EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Son zamanlarda dans eden herkes dönüyor

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> MÜZİK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Eyl 15, 2010 11:35 pm    Mesaj konusu: Son zamanlarda dans eden herkes dönüyor Alıntıyla Cevap Gönder

BİR DANS İZLEYİCİSİNDEN ODATV'YE MEKTUPLAR

Son zamanlarda dans eden herkes dönüyor
15.09.2010

Nereden başlasam, nasıl anlatsam…

Odatv`ye bir dans eleştirisi kaleme almak için 8 Eylül’de bir gösterideydim. En sert eleştiriyi yapmak için dahi sanat ve estetik adına bir şeyler görmek gerekir. Ancak sahnede izlediğim gösteri sanat eleştirisi yapılamayacak kadar fakirdi. Sonunda karşınıza bu satırlar çıktı…

Bodrum yarımadasında, küçük bir beldede, tarihi bir kilisenin bahçesinde kocaman bir sahnenin üstünde bir piyano, ses düzeni, bir iki sandalye, kocaman bir darbuka, kocaman bir ses sistemi, robot ışıklar, fonda Türk bayrakları ve bir iki sponsor afişi.

Resmi konuşmalardan sonra nihayet müzisyenler yerlerini alıyorlar: biri piyanoda, narin bir hanımefendi, diğer yanda ise bir beyefendi sandalyede kocaman darbukayı eline alıyor, siyahlar giyinmiş.

Çalmaya başladılar: Bach Partitura’lardan. Piyano akıp gidiyor, yanında kocaman darbuka (bu artık bir terim olabilir) ritim yürüyüşüne yorumlar getirip çeşitlemeler ve süslemeler yapıyor. Fikir olarak ilginç, müzikal olarak çok ilginç değil çünkü Bach’ Partitura’ların zaten çok düzenli ve eşit bir ritim yapısı var; ayrıca bu fikir bana başka bir piyanistin bir albümünü hatırlattı, sanırım adı Anjelika Akbar’dı… Neyse fikirler tekrarlanabilir.

Hafiften rahatsızlık veren unsur, şu kocaman darbukanın kocaman bir ses sisteminin olması. Kocaman darbukanın zaten oldukça güçlü bir sesi var, bir de buna kötü bir ses sistemi eklenince maalesef darbukanın ne tonları ne de vuruşların renkleri ve tınıları belli oluyor. Yazık! Halbuki piyanoya daha narin ve zarif bir vurmalıyla (örneğin bir bendir ya da kudüm) eşlik etmek, bu ikiliyi konuşturmak, daha keyifli ve anlamlı olabilirdi.

İlk bölümden sonra ışıkların kararmasıyla birlikte sahneye siyahlar giyinmiş bir kadın grubu yerleşiyor. Kocaman darbukanın ve ona bağlı ses efektleri eşliğinde, kocaman sarışın bir dansçı hareket etmeye başlıyor. Tarz: bir çeşit modern dans, ifadeler expressionist’leri andırıyor, kostümler bir şeyi andırmıyor, hareketler aşırı duygu yüklü fakat bir o kadar da basit ve alışılmış. Uzun boylu dansçı başlıyor sonra sahnenin kenarına giderek diğerlerini davet ediyor ve hepsi peş peşe, (kanon şeklinde) hareketleri tekrarlıyorlar, ifadeler hala aynı. Bu kadın grubu öfkeli gibi gözüküyor, zaten siyah giysiler giymişler, hem pantolon hem etekvarimsi bir şeyler, hepsinin saçları farklı, hepsi aynı şeyleri yapıyorlar… Acaba ne demek istiyorlar? Acaba diyecek bir şeyleri var mı? Neyi temsil ediyorlar? Düşünceleri nedir? Yaptıkları bu dans ne hakkında?

Neyse…

Bir süre aynı hareketleri tekrarladıktan sonra final olarak hepsi dönmeye başlıyor. (Zaten son zamanlarda dans eden herkes dönüyor!) Döndükten sonra, ki bu dönüş fazla uzun sürmüyor ( en azından uzunca ve mükemmel dönüşler nefes kesici olabilirdi) her biri kendi ekseninde içine kapanarak dansını bitiriyor! Alkış! Alkış esnasında uzun boylu dansçı sahnedeki kocaman darbukayı çalan siyahlar giyinmiş arkadaşını öpüyor ve kızlarını alıp sahneyi terk ediyor. Dans gösterisi bitti.

Kocaman darbuka kocaman bir soloya başlıyor. Ses düzeni hala kötü. Darbukayı konuşturuyor, bağırttırıyor, ustalığını gösteriyor, dövüyor, okşuyor… Ama gönül ister ki bir kaç ritim duysun, bir usul gelsin, gelişsin, başka bir usule geçsin, ritimler birbirleriyle atışsın (hani mesela ilk akla gelen ritim ustası Zakir Hüseyin gibi).

Dansta da gönül bunu aramıştı, gelişen bir şeyler, ifadeler, anlatım.. Soyut bile olsa bir değişim, dönüşüm. Bunun yerine sahnede görünen kocaman Ben’ler (denizin ötesindeki komşularımızın tabiriyle Ego’lar) ve teknik becerileri. Ama bu bile izleyicilere yetiyor, ne yazık ki! Solodan sonra bir solist daha katılıyor kocaman darbukaya. Gene bir hanımefendi, o da piyano çalıyor, gene aynı fikir tekrarlanıyor. Bir yenilik, bir dönüşüm aramamak lazım. Ses düzeni hala kötü, kocaman darbuka hala kocaman sesler çıkarıyor.

Gönül gene düşünüyor: “demek ki her şey kocaman darbukanın etrafında kuruldu.” Ona bir piyanist, birkaç dansçı ve ikinci bir piyanist eklendi. Keşke her birisiyle gerçek bir iletişimi olsa darbukanın. Keşke seçilen parçalar arasında bir bağ olsa. Keşke yapılan danslar bu kadar basit koreografi olmasa. Keşke dansçılar var olan canlı müzik eşliğinde sanki CD’den çalıyormuşçasına dans etmeseler. Keşke daha az kolaj, ve daha çok canlı bir sanat seviyesi olsa…

Gönül bunları düşündü bu gösteride.

Belki bir sonraki sene daha farklı bir şeyler çıkabilir aynı beldeden, aynı festivalden. Hep iyimser olmak lazım. Bu tür şeyler zaman ister.

Kimlerdi bu kişiler?

Odatv.com
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> MÜZİK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com