağı 20 milyar dolarlık yatırımlar hakkında anlaşmaya vardıklarını söyledi. Yapılacak yatırımlar teknoloji, inşaat ve petrol ürünlerini kapsayacak.

Ancak bu yatırımların yeni kredileri de kapsayıp kapsamadığı henüz bilinmiyor.

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin, daha önce ekonomik sıkıntıdaki Venezuela'ya verdiği 42 milyar dolarlık kredinin süresini uzatmıştı. Petrol krizi yaşayan Güney Amerika'da nüfuzunu artırmak isteyen Çin, hafta başında Ekvador'a 7,5 milyar dolarlık kredi vermeyi kabul etmişti.

PETROL 6 YILIN EN DÜŞÜĞÜNDE

Petrol fiyatları, ekonomik yavaşlama ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyelerinin üretimi kısmayacaklarını açıklamasıyla düşüşünü sürdürüyor.

Uluslararası bir gösterge olan Brent petrolün, 2014 başlarında 110 dolar olan varil fiyatı, altı yıldır ilk defa 50 doların altına geriledi.

Petrol üreticisi Venezuela'da petrol fiyatlarındaki düşüş enflasyonu artırdı.

Kaynak: http://tr.sputniknews.com

Venezuela'da devrim kazandı: Yeni başkan Nicolas Maduro
15 NİSAN 2013



Venezuela'da pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan
Maduro, Chavez'in ölümü ardından 5 Mart'tan itibaren vekaleten devlet başkanlığına getirilmişti.

Maduro, seçimin ardından başkent Caracas'ta destekçilerine seçimi "adil, yasal ve anayasal bir şekilde" kazandıklarını söyledi.

Eski bir otobüs şoförü olan 50 yaşındaki Maduro'nun zaferinin duyulmasıyla birlikte başkent Caracas'ta bir anda kutlamalar başladı.



Binlerce kişi sokaklara çıkıp dans ederken, muhalefet destekçileri ise tencere kapaklarıyla sonucu protesto etti.

Zafer konuşmasında kendisine oy vermeyenlere de işbirliği çağrısında bulunan Maduro, ''yenilmez olarak nitelediği Chavez'in savaşları kazanmaya devam ettiğini'' söyledi.

Rusya lideri Vladimir Putin ile Küba lideri Raul Castro Maduro'yu zaferi nedeniyle kutlayan ilk devlet adamları oldu.

19 Nisan'da yemin edecek olan Maduro, 2019 yılı Ocak ayına kadar görev yapacak.
Ülkede seçime katılımın yüzde 80 oranında olduğu belirtiliyor.
haber1001

Venezuela'da ABD yanlıları ayaklandı; Maduro 'darbeye izin vermeyeceğiz' dedi
16.04.2013

Sol haber portalının haberine göre; Venezuela'da seçimleri vatansever Maduro'nun kazanmasının ardından, seçim sonuçlarını kabul etmeyen Amerikancı aday Capriles taraftarlarını isyana çağırdı.

Amerikancı isyancıların saldırılarında dört kişinin hayatını kaybettiği bilgisi gelirken, Amerikancı muhalefetin darbe hazırlığı içinde olduğunu söyleyen Maduro buna izin vermeyeceklerini açıkladı.

Venezuela'da pazar günü düzenlenen seçimleri Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) adayı Nicholas Maduro'nun kazanmasının ardından sağcı aday Henrique Capriles'in taraftarları ülkede dehşet saçmaya başladı.

Chavez’in halefi Maduro seçimden zaferle çıktı

Seçimler yaklaşık yüzde iki oyla kaybeden Amerikancı Capriles'in seçim kuruluna yaptığı itiraz da sonucu değiştirmeyince, taraftarlarını isyana çağırdı. Zulia, Táchira, Lara, Barinas ve Miranda kentlerinde sokağa çıkan yönetim karşıtı göstericilerle polis arasında çatışmalar yaşandığı belirtildi.

Öte yandan Amerikancı muhaliflerin ülke genelidne, PSUV ofislerine, sağlık merkezlerine ve Chavez taraftarlarının evlerine dönük saldırılarında 4 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Táchira ve Anzoátegui illerinde PSUV binalarının kundaklandığı belirtiliyor.

Bilgi ve İletişim Bakanı Ernesto Villegas, ülke genelinde meydana gelen şiddet olaylarından Amerikancı Capriles ve taraftarlarını sorumlu tuttu.

Noticias24'ün haerine göre, PSUV lideri Jose Guarapo ise Twitter'dan yaptığı açıklamada, evinin duvarlarına tehdit mesajları yazıldığını söyledi.

Seçim Kurulu Başkanı Lucena Tibisay ve eski bakan Andres Izarra’nın babasının evinin de muhaliflerin saldırısına uğradığı belirtiliyor.

"Darbeye izin vermeyeceğiz"

Ülkenin yeni Devlet Başkanı Nicholas Maduro ise saldırılar üzerine yaptığı açıklamada, “Amerikan uşaklarının maskelerini çıkardığını” söyledi. Muhalefetin darbe hazırlığı içinde olduğunu ve bu olayları genele grev çağrısının izleyeceğini ifade eden Maduro, “Ülkenin kritik ulaşım yollarından bazılarını kapatıp isyan başlatacaklar” dedi.

Amerikancı politikacıların ülkede kaos yaratmak için motorize ekipler kurduğunu söyleyen sosyalist lider, “Bu ülkede darbe olmasına izin vermeyeceğiz” dedi

Venezuela’da ABD destekli sağcı muhalefet lideri Henrique Capriles yandaşlarının taşıdıkları pankartta şöyle yazıyor:
“Obama, Şimon Peres, Venezuela’da demokrasi bir darbe yaşadı. Lütfen yadım edin.”

haber1001

Venezuela hakkındaki gerçekler: Boşa çıkarılan beş söylenti
15 Ağustos 2017



Geçtiğimiz aylarda, burjuva ana akım medya ve internetteki diğer kaynaklar Venezuela’daki durum hakkında sayısız yalan ve tutarsızlıklarla dolu haberleri dolaşıma soktular. Yarı gerçeklerin ve sayısız tutarsızlığın oluşturduğu bu çerçevede, bu haberlere göz atan birisi bu Latin Amerika ülkesi hakkında en şoke edici haberleri okuyabilir. Sonuç olarak, emperyalist merkezler ve onların kitle iletişimdeki işbirlikçileri kamuoyunu yanlış yönlendirmek, manipüle etmek, gerçekliği bozmak ve dezenformasyon yaymak konusunda büyük bir uzmanlığa sahip.

Bu yazıda, Venezuela ve Venezuela’daki sallantılı siyasal ortam hakkındaki beş büyük yalana (en utanmaz olanlarına) değinerek gerçeği anlatmaya çalışacağız.

SÖYLENTİ #1: “Venezuela sosyalist bir ülkedir” / “Maduro hükümeti sosyalist bir hükümettir”.

Bu çeşitli antikomünist çevrelerin Venezuela hakkında ortaya attığı en ölçüsüz yalanlardan biridir. Venezuela’nın politik ve ekonomik sisteminin, Marksist-Leninist anlamda, sosyalizm ile hiçbir alakası yoktur. Sosyalist bir devrim yaşamış bir ülkede olması gerektiği şekliyle, üretim araçları işçi sınıfının elinde değildir. Bu ülkede bir karma ekonomi mevcuttur ve üretim araçları devlete ait ve özel sektöre ait işletmelerin elindedir.

Özel sektör ekonomik faaliyetlerin büyük bir bölümünü kontrol etmektedir. 1999 ve 2011 yılları arasında özel sektörün ekonomik aktivite içerisindeki payı %65’ten %71’e yükselmiştir. Bu nedenle Venezuela ekonomisi sosyalist değil kapitalist bir ekonomidir.

Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSUV) Nicolas Maduro’nun yönetimi altındaki koalisyon hükümeti, sosyal demokrat karakterli bir hükümettir. Merhum Hugo Chavez’in yolunu izleyen şu anki hükümet, kapitalist ekonominin “sol” bir karakterle yönetilmesini savunan “21. Yüzyıl Sosyalizmi” adlı teorinin üzerine kurulmuştur.

SÖYLENTİ #2: “Venezuela Sosyalizmin iflasının bir örneğidir”.

Yukarıdaki yalanı (Venezuela’da bir sosyalist sistem bulunduğu) temel alan kapitalizm savunucuları, Venezuela’daki ekonomik çalkantıyı sosyalizm ve komünizmi aşağılamak için kullanmaktadır. Gerçeklik ise tamamen farklıdır. Bu kriz kapitalist üretim biçiminin bir sonucudur.

Gerçekte, Venezuela birçok farklı boyutu olan (petrol krizi, gıda krizi, arz eksikliği, enflasyon) sert bir ekonomik kriz yaşamaktadır. Daha detaylı incelenirse, 2014 yılının ilk çeyreğinde, Venezuela ekonomisi petrolün varil fiyatı 100$ ın üzerindeyken bile daralma yaşamaktaydı. Ocak 2015 itibariyle, petrolün varil fiyatı 48$’ın altına geriledi ve bugün de bu seviyede seyretmekte. Bu fiyat düşüşü hükümetin gelirlerini de benzer bir oranda etkiledi ve hükümet masrafları karşılamak için para basarak bu gerilemeye cevap verdi. Para basımının enflasyonu yükseltmemesi olasıydı ancak enflasyon-değer kaybı spiralinde bu mümkün olmadı. Enflasyon daha hızlı arttı.

Venezuela hükümetinin ekonomideki çeşitli yönetim hataları madalyonun tek bir yüzüydü. Diğer yüzü ise Venezuela’nın ABD’nin açık desteğini alan sağ kanat muhalefeti tarafından Maduro yönetimine karşı başlatılmış ekonomik bir savaşın içinde olunmasıydı. Örneğin, ülkenin sağcı zengin elitlerinin elinde bulunan gıda ithalatçısı firmalar, fiyatları yükseltmek için ithalat rakamlarını manipüle ettiler. PSUV’un Aralık 2015 parlamento seçimlerindeki yenilgisinin öncesinde, raflarda bulunamayan birçok ürünün bu seçim mağlubiyetinin ardından raflara geri geldiğine ilişkin sayısız haber sosyal medya üzerinde mevcuttu.

Bu bilginin üzerine, ABD’nin (Obama ve Trump yönetimleri döneminde) diplomatik ve politik savaşının Venezuela hükümeti üzerindeki dolaylı etkilerine de değinmek gerekiyor. Güncel ABD yaptırımları, ülkenin dolara ihtiyacının çok yüksek olduğu bir dönemde Venezuela ekonomisi üzerinde önemli ve yıkıcı bir etki yarattı. Dahası, US ve OAS’ın Venezuela’ya karşı yürüttüğü diplomatik savaş, Venezuela hükümeti ile yabancı finans kurumlarının, yatırımcıların ve bankacıların devam eden ilişkilerini (altın swapları, krediler, diğer ekonomik anlaşmalar vs.) de sekteye uğrattı.

Yukarıda anlatılanları özetlediğimizde, Venezuela örneğinin, kapitalizmin insan odaklı yönetilmesinin mümkün olmadığını gösterdiğini söyleyebiliriz. Vahşi kapitalist sistemi “insancılaştırmaya” çalışan tüm deneyler yenilgiye ve karmaşaya yol açmaktadır.

SÖYLENTİ #3: “ Venezuela muhalefeti, iyi niyetli ve bağımsız liderlerden oluşmaktadır. “

Venezuela’daki sağ kanat gerici muhalefet, 1999 yılında Hugo Chavez’in seçilmesiyle başlayan Bolivarcı sürecin en başından itibaren şiddete başvurmaktaydı ve 2013 seçimlerinde Nicolas Maduro’nun kendi adaylarını yenilgiye uğratmasının sonucunda şiddet öğelerini iyice arttırdı.

2002 yılında Chavez’e karşı gerçekleştirilen darbe girişiminden 2003 yılındaki petrol lokavtına, Venezuela muhalefeti ülkede istikrarı Venezuela halkının aleyhine bozmak konusunda elinden gelen her şeyi yaptı. Sözde “Guarimbalar”- sokak blokajları- burjuva ana akım medyanın söylediği üzere “barışçıl göstericilerden” oluşmamaktaydı. Muhalefet protestocularının insanları sadece “Chavista” olduğunu düşündükleri için canlı canlı yaktığı birçok kanıtlanmış olay bulunmakta.

Peki ya muhalefetin liderleri? Venezuela sağ kanat muhalefetin önde gelen dört lideri (Henrique Capriles, Leopoldo López, Antonio Ledezma ve Maria Corina Machado) yasal olarak seçilmiş Venezuela hükümetini devirmeye çalışan ABD devlet organlarıyla birebir ilişkili durumda. Venezuela muhalefetinin liderlerliğinin ABD hükümetiyle yakın ilişkide olduğunu gösteren birçok kesin kanıt mevcut (örneğin, asla yalanlanmamış sızdırılan telgraf ve dokümanlar). En azından 2009 yılından itibaren ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Venezuela’daki sağ kanat muhalefeti desteklemek için ayırdığı bütçe 49 Milyon dolardı.

Bu nedenle “bağımsızlık” Venezuela’nın sağ kanat muhalefeti hakkında dile getirilebilecek en son özelliklerden birisidir. Henrique Capriles Radonski (USAID fonlarıyla Önce Adalet partisini kurmuştu), Chavez ve Maduro’ya karşı iki seçimi de kaybeden muhalefetin başkan adayı 2002 yılında Chavez hükümetine karşı gerçekleştirilen başarısız darbedeki rolüyle tanınmaktadır. Karanlık bir politik figür olan ve aşırı sağcı partisi “Halk İradesinin” lideri Leopoldo López’in tarihinde de yolsuzluklar, şiddet içeren eylemlerin örgütlenmesi ve darbe teşebbüslerine katılım mevcuttur.

Venezuela sağ kanat muhalefetinin politik çabaları Ulusal Demokrasi Vakfı (NED), Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitüsü and Ulusal Demokratik Enstitü gibi ABD’li Kurumlar tarafından aktif olarak desteklenmektedir.

SÖYLENTİ #4: “Venezuela halkının büyük bir bölümü Maduro hükümetine karşıdır”.

Burjuva ana akım medyası Caracas hükümetine karşı geniş kitlelerin protesto gösterilerinin görüntülerini servis etse de, Venezuelaların büyük bir çoğunluğunun sağ kanat muhalefetin ve “guarimbaların” şiddet içeren taktiklerini onaylamadığı bir gerçektir. “Hinterlaces” adlı bir anket şirketinin Nisan ayında yurt çapında gerçekleştirdiği bir ankete göre halkın %76’sı Maduro’yu devirmek için gerçekleştirilecek muhtemel bir uluslararası müdahaleye karşı çıkmaktayken, halkın %87’si herhangi bir askeri müdahaleye karşı çıkmaktaydı.

Başkan Maduro ve onun sosyal demokrat hükümeti popülerliğinin önemli bir bölümünü kaybetmiş olsa da, Chavismo halkın arasında en popüler politik platform olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor. Datanalisis’in (hükümet karşıtı bir anket şirketi) Mart ayında gerçekleştirdiği bir ankete göre, Maduro’nun popülerliği %24,1 oranındaydı ki bu diğer Latin Amerika liderlerinin hepsinden fazlaydı (örneğin Enrique Peña Nieto (Meksika), Michel Temer (Brezilya) veya Michelle Bachelet (Şili)).

Dahası, Hinterlaces tarafından gerçekleştirilen ankete göre halkın %35’i Chavismo ile ittifak halindeki politik partilere desteğini ifade ederken, %29’u muhalefete destek vermekteydi, %36 ise herhangi bir politik güce destek vermemekteydi.

Bu çerçevede, Venezuela halkının çoğunluğunun Maduro’nun politik olarak devrilmesini isteyip istemediği sorulduğunda cevabın “Hayır” olduğu açık bir biçimde görülmektedir.

SÖYLENTİ #5: “Venezuela’nın diktatör hükümeti medyayı kontrol altında tutarak halkın beynini yıkamaktadır.”.

Bu yalanların en büyüğüdür. Özel sektörün baskın olduğu herhangi bir kapitalist ülkede olacağı üzere, Venezuela medyasının büyük bir kesimi özel sektörün elindedir. Venezuelalıların büyük bir kesimi TV kanallarından bilgi almaktadır ve bu TV kanallarının ezici çoğunluğu hükümet karşıtı özel sektör gruplarına aittir. En büyük Televizyon grubu olan Venevision, the Cisneros gruba aittir ve bunun dışında özel sektörün elinde bulunan 9 diğer TV kanalı (5i bölgesel kanal) mevcuttur. Bunlarla birlikte Katolik kilisesinin de TV kanal ağı bulunmaktadır. Buna karşılık sadece 3 tane devlet televizyon kanalı vardır (Venezolana de Television, Vision Venezuela, Televisora Venezolana Social).

ABD’li think tank kuruluşu COHA’ya (Yarım Küre İlişkileri Konseyi) göre, ülkedeki 10 en büyük gazete grubundan 9’u “Chavista” karşıtı kampa aittir. Sadece Karakas’ta bir kişi 21 adet gazete bulabilmektedir.

Yukarıdaki veriler hesaba katıldığında, medya sektöründe kimin daha avantajlı olduğu açıkça ortadadır. Medya sektörü büyük oranda sermaye ve tekellerin elindedir.

Çeviri: Erdem Akyol/Yunanistan Komünist Partisi’ne (KKE) yakın In Defense of Communism isimli blogda yayımlanan makale

İlk Kurşun

Venezuela lideri Maduro’yla görüşen Erdoğan: Beş anlaşma imzaladık
06/10/2017



Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, resmi temaslar için Ankara’da bulunan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile görüştü. Erdoğan, iki ülke arasında beş anlaşma imzalandığını duyurdu.

Ankara’ya resmi bir ziyaret gerçekleştiren Maduro ile baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından iki lider basının karşısına geçti.

İki ülke ilişkilerini geliştirmeye verilen önemin altını çizen Erdoğan, “Venezuela ile bugün beş anlaşma imzalandı; enerji ve ticaret alanında işbirliğini geliştirmek amacıyla atılabilecek adımları değerlendirdik” diye konuştu.

Basın açıklaması öncesinde iki ülke arasında havacılık, turizm işbirliği, tarım alanında mutabakat zaptı, ticaret ve ekonomik işbirliği anlaşması ve dışişleri alanında işbirliği anlaşması imzalandı.

Erdoğan, “THY’nin Venezuela uçuşlarının daha etkin hale getirilebilmesi için Maduro’dan taleplerimiz oldu; önümüzdeki dönemde bu konuda anlaşma için müzakerelerimiz sürüyor” derken, Maduro da “Türkiye ile havacılık anlaşması bizim için önemli, Caracas-İstanbul bağlantısını geliştirmek için lojistik desteğimizi vereceğiz” dedi.
Diken

Türkiye-Venezüella yakınlaşmasının altında ne yatıyor?
10.10.2017
Yurdagül Şimşek, Hüseyin Hayatsever



Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun Ankara ziyareti, Türkiye-Venezüella ilişkilerinde yeni bir ivme yarattı. Maduro’nun Ankara ziyaretinde Türkiye ile Venezüella arasında beş yeni anlaşma imzalanırken iki ülke yakınlaşmasının temelinde ne olduğu ve iş birliğinin hangi alanlarda gelişebileceği tartışılıyor.
TBMM Türkiye-Venezüella Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Kerem Ali Sürekli, iki ülkenin yakınlaşmasının birincil sebebinin ekonomik iş birliği imkanları olduğunu belirtti. Sürekli, iki ülkenin de ABD ile ilişkilerinin kötü olmasının Türkiye-Venezüella iş birliğinde bir rol oynamadığını ifade etti.
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yunus Soner ise ABD'nin ekonomik yaptırımlarının, Maduro'yu Asya'da yeni müttefikler aramaya ittiğini ifade ederek "Türkiye ve Venezüella'nın, ABD'nin yayılmacılığıyla, müdahaleleriyle karşı karşıya olması, ortak maddi çıkarlarda olumlu bir zemin yarattı" diye konuştu.

Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Ankara'ya yaptığı resmi ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilmesini ele aldıklarını belirtmişti. Maduro, Ankara Üniversitesi'nde katıldığı törende yaptığı konuşmada "Dünyada iş birliğine, barışa ve eşitliğe dayanan bir denge üzerinde yeni güç odaklarının ve kutuplarının doğacağını, böylece dünyanın yeni bir dengeye kavuşacağını düşünüyorum. Bu dünya için mücadele edilmeli. O yüzden Türkiye'ye geldik çünkü Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz. Tarihine ve kültürüne inanıyoruz. Daha da yaklaşalım, birbirimizi daha iyi tanıyalım, saygı duyalım ve bu yeni dünya için temelleri atmaya başlayalım diye dostluk kollarımızı size uzatıyoruz" demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da görev süresi dolan Türkiye'nin Caracas Büyükelçisi Şule Öztunç'un yerine yeni büyükelçi atanacağını bildirmişti. Caracas Büyükelçiliği'ne Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürü olan Büyükelçi Şevki Mütevellioğlu'nun atandığı belirtiliyor.

Maduro'nun Türkiye ziyaretini Sputnik'e değerlendiren TBMM Türkiye-Venezüella Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Kerem Ali Sürekli, Venezüella ile ilişkilerin yakınlaşmasının, Türkiye'nin "Latin Amerika açılımının bir sonucu" olduğunu ifade etti.

Venezüella ile ilişkilerde daha önce bir durağanlık yaşandığını ifade eden Sürekli, "Son olarak eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem Venezüella'yla bir temasta bulunmuş. 2010 yılında Maduro'nun Dışişleri Bakanı iken Türkiye gelişinden sonra ikili ilişkilerde bir hareketlenme olmuş. Ondan sonra birçok anlaşma imzalanmış ama halen eksik anlaşmalarımız var" dedi.
Venezüella'nın içinde bulunduğu şartların da Venezüella'yı bir ‘açılım' yapmaya ittiğini belirten Sürekli, "Çünkü petrol fiyatlarının düşmesi en çok Venezüella'yı etkiledi. Gelir kaynaklarının yüzde 75-80'i petrol olan Venezüella, petrol fiyatları dibe inince ekonomik çöküntü yaşadı. Bu ekonomik çöküntü dolayısıyla Venezüella sıkıntılı günler yaşadı ve bir açılım yaptı. Burada karşılıklı bir açılım oldu; Türkiye de Latin Amerika açılımı çerçevesinde Venezüella ile ilişkileri geliştiriyor, Venezüella, içindeki durumdan kurtulmak için yeni açılımlar geliştiriyor. Diplomasideki kazan-kazan ilkesiyle iki ülke de hareket ederek ilişkileri geliştirmeye başladılar" diye konuştu.

Maduro'nun Türkiye ziyaretinin, beş yıldan bu yana yürütülen yakın ilişkinin sonucu olduğunu söyleyen Sürekli, "Maduro, geçtiğimiz yıl İstanbul'daki Enerji Kongresi'ne katıldı, burada kendisi de ifade etti. Bu arada gözlerden kaçan bir şey var, ben prensip itibariyle Venezüella Dostluk Grubu başkanlığını deruhte ederken sadece bir dostluk grubu başkanı çerçevesinin dışına çıktım. Geçen yıl buraya Venezüella Yatırım Bakanı geldi. Onun öncesinde biz Venezüella'nın Ankara Büyükelçisi ile birçok defa buluştuk, ilişkilerin geliştirilmesi çerçevesinde neler yapabileceğimizi tartıştık ve sonuç olarak Venezüella Yatırım Bakanı Aralık ayında Türkiye'ye geldi ve ben İzmir milletvekili sıfatıyla onu İzmir'e götürdüm, İzmir'de işadamlarıyla buluştuk. İstanbul'da Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) Venezüella İş Konseyi Başkanı Selim Bora'nın öncülüğünde DEİK toplantısı yaptık. Ekonomik ağırlıklı temaslarımız oldu. Büyükelçi ile de ilişkilerimiz devam etti" ifadelerini kullandı.

'İLİŞKİLERDE BİRİNCİL ÖNCELİK EKONOMİ'

Türkiye-Venezüella ilişkilerinin ağırlığını ekonomik ilişkilerin oluşturduğunu ifade eden Sürekli, Maduro'nun ziyaretinde enerji ve ticaret ağırlıklı olmak üzere beş alanda anlaşma imzalandığını kaydederek şöyle konuştu:

"Diğer ülkelerle Türkiye'nin ekonomik ilişkisi çerçevesinde imzalanan anlaşmaların gerisindeyiz Venezüella ile, o açığı kapatıyoruz. Venezüella ile normal ticaretin yürütülebilmesi için bazı anlaşmaların olabilmesi lazım. Mesela bizim Venezüella'da iş yapacak firmalarımız var ama Eximbank garantisi yok, onun altyapısının oluşması için bu anlaşmaların yapılması lazım. Onların bize daha önce petrol karşılığı barter (takas) usulü iş yapalım, mesela petrol karşılığı konut yapalım teklifleri oldu. Böyle bir anlaşmamız oldu, fiili anlamda hayata geçmedi ama orada bir Türk firması 3 binden fazla konut yaptı. Şu anda orada bitmiş 3 binden fazla konutumuz var. Onun dışında şu anda madenlerle, limanlarla ilgili çalışmalarımız var. Petrol dışında Venezüella'da işlenmemiş tarım arazisi geniş miktarda var, turizm var. İşadamlarımız karşılıklı olarak gelip gidecek, ekonomik forumlar yapılacak, bu ilişkiler gelişecek."

"İki ülke de dış müdahalelere karşı direnç gösteren ülkeler. Dış müdahaleyi kabul etmeyen, reddeden, kendi ayakları üstünde duran ülkeler, bu da önemli bir faktör" diyen Sürekli, "Bu durum, iki ülkeyi birbirine yaklaştırıyor mu?" sorusu üzerine "Evet, ancak biricil sebep ekonomi, bu ikincil sebep" yanıtını verdi.

"Türkiye-Venezüella iş birliği, ABD'ye karşı cephenin güçlenmesi anlamına geliyor" yorumuna katılmadığını ifade eden Sürekli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu tür iddiaları gereksiz ve dayanaktan yoksun buluyorum. Türkiye-Venezüella ilişkileri son altı ayda bu duruma gelmedi, son beş yıldır bir hareketlenme var. Kamuoyu bilmiyor, işte geçen yıl Venezüella Yatırım Bakanı geliyor, Türkiye'de üç gün program yapıyor. Birinci öncelik ekonomik gerekliliklerden kaynaklanıyor. Siyasi yakınlaşma bu süreçte tesadüfi olmuş olabilir. Ancak şu sabit; 15 Temmuz postmodern istila girişimine karşı Türkiye'ye ilk destek veren Venezüella olmuştur. Bu bir olgudur. Ancak bizim ilişkilerimizin temelinde birincil önceliğini ekonomi oluşturuyor. Bir de tabii ilişkilerimizin gelişmesi, bizim Latin Amerika açılımımızın sonucudur. Yoksa Maduro ile Enerji zirvesinde görüşüldü geçen yıl. Astana'da görüşüldü, bakanlar geldi. Kimsenin haberi yok, orada biz 3 binden fazla konut yapmışı son beş yılda gelişen ilişkiler sonucu. Venezüella bize neden yaklaşıyor? Maduro'nun ‘Türkiye'ye geldik. Çünkü Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz' sözü çok önemli. Maduro'nun bu sözü, Türkiye'nin küresel ölçekte bir aktör olduğu ve elinin her yere uzandığını gösteriyor. Maduro, ilişkilerimizin gelişmesini çok güzel özetledi. Cumhurbaşkanımızın yine bu görüşmelerde açıklaması var. ‘Halkın üzerinde bir güç olmadığına inanıyoruz, dış müdahalelerin sorunları daha da derinleştirdiğini düşünüyoruz' dedi. Türkiye'nin büyük ülke olma yolunda ilerlemesi, önemli bir aktör olması, ekonomi, Latin Amerika açılımı, arkasından her iki ülkenin dış müdahalelere karşı direnci, tepkisi iki ülkeyi birbirine yaklaştırıyor. Ama şunu tekrar vurgulamak istiyorum; bizim bir ülkeyle ilişkimiz, başka bir ülkeye karşıtlık anlamında değerlendirilemez. Öyle bir yakıştırmanın doğru olmadığına şahsen inanıyorum.

'VENEZÜELLA ABD BAĞIMLILIĞINDAN KURTULMAK İSTİYOR, ASYA'YA YÖNELİYOR'

Maduro'nun ziyaretini Sputnik'e değerlendiren Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkan Yardımcısı Yunus Soner, Vatan Partisi adına Mart ayında Meksika'da katıldığı uluslararası kongrede Maduro'nun partisi Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi ile ortak önerge sunduklarını, Venezüella'yı birçok kez ziyaret ettiğini kaydetti.

Venezüella'nın Türkiye ile yakınlaşmasının altında Venezüella'nın Asya'da yeni müttefikler aramasının yattığını ifade eden Soner, "Latin Amerika'nın ve özelde Venezüella'nın net olarak tespit ettiği en önemli unsur, Türkiye'nin ABD ile karşı karşıya gelmesidir. Buradan kaynaklı olarak Türkiye'ye Latin Amerika çapında bir güven oluştu, bunu söyleyebiliriz. Venezüella gibi bir ülkenin kendisinin ABD ile ambargo konularında, yeni anayasa konularında karşı karşıya gelmesi nedeniyle Venezüella da Asya'da müttefikler aramaya başladı ve burada o güven temelinde Türkiye ile bu buluşma gerçekleşti. Burada ziyaret öncesinde Sayın Maduro'nun yaptığı ‘Petrol ticaretini Rus rublesi ya da Çin yuanı üzerinden gerçekleştirelim' açıklamaları da Türkiye'nin çıkarlarına uygun açıklamalardı. Türkiye ve Venezüella'nın ABD'nin yayılmacılığıyla, müdahaleleriyle karşı karşıya olması, ortak maddi çıkarlarda olumlu bir zemin yarattı ve bunun devam edeceğini düşünüyorum" dedi.

'TÜRKİYE'DEN VENEZÜELLA'YA CİDDİ YATIRIMLAR MÜMKÜN'

Venezüella'nın Türkiye'ye verdiği önemin, Venezüella'nın genel olarak Asya'ya önem vermesinin bir parçası olduğunu belirten Soner, "Bunun temelinde ülkenin onyıllar boyunca ABD'ye bağımlı olması yatıyor; Venezüella buradan kurtulmak istiyor. Dolayısıyla Asya'ya yöneliyor. Asya'da yöneldiği yer ise özellikle üretim. Şunu eklemek gerekiyor; Venezüella ABD hegemonyasına dahil olduğu dönemde aşırı derecede petrole bağımlı bir ekonomi geliştirmiş, bunun dışında üretim sektörü oldukça zayıf kalmış. Şimdi Maduro, bu durumu düzeltmek istiyor. Düzeltmek isterken de Türkiye gibi dünya çapında üretimiyle dikkat çeken, sanayileşme birikimi olan ülkelere yöneliyor. Bu iş birliği somut olarak şöyle devam edebilir; Venezüella'nın ciddi petrol rezervleri, enerji kaynakları var. Türkiye'nin ise üretim birikimi, yatırım kapasitesi var. Nitekim belirli alanlarda, örneğin inşaat sektöründe Türkiye'nin Venezüella'da yatırımları başlamıştı. Şimdi bunun daha da gelişmesi, hem dolar dışı ticaret, yani ya milli paralarla ya da barter (takas) yöntemiyle ticaret hem ondan da öte Türkiye'den Venezüella'ya ciddi yatırımlar mümkün" diye konuştu.
'MADURO HEM TÜRKİYE'NİN TARİHSEL BİRİKİMİNE HEM DE BÖLGESEL AĞIRLIĞINA VURGU YAPTI'

Maduro'nun "Türkiye'ye geldik çünkü Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz" sözlerini de değerlendiren Soner, şöyle devam etti:

"Burada Sayın Maduro'nun kast ettiği hem Türkiye, hem de çok kutuplu dünya. Türkiye de bağımsızlığını derinleştirdiği ve ABD hegemonyasından çıktığı derecede tekrar kendi gücüne geri dönüyor. Bunu, Amerikan basınında da Alman basınında da görebiliyoruz. Sayın Maduro burada hem Türkiye'nin tarihsel birikimine, cumhuriyete, Atatürkçülüğe vurgu yapıyor, hem de Türkiye'nin bölgesel ağırlığına, önderliğine, üretim temeline ve tabii Türk Silahlı Kuvvetleri'ne gönderme yapmış oluyor ve olumlu karşılıyor bunu. Maduro için burada Türkiye ABD'ye karşı bir müttefik olarak güçleniyor, bu tespitine katılıyorum. Ve bu iki ülkenin iş birliğini Sayın Maduro'nun
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Ekm 10, 2017 8:18 pm    Mesaj konusu: Türkiye-Venezüella yakınlaşmasının altında ne yatıyor? Alıntıyla Cevap Gönder

Türkiye-Venezüella yakınlaşmasının altında ne yatıyor?
10.10.2017
Yurdagül Şimşek, Hüseyin Hayatsever



Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun Ankara ziyareti, Türkiye-Venezüella ilişkilerinde yeni bir ivme yarattı. Maduro’nun Ankara ziyaretinde Türkiye ile Venezüella arasında beş yeni anlaşma imzalanırken iki ülke yakınlaşmasının temelinde ne olduğu ve iş birliğinin hangi alanlarda gelişebileceği tartışılıyor.
TBMM Türkiye-Venezüella Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Kerem Ali Sürekli, iki ülkenin yakınlaşmasının birincil sebebinin ekonomik iş birliği imkanları olduğunu belirtti. Sürekli, iki ülkenin de ABD ile ilişkilerinin kötü olmasının Türkiye-Venezüella iş birliğinde bir rol oynamadığını ifade etti.
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yunus Soner ise ABD'nin ekonomik yaptırımlarının, Maduro'yu Asya'da yeni müttefikler aramaya ittiğini ifade ederek "Türkiye ve Venezüella'nın, ABD'nin yayılmacılığıyla, müdahaleleriyle karşı karşıya olması, ortak maddi çıkarlarda olumlu bir zemin yarattı" diye konuştu.

Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Ankara'ya yaptığı resmi ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilmesini ele aldıklarını belirtmişti. Maduro, Ankara Üniversitesi'nde katıldığı törende yaptığı konuşmada "Dünyada iş birliğine, barışa ve eşitliğe dayanan bir denge üzerinde yeni güç odaklarının ve kutuplarının doğacağını, böylece dünyanın yeni bir dengeye kavuşacağını düşünüyorum. Bu dünya için mücadele edilmeli. O yüzden Türkiye'ye geldik çünkü Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz. Tarihine ve kültürüne inanıyoruz. Daha da yaklaşalım, birbirimizi daha iyi tanıyalım, saygı duyalım ve bu yeni dünya için temelleri atmaya başlayalım diye dostluk kollarımızı size uzatıyoruz" demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da görev süresi dolan Türkiye'nin Caracas Büyükelçisi Şule Öztunç'un yerine yeni büyükelçi atanacağını bildirmişti. Caracas Büyükelçiliği'ne Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürü olan Büyükelçi Şevki Mütevellioğlu'nun atandığı belirtiliyor.

Maduro'nun Türkiye ziyaretini Sputnik'e değerlendiren TBMM Türkiye-Venezüella Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Kerem Ali Sürekli, Venezüella ile ilişkilerin yakınlaşmasının, Türkiye'nin "Latin Amerika açılımının bir sonucu" olduğunu ifade etti.

Venezüella ile ilişkilerde daha önce bir durağanlık yaşandığını ifade eden Sürekli, "Son olarak eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem Venezüella'yla bir temasta bulunmuş. 2010 yılında Maduro'nun Dışişleri Bakanı iken Türkiye gelişinden sonra ikili ilişkilerde bir hareketlenme olmuş. Ondan sonra birçok anlaşma imzalanmış ama halen eksik anlaşmalarımız var" dedi.
Venezüella'nın içinde bulunduğu şartların da Venezüella'yı bir ‘açılım' yapmaya ittiğini belirten Sürekli, "Çünkü petrol fiyatlarının düşmesi en çok Venezüella'yı etkiledi. Gelir kaynaklarının yüzde 75-80'i petrol olan Venezüella, petrol fiyatları dibe inince ekonomik çöküntü yaşadı. Bu ekonomik çöküntü dolayısıyla Venezüella sıkıntılı günler yaşadı ve bir açılım yaptı. Burada karşılıklı bir açılım oldu; Türkiye de Latin Amerika açılımı çerçevesinde Venezüella ile ilişkileri geliştiriyor, Venezüella, içindeki durumdan kurtulmak için yeni açılımlar geliştiriyor. Diplomasideki kazan-kazan ilkesiyle iki ülke de hareket ederek ilişkileri geliştirmeye başladılar" diye konuştu.

Maduro'nun Türkiye ziyaretinin, beş yıldan bu yana yürütülen yakın ilişkinin sonucu olduğunu söyleyen Sürekli, "Maduro, geçtiğimiz yıl İstanbul'daki Enerji Kongresi'ne katıldı, burada kendisi de ifade etti. Bu arada gözlerden kaçan bir şey var, ben prensip itibariyle Venezüella Dostluk Grubu başkanlığını deruhte ederken sadece bir dostluk grubu başkanı çerçevesinin dışına çıktım. Geçen yıl buraya Venezüella Yatırım Bakanı geldi. Onun öncesinde biz Venezüella'nın Ankara Büyükelçisi ile birçok defa buluştuk, ilişkilerin geliştirilmesi çerçevesinde neler yapabileceğimizi tartıştık ve sonuç olarak Venezüella Yatırım Bakanı Aralık ayında Türkiye'ye geldi ve ben İzmir milletvekili sıfatıyla onu İzmir'e götürdüm, İzmir'de işadamlarıyla buluştuk. İstanbul'da Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) Venezüella İş Konseyi Başkanı Selim Bora'nın öncülüğünde DEİK toplantısı yaptık. Ekonomik ağırlıklı temaslarımız oldu. Büyükelçi ile de ilişkilerimiz devam etti" ifadelerini kullandı.

'İLİŞKİLERDE BİRİNCİL ÖNCELİK EKONOMİ'

Türkiye-Venezüella ilişkilerinin ağırlığını ekonomik ilişkilerin oluşturduğunu ifade eden Sürekli, Maduro'nun ziyaretinde enerji ve ticaret ağırlıklı olmak üzere beş alanda anlaşma imzalandığını kaydederek şöyle konuştu:

"Diğer ülkelerle Türkiye'nin ekonomik ilişkisi çerçevesinde imzalanan anlaşmaların gerisindeyiz Venezüella ile, o açığı kapatıyoruz. Venezüella ile normal ticaretin yürütülebilmesi için bazı anlaşmaların olabilmesi lazım. Mesela bizim Venezüella'da iş yapacak firmalarımız var ama Eximbank garantisi yok, onun altyapısının oluşması için bu anlaşmaların yapılması lazım. Onların bize daha önce petrol karşılığı barter (takas) usulü iş yapalım, mesela petrol karşılığı konut yapalım teklifleri oldu. Böyle bir anlaşmamız oldu, fiili anlamda hayata geçmedi ama orada bir Türk firması 3 binden fazla konut yaptı. Şu anda orada bitmiş 3 binden fazla konutumuz var. Onun dışında şu anda madenlerle, limanlarla ilgili çalışmalarımız var. Petrol dışında Venezüella'da işlenmemiş tarım arazisi geniş miktarda var, turizm var. İşadamlarımız karşılıklı olarak gelip gidecek, ekonomik forumlar yapılacak, bu ilişkiler gelişecek."

"İki ülke de dış müdahalelere karşı direnç gösteren ülkeler. Dış müdahaleyi kabul etmeyen, reddeden, kendi ayakları üstünde duran ülkeler, bu da önemli bir faktör" diyen Sürekli, "Bu durum, iki ülkeyi birbirine yaklaştırıyor mu?" sorusu üzerine "Evet, ancak biricil sebep ekonomi, bu ikincil sebep" yanıtını verdi.

"Türkiye-Venezüella iş birliği, ABD'ye karşı cephenin güçlenmesi anlamına geliyor" yorumuna katılmadığını ifade eden Sürekli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu tür iddiaları gereksiz ve dayanaktan yoksun buluyorum. Türkiye-Venezüella ilişkileri son altı ayda bu duruma gelmedi, son beş yıldır bir hareketlenme var. Kamuoyu bilmiyor, işte geçen yıl Venezüella Yatırım Bakanı geliyor, Türkiye'de üç gün program yapıyor. Birinci öncelik ekonomik gerekliliklerden kaynaklanıyor. Siyasi yakınlaşma bu süreçte tesadüfi olmuş olabilir. Ancak şu sabit; 15 Temmuz postmodern istila girişimine karşı Türkiye'ye ilk destek veren Venezüella olmuştur. Bu bir olgudur. Ancak bizim ilişkilerimizin temelinde birincil önceliğini ekonomi oluşturuyor. Bir de tabii ilişkilerimizin gelişmesi, bizim Latin Amerika açılımımızın sonucudur. Yoksa Maduro ile Enerji zirvesinde görüşüldü geçen yıl. Astana'da görüşüldü, bakanlar geldi. Kimsenin haberi yok, orada biz 3 binden fazla konut yapmışı son beş yılda gelişen ilişkiler sonucu. Venezüella bize neden yaklaşıyor? Maduro'nun ‘Türkiye'ye geldik. Çünkü Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz' sözü çok önemli. Maduro'nun bu sözü, Türkiye'nin küresel ölçekte bir aktör olduğu ve elinin her yere uzandığını gösteriyor. Maduro, ilişkilerimizin gelişmesini çok güzel özetledi. Cumhurbaşkanımızın yine bu görüşmelerde açıklaması var. ‘Halkın üzerinde bir güç olmadığına inanıyoruz, dış müdahalelerin sorunları daha da derinleştirdiğini düşünüyoruz' dedi. Türkiye'nin büyük ülke olma yolunda ilerlemesi, önemli bir aktör olması, ekonomi, Latin Amerika açılımı, arkasından her iki ülkenin dış müdahalelere karşı direnci, tepkisi iki ülkeyi birbirine yaklaştırıyor. Ama şunu tekrar vurgulamak istiyorum; bizim bir ülkeyle ilişkimiz, başka bir ülkeye karşıtlık anlamında değerlendirilemez. Öyle bir yakıştırmanın doğru olmadığına şahsen inanıyorum.

'VENEZÜELLA ABD BAĞIMLILIĞINDAN KURTULMAK İSTİYOR, ASYA'YA YÖNELİYOR'

Maduro'nun ziyaretini Sputnik'e değerlendiren Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkan Yardımcısı Yunus Soner, Vatan Partisi adına Mart ayında Meksika'da katıldığı uluslararası kongrede Maduro'nun partisi Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi ile ortak önerge sunduklarını, Venezüella'yı birçok kez ziyaret ettiğini kaydetti.

Venezüella'nın Türkiye ile yakınlaşmasının altında Venezüella'nın Asya'da yeni müttefikler aramasının yattığını ifade eden Soner, "Latin Amerika'nın ve özelde Venezüella'nın net olarak tespit ettiği en önemli unsur, Türkiye'nin ABD ile karşı karşıya gelmesidir. Buradan kaynaklı olarak Türkiye'ye Latin Amerika çapında bir güven oluştu, bunu söyleyebiliriz. Venezüella gibi bir ülkenin kendisinin ABD ile ambargo konularında, yeni anayasa konularında karşı karşıya gelmesi nedeniyle Venezüella da Asya'da müttefikler aramaya başladı ve burada o güven temelinde Türkiye ile bu buluşma gerçekleşti. Burada ziyaret öncesinde Sayın Maduro'nun yaptığı ‘Petrol ticaretini Rus rublesi ya da Çin yuanı üzerinden gerçekleştirelim' açıklamaları da Türkiye'nin çıkarlarına uygun açıklamalardı. Türkiye ve Venezüella'nın ABD'nin yayılmacılığıyla, müdahaleleriyle karşı karşıya olması, ortak maddi çıkarlarda olumlu bir zemin yarattı ve bunun devam edeceğini düşünüyorum" dedi.

'TÜRKİYE'DEN VENEZÜELLA'YA CİDDİ YATIRIMLAR MÜMKÜN'

Venezüella'nın Türkiye'ye verdiği önemin, Venezüella'nın genel olarak Asya'ya önem vermesinin bir parçası olduğunu belirten Soner, "Bunun temelinde ülkenin onyıllar boyunca ABD'ye bağımlı olması yatıyor; Venezüella buradan kurtulmak istiyor. Dolayısıyla Asya'ya yöneliyor. Asya'da yöneldiği yer ise özellikle üretim. Şunu eklemek gerekiyor; Venezüella ABD hegemonyasına dahil olduğu dönemde aşırı derecede petrole bağımlı bir ekonomi geliştirmiş, bunun dışında üretim sektörü oldukça zayıf kalmış. Şimdi Maduro, bu durumu düzeltmek istiyor. Düzeltmek isterken de Türkiye gibi dünya çapında üretimiyle dikkat çeken, sanayileşme birikimi olan ülkelere yöneliyor. Bu iş birliği somut olarak şöyle devam edebilir; Venezüella'nın ciddi petrol rezervleri, enerji kaynakları var. Türkiye'nin ise üretim birikimi, yatırım kapasitesi var. Nitekim belirli alanlarda, örneğin inşaat sektöründe Türkiye'nin Venezüella'da yatırımları başlamıştı. Şimdi bunun daha da gelişmesi, hem dolar dışı ticaret, yani ya milli paralarla ya da barter (takas) yöntemiyle ticaret hem ondan da öte Türkiye'den Venezüella'ya ciddi yatırımlar mümkün" diye konuştu.
'MADURO HEM TÜRKİYE'NİN TARİHSEL BİRİKİMİNE HEM DE BÖLGESEL AĞIRLIĞINA VURGU YAPTI'

Maduro'nun "Türkiye'ye geldik çünkü Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz" sözlerini de değerlendiren Soner, şöyle devam etti:

"Burada Sayın Maduro'nun kast ettiği hem Türkiye, hem de çok kutuplu dünya. Türkiye de bağımsızlığını derinleştirdiği ve ABD hegemonyasından çıktığı derecede tekrar kendi gücüne geri dönüyor. Bunu, Amerikan basınında da Alman basınında da görebiliyoruz. Sayın Maduro burada hem Türkiye'nin tarihsel birikimine, cumhuriyete, Atatürkçülüğe vurgu yapıyor, hem de Türkiye'nin bölgesel ağırlığına, önderliğine, üretim temeline ve tabii Türk Silahlı Kuvvetleri'ne gönderme yapmış oluyor ve olumlu karşılıyor bunu. Maduro için burada Türkiye ABD'ye karşı bir müttefik olarak güçleniyor, bu tespitine katılıyorum. Ve bu iki ülkenin iş birliğini Sayın Maduro'nun ziyaretinden sonra oldukça derinleştireceğine inanıyorum."

'ZORUNLULUKLAR MADURO İLE ERDOĞAN'I BİRLEŞTİRDİ'

Nicolas Maduro
© REUTERS/ MİRAFLORES PALACE/HANDOUT VİA REUTERS
Maduro: Benimkilerin yanında Erdoğan'ın önlemlerinin esamisi okunmaz
Türkiye ile Venezüella'nın önündeki zorunlulukların aynı olduğunu ifade eden Soner, şunları söyledi:
"İki ülke de dolar bağımlılığından kurtulmak ve üretim ekonomisine geçmek zorunda. Bu ihtiyaç, petrol bağımlılığı nedeniyle Venezüella için daha yakıcı, ama Türkiye için de yakıcı. Türkiye'de 50 yıldır ekonomi dışarıdan gelen sıcak parayla, dolarla çevrildi. Şimdi Türkiye artık yavaş yavaş o dolar bağımlılığından kurtulmak, kendi içinde en başta sanayi olmak üzere üretimi teşvik etmek zorunda. Dolayısıyla bu iş birliği, iki ülkenin önünde bir ihtiyaç, bir zorunluluk olarak duruyor. Zaten Nicolas Maduro gibi sosyalist biriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi sosyalist olmayan birini buluşturan zorunluluk da bu. Bu zorunluluklar, bu mecburiyetler İslamcı siyasi gelenekten gelen bir cumhurbaşkanını sosyalist gelenekten gelen bir devlet başkanıyla birleştiriyor. Bu mecburiyetler, ekonomi programını da yönetiyor. Burada ideolojiler çok önemli değil, iki ülkenin ihtiyaçları belirleyici. Burada Türkiye ve Venezüella arasında derinleşen bir iş birliği olacağından ben kesinlikle eminim."

'İŞ BİRLİĞİ VENEZÜELLA İLE SINIRLI KALMAYACAK'

Türkiye'nin Latin Amerika'da iş birliği yaptığı ülkelerin Venezüella ile sınırlı kalmayacağını da söyleyen Soner, "Örneğin Türk Hava Yolları Küba'ya doğrudan uçuşlarını başlattı, Türkiye'den Küba'ya yönelik ciddi ticari yatırım ilgisi olduğunu biz Vatan Partisi olarak bizzat tespit ediyoruz. Aynı şekilde ben Küba'da burada Küba Büyükelçiliği ile yaptığım görüşmelerde o tarafın da Türkiye'ye yönelik büyük beklentileri olduğunu biliyorum. Dolayısıyla bu iş birliği gerçekçi bir iş birliği ve Türkiye için çok büyük bir zorunluluk. Ve Türkiye, bu iş birliğini daha güvenli yürütecek bir hükümete 2019'da kavuşacak. Mevcut hükümetin geçmişine baktığınız zaman ciddi sıcak para bağımlılığı görüyorsunuz, bunu aşmak zorunda kalıyorlar. Fakat stratejik perspektif açısından eksiklikler görüyoruz, hükümetin kendi içinde farklı sesler çıkıyor. Türkiye 2019'da farklı bir hükümetle Venezüella'yla olsun, Küba'yla olsun, onların ötesinde diğer Latin Amerika ülkeleriyle üretim temelli stratejik iş birliğine girecektir" dedi.
Sputnik
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BATI DÜNYASI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com