EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Kumandan Carlos: Lübnan’da Siyonist Tezgâhı

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Ksm 13, 2017 10:11 pm    Mesaj konusu: Kumandan Carlos: Lübnan’da Siyonist Tezgâhı Alıntıyla Cevap Gönder

Kumandan Carlos: Lübnan’da Siyonist Tezgâhı
10 Kasım 2017



Lübnan’da yaşanan rahatsız edici gelişmeler hakkında konuşmak istiyorum. Rahatsız edici diyorum; çünkü Lübnan Başbakanı Suudi Arabistan rejiminin adamı olarak bilinirdi. Esasında bir suikast neticesinde öldürülen babasının Suudi Arabistan ile yakın ilişkileri vardı. Şimdi de Başbakan Hariri, öldürüleceğinden endişe ettiğini söyleyerek istifasını verdi. Onun üzerinden bir takım planlar yapıldığı anlaşılıyor.

Yaşanan hadiselerin hepsi gerçekten enteresan ve ben geçmişte de, bugün de söylenenlerin hepsinin düşman manipülasyonundan ibaret olduğunu düşünüyorum. Lübnan hükümetini indirmek için bahane arıyorlar. Çünkü Lübnan hükümeti vatansever bir hükümettir ve bir Hıristiyan Marunî olan Lübnan Cumhurbaşkanı General Mişel Avn da gerçekten bir Lübnan vatanseveridir. Aynı zamanda o Hizbullah’ın da müttefikidir, çünkü Hizbullah İsrail ile savaşmaktadır. Lübnan Cumhurbaşkanı, kesinlikle İsrail yahut emperyalist ajanı değildir. Şu anda tabiri caizse bir komedi yaşanıyor ve yalanlar söyleniyor. Hizbullah Hariri’yi öldürmek istiyor olabilir, bunun için bir mesaj da göndermiş olabilir, bu mümkündür. Fakat, bu tehdidin cumhurbaşkanı aleyhinde propaganda yapmak için bahane edildiğini düşünüyorum. Dolayısıyla Harirî’nin istifa etmesi gerektiği yönünde kandırıldığını düşünüyorum. Böylece Lübnan’da yeni bir başbakanın göreve başlaması suretiyle siyasî gerilim oluşturabilecekler.

Bu oyunun bir tarafında Suudiler var. Suud ailesi, yapmış olduğu şeylerle bölgeyi dış müdahaleye açık bir vaziyete getiriyor. Körfez’de Suudların en büyük destekçisi, ABD ve İsrail’dir. Suudi Arabistan, İsrail’in İslâm dünyasındaki en önemli müttefikidir. Suudi Arabistan önemli bir aktör ve bu insanlar mukaddes şehirler olan Mekke ve Medine’nin koruyucusu taklidi yapmaktadır. Gerçekte ise Suudi Arabistan’ı yöneten Suud ailesinin bir kısmı Siyonist-Yahudi orijinlidir. Dolayısıyla mukaddes şehirlerimiz Mekke ve Medine Siyonist himayesi altındadır. Bundan evvel müteaddit kere söylediğim üzere, Mekke’nin güvenliğinden sorumlu olan şirket bir İsrail şirketidir. Bu dahî, Müslüman ülkedeki bu hükümeti ortadan kaldırmak için yeterli bir sebeptir; ki buna mukabil nasıl oluyor da bu hükümet iktidarda kalabiliyor ve rejim korunabiliyor?

Lübnan’a dönersek; Lübnan’ın Araplarının Suriye hükümetiyle tekrar barıştığı bir dönemde bunlar yaşanıyor. Lübnan’ın Suriye meselesinin başlangıcında aldığı tavır değişmişti. Aynı şekilde Türkiye’nin de öyle. Şunu unutmamalıyız ki; bana göre Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli bir şahıs ve dünya siyaseti açısından en önemli siyasî figür. Suriye savaşı çıkmadan evvel Erdoğan’ın Beşar Esad ile çok yakın ilişkileri vardı. Daha sonra bu ilişkiler bozuldu; fakat Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasının ardından Türkiye rejiminde bir takım iyileşmeler yaşandı ve bu gelişmenin devam etmesini bekliyorum. Elbette Türkiye hükümetinin Suriye meselesinde durduğu pozisyon kabul edilebilir değil; fakat şunu asla hatırımızdan çıkarmamalıyız ki, Türkiye bağımsız bir devlet değildir, bir NATO üyesidir. Türkiye hâlâ dış güçler tarafından işgal altında olan bir ülkedir. Türkiye bundan kurtulmaya çalışıyor. Birçok mensubu hakkında davaların açıldığı ordunun bir kısmı Siyonist, Yahudi ve emperyalist ajanlığı yapıyor, bugüne kadar Siyonistlerin ve emperyalistlerin çıkarına hareket ediyordu. Elbette ordunun tamamı değil; ama sözünü ettiklerimiz haindir. Bu söylemek hoş değil; ama devlet teslim edilmiş bir vaziyetteydi, apaçık durum buydu.

Türkiye ve Suriye üzerinde planlar yapanlar, Lübnan cumhurbaşkanını görevinden uzaklaştırmak ve Lübnan’ı karıştırmak için harekete geçti. Bu adam Lübnan’ı muhafaza etmeye çalışan, bu çerçevede Suriye’nin de içinde olduğu diğer Arap devletleriyle de ilişkiler geliştiren, Filistin’in işgaline karşı olan bir adam. Cemayel tarafından kurulan Hıristiyan faşist partisinin ilk üyelerindendi, Cemayel tarafından İsrail’e gönderildi ve o ise sadece Kudüs’e gitti ve dua edip geri geldi. Mesele çok açık, bugün tüm ideolojik ve fikrî ayrılıklara mukabil hangi tarafta olunması gerekiyorsa orada olmak lâzım; Siyonistlerin karşısında olmak lâzım.

İran, dünyadaki en anti Siyonist rejimdir; seversiniz ya da sevmezsiniz. İran ordusu, İsrail’e karşı savaşmıştır; fakat ne yazık ki aynı zamanda Irak direnişine karşı da savaşmıştır. Irak direnişçilerinin bir kısmıyla geçmişte tanışmışlıklarımız oldu. İran son olarak Kürdistan’a müdahale etti kendisini tehlikede hissettiği için. Çok akıllıca bir siyaset izlediklerini düşünmüyorum. Tarihî olarak İran’ın antisemitik olduğunu söylememiz de mümkün değil. Yüzyıllardır kendisini sorumlu hissettiği Şiileri her fırsatta koruyor. İddia edildiği gibi insan hakları da Şiiler bakımından sıkıntılı değil. Fakat İran’ın politikalarından ve Şiilerin tutumundan dolayı Sünnî Müslümanların Şiîlere karşı duruşu her geçen gün daha da sertleşiyor. Onlar sadece Hazreti Ali bin Ebu Talib’i kabul ediyorlar; diğer İslâm halifelerini ise kabul etmiyorlar. Benim fikrime göre Hazreti Ömer bin Hattab en iyi yönetici ve halifedir. Şia’nın bu husustaki fikirleri tabiî ki kabul edilebilir değildir; fakat Siyonizm’e karşı durduklarında yanlarında bulunmak gerekir.

Hülasa; istifa eden Başbakan Said Hariri’nin babası Refik Hariri Beyrut’ta bir suikast sonucu öldürüldü. Suikastın ardından bir takım manipülasyonlar yapıldı. Suriye tarafından bu suikastın gerçekleştirildiği yalanı söylendi. Şunu bilmemiz gerekiyor ki Haririler hain değildir. Yine Lübnan’ı oğul Hariri’ye istifa ettirerek ve istifa ederken bir takım şeyler söyleterek durdurmak ve karıştırmak istiyorlar. Dış müdahalelerle bölgede binlerce Müslüman öldürüldü, öldürülmeye devam ediyor. Biz ve tüm gerçek Müslümanlar, gerek Lübnan için, gerek Suriye için, gerekse de diğer İslâm beldeleri için Allah’a dua etmeli ve mücadeleye devam etmeliyiz.

Allahu Ekber!

04.11.2017
Ilich Ramirez Sanchez

Görüşen: Av. Güven Yılmaz

Tercüme: Faruk Hanedar

Kaynak: Adımlar dergisi

KUMANDAN CARLOS: LÜBNAN’A ASKERÎ MÜDAHALE YAKINDIR!
16 Kasım 2017



Geçtiğimiz hafta, son zamanlarda Lübnan’da yaşananları ve Lübnan Başbakanı Hariri’nin Riyad’dan istifasını duyurmasını yorumlamıştım. Bunun normal bir istifa olmadığını söylemiştim. Hariri, Suudi Arabistan idaresiyle yakın siyasî ve iktisadî ilişkileri olan birisiydi; Suudi Arabistan’a gitme sebebi de bu ilişkiler ile alâkalıydı. Hariri, Suudi Arabistan’ın desteğiyle Lübnan’da başbakan olan bir isim; fakat şimdi durum biraz farklı.

Suudi Arabistan veliaht prensi, İsrail tarafından destekleniyor. İsrail, Hariri’nin Riyad’a gelmeye zorlanmasını ve orada istifasını duyurmasını istedi, onlar da bunu sağladılar. Bunu yapmalarının bir sebebi var. İsrail güvenlik güçleri, Siyonizm’e direnişin önemli merkezlerinden biri olan Lübnan’a bir saldırı gerçekleştirecek. Malûm, Ortadoğu’da Siyonizm’e karşı mücadelenin şu anki silahlı öncü gücü Hizbullah. Maalesef onlar, Suriye ve Irak’ta, Siyonistler tarafından manipüle edilerek kaos oluşturmanın bir aracı olarak kullanılan mücahidlere karşı da savaşıyorlar. Ne yazık ki, İslâm’ın, Türklerin, Büyük Türkiye’nin ve Arapların da düşmanı olanların yaptığı bu manipülasyonlar tutuyor.

Henüz Harirî’nin istifa hâdisesi yaşanmadan evvel, “Beşir Cemayel Suikasti ve Lübnan” başlıklı yazımda, “Lübnan mahkemelerinin Cemayel suikasti ile alâkalı kararı niçin aldığı gelecek günlerde ortaya çıkacak” demiştim; sanıyorum ki ne demek istediğim şimdi daha net anlaşılmıştır. 2005 yılında Lübnan Başbakanı olan Refik Hariri’nin öldürülmesinden sonra, Lübnanlılar onun oğlunun başbakan olmasını talep etti, bu diğer güçler tarafından da kabul edilen bir şeydi; fakat Hariri’nin lideri olduğu partide her ülkeden ajanlar olabilir. Şimdi kimin başbakan olmasını isteyecekler göreceğiz.

İran, Irak’ta Şiilerin bulunmasını kendi adına fırsata çevirmişti. İran’a yakınlığıyla bilinen Hizbullah Lideri Nasrallah, Suudi devlet terörünü, Siyonist devlet terörünü ve global NATO terörünü açıkça eleştiriyor. Dünyadaki en büyük terörist oluşumun NATO ve en büyük teröristlerin NATO ajanları olduğunu belirtelim.

Ayrıca farklı şeyler olduğunu gösteren başka bir haber de Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Birleşik Arap Emirlikleri’nin önemli şehirlerinden Abu Dabi’de “Louvre” ismi verilen sanat müzesinin açılışını yapması. Paris’ten ve dünyanın çeşitli yerlerinden sanatla ilgilenen birçok insan bu açılışa katıldı. Biliyorsunuz, Louvre Fransa’da bulunan dünyanın en önemli müzesi. Abu Dabi’de bu müzenin yapılması ve bu çerçevede imzalanan anlaşma ile Macron’un açılışta yaptığı konuşma dikkat çekici.

Tarihî açıdan bakarsak; 19. Yüzyıl öncesinde bölgede bulunan Marunî Hıristiyanlar Fransa Krallığı’nı destekliyorlardı. Aralarındaki küçük farklılıklara rağmen onların kutsalları aynıydı, teslise inanıyorlardı ve aynı ilaha tapıyorlardı; fakat monofizit görüşte ayrışıyorlardı. Marunîler Osmanlı döneminde de birçok isyan çıkardılar. 19. Yüzyıla gelindiğinde Türk (Osmanlı) İmparatorluğu varken, Lübnan’da Yahudiler ve Marunîler arasında bir savaş yaşandı. Marunîlerden birçok kişi öldü. Avrupa’ya ve Amerika’ya göç ettiler. Marunîler ilk olarak Venezüella’ya da o tarihte geldiler. Fransa, Marunîlerin koruyucusu oldu.

Hülasa, bölgede daha önce etkin olan Fransızlar yine bölgedeler ve Macron Abu Dabi’den sonra Riyad’a bir ziyarette bulundu. Daha sonra Fransa Dışişleri Bakanı, Hariri’nin Suudi Arabistan tarafından zorla tutulup tutulmadığına dair soruya şüpheli bir yanıt verdi. Hariri’nin Fransa ile de ekonomik ilişkileri var. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve birkaç ülke daha, vatandaşlarının Lübnan’a gitmemesini, Lübnan’dakilerin ise ülkeyi terk etmesini istedi. Gerçekten tehlikeli oyunlar oynanıyor ve Lübnan hükümeti de bu oyunlar karşısında oldukça hararetli görünüyor. İktidar partisi de dâhil Lübnan’daki tüm siyasî oluşumlar başbakanın ülkesini dönmesini talep ediyor.

Yeni dünya düzeninin şekillenmesi için adımlar atılıyor. Hiçbir devlet, bu yeni sürecin dışında kalmak istemiyor. Hariri hakkında şu ana kadar söylemiş olduklarımdan dolayı Hariri’yi desteklediğim anlaşılmasın. Hariri ailesinin bugüne kadar durmuş olduğu pozisyon malûm. Fakat şunu net bir şekilde, daha önce olduğu gibi tekrar söylüyorum ki; Lübnan Cumhurbaşkanı Avn, bir Lübnan vatanseveridir ve Arapların düşmanı değildir. Bağımsız ve kendi kendini yönetebilen bir Lübnan için çok çalışmıştır.

Neler oluyor da bunlar yaşanıyor? Lübnan’a saldırıyorlar ve bu fiili bir saldırıya dönüşecektir. Lübnan üzerinden, zayıflayan Suriye’yi ve Irak’ı da daha fazla zayıflatabilecek, buralarda yaşanan savaşlardan daha çok faydalanmaya çalışacaklar. Irak direnişinin gizli kahramanı İzzet İbrahim el Duri idi ve o Amerikalılar tarafından yok edildi. Direnişi de böylece kırmış oldular. Bölgede tüm vatansever güçlerin sonunu getirmeye çalışıyorlar. Açıkça bir dünya savaşı yaşanıyor ve bu savaşta büyük Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun yolundaki gönüldaşlarıma dış işgal teşebbüslerine karşı direnişte büyük pay düşüyor. Bu, ABD önderliğinde Siyonist ve emperyalistler tarafından İslâm’a karşı açılmış yeni bir savaştır!

Lübnan meselesi bu savaşın bir parçasıdır. Hizbullah, Şii olmasına rağmen Siyonistlere karşı direnişin öncü kuvvetidir ve onu zayıflatarak işlerini kolaylaştırmak istiyorlar, bu sebeple büyük bir saldırıya hazırlanıyorlar. Bu savaşın karşı safında ABD ve İsrail’in yanı sıra, İngiltere, Fransa ve diğer Batı devletleri de var. İnşallah, Nasrallah bu saldırıyı püskürtebilir. Lübnan Başbakanı hâlâ Riyad’da ve onun esir olmadığına dair şeyler söylemeye devam ediyorlar. Suudiler, bölgenin çok büyük tesir göreceği yeni bir şeyin zemininin hazırlanmasına yardım ediyorlar. Milyonlarca insan aç kalsa veya ölse de biliyoruz ki, direnecek ve asla teslim olmayacağız. Türkiye, Rusya, İran ve doğru safta duran Arapları destekliyorum. Herkesin burada safını doğru tayin etmesi gerekiyor.

Hariri’nin Lübnan’a dönememesi, benim daha önce Baran okurları için söylemiş olduklarımın kanıtı niteliğinde. Apaçık görünüyor ki bundan sonra da İsrail Lübnan’a müdahale edecek. Neticede neler olacağını göreceğiz. Hangi mezhepten olursa olsun, tüm gerçek Müslümanlara güveniyorum; Siyonist ve emperyalistler ile onların köpeklerine karşı mücadelede sonuna kadar direnecekler.

Allahû Ekber!

11.11.2017
Ilich Ramirez Sanchez

Görüşen Av. Güven Yılmaz

Tercüme: Faruk Hanedar

Kaynak: Adımlar dergisi
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com