EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Ajanlar, kadınlar, erkekler ve yiten anlamlar meselesi!

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FELSEF'Î DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Tem 23, 2010 10:49 pm    Mesaj konusu: Ajanlar, kadınlar, erkekler ve yiten anlamlar meselesi! Alıntıyla Cevap Gönder

Salih Selçuk
Ajanlar, kadınlar, erkekler ve yiten anlamlar meselesi!

Yaz güneşinin ısıttığı 9 Temmuz cuma sabahı Viyana'da hava sıcak. Bulutsuz gökyüzünde iki farklı yönden iki uçak, saat onbirde Schwechat Havaalanı'na doğru yaklaşıyorlar. Erken saatlerden itibaren havaalanı üzerinde bir polis helikopteri dönüp duruyor. Yoğun güvenlik önlemleri alınmış. Derken, neredeyse aynı anda iki uçağın havaalanına doğru hızla alçaldığı görülüyor. Önce, Lefortovo hapishanesinden aldığı dört Amerikan ajanını Moskova'dan getiren küçük beyaz bir Rus askeri uçağı, Yakovlev-Yak 42 iniyor. Uçak, havaalanının doğusundaki Sky-Link'in önüne kadar gelip, havaalanı binasına otuz metre uzaklıkta duruyor. Aynı anda inen diğer uçak, Amerikan Vision havayollarına ait bir Boeing 767-200, kargo uçağı. Uçakta, FBI'ın bir operasyonla yakaladığı on Rus ajanı bulunuyor. On ajandan biri, 007 James Bond'dan esinlenerek İngiliz basınının taktığı adıyla Ajan 00Sex, kızıl saçlı Anna Chapman!.. Oniki saat kadar önce New York'ta mahkemeye çıkarılan on ajandan üçü, Rusya hesabına casusluk yaptıklarını hemen itiraf etmişler. Mahkeme, on kişiyi de ajanlık yapmaktan suçlu bulmuş ve bir daha ABD'ye ayak basmalarını yasaklamış.

Rus uçağıyla neredeyse eş zamanlı olarak havaalanının doğu ucuna inen Amerikan uçağı, Rus uçağına yaklaşıp duruyor. İki uçağın arasında birkaç metre olmasına rağmen, siyah bir minibüs iki uçak arasında hızla gidip geliyor. Sonra Rus uçağından dört kişi ağır ağır iniyor. Eskiden Rus gizli servislerine çalışırken ABD hesabına ajanlık yaptığı anlaşılmış üç tutuklu istihbaratçı ve bir Rus bilim adamı. Siyah minibüs dört kişiyi, Avusturya güvenlik güçlerinin kuş uçurtmadığı güvenli bölgede, Rus uçağından Amerikan uçağına taşıyor. Sonra on Rus ajanı, Amerikan uçağından Rus uçağına götürülüyor. Ve 24 yıl sonra ABD ve Rusya arasında ilk kez ajan değiştokuşu yapılıyor. Herşey bir saat yirmi dakikada tamamlanıyor ve Rus uçağı 12.35'de, Moskova'ya dönmek üzere Viyana'dan havalanıyor. Arkasından, Londra'ya doğru havalanan Amerikan uçağı. Başka ayrıntılara da dikkat çekiyor. Mesela Rus uçağında, dişine tırnağına kadar silahlı ve her ihtimale/çatışmaya hazır bir düzine Rus gizliservis elemanı komando eli tetikte bekliyor... ABD, ele geçirdiği on Rus ajanını yargılamak yerine, eskisi gibi Ruslarla uzlaşmayı tercih ediyor. Amerika'da tutuklanan Rus ajanlarıyla bağlantısını önce reddeden Rus gizli servisi SWR de, on kişiye karşılık dört Amerikan ajanını Amerikalılara teslim etmeyi kabul ediyor. Ajan değiştokuşu için diplomatik görüşmeler yıldırım hızıyla yapılıyor ve hemen sonuçlandırılıyor. Neler oluyor?!..

Bu garip olay, uyuyan birçok soru işaretini de uyandırmış oldu.

Soğuk Savaş döneminde Potsdam ve Batı-Berlin arasındaki köprünün üzerinde yapılan ajan değiştokuşları, birçok romana ve filme ilham kaynağı olmuştu. Eski bir İngiliz ajanı olan 77 yaşındaki ünlü ajan romanları yazarı John Le Carre, bu olay hakkında The Guardian'a yazdığı yazıda, ilginç sorulardan ilkini sormuş bulundu: Bu gençler “Neden ajanlık yapıyorlar? Motivasyonları ne?” Soğuk Savaş'ta “Komünizme karşı savaşan” Batı ajanlarının bir amaçları, idealleri, motivasyonları vardı. “Kapitalizme karşı, dünya devrimi için savaşan” Doğu bloku ajanlarının da sağlam bir motivasyona sahip olduklarını biliyoruz. Soğuk Savaş döneminin dünyasında “herkes” nerede durduğunu biliyordu. Solda mı Sağda mı?!.. Bugün neyin savaşının verildiği ve nerede durulduğunu bilen yok. Böyle bir dünyada, Amerika ile Rusya arasında bu ölçüde ajan savaşları yapılıyorsa, ne için yapıldığını bilmek de herkesin hakkı. Le Carré, kendi sorusunu kendi cevaplıyor ve ABD'de yakalanan kadınlı erkekli genç Rusların, Moskova'daki “Ajantokrasi”nin (yani Putin gibi ajandan bozma yeni siyasi aristokrasinin) Soğuk Savaş'tan kalma arkaik fantazilerinin kurbanı olduklarına inanıyor. Rus ajantokrasisi, kendi kafasındaki eski “Dava”ya ikna ettiği genç Ruslara ajancılık oynatmıştır -onlar da seve seve oynamışlardır. Devlet güvencesi altında olduktan sonra, macera sever her cesur genci çekebilecek türde oyunlar -olabilir mi?!

Daha geçtiğimiz haftalarda yaşanan ve alabildiğine “gizli” olduğu söylenen gerçek bir ajan değiştokuşu hakkında bu kadar çok şey biliyor olmamıza rağmen, mesela son James Bond filminin konusunu, sahici ajanlar dahil kimsesin bilmemesi de -incelenmesi gereken- ayrı bir olay! Yirmiüçüncü Bond filmi konusunda bilinen tek şey, başrolünü gene aynı sanatçının oynayacak olması. Bu seferki “Bond kızı”nın kim olduğu da gizli tutuluyor. Ama geçen haftaların gerçek ajan hikayesindeki “Bond Kızı” Anna Chapman'ın çıplak fotorafları, tüm gazetelerde çarşaf çarşaf yayımlandı. Hakkında, en müstehcen yatak numaralarına kadar tüm ayrıntıya vakıfız. Ekonomik kriz nedeniyle MGM stüdyolarındaki çekimleri geçici bir süre için durdurulan son Bond filminin senaryo yazarı Peter Morgan, filmin konusunu kastederek hakkında, “Şoke edici bir gösteri olacak” mealindeki tek bir cümle söyledi. Bu bir tek laftan, eğip bükerek sayfalar dolusu yazı üreten dünya medyası, Anna Chapman hakkında dizi yazılar hazırlarken, böyle acaiplikleri sorgulamadı...

Firmalar hakkında bilgi toplamak bu kadar zorken, devletlerin derin ilişkileri hakkında bilgi toplamak neden daha kolay? Rus Mata Hari'si hangi “gizli” ve de “önemli” bilgilerin peşindeymiş? Apple iPad'in yeni modelini mi yürütmeye kalkmış, veya yeni James Bond filminin senaryosunu mu araklamış? ABD'nin atom silahları hakkında bilgi topladıysa, bunu internetten de öğrenebilirdi. (Hem o bilgiyi öğrenip de ne yapacak?) Çinlilerin yeni yetme hacker'ları kullanarak internet casusluğu konusunda “harikalar” yarattıklarını, NATO bilgisayarlarına ve ülkelerin Dışişleri Bakanlıkları bilgisayarlarına sızdıklarını, bunların da en son Kanadalı bir internet araştırma grubu tarafından tesadüfen anlaşıldığını duymamışlar mı, gazetelerde okumamışlar mı? Burada komik olan şu: Çinlilerin yoğun bir şekilde izledikleri bilgisayar, Dalay Lama'nın bilgisayarıymış!

Son ajan değiştokuşunun absürdlüğü, sadece John Le Carré'nin değil, onun çağdaşı emekli Rusların da dikkatini çekmiş. Mesela emekli KGB generali Oleg Kalugin, New York Times'a yaptığı bir açıklamada, en sıcak dönemlerde bile Rusların on ajanının birden ABD'de aktif olmadığını söylemiş-ki o zamanlar edinilebilecek bilgiler tayin edici önemdeydiler. (Bugün bu yöntemlerle erişilebilecek, dünyayı sallayacak önemde bilgiler var mı?!) 1960 ve 1970'lerde ABD'de ajanlık yapan Kalugin, olayın kendisi için tam bir şok olduğunu anlatıyor -çünkü ABD ve Rusya'nın ilişkilerinin eskisi gibi düşmanca olmadığını düşünüyor. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lawrow da, ajanlar olayının bu kadar büyük magazin malzemesi yapılmasına takılmış. Eskiden sessiz sedasız yapılan benzeri değiştokuş olayların bu sefer bunca tantanayla gerçekleştirilmesi, onun da dikkatini çekmiş. En hoş saptama da, Moskova Carnegie merkezinden: “Bu tam bir komedi! Burada 'Sır' diye nitelenen şeyler, her gazetecinin erişebileceği bilgiler.” Evet sorun da burada zaten!..

Gazetecilerin bile ulaşabileceği bilgiler için koparılan bunca fırtınanın ardında yatan ilk sorun; gizli olduğu varsayılan bilgilerin, -Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi- bütünün gidişatında önemli bir sıçrama yaratamayacağı gerçeği. Bu, aynı zamanda, tek tek kişilerin değil, anlayışların/mantalitelerin, yönelimlerin asıl belirleyici faktörler haline geldiğinin de tecili oluyor. Dünya artık o kadar karmaşık bir yer haline geldi ki, bir-iki siyasi/askeri bilginin dar kapsama alanı yerine, bütünün yönelimini etkileyen çok boyutlu faktörler önemli ve onlar da gizli değiller -herkesin gözü önündeler. Kültür, yaşam tarzı, ekonomi, çeşitli yeni trendler vd. Ama asıl sorun: Anlam yitimi...

Barlarda oturup boş boş duvarlara bakan ve James Bond gibi Martini'sini yudumlayan Soğuk Savaş devri emekli ajanlarından alaylı bir dille bahseden dünya basını, bir taraftan da, herkesin durduğu yerin belli olduğu eski Soğuk Savaş günlerini özlemle yadediyor. Ne idüğü belirsiz bu medyatik ajan şovu ile birlikte, 21'inci yüzyılda hayatın ne kadar anlamsızlaştığını, para yapmaktan başka “ulvi” bir amacın/motivasyonun kalmadığını bir kez daha keşfediyor. Batılı erkek fantazilerinin bir ifadesi olan James Bond tipinin ailesiz/bağlantısız, hızlı yatak maceraları yaşayan, pahalı otellerde kalıp özel uçaklarla uzaklara uçan, en güzel kadınları kapan hayali dünyasının -hem de Rus bir kadın tarafından, Ajan 00Sex tarafından- “tersine tebbet” bir şekilde gerçekleştirilivermesi, en başta Batılı erkeği heyecanlandırıyor. (Dikkat dikkat... Burada av olanlar erkekler, avcı olan da bir kadın!..)

Bond gibi olmanın “sakat”, “maço”, “geri”, “avam” ilan edildiği, hatta bazı psikologlar tarafından Bond tipi adamların “histerik erkek” sayılıp tedavi edilmeye kalkıldığı kapitalist sistemin merkez ülkelerinde, en sahici -makul- erkek maceralarının bile taze bittiği anlaşılmış oldu bu vesileyle. On Rus ajanının peşinde koştukları bilgiler naylon, kendileri dandik, motivasyonları para ve ün, amaçları macera yaşamak veya boş ideolojiler bile olsa, paşa ev kedileri olmaları beklenen çağdaş ve de modern Batılı erkeklerden çok daha erkektiler -hem de başroldeki ajanın bir kadın olmasına rağmen! Albert Camus'nün “Veba” adlı ünlü romanında anlattığı erkeksi değerler nelerdi? Cesaret. İdealler için mücadele etmek, altrüizm. Mücadeleci şovalye/savaşçı ruhu. İrade gücü. Kendi isteklerini en sona koyan, kendini başkalarına adamak anlamında mütevazilik, alçakgönüllülük. Bütünden/toplumdan sorumluluk duymak. Risk almaya hazır olmak...

Naylon bilgiler peşinde koşan naylon ajanların o naylon halleriyle yaşadıkları hayatlarının bile, Batılı “saygın” erkeğin en erkeksi sandığı “hadım edilmiş” hayatından daha anlamlı ve enteresan olduğunu gördüler. Ve unuttukları erkeksi değerlerinin henüz ölmediğini gördüler. Ve bunu abartıp, bira/bar magandalığı ucuna kadar savruldular. Ajan Anna Chapman hakkında atılan manşetlerde şöyle laflar var mesela: “Ajan 90-60-90” (Moskova gazeteleri), “Nükleer seks bombası” (Londra gazeteleri), “Son Bond kızı” (Amerikan gazeteleri)... Türkiye'de ise bu olay, magazin kahramanı Anna Chapman'ın müstehcen resimlerini büyük gazetelerin arka sayfalarında “sayfa güzeli” yerine kullanmaktan öteye gitmedi. Ama Batıda, Batı toplumlarında, erkek olmanın (ne demek olduğunun) yeniden tartışıldığı bir zamanda, kafalar fena karıştı.

Bu karışıklıkta, Rusya'nın son dönemdeki böyle anlamsız görünen acaip olayların -neden- öznesi haline geldiği sorusu da güme gitti, magazin olup uçtu. Rus “Ajantokrasisi” eski defterleri açıyorsa/açtıysa, bu en azından yeni bir kutuplaşma anlamına gelmez miydi? Herkesin birbirine bağımlı olduğu global kapitalist dünyada, eski heyulaların peşinden gidenlerin, atom roketlerinin kırmızı düğmeleri önünde oturmaya devam ettikleri düşünülürse, naylon ajanların komik savaşlarını da ciddiye almak gerekirdi. -Peşinde koştukları bilgiler nedeniyle değil, haaala koşuşturdukları için. (Hatta belki -nedense?- eskisinden daha çok koşturdukları için)

Putin Moskova'sının karıştığı böyle gizemli komplo tipi ajancılık olaylarından en dikkat çekeninin, Nisan ayı başında Rusya'da/Katyn'de düşen Polonya Cumhurbaşkanlığı uçağı etrafında döndüğünü de unutmayalım. Bu olayın ilginçliği şuradan geliyor: Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kacyznski, Avrupa'daki en büyük Rus aleyhtarıydı ve düşen uçakta, Polonya'nın Rus aleyhtarı bütün önemli politikacıları ve Polonya Genelkurmay başkanı da bulunmaktaydı. Uçak düştükten sonra Polonya ve Batı Avrupa'daki dile hakim olan kavram, “Polonya'da elit bir kesimin silindiği”dir. (Uçağın düşmeyip Ruslar tarafından düşürüldüğünü iddia eden sürüsepet bilgi ve spekülasyon dünya medyasında kendine yer bulabilmiştir.) Ama bu başka bir hikaye. Ondan önceki hikaye şu: 28 yaşındaki Anna Chapman, Rusya'daki ilk seçimlerde milletvekili seçilebilir ve bu kez bir Rus milletvekili olarak ABD'ye gidebilir ve inanın bir star gibi de karşılanabilir!.. Anlamların kaybolduğu dünyada, eski anlamların anlamsızlığa tercih edildiği, erkekliğin de kadınlardan öğrenildiği bir zavallılık durumu. -Ama aynı zamanda bir kendine gelme emaresi.

selcuksalihcaydi@gmail.com

www.konstantiniye.blogspot.com
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FELSEF'Î DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com