Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Prş Tem 17, 2014 10:20 pm Mesaj konusu: Neoliberal sivil darbe ve alternatifi |
|
|
Neoliberal sivil darbe ve alternatifi
Selçuk Salih Caydi
15.7.14
"Duden sözlüğüne göre 'Darbe', siyasi bir 'alaşağı ediş'tir." "Artık darbeler, sessizce ve usulca, parlamentoların önünde tank sesi duyulmadan, muhalifleri karanlık zindanlara atan ve işkence yapan askerler olmaksızın yapılıyor." (1)
Yeni kitabına "Sessiz Darbe" (Der stille Putsch) adını veren araştırmacı gazeteci Jürgen Roth, Türkiye'de bizim daha çok "Sivil Darbe" diye adlandırdığımız ve Nuray Mert'e borçlu olduğumuz fenomeni, kitabının girişinde bu sözlerle ifade ediyor. Aslında burada dikkat çekilen olay, günümüzde darbelerin silahla değil parayla ve devlet kurumları içeriden fethedilerek yapıldığıdır, sadece Türkiye'de olan birşey değildir ve tabii her darbe gibi sivil darbelerin de somut bir amacı vardır.
Türkiye'de fiilen bir tekparti rejimi kuran ve muhalefeti de bunu meşrulaştırmak için kullanan AKP iktidarını nasıl değerlendirmek gerektiği konusunu okura bırakmakla birlikte, klasik "Askeri Darbe öcüsü" klişesinin artık hükmünü yitirdiğini ve "Darbe" konusunu yeniden tarif etmeyi denemek, bu yazının amacıdır.
Darbe, varolan legitim/meşru bir iktidarın, legitim/meşru olmayan bir şekilde (yani mevcut yasalara aykırı olarak) -bir kurum tarafından- alaşağı edilmesi demektir. Devrimle Darbeyi birbirinden ayıran, darbenin kurumlar tarafından yapılmasıdır, devrim gibi gönüllü halk katılımıyla/eylemleriyle değil.
Şimdi internete bakıyorum da, Nuray Mert'in "Sivil Darbe" sözüyle güya dalga geçmek üzere 2010'da öyle fasaryalar yazılmış ki, "Kemalistlerin, dünyada ciddiye alınmayan bir terimi" karalamalarından tutun da, "Balyoz Davası"nı Askeri Darbe girişimine örnek gösterenlere kadar, bugün hükmü kalmamış tonla laf edilmiş. Bugün asıl darbelerin "Sivil Darbeler" olduğunu, sadece Jürgen Roth gibi dünyaca ünlü gazeteciler söylemiyor, André Gorz gibi büyük düşünürler de gidişata işaret ediyordu (2) ve elbette Türkiye'deki gibi sadece siyasetin rengine/söylemine bakarak söylemiyorlar bunu, ekonomiye bakarak söylüyorlar. Nuray Mert'in susturulmasının ardından, "Sivil Darbe" konusunun savunulamamasının nedeni de -Türkiye'de her daim olduğu gibi- muktedirlerie yöneltilen eleştirilerin şekilsel/siyasi olması ve ekonominin özünü asla içermemesi. Türkiye'de Laik-İslamcı çatışması ve giyim-kuşam eleştirisi/savunusu üzerinden politika yaptığını sananların, askeri darbe korkusunu "tartışmaları" ve "Sivil Darbe" diyenleri "Kemalist" diyerek güya karalamaya kalkmaları ve bunun bir de etkili olabilmesini, konunun ekonomik boyutuna asla inmememize "borçluyuz".
"Sivil Darbe" şimdi "Askeri Darbe"nin yerini almış bulunuyor, zira bir darbenin yaptığı herşeyi yapıyor, ama bunun için tank ve asker kullanmıyor.
Neoliberalizmin, kapitalizmin belli bir aşaması olduğunu, iktidarından darbesine kadar asıl meselenin bu "aşama" olduğunu, olayın "başörtüsü" gibi sembollerinin ancak tali önemde kimlik ifadesinden öte olmadığını, AKP ve türevlerine karşı alternatiflerin, ancak neoliberal pratiklere alternatiften çıkacağını, yoksa kalıcı/bilinçli bir zaferin zor geleceğini anlamak önemli.
Neoliberalizm, kapitalizmin talan edeceği alanların bitmasi sonucu devlet mallarının talana açılması diye özetlenebilecek bir ahir zaman kapitalizmidir.
AKP'nin asıl özelliği (kendinden olanları diğerlerinden ayırmak için kullandığı) islami semboller değildir. Asıl özelliği, devletin kamulaştırma işlerini bile özel firmalara devretmesi (özelleştirmesi) ve finans endüstrisiyle, kendine yakın "iş dünyası"yla bütünleşmiş bir yapı arzetmesidir. AKP'yi, küçük bir neoliberal siyasi "elit" etrafında örgütlü "yandaş firmalar" (ve onların uluslarötesi başlantıları) olmaksızın düşünmek mümkün değildir. İşin "Sivil Darbe" kısmı ise, AKP'nin -her şartta kendi taraftarlarına yonttuğu- "yararcı" neoliberal sistemi, hukuk ötesi bir yerden sürüdürmesi olarak görebiliriz. Ama durum sadece Türkiye'ye özgü değil ve AKP yanlısı Liberallerin biriki yıl öncesine kadar ker gün yazdıkları gibi "Kemalist kuruntu" da değil.
Sistemde para kazanılacak alanların daralması sonucu "Özelleştirmeler" diye birşey icad edildiğinden beri devletin çeşitli alanları özel sermayeye açılıyor. Artık eğitiminden sağlığına kadar her alan özelleştirilmiş durumda. İşte Jürgen Roth, tam da burada, uluslarötesi sermayenin tüketmeye başladığı özelleştirmeleri garanti altına almak için yeni bir trendle "Sivil Darbeci" bir anlayış geliştirdiklerini, bunlar için hangi örgütleri kurduklarını, bu örgütlerin nasıl işleyip, siyaseti nasıl kontrol ettiklerini, iktidarların giderek ekonominin emrine nasıl girdiğini, şimdiye kadar okuduğum en somut şekliyle ve Avrupa örneğinde anlatıyor, tek tek isimler vererekilişkilerin nasıl yürüdüğünü de gösteriyor...
(Yazı devam edecek)
Dipnotlar
1. Jürgen Roth, "Der stille Putsch" Münih 2014, s. 17
2. André Gorz, "Arbeit zwischen Misere und Utopie" Frankfurt 2000, s.76
Kaynak: Konstantiniye Notları _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|