Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Pts Tem 11, 2011 11:16 pm Mesaj konusu: Ahmet Arif |
|
|
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık ...
Ve zehir-zıkkım cigaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık
Ahmet Arif
“Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım, Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu, Karayılanı, Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz, Bir nice sevda...
Bir bilsen, Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan, Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim, Duyuyor musun ?
Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol, içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile, Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım, Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden, Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende, Anlıyor musun ?”
Ahmet Arif
_________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|