EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Filistinli Şair/Filistin'in Şairi: Mahmud Derviş

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Pzr Ağu 10, 2008 10:25 pm    Mesaj konusu: Filistinli Şair/Filistin'in Şairi: Mahmud Derviş Alıntıyla Cevap Gönder

FİLİSTİNLİ ŞAİR/FİLİSTİN’İN ŞAİRİ: MAHMUD DERVİŞ ÖLDÜ (MÜ?)
Murad Salih



[Ve ant içerim ki,
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
ve, baldan ve öpücüklerden tatlı bir cümleyle:
"Bir Filistin vardı,
bir Filistin gene var!"]
diyen şair...


*

[Bu çığlık
Unutulmuş ve yapayalnız
Ahmed için.
Gelip geçen bulutlar
Yurtsuz ve yabancı koydu beni
Ve yalnız dağlar cesaret ediyor
Beni bağrına basmaya
Kıraç bir toprakta.
Doğuyorum yine o eski yaralardan
Sokuluyorum toprağa
Bütün ayrıntılarını görünceye dek
Doğuyorum yine
Denizin taştığı yıl
Kül olmuş şehirlerden
Kendimi yapayalnız bulduğum.
Ahmed'di o deniz
Kurşunlar arasından köpük köpük
Bir kamptı öfkeyle büyüyen
Yağan kekikti üstümüze
Ve savaşçılara.]
diyen şair...

*

[Yirmi yıl
Yirmi yıl o yer senin bu yer benim
Dolaştı bir kimliği sora sora
Yalnız yanardağların cevapladığı.

Ben Arap Ahmet'im
Dedi
Ben kurşunlar
Ben portakallar
Ve hayâller.
Benim çadırımdır Tel Zaatar
Anayurt benim
Sürüp giden o yolculuk anayurda
Doğu'dan ta Batı'ya
Bilendi bütün kılıçlar
Ahmed tanımaya başlarken
Ellerini ayaklarını
Süzülen bir yıldız gibi
Bakıp bakıp Hayfa' ya.
Ahmed'di seçilen kurban
Şehirlerler asfalt organlarını
Bırakıp arkalarında
Düştüler peşine Ahmed'in
Öldürmek için.
Doğu'dan ta Batı'ya
Cenaze törenini hazırlıyorlardı.
Giyotinlerden giyotin beğenip.]
diyen şair...

*

[Ben Arap Ahmed
Gelsin kuşatmacılar!
Benim kal'am gövdem
Gelsin kuşatmacılar!
Ateş hattıyım ben
Kuşatacağım onları
Çünkü göğsüm
Sığınaktır halkıma
Gelsin kuşatma!] diyen şair...


[Akşamla birlikte
Kayboluyorum
Uzaklardan gelen
Çıngırak seslerinin içinde.
Kanayan yerlerimden
Anlıyorum yaşadığımı.

Ayak bastığım her yol
Kaçınıyor benden
Kaçıyor
Gönül verdiğim her şehir
Ceketimi fırlatıyor bana.

Şiirlere sığınıyorum
Rüyâlara sığınıyorum
Lâkin

Rüyâlarıma da saplanıyor bıçaklar.
Bir mum yakıyorum
Kapanmayan yaramdan.]
diyen şair...

*

[Kekikten ve taştan Ahmed
Yükseleceksin
Hayır! diyerek
Derinden esvap yapacak
Zalimleri ortadan kaldırmak için
Kırlardan gelen köylüler.
Bir çiçek olacak yumruğun
Bir bomba olacak
Her gün hayır! demek için kalkan.
Kılıçların lime lime ettiği gövden
Yeni baştan inşa edilecek
Doğacak güneşlerden
Ve dalgalarla nikâhlanacak
Giyotin altında
Hayır! diyeceksin
Hayır!
İnadına hayır!]
diyen şair...

*

[Yalın bir yurdumuz olsun
Yasemin bir rüyânın beklediği.
Her günkü
Saf ve Basit Ahmed
Nasıl kaldırdın ayrılıkları
Meyveyle taş arasında
Kurşunla geyik?
Arap Ahmed, diren!
Kuşatma altında gezeceğiz
Ulaşıncaya dek kıyısına
Ekmeğin ve dalgaların.
Öleceğiz hayâli uğruna
Bir yurdun
Ve orada bizi bekleyen yaseminlerin.]
diyen şair...

*

[Ahmed
Ahmed kardeşim
Kahramanca ölümünü bekliyoruz
Ne zaman?
Ne zaman?
Ne zaman?]
diyen şair...

*

İçin ajansların yazdığı şu habere bakın:


[Mahmud Derviş, Amerika'da geçirdiği açık kalp ameliyatından 3 gün sonra hayatını kaybetti/Filistin'in yetiştirdiği dünyaca ünlü şairlerden Mahmud Derviş'in, Amerika'da geçirdiği açık kalp ameliyatından 3 gün sonra, bugün durumunun ağırlaştığı ve hayatını kaybettiği bildirildi./Filistin haber ajansları ve Arap televizyonları, 67 yaşındaki Derviş'in bu akşam saatlerinde ameliyat sonrası komplikasyonları nedeniyle öldüğünü duyurdu./Şiirleri 20'den fazla dile çevrilen Filistinli şair, 2003 yılında uluslararası Nazım Hikmet şiir ödülüne de layık görülmüştü. Birçok şiiri Arap besteciler tarafından bestelenen Mahmud Derviş'in adı, 2006 Nobel Edebiyat Ödülü adayları arasında yer almıştı./ Mahmud Derviş'in Türkiye'de basılan şiir kitapları arasında Zeytin Yaprakları (1964), Filistinli Sevgili (1971), "Gecenin Sonu, Uzak Bir Sonbahar'ın Hafif Yağmuru, Celile'de Kuşlar Ölür, Düğünler, Uykudan Uyanıyor Sevgilim, Yedinci Deneme" bulunuyor. 10 Ağustos 2008]

*

[ölümlerden geliyorum şarkılar söyleyerek,
geliyorum yaşamak için.
bırak, ışıldayan bir yara
bağışlasın bana sesini,
bırak da kinler büyüsün,
kafeslerin içimde ektiği,
bırak, uzlaşmazlık çıksın ortaya,
yıkımların doğurduğu.
yaramın üstünde yürümeyi öğretti
bana celladın bıçağı.
yürümeyi, hem de yorulmadan yürümeyi.
direnmeyi öğretti.
direnmeyi.]
diyen bir şair, Mahmud Derviş...
*
Bir gün aniden, küt diye, sıradan biri gibi nasıl ölebilir? İnanmayın ajansların ruhsuz haberlerine...

[Gençliğin yüreği benim!
Beyaz kanatlı atın suvarisi ben!
Benim yıkan bütün putları!
Kartalları tepeleyen şiirleri eken benim]
diyen şair...

Parçalanmış Kudüs birleşmeden zafer tekbirleri ve marşları arasında...
Mescid-i Aksa’dan dalga dalga yayılmadan salâlar, özgür Filistin topraklarının en uç noktalarına kadar...
Ve...
Unutulmadan, Filistiin için toprağa düşmüş son yiğit/şehid direnişçinin aziz hatırası...
Mahmud Derviş ölmez; Silinmeden son mısraı, son şiir sevdalısının/son özgürlük savaşçısının hafızasından...

Baran: 86



Hayatı

Çağdaş Filistin şiirinin önde gelen temsilcilerinden Mahmud Derviş, 1941'de
Celile'de (Filistin) doğdu. Doğduğu köy 1948'de İsrail'in eline geçince ailesiyle
birlikte Lübnan'a göç etti. İlk şiirlerini yayımladığı dönemde el-Arz (Toprak)
cephesinde çalışmaya başladı. El-İttihad gazetesinin ve el-Cedid dergisinin yazı
işleri müdürlüğünü yaptı. Şiirleri ve yazıları nedeniyle birçok kez tutuklandı,
hapis yattı.

Eseleri

Celile'de Kuşlar Ölüyor
Filistinli Sevgili
Gecenin Sonu
Uzak Bir Sonbaharın Hafif Yağmuru
Yedinci Deneme
Zeytin Ağacının Yaprakları

Şiirlerinden

AHMED ZAATAR*


Kekikten ve karamış taştan
O eller için
Bu çığlık
Unutulmuş ve yapayalnız
Ahmed için.
Gelip geçen bulutlar
Yurtsuz ve yabancı koydu beni
Ve yalnız dağlar cesaret ediyor
Beni bağrına basmaya
Kıraç bir toprakta.
Doğuyorum yine o eski yaralardan
Sokuluyorum toprağa
Bütün ayrıntılarını görünceye dek
Doğuyorum yine
Denizin taştığı yıl
Kül olmuş kentlerden
Kendimi yapayalnız bulduğum.

Ahmed'di o deniz
Kurşunlar arasından köpük köpük
Bir kamptı öfkeyle büyüyen
Yağan kekikti üstümüze
Ve savaşçılara
Ellerine ayaklarına baktı Ahmed
Unutulmuş trenlerin
Anılarıyla büyüyen
Kimsenin karşılamadığı
Kimsenin el sallamadığı
Yaseminlerle.
Ayakta dikildi yapayalnız
Kendini dinlediği gecelerde
Hakkın hasretini çekerek
Yirmi yıl
Yirmi yıl o yer senin bu yer benim
Dolaştı bir kimliği sora sora
Yalnız yanardağların yanıtladığı.

Ben Arap Ahmet'im
Dedi
Ben kurşunlar
Ben portakallar
Ve düşler.
Benim çadırımdır Tel Zaatar
Anayurt benim
Sürüp giden o yolculuk anayurda
Doğu'dan ta Batı'ya
Bilendi bütün kılıçlar
Ahmed tanımaya başlarken
Ellerini ayaklarını
Süzülen bir yıldız gibi
Bakıp bakıp Hayfa' ya.
Ahmed'di seçilen kurban
Kentler asfalt organlarını
Bırakıp arkalarında
Düştüler peşine Ahmed'in
Öldürmek için.
Doğu'dan ta Batı'ya
Cenaze törenini hazırlıyorlardı.
Giyotinlerden giyotin beğenip.

Ben Arap Ahmed
Gelsin kuşatmacılar!
Benim kal'am gövdem
Gelsin kuşatmacılar!
Ateş hattıyım ben
Kuşatacağım onları
Çünkü göğsüm
Sığınaktır halkıma
Gelsin kuşatma!

Uzanmış suyun karşısına
Küçük ayrıntılar arasında geziniyorum
Derken dağılmaya başlıyorlar
Akşamla birlikte
Yitiyorum
Uzaklardan gelen
Çıngırak seslerinin içinde.
Kanayan yerlerimden
Anlıyorum yaşadığımı.

Ayak bastığım her yol
Kaçınıyor benden
Kaçıyor
Gönül verdiğim her kent
Ceketimi fırlatıyor bana.

Şiirlere sığınıyorum
Düşlere
Anlıyorum çok geçmeden
Düşlerime kadar girmiş bıçaklar.
Bir mum yakıyorum
Kapanmayan yaramdan.
Bu gece
Bütün çakıl taşları soluyor

Ve damarlı.
Uzaklardaki güzel karım
Sessizliğin senin
Eritti bu ölgün geceyi
Banklar ve ağaçlar
Donup kaldı gölgende.
Hatırla beni
Kendimi unutmadan önce.
O kayalar mektubumdur
Yeryüzüne.
Yükseleceğim
Meyve küfelerinden
Denizden
Yükseleceğim yoksulun şarkısından
Onların şarkısından:
Yaşayacağız!
Yaşayacağız! diyen.

Kekikten ve taştan Ahmed
Yükseleceksin
Hayır! diyerek
Derinden esvap yapacak
Kırlardan gelen köylüler
Zalimleri ortadan kaldırmaya.
Bir çiçek olacak yumruğun
Bir bomba
Her gün hayır! demek için kalkan.
Kılıçlardan kesik kesik gövden
Yeniden yapılacak
Doğacak güneşlerden
Ve dalgalarla nikâhlanacak
Giyotin altında
Hayır! diyeceksin
Hayır!

Akan kanımda öleceksen
Yeniden doğmak için
Un çuvallarından.
Geleceğiz ses vermek için sesine
Bizi çağırdığın zaman
Ve ölümün çehresi
Yitip gidecek sözlerimizden.
Eli ölümün
Savurup atacak bizi
Yalın bir yurda doğru
Yasemin bir düşün beklediği.

Kuşlar bana bıraktı şarkılarını
Ve ben koştum
Yürek atışına tarlaların.
Kanımın derinliklerine in
Derinliklerine in
Derinliklerine ekmeğin
Yalın bir yurdumuz olsun
Yasemin bir düşün beklediği.
Her günkü Ahmed
Saf ve Basit Ahmed
Nasıl kaldırdın ayrılıkları
Meyveyle taş arasında
Kurşunla geyik?
Arap Ahmed, diren!
Kuşatma altında gezeceğiz
Ulaşıncaya dek kıyısına
Ekmeğin ve dalgaların.
Öleceğiz düşü uğruna
Bir yurdun
Ve bekleyen yaseminlerin.

Onda Güz'ün eğrileri var.
Kandaki şiirdir Ahmed.
Dağlar gibi kırışık yüzü
Yankısı çağıran seslerin
Birleşen gövdelerin.
Ey tanınmayan Ahmed
Nasıl yaşadın aramızda
Tam yirmi yıl
Hâlâ belli belirsiz yüzün
Hep çizgilerinde dolaştığımız
Tanınmayan yüzün
Ey ormanlar
Alevler kadar gizli Ahmed
Bize yüzünü tanıt
Söyle son sözünü
Dağılacağız sessizlikte
Geri adım atacağız
İşitsin diye ölüler sözlerini
Yaşayanlar
Belki tanır diye çizgilerini.
Ahmed
Ahmed kardeşim
Kahramanca ölümünü bekliyoruz
Ne zaman?
Ne zaman?
Ne zaman?



Mahmud DERVİŞ


Çeviren : Erdal ALOVA
* Beyrut'ta bir Filistin kampı olan Tel Zaatar Lübnan iç savaşı sırasında
iki ay kuşatma altında kalmıştı. Filistinliler güç koşullar altında kuşatmaya
karşı direnmişlerdi. Arapça'da "kekik dağı" anlamına gelen Tel Zaatar
Filistin direnişinin bir sembolü haline geldi. Hayali bir kahraman olan
Ahmed Zaatar sürekli yerinden edilen ve sürgünde yaşayan Filistinlilerin
binlerce adsız kahramanını temsil etmektedir.


FİLİSTİNLİ SEVGİLİ


Gözlerin bir diken
yüreğe saplanmış,
çıldırasıya sevilen,
işkencesine dayanılamayan.
Gözlerin bir diken,
rüzgârdan koruduğum,
ötesinde acıların, gecelerin,
derinlere sapladığım.
Kandiller yanar ışığınla,
geceler dönüşür sabaha.
Bense unuturum birden,
- göz rastlar rastlamaz göze-,
yaşadığımız bir vakitler
kapının ardında
yanyana.



*
Şakırdın sanki konuşurken.
İsterdim konuşmak ben de.
Dudaklarda hayır mı kalmıştı ki,
O bahar gibi dudaklarda!

Sözlerin
güvercin gibi
yuvamdan
uçtu gitti.
Kapımız,
sonbahar kadar sarı
basamakları ardından
fırladı gitti
canının çektiği yere.
Aynalar oldu paramparça,
yığıldı içimize
acı üstüne acı.
Topladık sesin küllerini
getirdik bir araya.
Böylece söyler olduk
acılı türküsünü yurdumuzun.
Hep birlikte sazın bağrına
ektik bu türküyü,
evlerin damlarına taş fırlatır gibi
fırlattık attık bu türküyü,
alın, dedik,
sancıdan kıvranan kalplere.
Oysa her şeyi unuttum ben şimdi.
Ya sen, ya sen, sevgili,
sesini kimselerin bilmediği!
Belki de gidişindir senin
ya da susmandır
sazı paslandıran.



*
Dün seni limanda gördüm,
yapayalnız, yolluksuz yolcu.
Bir yetim gibi sana doğru koşuyordum,
arıyordum sanki yaşlı anamı.

Nasıl, nasıl, yemyeşil bir portakal ağacı
kapanır bir hücreye ya da bir limana,
nasıl saklanır gurbet elde
ve yemyeşil kalır?
Yazıyorum not defterime:
Limanda durakaldım...
En dondurucu kış kadar soğuk gözler gibiydi dünya,
doluydu portakal kabuklarıyla ellerimiz.
Ve hep çöl, ve hep çöl, ve hep çöldü ardım.



*
Seni yalçın dağlarda gördüm,
kuzularınla, kovalanan çoban kızı.
Sen benim bahçemdin,yıkıntılar ortasında.
Bendim o yabancı, bendim kapını vuran.
Ey gönül! Ey gönül!
Kapı kalbimin üzerinde yükseliyordu,
pencere, taşlar ve çimento
Kalbimin üzerinde.



*
Seni su testilerinde gördüm,
buğday başaklarında,
yıkık dökük, parça parça, unufak.
Hizmet ederken gördüm gece kulüplerinde,
sancıların şimşeklerinde gördüm ve yaralarda.
Bağrımdan koparılmış ciğer parçası sensin.
Dudaklarıma ses olacak yel sen.
Ateş ve akarsu sensin.
Gördüm seni bir mağaranın ağzında
yetimlerinin çamaşırlarını iplere asarken.

Gördüm sokaklarda seni ve ateş ocaklarında,
kaynayan kanında güneşin.
Ve ahırlarda...
Ve bütün tuzlarında denizin.
Ve kumlarda...
Toprak gibi güzel,
yasemin gibi,
ve çocuklar gibi.



*
Ve ant içerim ki,
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı:
"Bir Filistin vardı,
bir Filistin gene var!"



*
Gözleriyle Filistin,
kollardaki, göğüslerdeki dövmelerle Filistin,
adıyla sanıyla Filistin.
Düşlerin Filistin'i ve acıların,
ayakların, bedenlerin ve mendillerin Filistin'i,
sözcüklerin ve sessizliğin Filistin'i
ve çığlıkların.
Ölümün ve doğumun Filistin'i,
taşıdım seni eski defterlerimde
şiirlerimin ateşi gibi.
Kumanya gibi taşıdım seni gezilerimde.
Koyaklarda çağırdım seni bağıra bağıra,
inlettim senin adına koyakları:

Sakının hey
kayaları döve döve şarkımı koparan şimşekten!
Benim gençliğin yüreği!
Benim beyaz kanatlı atlı!
Benim yıkan putları!
Kartalları tepeleyen şiirleri benim eken
tüm sınırlarına Suriye'nin!
Zalim düşmana bağırdım, ey Filistin, senin adına:
"Ölürsem, ey böcekler, vücudumu didik didik edin!"
Karınca yumurtasından kartal çıkmaz hiçbir vakit,
yalnız yılan çıkar zehirli yılanlardan!
Ben barbarların atlarını iyi bilirim.
Bir ben dururum onların karşısında,
bir ben,
gençliğin yüreğiyim her daim,
yüreğiyim beyaz kanatlı atlıların.



Mahmud DERVİŞ


Çevirenler : A. KADİR - Süleyman SALOM

GECEDE AYAK SESLERİ


Her zaman
Ayak seslerini duyarız gecede yaklaşan,
Ve kapı sırra kadem basar odamızdan,
Her zaman,
Bulutlar gibi süzülüp giden.

Her gece yatağından
Senin mavi gölgen mi onu uzaklara götüren?
Senin gözlerin ülkelerdir ve ayak sesleri geliyor,
Sardı bedenimi kolların
Ayak sesleri, ayak sesleri
Ah Şahrazad
Gölgeler niçin kurtuluşumu resmeder?
Gelir ayak sesleri girmez içeri.
Bir ağaç ol,
Görebileyim gölgeni.
Bir ay ol,
Görebileyim gölgeni.
Bir hançer ol,
Görebileyim gölgeni gölgemde,
Küller içinde bir gül.
Her zaman,
Ayak seslerini duyarım gecede yaklaşan,
Ve sen yerim olursun sürgündeki,
Zindanım olursun.
Öldürmeye çalış beni
İlk ve son olsun
Yaklaşan ayak seslerinle
Öldürme beni.



Mahmud DERVİŞ


Çeviren : Tâvus HÜSÂMEDDİN

Kaynak: http://siir.gen.tr/siir/m/mahmud_dervis/index.html


En son admin tarafından Cum Ağu 29, 2008 1:56 am tarihinde değiştirildi, toplam 3 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Cum Ağu 29, 2008 1:07 am    Mesaj konusu: Mahmud Dervis'in Kimlik KartI Alıntıyla Cevap Gönder

Mahmud Derviş’in Kimlik Kartı
18 Ağustos 2008 Pazartesi, 03:36

Geçtiğimiz günlerde vatanı Filistin’e ve hayata veda eden, Arap ve dünya şiirinin büyük şairi Mahmud Derviş’i, 1988’de Ölümü Seviyorlar Benim adlı şiir seçkiyle Türk okuruna tanıtan Lütfullah Göktaş’ın kaleminden okuyalım.

BU dünyadan göçenler kervanına katılan Filistinli şair Mahmud Derviş’in şiire ilgisi okul yıllarında başlar. Klasik Arap şiiri, en sevdiği dersler arasındaydı. İlk şiir kitabı Kanatsız Kuşlar’ı yayımladığında henüz 19 yaşındaydı.

Başlangıçta, Filistinli bir ‘direniş şairi’ olarak ünlendi. Ama onu salt bu çerçeveye hapsetmek yanlıştır. Zira o, yorulup usanmak bilmeksizin yenilik arayışında olmuş, kendine özgü bir tarz oluşturmayı başarmış bir şairdir. Simgecilik ve Sosyalist gerçekçiliği de içeren şiir serüveni, poetika açısından onu başbaşka bir noktaya taşımıştır.

Bu konudaki sıkıntılarını ve gelişim sürecini bizzat Derviş’ten dinlemekte yarar var:

‘Belirli koşullar altında muayyen bir yerde bulunduğum sırada kimlik hakkını savunan (Kimlik Kartı adlı) bir şiir yazarak, ‘Kaydet! Arabım’ demiştim. Çok geçmeden tenime yapışan bu şiir, siyasi bir kimliğe dönüşme riskini beraberinde getirdi. Nereye gitsem, o şiiri okumam isteniyordu benden. Bu tür taleplere boyun eğen biri olsaydım, kendimi asla geliştiremezdim. Celile’de Ölüyor Kuşlar adlı yapıtım, şiirsel değişimimin ilk göstergelerinden biri olmuştu. Kitap, kimi arkadaşlarımın da çalışmakta olduğu basının bana kazan kaldırmasına yol açmıştı. Sözcüğün en dar anlamıyla simgeci bir şair olmakla, eski sözlerimden caymak ve daha önceki şiir anlayışımı bırakmakla, toprak ve yurdumuzla arama mesafe koymakla suçlandım. Yanlış anlaşılmalar baştan beri yakamı bırakmasa da ben, ‘bu büyüleyici hapishane’ye ve bu ‘hırçın aşk’a karşı sürekli direndim. Hatta, okurların artık reddetmeye başlayacakları daha ‘zor’ şiirler yazdım. Okurlar da netice itibarıyla, daha zorlarını yazabileceğimi unutmaksızın, gitgide beni kabul etmeye başladılar’

Şiir ve Filistin davası

Derviş, kitlelerden büyük beğeni toplamış Kimlik Kartı ve benzeri şiirlerinin büyüleyici hapishanesine takılıp kalmamaya özen göstermekle birlikte, zaman zaman yine ‘angaje şiirler’ yazmaktan kendini alamamış olduğunu da itiraf eder. Kendisi, savaş koşulları, ölüm ve katliamlar gibi trajedinin tüm çıplaklığıyla kendini dışa vurduğu anlarda, bunun kaçınılmazlaştığı görüşündedir. Kendisini bir özeleştiriye tabi tutan Derviş, anılan nedenlerden dolayı da, Beyrut’ta yaşadığı dönemde yazdıklarının, şairliğinin altın dönemi olarak nitelendirilemeyeceğine işaret eder Sloganik şiirlerden hoşlanmadığını belirten Derviş, şöyle der: ‘Şiir aracılığıyla davaya sürekli hizmet etme takıntısının hiç bir anlamı yok. Zira bunun ne şiire faydası vardır, ne de Filistin davasına!’

Derviş, beslendiği kaynakların çeşitliliğiyle de dikkati çeker. Mitolojilerden, İbrahimi dinlerin kutsal kitaplarına ve modern kültüre dek uzanan geniş bir yelpazedir söz konusu olan. Okul yıllarında zorunlu olarak öğrendiği İbranice sayesinde, Tevrat’ı özgün diliyle okumuş biridir Derviş. Uğradıkları zulümden dolayı, yeri gelir, Yahudilerin eski peygamberlerinden Habbakuk’a da dert yanar. Çekilen acıları, ölümün göbeğinde yeniden doğuşu vurgularken Hıristiyanlıktaki çarmıh imgesini de sıkça kullanır. Şiirlerinde, Kur’an Arapçası’nın izleri de belirgin bir şekilde kendini hissettirir.

Metafiziğe yöneliş

Derviş’in son dönem şiirlerinde gözlenen en önemli olgulardan biri de metafiziğe yöneliştir. Derviş’e göre kökleri toprakta olan ağaç nasıl göğe doğru yükselmekteyse, şiir de metafiziğe yönelmek durumundadır. Derviş, şiire ilişkin metafizik yaklaşımını ‘Aristophanes neyi arıyordu? Düşler ülkesini! Celaleddin-i Rumi neyi arıyordu? Tanrı’yı! Peki benim aradığım nedir? Ben de aynı yolculuğu yaptım, ben de aynı yoldan geçtim: Grek kültüründen, Fars kültüründen destek aldım. Ben şiiri aradım. Bir vatan aramadım. Tanrı, şairler nezdinde, netice itibarıyla şiirdir.’ sözleriyle anlatır.

Filistinlilerin maruz kaldığı zulüm ve baskıdan da nasibini almıştır Derviş. Gençlik döneminde şiirleri yüzünden İsrailli yetkiler tarafından defalarca sigaya çekilmiştir. Yaşadığı sürgünün sebebi de şiirdir. 1982’de Filistinli gerillalar İsrail’in Beyrut kuşatmasına direndikleri sırada, tek bir kurşun atmamıştır. Ancak ünlü şairin orada çarpışanlar için başlıbaşına bir moral kaynağı olduğu anlatılır. Sürgünde olduğu dönemde yazdığı şiirler dahi, zaman zaman İsrailli yetkililerin nevrini döndürmüştür. İsrail askerleri tarafından Filistinli bir delikanlının kemiklerinin taşlarla kırılışını görüntüleyen kareler dünya televizyonlarının ekranlarına yansıdığı sırada, Derviş’in Paris’te yazdığı Yürüyenler Eğreti Sözler Arasında adlı şiiri, bunlardan sadece biridir. Paris’te yazılan bu şiir, İsrail parlamentosunda hararetli tartışmalara ve tepkilere neden olmuştur. Derviş, 2002’de İsrail’in Batı Şeria’da Filistinlilere karşı düzenlediği acımasız operasyonların da canlı tanığıdır. Nisan ayı ortalarında, İsrail’in yaptığı yıkımdan, Ramallah’ta Derviş’in Halil Sakakini Kültür Merkezi’nde bulunan bürosu da zarar görür. Derviş, tanklar eşliğinde gerçekleştirilen o yıkım anındaki duygularını dile getirirken şöyle der: ‘Karşı koyabilmek için bildiğim tek çare yazmaktı. Yazdıkça, kuşatmanın da uzaklaştığını hissediyordum. Dil, askerleri uzaklaştırıyordu adeta. Güçlü bir dilden başka gücüm de yoktu zaten’.

Yerel ve bölgesel bir şair olarak başladığı şiir serüvenini, evrenselleşmeyi başarmış olarak noktaladı Derviş. Bu nedenle onun ölümü, sadece Arap edebiyatı değil, dünya edebiyatı açısından da ciddi bir kayıp.

(Tırnak içindeki cümleler için bkz. Darwich, La Palestine comme metaphore. Entretiens, Sindbad, Paris)


Başka barbarlar gelecek


Başka barbarlar gelecek. Karısı kaçırılacak imparatorun.

Davullar çalınacak.

Davullar çalınacak şaha kalksın diye atlar

cesetlerin üzerinde, Ege denizinden Dardanel’e!

İyi de bize ne? Atların yarışından, karılarımıza ne?

Karısı kaçırılacak imparatorun. Davullar çalınacak.

Başka barbarlar gelecek.

Barbarlar dolduracaklar şehirlerin boşluğunu,

denizden biraz daha yüksek, kılıçtan daha güçlü

çılgınlık vaktinde!

İyi de bize ne? Bu soytarı sülalesinden, çocuklarımıza ne?

Davullar çalınacak. Başka barbarlar gelecek.

Karısı kaçırılacak imparatorun evinden.

Ve o evden sökün edecek askeri seferberlik

döşekteki gelini geri getirmek için yatağa!

İyi de bize ne? Bu alelacele evlilikten, ellibin maktule ne?

Bizden sonra doğar mı Homeros? Mitolojiler açar mı kapılarını herkese?

LÜTFULLAH GÖKTAŞ*

(*) Çeviren Lütfullah Göktaş

*Gazeteci Yazar, NTV İtalya Muhabiri

lutfullah.goktas@ntv.com.tr

http://www.stargazete.com/acikgorus/mahmud-dervis-in-kimlik-karti-121392.htm

Mahmud Derviş’i anlamak için
15/08/2008
MURAT YETKİN

Mahmud Derviş acılı bir ömrü, ardında çöl, önünde deniz arasında kalmış yeşil portakal bahçelerinin umuduyla geride bıraktı. Onu anlamak için Arapça bilmek gerekmiyordu

Yavuz Turgul’un Gönül Yarası filminde Şener Şen ile Meltem Cumbul gece kulübünde Aynur Doğan’ı dinler. Kürtçe türkü yanıklaştıkça, Meltem Cumbul ağlamaya başlar.
Şener Şen sorar:
- Kürtçe biliyor musun?
- Hayır.
- Niye ağlıyorsun?
Yanıt, o filmin en unutulmaz repliğidir:
- Abi, bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek mi gerek?
Mahmud Derviş’i anlamak için Arapça bilmek gerekmiyordu.
1980’e doğru kör uçuşuyla yaklaşılan günlerde ODTÜ yurtlarında el altından dolaşıma giren yüzlerce şeyin arasında Mahmud Derviş’in kendi sesinden doldurduğu şiir kasetleri de vardı. Mahmud Derviş’i kendi sesinden dinlemenin bizim için çok özel ve ayrıcalıklı bir durum olduğunun daha o zaman farkındaydık.

Bir yerlerden elimize geçen İngilizceye çevirilerden anlamaya çalışıyorduk. O kasetten, o anda dökülen şiir, o okuduğumuz dizeleri mi söylüyordu? Bilmiyorduk.
Tek kelime Arapça bilmiyorduk, ama dünyanın en güzel, en müzikli lisanlarından biri olan Arapçanın belli ki bu en güzel örneklerinden birini duyabiliyorduk; yani hissedebiliyorduk.
Bize duymak istediğimiz bir şeyleri anlatıyordu.
Mesela, ‘Filistinli Sevgili’ şiirindeki şu dizeleri anlamak için Arapça bilmek gerekmiyordu:
...
Nasıl, nasıl, yemyeşil bir portakal ağacı
kapanır bir hücreye ya da bir limana,
nasıl saklanır gurbet elde
ve yemyeşil kalır?
Yazıyorum not defterime:
Limanda durakaldım...
En dondurucu kış kadar soğuk gözler gibiydi dünya,
doluydu portakal kabuklarıyla ellerimiz.
Ve hep çöl, ve hep çöl, ve hep çöldü ardım.
...
Mahmud Derviş’i anlamak için Arapça bilmenin gerekmediği günlerdi.
Acılı bir ömrü hep ardında çöl, önünde deniz arasında kalmış yeşil portakal bahçelerinin umuduyla geride bıraktı. Geride boş şişelere tıpalanıp bilinmeyen limanlardan denizlere bırakılmış şiirleri kaldı.


Ağla ey Filistin!

Mahmud Derviş, 1941 yılında, halihazırda İsrail sınırları içinde bulunan Akko kentinin köylerinden El-Berva’da doğmuş; köyünün 1948 Arap-İsrail savaşı sırasında saldırıya uğramasıyla, ailesi ile birlikte köyünü terk etmek zorunda kalmıştı. Genç yaşta şiir yazmaya başlayan Derviş, ilk şiirlerini yayımladığı dönemde, El-Ard hareketinde de çalışmaya başlamıştı. Filistinliler’in yaşadığı zorlukları dizelerine taşıyan şair, El İttihad gazetesi ile El Cedid dergisinin yazı işleri müdürlüklerini yapmış, şiirleri ve yazıları nedeniyle İsrail ordusu tarafından tutuklanmış, 1970 yılında İsrail’den sürgün edilmiş, iki yıl birçok Arap ülkesinde dolaşmıştı. Yirmiden fazla dile çevrilen Filistinli şair, 2003 yılında uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Ödülü’ne de layık görülmüştü. Birçok şiiri Arap besteciler tarafından bestelenen Mahmud Derviş’in adı, 2006 Nobel Edebiyat Ödülü adayları arasında yer almıştı.
Mahmud Derviş’in Türkiye’de basılan şiir kitapları arasında Zeytin Yaprakları, Filistinli Sevgili, Gecenin Sonu, Uzak Bir Sonbahar’ın Hafif Yağmuru, Celile’de Kuşlar Ölür, Düğünler, Uykudan Uyanıyor Sevgilim, Yedinci Deneme bulunuyor.
Derviş, 1982 Eylül’ünde Sabra-Şatilla’da yaşananların ardından Beyrut Kasidesi’ni yazmış ve bu kaside ile 1984’te de dönemin Sovyetler Birliği’nde Lenin ödülünü almıştı.

Radikal

Filistinliller Mahmud Derviş’i uğurladı

13 Ağustos 2008 17:12
ABD'de geçirdiği kalp ameliyatı sonrası geçen cumartesi ölen Filistinlilerin ulusal şairi Mahmud Derviş'i Ramallah'ta son yolculuğuna binlerce Filistinli uğurladı.
ABD'den saat 10.00 sıralarında Amman'daki Marka havaalanına getirilen Derviş'in cenazesi, burada yapılan törenden sonra, Ürdün Kraliyetine ait iki helikopterle Batı Şeria'nın Ramallah kentindeki Mukata karargahına götürüldü.

Derviş'in cenazesinin Ürdün'den getirilişine Filistin Başbakanı Selam Feyyad, Abbas'ın danışmanı Yaser Abdrabbo, İsrail parlamentosunun (Knesset) Arap milletvekillerinden Ahmed Tibi ile diğer bazı başkanlık görevlileri eşlik etti. Cenaze, Filistinli askerlerin tören kıtası eşliğinde helikopterden indirildi.

Derviş için Mukata karargahında, yakınları ile Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas, siyasetçiler, Fransa'nın eski Başbakanı Dominique de Villepin ile Ürdün Kültür Bakanı Nancy Bakair ile yabancı misyon temsilcileri, Hristiyan ve Müslüman dini liderlerin katıldığı bir devlet töreni yapıldı.

Filistin Devlet Başkanı Abbas, cenaze töreninde Derviş'i Filistin'in "parlayan ışığı" olarak niteledi ve Derviş'in kaybından dolayı acılarının büyük olduğunu, herkesin "sabır sınavından" geçtiğini söyledi. Abbas, Derviş'in Filistin halkının direnişinin lideri olduğunu, daima özgürlük ve halkı için eşitlik aradığını belirterek, şiirlerinin ve fikirlerinin Filistin'in geleceğine ışık tutacağını ifade etti.

Derviş'in naaşı daha sonra bir askeri araca konularak, Ramallah şehir meydanından geçirilerek, Kültür Sarayı yakınında hazırlanan ebedi istirahatgahına defnedildi.

Derviş'in cenaze törenine İsrail'den gelerek katılmak isteyen Filistinlilere İsrail de kolaylık sağladı ve Ramallah'ın girişindeki Betunya kontrol noktasını, otobüslerle gelenlere açtı.

haber7

İsrail'in 'kültür katliamı': Binlerce kitap yok edildi

31 Ocak 2010, 00:09 Anadolu Haber

İsrail devletinin kurulduğu yıllarda Filistin kültürünü anlatan binlerce Arapça kitap yok edilmiş

İsrail'in Ben-Gurion Üniversitesi'nde doktora yapan bir araştırmacı, İsrail devletinin ilk yıllarında binlerce Arapça kitabın imha edildiğini ortaya çıkardı.

İsrail'in yağmalayıp yok ettiği binlerce kitabın izini süren araştırmacı, yeni kurulan İsrail devletinin "ülke yahudileştirme ve Filistinliler'i kendi kültürlerinden koparmak projesi" çerçevesinde Filistin kitaplarını tahrip ettiğini belirtti.

El-Cezire internet sitesinde yayımlanan röportajda, uzun bir araştırma süreci sonucu ulaştığı bilgileri aktaran doktora öğrencisi araştırmacı, İsrailli yetkililerin Kudüs, Yafa, Hayfa, Safed ve diğer şehirlerde Filistinliler'in ev ve işyerlerini basarak on binlerce kitabı topladığını, bunlardan yaklaşık yarısının "güvenlik tehdidi" oluşturduğu gerekçesiyle yok ettiğini anlattı.

Ordu arşivlerine göre, İsrail askerleri "Nakba" sırasında evlerini terkeden Filistinliler'in kitaplarını da talan etti.

Araştırmacı'nın ulaştığı belgelere göre, İsrail 1958 yılında 27 bin Filistin kültürüne ait kitabı, "faydasız olduğu ya da tehdit oluşturduğu" gerekçesiyle yok etti. Kitapların büyük çoğunun bir kağıt fabrikasına satıldığı ifade edildi.

"Bu, kütüphane ve müzelerden çaldıklarını sergileyen Avrupa sömürgeciliğinden daha kötü bir kültürel katliam" şeklinde konuşan araştırmacı, Kudüs'teki İbrani Üniversitesi arşivine devredilmiş altı bin Filistin kitabı olduğunu, ancak bunlardan bir çoğunun depolarda tutulduğunu söyledi.
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com