EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Mehmet Ağar ve kankaları

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Şub 08, 2009 7:46 pm    Mesaj konusu: Mehmet Ağar ve kankaları Alıntıyla Cevap Gönder

Mehmet Ağar’dan Sürpriz Ziyaret

06 Ekim 2010

Mehmet Ağar Savarona skandalından tutuklanan işadamını ziyaret etti
Mehmet Ağar Antalya'da, Savarona'ya yönelik fuhuştan tutuklanan Kazak asıllı işadamını adliyede ziyaret etti.

Mehmet Ağar, Antalya'da adliyeyi ziyaret etti. Mehmet Ağar'ın adliyede, arkadaşı olduğu iddia edilen ve Atatürk'ün yatı olarak bilinen Savarona'ya yönelik fuhuş operasyonunda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Kazak asıllı iş adamı Tevfik Arif'in durumu hakkında savcıdan bilgi aldığı ileri sürüldü.

ANTALYA'DA SÜRPRİZ ZİYARET
Mehmet Ağar, Antalya Adliyesi'ni ziyaretinin ardından şehirden ayrıldı.

Antalya İl Jandarma Komutanlığı, Muğla Jandarma Komutanlığı ve Uluslararası Göç Komisyonu temsilcilerinin katılımıyla geçen hafta Savarona yatına operasyon düzenlemişti. Ukrayna ve Rusya'daki bazı mankenlik ajansları aracılığıyla Türkiye'ye getirdikleri kadınları Savarona yatında iş adamlarıyla birlikte olmaya zorladıkları iddia edilen 2'si kadın 8 kişi gözaltına alınmıştı.

Organize suç örgütlerine yönelik davalara bakan savcı Yusuf Hakkı Doğan tarafından ifadeleri alınan 2 kişi serbest bırakılırken aralarında Kazak işadamı Tevfik Arif'in de bulunduğu şüpheliler G.A, M.Ç, E.A, E.B. ve H.E. nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanmıştı.

Antalya Kapalı L Tipi Cezaevi'ne gönderdi zanlılar, 'suç örgütü kurmak ve üyesi olmak, bir örgüt faaliyeti çerçevesinde fuhuş yaptırmak ve fuhuş amaçlı insan ticareti yapmak'la suçlanıyor. Tevfik Arif savcılık sorgusunda hakkındaki suçlamaları kabul etmemişti.

Sovyetler Birliği Ticaret Bakanlığı'nda 17 yıl çalışan Tevfik Arif, SSCB dağıldıktan sonra gittiği ABD'de New York'un en tanınan işadamları arasına girdi. 1990'ların ikinci yarısında Brooklyn'de aldığı ucuz emlakları değerlendiren Arif, ünlü emlak yatırımcısı Donald Trump'la kurduğu ortaklıkla adını iyice duyurdu.

Arif, Trump ile Amerika'nın en zengin eski Sovyet bloku ailelerinden Tamir Sapir ve oğlu Alex'i bir araya getirdi. New York'un suç ailelerinden Gambinolara kadar uzanan ortaklıkları bulunan Tevfik Arif, Türk vatandaşlığına da geçti

Ergenekon'da İsrail Faktörü
26 Şubat 2009

1993 yılının Eylül ayına kadar Türkiye’den İsrail’e, Emniyet’ten ya da başka bir resmi kurumdan resmi ziyaret yapılmamasına rağmen; Ergenekon zanlısı eski Özel Harekatçı İbrahim Şahin ile birlikte Mehmet Ağar ve Korkut Eken’in İsrail hükümetinin davetiyle bu ülkeye giderek bir dizi temaslarda bulunmuşlardı.

Bu İsrail ziyaretinin Ergenekon davasında gündeme gelmesi bekleniyor.

Ergenekon zanlısı eski Özel Harekatçı İbrahim Şahin’in Türkiye’nin İsrail ile henüz resmi anlaşmalar yapmadığı 1993 yılının Eylül ayında İsrail’e davet edilmesi ve orada yaptığı gizli temasların Ergenekon davasında gündeme gelmesi bekleniyor. İbrahim Şahin ile birlikte Mehmet Ağar, Ertuğrul Ogan ve Korkut Eken 1993 yılının Eylül ayında İsrail hükümetinin davetiyle İsrail’e giderek, burada bir dizi temaslarda bulunmuştu. Türkiye’den İsrail’e Emniyet’ten ya da başka bir resmi kurumdan bu tarihe kadar bir resmi ziyaret gerçekleşmemişken, Şahin ve ekibinin bu seyahatinden dört ay sonra İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirmiş ve iki ülke arasındaki ilişkiler süreci başlamıştı. “Terörle mücadele konusunda gelişen yeni teknolojiyi ve yöntemleri yerinde görmek” olarak açıklanan bu ziyaretten sonra Türkiye ile İsrail arasında “ilkler” yaşanmaya başlanmış ve dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman 25 Ocak 1994 günü Türkiye’yi ziyaret ederek, iki ülke arasındaki ilişkileri resmen başlatmıştı.

TÜRKİYE-İSRAİL SÜRECİNİN ÖNCÜLERİ
İbrahim Şahin ve ekibinin İsrail’e gerçekleştirdiği ‘gizli’ ziyaretle ilgili olarak 2005 yılında hayatını kaybeden ve Susurluk’taki kayıp silahlar için ‘devlet sırrı’ diyen silah tüccarı Ertaç Tinar, gazeteci Faruk Mercan’a ilgili ilginç açıklamalarda bulunmuştu. Tinar, “Uluslararası üst düzey arkadaşlarımla birlikte üç ay süren bir çalışma yaptım. Bu çalışmanın sonucu Fransa, İngiltere, İsrail menşeli teknolojilerle Emniyet’in önüne çıktım. 50 yıla yakın bir zaman içinde terörle iç içe yaşayan ve bu konuda Batının da desteğini sağlamış olan İsrail’in anti terör konusunda bilgisinin en ileri olacağı noktasında fikirlerimiz birleşti. Diğer ülkeleri bir tarafa bırakarak İsrail’de karar kıldık... 1993 yılı Eylül sonunda Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken ile İsrail hükümetinin de bilgisi dâhilinde davet edildiler ve gidildi. Maksat anti terörle ilgili gelişen teknolojiyi ve tatbiki çalışmaları yerinde görmekti... O devrede Türkiye ile İsrail arasında resmi bir yakınlaşma yoktu. Ancak Amerika, İsrail ve Türkiye’ye ayrı ayrı tavsiyelerde bulunarak yakınlaşmalarını, bölgede müşterek bir güç oluşturmalarını, Mısır ile birlikte bir emniyet üçgeni sağlamalarını istiyordu... Monte Carlo’da ‘Türkiye’ye yüksek teknoloji vermenin zamanı gelmiştir’ diyen ve ambargoyu umursamayan dostlarımın milliyeti İsrail, dinleri Yahudi idi dersem, siz ne düşünürsünüz? Beni yönlendirmiş olabilirler mi? Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkilileri bu yaklaşımı İsrail ile işbirliğinin köprüsünün kurulması için değerlendirmiş olamazlar mı?.. Bu seyahatte dört gün süre ile gece gündüz çalışma yapıldı. Yüksek teknoloji çalışmaları yerlerinde görüldü. Yirmiye yakın fabrika gezildi. İsrail özel harekât timinin kampı ziyaret edildi, gündüz ve gece çalışmaları gözlendi, eğitim çalışmaları hakkında bilgi alındı...”

GENELKURMAY’IN TALEP ETTİĞİ SİLAHLAR YER ALTINA MI GÖMÜLDÜ?
28 Şubat sürecinden sonra Emniyet’in elindeki ağır silahlar Genelkurmay Başkanlığı tarafından istenmiş ve bu konuda çok ciddi tartışmalar çıkmıştı. Silahlarla ilgili silah tüccarı Ertaç Tinar ve Mehmet Ağar ‘devlet sırrı’ ifadelerini kullanırken, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı’na bir yazı göndererek, silahların iadesinin sağlanmasını resmen istemişti. Daha da ileri gidilerek Mehmet Ağar’a gayri resmi yollardan “Bir ülkede iki ordu birden olmaz. Tek ordu olur. Emniyet’teki tüm silahlar teslim edilsin” şeklinde mesajlar gönderildiği belirtilmişti. İbrahim Şahin’in krokilerinden ortaya çıkartılan ve henüz çıkartılamamış olan cephaneliklerin, 28 Şubat döneminde Genelkurmay’ın Emniyet’ten talep ettiği silahlar olup olmadığı sorusu anlam kazandı.

MOSSAD’A ÖDENEN PARA, SİLAH TACİRİ TİNAR’IN HESABINDAN
İbrahim Şahin ve ekibini İsrail ile tanıştıran silah tüccarı Ertaç Tinar ile ilgili olarak ortaya çıkan iddialardan biri de, Tinar ve İsrailli üç arkadaşının, Musevi asıllı İşadamı Üzeyir Garih ile öldürülmeden bir gün önce görüştükleri olmuştu. Ertaç Tinar, Mehmet Ağar döneminde 1993’ten itibaren İsrail’den getirilen silahların ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ı ortadan kaldırmak için İsrail gizli servisi MOSSAD ile yapılan anlaşmanın aracılığını da yaptığı iddia edilirken, bu işler için İsrail’daki makamlara yapılan ödemelerin, Tinar’ın İsviçre’deki banka hesapları aracılığıyla gönderildiği söylenmişti.
aktifhaber

Öz: 16 Yıllık Sessizliğimi Bozarım!
13 Şubat 2009
Yaşar Öz'den Mehmet Ağar hakkında çok ağır suçlamalarda bulundu. İşte Öz'ün, Ağar'a yönelttiği ilginç ve düşündürcü suçlar ve sorular;

Tekirdağ F tipi cezaevinde tutuklu bulunan Yaşar Öz, Mehmet Ağar'ın Susurluk Davası kapsamında geçtiğimiz günlerde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yaptığ savunmada kendisi hakkında "insan simsarı", "muhbirimizdi" diye bahsetmesi üzerine açıklama yaptı.

Ağar'a yönelik ağır suçlamaların bulunduğu 6 sayfalık açıklamayı avukatı aracılığıyla basına gönderen Yaşar Öz, kendisinin Ağar'a muhbirlik yaptığı iddialarını sert bir dille reddetti.

-İDDİALARINI ISPATLA YOKSA...-

Ağar'ın "insan simsarı" ve "muhbir" ifadesine son derece kızdığı anlaşılan Öz, muhbirliğin terörle mücadele adına bile olsa şerefsizlik olduğunu vurguladı.Öz, Ağar'ın muhbirimizdi sözlerini ıspatlayacak delil göstermesini gerektiğini, delil göstermediği taktirde bildiklerini açıklayacağını ifade etti

-16 YIL SÜREN SUSKUNLUĞUMU BOZARIM TEHDİTİ-

Aksi taktirde 16 yıl süren suskunluğunu bozacağını belirten Öz, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
"Yaşamlarımız boyunca yararlı operasyonlar sağlamış olsun ya da olmasın, çok değili benden aldıkları bir tek bilgiyi, üstüne basa basa tekrar soruyorum, benden sağladıkları bir tek bilgiyi açıklasın. Yok açıklayamazsa,ki zihhar söz konusu değil, o takdirde ben tam 16 yıl süren suskunluğumu bozup, adını 'terörle mücadele' koyup, benden ricayla ağırlıklı çıkara dayalı hangi kirli taleplerde bulunduklarını, benden devlet destekli nasıl bir eli kanlı taşeron yaratmak istediklerini, başıma gelebilecek olumsuzlukları da göze alarak reddettiğim için zaten zor durumdaki ya da planlı zor duruma düşürdükleri kimlere yönelttiklerini, amaçlarını birer ikişer hayata geçirdikten sonra bu kez de taşeronlarını nasıl bir bir ortadan kaldırdıklarını açıklayacağım. "

-ÖZ'DEN AĞAR'A SORULAR-

"Benimle olan tanışıklığı şuan hayatta olmayanlarla olduğu gibi inkar edeceği düzeyde olmadığı için bu durumu legal bir zemine oturtmak istemiş" diyen Öz, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada Mehmet Ağar'a sorular da yöneltti;
İşte Öz'ün, Ağar'a yönelttiği ilginç ve düşündürcü sorular;

1) Sayın Ağar, 'insan simsarı' olarak nitelendirdiği kişileri makamının kapısında hatta merdivenlerin başında karşılayıp, aynı şekilde mi uğurlar?

2) Onlara 'kahraman' diye mi hitap eder?

3)Misafir ettiği anlarda, 'efendim' demesinden anlaşılacağı üzere, örneğin dönemin Başbakanı gibi daha üst düzey makamlara telefonda 'Kahraman yanımda, konuyu görüşüyoruz' bilgisini verip, insan simsarını olduğundan farklı mı yansıtır?

4)Görevleri arasında, insan simsarlarının faaliyetlerine son verip, onları adli makamlara teslim etmek olan sayın Ağar, bunu yapmayıp, tam tersi, hayatlarını kolaylaştırmak için kendisine ve yakınlarına yeşil ve hususi pasaportlar, yurdun her yerinde, her çapta ve markada silahlar taşıyabilmesini sağlayan izin belgesi kullanması için emniyete ait sayısız araç plakası ve bu durumu açıklayan belgeler mi verir?

5) Susurluk hadisesi patladıktan birkaç ay sonra, yani 1997 yılının ilk çeyreğinde, ki o tarihte de yanılmıyorsam İçişleri Bakanı'ydı. Zira, yürüttüğü faaliyetler bir dolu cana mal olurken ona da önce milletvekilliğinin, sonrada sırasıyla Adalet ve İçişleri Bakanlığı'nın kapıları aralamıştı. Kolluk kuvvetlerince sözüm ona her yerde fellik fellik aranan ama her zaman olduğundan daha rahat ortalıkta dolaşmasına, iş yeri ve ikemetgahı aşikar olmasına rağmen nedense bir türlü yakalanamayan insan simsarıyla randevulaşıp, kadim dostu Tekstilciler Birliği Başkanı Cahit Karakaş'ın Ankara'daki fabrikasında buluşarak ortak strateji belirlemelerini nasıl açıklamak ister acaba?

6)İnsan simsarları herhangi bir nedenle emniyete alındığında telefon talimatıyla sahşı anında bıraktırıp, el konulan ruhsatsız silah vs gibi suç unsuru delilleri yine verdiği bir talimatla İstanbul'dan bir komiser eşliğinde Ankara'daki makamına getirttirip, teslim aldıktan sonra 'Al kardeşim silahlarını" diyerek insan simsarına iade mi eder?

-"SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK OLMAYABİLİRİM"-

Öz açıklamasının sonunda ise "Sütten çıkmış ak kaşık olmayabilirim, ama sayın Ağar'ın şimdilerde reva gördüğü gibi insan simsarı ya da basit bir muhbir miyim, yoksa yaşadığı onca zorluklara rağmen ödün vermeyen, ketum bir arkadaş mıyım, bunun kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum" ifadelerini kullandı.

-AĞAR İLE TANIŞMAMIŞ OLMAYI ÇOK İSTERDİM-

Ağar ile hiç tanışmamış olmayı çok istediğini belirten Öz,"Kendileri dokunulmazlık kalkanına sığınıp, en üst düçzeyde devlet korumasıyla bolluk içinde mutlu bir yaşam sürerken, ben bu talihsiz tanışmadan kaynaklanan ön yargılar sonucu en verimli olacağım 10 yılımı cezaevinde geçirmek zorunda kaldım."

aktifhaber

AĞIR İDDİALARLA HAKİM KARŞISINDA
08 Şubat 2009
Mehmet Ağar Susurluk'tan yarın ilk kez hakim karşısına çıkacak..

Eski Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, Susurluk davası kapsamında, emniyet genel müdürü olduğu dönemle ilgili 'cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak' iddiasıyla yarın ilk kez hâkim karşısına çıkacak.

Terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılacak duruşmada, Ağar'a Danıştay'ın 'suç işlemek için örgüt kurmak' iddiasıyla ilgili dönemin devlet güvenlik mahkemesi başsavcılığının hazırladığı fezlekedeki iddialar sorulacak. DGM başsavcılığının Ağar hakkında hazırladığı fezlekede, 1993-1996 yılları arasında, 'cürüm işlemek için silahlı teşekkül' oluşturduğu, Abdullah Çatlı'nın firari olduğu dönemde saklandığı yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermediği, gizlenmesine yardım ettiği, Çatlı ve Yaşar Öz'e silah taşıma izin belgesi ve yeşil pasaport verilmesini sağladığı suçlamaları yapılmıştı.

Mehmet Ağar'ın milletvekilliğinin sona ermesinin ardından Danıştay, 5237 sayılı TCK'nın 'suç işlemek için örgüt kurmak' başlıklı 220. maddesi gereğince yargılanmasına karar vermişti. Susurluk davasının sanığı sıfatıyla ilk kez mahkemeye çıkacak olan eski DP Lideri hakkındaki fezleke, 765 sayılı eski TCK'nın 313. maddesi uyarınca 'cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak' suçlamasıyla düzenlenmişti. Eski TCK, Ağar lehine düzenlemeler içeriyor. Ağar bundan yargılanırsa, 3 yıl ile 6 yıl arasında hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, yarın yapılacak duruşma öncesi Ağar'ın adresine tebligatta bulunmuştu. Gönderilen çağrı kâğıdına 'mazeretsiz duruşmaya gelmediği takdirde polis zoruyla getirileceği' bildirilmişti.

Fezlekede ağır iddialar yer alıyor

İstanbul DGM Başsavcılığı'nca Susurluk davası kapsamında Meclis'e gönderilen fezlekedeki iddialar, yargılanma sırasında gündeme gelebilecek. Fezlekede, 'Abdullah Çatlı'ya Mehmet Özbay sahte ismiyle verilen silah ruhsatında Ağar'ın imzasının bulunduğu, bazı Özel Harekât polislerinin Sedat Bucak'a koruma tahsis ettiği' gibi iddialar bulunuyor
aktifhaber

İşte Mehmet Ağar'ın İfadesi
09 Şubat 2009
Susurluk davasından ilk kez hakim karşısına çıkan Mehmet Ağar savunmasını yaptı. İşte Ağar'ın verdiği ifade...

Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu" gerekçesiyle yargılanan Mehmet Ağar, "Mehmet Özbay sahte kimliğini kullanan Abdullah Çatlı'nın ismini, Emniyet teşkilatında görev yapması nedeniyle duyduğunu ancak tanımadığını" kaydetti.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada ifade veren Ağar, hakkındaki suçlamayı kabul etmeyerek, suçlamanın asılsız olduğunu söyledi.

Değişik kademelerde de görev yaparken tamamen hukuka saygılı davrandığını, suçlamalarla ilgili yargı sürecinde de herhangi bir etkide bulunmadığını ve saygılı olduğunu kaydeden Ağar, "Soruşturma ile ilgili ya da başka soruşturmalarla ilgili ben gündeme geldiğimde, milletvekili olduğum zaman dokunulmazlığımın kaldırılmasını istedim" diye konuştu.

Görevini yaptığı sırada, bilmeyerek, makul derecede hizmet kusuru ya da görev ihmalinin olabileceğini ifade eden Ağar, "İddia edildiği şekilde suç örgütü meydana getirmek, yaptığım göreve, yapıma terstir. Suç örgütlerinin halen hedefindeyim, binlerce kişinin görev yaptığı teşkilatın genel müdürü olarak yaptığım görevlerden ve diğer görevlerimdeki başarılar sebebiyle siyasete girdim, kesinlikle suçsuzum" dedi.

Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, "Susurluk" davası kapsamında yargılanan kişileri, Ağar'a ayrı ayrı sordu.

İbrahim Şahin'i tanıdığını belirten Ağar, Şahin'in terörle mücadelede birçok hizmeti bulunduğunu ifade etti. Ağar, Emniyet Genel Müdürü görevindeyken, Şahin'in Özel Harekat Daire Başkanlığına başarıları dolayısıyla yükseltildiğini anlatarak, İbrahim Şahin ile bunun dışında herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını söyledi.

Ayhan Çarkın'ı, İstanbul Emniyet Müdürü ya da muavini olarak görev yaptığı dönemden tanıdığını kaydeden Ağar, bu kişi ile özel bir ilişkilerinin olmadığını ve Çarkın ile ilgili bir bilgisinin de bulunmadığını ifade etti.

Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Ziya Bandırmalıoğlu'nu tanımadığını belirten Ağar, Abdulgani Kızılkaya'yı ise Şanlıurfa Siverek civarına görev amaçlı gittikleri sırada, Sedat Edip Bucak'ın mahiyetinde korucu olarak tanıdığını belirtti.

Ağar, Ayhan Akça'nın polis memuru olduğunu bildiğini ancak özel bir ilişkilerinin söz konusu olmadığını söyledi.

"Korkut Eken büyük hizmetler verdi"

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) ve MİT'te de görev yapan Mehmet Korkut Eken'i tanıdığını bildiren Ağar, Eken'in, 1984'te Özel Harekat Dairesi Başkanlığı'nın kuruluş aşamalarında eğitimci olarak görev aldığını anlattı.

TSK'nın, 1993'te Menteş Kampı'nı, Özel Harekat'ın hizmetine açtığını anımsatan Ağar, Eken'in, burada da eğitimci olarak bulunduğunu, Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde de bu kişinin danışman ve uzman sıfatıyla emniyette görev aldığını kaydetti.

Eken'in, Güneydoğu Anadolu'da terörle mücadele sırasında, silahlı kuvvetler ve polis teşkilatı arasındaki ilişkilerde olumlu hizmetlerde bulunduğunu belirten Ağar, Korkut Eken'in, danışman olarak büyük hizmetler verdiğini söyledi.

"Bucak ve aşiretinin devlete hizmetleri oldu"

Sedat Edip Bucak'ı tanıdığını kaydeden Ağar, "Babam, 1957'de Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü yapmıştı. O dönemden, Bucak ailesini tanıyordu. Ben 1993'te Emniyet Genel Müdürü olduktan sonra Sedat Bucak'ı tanıdım. O günlerde PKK terör örgütü, bazı milletvekillerini de aracı kullanarak, Bucak aşiretinin yanlarında değilse, en azından tarafsız kalmasını istiyordu. Bunu haber aldık. Ben de Sedat Bucak ile görüştüm. Şanlıurfa, OHAL bölgesinde değildi. Güvenlik zafiyeti olmaması için Bucak aşiretinin terörle mücadele hizmetinde yer almasında ısrar ettim" dedi.

"Sedat Bucak, 1980 öncesinde de devlete yardım ettiklerini ancak amcasının daha sonra cezaevine düştüğünü anlattı" diyen Ağar, "'Benim sonum da öyle olmasın. Devlet, hükümet ve TSK destek verirse mücadeleye gireriz' dedi. Ben de gerekli birimlerle görüştüm. Sedat Bucak ve aşireti devletin yanında yer aldı, birçok hizmetleri oldu. PKK terör örgütü o bölgede etkin olamadı. Yargılanırken dahi Bucak'ın korucu statüsü, yanılmıyorsam devam ediyordu" diye konuştu.

Ağar, Susurluk kazasında yaşamını yitiren Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ'ı tanıdığını belirterek, "Kocadağ, Hakkari ve Diyarbakır'da Özel Harekat Şube Müdürlüğü görevinde bulunmuş, Siverek'te Emniyet Amiri olarak çalışmıştı. Sedat Bucak ile arkadaşlığı bulunduğundan, Bucak aşiretinin korucu olmasıyla ilgili çalışmalarda kendisinden istifade ettik. Aşiretin koruculuğu kabul etmesinde rolü olmuştur" dedi.

"Abdullah Çatlı'yı tanımam"

Ağar, Mehmet Özbay sahte kimliğini kullanan Abdullah Çatlı'nın ismini, Emniyet Teşkilatında görev yapması nedeniyle duyduğunu ancak tanımadığını kaydetti.

Yaşar Öz'ü ise Tarık Ümit vasıtasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü yaptığı sırada tanıdığını aktaran Ağar, "Tarık Ümit, o dönemde MİT ile çalışıyordu. Bana kaçakçılık ve uyuşturucu konusunda bilgiler vereceğini söyledi. Kendisini ilgili daire başkanına yönlendirdim. Ümit, Yaşar Öz'ün de insan ticaretiyle uğraştığını söylemişti. O günlerde PKK terör örgütü de insan ticaretinden çok miktarda para kazanıyordu. Bu konuda, faydalanmayı düşündük. Yaşar Öz, korkması sebebiyle telefonda bilgi vereceğini söyledi. Yurt dışında da bağlantıları vardı. Öz'ün verdiği telefon numaralarının dinlenilmesi sonucunda, başarılı operasyonlar yapıldı" şeklinde konuştu.

İstanbul'da, Yaşar Öz'ün gözaltına alındığının kendisine bildirilmesinin ardından, İstanbul Emniyet Müdürlüğünü arayarak, "suç teşkil eden bir eylemi yoksa Öz'e yardımcı olunmasını" istediğini kaydeden Ağar, "Çünkü o dönemde Öz'den istihbarat alıyorduk" dedi.

Tarık Ümit'in kaybolması

Tarık Ümit'in kaybolmasının ardından, MİT'te daire başkanı olan Mehmet Eymür'ün, kendisini arayarak, "Tarık Ümit'in kaybolmasında polislerin ilgisi olabilir" dediğini anlatan Ağar, "Ben, 'polisin olayla ilgisi olacağını sanmıyorum ama araştırayım' dedim. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne sordurdum. Tarık Ümit'in kaybolması konusunda Emniyet Teşkilatından herhangi bir görevliye müracaat olmadığını öğrendim. Daha sonra Eymür beni aramadı. Ben de konuyu kendilerinin çözdüklerini düşündüm" diye konuştu.

Ağar, Yaşar Öz ile Mehmet Özbay adını kullanan Abdullah Çatlı'ya silah ruhsatı verilmesiyle ilgili herhangi bir yetkisinin ve bilgisinin bulunmadığını söyledi.

Kumarhaneci Ömer Lütfü Topal'ın öldürüldüğü sırada, İçişleri Bakanı olduğuna işaret eden Ağar, olayla ilgili bazı polis memurlarının adının şüpheli olarak geçtiğini ifade etti.

Bu konuya ilişkin İstanbul'da gerekli işlemlerin yapıldığını ancak herhangi bir bağ tespit edilmediğini belirten Ağar, konunun, idari yönden de soruşturulmasını istediğini kaydetti.

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nun, bu konuyu TBMM'deki Soruşturma Komisyonu'nda ve mahkemede aynı şekilde anlattığını anımsatan Ağar, Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesinden sonra suç olarak değerlendirilebilecek hiçbir eyleminin söz konusu olmadığını söyledi.

Ağar, "suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu" iddiasıyla hakkında kurulan ve Yüce Divan'a sevkine gerek görmeyen komisyonun raporunun, TBMM Genel Kurulu'nda benimsenmesi sırasında eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'in kendisine destek verdiğini ifade ederek, dürüst bir politikacı olarak bildiği Ecevit'i daha sonra ziyaret ettiğini ve Ecevit'in kendisine, "Siz görevinizi yaptınız, çalışma şevkiniz kırılmasın, bunlar gelir geçer" dediğini dile getirdi.

"Susurluk'taki silahlarla ilgim yok"

Ağar, "Susurluk'ta kaza yapan otomobilde ele geçtiği ve Emniyet Genel Müdürlüğü zimmetinde olması gerektiği söylenen silah ve mermilerle ilgili herhangi bir bilgisi ve talimatının bulunmadığını" ileri sürdü.

Ağar, "Emniyet Genel Müdürlüğünün idari yapılanmasına göre bu silah ve mermilerin kimler tarafından teslim alınıp verileceği bellidir. Sorumlular hakkında soruşturma yapıldı diye hatırlıyorum. Bana bu konuda hiçbir soru sorulmamıştır. Çünkü konunun benimle hiçbir ilgisi olamaz" ifadesini kullandı.

Sorulan kişilerle herhangi bir şekilde "suç işlemek amacıyla örgüt kurmadığını" ifade eden Ağar, "Tamamen suçla, terör örgütleriyle yasal çerçevede mücadele için tanıdığımı belirttiğim kişilerle ilişkim oldu. Benim o günkü pozisyonum, böyle bir suç işlemeye elverişli de değildir. Kimse bana bu şekilde talepte ve teklifte dahi bulunamaz, buna cesaret edemez" dedi.

En zor dönemlerde kendisine verilen görevleri layıkıyla yerine getirdiğini, hukuk ve kanundan ayrılmadığını belirten Ağar, "Vicdanım rahat, beraatıma karar verilmesini istiyorum" diye konuştu.

Ağar, yazılı olarak da savunmasını mahkemeye daha sonra sunacağını söyledi.

Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, yazılı savunmasını hazırlaması için Ağar'a süre verilmesini istedi. Avukatları ise müvekkilleri Ağar'ın, duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti. Mahkeme Heyeti, Ağar'ın duruşmalardan vareste tutulmasına ve yazılı savunmasını hazırlaması için süre verilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.

Sonraki duruşmalara katılmayacak

Mehmet Ağar'ın, Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu" gerekçesiyle yargılandığı davaya 13 Mayıs'ta devam edilecek.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması tamamlandı.

Bir sonraki duruşmanın 13 Mayıs 2009 tarihinde yapılacağı davada, Mehmet Ağar duruşmadan vareste tutuldu.
aktifhaber

ÇOK ÇARPICI AĞAR FOTOĞRAFI



9 Şubat 2009 13:08
Taraf Gazetesi, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili olarak bugün hakim karşısına çıkacak olan Mehmet Ağar'ın çarpıcı bir resmini yayınladı...
Eski DP (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar bugün, ''cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek'' suçundan hakim karşısına çıkıyor.

Abdullah Çatlı'nın yerini bilmek ve bildiği halde yetkililere haber vermemek ve Çatlı ile arkadaşlarına sahte pasaport sağlanması ile ilgili olarak da suçlanan Mehmet Ağar'ın, Emniyet Genel Müdürü olduğu döneme ait çok çarpıcı bir resim yayınlandı bugün.

Taraf Gazetesi, Mehmet Ağar'ın, Ergenekon'dan tutuklandıktan sonra evinden çıkan krokiler ışığında yapılan kazılarda cephanelik ele geçirilen Özel Hareket Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'le omuz omuza çekilidiği fotoğrafı manşetten verdi. "Özel Harekat Hatırası" başlığı ile verilen 1993 yılında çekilmiş resimde Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Elazığ Emniyet Müdürlüğü önünde, aralarında İbrahim Şahin, Korkut Eken ve Emin Aslan'ın da bulunduğu özel harekatçılarla birikte poz veriyor...

Taraf manşetten verdiği bu fotoğrafın yanına şu açıklamayı yazdı: "Yıl 1993. Yer Elazığ Emniyet Müdürlüğü'nün önü. Dönemin Başbakanı Çiller tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü'ne getirilen Mehmet Ağar, 'A' takımıyla birlikte poz veriyor. Hemen yanı başında Susurluk'tan hüküm giyen şimdi de Ergenekon'dan tutuklanan Özel Hareket Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin var. Susurluk hükümlüsü Korkut Eken (alt sağ başta, gözlüklü), dönemin Emniyet İstahbaratı'nın başındaki isim Emin Aslan (sağdan ikinci) ve bögelde görevli özel harekatçılar da fotoğraf karesinde yerlerini almış"

Taraf/haber 7

Ağar: Türkiye'yi Kana Bularım
05 Mart 2009
Mehmet Ağar, Tansu Çiller'i "Türkiye'de ciddi olaylar çıkartırım, ülke kana bulanır" diye tehdit etti. Peki neyin karşılığında.. İstihbaratçı Orakaoğlu'ndan şok istihbarat.

28 Şubat sürecinin yakın tanığı eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu'ndan şok iddia: Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Mehmet Ağar ekibini tasfiye etmek için beni Emniyet İstihbarat Dairesi'nin başına getirmek istedi. Ağar, Çiller'i "Türkiye'de ciddi olaylar çıkartırım, ülke kana bulanır' diye tehdit etti.

Türkiye'nin ilk post-modern askeri darbesi 28 Şubat'ın üzerinden 12 geçmesine rağmen süreçle ilgili ilginç ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ın Emniyet ve İçişleri'ndeki ekibini tasfiye etmek istediğini söyledi. Orakoğlu, buna karşı Ağar'ın Çiller'i 'Türkiye'de ciddi olaylar çıkartırım, ülke kana bulanır" diye tehdit ettiğini söyledi.

AĞAR EKİBİNE TASFİYE

Yeni Şafak'a konuşan Orakoğlu, 28 Şubat bildirisinin açıklandığı günlerde Niğde Emniyet Müdürü görevinde bulunduğunu hatırlatarak Çiller ve Akşener'in kendisiyle görüştüğünü söyledi. Orakoğlu, 'Beni Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı yapmak istiyorlardı. Bana bu görevi, Ağar'ın İçişleri ve Emniyet'teki kadrolarını tasfiye etmem amacıyla teklif ettiler, kabul ettim" dedi.

'AĞAR İSTEMEZ' DEDİM

O dönemde Adalet Bakanı Mehmet Ağar'la arası iyi olmayan Emniyet müdürlerinden biri olduğunu söyleyen Bülent Orakoğlu 'Tansu Çiller ve Meral Akşener görevi teklif ettiklerinde ben, Ağar'ın beni oraya getirtmeyeceğini söyledim. Zira Ağar, Çiller'i tehdit etmiş. (Ben Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olursam Türkiye'de ciddi olaylar çıkaracağını, ülkenin kana bulanacağını söylemiş. Şöyle yaptırırım böyle yaptırırım demiş)” şeklinde konuştu. Orakoğlu, Ağar'ın söylediklerini "Ben öyle duydum" şeklinde anlattı. Kendisinin İstihbarat Dairesi'nin başına getirilmesini Cumhurbaşkanı Demirel'in engel olduğunu Orakoğlu şöyle konuştu:

DEMİREL ENGEL OLDU

'Akşener atama yazısını yazdım diyor ama ortada yazı yok. Meğerse İçişleri Müsteşarı Teoman Ünüsan yazıyı tutuyormuş. Meral Hanım arıyor o yine göndermiyor. Niğde'den törenlerle ayrıldım, Ankara'ya geldim. Ama göreve başlatılmadım. Gerekçe de Cumhurbaşkanı Demirel'in beni Niğde'den almaması.' Orakoğlu atama gerçekleşmeyince Meral Akşener'in kendisine 'Ağar'ın kızı ölmüş, sen başsağlığı dilememişsin, o yüzden kırgınmış' dediğini, Meclis'te Ağar'a 'Tekrar başınız sağolsun' dileklerini ilettikten sonra sonra göreve başladığını anlattı.

KÖSTEBEK'TEN HAPİS YATTI

Milli Güvenlik Kurulu'nun 28 Şubat kararlarından 10 gün sonra, 10 Mart'ta göreve başlayan Orakoğlu, bu görevde üç ay kaldı. Batı Çalışma Grubu'nun ünlü darbe belgesini ve üst düzey bazı askeri personelin Almanya'da PKK ile görüştüklerini ortaya çıkaran Orakoğlu, ardından görevden alınıp hapse atıldı ve ünlü 'Köstebek Davası'nın 1 numaralı sanığı olarak hapiste yattı.
yeni şafak

Mumcu'dan Ağar'a şok sözler
29 Nisan 2013
AK Parti'de bakanlık yapıp sonradan 'U dönüşü' yapan Erkan Mumcu Mehmet Ağar'a demediğini bırakmadı

Sabih Kanadoğlu'nun önerisiyle Cumhurbaşkanlı seçimi sırasında 367 krizinin çıkartılması ve AK Parti'ye cumhurbaşkanı seçtirmeme krizinin Meclis'teki baş aktörlerinden biri olan AK Parti'nin ilk dönemi bakanlarından Erkan Mumcu o dönemki yol arkadaşı Mehmet Ağar için demediğini bırakmadı.

Erkan Mumcu, dün TV8 ekranlarında yayınlanan Selahattin Sadıkoğlu'yla Her Pazar Açıkça programında Mehmet Ağar'la ilgili çarpıcı iddialarda bulundu.

ANAP ve DYP'nin birleştirme projesine de değinen Erkan Mumcu Ağar'ı ihanetle suçladı. Mehmet Ağar'a yapılan şantajla projenin yarım kaldığını söyleyen Mumcu şerefsizliğe maruz kaldıklarını iddia etti.

Mumcu "Ben bu konuda arkada ne döndüğünü bilmiyorum ama şunu net olarak biliyorum, bunu da kanıtlarım. Kanıt da öyle gizli saklı bir belge değil. Bu birleşmeye o günkü Mehmet Ağar yönetimindeki DYP iradesi ihanet etti. Bu ihaneti neden yaptı bilmiyorum, ne uğruna yaptı, hangi baskı nedeniyle yaptı bilmiyorum ama ihanet etti. Bunu neden yaptığını o adama birisi sorsun

ŞEREFSİZLİĞE MARUZ KALDIM

Sadıkoğlu'nun ‘Peki siz hiç sormadınız mı, listedeki ANAP'lıları neden çıkardınız diye' sorusuna Mumcu, “O listede Erkan Mumcu varsa ben yalan söylüyorum, yoksa hemen internetten baksın. Ben açık söylüyorum. Böyle bir şerefsizliğe maruz kalmışım artık ne konuşacaksınız? Ne diyeceksiniz?” dedisoracak." dedi

Birleşmenin “Ağar yönetiminin ihaneti” sonucu yarım kaldığını söyleyen Mumcu, “Bunun şantajla yapıldığını zannediyorum” dedi.

Bu birleşmeye o günkü Mehmet Ağar yönetimi ihanet etti. Neden yaptı bilmiyorum ama ihanet etti. Seçimlerden önce listelerin verileceği son gün ajanslara bakılsın. ANAP seçime katılmayacağını DP çatısı altında katılacağını kararla YSK'ya beyan etti. Ve iki saat sonra da biz anlaştığımız şekilde ortak listeleri YSK'ya verilmesini bekliyorduk. Ancak listede gördük ki Anavatan Partili hiç kimse yoktu.
netgazete
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com