EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

‘Dindar olmak ahlaklı olmayı gerektirir mi?’

 
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr May 14, 2017 11:21 pm    Mesaj konusu: ‘Dindar olmak ahlaklı olmayı gerektirir mi?’ Alıntıyla Cevap Gönder

Oflaz: “Harun gibi gelenler Karun gibi gidiyor”
1 Haz, 2017

AKP’ye yakınlığı ile bilinen Star gazetesi yazarı Lütfi Oflaz, çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Yandaş gazetecileri eleştiren Oflaz’ın, “Harun gibi gelenler Karun gibi gidiyor” sözleri dikkat çekti.
Oflaz: "Harun gibi gelenler Karun gibi gidiyor"
Hükümet’e yakınlığı ile bilinen Star gazetesi yazarı Lütfi Oflaz, yandaş yazarları kaleme aldı. Oflaz, “Bakıyoruz da iktidara yakın medya mensupları arasında gömlekle gelip de pek çok ceket sahibi olanlar var” diyerek AKP’ye yakın isimlerin kazandığı paralara dikkat çekti.
“Nasıl oldu da Harun gibi gelip Karun gibi oldular?” sorusunu soran Oflaz’ın “Harun gibi gelen Karun gibi gitmemeli!” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
Her zaman şunları söylemişimdir.
İktidara gömlekle gelenler ceketle gitmemeliler!
Hele de iktidara gömlekle gelenler gardıropla hiç gitmemeliler!
İktidara gömlekle gelenler gömlekle gitmeliler.
Başka bir ifadeyle, iktidara Harun gibi gelenler Karun gibi gitmemeliler!
Hadi diğer meslek mensuplarını şimdilik bir kenara bırakalım.
Kendi mesleğimizin mensuplarının, medya mensuplarının durumuna bir bakalım.
Gazetecilerin, yazarların, yorumcuların, programcıların durumuna bir bakalım.
Bakıyoruz da iktidara yakın medya mensupları arasında gömlekle gelip de pek çok ceket sahibi olanlar var!
Hatta gömlekle gelip de gardırop sahibi olanlar var!
Harun gibi gelip de Karun gibi olanlar var!
Dün toplu taşıma araçlarına binecek bilet parasını zor bulurlarken, bugün son model ciplere binenler var.
Dün gecekondularda otururlarken, bugün şato gibi villalarda oturanlar var.
Geçtik villaları, Boğaz’daki yalılarda oturanlar var.
Dünüyle bugünü arasında uçurumlar olanlar var.
Nasıl oldu da Harun gibi gelip Karun gibi oldular?
Niye soruyorum bu suali?
Demek istiyorum ki, bu konuda herkes kendi hesabını vermeli.
Herkesten kendi hesabını vermesini istediğime göre, önce bu konuda ben hesap vermeliyim.
AK Parti iktidara geldiğinde nasılsam yine öyleyim.
AK Parti iktidara geldiğinde, Eyüp’te yoksulların yaşadığı bir mahallede 60 metrekareden ibaret mütevazı bir evde oturuyordum.
Yine aynı evde oturuyorum.
AK Parti iktidara geldiğinde, gideceğim yerlere otobüs gibi toplu taşım araçlarıyla gidiyordum.
Yine gideceğim yerlere otobüs gibi toplu taşım araçlarıyla gidiyorum.
AK Parti iktidara geldiğinde, bir lokma bir hırka anlayışıyla yaşıyordum.
Yine bir lokma bir hırka anlayışıyla yaşıyorum.
Biliyorum, bu konuyu gündeme getirdiğim için Harun gibi gelip de Karun gibi olan meslektaşlarımı çok öfkelendireceğim.
Onların tepkilerini çekeceğim.
Ama bedeli ne olursa olsun, gerçekleri yazmaktır benim işim.
Gerçekleri yazmak, hakkı savunmak uğruna nice bedeller ödedim.
Gerektiğinde yine öderim.
İlk Kurşun

Etyen Mahçupyan: Yüzde yetmişin ahlakı dindarlık için gerekli koşul olarak görmemesini nasıl açıklayabiliriz?
14/05/2017

Elif Çakır konu etti… İlahiyatçı bir öğretim görevlisinin yürüttüğü saha çalışmasında ‘Dindar olmak ahlaklı olmayı gerektirir mi?’ sorusu sorulmuş ve görüşülen kişilerin yüzde yetmişi ‘gerektirmez’ diye cevap vermiş.

Oysa ‘yüzde doksan dokuzu Müslüman’ bir ülkede yaşıyoruz, kendisine dindar diyen insan sayısı artıyor ve başkaları dinsel kutsallarımıza dokunduğunda da çok aşırı tepkiler verebiliyoruz. Diğer deyişle bu konuda duyarlılığın yüksek olduğu, dini inancın kimliğin temel özelliklerinden birini oluşturduğu açık…

Dolayısıyla dine bakışımızın dinin bizden beklentisiyle uyumlu olması beklenir. Eğer bir dinin akideleri söz konusu dine mensup kişilerin ahlaklı olmasını bekliyorsa, dini hassasiyeti olanların ahlakı dindarlığın parçası olarak görmesi ve o doğrultuda davranmasından daha doğal ne olabilir? Bu durumda yüzde yetmişin ahlakı dindarlık için gerekli bir koşul olarak görmemesini nasıl açıklayabiliriz?

Yazının devamı için: http://www.karar.com/yazarlar/etyen-mahcupyan/dersimiz-din-ve-ahlak-3994

Cemil Çiçek: "Ahlaksız bir dindarlık olmaz"

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski Başkanı Cemil Çiçek'ten çok tartışılacak sözler geldi


Cemil Çiçek: "Ahlaksız bir dindarlık, hukuksuz bir demokrasi olmaz"
16 Mayıs 2017

Karar yazarı Elif Çakır'ın yazısı şöyle:

(..) Sayın Cemil Çiçek. Cuma günkü “Dindar olmak ahlaklı olmayı gerektirir mi?” başlıklı yazım üzerine aradı ve önce ‘anket sonucuna’ dair şunu sordu: “Bu anket sonucu şaşırtıcı mı?”

Yine söylüyorum. Böylesi bir süreçte böylesi bir anket sonucunun çıkması şaşırtıcı olduğu kadar üzücüdür de. Çoğunluğu Müslümanların yaşadığı bir ülkedeki ‘çürümüşlüğü’ gösterir.

Peşinen söylemem gerekiyor ki. Cuma günkü yazının ses getirmesinden mutlu oldum. Devamı gelirse, güzel ve hayırlı bir tartışmanın sürmesine vesile olacaktır.

Mevzuyu ilk kez okuyacaklar açısından kısa bir özet. Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu Hoca’dan öğrendiğimize göre “İlahiyat camiasında bir hocanın yaptığı bir anket çalışması” var. Yapılan anket sonucuna göre “Ankete katılanların yüz de 70’si dindar olmanın ahlaklı olmayı gerektirmediğine inanıyor”.

Ve çıkan bu sonuç, uzunca bir süredir “ahlaki değerlerde yozlaşma var” uyarıları yapan Cemil Çiçek’i doğrular nitelikte. Anket sonucuna çok da şaşırmadığını söyleyen Sayın Çiçek şunları söyledi:

“Bence gerçeklerle örtüşen bir anket. Zira bizim toplumumuzda her geçen gün yapılan işlerin ‘ahlakla’ örtüşüp örtüşmediğine bakılmıyor. Ya neye bakılıyor? Kanunla örtüşüp örtüşmediğine! Peki, her kanuna uygun olan ahlakla örtüşür mü? Örtüşmez. Esas olan ahlakla örtüşmesidir. Bu anket sonucu bizlere, kafamızı iki elimizin arasına alıp ciddi bir muhasebe yapmamız gerektiğini söylüyor. Sonuçta ‘ahlaksız bir dindarlığın’ ne bir kişiye, en bir topluma ne de Müslümanlığa hayrı dokunur. Biliyorsunuz ‘ahlaksız dindarlık’ tanımı yapan Sayın Mustafa Çağrıcı’dır. Bunun üzerine bir yazı yazmıştı.

Ben dindarım demekle dindar olunmuyor. Dindarım diyen bir kişinin sadece beyanına bakılmaz. Bilakis hal ve tavırlarına da bakılır. Ya dindarım diyen bir kişinin hal ve tavırları tam zıddını söylüyorsa!

Dindarlık bir şerif rozeti değildir. Yakadan çıkartıp yakaya takılmaz.”

(..)

Şimdi kaldığımız yerden Cemil Bey’in söylediklerine kulak verelim:

“Bu yozlaşma sadece bizim ülkemizin değil aynı zamanda İslam dünyasının büyük bir sorunudur. Sonuçta dini ahlaktan soyutladığınızda geriye sadece ritüeller kalır. Ve dinden beklenen fayda da ortadan kalkar.”

“İslam dünyasının diğer (pek çok sorunu var) sorunlarına ilave olarak ‘ahlaksız dindarlık’ ve ‘hukuksuz demokrasi’yi koyabiliriz. Uluslararası göstergelere bakıldığında hukuksuzlukların en çok İslam ülkelerinde yaşanıyor olması üzücü. Ahlakın olmadığı bir dindarlık, hukukun olmadığı bir demokrasi, ikisi de büyük bir felakettir.”

“Hukuktan demokrasiyi, dinden ahlakı soyutladığınızda geriye sadece ritüeller kalır. Kalorisi olmayan, oksijeni kesilmiş bir din anlayışı. Demokrasiden de hukuku soyutladığınızda demokraside sadece şekilcilik kalır. Sandık var demokrasi var denilemez. Sandık her sorunu çözmez. Hukuksuz bir demokrasi ile toplumun sorunlarını çözecek iklim oluşmaz.”

“Toplumun sorunları kanunlarla, yasalarla, mevzuatlarla çözülmez. Kanunlarda olması gereken ölçü hukuka uygunluktur. Kanunların üstün olduğu değil, hukukun üstün olduğu bir ülke inşa etmeliyiz. Hukuk da ahlaka erişimin bir vasıtasıdır. Adalet de hukukun vicdanıdır.

Ezcümle ahlaksız bir dindarlık mümkün olmayacağı gibi, hukuksuz bir demokrasinin olması da mümkün değildir.”

Ve Cemil Çiçek’in soru ve önerisi:

“Peki, hukuksuz demokrasi olur mu? Bunu da tartışmamız gerekiyor.”

En az “dindar olmak ahlaklı olmayı gerektirir mi” sorusu kadar çarpıcı ve ‘olmaz elbette’ seçeneğinden başka bir cevap şıkkı vermeyen bir soru.

***

Hadi tartışalım. Hukuksuz demokrasi olur mu?

Zira hukuk, demokrasinin olmazsa olmazı yani vazgeçilmez bir unsurudur. Ancak demokrasinin bir gereği olarak “yönetimlerin” seçimle yapıldığı pek çok ülkede maalesef ‘hukuk’ ilkesinin sadece kağıt üzerinde olduğu da bir gerçektir.

Peki...

Türkiye gerçek anlamda ne zaman demokrasi rayına oturur: Türkiye’de hukukun üstünlüğü sağlandığı ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak hukuk devleti olduğu zaman.

Çünkü, devletleri güçlü yapan ‘hukuk devleti’ olmasıdır ve ülkelerin gelişmişliğinin en önemli göstergesi o toplumda en önemli husus ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesidir.

Kaynak:Karar
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com